Submit Face book
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 5/5 - 1 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

MUCİZEVİ TAŞLAR VE ASALAR


MUCİZEVİ TAŞLAR VE ASALAR konusu, ESKİ MISIR forumunda tartışılıyor.
#1
Musa Peygamber'in Sihirli Asası 

Bu ifadelere sadece efsanelerde değil, kutsal kitaplarda da rastlamaktayız. Buna en güzel örneklerden biri Musa Pey­gamber'in asasıyla gerçekleştirdiği mucizevi olaylardır. Bu olaylar Kur'an-ı Kerim'in çeşitli Süreleri'ndeki ayetlerde ayrıntılarıyla dile getirilmiştir.

Mısır'da bir Osiris Rahibi olarak eğitilen Musa Peygamber'in bu asayı da, yine Mısır'daki mabetlerden edindiği tah­min edilmektedir.

Kur'an-ı Kerim'de konunun başlangıcı, Firavun'un Musa Peygamber'e söylediği şu sözlerle başlar:

Firavun Musa'ya: "Biz seni çocukken yanımıza alıp büyütmedik mi? Sonunda yapacağını da yaptın. Sen nankör birisin" dedi.

Firavun: "Alemler'in Rabbin de nedir?" dedi.

Musa: Kesin olarak inanacaksınız, bilin ki O göklerin, yerin ve ikisinin arasında bu­lunanların Rabbidir" dedi. Yanında bulunanlara: "İşitmiyor mu­sunuz?" dedi. O sizin de Rabbiniz, önce geçmiş atalarınızın da Rabbidir" dedi,

Firavun çevresindekilere: "Size gönderilen pey­gamberiniz şüphesiz delidir" dedi.

Musa: "Eğer akledebilen kimselerseniz bilin ki O, Doğu'nun, Batı'nın ve ikisinin arasında bu­lunanların Rabbidir" dedi. Firavun: "Benden başkasını Tanrı edi­nirsen, and olsun ki seni zindanlık ederim" dedi.

Musa: "Sana apaçık bir şey getirmiş isem de mi?" dedi.

Firavun: "Doğru söz­lülerden isen haydi getir" dedi. Bunun üzerine Musa değneğini

attı, besbelli bir yılan oluverdi. (Şuarâ Suresi: 26/18,19,23-32)

Surenin devam eden ayetlerinde Firavun'un bu olaydan etkilendiği anlaşılıyor Bunun üzerine Firavun çevresindeki ileri gelenlere, ülkedeki tüm sihirle uğraşan bilgilenlerin en önde gelenlerinin toplanıp getirilmesi için emir verir.

Bundan sonrasını yine Sure'nin devam eden ayetlerinden takip edelim:

Sihirbazlar belirli bir günün bildirilen vaktinde toplandılar. "Sihir­bazlar üstün gelirlerse biz de onlara uyarız" dediler. Sihirbazlar geldiklerinde, Firavun'a "Biz üstün gelirsek, şüphesiz bize bir üc­ret vardır değil mi?" dediler. Firavun: "Evet, o takdirde siz gözde kimselerden olacaksınız" dedi.

Musa onlara: "Ne alacaksanız atın" dedi. Onlar da iplerini ve değneklerini attılar ve: "Firavun hakkı için, şüphesiz, biz üstün geleceğiz" dediler. Bunun üzerine Musa değneğini attı; onların uydurduklarını yutmaya başlayıverdi. (Şuarâ Suresi: 26/38-45)

21112012reEyeTQFOEoLvJKh.jpg

Mısır'da o dönemler majik uygulamaların son derece yaygın olduğunu hatırlatmakta yarar görüyorum... Ayetlerde sihirle uğraşan alimlerden kastedilen Mısırlı majisyenlerdir... Surenin devamında Musa'nın majik güçleriyle başedemeyen majisyenlerin (sihirbazlann) yenilgiyi kabul ettiklerini ancak Firavun'un buna çok kızdığını görüyoruz. Firavun'un yanından ayrılan Musa Peygamber çevresindekilerle birlikte Mısır'dan ayrılarak Kızıldeniz'e doğru yola çıkar. Firavun da adamlarını yanına alarak onları yakalamak için peşlerine dü­şer:

Firavun ve adamları güneş üzerlerine doğarken onların ardına düştüler, iki topluluk birbirini gördüğünde, Musa'nın adamları:

"işte yakalandık" dediler. Musa: "Hayır, Rabbim benimle bera­berdir, bana elbette yol gösterecektir" dedi. Bunun üzerine Biz Musa'ya "Değneğinle denize vur" diye vahyettik. Hemen de­niz deniz ikiye ayrildi, her parçasi yüce bir dağ gibiydi. İşte oraya geridekileri de yaklaştırdık. Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık. Öbürlerini suda boğduk. Bunda şüphesiz ders vardır ama çoğu inanmamıştır. (Şuarâ Suresi: 26/60-67)

Şuara Suresi'nden aktardığımız bu ayetlerin hemen he­men aynıları Araf Suresi'nin 103-139 Ayetleri'nde de bulun­maktadır. Aynı konunun hemen hemen aynı cümlelerle uzun uzun ayetlerle iki defa tekrar edilmiş olması da, üstünde ayrı­ca düşünülmesi gereken bir durumdur.

Musa Peygamber'in asasıyla gerçekleştirdiği bir diğer mucizevi olay da, yine Kur'an-ı Kerim'in Bakara Suresi'nin 60. Ayeti'nin başlangıcında şöyle ifade edilmiştir:

"Musa milleti için su aramıştı, "Asanla taşa vur" dedik; ondan oniki pınar fışkırdı herkes içeceği yeri bildi."

Bu anlatılanlardan yola çıkan bazı araştırmacılar, bu asa­ların belirli bir dalgaboyu üreten araçlar olabileceğini ileri sürmüşlerdir.

Bu iddia ilk kez 1947 yılında Walter Owen tarafından di­le getirilmişti. Owen'a göre bu sihirli çubuklarla belirli bir dalgaboyunda önceden belirlenmiş bir vibrasyonel ses tonu oluşturulabiliyordu. Sesin ezoterik kullanımı hakkında ise şunları söylüyordu:

Ses, herkesin düşünemeyeceği türden imkânlar taşıyan bir güçtür. Ve bu gücün kullanımı, eski dönem ermişlerinin bildikleri, fakat günümüzün emekleyen biliminin yitirdiği veya karşısına geçip dudak bük­tüğü çok eskiye ait bir bilimdir. Evrenin çerçevesi ve dokusu ses gücü sayesinden ayakla durmakladır . Ve yine ses gücü sayesinde çözülerek yok olabilir...

Mısırlı rahipler bu bilime sahiptiler. Maht-Heru denilen Güç Sözcükleri (büyük enerjileri bünyelerin­de barındıran özel sözcük ya da sözcük kalıpları) Insiyelere ölüler aleminin kapısını açıyordu. "Kral Odası"na açılan "On Odada yer alan ve temelin oturması sonucunda günümüzde sıkışıp kalmış ve artık hareket edemez bir hale gelen Granit Blok vardır. Bir zamanlar bu granit blok Başrahibin söy­lediği sözler sayesinde kaldırılıyor veya indiriliyor­du... Bloğun adayı un ufak etmemesini sadece anah­tar sözcüklerin gücü önlüyordu...

Eski Babil dönemine ait kayıtlarda sesin taş blokla­rı kaldırmak için kullanıldığnıa ilişkin ifadelere rastlanır. Prof. Francois, "Kaide Büyücülüğü" isim­li eserinde bu konuya değinerek; "Şurası muhak­kak ki, eski çağlarda rahipler majik asalar vasıtasıyla fırtınalar çıkartıyor ve bin kişinin kaldırama­yacağı taşları mabet inşa etmek amacıyla havalandırabiliyorlardı" demektedir..

Sonik tekniklerin kullanılmış olabileceği bugün bilim adamları arasında ciddi bir şekilde tartışılmaktadır. Piramidolog William Kingsland Mısır mabetlerinin yapı­mı hakkında daha ilginç açıklamalarda bulunmuştur:

Piramitler inşa edilirken, dev taş blokların taş ocaklarından getirilişi sırasında uzun mesafeler aşılılıyordu. Taşlar uygun sembollerin yazılı olduğu papirüslerin üzerine: yerleştirilir, arkasından taşla­ra bir asa ile vurulurdu. Bunun üzerintî taş bloklar bir ok atımlık mesafe boyunca havada hareket et­meye; başlarlardı . Bu şekilde taşınan taşlar, en so­nunda piramile;rin inşa edildiği yere kadar götürülürlerdi .

Ünlü fizikçi Albert Einstein da bu konuya ilişkin bir göz­lemini şöyle açıklamıştır:

Bizim bilemediğimiz bazı sırlara eskilerin sahip ol­duklarını kabul etmek zorundayız. 600 Tonluk bazı taş blokların üst yüzeylerinin dışa doğru kubbeleşmiş olması dikkati çekiyor. Bu ancak muazzam bir çekim veya emme kuvveti ile meydana çıkabilecek bir fenomendir.

Buraya kadar aktardığmız çeşitli kaynaklardan da rahatlıkla anlaşılabileceği gibi, piramitlerin yapılışında bilinen metotla­rın dışında farklı bir yöntem izlenmiştir. Bu kayıtlardan anla­dığımız bir diğer gerçek de, bu yöntemin Tufan Öncesi Kültü­re ait olduğudur.

Your Page Title
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi