Submit Face book
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 5/5 - 1 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

İlatlitum Tabletleri ve Anunnakilerin Yarattığı Irk : Reptoidler


İlatlitum Tabletleri ve Anunnakilerin Yarattığı Irk : Reptoidler konusu, ENTERESAN BİLGİLER forumunda tartışılıyor.
#1
Öncesini tabii ki bilemeyiz, ancak Anunnakilerin kendi gezegenlerini birtakım savaşlarla veya kötü kullanımla mahvettikleri söyleniyor, ancak bunlar çok eski konular ve aslını tam ve net olarak veren bir kaynak henüz yok.

ILAT-LITUM yazıtlarında ise, Reptoid’lerin yaratılışı ve yeryüzüne yerleştirilişleri ile ilgili bölümler yer alır. Bunlar, bir Nazi keşif gezisi sırasında Antarktica’da bulunmuşlardır ve Tibetli bir rahip yardımıyla Almanca’ya yapılan çevirisi, orijinal belge niteliğindedir. Thule Gesellschaft ise, günümüzde bile, eski saf ari ırkı yeniden ortaya çıkarmaya yönelik bir dernek olduğundan, Tibet – Nazi Almanyası – Reptoidler temalarında genel bir bağlantı var gibi görünüyor.


Genesis I (Yaratılış 1)

ANU’nun gemisi, yabancı sahillere yaklaştı, Tanrıların Evi’nden, Aldebaran’dan çok uzakta. Yabancı bölgeye girdi ve bazı sesler duydu, birtakım varlıklar gördü; Reptilian (sürüngenler) ırkından pek çok varlık; gökkuşağının her rengindeydiler ve akıllı gözleri ve kuvvetli pençe-elleri olan başka diğer varlıklar da vardı.

Bu gezegende yaşayan başka canlılar vardı, boş değildi ve Tanrılar için yer yoktu ve dokuz ay boyunca, Tanrılar ANU’nun planını kabul edinceye kadar bu konuyu konuştular.

( Ne konuşulmuştu acaba ????? )

SEPT, ateşin lideri ve hakimi, gezegene gemisiyle indi, yanında tuhaf silahlar, kayaları yakan ve metalleri eriten ateş çubukları vardı.

Gökten kül ve köz yağdı, yine dokuz ay boyunca ve ne Güneş ne de yıldızların parlayan ışığı görülebiliyordu. Yangının alevleri o denli güçlüydü ki, sadece SEPT gezegende kalabiliyordu, büyük bir keyifle Tanrılar, gemilerinden ANU’nun gemisini seyrediyorlardı. Sonunda Reptoid’ler yok oldular, sadece SEPT onların saklandığı yerleri, mağaraları biliyordu.

!!! (anlaşılan birtakım silahlarla orada yaşayan halkı ortadan kaldırmışlar, sağ kalanları da yeraltına kaçmaya mecbur bırakmışlar) !!!

O zaman Tanrılar inebildiler, ancak Reptoid’lerin intikamlarından korkuları da çok büyüktü ve TU, bilgece, Yeraltı Dünyasının girişini kapatmayı, mühürlemeyi önerdi ve bunu yaptılar, Tanrılar artık huzur içinde uyuyabilirlerdi.

O zaman Tanrılar yere inebildiler ve disklerini döndürebildiler ve Acacias ülkesi onların evleri oldu.

Güneşler ve aylar cennetlerle beraber geçti, ancak zaman içinde Tanrıların doğurganlıkları da azaldı, üreyemez olmuşlardı.

Kurul yine toplandı ve Tanrılar asil soydan gelen MIRA’yı TU’nun tohumuyla dölleyerek MIRA’yı hamile bırakmayı kararlaştırdılar ve 36 tane de Reptoid DNA’sı ilave ettiler.

… (Tanrısal bir zigot, Reptoid genleriyle birleştirilerek bir ırk yaratılıyor, ki bu ırk, sonradan Atlantis’e yerleşerek Lemuria’yı ortadan kaldıracak olan ırktır)….


Bu yüzden, yer altı dünyasının mühürleri kırıldı ve SEPT, ateş sembolünün lideri aşağı dünyanın ışığına geri döndü, yanında neredeyse bütün savaşçıları da vardı ve geri dönenler, döndüklerinde, akıllarını yitirmişlerdi.

SEPT bir erkek Reptoid getirmişti ve o, uykudaydı (bilinçsizdi) her el ve ayağında altı parmağı vardı ve boynunda altından bir halka, küçük kulaklarının arkasında da iki kalın çıkıntı vardı.

Onun tohumu (sperm) alındı ve ondan 36 iplikçik alınarak TU’nun tohumuyla karıştırıldı ve MIRA’ya yerleştirildi. Yazıtta söylenilen süre kadar bir zaman geçti ve soylu MIRA ikiz çocuklar doğurdu : EA ve MAGDI, parlak yeşil gözlü, el ve ayaklarında ışıldayan altın tırnakları olan muhteşem bir çift. O sırada Tanrıların hiçbiri, tohumları alınan Reptoid’in nerede olduğunu söyleyemezdi, çünkü o, iz bırakmadan kaybolmuştu.

Ancak EA ve MAGDİ diğer normal Tanrı çocuklarından çok daha hızlı büyüdüler, onlardan daha akıllı ve güçlüydüler, yeşil gözleri hısımlarından daha kuvvetliydi ve tırnakları metalle bile kesilemiyordu. İki güneş sonra bu ikizler Tanrının çocukları kadar büyümüşlerdi ve onsekiz güneş sonra kurul tekrar bir araya geldi.

ANU ikizlerin öldürülmesini talep etti, çünkü onlar, Tanrılar için bir tehlike oluşturuyorlardı ve bilge kurul, bu öneriyi kabul etti.

Ölümü SEPT gerçekleştirmeliydi, onların canını ateşten bir çubukla almalı ve bedenlerini de onlardan geriye hiçbir şey kalmasın diye, ateşle eritmeliydi.

Ancak TU sessiz kaldı. Aklındaki planı asil MIRA’ya hemen iletti ve birlikte şu planı yaptılar:

EA ve MAGDI’nin tıpatıp aynı klonlarını yapacaklardı, bu amaç için yapılmış, altın için madenleri kazıp durmakta olan Lulu’yu da yaratırken (Lemuria’ya yerleştirilen ırk, yılan-ejderha genleriyle döllenerek yaratılmışlardı) kullanılmış olan bir cihaz vardı. MIRA bu klonları asillerin kırmızı yatak odasına yerleştirdi ve masum bir sabırsızlıkla SEPT’i beklemeye başladı. Gece, oda zalimce açıldı ve SEPT yanında savaşçılarıyla odaya girdi, MIRA şiddetle haykırıyordu (görünüşü kurtarmak için) ve SEPT kurulun onayladığı planı uygulamaya koyuldu.

Ancak oyunları anlaşılmamıştı, hiç kimse MIRA’nın gözlerindeki pırıltıyı görmedi, başı öne eğik Tanrıçayı, çocuklarından ayrıldığı için rahatlatmaya ve teselli etmeye çalıştılar.

Ona yeni bir uzlaşma için söz verdiler, bu sefer Reptoid’lerden alınan yüksek derecede modifiye edilmiş iplikçikler kullandılar. MIRA önüne eğdi başını ve hiç bir şey söylemedi, Tanrılar başarılarıyla sonunda onu tekrar neşelendirdiler. Ama TU üç altın “ateş gemisi” olan ve istediği gibi idare edebildiği bir eve sahipti. EA ve MAGDI’yi bu gemilerden birine koydular ve pek çok erzak, yedi altın ve bir zümrüt tablet ile suyun üzerindeki cennetlerin çok yükseğinde, Acacian’ların tam zıt yönünde olan bir ülkeye doğru yola çıktılar. Seçimlerinin sonucu yakın zamanda anlaşıldı ve ona PEN-TA-KIT adını verdiler. EA ve MAGDI’nin evleri gölün altındaydı, ona da BAN-TAN adını verdiler. Olası düşmanlardan korumak ve diğer gizli amaçlar için heybetli EA altın tabletleri, güzel MAGDI ise zümrüt tableti alacaktı. Ancak kısa zaman sonra, MIRA ve TU, üzerlerine şüphe çekmemek için Tanrıların evine, Acacians’a geri döndüler.

Şöyle anlaşmışlardı : Bundan sonra MAGDI ve EA onlarla mesajlaşacaklardı, ancak ne gökyüzündeki dalgalarla, ne de ateş gemisindeki suyun akışıyla; onlar gizli ve hiç tahmin edilmeyecek bir yöntem kullanacaklardı. İşaretler konusunda anlaşmışlardı ve 72 saat içinde ikizler işaretlerin hepsini öğrendiler. İşaretler yazın yüksek otlarda ve/veya ekinlerde, kışın ise BAN-TAN gölünün donan buzunun altında görünecekti. İkizler ayrıca, onlara Tanrılarda olduğu gibi, ölümsüzlük veren kendi DNA iplikçikleri hakkında da bilgiye sahiptiler. Bu yüzden, Tanrı ebeveynlerinin dönüşünü beklediler ve pek çok işaretler verildi ve bir tane de Son İşaret.

Kalpleri ferahlamış olan MIRA ve TU Acacians’daki Tanrıların evine geri döndüler.

Ancak, gördüklerine inanamadılar, diğer Tanrılar aceleyle GATA-BEN limanını terk etmişlerdi, neden?

ANU’nun gemisi artık güneşte parlamıyordu, parlak gökyüzü kan kırmızı bulutlarla kaplıydı ve tuhaf yapılı taşlar yeryüzüne yuvarlanıp duruyordu. Ne olmuştu?

Gittikleri ilk ev de aceleyle terk edilmişti ve kapıları mühürlenmemişti. Sadece Lulu’lar hiç bir şey olmamış gibi Acacias’ın keyfini çıkarıyorlardı. Lulu’ların lideri de hiçbir şey bilmiyordu, sadece güldü ve “ANU’nun gemisi yıldızlara doğru yola çıktı” dedi.

MIRA ve TU aceleyle NI-BI-RU’ya döndüler.

Kurul çoktan toplanmıştı ve ANU’nun gemisinin önderliğinde Tanrılar bir yol bulmaya çalışıyorlardı. MIRA ve TU mesaj göndermek için tam zamanı olduğunu düşündüler ve MAGDI ve EA’yı uyarmak için ilk işareti gönderdiler.


(Not: Bu tabletlerin Almanca versiyonunu veren Thule üyesi, “Mars” “Nibiru” ve “Dünya” kelimelerinin yazıya eklenmesini özellikle rica etmiş)

seres-reptilianos.jpg

Genesis II (Yaratılış 2)

Değişim zamanı gelmişti. Sadece ANU geleceği tüm açılardan görebiliyordu. Ne olmuştu peki?

Olan şey, NI-BI-RU’nun kendi yörüngesinden çıkmasıydı.

Tanrılar ne yapabilirdi?

Yeniden, Aldebaran’dan ayrıldıklarından beri her zaman yaptıkları gibi, kehanete başvurdular, yeniden diski çevirdiler.

Ama kehanet cevapsızdı, hiçbir ışık vermedi. Gerçek Tanrıları ile olan bağlantıları kopmuş muydu?

ANU-NAKI’lerin bilgelerinden ERA söz aldı, ekibinden IR-MIN-SUL’u düşüncelerinin gücüne dahil ederek bilgeliği ve gerçeği Tanrılara söyledi :

NI-BI-RU kendi orijinal yörüngesinden ayrılmıştır, bu yüzden KI önceden belirlenmişi olan kendi yörüngesinden çıkmak zorundadır ve Tanrıların sayıları belirli bir süre için değişecektir. Kulakları olan dinlesin ve gözleri olan görsün, kendi ekibinin gücü ile ERA gerçeği duyuruyor : MUMMU, APSU’nun 1. refakatçisi olarak 36 Hunab boyunca kendi yörüngesinde kalacak. LAHAMU’nun bekareti ise 72 Hunab boyunca bozulmayacaktır.

Ancak KI’nin yörüngesi 108 Hunab’dan 96 Hunab’a dönmek zorundadır, LAHMU’nun yüzünden 12 çizgi / hat kadar ayrı düşecektir !

KI önceden belirlenmiş kendi yörüngesine tekrar dönünceye kadar 12 büyük tur gerçekleştirmek zorundadır ! Çağlar geçecek ve Tanrının hikayeleri ancak tabletler üzerinde kalacaktır, ancak yine de gerçek değişmeyecek ve yeniden dönecektir.

Büyük bir sel KI’yi yıkacak ve sonradan Lulu’lar tarihlerini istedikleri gibi değiştireceklerdir yine de gerçeği bilecek ve onu bütün geleceklere taşıyacaksın.

Bu Tanrıların intikamı değil, Lulu’ların insanlarla birleşmesinden (cinsel anlamda) kaynaklandı. NI-BI-RU önceden belirlenen yolunu terk ettiği için değil, ve Tanrıların hiçbiri bunu durduramaz. Sayıları okuyun ve bilgeleşin, sizler buna yerçekimi dersiniz ancak Tanrılar “altın zincir” derler.

12 büyük tur 12 defa oniki işaretin (12 burç) ufuktan geçmesi demektir, o zaman zaman tamamlanacak ve KI kendi yörüngesine dönebilecektir.

Bunlar ERA’nın sözleriydi, kurul bunları hoşnutsuzlukla dinledi ancak yapılacak bir şey yoktu.

Kısa zaman sonra söylenenler gerçekleşti : KI yörüngesinden ayrıldı ve bekarete karşı 12 çizgi/hat boyunca ilerledi. KI birçok sel tarafından vuruldu, kısa bir süre KI sendeledi ve bilincini yitirdi. KI’deki yaşam su tarafından yutulmuştu ve Acacias yıkılmıştı. Sadece Lulu’lar madenlere kaçabilmişlerdi. Neden?

Yeraltı girişleri açılmıştı ve Reptoid’ler Lulu’lara girmeleri için izin verdiler.

Lulu’ların dişileri çok mu güzeldi?

Reptoid’ler her zaman Lulu ırkına karşı değiller miydi?

YENİ IRK doğmak üzereydi.

Biz buna LE-MU-RYALI diyoruz çünkü onlar aslında Reptoid’ler ile Lulu’ların birleşmesinden olmuşlardı. (??)

Lemurya’lılar Reptoid’lere karşı daha kuvvetli olmalıydılar çünkü onlarda hem Reptoid hem de Tanrı DNA’ları vardı!

Onlar daha önce hiç kimsenin görmediği kadar güzel bir dünya kurdular ve görevleri sadece Tanrıları korkutmak değil, döndükleri zaman da onları uzaklaştırmak idi.
……………

Alulu’nun ırkını Mu kıtasına nasıl yerleştirdiği anlatılmıyor, çünkü bu bölüm, reptoidlerin yeryüzüne nasıl indirildikleri ile ilgili. Diğer ırk, Alulu ırkının, insanlarla birleştiğine dair bilgiler var. -Yılan / ejderha kültü-

Ancak, anlaşıldığı kadarıyla, her iki ırk da aşırı savaşçı, aşırı hırslı ve hedonist.

(Devamı var, sonraki bölümlerde Genesis III – Atlantis ve Mu arasındaki savaş ve Mu kıtasının batırılışıyla ilgili bölümler de yazılı)

Buraya kadar olan bilgilerde yine bir hata yok, ancak savaşa ve sonuçlarına değinilmiyor. Ayrıca, yazıyı yazanların, Anunnaki’lerin tarafında olduklarını söylemeye de gerek var mı bilemiyorum. Daha önceden, kendi gezegenlerindeki yaşam tükenince, Reptoid’lerin gezegenlerine el koymuşlar, ancak zamanla orada da üreyemez hale gelmişler ve onlardan kaçan Alulu’yu ve onun ırkını takip ederek Acasias gezegenini (Dünya?) ele geçirmişler.

Onların görevleri, zaten Tanrılar (Anunnakiler) geldiğinde onlara karşı direnmekti, kendi yazıtlarında da belirtildiği gibi. Direndiler de. Ancak kaybettiler ve kurulan uygarlık, gerçekten de bir gece içinde yok edilmiştir.

Cortesianus Kodeksi : “Güçlü koluyla Homen güneşin batışından sonra yerküreyi titretti ve gece yeryüzünün tepeleri olan topraklar, Mu, battı”

“Temellerinin iki kere yerinden oynamasının ardından, bugün artık ölü hükümdarın mekanı cansız ve kıpırtısızdır, derinliklerin kralı yukarı doğru baskı yapıp onu yukarı ve aşağı sallamış, onu öldürmüş, onu batırmıştır”

“Mu iki kere temellerinden fırlamıştır, sonra ateşe kurban edilmiştir. Depremler tarafından bir aşağı, bir yukarı şiddetle sarsılırken infilak etmiştir. Her şeyi solucanlar gibi hareket ettiren büyücü, onu tekmeleyerek o gece kurban etmiştir”


Alıntıdır.

Your Page Title #satışortaklığı
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi