Submit Face book
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

İNSANIN İÇİNE GİZLENMİŞ BİR ŞİFRE


İNSANIN İÇİNE GİZLENMİŞ BİR ŞİFRE konusu, ENTERESAN BİLGİLER forumunda tartışılıyor.
#1
DMT Hormonu,ruh molekülü,üçüncü göz,  İNSANIN İÇİNE GİZLENMİŞ BİR ŞİFRE… ÜSTELİK BİLİMSEL BİR GERÇEK. ONU ÇÖZMEYE HAZIR MISINIZ? 

DMT Hormonu,ruh molekülü,üçüncü göz,

DMT Hormonu,ruh molekülü,üçüncü göz,  Şu an, gördüğüm ve dokunduğum her ne varsa, hepsinin ötesine gidebilir miyim? Bunların ötesinde var olan asıl bilgiye ulaşabilir miyim? İNANILMAZ AMA GERÇEK: DMT HORMONU ya da diğer bir adıyla RUH MOLEKÜLÜ ile bu mümkün.

Beynimizde var olan minicik bir parçanın bize katkısını hiç düşündünüz mü? Ya da böyle bir şeyden haberdar mısınız?

2-2.png

Her insanın beyninde bulunan kozalağa benzer bir yapı ve DMT Hormonundan bahsediyorum. Henüz açılmamış bir üçüncü göz. Açıldığında ise inanılmaz şeyler bizi bekliyor. İnsanın içine yazılmış, kilitli, gizli bir şifre adeta.

Kendinize hiç şöyle sordunuz mu? Şu an, gördüğüm ve dokunduğum her ne varsa, hepsinin ötesine gidebilir miyim? Bunların ötesinde var olan asıl bilgiye ulaşabilir miyim? Kim olduğum, nereden geldiğim ve nereye gittiğimin gerçekliğine vakıf olabilir miyim? Ve belki de beni yaratanı gerçekten anlayabilir miyim?

Bunları yapabilmek için Süpermen olmanız gerekmiyor. Çok zengin yahut ayrıcalıklı bir sınıfa mensup olmak zorunda da değilsiniz. Bunların hepsi zaten sizde var. Nasıl yani? Evet. Gerçek bu. Hem de soyut bir kavram olarak değil, elle tutulabilen, gözle görülebilen, vücudunuzun bir parçasıyla alakalı. Bu parça minik bir parça ama sahip olduğu güç şimdilik aklımızın alabileceğinden de derin.

Bilinçdışı ve bilinç alanındaki etkisi inanılmaz olan bu yapı ve hormon nedir?

Cevap: Pineal gland: Kozalaksı yapı, epifiz bezi  ve epifiz bezi tarafından salgılanan DMT hormonu:  Dimethyltryptamine.

En çok uyurken salgılanan DMT hormonu o kadar güçlü etkilere sahiptir ki; aşağıda okuyacağınız yazıda, onun sanattan, bilime, bilimden dinlere, kitaplara ve filmlere dek uzanan örneklerini görecek ve asırlardır, bazı güçlerce,  bir sır gibi insanlıktan saklanılmaya çalışıldığına şahit olacaksınız.

Bu hormon sadece insanlarda değil, dünya üzerinde yaşayan bütün organizmalarda mevcuttur. Üstelik bitkiler tarafından kolayca sentezlenebiliyor. Bu gizemli hormon, insan başta olmak üzere her organizmada nasıl bu kadar çok bulunuyor? İşlevi ne? Açıkçası bilim insanları buna şimdilik net bir yanıt veremiyor.

4-2.png

Epifiz bezi, diğer adıyla kozalaksı yapı(pineal gland) tarafından salgılanan DMT hormonunun önemi ne olabilir?

DMT, bir çeşit lisandır. İnsan dâhil, yaşayan tüm organizmaların sessizce konuştuğu kadim ve şifreli bir lisan. Bu öyle bir lisan ki; onun sayesinde doğayla iletişim kurabilir ve etkileşime geçilebilir. Aslında o bir elçi, kadim bir dil konuşan bir elçi.

DMT işlevi ve insan beyni.

İnsan beyni ve DMT salgılanması rastgele bir şey değil diyen bilim insanları, böylesi bir hormonla insanların nasıl yaşayabildiğini henüz izah edemiyorlar. Muhteşem bir ahenkle insan beyninde oluşan bir yapının açıklaması için çalışmalar sürmektedir. Bilim insanları bir tek konuda ağızbirliği yapıyorlar. Einstein’ın dediği gibi: ‘’Tanrı zar atmaz.’’

DMT hormonu, sanki yaşayan canlılar özellikle insanlar için özel yaratılmış bir hormon. Muhteşem bir uyumla beraber evrimleşme sürecinin en önemi ve gizemli oluşumu bu.

İnsan evrimleşirken hayatta kalmak için özel ve doğayla ortak bir dil geliştirdi.

DMT HORMONU-PINEAL GLAND-MİSTİSİZM

Epifiz bezi(pineal gland/kozalaksı yapı) aşırı baskı ortamlarında artan stresle beraber DMT hormonu salgılar. Mistisizme göre: Böylesi sıkıntılı ve zor zamanlarda insan bedenine DMT hormonu sayesinde ruh rahatça girer ve çıkar.

Asırlardır Yahudi mistisizmi bu bilgiyi şifreleyerek gizlemiştir.

6-2.png

İNANÇLAR VE DMT

Meditasyon, ibadetler, oruç, DMT hormonu salgılanması oranını yükseltir. Aslında bunlar Ölüme yakın deneyimlerdir. DMT, beyinde açıklanamayan tecrübeler yaşamamıza olanak sağlayan, bilim insanları tarafından da kabul gören gizemli bir hormondur.

Bilim insanlarına göre: Kozalaksı yapı/epifiz bezinden salgılanan bu hormon beynimizde sır kapılarını aralıyor ve bilinç ve bilinç dışı alanında henüz tespit edemediğimiz alanların gücünü ortaya çıkarıyor.

Meditasyon, oruç ve dini ibadetlerde, insanın kendini dış etkilerden soyutladığı durumlarda hormon etkisini daha fazla gösteriyor. Bu inziva anlarında ne oluyor? Ruhumuz arınıyor ve üçüncü gözümüz açılıyor. Bilgeler ve peygamberler asırlardır bunu anlatmaya çalışıyordu.

Gözümüzün önünde ama fark etmiyoruz. Evet. Bu öğretilerin sembolü, her zaman gözümüzün önündeydi ama fark etmiyorduk. Neydi bu sembol? Cevap biraz tuhaf olacak ama bu sembol: Kozalak!

Vatikan’ın tam merkezinde kozalak heykelini gözünüzün önüne getirin. Papaların, bilge ve peygamberlerin asalarında bulunan kozalak figürlerine dikkat edin. Peki ya Buddha’nın başındaki kozalak tasviri? Sizce bu sadece bir tesadüf mü?

Örnekleri çoğaltalım. Üçüncü göz simgesi, Uzakdoğu inançlarında neden beynimizdeki kozalaksı yapıyı (pineal gland-epifiz bezi) işaret edecek şekilde sergilenir? Ra’nın gözü ne kadarda epifiz bezinin fizyolojik yapısına benziyor değil mi?   Sümer ve Babil kültüründe Annunaki ve kozalak figürüne ne dersiniz?

Evet. Hep duyduğumuz hatta şöyle bir baktığımız ama hiçbir zaman tam olarak dikkatle göremediğimiz, sembole gizlenmiş gerçek bu!

BEDEN VE RUHUN KAVUŞTUĞU ALAN.  
Bunu söyleyerek Epifiz bezi ve DMT hormonunu kasteden kişi: Felsefenin duayeni Descartes.

Günlük hayatımda ne gibi etkisi var bu hormonun diye sorabilirsiniz.  Bu hormonun az ya da çok salgılanması çok değişik etkilere maruz bırakabilir insanı. Az salgılandığında her şey gri ve cansızdır. Çok salgılandığında gerçeklik algısı değişir. Kapılır açılır. Siyah beyaz dünya renklenir ve sır dediğimiz şeyler ayaklarımızın altına serilir. En çok ne zaman salgılanır? Uyurken…

AYAHUSKA
Amazon yerlileri, asırlardır üçüncü gözlerini açmak için ayahuska bitkisinden faydalanır. Ayahuska yapısı itibariyle DMT içeren doğal bir maddedir. Ayahuska çayı, tütsüsü insanda DMT hormonunu yüksek miktarda salgılar. Yalnız şu çok önemli noktayı belirtelim.

Her önüne gelen kişiye bu bitkiden elde edilen çay ya da tütsü verilmez. Üçüncü gözü açmak sorumluluk ve farkındalık gerektirir. İdraki yüksek kişiler, uzman kişilerin rehberliğinde bir parça ayahuska çayı içebilir. Erdem, bilgi ve en mühimi, saygılı olunması en önemli kriterlerdendir.

Ayahuska uyuşturucu değildir. Uyuşturucu ve alkol türü maddeler, beyin sulandıran, beyni adeta öldüren maddelerdir. Ayahuska tam tersine beyninizi ve bilinç dışı alanınızı  en yüksek performansla kullanabilme yolunda size kapıyı aralayan bir bitkidir. Sadece eğlenmek ve kafayı bulmak için ona alkol ya da uyuşturucu madde muamelesi yapmak ancak sığlık olur.

Ayrıca yüksek tansiyon ve kalp sorunu olan kişilerin mutlaka kontrollü kullanması şarttır. İstenmeyen sonuçlara hatta ölüme bile sebep olabilir.

Bir zamanlar doğanın bir parçası olduğu gerçeğiyle yaşayan ama evrimleşme sürecinde doğadan kopan insan tekrar doğanın dilini konuşmak istiyor. Vücudumuzda doğal olarak bulunan DMT hormonu sayesinde bu mümkün. Kendimizi geliştirerek, bu hormonun değerini anlayarak bunu başarabilir insan.

Mevlana asırlar öncesinde söylemişti. ‘’Üzerlik tohumu karanlığı örttü ve gerçek göründü.’’ Ayahuska’nın bir diğer adı üzerlik tohumudur. Kadim bir bitkidir.

Klinik ortamlarda sentezlenerek geliştirilen LSD adlı madde DMT kırmasından başka bir şey değildir. LSD DMT maddesini kopyalayarak ve onu çarpıtarak elde edilmiş son derece tehlikeli bir uyuşturucudur. Psikodelik etkileri aklınızı kaçırmanıza sebep olabilir. Uzak durun!

Terence Mckenna, Amerikalı bitki bilimci ve filozoftur. DMT ilk kez onun vasıtasıyla 1960 yıllarında dünyaya duyurulmuştur.

LABARATUVAR ORTAMINDA DOKTOR NEZARETİNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN DMT DENEYİ.
Uzman doktorların gözetimi altında, kontrollü olarak gönüllüler üzerinde yapılan DMT deneyi sizi çok şaşırtacak.

Gönüllü denek: ‘’DMT hormonunu duymuştum. Alkol ve uyuşturucusu bağımlısı değilim. Doktorlar arkadaşımdı. Gayet temiz bir ortamda yapılan bu deney, aradığım birçok sorunun yanıtını bana verdi. Her şeye çok farklı gözle bakıyorum şimdi.’’

GÖNÜLLÜ DENEĞE İĞNEYLE DMT HORMONU VERİLDİ.
Yapılan DMT hormonu iğnesi sonrası gönüllü denek ifadesi:

‘’İlk hissettiğim çok üşüdüğüm ve derimin neredeyse vücudumdan çıkıp gidecek kadar gerildiğiydi. Geometrik bir yapıdan oluşan tuhaf bir yerdeydim. Ayrı bir kişi değildim. Sendim, bizdik, her şeydim. Her şey bir bütündü. Ölmüşüm ve öte aleme geçmiş gibi hissediyordum ama hiçbir korku yoktu içimde. Heyecanlıydım ama tek dileğim her şeyi idrak edebilmekti. Nedense gayet kolayca bu dünya ve öte âlemi anlamaya başlamıştım. Nefes almak kadar kolay bir şeydi bu anlayış. Kelimeler uçup gitmişti. Kelimelerle bunları açıklamak çok sığ ve yetersiz geliyordu ama anlıyordum. Kimiz? Neden buradayız? Nereden geldik? Kelimelerle değil sadece hislerimle kavrıyordum bu soruların cevaplarını.

Hayatımda ilk defa gerçek nedir anladım. Dünya realitesi ne kadar saçma ve değersiz anladım.  Dünya anlayışıyla bir şey anlatamam. Kalıplaşmış biçimde gördüklerimi anlatamam. Gördüklerim ve vakıf olduklarım dünya ve insan kelimelerinin içine sığmaz taşar.

Birbirine iç içe geçmiş geometrik alemin sadece misafiri ve kısa süreli gözlemcisiydim o kadar. Hiç bilmediğim bambaşka bir realitede, görgüsü, bilgisi kıt bir gözlemci.

Bir anda aklıma, bana uyuşturucu madde vermiş olabilecekleri ve bu yüzden bunları gördüğümü düşündüm. Ama alkol ya da uyuşturucular aklınızı bulandırır. Oysa bunca gördüğüm şeye rağmen gayet ayıktım. Bilincim açıktı fazlasıyla hem de. Bunca ayıklığa rağmen dilim gördüklerimi ve idrak ettiklerimi açıklamakta yetersiz bile değildi. O aslında bir hiçti. Mutluydum. Tek bildiğim bu. Belki de ölmüştüm. Korkmuyordum.

Bir rehber geldi sonra, belki de sadece yanımda olduğunu hissettirdi. Sanırım o bir melekti. Kanatları görünmüyordu ama bir şekilde onları görüyordum. Bir sırrı açığa çıkarmış olmamdan dolayı sadece gülümsedi bana. Hiç konuşmadı. Varlığı huzur veriyordu. Enerjisiyle bana sürekli tebessüm ettiği hissini veriyordu. Ortada aslında maddi bir gülümseme bile yokken hem de.

Ne saat buraya gelmiştik bilmiyorum. Bir orada bir buradaydık. Göz açıp kapayıncaya kadar. Aslında göz denen bir şeyde yoktu. Sadece anlamanızı kolaylaştırmaya çalışıyorum. Şimdi birçok varlığın olduğu başka bir realitedeydim. Çok farklı bir boyuttu.

Mesafe, zaman sınır denen kavramlara yer yoktu burada. Zaman ve sınırlar yaşamaya alışık olduğum dar dünyada kalmıştı. Bana birçok şey anlattılar. Hepsini anladım. İnanılmaz şeyler olarak nitelenen böyle şeyleri dünyada duysaydım aklımı kaçırırdım ama burada gayet sakin dinliyor ve anlıyordum.

Aklımda kalan en son şey şuydu. Burada öğrendiğin her şey dünyaya taşınamayacak bilgiler. Çünkü dünyanın maddesi başka. Her alemin maddesi başka başka.   O yüzden öğrendiğim her şeyi buraya taşıyamıyorum. Şu ana kadar anlattıklarım, gördüklerime kıyasla o kadar zayıf ki. Sanırım tıpkı bir bitki gibi. Her toprakta yaşamayan bir bitki.

Deney bitmiş olmalıydı. Doktorlar beni kontrol ediyordu. Saat kaç diye sordum. Tüm yaşadıklarım sadece 2 dakika içinde olup bitmişti ama sanki ben yüzyıllardır oradaydım.

İnanıp inanmamak size kalmış. Uyurken doğal olarak salgılanan bu hormonun hükümetler tarafından neden yasaklandığını sorgulamak bana inanıp inanmamaktan daha önemli. Neden DMT hormonu salgılanmasını en az seviyeye düşüren maddeler kullanmamıza izin veriyorlar?  Diş macununda bulunan flouride, içme suyundaki kireç? Meyve ve sebzelerde bulunan böcek ilaçlarının aşırı kullanımı? Hepsi DMT hormonunun en az seviyede salgılanması için. Neden gözlerimizin açılmasını istemiyorlar? Neden korkuyorlar? Bence bunları sorgulamalısınız. Oyun içinde oyun.

Kaynak: angelsdia.com

Your Page Title
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi