Submit Face book
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 5/5 - 1 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

İSPANYA VE İNGİLTERE DEKİ YEŞİL ÇOCUKLAR


İSPANYA VE İNGİLTERE DEKİ YEŞİL ÇOCUKLAR konusu, PARANORMAL OLAYLAR forumunda tartışılıyor.
#1
a — Ispanya'daki Yeşil Çocuklar 

1887 yılı Ağustos ayının bir gününde Ispanya'nın Ban- İos köyü yakınlarında tarlada çalışan iki köylü birden ilerdeki mağaradan çıkan iki çocukla karşılaşıp şaşkına dönüyorlar. Mağaradan çıkan biri erkek diğeri kız iki çocuğun tenleri yemyeşildi. Elbiseleri bilinmeyen bir kumaştan yapılmış, konuştukları dil ise hiç duyulmamıştı. Barselona'dan gelen uzmanlar, papazlar çocukları muayene ediyor, elbiseleri inceliyorlar. Beş gün boyunca çekik gözlü, yüz çizgiieri biraz zencileri hatırlatan yeşil çocuklar önlerine konulan bütün yemekleri reddederler, en sonunda taze fasulye yemeye razı olurlar. Kısa bir zaman sonra erkek çocuk halsizlikten, belki de bakımsızlıktan öldü. Kız, yargıç Ricardo da Calno’ya teslim edildi. Da Calnc gerçekçi bir insan olduğundan kızın yüzündeki boyayı silebilmek için çok uğraştı ve bir sonuca varamayınca bu değişik gerçeği kabullenmek zorunda kaldı. Aradan beş yıl geçti; kız yeni yaşantısına alışır gibi oi- du, Ispanyolcayı öğrendi. 

Tenindeki yeşillik de kaybolmaya yüz tutmuştu ki ölüverdi. Kız, geldikleri ülke hakkında garip bir hikâye anlatıyordu: Güneşi tanımayan, karşısında, geniş nehrin ötesin de, güneşin aydınlattığı başka bir ülke olan bir yerde oturuyorlardı. Günün birinde korkunç bir fırtına kopmuş, çılgın bir rüzgâr onu ve küçük kardeşini kapıp mağaranın ortasına atmıştı. Elele yürüdüler ve böylece köylülerin hasatla uğraştıkları bir tarladan geçtiler. O günü hatırlayanlardan hâlâ yaşayanlar vardır. Barselona’dan bu olayı incelemek için gelen bir din adamı daha sonra şunları yazmaktadır: ((Dinlediklerime öylesine yürekten inandım ki, nedenini anlayamamakla ve akıl gücüyle bir açıklamada bulunmaya kaikışmamakla birlikte, doğruluğunu kabul etmek zorundayım.» 


VFFR.jpg

b — İngiltere’deki Yeşil Çocuklar

Bu olaya benzer başka bir olay, ortaçağda yaşamış olan İngiliz simyacısı Guillaume de Nevvburgh'ün bir eserinde bulunur. Olay aynen şöyledir: Vulfputes denilen yerde hasat toplayan köylüler biri kız diğeri erkek tenleri yeşilimsi, elbiseleri bilinmeyen bir maddeden yapılmış iki çocukla karşılaşırlar. Çocuklar ilkin hiçbir gıdaya yaklaşmazlar, sonra biraz ötede gördükleri baklalardan alırlar. Geldikleri yer sorulunca, Ermiş Martin’in ülkesinden geldiklerini, bir yeraltı geçidinden geçtiklerini, bir ses tarafından çağırıldıklarını, ülkelerinde güneşin parlamadığını oysa her yerin aydınlık olduğunu anlatıyorlar. Yazar Harold T. VVilkins, «Sansürsüz Uçan Daireler» (Flying Saucers Uncensored) adlı kitabında şunları yazmaktadır: «12. Yüzyıl'da yaşamış olan keşiş Gervase of Tilbury, İngiltere'nin Suffolk yöresindeki bazı mağaralardan ya da çukurlardan ortaya çıkan ‘Yeşil Çocüklar’dan (The Green Children’) bahseder. Sözkonusu çocuklar öylesine tuhaf şartlar altında ortaya çıkmışlardır ki insan, bunların uzaydaki herhangi bir dünyadan ya da dünyada mevcut herhangi bir yeraltı aleminden ışınlandıkları sonucuna varabilir. 

Aynı öyküyü üç manastır tarihçisi daha nakleder: William of Nevvburgh, VValsingham ve Giraldus Cambren- sis.» Gervase of Tilbury bu öyküye şu adı vermişti: 'De Vi- ridîbes Pueris’: «İngiltere’de, mübarek kral ve şehit Ed- mund'un asil manastırından altı, yedi kilometre ötede bir köy vardır. Bu köyün yakınında, adına İngilizce’de «Wolf- pittes» denilen, bazı tuhaf ve hatırlanmaya değer kalıntılara rastlanır. (Not: Suffolk, Bury St. Edmunds’tan on kilometre ötede yer alan, günümüzdeki adıyla Woolpit,) Yakındaki köy de bu kalıntıların adı ile anılır. Bir hasat zamanı biçiciler tahıl devşiriyorlardı. Birden, bu iki çukurdan sürünerek, bedenlerinin her yanı yemyeşil olan ve tuhaf bir renk ile bilinmeyen bir dokunuşa sahip giysiler içindeki bir oğlanla bir kız çocuğu çıktı. Biçiciler kendilerine acıyıp 'köye getirene kadar şaşkın bir halde tarlada dolaşıp durdular. Köyde, olayın acayipliği karşısında hayrete düşen birçok kişi, görmek istedikleri çocukların başına üşüştüler. Birkaç gün süreyle çocuklar, önlerine konan bütün yiyecekleri reddettiler. 

Fakat, öyle oldu ki, tarladan biraz fasulye getirilince iki çocuk da gözleri açlıktan dönmüş bir halde fasulyeleri kaptılar ve çukurların içine oturarak ağlamaya başladılar; çünkü fasulyelerin kabukları boş çıkmıştı. Sonra, oradakilerden biri kendilerine kabuğu soyulmuş fasulyeler ikrâm etti ve bunları memnuniyetle kabul ederek orada yediler. Birkaç gün süreyle, ekmek yemeyi öğrenene kadar bu gıda ile beslendiler. En nihayet, yiyeceklerimizin etkisi altında yavaş yavaş derilerinin rengi değişti ve İngilizce konuşmayı öğrendiler. Sonra, bilge kişilerin uyarısı üzerine, vaftiz edildiler; fakat, yaşça daha ufak görünen oğlan çocuğu bundan sonra ancak kısa bir süre daha yaşadı. Kızkardeşi ise 'kuvvetlenerek gelişti ve yaşamaya devam etti. Kendi ülkemizin kızlarından hiçbir farkı yöktu. Rivayete göre, sonradan Lynn'de (King’s Lynn, Norfolk?) bir adamla evlendi. 

Hâlâ daha orada yaşadığı ya da, denildiğine göre, birkaç yıl öncesine kadar yaşamış olduğu söylenmektedir. «Bu iki acayip çocuğa, bir çok kez, nereden geldikleri sorulmuş ve şöyle yanıtlamışlardır: ‘Bizler St. Martin'- in Ülkesi'nin halkıyız; çünkü o aramızdaki baş azizdir. Ülkenin nerede olduğunu bilmiyoruz ve sadece şunu hatırlıyoruz ki, bir gün tarlada babamızın sürüsünü otlatırken, aynı St. Edmund gününde hep birlikte çalan çanlara benzeyen büyük bir gürültü işittik. Birden ruhumuzdan kavrandık ve kendimizi hasat yaptığınız tarlada bulduk. Bizim orada güneş hiç doğmadığı gibi güneş ışığı da olmayıp, burada güneşin doğmasından ve batmasından önce meydana gelen şekilde bir alaca karanlık mevcuttur. Yine de bizden çok uzakta olmayan, fakat çok geniş bir akarsu ile bizden ayrılmış bulunan bir ışık ülkesi görülmektedir.» Gervase of Tilbury’nrn, Harold VVilkins’in kitabından aktarılmış olan. Yeşil Çocuklar'la ilgili açıklaması bu şekilde sona ermektedir. 

Metinde parentez içinde geçen düşünceler Yazar VVilkins’e aittir. VVilkins, 12. Yüzyıl’ın sonları ile 13. Yüzyıl'ın başlarında yaşamış olan Gervase'nin açıklaması ile ilgili olarak şu yorumu yapmaktadır: «Bu kadar zaman geçtikten sonra, bu öykünün ne gibi gerçeklere dayanmış olabileceğini kestirmek güçtür. Muhakkak ki,bu öykünün içerisine belirli bir miktar Katolik menkıbeleri tarihi de katılmıştır...» Sonra, bir dipnotta, VVilkins şöyle yazmaktadır: «‘St. Martin’in Ülkesi' muhtemelen, Merlin'in ‘Gram- marye’ ya da ölülerle haberleşme (necromancy) ülkesi; bir yeraltı dünyası ya da alaca karanlık ülkesidir ki, Büyük Atlantis’in batışından sonra ‘tanrılar’ ya da tanrı - adamlar buraya inmeye zorlanmışlardır. 

Buna ait imalara, Pato- gonya’dan Alaska'ya kadar, rastlamaktayız; ilk Grönland- lı’nın bir yeraltı dünyasından geldiğini söyleyen Grönland- lılar’ın misyoner Egede'ye anlattıkları tradisyonda da üstü kapalı atıflar mevcuttur. Amerikalı subay John Cleve Sym- mes, 1823 yılında, 'sıcak ve bereketli olan ve meyvalar iie sebzelerin bol bulunduğu' bir yeraltı dünyasına ya da bir iç küreye (inner sphere) uzanan Kuzey Kutup açıklığını (North Polar opening) bulmak üzere, alaycı bir Kongre'nin her iki meclisine de kendisine bir gemi vermeleri için dilekçe sunmuştu.»

Your Page Title
Cevapla
#2
Ben bunun bazı Kelt topluluklarının trade-off'u es geçmesi olarak görüyorum. Özellikle Druidlerden kaynaklanabilir.
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi