Submit Face book
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 5/5 - 1 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Ölüm Yolcusuna 26/04/1953


Ölüm Yolcusuna 26/04/1953 konusu, NOTLAR forumunda tartışılıyor.
#1
Yolcu, dur! Nereye koşuyorsun böyle? Söyle?

Telaş içinde hangi diyarlara gidiyorsun?
Nereye sahip olmak için acele ediyorsun?
Gideceğin yer hakkında bilgin var mı?
Bu meçhul yolculukta sana en lazım olanı tedarik edebildin mi?
Halbuki fani bir ömür içinde avare dolaştığın yollarda bile "lazım olur" endişesiyle, beraberinde bir sürü manasız ve hüviyetsiz şey taşımıştın. 
Bu hakiki yolculukta ise niye bomboşsun?
Hayattan dönüşünde tabiat kanunlarının seni çırılçıplak bırakacağını hiç düşündün mü?
O halde kendini koruyacak neye sahipsin şimdi?
Karlı dünyalarda çocuklar oynarlar, karlar içinde kardan adamlar yaparlar. Bu ancak kar mevsiminde kabil olur. Karlar eriyince adam da ortadan kaybolur. Tabiat kar mevsimi gibidir. Ayrılırken, verdiğini en küçük zerresine kadar geri alır. Sen de giderken, malik olduklarını onun kesafetine terke mecbursun. 
Hiçbir şeyi öbür tarafa geçirmeye muktedir olamayacaksın. Hatta onun içinde tanıdığın kendi hüviyetini bile!
Bak, artık düşünebiliyorsun. "Tabiat geri alacak olduktan sonra, malik olduklarımı bu kadar büyük bir cömertlikle bana niçin veriyor?" diyorsun, değil mi?

1469829239_astral-projection-1.jpg

Düşün ki, sen de ona verdin. Onu şekillendirdin, manalandırdın, tezyin (1) ettin. Sen de giderken ona kendinden, hakiki varlığından ne bırakabiliyorsun ki?!...
O halde ikiniz de haklısınız. 
O cömerttir. Ama yalnız kendi ikliminde, kendi mevsiminde. Tıpkı kar gibi. Çerçevesini aşanlara, onu terk edenlere hiçbir şey hibe etmez. Cömertliği ancak muhtevası içindir.
Senin de elbet bir gayen ve bu gayenin icap ettirdiği vazifen vardır.
O vazife, tabiatın maddesini kullanırken onun sana hazırladığı imkanlardan istifade ederek müstakbel hayatlarının karanlık yollarını aydınlatacak ışıklar istihsal (2) etmektir.
Madde kainatı onun ışıklarını yakamayanlara sonsuz bir zulmet (3) girdabı olur. Bu ışıklar ancak ve ancak iç alemin kıvılcımlarıyla yanar.
İç aleminde bir zerre kıvılcım biriktirmemiş olanlar bu nurdan elbette ki nasipsiz kalırlar. 
Vakit erkendir yolcular!
İçinizi kıvılcımlandırınız. Ruhunuzun bütün ampullerini yakınız. Kendi derinliğinizde nurdan bir alem yaratınız. O alem ebedi yolculuğunuzda size ışıktan bir rehber olsun. Ve öteki ışıkların (madde kainatı ışıkları) manasını da bir ışık lisanının bütün vuzuh (4) ve belagatı (5) ile size izah edebilsin.
İçinizin aydınlanması lazımdır. İçinizin aydınlanması, melekelerinizin inkişafı ile mümkündür.
Ruhunuz katmerli bir güle benzer. Onu saran yapraklar vardır. O yapraklar melekelerinizdir. Onları renklendirmeye, aydınlatmaya ve bir ahenk içinde inkişaf ettirmeye çalışınız ki, o renkler size büyük yolculuğunuzda çeşitli hakikatleri göstersin. 
O armoni size madde kainatının intizamını hissettirsin. 
O aydınlık ise mevcudatın ihtişamını ve o ihtişamı ile yaldızlanan varlığınızın manasını size aksettirsin. 
Ve siz ancak o zaman bu tekamül okyanusunun koynundaki esrarı çözerek, iyinin, güzelin, rengin ve ahengin derinliğine ulaşmış olursunuz. Hayatı ve ölümü elinizde, varlıkları da emrinizde tutabilirsiniz. 
Ve nihayet siz, her şeyin hakiki manasına ulaşabilmek emeliyle çözmeniz için tertiplenen kainat muadelesini (6) hal yolunda mesafeler katetmiş bulunursunuz. 
İşte bu bilgi sellerinin içindeki akış, sizi, tekamül yolunun yüksek kademelerinin kendine has ilahi huzuru içinde saadetlerle örter.


.............
Ruhsal Tebliğler
Your Page Title
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi