Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,075
» Son Üye: rahmanmutlu
» Toplam Konular: 2,836
» Toplam Yorumlar: 3,067

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 1385 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 1385 Ziyaretçi

Son Aktiviteler
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 257
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 365
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 793
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 713
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,567
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,954
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,173
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,337
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,586
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,867

 
  DURUGÖRÜ İLE GEÇMİŞE İNMEK
Yazar: Magnetho - 10-02-2017, Saat: 14:30 - Forum: DURUGÖRÜ - Yorum Yok

Bir çoğumuz Olayları veya Geçmişine inip bir takım şeylere bakmak isderler veya Bir insanın geçmişine Bakmak İsderler.

Verceğim metot Etkilidir Ancak İnanmak gerekir.

Bir Leğen Alın veyat Bir kova İçine su doldurun. Karanlık Loş bir ortama geçin ve Meditasyon Halini alarak 10 dakikalık Bir meditasyon yapın ve oturarak olsun ayakta olsun fark etmez Nasıl rahat ediyorsanız o şekilde durun Ayaktasanız diğelim suyun İçine bakın ve dikkatinizi bozmayın. Nasıl Bir cisme baktığınızda veya cismi ilerletmek isdediğinizde ona odaklanırsınız dikkatinizi bozmadan sanki sizin parçanızdır. Burdada aynısını yapıcaz Su ile Bir olun ve suda iyice derinlere inin 5 dakika sonra şekiller görmeye başlıcaksınız.

Su İlkten Donmuş buz kalıbı gibi gözükücek gözükebilir daha sonra
Yoğun bir katı bir su veya Bir sis gibi olucak Şimdi burası Önemlidir.

Burada yapmak isdediğiniz Ne ise. Kayıp bir insana ve nerde olduğunuzu bilmediğiniz bir insana veya aşyaya bakıcaksınız.

Örnek olarak Eşyayı diğelim. Kaybettiğiniz Eşyayının bir fotorafı yanınızda olsun bu metotoda başlamadan önce eyer fotosu yanınızda yoksa.Suya bakarken dikkatinizi bozmadan Zihninizde o Eşyanızı Canlandırın.

Bir süre sonra o eşyayı Suda görmeye başlıcaksınız Ve nerde olduğunuda görebiliceksiniz.

EnlightenmentThirdEyeandEyelashes_-_Copy.jpg

Eyer olmadı yapamadım derseniz. Şunu uygulayın yanlız bu bir daha zordur Bu metotdu yapmadan önce kendinizi Korumaya Alın ve öle başlayın ve ilk metotodu yapamadıysanız Şunu uygulayın aynı şekilde başlayın metotda ve zihninizde canlandırın aynı şekilde.

Ve şunu tekrarlayın ( Kaybettiğim Eşyayı Bana gösterin , Telefon diğelim. Bana telefonumun Nerde olduğunu Gösterin diye tekrarlayın.

Burda Ya Bir ses duyacaksınız Nerde ve kimde olduğu hakkında Yada Suda Telefonunuzun yerini görüceksiniz.

Tam ve kesin Bilgileri vererek anlatmadım Konuya derin bir şekilde girerek anlatmadım Tehlikeli olabiliceğini düşünüyorum.

Kendine güvenen ve yapmak isdiğenler Bir denesinler.

Bu konuyu yazdır

  MİKAİL' DEN TÜRKİYE İLE İLGİLİ ÇARPICI TESPİTLER
Yazar: Emka - 09-02-2017, Saat: 22:21 - Forum: Michael (Mikail) - Yorum Yok

(hiç bir imla değişikliği ya da düzeltmesi yapılmadan aynen yazıldığı gibi aktarılmaktadır çünkü buradaki yanlış gibi gözüken sözcüklerden çıkabilecek kişisel ya da bütünün anlayacağı mesajların kendi içinde var olması adına bu yapıldı.)--------
Ben BM mikail,---
Hepinizi sevgi ile selamlıyorum, <3
Dünyanın oluşumundan bu yana yaşadığı döngülerin bir çoğunuz farkındasınız.
Sistem dediğiniz şey hiç bir zaman tam olarak tek bir doğrulukta ilerlemediği gibi şimdi yine farklı bir algı boyutu sistemine geçiş arifesindesiniz.
Algıladığınız hisler ve bilişler artık daha güçlü ve artık daha net görebiliyorsunuz.
Türkiye de olacaklar için gerek gruplarınızda gerekse bireysel sorularınızda bizlere yönelttiğiniz tüm sorularınıza cevap vermeye çalıştık sizler bu cevaplardan dersler çıkardınız ya da tam tersini seçtiniz bunun vicdani hükmü size kalsın.


Michael-the-archangel_693_460_80.jpg


Şimdi olanlar ülkeniz üzerinde Yen'i bir ufkun açılacağı izlenimi verse de ve bu gereksiz korkular yaratmış gibi gözükse de işin Aslı öyle değil.sizler beklediğiniz ve hazırlandığınız mücadelenin zaferine hiç bu kadar kolay ulaşabileceğinizi düşünmüyordunuz bile evet ulaştınız altın çağın altınları hepinizin üzerine sevgi ve neşe ile saçıldı.
Var olan tüm çocuklar uyandınız,uyanık sandı-inuzda bile ara ara uyumanız da bir hazırlıktı şimdi karanlık denilen odaklar kendi renksizliklerini ve amaçlarını apaçık ortaya döktü.
İlahi olan da onlarla değildir,egoizm asla sevgi değildir ego asla saygı duyulacak değildir ilahi olanın yansıması hiç değildir.durmadıllarübu aç çalışma bunca engellenme durmadılar hatta durdurulamaz gördüler kendilerini oysa bu da onların sınavıydı.inancınızla umudunuzla siz aydınlığı çoğaltanlarsınız.belli bir döngüden bahsetmiştik bu sizin dillendirdiğiniz bir karma değildir bu önceden 12 sarmal ile sarmaldan bir ışık çocuklar konseyinin aslında siz uyurken ruhunuzun savaştığı inancın bir ödülü olarak onlar karanlıklarında sizlerin bakışlarıyla yenilecekler.bakışlarınız bu dönemde aynaya daha keskin bakınız bu dönemde inancınız ve umudunuzu gözlerinizin kara deliğine bakarak yapınız bu ruhununuzun Kuman'da düğmesidir.mesajlarınız sizlere geri dönüyor sizlerden de alması gereken tüm herkese.
Müjde ışık dostları müjde bu aydınlığın bir patlaması,ışık saçacak gökyüzü mavi bulutların ardından açık sarı ışığı vuracak gökyüzü hiç bu kadar aydınlık değildi ve anlıyorsunuz ki bu müjde her birinizi daha da zırhlandırn birer savaşçı yapacak.müjdeleniyor karanlık kendi kendini yok ediyor şimdi sizler bunu biliyorsunuz.BM mikail bize lütfen söyle Türkiye'nin uzun süredir yaşadığı dalgalanmalar sona erecek mi

Son başlangıç başlangıç son ile kardeştir.sizler hep yalnızdınız herkes mücadelesini kendi verdi ve şimdi hiç olmadığınız kadar çoklaşacaksınız çünkü insanlar gördü gerçek yüz maske düşünce gözüktü maskenin altından siyah kara sinekler uçuştu ve pis kokular yayıldı o kadar pis ki bildiler artık onun ruhu çürümüş ve lanetliydi.geçmişten gelen bir düşmandı o karanlıktı geçmişten gelen bir düşmandı o tüm elementlerin dahi varoluşuna karşı çıktığı eski düşmanların tezahürüydü.onu tanıdılar ve sizler şimdi onu tanıyanlar ve Yen'i uyaranlarla daha da güçleneceksiniz.o karanlık ruh destek görüyor bunu biliyorsunuz gördüğü destek için döktüğü kanlar gözlerine sıçramış.sizler şimdi tek bir müzik notası ile hep birlikte sesinizin en gür çıktığı anda ayağa kalkıyorsunuz ve el ele dünyanın ortasında durup kendi ülkeniz için aydınlığı kutsuyorsunuz bu bir çember artık çemberiniz oluşturmanın vaktidir.bildiğiniz bu çemberin içinde sevgiyi yeniden ve en güçlü haliyle var ediyorsunuz bizler ve diğer tüm boyutlar sizlerle ayağa kalkıp yürüyoruz müjdelensin ki emek karşılığını buluyor iyi olan kazanıyor aydınlık dönem için az kaldı bu bilinçte yoğrulun.
Ses çok duyacaksınız gözünüz korkutulmak istenecek size söylüyoruz gülün! Biliyorsunuz ki bu son çırpınışları size korku salmaktı ve korkularınızın üstüne daha önce hiç gitmediğiniz kadar daha da cesurca gidin.düşük titreşimleri çekmeyi bırakın lütfen.kişisel ya da çoğul korkularınızdan hemen arınarak onları daha da güçsüzleştirin.
Hepinizi ilahi alanınızın kutsanmasında yardımınızı diliyoruz bu kendinize yapacağınız en büyük yardımdır.ilahi alanınız yaşadığınız evden,mahalleden geçer ve en değerli kutsal alanınız kalbinizden onu güçlendirin.



Işık dostları hepinizi içten sevgilerle selamlıyorum.- 

Bu konuyu yazdır

  CİN İLE İLETİŞİM SONUCUNDA SORULAN SORULARA VERDİĞİ YANITLAR
Yazar: Emka - 09-02-2017, Saat: 20:30 - Forum: CİNLER ALEMİ - Yorum Yok

Mısır'da bulunan El Ezher Üniversitesi'ni bitirmiş bir şahıs(ismi verilmiyor) gizemli aleme dalmışve dünyada ilk defa bir cinle sohbet edip bunu kitap haline getirmiştir. Kitap önceleri Arapça çıkmış sonra İngilizce'ye çevrilmiş daha sonra yoğun ilgiden dolayı diğer dillerede çevrilmiştir.Türkçe'ye çeviren ise Saim Güngör'dür.

Kitabın ''konuğu'': Müslüman bir cin. Hindistan'lı(Bombay) önceleri hristiyandı daha sonra imanla şereflendi. O bir cin, adı Mustafa Kencur. Mustafa Kencur'un Müslüman olmadan önceki adı Raslan Samir Kencur imiş. O şu an 180 yaşında ama cinlere göre henüz gençlik cağında. Mustafa'nın Müslüman olması sebebiyle onbinlerce cin Müslüman oldu. Şimdi onlar Mustafa'yı himaye ediyorlar. Mustafa onların lideri ve hepsi derin saygı sevgi ve itaat içindeler.

Şimdi de soru cevap olarak verilen bölüme geçiyoruz(özettir kısaltılmıştır).

Ben cinlerin normalde ne şekilde olduğu meselesini Müslüman cin Mustafa Kencur'a sorduğumda insanların onlar hakkında hatalı düşünmelerinin cinleri ziyadesiyle üzdüğünü söyleyerek şunları ekledi; muhakkak insanlar cinlerin çok çirkin seyler olduğunu düşünmektedir. İnsanlar bizim kuyruğumuz olduğunu ve çok çirkin yaratıklar olduğumuzu sanar oysaki bunlar sadece birer hayaldir. Fakat içimizde seytan dediğimiz aslı cin olan bazı cinler vardır ki işte onların görüntüsü çok kötüdür. Ama biz Müslüman cinlerin görüntüsü güzeldir.

Peki Allah sizi nasıl bir surette yarattı anlatırmısın?

Allah'ın bizi yarattığı sekil siz insanlara hayli benzemektedir fakat bazı ayrıntılar dışında bizim baş kısmımız biraz büyükcedir, gözlerimiz biraz uzundur bazı cinlerin gözleri öne doğru çıkık ken bazılarımızın gözleri çekik biçimlidir. Aslında gözlerimiz insan gözünden oldukça iridir.


maxresdefault.jpg


Peki gözlerinizin kırmızı olduğuna dair söylentilere ne dersin?


Her zaman doğru değil. Tıpkı insanların değişik göz rengi olduğu gibi bizlerinde gözleri sadece kırmızı değildir. Bazılarımızın mavi bazılarımızın yeşildir. Ama göz bebeklerimiz tam yuvarlak olmayıp elips biçimindedir. Kulaklarımız at ve kedi kulağına benzer. Kıllarla kaplıdır. Bu yüzden biz bir şekle girmek istedik mi genelde kedi at ve aslanı tercih ederiz. Burnumuzda yüzümüzün ortasındadır. Fakat sizin burunlarınıza göre oldukça yuvarlaktır. Müslüman cinlerden bazıları sakal ve bıyık bırakır, kafir cinler bunları görünce 'harap olmuş bir yüz'derler. Biz cinlerin saçları oldukça sıktır, bazılarımızın ise seyrek ve döküktür. Hanım cinlerin saçları uzun ve çoktur. Saç uzunlugu bir gurur simgesidir hanım cinler arasında. Bazılarının saçları yere değer, el ve ayaklarımız ellerimiz size göre uzundur. Kollarımızda, ayakarımızda gayet geniştir ve kıllarla kaplıdır. 

Bizimde sizin gibi et ve kemik dokumuz vardır ama sizin hayal edemeyeceğiniz bir yapı ve yumusaklıktadır. Diğer organlarımız çok küçüktür. Sindirim organlarımız yediklerimizi hazmeder ve sizin gibi anüs ten dısarı atar fakat bizim dışkımız sizinki gibi olmayıp sert bir buhar gibidir. Küçük abdestimizde şidettli bir buhar gibidir ancak kolayca akar. Bazı seytan cinler sabaha karsı insanların kulağına işemekten büyük zevk alır. Sizin bilmediğiniz gibi bizim başımızda iki boynuzumuz vardır ama bunlar çok küçük narin ve seffaftır. Asla uzun değildir ama iblis soyundan gelen cinlerin boynuzları haylı uzun ve kalındır. Ten rengimiz esmer olup hafifce tüylerle kaplıdır bazılarımızın teni kırmızı bazılarımızın mavidir. Elbise giyme alışkanlığımız vardır. Biz genelde siyah rengi seçeriz ve severiz. Bazılarıda beyaz ve maviyi. Evet biz ayaykkabıda giyeriz ama bir farkla şeytan soyu olan cinler sol ayağına bir ayakkabı giyer sağa birsey giymez. Ama müslüman cinler iki ayağına da giyer. Ayakkabılarımız papirüs yaprağındandır. Yani sizin papirüs ağaçlarından ama bizde incelik arzeder ve sizin tarafınızdan görülmez.

Bu konuyu yazdır

  11 ŞUBAT 2017 DE GERÇEKLEŞECEK GÖKYÜZÜ OLAYLARI
Yazar: Emka - 09-02-2017, Saat: 18:57 - Forum: GÜNCEL HABERLER - Yorum Yok

BasNews - 11 Şubat Cumartesi günü dolunay, Ay tutulması ve kuyruklu yıldız geçişi gözlemlenecek.
Astronomlar 11 Şubat 2017’de (önümüzdeki Cumartesi günü) nadir rastlanacak şekilde üç gök olayının meydana geleceğini bildiriyor. Günün ilk saatlerinde Şubat ayında oluşan ‘snow moon’ dolunayı görülecek. ‘Comet 45P’ kuyruklu yıldızı Dünya’nın yakınından geçecek. Güneş, Dünya, Ay aynı hizaya gelecek ve gölgeli Ay tutulması gerçekleşecek.

Meteor.jpg

İngiliz Daily Mail gazetesinin haberine göre, Cuma akşamından itibaren dolunay oluşmaya başladıktan sonra Dünya’nın gölgesi Ay’ın üzerine düşecek ve ‘gölgeli Ay tutulması’ gözlemlenecek. Batı Asya, Afrika, Avrupa, Grönland ve Amerika’dan görülebilecek. Bu durumlarda Ay’ın üzerine Dünya’nın tam gölgesi değil, kısmi gölgesi düşer. Türkiye’den de görülebilecek şekilde Ay gece saatlerinde gümüş rengin koyu bir tonuna bürünecek. Tutulma, 11 Şubat günü Türkiye saati ile 03.44’te başlayıp saat 05.55’te son bulacak. Tutulmadan birkaç saat sonra Yeni yıl kuyruklu yıldızı olarak da adlandırılan Comet 45P, Dünya’ya 12 milyon kilometre yaklaştığı en yakın noktadan geçip gidecek. Yeşil baş kısmıyla dikkat çeken kuyruklu yıldız, bir dahaki geçişini 2022 yılında yapacak. 

Bu yılın ikinci önemli gök olayı 26 Şubat Pazar günü gerçekleşecek. Bu kez halkalı güneş tutulması olacak. Güney Amerika’nın güneyi, Pasifik Okyanusu’nun güneyi, Antarktika, Afrika’nın güneyi ve Atlantik Okyanusu’nun güneyinden izlenebilecek tutulma 1 dakika 18 saniye sürecek.

Bu konuyu yazdır

  İNSANLIĞIN EN BÜYÜK GİZEMİ
Yazar: Magnetho - 09-02-2017, Saat: 01:40 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

EN KOMPLEKS YAPI; KAFA
Dünyadaki en kompleks yapılardan biri olan insan kafası, inanılmaz derecede hızlı gelişir. Sadece sekiz haftalıkken milyarlarca hücre çoktan beyin, göz, kulak, belirgin bir yüz, dil, ağız burun ve kafatasını oluşturur. Gelişimini tamamlayınca, kafatası oldukça sağlam bir yapıya dönüşür. 1997 yılında John Evans kafasının üzerinde tam 190 kilo ağırlığında 101 tane tuğla taşımayı başararak, kafatasının ne kadar sağlam olduğunu kanıtlamıştır. Ancak bu başarı sadece kafatasına ait değildir. Boyundaki kasların güçlü olması da bu işin başarılmasına yardımcı olur. Normal bir insan kafası 5 kilo civarında ağırlığa sahiptir. Yani vücut ağırlığımızın yaklaşık %8'ini oluşturur.

EN GİZEMLİ EYLEM; GÜLMEK
Nefes alma işinin büyük kısmı ciğerlerde gerçekleşir. Kafa sadece gerekli oksijenin vücuda girmesine yardımcı olan bir kapıdır. "Hava taşıma" işlevi gören bir yapı için fazla kompleks olan kimi eylemler de burada gerçekleştirilir. Hapşurmak ve konuşmak gibi. Bu eylemlerden en gizemlisi hiç kuşkusuz "gülmek"tir. İnsan davranışları içerisindeki en "aykırı" eylem olan gülme, kahkaha, kıkırdama, katılma gibi formlara bürünebilir. Bütün gülme çeşitleri kendi belirgin "imza"sına sahiptir. Bu "imza"lar kısa, sesli harf içeren notalardan oluşur ve saniyenin 10'da 1'inden uzun sürmez. Bu eylem, saniyenin beşte biri gibi sürelerde kendisini tekrar eder. Gülme belirli bir sesli harfle başladığında, onunla devam eder; "ha ha ha" diye gülebilirsiniz, "he he he" diye gülebilirsiniz, ama "ha he ha" diye gülemezsiniz...

GÜLME BULAŞICI
Gülmenin "bulaşıcı" olduğu 1962 yılında kanıtlanmış bir gerçektir. Tanzanya'daki yatılı okulda "kıkırdamaya" başlayan üç kızın sonu gelmeyen kahkahaları saatler sürünce okuldaki diğer 159 öğrenciye de bulaşır ve sonuç inanılmazdır; 16 gün süren kahkaha krizi. 16. günde okul yönetimi büyük bir hata yaparak okulu tatil eder ve "kıkırdayan" kızları evlerine gönderir. Böylece salgının tüm kasabalara yayılmasına yardımcı olur. 2 yıl süren salgında kimse ölmez ancak günlük yaşam büyük sekteye uğrar. 
Normal şartlarda, insanlar yalnızken yanlarında birileri olduğu anlara kıyasla 30 kez daha sık gülerler.

NEDEN GÜLÜYORUZ
Peki neden gülüyoruz? Bilimadamları henüz bu soruya yanıt bulamasalar da, benzer bir konuda çözüme ulaşmış görünüyorlar: kendi kendimizi gıdıklayamamak. Kendi kendimizi gıdıklamak işe yaramıyor çünkü beyin, vücudun kendi hareketlerinden kaynaklanan hisleri bastırır, böylece kendisini gerçek işine odaklamış olur; dış dünyadan gelen beklenmedik uyaranlara karşı tetikte olmak...

KULAK KİRİ
Avrupa ve Afrika kökenli insanların kulak kiri (veya salgısı) ıslak ve bal rengine yakın bir kahverengiyken, binlerce yıl önce meydana gelen genetik değişim Asyalıların, Amerikan yerlilerinin ve Eskimoların (ki kökenleri aslen Asya'ya dayanır) kulak salgıları kuru ve gridir. Bu bilgiyi kullanarak, insanların kökenini araştırmak mümkündür. Örneğin Eskimoların, Asya kökenli oldukları bilgisine bu şekilde ulaşılabilir. 

Rengi ne olursa olsun, bu karışımın bir çok faydası vardır. Çene hareketine bağlı olarak hareket eden kulak salgısı, kulak kanalındaki kiri ve tozu temizler. Aynı zamanda kulak kanalındaki derinin kurumasını ve kaşınmasını engeller. Bakteri ve mantarlara karşı koruma sağladığını da unutmayalım...

BURUN ÇOK ÖNEMLİ
Burunlarımız, hayatımızın çok önemli bir parçasıdır. Bizim düşündüğümüzden çok daha önemli bir parça... 

Bilinçli olarak yapmasak da, burunlarımız sayesinde bir insanın duygularını, mesela korkuyu, memnuniyeti ve cinsellikle ilgili kimi durumlarını "koklayabiliriz". Bu konuda kadınlar erkeklere oranla daha başarılıdır. Yapılan araştırmalarda, kadınların, "mutlu" ve "üzgün" filmler izleyen insanların koltukaltlarından alınan koku örneklerini daha iyi ayırtedebildikleri ortaya çıkmıştır. 

"Koklayabilme" becerimizi, burun boşluğunun ardındaki posta pulu büyüklüğündeki bir membrana borçluyuz. Posta pulu büyüklüğünde olsa da, içerisinde 10 milyon "alıcı" bulundurur. Ancak köpeklerde durum biraz daha farklıdır, 1 milyar kadar... Bu membran içerisindeki 1.000 farklı alıcı hücre tipi 10.000'den fazla kokuyu ayırt edebilmemizi sağlar.

esnemeyazi2.jpg

ESNEMEK GÜLMEK KADAR BULAŞICI
Esnemek, gülmek kadar bulaşıcıdır. Henüz doğmamış bir bebek bile, 11. haftadan itibaren anne karnında esnemeye başlar. Doğduktan sonra, son nefesimizi verene dek ortalama 250.000 kez esneriz. Bu "çene esnetme egzersizi", aslen ciğerlerimizin çalışmasını düzenleyen koruyucu bir reflekstir. Ciğerlerimizde bulunan keseciklerin (karbon dioksit-oksijen dönüşümünün yapıldığı kesecikler) çökmesini önler. 

Yapılan araştırmalar, esneyen birisini gören insanların %50'sinin 5 dakika içerisinde aynı hareketi yaptığını ortaya koymuştur. Bu konuda birşeyler okumak bile sizi esnetebilir. Belki de çoktan esnediniz bile...

KONTROL EDEMEDİĞİMİZ ÖZELLİĞİMİZ: KIZARMAK
Kesinlikle kontrol edemediğimiz bir özelliğimiz "kızarmak"tır. Peki bu kırmızılık neden sadece yüzümüzle sınırlı? Örneğin utandığımızda neden sırtımız değil de, yüzümüz kızarır? Bu sorunun cevabı yüzümüzde bulunan kan damarlarında yatıyor. Bu damarlar vücudumuzun diğer bölgelerinde bulunanlara göre daha geniş, daha yoğun ve yüzeye daha yakındır. 

Kimi insanların neden diğerlerine oranla daha çok kızardığı konusu ise gizliliğini korumaktadır. Zira deneysel koşullar altında insanların kızarmasını sağlamak oldukça zordur. Bu konuda yapılan bir araştırmaya genç kızlar dahil edilir. Ancak deney boyunca tek bir kızarma görülmez. Bunun üzerine yardımları için teşekkür edilip, deney sonlandırılır, kızlar "işe yaramaz" yanakları için özür dilerken bir anda kırmızıya bürünürler...
Kızarma konusunda olası bir açıklama, "korunma" amaçlı bir hareket olabileceği. Yani, başkaları yüzümüze vurmadan, suçlu olduğumuzu kabul etme durumu. Kimi araştırmalar gerçekten de bu açıklamayı destekliyor. Hata yapan kişinin yüzü kızardıysa, insanlar ona karşı daha anlayışlı yaklaşıyor...

DUYGUSAL TERLEME
Vücudumuzda koltukaltı, avuç içi ve ayak tabanı dışında "duygusal" terlemenin gerçekleştiği bir bölge daha var; alnımız.
Sıcaklığı düzenleyen ve derinin tamamında gerçekleşen sıcaklığa bağlı terlemeden farklı olarak, "duygusal" terleme korku, kızgınlık ve stres'ten kaynaklanan bir tepki. Nasıl işlediği tam olarak bilinmese de, "soğuk terler dökmek" deyimi durumu açıklamaya uygun düşüyor. Bir teoriye göre vücudu bu şekilde "soğutmak" daha fazla enerji tüketmeye yol açıyor. Korkutucu bir durumda ihtiyacımız olabilecek bir işlev. Tabi bu şekilde bir vücut tepkisi, seçeneklerimiz dömüşmek ya da savuşmak olduğunda uygun görünüyor. Ama korku içinde olduğumuz yere sabitlenmişken "ecel terleri" dökmek, duyulan utancın artmasından fazla bir işe yaramayacaktır.

10.000 YÜZ İFADESİ OLUŞTURABİLİYIORUZ
İnsan yüzünde bulunan 43 kas sayesinde 10.000'in üzerinde yüz ifadesi oluşturabiliyoruz. Bu ifadelerin 3.000 kadarı diğer insanlar için tanınabilir olsa da, 7 temel duygu, bütün kültürlerde yüzümüze aynı şekilde yansıyor; üzüntü, kızgınlık, şaşırmak, korku, keyif, tiksinme ve küçümseme. Bu ifadeleri öğrenmemiz gerekmiyor, doğuştan itibaren kullanabiliyoruz. Bu durum da, doğuştan kör insanların bile aynı yüz ifadelerini kullanabilmesini açıklıyor.

GÖRMEK VE İŞİTMEK
Atalarımız milyonlarca yıl önce ayaklarının üzerinde yürümeye başladıkları zaman, uzak mesafelerle ilgili iki büyük avantaja sahip oldular: görmek ve işitmek. Bu iki duyu, dokunma, tatma ve koklama duyularının ötesinde bir öneme sahip oldular, çünkü nesneleri tanımlamak için onlara yakın olmamız gerekmiyor. Bunun sonucu olarak da, günümüzde dış dünya hakkında toplayıp işlediğimiz bilgilerin %90'ını görme duyumuza borçluyuz. 

Böylesine önem taşıdıklarını düşününce, onların kurumasını, enfekte olmasını, çizilmesini önlemek için gözyaşlarının olması mantıklı bir çözüm. Peki ya duygusal olduğumuz anlarda, çok üzgün ya da çok mutlu olunca akan yaşlar?

GÖZYAŞLARI İNSANIN DOĞASINDAN GELİYOR
Bu gözyaşları insanoğlunun doğasından geliyor, ama sebep ve sonuçları ile ilgili çok az bilgiye sahibiz. Kimi araştırmacılar "duygusal" gözyaşlarının içeriğinin, normal gözyaşlarına göre daha zengin olduğunu -manganez ve protein açısından- söylüyor. Fakat bu söyleme dayalı olan iddia, yani, gözyaşları ile strese dayalı toksik maddeleri vücuttan attığımız çok inandırıcı değil. Çünkü bu konuda daha başarılı olacak böbreklere sahibiz.

Duygusal gözyaşları daha çok ruhumuzdaki toksinleri atmamıza yarıyor gibi... Gizli faydaları ne olursa olsun, gözyaşı dökmek bir çok kültürde hoş görülen bir durum değil ne yazık ki... Örneğin Endonezya'daki Minangkabau etnik grubunda ağlamak "yasak" Tıpkı konuşmak, aya gitmek gibi bizi diğer tüm canlılardan ayıran özelliklerden biri de gözyaşlarımız. Ve onlar sayesinde boyunlarımızın üzerindeki o gizemli yapının ne kadar muhteşem olduğunu farkedebiliyoruz.

Bu konuyu yazdır

  STANDART ŞAMAN KUT TÖRENİ
Yazar: Archilles - 08-02-2017, Saat: 23:25 - Forum: ŞAMANİZM - Yorum Yok

Şaman uluları, seçtikleri mağaranın içinde, birbirlerine galerilerle bağlanan kireçtaşı kovuklarda, küçük birer lahdi andıran düzgün dikdörtgen çukurlar kazdırıyorlar. Bir hafta boyunca her gün seher vakitleri soğuk suyla yıkanıp, hiç bir şey yemeden oruç tutuyor; beden ve ruhlarını ayin için uygun hale getiriyor ve bu sırada da, yalnızca kendilerine malum bazı zikirlerde geçiriyorlar vakitlerini. Bir haftanın sonunda, kaldırdıkları çukurlara giriyorlar. İşte ayin bu noktadan sonra iyice tuhaflaşıyor. Şamanlar çukurlarda, dulavrat otu ve lotusun başta geldiği bir takım zehirli ve hayal gördüren oyları tutuşturuyorlar. Sonra gövdeleri dimdik, çarprazlanmış bacaklarının altından uzanan ayakuçlarını elleriyle kavrayarak oturuyor, üzerlerine örtülen yeşil dallardan yığınların içinde, o kesif dumanların arasında derin nefesler alarak öylece bekliyorlar. Düşüp bayılmana kadar dumanları soluyor, o esnada gördükleri hayalleri ve işittikleri gaibten sesleri de sonradan tüm ayrıntılarıyla yazıya döküyorlar. 


55eaed36f018fbb8f89f93f4.jpg


Bu tekniği onlara öğretenin Talas Muharebesi öncesi bölgeye kervanla gelen bir Arap olduğu söyleniyor. Heybesinde kendisinin olduğunu iddia ettiği bir kitap varmış. Ulular adama hürmet etmiş ve bir dediğini iki etmemişler. O da kitabın tek bir nüshasının çıkarılarak onlara verilmesine müsaade etmiş. Ancak bu kitabın tek suretinin yakılarak, küllerinin bu kirletirmiş mağaranın içine gömülmesine kadar geçen süreçte, bir çok masum insanın kurban edildiği bazı kara ayinler düzenlenmiş bölgede.

Bu konuyu yazdır

  HİNTLİ DOKTORDAN GÜLME YOGASI
Yazar: Archilles - 08-02-2017, Saat: 21:49 - Forum: YOGA - Yorum Yok

Hintli doktor Madan Kataria hastalarını güldürerek tedavi ediyor. Gülme yogası tüm dünyada büyük ilgi görüyor.
Madam Kataria'nın mutlu bir çocukluk geçirdiği söylenemez. Yoksul bir Hintli ailenin 13 çocuğundan biri olan Kataria'nın kardeşlerinden altısı vefat etmiş. Annesinin isteği üzerine tıp okuyan Kataria hastalarını ilaç yerine gülmelerini sağlayarak tedavi etmenin yolunu bulmuş. 

Alışılmadık bu tedavi yöntemini Hintli doktor ilk kez 1995 yılında Mumbai'de bir parkta denemiş. Hastalarıyla beş kişilik bir halka oluşturarak kahkahalarla gülüyorlarmış. Grubun üyeleri zamanla artarak 50 kişiye çıkmış. Bugünse Kataria bu tedavi yöntemini tüm dünyada hayata geçiriyor. 60 ülkede yakaşık 6 bin gülme kulübü bulunuyor ve buralarda hep birlikte gülünüyor. 


03.jpg


En iyi ilaç: gülmek! 

58 yaşındaki doktor "Gülmek insanın yapabileceği en sağlıklı şey, en iyi ilaç bu" diyor. Başlarda Kataria ve arkadaşları insanları espriler yaparak güldürmeye çalışıyormuş ancak bir süre sonra bu espriler tükeniyormuş. Kataria vücudun gerçek bir gülüşle sahtesini birbirinden ayırt edemediğini ve her ikisinin de tedavi edici olduğunu belirtiyor ve ekliyor: "Zaten sahte bir gülüş bir süre sonra gerçeğe dönüşüyor. Deneyin göreceksiniz." 

Gülmenin olumlu etkileri bilimsel olarak da kanıtlanmış durumda. ABD'nin saygın tıbbi araştırma kuruluşlarından Mayo Clinic'ten Doktor Amit Sood şunları kaydediyor: "Araştırmalar gülmenin çok çeşitli faydaları olduğunu gösteriyor. Bunlar bağışıklık sisteminin güçlenmesinden stresin azaltılmasına, daha iyi ilişkilerden daha rahat bir sindirime kadar çeşitlilik gösteriyor." Gülmenin vücutta spor gibi bir etki yaratarak endorfin hormonunun salgılanmasına yardımcı olduğu sanılıyor. 

Her gün 15 ila 20 dakika 

Kataria her gün 15 ila 20 dakika gülmeyi öneriyor. Hintli doktor "Bir komedi film izlemek yeterli değil çünkü orada en fazla birkaç saniye hülüyorsunuz. Faydalanabilmek için bir süre boyunca gülmek gerekli" diyor. 

Madan Kataria'yı çalışanlarıyla gülme yogası yapması için bilgisayar üreticisi Hewlett-Packard, otomotiv firması Volvo gibi uluslararası çapta şirketler de davet ediyor. Öğrenciler, mahkümlar, hastalar, huzurevinde kalan yaşlılar gibi çok farklı kesimlerle gülme yogası yapan Hintli doktor Bangalore kentinde de bir gülme üniversite kurmaya hazırlanıyor.

Bu konuyu yazdır

  KESİNLİKLE BİLMENİZ GEREKEN 10 SPİRİTÜEL SEMBOL VE ANLAMLARI
Yazar: Archilles - 08-02-2017, Saat: 16:07 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Daha önce mutlaka bir yerlerde karşınıza çıkmış olan ama çoğunlukla taşıdıkları anlamlarla ilgili pek de fikriniz olmayan spiritüalizm ile ilgili 10 sembolü ve anlamlarını sizler için derledik.

Karmaşık ve derin anlamlara sahip olan bu semboller zihnimizde güçlü psikolojik etkiler yaratarak kendimizi bir şeylere bağlı, kimi zaman daha canlı ya da meraklı hissetmemizi sağlayabiliyorlar. Peki bu sembollerin anlamları ne?


1.HAMSA


Arapça'da 5 anlamına gelen "Hamsa" kelimesi bir elin 5 parmağını temsil etmektedir. Evrensel olarak da insanları kötülüklerden, kem gözlerden koruduğuna inanılır. İnanışa göre, bu sembolü taşıyorken birisi size kem gözleriyle baksa ya da zarar vermek istese bile hamsa sizi korur ve zarar görmezsiniz.


hamsa-colorful.jpg

2.HAYAT AĞACI

Hayat ağacının dünya çapında çeşitli kültürler ve dinlerde birçok anlama sahip olduğunu biliyor muydunuz? Hayat Ağacı doğum, yaşam, ölüm ve yeniden doğuşu temsil etmektedir, yani kısacası yaşam döngüsü anlamına gelmektedir. Hristiyanlıkta, Adem ve Havva'nın yasak elmayı bu ağaçtan kopardıklarına inanılmaktadır. Genel olarak, hayat ağacının dünyadaki 4 elementin (toprak, su, hava ve ateş) arasında bağlantıyı sağladığına inanılır ve bu ağaç yaratılıştaki her şeyin sonsuzlukla ilişkilendirilmesinin bir temsilidir.


tree-of-life.jpg

3.Yaşam Çarmıhı (The Ankh)

Ankh, Antik Mısır'dan beri bilinen bir semboldür.  Genellikle, Ankh sembolü ebedi yaşam ve yenilenme ile ilişkilendirilmiştir. Günümüzde ise, hayatın anlamı ve spiritüel bilgelik anlamı taşınıyor.


220px-Anch.png

4.Horus'un Gözü

Antik Mısır'da Wadjet olarak da bilinen Horus'un gözü, her şeyi gören ve koruyan bir gücü sembolize etmektedir. Wadjet, papirüslerin ve firavunların koruyucusu olarak bilinmektedir. Mısırlı ve Orta Doğulu denizciler kendilerini güvence altına almak için gemilerinin başına bu sembolün resmini yaptırırlardı.


eye-of-horus.jpg

5.Lotus Çiçeği

Başta Budizm olmak üzere birçok dinde spiritüel anlama sahip olan bu çiçek, aydınlanmayı temsil etmektedir. Materyalizmin kirli dünyasından kurtulup güneş ışığına ulaşan bir aydınlanma... Lotus çiçeği, kendi içimizdeki karanlıktan sıyrılıp, iç huzurumuza dönüşümüzü tamamlamak gibi çok derin anlamlar taşıyan bir semboldür.


Resim_1351717079.jpg

6.Yin Yang

Yin Yang, ikililiğin uyumunu sembolize eder. Aydınlık ile karanlık arasındaki dengenin anlamlı bir yaşam için bütünsel yaklaşımı sağladığına işaret etmektedir.

b79dd495-3473-4025-86ad-1978b48a84da.jpg

7.Pentagram

Çoğunlukla yanlış bilinen ve satanizm ile ilişkilendirilen bu sembol aslında insanın sahip olduğu özelliklerini temsil etmektedir. Tepe noktası ruhu ve diğer dört köşe dört elementi simgelemektedir. Wiccanlar kutsal törenlerde bu simgeyi insanlığın doğasını hatırlatmak için kullanıyorlar

Pentagram.jpg

8.Caduceus

Sağlık kuruluşları tarafından kullanılıyor da olsa Caduceus aslında Hermes'i simgelemektedir. Mitolojiye göre Hermes'e, abisi Apollon'un verdiği bu asa, uyuşmazlık içinde olan herhangi iki şeyi uzlaştırma gücüne sahiptir. Hermes yeni asasını denemek için birbirlerine öfkeyle tıslayan iki yılanın arasına sokar. Yılanlar kavgalarını unutup, asanın etrafına sarılırlar ve o günden sonra hep asanın üzerinde kalırlar. Caduceus sembolü, aynı zamanda kendi ilkel yaşam gücü enerjimizin bir gösterimidir. Biri dişiliği diğeri erkekliği simgeleyen yılanlar, omurganızın tabanından yükselen Kundalini enerjisini temsil eder;
97003093.jpg

9.Dharma Çarkı

Dharma çarkı ya da "Yasanın Çarkı" olarak bilinen bu sembol, Budizm'de Nirvana'ya giden yolun sembolüdür. Her bir tekerlek parmağı, Buddha'nın Sekiz Katlı Yolundaki bir basamağı temsil ediyor. İlginçtir ki, bu sembolün varlığı Budizm'den öncesine dayanmaktadır.


dharmchakra.jpg

10.Yaşam Çiçeği

Geometrinin başlıca sembollerinden biri olan Yaşam Çiçeği tüm yaratılış modellerini içermektedir. 7 veya daha fazla örtüşen simgeden oluşan bu çiçek, hayat türünün hemen hemen her antik kültüre dayandığını simgelemektedir. Ayrıca yaratılışın ortaya çıkardığı kutsal oluşumlardan biri olduğuna inanılmaktadır.

HWkkhnaD.jpeg

Bu konuyu yazdır

  RUHSAL REHBERİNİZİ HAREKETE GEÇİRECEK 5 YOL
Yazar: Spiritüeller - 07-02-2017, Saat: 17:14 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Tüm canlılar enerjidir. (ruhsal güçtür). Her şey enerjisel bir döngü içinde hareket eder. Gerçeği anladığımızda enerjinin akışını anlayabiliriz. Ruhsal enerjimiz için bize yardım eden bir iç rehberimiz vardır. Yaşam döngüsüne katıldığımızdan itibaren bizimle birliktedir. O bizim tüm yolculuğumuzda bize yardım eden bir iç güçtür. Ruhsal rehberimizle haberleşmek için bu 5 yolu mutlaka uygulayın.

Biz kendimizi ruhsal bir uyanışı arayan insanlar olarak görürüz, oysa aslında bizler bir insan uyanışıyla başa çıkmaya çalışan ruhsal varlıklarız.    * Steve Rother


melekler-rehberler.jpg


1- Ona Sorular Sorun.
Ruhsal rehberimize sorular yönelttiğimizde onun bizim için cevaplarla döneceğini göreceksiniz. Ona doğru sorular sorun ve onun varlığına inanın. O sizin enerjisel sesiniz. O sizin ruhsal rehberiniz.

2- Ondan İşaretler İsteyin.
Ondan bir işaret istediğinizde sizinle haberleşecektir. Bu beyaz bir tüy olabilir veya bir güvercin pencerenize konabilir. Uzun zamandır aramayan bir arkadaşınız olabilir. Ama mutlaka size bir işaret gelecektir.

3- Zihninizi Dinginleştirin.
Sessiz bir ortam bulun ve düşüncelerinizi uzaklaştırın. Nefes alışınızı izleyin. Bir süre sonra ruhsal rehberiniz için iç dünyanıza yönlenin. Onu yardıma çağırın. Çağrınız kayıtsız kalmayacaktır.

4- Ruhsal Rehberiniz için Olumlama Yapın.
Her gün belli zamanlarda Ruhsal rehberiniz için şu 5 olumlamayı mutlaka yapın.

Ben huzurlu bir insanım ve ruhsal rehberim beni huzura götürüyor.
Ben mutlu bir insanım ve ruhsal rehberim beni mutluluğa götürüyor.
Ben soruyorum ve ruhsal rehberim bana yol gösteriyor.
Benim yaşam döngümde ruhsal rehberim bana yardım ediyor.
Ben ve ruhsal rehberim iletişim kuruyor ve yola birlikte devam ediyoruz.

5- İç sesinizi dinleyin.
Çoğumuz zaten ruhsal rehberimizle iletişim halindeyiz. O bizim iç dünyamızdaki enerji. İç sesimize kulak verdiğimizde bize cevaplar verecektir. Endişelerinizin ve huzursuzluğunuzun ardında onu dinlememek yatar. Gergin ve mutsuz olduğunuzda sizinle daha fazla konuşacaktır. İç sesinizin size rehberlik etmesine izin verin.

Bu konuyu yazdır

  GÜNDE 5 BASİT ŞEY YAPIN HAYATINIZ DEĞİŞSİN
Yazar: Spiritüeller - 07-02-2017, Saat: 17:06 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

İngiltere’de 400’den fazla bilim insanı araştırmaları sonunda ‘günde beş basit şey’ yapıldığında insanların daha sağlıklı bir ruh haline sahip olduklarını buldu. İsterseniz bu listeden başlayabilirsiniz:

Günde beş basit şey…

happiness-08.jpg


1. Her gün insanlarla iletişim halinde olun
Güçlü aile ve arkadaşlık bağları duygusal destek ve mental uyarılma sağlar.

2. Her gün mutlaka bir fiziksel aktivite yapın
Fiziksel aktivite fit olmanızı sağlayarak genel sağlığınıza ve mutluluğunuza katkıda bulunur.

3. Kendinizi ifade etmenin yollarını bulun
Örneğin bahçeyle uğraşmak etrafınızdaki dünyayla iletişime girmeye yardımcı olur. Ya da şiir okumak duygularınızın farkına varmanıza yardımcı olur.

4. Her gün yeni bir şey öğrenmeye çalışın

Örneğin yeni bir dil veya yemek pişirmeyi öğrenmek için zaman ayırın. Hayat boyunca devam eden öğrenme hem zekanızı keskin tutmaya yarar hem de eğlencelidir.

5. Başkalarına yardım edin

Yardım kuruluşlarına arkadaşlarınıza ailenize veya yabancılara yardım edin. Vermenin kendi başına bir ödül olduğunu göreceksiniz.

Bu konuyu yazdır