Submit Face book
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 5/5 - 1 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

M'den Z'ye Tüm Hastalıklar ve Etkileri


M'den Z'ye Tüm Hastalıklar ve Etkileri konusu, HASTALIKLAR forumunda tartışılıyor.
#1
Vt7NFocbWy0Xo4UM-635914936832472092.jpg

miyopluk: 5 metreden daha uzağı yeteri kadar görememeye miyopluk denir. nedeni, göz kaslarının yorulmuş ve kuvvetlerini kaybetmiş olmasıdır. irsi olanları da vardır.

n

nasır: daha ziyade el ve ayağın sürekli olarak sürtünmelere uğrayan noktalarında üst derinin kalınlaşması ve sertleşmesi ile meydana gelen ve basılınca ağrı veren sertleşmiş deri tümseğine nasır denir. nedeni, nasırlaşan bölgeye

nefes kokusu: tıp dilinde halitosis denilen nefes kokusunun nedenleri çeşitlidir. genellikle aşağıdaki nedenlerden kaynaklanır.

- hazımsızlık, geğirme, kokulu yiyecekler, alkol ve bazı ilaçlar 
- burun veya sinüz hastalıkarı 
- çürük dişler, ağız yaraları veya bademcik iltihabı 
- kusma veya uzun süreli perhizler

diğer taraftan şeker hastalığı, kansızlık ve ateşli hastalıklar sırasında da nefes kokusu hissedilir. herşeyden önce, ağız temizliğine çok dikkat etmek gerekir. çürük dişler tedavi ettirilmeli, yenilen ve içilen şeylerin kokusuz olmasına dikkat edilmelidir. hergün temiz havada yürümek de faydalıdır. kısa sürede geçmeyen nefes kokularında bir doktora başvurmak gerekir.

nezle: burun içindeki ince zarın, üst solunum yollarının virütik iltihaplanmasıdır. nezle bulaşıcıdır. hastada burun akıntısı, hapşırma, boğaz ağrısı, baş ağrısı, öksürük bazen de ateş görülür. 1-15 gün devam eder. iyi tedavi edilmezse müzminleşir. tedavinin ilk şartı istirahat etmek ve kalabalık yerlerden uzak kalmaktır.

o - ö

ödem: vücudun anormal derecede su toplamasına halk arasında istiska; tıp dilinde ise ödem denir. veya hidrofizi denir. yüzde, ellerde, ayaklarda veya karında ağrısız şişlikler görülür. bu şişkinliklerin kaynağı kalp, karaciğer veya böbrek hastalıklarıdır.

öksürük: çoğunlukla, göğüs, boğaz veya karın boşluğunda meydana gelen bir rahatsızlığın belirtisi olarak ortaya çıkan öksürüktür 3 grupta toplanır.

- kuru öksürük; nezle, boğaz iltihabı, bademcik iltihabı, fazla sigara içmek, sindirim bozuklukları, gastrit, ishal, kabızlık, bağırsak solucanları, kalp hastalıkları ve ses tellerinin hastalanmasından kaynaklanan öksürükler balgamsızdır, yani kuru öksürüktür.

- nöbet şeklinde gelen öksürük; bu çeşit öksürük, boğmaca veya ciğer şişmesi; gırtlak veya hava borusunun tahriş olması, veya astımdan kaynaklanır. bu çeşit öksürükte pek az balgam görülür.

- balgamlı öksürük; bu çeşit öksürük, sık sık tekrarlar. hastada hırıltı vardır. balgam çıkarır ve nefesini dışarı vermekte zorluk çeker. balgamlı öksürük; bronşit, astım, sinüs iltihabı, müzmin sinüzit, kalp hastalıkları veya tüberküloz'un bir işareti olabilir.

öksürük, nasıl olursa olsun, ihmal edilmemesi ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.

P

peltelik : dil peltekliğinin nedenleri çeşitlidir müzmin nezle, bademciklerin hastalanmasından dolayı burundan konuşma, kısmi sağırlık, yarık damak bu duruma neden olabilir.

prostat büyümesi: prostat bezi, idrar torbasının boynu ile idrar yolu başlangıcını çevreleyen ceviz büyüklüğünde bir guddedir. yalnız erkeklerde bulunur. prostat bezi, 50 yaşını geçen erkeklerde büyümeye başlayıp, rahatsızlık verebilir. hastalığın belirtileri gecenin son kısmında idrara kalkmak, gündüzleri sık sık idrar yapmak, idrar yapmakta zorluk, idrarın yavaş yavaş akması, idrarın başında veya sonunda bir damla kan şeklinde görülür. kesin tedavi ameliyatla gerçekleşir.

prostat iltihabı: vücudun herhangi bir yerindeki iltihabın, kan dolaşımı aracılığı ile prostat bezine gelip yerleşmesi sonucu ortaya çıkar. hastada titreme, halsizlik, ateş, sırt ve bacak ağrıları görülür. hasta, idrarını ve büyük abdestini yapmakta güçlük çeker.tedavi sırasında en az 10 gün yatak istirahati şarttır.

prostat kanseri : prostat bezinin genişleyip, büyümesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. hastanın karın bölgesinin alt kısımlarında ve bacak aralarında ağrı vardır. bazen sırtta ve kollarda da ağrı hissedilir. doktor tedavisi gerekir.

R

raşitizm: çocuklarda görülen bir çeşit kemik hastalığıdır. nedeni, yeteri kadar d vitamini almamaktır. çoğunlukla yeteri kadar güneş görmeyen, sıhhi olmayan, rutubetli, karanlık ve basık tavanlı evlerde yaşayan, yeteri kadar süt içmeyen ve haddinden fazla miktarda unlu gıdalarla beslenen çocuklarda görülür. hastalık genellikle 2 yaşında ortaya çıkar. çocukta huysuzluk ve devamlı terleme görülür, iştahı azdır. bazıları kabızlık çeker, bazıları da ishal olurlar. adaleleri gevşektir. derileri soluk ve kansızdır. dişleri geç çıkar ve erken çürür. ayakta durmayı ve yürümeyi geç öğrenir. bacak kemikleri çarpıktır. düztabanlık görülür. deniz, kum veya güneş banyoları, kış aylarında da, haftada 3 kere ılık banyo yaptırmak yaralıdır.

romatizma : umumiyetle eklem, kas ve sinir sistemini etkileyen hastalıklara romatizma denir. romatizma ağrıları, vücudun her tarafında görülebilir. halk arasında, romatizma ağrılarına yel denir. şişmanlık, hormon dengesizliği, karaciğer yetersizliği, beslenme dengesizliği, mide ve bağırsak bozuklukları, çürük dişler, sinüzit, bademcik iltihapları ve yaşlılık romatizmayı hazırlayan nedenlerin başında gelir. ayrıca, soğuk ve rutubet de çok önemli rol oynar. romatizmalı yerlerde ağrı, yanma veya üşütme ve şişlikler görülür. ağrı bazen dayanılmaz dereceye varır. hareket etmekte de güçlük çekilir. tedavi edilmezse, kalp kapağı hastalığı veya bir başka hastalığa neden olur.

3 çeşit romatizma vardır;

- akut eklem romatizması 
- romatoid artrit 
- dejeneratif romatizma

s - ş

saç dökülmesi: günde, normal olarak 80 saç kılı dökülür. bundan fazla dökülme yaşın ilerlemiş olması, bazı ateşli hastalıklar, tiroid hastalıkları, kansızlık, verem, şeker hastalığı gibi bütün vücudu etkileyen hastalıklardan sonra görülür. tıp dilinde alopesi adı verilen saç dökülmesi; basit saç dökülmesi ve pelad olmak üzere iki çeşittir.

saçların kepeklenmesi: kafatası derisi üzerinde meydana gelen gevşek pul şeklindeki kabuklara kepek denir. kuru ve yağlı olmak üzere iki çeşidi vardır. yağlı sarımtırak görünüşteki kepeklenmeye, tıp dilinde sebore denir. 
nedeni, derinin en üst kısmında bulunan tabakanın, ürettiği fazla parçalardır. bunlar, çoğunlukla saçlar tarandığı zaman dökülür. tedavinin ilk şartı; temizlik ve fazla miktarda unlu şeyler yememektir.

saçkıran: tıp dilinde tinea tonsurans denilen saçkıran, bir çeşit mantarın neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. hiç vakit kaybetmeden tedavi etmek gerekir. saçkıranlı hastanın tarağını kullanmak veya şapkasını giymekle bulaşır. tedaviye, hastalıklı yerdeki saçları kesmek veya traş etmekle başlanır. saçlar, haftada iki kere yıkanır.

saç ve sakal ağarması: yaş ilerledikçe saça ve sakala rengini veren maddenin yapımı azalır, bir süre sonra da tamamen kesilir. kumral ve kızıl saçlar, daha erken beyazlaşır. genç yaşlarda görülen beyazlaşmalar ise, ırsidir. tedavisi yoktur.

safra taşları: safra koyulaşması sonucu meydana gelen taşlara halk arasında safra taşı, tıp dilinde ise kolelitiasis denir. yapılarında kolestrin bulunur.bazı safra taşları, rahatsızlık vermez. bazıları da safra kanalını tıkar. çok şiddetli, batıcı bir ağrı, bulantı ve kusma yapar. hasta yerinde duramaz olur. bu olayların hepsine birden safra kesesi krizi denir. düşmeyen veya alınmayan safra taşları, safra kesesinin iltihaplanmasına da neden olur. safra taşlarının neden olduğu rahatsızlıkları gidermek için doktor müdahalesi gerekir.

sağırlık: sonradan meydana gelen sağırlıkları doğuran nedenler çeşitlidir. mesela; dış, orta veya içkulak bozuklukları, beyin hastalıkları veya histeri, geçici sağırlığa neden olabilir. gerçek nedeni bulmak doktorun işidir.

sarılık: safranın kana karışıp, bütün dokuları hatta göz aklarını bile sarıya boyaması ile ortaya çıkan bir hastalık belirtisidir. tıp dilinde ikter denilen sarılığın üç çeşidi vardır.

- hemolitik sarılık; kandaki alyuvarların tahrip olması sonucu safra, kana karışır. hastanın idrar rengi normal, büyük tuvaleti ise koyudur.

- hepatik sarılık;bir virüsün neden olduğu karaciğer iltihabıdır. karaciğer hücreleri şişer ve safra yolları tıkanır. belirtileri, yavaş yavaş görülür. hastada ateş, iştahsızlık, ishal ve kusma vardır. 
en çok görülen sarılık çeşidi budur.

- obstrüktif sarılık; nedeni, safra kanallarının tıkanmış olmasıdır.

ortak belirtileri ise şunlardır;

hastalığın neden olduğu sarı renk, önce göz aklarında görülür. sonra yüz, boyun, gövde, kol ve bacaklara kadar yayılır. idrarın rengi sarı ile koyu kahverengi arasında değişir. ciltte de kaşıntı vardır. büyük abdest, kil renginde ve fena kokuludur. tedavinin ilk şartı, yatak istirahatidir. sıkı bir perhiz uygulanır.

sedef hastalığı: nedeni, kesinlikle bilinmeyen bir hastalıktır. irsi veya sinirsel olduğu söylenmektedir. tıp dilinde psoriasis denir. daha çok, baş derisinde, dizlerde ve dirseklerde veya tırnaklarda meydana gelen düzensiz kırmızı lekelerle kendini gösterir. lekeler, gümüş renginde ve pul pul olup, deriden yüksektir. kaşıntı yoktur.

ses kaybı: sesin tamamen kaybolmasına, tıp dilinde afoni denir. tam veya kısmi olabilir. nedeni, boğaz veya gırtlak hastalıkları, konuşma kaslarını kontrol eden sinirlerin hastalanması veya sinir bozukluğudur. tedaviye geçmeden önce, gerçek nedeni bulmak gerekir. 1-2 gün içinde geçmeyen ses kayıplarında doktora başvurmak gerekir.

ses kısıklığı: boğaz veya gırtlağın, dışarıdan gelen organizmalar tarafından istila edilmesi sonucu ortaya çıkar. nedeni, soğuk algınlığı, bağırmak, çok konuşmak, boğazı tahriş edici duman veya benzeri gazlar veya boğaz iltihabıdır. kısa sürede geçmeyen ses kısıklığında, doktora başvurmak gerekir.

sık sık idrara gitme: günde 4 veya 6 kez idrara gitmek normal sayılır. bu sayı, içilen su miktarına göre değişir. toplam idrar miktarı, 8 su bardağı kadardır. bu miktarda ve idrara gitme sayısında fazlalık olduğu zaman gençlerde şeker hastalığı, ihtiyarlarda böbrek hastalığı veya prostat büyümesi düşünülebilir.

sıtma: anofel adlı sivrisineğin sokmasıyla, insandan insana bulaşan, titreme, ateş ve ter nöbetleriyle kendini gösteren, kimi zaman da başka bir hastalık gibi görülen ve tedavi edilmezse, öldüren bulaşıcı bir hastalıktır. tıp dilinde malarya denir.

siğiller: derinin üst tabakasının büyümesi sonucu ortaya çıkar. nedeni, bir çeşit virüstür. tıp dilinde verrü denir. aynı kişide bir yerden diğer bir yere bulaşabilir. daha ziyade, parmak, ayak ve yüzün çeşitli yerlerinde, yuvarlak deriden yüksekte ve çilek görünümünde kabartılar halinde görülür.

sinüzit: çene, alın ve şakak kemikleri içinde bulunan ve buruna açılan içleri hava dolu boşlukların, sinüslerin iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. had ve müzmin olmak üzere iki çeşidi vardır. nedeni burun iltihabı, nezle, grip, alerji, burundaki şekil bozuklukları veya buruna kaçan yabancı cisimlerdir. hastanın yüzünde zonklayıcı bir ağrı, burnunda tıkanma, akıntı ve baş ağrısıyla birlikte gelen ateş görülür.

siroz: karaciğer dokularının harap olması ve karaciğerin sertleşmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. tıp dilinde cirrhosis denir. beslenme, hazımsızlık ve fazla miktarda alkol bazen de safra yollarının tıkanması sonucu görülür. hastanın karnı su toplar, ayak bilekleri şişer, iştahı azalır ve arasıra da kusar.

sivilceler: yağ bezelerinin fazla çalışmasından, hormon veya metabolizma bozukluklarından kaynaklanan en küçük çıbanlara sivilce denir. sivilceleri sıkmamak, tuzsuz, yağsız ve baharatsız şeyler yemek gerekir.

şişmanlık: şişmanlık, alınan kalori miktarının yakılan kaloriden daha fazla olması sonucu ortaya çıkan bir metabolizma bozukluğudur. tıp dilinde obesite denir. istatistiklere göre şişmanların daha çabuk yaşlandıkları, şeker hastalığı, damar sertliği, kalp hastalıkları, karaciğer ve safrakesesi hastalıkları, tansiyon yüksekliği, akciğer hastalıkları, romatizmal hastalıkların tehdidi altında bulundukları belirtilmektedir. bu nedenle şişmanlıktan kurtulmak için diyet ve beden hareketleri yapmak gerekir.

T

tansiyon: kan basıncına tansiyon denir. kalp her kasılışında belirli miktardaki kanı atardamarlara pompalar. bu sırada da, kan basıncı en yüksek seviyeye çıkar. buna büyük tansiyon denir. kalbin iki kasılışı arasında geçen zaman içinde ise, kan basıncı en düşük seviyeye iner. buna da küçük tansiyon denir. büyük tansiyon ile küçük tansiyon arasındaki fark da nabız basıncını gösterir. tansiyon yaşa bünyeye ve tansiyon ölçüldüğü andaki ruhi veya bedeni duruma göre farklılık gösterir. yaşlandıkça tansiyon yükselmesi normaldir.

tansiyon düşüklüğü: büyük tansiyon, 11'den aşağı düştüğü zaman tansiyon düşüklüğü vardır. bu duruma tıp dilinde hipotansiyon denir. tansiyon, ateşli hastalıklar sırasında, büyük kanamalardan sonra, iç salgı bezi bozukluklarında veya herhangi bir hastalıktan sonraki iyileşme döneminde düşer. bazı kadınların aybaşı hallerinde, veya sıcakta fazla ter kaybından sonra veya sinirli kimselerde de tansiyon düştüğü görülür. devamlı olarak tansiyon düşüklüğü önemli bir hastalığın işareti olabilir.

tansiyon yüksekliği: büyük tansiyonun kişinin yaşına göre yüksek olmasına halk arasında tansiyon yüksekliği, tıp dilinde ise hipertansiyon denir. bir çok hastalıkta tansiyon yüksekliği görülür. mesela kalbin sol bölümünün büyümesinde, böbrek hastalıklarında, damar sertliğinde, kan hücrelerinin çoğalmasında, şişmanlıkta ve iç salgı bezleri hastalıklarında kan basıncı artar. tansiyon yüksekliğinin belirtileri arasında yorgunluk, sinirlilik, çarpıntı, baş dönmesi, uykusuzluk, baş ağrısı vardır.

tifo: mikrobik ve bulaşıcı bir hastalıktır. hastalığın mikrobu çomak şeklindedir. tifo basili adı verilen bu mikrop, çoğunlukla tifolu hastaların dışkılarında veya idrarlarında, kanlarında, tükürüklerinde veya vücutlarında görülen deri döküntülerinde bulunur. tifo salgınına, lağım suları karışmış içme suları veya lağım suları ile mikroplanmış yiyecek maddeleri neden olur. salgın daha ziyade yaz ve sonbahar aylarında görülür. hastalık, mikrop vücuda girdikten yaklaşık 7-15 gün sonra ortaya çıkar. hastalığın ilk günlerinde yorgunluk ve baş ağrıları görülür. fakat hasta yatmak ihtiyacını hissetmez. birkaç gün sonra ateş yavaş yavaş yükselmeye başlar. iştahsızlık, baş ağrısı, burun kanaması, bronşit, mide ve bağırsak bozuklukları ile birlikte ishal görülür. ilk belirtilerin ortaya çıkmasını takip eden birkaç gün içinde ateşi daha da yükselir. göğsünde karnında ve sırtında pire ısırığına benzeyen kırmızı lekeler belirir. bu günler içinde tansiyon düşer, nabız da yavaşlar. hastalığın üçüncü haftasında karın gerginleşir ve şişer. dışkı ise yumuşaklaşır, bağırsak kanamaları görülebilir. bademcikler iltihaplanmış, hasta zayıflamıştır. üçüncü haftanın sonlarından itibaren, ateş düşmeye ve diğer belirtiler kaybolmaya başlar. tifo kalbi, beyni, böbrekleri, akciğerleri, karaciğeri, göz ve kulak sinirlerini etkiler. bu nedenle iyi tedavi şarttır. hastaya süt, yoğurt, ayran, hoşaf, meyva suları, limonata, portakal suyu, yumurta sarısı, yumurtalı çorbalar, iki kere çekilmiş etten yapılmış köfteler, sebze ve meyve püreleri verilir. çok su içirilir.

tifüs: çok tehlikeli ve bulaşıcı bir hastalıktır. halk arasında lekeli humma da denir. bitler aracılığı ile bulaşır. tifüsü doğuran nedenler; pislik, aşırı kalabalık yerlerde yaşamak, açlık ve yorgunluktur. tifüs 12-14 gün devam eder. riteksiyon denilen tifüs mikrobu, vücuda girdikten bir süre sonra; hastada halsizlik, baş ve bel ağrıları görülür, ateşi yükselir. dudakları kurur, dili paslanır, yüzü kızarır. 4-5 gün içinde derinin üzerinde ufak kırmızı lekeler ortaya çıkar. bazı hastalarda, sayıklama, bağırma ve tuvaletini altına kaçırması görülür. hasta sağlıklı kişilerden ayrı bir yerde bakıma alınır. eşyaları, bulunduğu yer dezenfekte edilir. sulu ve sindirimi kolay yiyecekler verilir. iyi beslenir, vücut temizliğine çok dikkat edilir.

titremek: tıp dilinde tremor denilen titremek, irade dışında meydana gelen bir hastalık belirtisidir. 
el ve ayak titremesi; daha ziyade, nevroz, isteri veya nevrasteninin belirtisidir. hafif titremeler, genellikle, guatr, alkolizm, kurşun veya cıva zehirlenmesi ya da ihtiyarlığın işaretidir. şiddetli titremeler parkinson hastalığı ve uyku hastalığında görülür.

u - ü

uçuk: dudakta veya burun kenarında hafifçe şişmiş, kırmızı ve ağrılı bir leke şeklinde beliren bir hastalıktır. nedeni, tükürükte bulunan bir çeşit virüstür. daha ziyade ateşli hastalıklar ve soğuk algınlığı sırasında görülür. tıp dilinde herpes simplex denir. dudak veya burun kenarında meydana gelen kırmızı lekeler, bir süre sonra su toplar, küçük kabarcıkar meydana gelir. birkaç gün sonra da sararırlar ve kabuk bağlarlar.

ur: vücudun herhangi bir yerinde görülen şişliklere halk arasında ur, tıp dilinde ise tümör denir. iyi huylu, kötü huylu ve iltihabi olmak üzere üç çeşidi vardır.

uykusuzluk: tıp dilinde insomnia denilen uykusuzluğu doğuran nedenler çeşitlidir. örneğin yorgunluk, mide şişkinliği, hazımsızlık, zayıflatıcı veya uyarıcı ilaçlar, fazla sıcak, rahatsız edici ışık, gürültü sinir bozukluğu, fazla miktarda çay, kahve veya sigara içmek, ağrılar, kalp veya akciğer hastalıkları, ateş, kaşıntı, günlük olayların etkisi, yatağın uygun olmaması, tedirginlik gibi nedenler uykusuzluğa neden olur. uykusuzluğu doğuran nedeni bulmak gerekir. basit uykusuzluklarda yatmadan önce sigara, çay, kahve gibi şeyler içmemek, müzik dinlemek, yatak odasını havalandırmak, bir bardak sıcak süt içmek ve sıcak banyo yapmak çok faydalıdır.

uyurgezerlik: tıp dilinde somnambülizm adı verilen bu hastalıkta hastanın şuuru uykuda olduğu halde, duyu organları uyanıktır. belirtileri hastaya göre değişir. bazıları uykularında gezer; bazıları ise uykularında konuşur, bağırır, el ve kol işareti yapar. uyandıkları zaman da uykularında yaptıklarını hatırlamazlar. daha çok ruhsal bir bozukluğun ifadesidir. ayrıca başından yaralanmış olanlarda, kanlarındaki şeker oranı düşük veya beyin damarlarında sertleşme olanlarda da uyurgezerlik görülebilir. bazı kimselerde ise genetiktir. uykuda gezen hastaların devamlı olarak ailesi tarafından kontrol altında tutulması, başına gelecek herhangi bir kazayı önlemesi açısından faydalıdır.

uyuz : serkopt denilen gözle zorlukla görülecek kadar küçük olan uyuz böceğinin, üst derinin altına girerek meydana getirdiği kaşındırıcı ve bulaşıcı bir deri hastalığıdır.özellikle el, bilek, parmak araları, koltuk altları, karın bölgesi ve kaba etlerde şiddetli kaşıntılar ve çizgi şeklinde yaralar görülür. yapılacak ilk iş hastanın ve ilişkide bulunduğu kimselerin bütün çamaşırlarını, elbiselerini, yatak örtü ve çarşaflarını yıkamaktır.

üremi: karaciğerde meydana gelip, kan vasıtasıyla böbreklere taşınan ve idrarla dışarı atılan zararlı maddelere üre denir. ürenin, idrarla dışarıya atılmayıp, vücutta kalmasından meydana gelen hastalığa da üremi denir. nedeni, böbrek hastalıkları ve prostat büyümesidir. hastada devamlı baş ağrısı, görme bulanıklığı, hıçkırık, gündüzleri uyuma ihtiyacı ve geceleri de uykusuzluk görülür. vakit kaybetmeden tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. ayrıca tedaviye yardımcı omak amacıyla hastanın üşütmemesi, yorulmaması, düzenli beslenmesi, sigara veya alkolü bırakması gerekir.

üşümek: bazı kimseler, üşümeyi gerektirecek hastalıkları olmadığı halde üşüdüklerinden yakınırlar. bu şikayetleri, kalorisi yüksek şeyleri yemekle geçer. ayrıca aşağıdaki reçeteleri uygulamak da faydalıdır.

V

varis :damarların büyümesi ve şişmesine varis denir. çoğunlukla bacağın alt kısımlarında görülür. nedeni ayakta fazla durmak, şişmanlık, kan damarlarındaki kapakların düzensiz çalışması veya jartiyer kullanmaktır. belirtileri, deri yüzeyindeki damarlar eğri, büğrü olup şişerler. deri rengini kaybeder. akşam saatlerinde de ayak bilekleri şişebilir. banyodan sonra, aybaşı halinde, sıcak havalarda veya uzun süre ayakta kaldıktan sonra, yorgunluk, bacaklarda ağrı, karıncalanma ve dolgunluk hissedilir.

varis ülseri: daha çok, bacağın alt kısmında görülen yuvarlak bir yaradır. nedeni, varisli yerde meydana gelen herhangi bir yaralanmadır. hastalık bacağın alt kısmında, bileğe yakın bir yerde yuvarlak bir yara olarak ortaya çıkar. ayak bileği şişer, deri esmerleşir ve bazen de ağrı hissedilir. doktor tedavisi şarttır.

veba: bulaşıcı ve öldürücü bir hastalıktır. veba mikrobunu taşıyan farelerin pireleri tarafından insanlara geçer. nedeni, pisliktir. pis ve güneş girmeyen yerler veba için en uygun ortamlardır. hastalık, mikrop kapıldıktan sonra gelen 2-8 gün içinde kendini gösterir. hastada, aniden başlayan baş ve sırt ağrıları, ateş, titreme, kusma, nefes darlığı, halsizlik, deri lekeleri, burun kanaması, kan tükürme, kasık ağrıları ve devamlı dalgınlık görülür. dili de kahverengi ve kurudur. yapılacak ilk iş hastayı tecrit etmektir. çevresindeki sağlıklı kimselerin de koruyucu aşı olması gerekir. bugün için önemi kalmayan ve eski devirlerde olduğu kadar çok görülmeyen bu hastalığın tedavisi için geç kalmadan sağlık kuruluşlarına haber vermek gerekir.

verem: akciğer veremi, tüberküloz, fitizi diye bilinir. nedeni, koch basili denilen ufak kıvrık içinde küçük noktacıklar görülen çomak şeklindeki verem basilidir. verem mikrobu insan vücuduna çeşitli yollardan girebilir. bu yolların başında, solunum yolları gelir. hastalık, çoğunlukla veremlinin balgamı veya veremli ineklerin sütü ile bulaşır. sağlık şartlarına uymamak, aşırı yorgunluk, üzüntü, grip, boğmaca, kızamık veya şeker hastalığı vücudun direncini kaybetmesine ve hastalığın ihtimalinin artmasına neden olur. verem, üç devrede gelişir. birinci devrede, hastada genel yorgunluk, iştahsızlık, sırt ağrıları, öksürük, ve 38 dereceye varan ateş görülür.verem basili bu devrede tüberkül adı verilen iltihaplı bölgeler oluşturur. ikinci devrede hiç bir belirti görülmeyebilir. fakat basiller bütün vücuda yayılarak deri, eklemler, kemikler, böbrekler, bağırsaklar, karın ve beyin zarına yerleşirler. bu devrede tedaviye başlanmamışsa, vücudun direnci azalmaya başlar. üçüncü devrede, varem basilleri kan veya lenf kanalları yoluyla yayılmaya devam eder. hastada, yorgunluk, balgamlı öksürük, akşamları yükselen hafif ateş, iştahsızlık ve gece terlemeleri görülür. bu devrede, tedavi edilmezse, diğer akciğer de hastalanabilir. tedaviye 4 ila 9 ay kadar devam etmek gerekir. tedavinin ilk şartı temiz ve açık hava, bol gıda ve üzüntüsüz bir hayattır.

Y

yanıklar: sıcak bir şeyin veya yakıcı bir maddenin etkisiyle vücudun herhangi bir yerinde meydana gelen hücre ve doku bozulmasına yanık denir. yanıklar ikiye ayrılır.

- basit yanıklar; bunlar, deride hafif bir kızarıklık meydana getiren yanıklardır. bir süre sonra, içi su dolu kabarcıklar ortaya çıkar. bunları, kesinlikle patlatmamak gerekir. yapılacak şey gerekli ilacı sürüp iyileşmesini baklemektir.

- önemli yanıklar; yanık alanı büyük ve derinliği de fazla ise, önemli bir yanık var demektir. bu gibi durumlarda mutlaka hastaneye başvurmak gerekir.

yaralar:herhangi bir kaza sonucu deride meydana gelen yarılma, kesilme, ezilme veya parçalanmalara yara denir. birçok çeşidi vardır. ateşli silahlar, batıcı veya delici aletler, yakıcı maddeler veya hayvan ısırmaları sonucu meydana gelen yaraların, hiç vakit kaybetmeden tedavi edilmesi gerekir. yaralar, temizlik şartlarına uyulmayıp da, mikrop kapacak olursa, yara yerinde şişme, kızarma, ateş ve ağrı görülür. bu da, yaranın iltihaplandığına işarettir. bu durumdaki yaralar, gereği gibi tedavi edilmeyecek olursa, yaradan dağılan mikroplar vücudun diğer tarflarına da yayılıp çok tehlikeli hastalıkara yol açabilir. yaralanmalarda yapılacak ilk iş; akan kanı durdurmaktır. kanı durdurmak için, kanayan yerin üstüne gaz bezi veya temiz bir bez parçası konup, iyice bastırılır. kan bir süre sonra durur. kanama durduktan sonra bez kaldırılır, yaranın üzerine bir parça tentürdiyot sürülüp, yara temiz bir gaz bezi ile sarılır. kan fışkırarak akıyorsa, yaranın üzerine gaz bezi yea temiz bir bez parçası bağlandıktan sonra, kanayan yere bastırılır. sonra ipin uçları, bir parça çubuğa bağlanıp, döndürüle döndürüle iyice sıkılaşması sağlanır. ve hiç vakit kaybetmeden hastaneye götürülür.

yılancık: küçük yara veya sıyrıklardan giren mikropların neden olduğu ve tıp dilinde erizipel denilen bir çeşit deri hastalığıdır. halk arasında kızılyürük denir. mikrop kapıldıktan bir kaç saat veya birkaç gün sonra; hastada ateş ve titreme görülür. bilhassa, yüz, burun kanatları veya baldırlarda; çevresi kabarık, yaygın kızarıklık ve ağrı görülür. bu bölge, bir süre sonra şişer, deri gerilir.

ayrıca iştahsızlık ve baş ağrısı da görülebilir. 
yılancık ihmal edilmemesi gereken bir hastalıktır. bunun için de iyi bir tedavi şarttır. tedavinin ilk şartı, yatak istirahatidir.

yılan sokması: yılan zehiri çok çabuk ve şiddetli tesir gösteren zehirlerdendir. ancak, bu zehirler ağızdan alındıkları zaman zehirlemezler. zehirli yılanların çoğu büyük başlıdır. bazılarının başları da üç köşelidir. uzun kıvrık dilleri ve çatallı dişleri vardır.

soktukları zaman; dişlerinin dibinde bulunan bezden salgıladıkları zehiri, dişin içindeki kanal vasıtasıyla, soktukları yere aktarırlar. orada ağrı, şişme ve kızarma görülür. bazı kimselerde de yılan zehirinin çeşidine göre, kusma, baygınlık, titreme, nefes darlığı, uyuklama veya kısmi felç görülür.

yılan sokan kimseye zehir bütün vücuda yayılmadan önce aşağıdaki işlemi yapmak gerekir.

sokulan yer kol veya bacakta ise; yaranın üst tarafına sıkı bir bağ yapılır. sonra alkole bandırılmış veya ateşte kızartılmış bıçak, çakı veya jiletle yara kanatılır. arkasından, ağzın etrafına ve dudaklara zeytinyağı sürülür.

sokulan yer emilip, tükürülür. aynı işlem 3-4 kere tekrarlanır. sonra madeni bir şey ateşte kızdırılıp, sokulan yer dağlanır. ayrıca aşağıdaki reçetelerden biri veya bir kaçı uygulanır. zehirlenme belirtileri varsa vakit kaybetmeden hastaneye götürmek gerekir.

yorgunluk : uzun süre çalışmaktan sonra görülen durumdur. organların sürekli olarak yorgunluğu sonucu bozulmasına da sürmenaj denir. gereği gibi çalışmama, isteksizlik, halsizlik, baş veya sırt ağrıları, hazımsızlık, huzursuzluk ve huysuzluk, can sıkıntısı gibi belirtilerle ortaya çıkar.

en kolay tedavi, ılık duş alıp, istirahat etmektir. sabah akşam, kol ve bacakları soğuk su ile yıkamak da çok faydalıdır.

Z

zatülcenp: akciğerleri saran zarın iltihaplanması sonucu görülen bir hastalıktır. tıp dilinde plörezi denir. nedeni, zatürree, verem veya akciğer absesinden yayılan iltihaptır. tedaviye vakit geçirmeden başlamak gerekir.

zatürree: halk arasında akciğer iltihabı tıp dilinde ise pnömani denir. 3 çeşidi vardır.

- lober pnömoni: pnömokok adı verilen mikropların neden olduğu had akciğer iltihabıdır. mikroplu tozlar, fazla yorgunluk, soğuk algınlığı veya uzun süre güneşte kalmak hastalığın zeminini hazırlar. hastalık ani baş ağrısı, titreme, kusma ve sırt ağrıları ile başlar. ateş, 40 dereceye kadar yükselir. fakat 10. günden sonra düşmeye başlar. öksürük, kısa sürelidir. balgam, kanlı ve yapışkandır. hastanın yüzü kızarmış, dudaklarının etrafı kabarmış, cildi kuru ve dili de paslıdır. geceleri kriz gelebilir.

- virüs zatürreesi: virüslerin neden olduğu bir çeşit zatürreedir. ya aniden ya da bir soğuk algınlığı sonunda görülür. lober pnömoniden daha hafif geçer. hastalığın ateşi 39 dereceye kadar yükselir. kendini son derece yorgun hisseder. öksürüğü kuru fakat az balgamlıdır. kol ve bacaklarında da ağrılar vardır.

- bronköpnomoni: iyi tedavi edilmeyen grip, boğmaca, bronşit veya kızamıktan sonra ortaya çıkan bir hastalıktır. nedeni, akciğer ve bronşların yer yer iltihaplanmış olmasıdır.

hastalık, bronşit gibi başlar, tedbir alınmazsa, 2-3 gün içinde ağırlaşır. ateş sabahları 38 derece iken akşamları 40 dereceye kadar yükselir. hastada öksürük, cerahatli ve bazen de kanlı balgam görülür. halsizdir, nefes almakta güçlük çeker, rengi de soluktur.

doktor tedavisi şarttır. diğer tarftan, hasta istirahat ettirilir ve morali üstün seviyede tutulur. yanına fazla misafir kabul edilmez. ağrı olan tarafına içine sıcak su doldurulmuş şişe konur. sıcak su buharı teneffüs ettirilir. ateşi yükseldiği zaman da; vücudu ıslak bezle silinir. ateş düşürücü ilaçlar verilmez.

zayıflık: vücut yeterli derecede beslenmezse, kilo kaybeder. bu durum, bir çok müzmin hastalıklarda ve had hastalıkların hemen hemen hepsinde görülür. zayıflık, belirli bir hastalıktan kaynaklanıyorsa, ilk önce onu tedavi etmek gerekir.

zihin yorgunluğu: aklın geçmiş olayları, öğrenilen şeyleri saklayıp, zamanı gelince şuur üstüne çıkarıp, hatırlaması kabiliyetine hafıza denir. bu yeteneklerin geçici olarak kaybolmasına da zihin yorgunluğu denir.

zona: göğüs veya gövdede ya da yüzde ve gözde, çoğunlukla yalnız bir tarafta olmak üzere görülen ve sinirler boyunca yakıcı ağrılara, zona veya herpes zoster denir.

hastalık başladıktan birkaç gün sonra ağrıların olduğu yerde, bir kırmızılık ve ortasında içi su dolu küçük kabarcıklar görülür. bu belirtiler bir hafta kadar devam eder.

sağlık her şeydir, ihmal etmeyin...

Yıllarla birlikte hastalık çeşitleri de arttı. Çoğu tedavi olunabilir olmakla birlikte, çok sayıda bilinmeyen hastalık da hala mevcut. A'dan Z'ye hastalıklar
Your Page Title
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  A'dan Z'ye Tüm Hastalıklar ve Etkileri Emka 0 12,162 02-06-2016, Saat: 03:59
Son Yorum: Emka

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi