Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 1691 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 1691 Ziyaretçi
|
Son Aktiviteler |
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 349
|
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 391
|
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 814
|
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 739
|
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,633
|
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 9,025
|
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,305
|
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,369
|
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,625
|
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,906
|
|
|
Halil CİBRAN |
Yazar: Neval Ercan - 11-07-2017, Saat: 14:26 - Forum: NOTLAR
- Yorumlar (1)
|
 |
Mezartaşında bile bilgeliği vardır...
Şöyle yazar:
Ben de senin gibi hayattayim halen. Ve simdi, yanibasindayim.
Kapa gozlerini ve etrafa bir bakin.
Beni goreceksin, hemen onunde duruyorum…
|
|
|
Yoga da ''OM'' nedir? |
Yazar: deniz - 11-07-2017, Saat: 13:41 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Yoganın en önemli sembolleri arasında bulunan om; Sanskritçe’de Aum diye yazılan, Om diye okunan; Hinduizm ve Budizm gibi Uzak doğu dinlerine ait en önemli mantralar arasında yer alan, en kutsal hece olma özelliği taşıyor. Dinsel ve mistik etkisi olduğuna inanılan önemli bir mantra olan om; a, u ve m harflerinin bir araya gelmesinden oluşuyor. Bu üç harf ise Hinduizm felsefesinde yeryüzü, gökyüzü ve gök katlarından oluştuğuna inanılan üç dünyayı ifade ediyor. Om hecesi aynı zamanda Vişnu, Şiva ve Brahma ismindeki üç büyük Hindu Tanrısını da simgeliyor.
A yaratıcı Brahma;
U koruyucu Vishnu;
M ise yokedici Shiva
Rig, Sama ve Yacur isimli üç kutsal veda metnini de simgeleyen Aum; tüm evrenin özünü sembolize ederken; yoga uygulamalarında da sıklıkla yer alıyor. Sözlü meditasyon teknikleri ile bağlantılı olan Aum; Hindu ayinlerinde ilahi ve duaların başında ve sonunda sıklıkla tekrarlanıyor.
‘Om mantra’; kutsal birçok metinde geçen, ancak gerçek anlamda deneyimlendiğinde etkilerini gösteren bir mantra. Mandukya Upanişad metinlerinde Aum kelimesi; evren ve mutlak olan olarak kabul edilirken, geçmiş, gelecek, şimdi ve zaman ötesini de simgeliyor.
Meditasyon Esnasında Aum Sesi Nasıl Çıkarılır?
O sesini çıkarırken düz bir O yerine, yuvarlak bir O çıkarmayı denemeniz gerekiyor.
Aum kelimesini hızlı ya da yavaş olacak şekilde söyleyebilirsiniz.
Om’ sesi çıkarırken; M harfini tıpkı bir uğuldama gibi çıkarmaya çalışarak, en doğru şekilde telaffuz edebilirsiniz.
Om’ sesini çıkarırken; mümkün olduğunca zihinsel karmaşadan uzak durmalı ve tamamen sese odaklanmalısınız.
Aum mantrayı kalp atışlarınıza odaklanarak söylemeniz; ritmi yakalamanıza yardımcı olabilir.
Om Mantra Ne İşe yarar?
Om’ sesi üzerinde çalışmalar yaparak; konsantrasyonunuzun gelişmesini sağlayabilirsiniz.
Om sesini pratiğe dökmeyi başardığınızda yani gün içerisinde sık sık tekrar ettiğiniz takdirde bedensel ve zihinsel açıdan gevşeyebilir; kendinizi daha rahat hissedebilirsiniz.
Kendinizi sinirli, kızgın, bitkin ve hayattan bezmiş hissettiğiniz anlarda ‘Om’ sesi ile huzur bulabilir ve kendinizi sakinleştirebilirsiniz.
Om’ mantrasının kişiyi meditasyona hazırlayan oldukça etkili mantralar arasında yer aldığını da söyleyebiliriz
.
|
|
|
BAB'AZİZ |
Yazar: Neval Ercan - 11-07-2017, Saat: 13:34 - Forum: NOTLAR
- Yorum Yok
|
 |
‘ölümden kesinlikle çok korkarız.. anne karnında karanlıktaki bebeğe denseydi ki : dışarıda aydınlık bir dünya var , yüksek dağlarla dolu , büyük denizleri olan , dalgalanan düzlükleri olan , çiçekleri açmış güzel bahçeleri olan , dereleri olan , yıldızlarla dolu bir gökyüzü ve alevli güneşi olan ve sen bu mucizelerle yüzleşmek yerine karanlıkla çevrilmiş oturuyorsun.. doğmamış çocuk bu mucizeler hakkında hiçbir şey bilmediği için hiçbirine inanmayacaktır tıpkı bizim ölümü beklediğimiz gibi.. işte bu yüzden ölümden korkarız..’ – BAB’AZİZ
|
|
|
Tanrı Kelimelerle Konuşmaz |
Yazar: Neval Ercan - 11-07-2017, Saat: 13:16 - Forum: NOTLAR
- Yorum Yok
|
 |
Adam fısıldadı: ''Tanrım konuş benimle.''
Ve bir kuş cıvıldadı ağaçta.
Ama adam duymadı.
Sonra adam bağırdı:
''Tanrım konuş benimle.''
Ve gökyüzünde bir şimşek çaktı.
Ama adam dinlemedi onu.
Adam etrafına bakındı ve,
''Tanrım seni görmeme izin ver'' dedi.
Ve bir yıldız parladı gökyüzünde.
Ama adam farkına varmadı.
Ve yüksek sesle haykırdı:
''Tanrım bana bir mucize göster.''
Ve bir bebek doğdu bir yerlerde.
Ama adam bunu bilemedi.
Sonra çaresizlik içinde sızlandı:
''Dokun bana tanrım ve burada olduğunu anlamamı sağla, ne olur! ''
Bir kelebek kondu adamın omzuna.
Ve adam kelebeği, elinin tersiyle uzaklaştırdı...
Halil Cibran
|
|
|
Gösterişten Uzak ; İyi Niyet Taşıyor sa... |
Yazar: Neval Ercan - 11-07-2017, Saat: 13:15 - Forum: NOTLAR
- Yorum Yok
|
 |
Sonra, varlıklı bir adam konuştu: 'Bize vermekten bahset.'
Ve o cevap verdi:
'Sahip olduklarınızdan verdiğinizde,
çok az şey vermiş olursunuz;
Gerçek veriş, kendinizden vermektir.
Çünkü sahip olduklarınız, yarin ihtiyacınız olabilir
diye saklayıp koruduğunuz şeylerden ibaret değil mi?
Ve yarin, kutsal şehre giden hacıları takip ederken, kemiklerini,
iz bırakmayan kumlara gömen fazla uyanık bir köpeğe ne getirebilir?
Ve ihtiyaç korkusu da, ihtiyaçtan başka bir şey değil midir?
Kuyunuz tamamen doluyken susuzluktan korkmak,
tatmin olamayan bir susuzluk göstermez mi?
Çok fazla şeye sahip olup, çok az verenler, bunu
gösteriş isteyen gizli arzuları için yaparlar,
ki bu da armağanlarını yararsız kılar.
Ve bazıları vardır ki, çok az şeye sahiptirler ve hepsini verirler.
Bunlar hayata ve hayatin definesine inananlardır,
ve kasaları hiç bos kalmaz.
Bazıları sevinçle verirler, bu sevinç onların ödülüdür.
Bazıları ise ıstırap içinde verirler ve bu acı onların vaftizidir.
Ve bazıları vardır ki, ne vermenin acısını hissederler,
ne sevinç ararlar, ne de bir erdemlilik düşüncesi taşırlar;
Onlar, su vadideki mersin ağacının kokusunu salışı gibi verirler.
Böyle kişilerin ellerinde Tanrı dile gelir ve
onların gözlerinden Tanrı, dünyaya gülümser.
İstendiği zaman vermek güzel bir davranış olabilir; fakat
istenmeden, ihtiyacı hissederek vermek çok daha anlamlıdır.
Ve cömert olan için, verecek kimseyi aramak,
veriş olayından daha fazla sevinç getirir.
Vermekten alıkoyacağınız herhangi bir şey olabilir mi?
Sahip olduğunuz her şey bir gün verilecektir.
Öyleyse simdi verin ve vermenin hazzını
mirasçılarınız değil siz yasayın..
Çoğunlukla söyle dersiniz:
'Vereceğim, ama hak edeni bulabilirsem.'
Ne koruluktaki meyve ağaçları böyle düşünür,
ne de çayırdaki sürüler.
Onlar, saklandığında çürüyecek olanı, yasayabilsin diye verirler.
Herhalde kendisine günler ve geceler verilmesini hak eden
bir kişi, sizden gelebilecek şeyleri de hak eder.
Ve hayat okyanusundan içmeye hak kazanmış bir insan,
sizin küçük ırmağınızdan da bir bardak su alabilir.
Faydasından öte, kabul etmenin gerektirdiği cesaretten ve
güvenden daha büyük bir değer var midir?
Ve siz kim oluyorsunuz da, onların göğüslerini yırtarak
gururlarını korunmasızca ortaya seriyor, sonra da
onların değerlerini örtüsüz ve gururlarını
utanmasız olarak değerlendiriyorsunuz?
Önce kendinizi vermeye hak kazanmış ve
verme olayında bir aracı olarak görün.
Çünkü gerçekte her şeyi veren hayattır
ve siz kendinizi bir verici olarak belirlediğinizde,
sadece bir tanık olduğunuzu unutuyorsunuz.
Ve siz alıcılar, ki hepiniz bu gruba dahilsiniz, ne kendinize
ne de size verene bir boyunduruk yüklememek için,
hiç bir minnet hissi taşımayın.
Bunun yerine, armağanları kanat yaparak,
verenle beraber yükselin;
Çünkü borcunuzu gereğinden fazla abartmak,
annesi özgür yürekli dünya,
babası evren olan cömertlik olgusundan
şüphe etmek demektir...'
Halil Cibran
|
|
|
Mantra ve Semboller |
Yazar: deniz - 11-07-2017, Saat: 13:06 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Mantra nedir?
Dini hece ya da şiir olarak kabul edilen ve dili Sanskritçe olan Mantra; kelimelerin oluşturduğu titreşimler yardımıyla kişinin daha üst bir bilince ulaşmasını amaçlayan kelimeler grubu olarak biliniyor. İlk olarak Hindistan kültüründe ortaya çıkan, ardından Budistler, Sikhler ve Jainler tarafından da kullanılan bu kelimeler; kişinin aklını maddi istek ve arzulardan barındırarak, onun ruhunu serbest kılmayı hedefliyor. Nağmelerle tekrar edilen mantraların kökeni M.Ö 1000-500 yılları arasına dayanırken, Hinduizm’de bu mantralar; meditasyon sürecinde yardımcı olarak kullanılıyor.

Özellikle Hinduizm’in farklı okullarında farklı amaçlara yönelik olarak şekillenen mantraların Tanrı ile ilişkili olanları, ibadet amacıyla benimseniyor ve yaygınlaşıyor. Üst boyutlara açılan kapıların yol göstericisi olan mantralar; kolektif bilinç tarafından kendilerine yüklenen anlamlara bağlı olarak her geçen yıl daha da güçlü etki ve anlama sahip oluyor. Kalbi sevinçle, inançla ve umutla dolduran bu şiir ve dini heceler; Hinduizm ve Budizm dini törenlerinde bolluk ve bereketin kapılarını aralamak, düşmanları yenmek ve tehlikeleri savuşturmak için de tekrar ediliyor. Yani mantraların hedefe ulaşmaya yardımcı olması için bu şiir ya da dini hecelerin düzenli bir şekilde tekrar edilmesi gerekiyor. Daha sonraki yazılar da size mantra resimleri ve nasıl işe yaradıkları hakkında bilgi vereceğim...
Musevilik, Hristiyanlık ve İslamiyet’te de kabul gören mantralar; Musevilere ait olan Kabala’da Tanrı’nın isimlerini simgeliyor. Hatta Musa’nın mantralar yardımı ile Kızıldeniz’in yarılmasını sağladığına Museviler tarafından inanılıyor.
Hıristiyanlıkta İsa duası olarak kullanılan mantralar; İslamiyet’te ise ZİKİR şeklinde karşımıza çıkıyor.
ALLAH kelimesi, ALLAH’ın 99 ismi ve La İlahe İllallah kelimesinin temel itibariyle Mantra olduğunu söyleyebiliriz.
Çok tanrılı dinlerin yanı sıra tek Tanrılı dinlerde de yer bulan Mantralara Zerdüştlükte, Doğu ve Uzak doğu geleneklerinde de rastlamak mümkün. Çoğu zaman müziğin eşlik ettiği mantraları dinleyerek ve tekrar ederek; sizler de gününüzün daha huzurlu geçmesini sağlayabilir; Tanrı’ya bir adım daha yaklaşabilirsiniz.
yogaveyasam
|
|
|
Çocuklarınız Sizin Çocuklarınız Değil |
Yazar: Neval Ercan - 11-07-2017, Saat: 12:02 - Forum: NOTLAR
- Yorum Yok
|
 |
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz,düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz,ruhlarını değil.
Çünkü ruhları yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez,dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız,çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu,sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu,uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever
Halil Cibran
|
|
|
Yarı İblis,Yarı İnsan Melezler (Half-Demons) |
Yazar: Archilles - 10-07-2017, Saat: 23:16 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER
- Yorum Yok
|
 |
Yarı İblis,Yarı İnsan Melezler (Half-Demons)
Yarı İblis: İblis kanına sahip olan insandır.
Annesi veya babasından ;birisi iblis, diğeri insan
olup bunun sonucunda dünyaya gelen çocuklar
yarı iblis (half-demon) dir.
Ama herzaman akrabalık bağı bu kadar yakın olmayabilir.
Bazen bunun nedeni büyükanne, büyükbabaları olabilir.
Kimi zamansa daha uzak akrabaları olan 7 sülaleden bir atalarıdır.
Eğer soyağacında daha uzak bir akraba yarı iblis özelliğe
sahipse, sonraki doğanlarda kimisi insan, kimisi iblis özellikli
çocuklar kontrolsüz olarak doğabilir.
Yarı İblislerin Özellikleri
Bir yarı iblisin sahip olabileceği özellikler çok geniştir.
Genelleme yapılamayacak kadar çeşitli, benzersiz, farklıdır.
Diğer aile üyelerine bakılarak dahi bu çocukların
kaderi için tam bir tahminde bulunulamaz.
Bazı yarı iblisler; insan aile bireylerine hiç benzemezler.
Ailelerinde önceden görülmemiş yetenek ve özelliklere sahiptirler.
Hem fiziksel,hem yetenek,hem karakter olarak başkadırlar.
Bu farklılığın nedeni;iblis atalarına benziyor olmalarıdır.
Böylelerinde iblis kanı, dominant özellik göstermiştir.
Yarı İblislerin Yetenekleri
Bazı yarı iblislerin yetenekleri daha çok fizikseldir.
Normal bir insana göre daha güçlü, daha dayanıklı,daha hızlı,
daha esnek, daha sağlıklıdırlar.
Bazıları fiziksel deformasyon, izler taşır.
Boynuz gibi çıkık kemikler, pençe benzeri eller, garip gözleri vardır.
Bazı yarı iblislerin yetenekleriyse daha çok psişik özelliklerdir.
Zihinsel güçleri, büyü güçleri, mistik konulardaki faliyetleri
normal bir insana göre çok daha gelişmiştir.
Pekçok yeteneğe aynı anda sahip de olabilirler.
Ancak bir yetenekleri diğerlerine kıyasla çok daha belirgin ve gelişmiştir.
Sahip oldukları yetenekler ne olursa olsun; bir insana kıyasla çok daha zekidirler.
Dezavantajlar;
Yarı iblis olmanın en büyük dezavantajı yarı-soylu olmalarıdır.
Hiçbir zaman tam anlamıyla bir insan olamazlar.
Hiçbir zaman tam anlamıyla bir iblis olamazlar.
Bazen bir insan, bazen bir iblis gibi davranırlar.
Bazen iyi bazen kötü olmalarını sağlayan şey sahip oldukları
bu karma-melez kandır.
Yarı iblis; hiçbir zaman safkan bir iblisin güç olarak gerisindedir.
Bir örnek vermek gerekirse;
Bir yarı iblisin ateşi zaman zaman kontrol etme gücü olabilir.
Ama ateşin üzerinde bir safkan iblisin sahip olduğu mutlak
güce ve etkiye sahip olamaz.
Hatta bir ateş elemental varlığı kadar bile onu kullanamaz.
Ömürleri;
Yarı iblisler ölümlüdürler.
Bu konuda insan atalarına benzemektedirler.
Bazısı birkaç yıl daha uzun yaşamayı başarsa da; ölüm kaçınılmazdır
Kaynak: gizemlervebilinmeyenler.com
|
|
|
Neyi Arıyorsan Sen O-sun. |
Yazar: Neval Ercan - 10-07-2017, Saat: 19:12 - Forum: NOTLAR
- Yorum Yok
|
 |
Kişinin değeri nedir?
- Aradığı şeydir!
Eğer sen, can konağını arıyorsan, bil ki sen cansın.
Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan, sen bir ekmeksin.
Bu gizli, bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen, anlarsın ki
Aradığın ancak sensin, sen.
Madendeki inciyi aradıkça madensin.
Ekmek lokmasına heves ettikçe ekmeksin.
Şu kapalı sözü anlarsan, anlarsın her şeyi;
Neyi arıyorsun, sen osun.
Senin canın içinde bir can var, o canı ara!
Beden dağının içinde mücevher var, o mücevherin madenini ara!
A yürüyüp giden sufi, gücün yeterse ara;
Ama dışarıda değil, aradığını kendinde ara.
Mevlana
|
|
|
TEKAMÜL |
Yazar: Neval Ercan - 10-07-2017, Saat: 18:24 - Forum: YUNUS EMRE
- Yorumlar (1)
|
 |
Vaktinize hazır olun,
Ecel varır gelir Birgün
Emanettir kuşa canın
Sahib vardır alır birgün
Nice bin kerre kaçarsın
yedi deryalar geçersin
pervaz vuruban kaçarsın
Ecel seni bulur birgün
iş bu meclie gelmeyen
anıp nasihat almayan
eliften bayı bilmeyen
okur kişi olur birgün
tutmaz olur tutan eller
çürür şu söyleyen diller
sevip kazandıgın mallar
varislere kalır birgün
Yunus sözün bunu söyler
aşkın Deryasını boylar
Şu yüce köşkler saraylar
Viran olur kalır Bİrgün!
Yunus Emre
|
|
|
|