Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,058
» Son Üye: Doo92
» Toplam Konular: 2,832
» Toplam Yorumlar: 3,062

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 1346 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 1346 Ziyaretçi

Son Aktiviteler
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 6,380
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 23,446
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 338
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 5,330
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 834
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 703
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 616
Samsunlu Spiritüalist ark...
Forum: SAMSUN SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:30
» Yorumlar: 0
» Okunma: 461
Ra'yı gördüm ne anlama ge...
Forum: Bilinçaltı
Son Yorum: spiruelistra
28-05-2023, Saat: 13:43
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,620
MUCİZE YARATAN KELİMELER
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Emka
29-01-2023, Saat: 16:53
» Yorumlar: 11
» Okunma: 95,788

 
  Reiki Nasıl Uygulanır ?
Yazar: EvrimBilge - 20-05-2016, Saat: 17:13 - Forum: Reiki - Yorum Yok

CI8MQv8WEAA9srK.jpg





Reiki uygulamasına başlamadan önce niyet edilir. Eller vücut üzerindeki farklı noktalara yerleştirilerek bu bölgelere özgü rahatsızlıkların şifalandırılmasına çalışılır. Her bir teknik aşağı yukarı üç-beş dakika arası sürüyor.



• Reiki'nin yararları ve uygulandığı yerler 



• Fiziksel, duygusal, zihinsel ve spiritüel şifa 

• Sizi spiritüel enerji kaynağına güçlü bir şekilde bağlar 

• sadece belirtileri değil, nedenleri iyileştirir 

• yaşam için şefkat ve saygı geliştirir 

• akut ve kronik hastalıkları iyileştirir 

• tüm şifa işlemlerini hızlandırır (ameliyat vs) 

• ağrıyı giderir 

• daha çok neşe ve içsel huzur ve denge 

• kötü alışkanlıkların ve bağımlılıkların iyileştirilmesi 

• daha çok enerji 

• stres yönetimi 

• ilaçların yan etkilerini azaltır veya yok eder 

• gerekli ilaç miktarını azaltır veya ortadan kaldırır 

• diğer tıbbi ve tıbba bağlı uygulamalara bütünleyicidir 

• spiritüel farkındalığı ve ilerlemeyi artırır 

• bağışıklık sistemini güçlendirir 

• bedeni toksinlerden temizler ve çakraları temizler 

• berrak düşünmeyi ve yaratıcılığı güçlendirir 

• enerji bloklarını temizler 

• sakin, huzurlu ve sarsıntısız bir geçiş yapmaya (vefat) yardımcı olur 

• hayvanları, bitkileri ve gezegeni iyileştirmek 

• barış görüşmelerine yardım etmek 

• kristalleri temizlemek ve mekanların enerjisel temizliği 

• durumları/koşulları geliştirmek 

• hedeflere ulaşmak 

• isteklerinizi tezahür ettirmek 

• muska, tılsım, mühür, talismanları vs. yüklemek 

• zarara karşı korunmak 

• pozitif enerji göndermek istediğiniz her şey.
 

Bu konuyu yazdır

  Kabus Görmek Ve Nedenleri
Yazar: EvrimBilge - 20-05-2016, Saat: 15:26 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Kimse derin bir uykudan yatağında bir yılan ya da alevler içinde kaldığını görerek uyanmak istemez. Kötü rüyalar -hatta daha kötüsü kabuslar- sinir bozucu olmakla kalmayıp bütün bir uykuyu, hatta bazen hayatınızı etkisi altına alabilir. Genelde çocuklarda daha yaygın olmasına rağmen kötü rüyalar hayat boyu sürebilir. İşte kabus görmemizin altı nedeni:
[b]1) Kaygı ve Stres [/b]
Genellikle travmatik bir olay sonucunda ortaya çıkan kaygı ve stres, kabus görmenin temel nedenlerinden. Önemli bir ameliyat veya hastalık, sevilen birinin kaybı, kötü bir kazada kurban veya tanık olmak kabus görmenize neden olabilir. Fakat kabusun nedeni sadece travmatik olaylar değil. İşle alakalı veya ekonomik kaygılar, boşanma veya taşınma gibi büyük yaşam değişiklikleri, kısaca gündelik kaygılar da kabus nedeni olabilir.
[b]2) Acı ve Baharatlı Yemekler [/b]
Neyi ne zaman yediğimizin gördüğümüz rüyalar üzerinde büyük etkisi var. Acı ve baharatlı yemekler vücut sıcaklığını ve metabolizma faaliyetlerini arttırarak uykuda rahatsız olmanıza sebep olabilir. Bu aynı zamanda yatma vaktinden kısa bir süre önce yemek yiyenlerin genelde kabus görmelerinin de nedeni.
[b]3) Yiyeceklerdeki Yağ Oranı [/b]
Kesin olmamakla birlikte, araştırmalar gösteriyor ki, gün içinde ne kadar yağ oranı yüksek yiyecek tüketilirse, kötü rüya görme olasılığı da o kadar artıyor. Daha çok organik besinlere ağırlık verenler, gün boyu abur cubur tükenlere oranla daha seyrek kabus görüyorlar.
[b]4) Alkol [/b]
Alkol, kısa vadede, uykuya daldırmakta etkili olsa da, erkenden uyanmaya sebep olduğu için zararlıdır. Fazla alkol tüketimi, kabus görmenin sebeplerinden biridir. Aynı zamanda, kabuslar, alkolu bırakan bünyelerde de sıklıkla görülmektedir.
[b]5) İlaçlar [/b]
Antidepresanlar, yatıştırırlar, ve uyuşturucular gibi kimi ilaçlar, yan etki olarak kabusa sebep olabilir. Örneğin, bir araştırmada, “Ketamin” adı verilen ve uyuşturucu olarak kullanılan maddeye bakıldığında, kötü rüyalara sebep olduğu anlaşılmıştır. Benzer biçimde, sıtma hastalığının yaygın olarak görüldüğü bir ülkeye seyahat eden bir kişi “Lariam” adı verilen maddeyi kullandığında, ilginç kabuslar görebilir. Genellikle kabuslar, hap kullanımı kesildiğinde, ortadan kaybolmaktadır.
[b]6)Hastalık [/b]
Grip gibi ateşli hastalıklar, bazen kabuslara sebep olabilir. Uykuda nefesin kesilmesi ya da çok uyumak gibi diğer uyku bozuklukları da kabus görme sıklığını arttırır. Kötü rüyalar ya da kabuslar, belirli ölçüde olduğu sürece normal karşılanırken, uzmanlar, şiddet ve sertlik içeren rüyaların sıklıkla görülmesi halinde, bir terapiste danışılması gerekliliğini savunuyorlar. Ancak, tatlı uykular için yapılabilecek ilk adım, bu altı faktörü ortadan kaldırmaya çalışmaktır.
İngiltere’de yapılan bir araştırma, kadınların erkeklerden daha çok kabus ve duygusal rüyalar gördüğünü ortaya koydu.
170 gönüllü üzerinde yapılan araştırmada, yakın zamanda gördükleri rüyaları anlatmaları istenen deneklerden erkeklerin yüzde 19’u, kadınların ise yüzde 30’u kabus gördüğünü söyledi.
Başka bir araştırma da, erkeklerin kadınlara nazaran daha rahat bir uyku çektiklerini gösterdi.
Kadınlardaki bu olumsuzluklara tek neden olarak, adet dönemlerinde vücut ısısındaki değişiklik gösterildi.
Edinburgh Uyku Merkezi Müdürü doktor Chris İdzikowski ise araştırmanın sonuçlarına şaşırmadığını belirterek, bu araştırmadan kadınların daha fazla kabus gördükleri mi yoksa bu kabusları daha iyi hatırladıkları mı sonucunun çıkarılması gerektiğine dikkat çekti.

Bu konuyu yazdır

  EVRENSEL ENERJİ
Yazar: Mutlakguc - 20-05-2016, Saat: 14:39 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Evrensel enerji nedir?

    
     İlahi kaynaktan tüm evrene ve yeryüzüne inen sonsuz ve sınırsız güç kaynağı; tüm canlıların bedeninden yaşamı boyunca akar durur.. bu sınırsız güce evrensel yaşam enerjisi denir... 

     Evrensel enerji kesintisiz olarak, insan bedenine çakralar ve meridyenler aracılığı ile akarak hücrelerimizi ve organlarımızı besler, tazeler, güçlendirir... 

     Bu enerjinin akışı engellenirse bedende bazı aksaklıklar ortaya çıkabilir. Negatif düşünce ve duygular enerjinin akışında bozukluk meydana getirir... Bu bozukluklar ilk önce bedenin katmanlarında ve sonrada fiziksel bedende ortaya çıkar...



Evrensel enerjiyi daha bilinçli ve verimli kullanmak için bazı tekniklerden yararlanıla bilinilir... Bunlar nefes çalışmaları, yoga, enerji teknikleri ile çalışmak gibi...



     Enerji teknikleri neden bu kadar çeşitli diyecek olursanız; aslında enerji tekdir. Tek bir kaynaktan yayılmaktadır. Enerji tekniklerini kullanmak, aynı enerjinin değişik frekanslardaki hazzını ve özelliklerini yaşamayı denemektir.   



     Tüm frekansların özü ise ,hepsinde aynı olan sevgidir...

   

     O da kaynaktır...   



     Kaynağa giden yollar farklı olsa da amaç varmayı denemektir...



     Hepinize yolculuğunuzda kolaylıklar dilerim... 

  
     Işığınız bol...  yolunuz aydınlık olsun...  

    
 

Bu konuyu yazdır

  Osmanlı'da Resmi Kayıtlara Geçen Gizemli Varlık
Yazar: Emka - 20-05-2016, Saat: 13:13 - Forum: EFSANELER - Yorum Yok





Osmanlı'da Resmi Kayıtlara Geçen Gizemli Varlık OBURLAR


Balkanlardaki Türk kasabası Tırnova'da (Tırnava olarak da bilinir) geçen bu olay, Osmanlı tarihindeki bu tip enteresan 3-4 olaydan biri.
Rivayet göre; bazı ölü yeniçeriler geceleri mezarlarından çıkıp şehri talan ediyor, insanlara korku salıyor. Bunun üzerine mezarları tek tek tespit edilen "vampir yeniçeriler", tarihi mitlerden farklı olarak kalbe değil de göbek üzerine kazık çakılması ve ateşe vermek yerine çıkarılan kalplerin suda haşlanması gibi "ritüeller" ile yok ediliyorlar.
Olay o kadar ciddi bir boyuta geliyor ki; dönemin kadısı Ahmet Şükrü Efendi'nin bu dehşet veren olayı anlattığı mektubu, Osmanlı Devleti'nin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi'nin 6 Ekim 1833 yılında yayınlanan nüshasına da giriyor.

Kaynaklar;
İlber Ortaylı, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı kitabı
Murat Bardakçı 14 Eylül 2003 tarihli hürriyet köşe yazısı
Zeynep Aycibin-Osmanlı Devleti’nde Cadılar Üzerine Bir
Değerlendirme 

Bu konuyu yazdır

  Reenkarnasyon Gerçekten Varmı ?
Yazar: Mutlakguc - 20-05-2016, Saat: 11:56 - Forum: Reenkarnasyon - Yorum Yok

Insanlar tekamül etmek için tekrar dogarlar. Ruh bütün evrenlere dagilmis olan Tanri Kanunlari'ni, insan bedenini kullanarak arastirir ve ögrenmeye çalisir. Fakat bu bilgi tek bir hayat içerisinde elde edilemez, çünki bilgi sonsuzdur. Ruhlar, evrenin her yerinde tekrar tekrar dogarlar. Her tekrardogusunda biraz daha bilgi ve tecrübe kazanarak yükselir. Gerileme yoktur, yani insan gene insan olarak dogar; ceza olsun diye bitki ya da hayvan bedeninde dogmaz. Ruh, insan degildir; ruh, bitki ya da hayvan da degildir. Bunlar tekamül araçlaridir. Bunun için ruh, bitki, hayvan ve insan bedenlerini kullanir. Her tekrardogus yeni bir role bürünmektir. Ruh, her seferinde dünya sahnesinde yeni bir rol oynar ve isi bitince çekilir.
Geçmis hayatlarimizi neden hatirlamiyoruz? Çünki unutan bedene ait hafizadir; ruha ait olan hafizamiz hiç bir seyi unutmaz. Yeni bir bedenle, yeni bir hayata baslayan ruhun, dünya hayatinda basarili olmasi için geçmis yasamini unutmasi gerekir. Geçmis yasamlari hatirlamak, simdiki hayatimizin sebebini bilmek demektir. Halbuki dünya hayatinin gayesi, deneye yanila çaba göstermek ve tecrübe kazanmaktir. Bu sebeple geçmis hayatlarimizi unutmamiz büyük bir kolayliktir.

Geçmis hayatlar kendiliginden ve deneysel olarak hatirlanabilir.
Gerçek adalet tekrardogusla saglanir. Çünki evrenin idaresi; bazi insanlara uzun ömür, zenginlik, saglik, güzellik ve sans dagitirken, bazilarina kisacik bir ömür, fakirlik, hastalik, çirkinlik ve bahtsizlik vererek keyfi davranan bir tanrinin elinde olmadigi gibi, tesadüflerin elinde de degildir. Evrende her sey Tanri'nin koydugu Kanunlar'la islemektedir. Tesadüf yoktur. Iste, gerçek adalet, Sebep-Sonuç Kanunu'na göre saglanir. Daima bir Tanrisal Dengelenme vardir. Yukaridaki maddi degerler, ruhun bilgi ve tecrübesini artirmaya yarayan vasitalar olup, hepsi dünyada kalacak olan göreceli degerlerdir.
Insan kaderini kendi olusturur. Çünki Tanri, varliklarini bu kabiliyette yaratmistir. Maddesel evrende her sey Sebep-Sonuç Kanunu'na göre yürür. Bu kanun geregi, ne ekersek onu biçeriz. Yasadigimiz bütün olaylar, basimiza gelen her sey, daha önceki hayatlarimizda yaptiklarimizin dogal sonucudur. Bir hayatin sonucu, gelecek hayati hazirlar. Bir hayat kendisinden önceki hayatin sonucudur. Tanri kimsenin alnina kara yazi yazmadigi gibi, kimseyi kayirmaz; dili, dini, cinsiyeti, irki ve milliyeti ne olursa olsun, bütün insanlar O'nun nazarinda birdir. Insan, kendi bilgi ve görgüsüyle sinirli hür bir iradeye sahiptir; yani seçme yapabilir. O halde Sebep-Sonuç Kanunu'na göre iyilik de, kötülük de insandandir ve asla bir adaletsizlik söz konusu degildir. Ne kadar istirapli olaylar yasarsak yasayalim, ne baskalarini ne de Tanri'yi suçlama hakkina sahip degiliz. Çünki her seyin sorumlusu insanin kendisidir. Seçmenin sorumlulugu insana aittir.
Insana hatalarindan dolayi ceza degil, telafi imkani verilir. Çünki mükemmel olan Tanri, mükemmel olan ruhu, maddesel tecrübesizliginden dolayi azarlamak ve cezalandirmak için yaratmamistir. Evrenin hiç bir kösesinde ruhu yakabilecek bir ates mevcut degildir. Dünyada beden vasi tasiyla tekamül etmekte olan ruh, dünyanin sartlari geregi ancak deneye yanila, hata yaparak bilgi edinebilmektedir.
Aslinda hepimiz kostümlü ruhlariz
Reenkarnasyon inancina göre ruhlar, dünyaya her gelislerinde degisik bir 'kostüm' giyiyor. Bu, bir önceki hayatlarinda yaptiklarina göre, insan da olabiliyor, havvan ya da bitki de... Kisacasi ruh, ilk hayatta 'ne ektiyse', ikinci hayatta 'onu giyiyor'...

Ayten Görgün
Reenkarnasyon... Yani ölümden önceki ve sonraki hayatlar... Bazilarina göre bilim, bazilarina göre hurafe... Insanoglu binyillarca ölümün herseyin sonu mu yoksa yeni bir hayatin baslangici mi oldugunun yanitini aradi. 
Bu Dogu inanci Bati dünyasinda da hizla taraftar buldu. Geçtigimiz yil Fransiz La Nouvel Observatuer Dergisi'nin yayimladigi anket sonucuna göre Avrupa'da her bes kisiden biri yeniden dogduguna ya da dogacagina inaniyor. Polonyalilar yüzde 32 ile birinci sirada. Ingiltere ve Fransa yüzde 24, Italya ve Almanya ise yüzde 19. Ayrica Amerika'da reenkarnasyona inananlarin yüzde 25'i düzenli olarak kiliseye gidiyor, yüzde 26'si koyu Protestan, yüzde 28'i koyu Katolik.
Neleri bulacaksiniz?

Bu yazi dizimizde reenkarnasyonu konunun taraflarindan dinleyip, herkesin aklina takilan sorularin yanitlarini bulacaksiniz...
Bunlarin arasinda 'Ölümden sonra hayat var mi?', 'Yeniden dogus mu kisilik parçalanmasi mi?', 'Ruhlar bedeni kullaniyor mu?', 'Ruhlar ölmek bilmiyor mu?', 'Reenkarnasyon Nirvana'ya ulastirir mi?', 'Kur'an ve Incil'de reenkarnasyon var mi?', 'Batili ünlü reenkarneler kim?', 'Hipnozda neler yasanir?' gibi sorularin yanitlari da var...

Fransizca kökenli bir kelime olan reenkarnasyon, ölümden sonra ruhun insan, hayvan ya da bitki biçiminde bedenlenerek bir ya da daha çok kez yeniden dünyaya gelmesi anlamini tasiyor. Bu inanca göre ölenlerin ruhlari evrimlerini tamamlayana kadar dünyaya defalarca gelip gidebiliyor. Bedeni kostüm olarak kabul eden ruhlar, dünyaya her gelislerinde degisik kostüm giyiyor. Insan olarak bir takim deneyimler yasayan ruh, öldükten sonra yaptiklarina göre yeniden bedenleniyor. Ikinci üçüncü hayatlarinda yasayacaklari, geçmis hayatlari tarafindan belirleniyor. Yani ruh, 'neyi ekerse onu biçiyor'.

Ölümsüz olan ruhtur

Tarihi binlerce yil öncesinin Hint felsefesine kadar giden reenkarnasyon, bazi dinlerde de eskiden beri var olan bir inanç.
Asya kökenli din ve felsefelerin karakteristik özelligi olan reenkarnasyona en çok ilkel dinlerde rastlaniyor. Hinduizm ve Budizm'de, reenkarnasyon için her varligin insan bedenine ulasincaya kadar 8 milyon 400 bin degisik yasam formundan geçmesi gerektigine inaniliyor.
Bazi inanç sistemlerinde yeniden dogusun insan bedeninde, bazilarinda ise hayvan ve bitki olarak gerçeklesecegi savunuluyor. Ama ruh hep bir bedenden ötekine geçerek yasamaya devam ediyor. 
Bu ögreti yeni dinlerde de kabul görüyor, ahlak ve yasamin anlamini reenkarnasyonun sundugu iddia ediliyor.


'Nirvana'ya nasil ulasilir?
Reenkarnasyona inanan baslica dinler Hinduizm, Caynacilik, Budizm ve Sihlik gibi Asya dinleri.
Bu dinlerin kabul ettigi 'karman' adi verilen ögretiye göre herkesin simdiki yasamindaki davranislarinin sonucu sonraki yasaminda ortaya çikiyor. Hinduizm'e göre reenkarnasyon çevrimi (samsara), ancak kisinin 'kurtarici dogruyu' yani Atman (bireysel ruh) ile Brahman (mutlak ruh) arasindaki özdesligi kavramasiyla son buluyor.
Mutlak ruh inancini paylasan Caynaciliga göre 'karman'in yogunlugu kisinin eylemleriyle belirleniyor. Bu nedenle her ruh göçünden sonra eski 'karman'in yükü yeni 'karman'a ekleniyor. Bu çevrim çesitli dinsel disiplin uygulamalari yoluyla ruhun kendisini özgürlestirmesi ve kurtulmus ruhlar arasina katilmasiyla sona eriyor.
Budacilik ruhlarin bedenden bedene geçtigi inancini paylasiyor. Insan ruhu ölümle birlikte yok oluyor. Ama ölünün 'karman'i yasiyor ve bir ana rahminde bir 'vicnana'ya (ruhun yeni bir bedene göç eden bölümü) yani ruh göçü çemberinden kurtularak arzularin tümüyle söndügü 'nirvana'ya (insani aci çekme, yanilsama ve bilgisizlikten kurtaran ve bu dünyadaki tüm isteklerin silenmesi ile gerçeklesen durum) erisiyor.

Batili ünlü reenkarneler
Birçok yazar, bilim adami, doktor, filozof, psikolog, sair, siyasetçinin reenkarnasyona inanmasi ve bunu çesitli eserlerinde islemeleri bu inanca ilgiyi arttiriyor.
Batili ünlü reenkarnelerin basinda Eflatun, Pisagor, Dante, Goethe, Nietzche, Jung, Empodogles, Napolyon, Salvador Dali'ye kadar birçok isim var. Bugün dünyanin dört bir yanindan çok sayida insan reenkarne olduklarini belirterek deneyimlerini paylasiyorlar. Bu inanç, Türkiye'de de oldukça yaygin. Dr. Bedri Ruhselman'in Metapsisik Tetkikler ve Ilimler Dernegi'nin kurmasi ile yayilmaya basliyor. Dernegin kurucusu Ruhselman, 1898 Istanbul dogumlu ve Çerkez kökenli. Dr. Ruhselman'in yazmis oldugu kitaplar içinde 'Ruh ve Kainat' adli bir eser de bulunuyor.
Reenkarnasyon, Ergün Arikdal tarafindan 1994'de kurulan, Insanligi Birlestiren Bilgiyi Yayma Vakfi (BILYAY)'in da ele aldigi konulardan biri. Vakif, 1960'dan bu yana her ay kesintisiz olarak yayin hayatini sürdüren Ruh ve Madde Dergisi'ndeki makaleler, Ruh ve Madde Yayinlari'ndan çikan kitaplar ve vakfin içindeki 3 bin eserlik kitapligi ile reenkarnasyon olaylarini anlatiyor.
Türkiye UFO ve Paraanormal Olaylari Arastirma Organizasyonu, Gizemciler Arastirma Grubu, Ruhsal Evrim Arastirma Grubu gibi birçok topluluk da, Türkiye'de reenkarnasyonla ciddi anlamda ilgilenen diger gruplardan.

Bizzat yasayanlar anlatiyor
'Önceki hayatimda bir hayvandim...'
Serbest gazeteci Pinar Yilmazerler, reenkarnasyona inananlardan. Önceki hayatinda 'ne' oldugunu nasil anladigini da, söyle anlatiyor:
'Sarlatan olmayan birinin beni uyutmasini, önceki hayatimda ne oldugumu ögrenmek isteyecek kadar reenkarnasyona inaniyorum. Bu konuyla ilgili çok sey okudum. Insanlarin reenkarnasyon öyküleri de bana saçma gelmiyor. Ayrica bedenler çözülse de ruhun hiçbir sekilde yok olmadigini düsünüyorum. Kanimca ruh yüzyillar boyu baska insanlara aktariliyor. Ben de yogun bir sekilde ilk defa bulundugum yerlerde 'Buraya daha önce de gelmistim' ya da yasadigim birseyi 'Bu ani daha önce de yasamistim' düsüncesini hissediyorum. Ya da hiç tanimadigim bir insandan durup dururken negatif elektrik aldigimi hissediyorum. Önceki hayatimda da bir hayvan oldugumu düsünüyorum. Çünkü aci çeken bir hayvani gördügümde aciyi adeta içimde hissediyorum. Bir de biçaklanmaktan çok korkuyorum. Biçaklanmanin yeri bile belli. Kalbimden degil karnimdan. Rüyalar da geçmiste yasadigimizin bir habercisi. Ayrica çocuk yaslarda ortaya çikan resim yapmak, enstrüman çalmak gibi yetenekler, önceki hayatlardan geliyor. Mozart dört yasinda piyano çalmaya baslamis. Niye sen ya da ben degil de henüz o yastaki dahi çocuk o oluyor?..'




Reenkarnasyon ve ilgili kitaplar
Özellikle 1990'lardan itibaren raflara reenkarnasyon ile ilgili kitaplar sikça eklendi. Bu kitaplarin bazilari ise söyle: Bilgelik Bilinci, Dogmadan Önceki Hayatimiz, Ruhçuluk ve Reenkarnasyon, Dünyadaki Kavga, Evrensel Yasa: Tekrar Dogus, Geçmis Yasamlar, Hayat, Ölüm ve Ötesi, Iman Esaslari Açisindan Reenkarnasyon, Karsi Tarafin Isigi, Kozmik Oyun, Zaman Kaymasi, Olagandisiyi Yasamak, Ölüm Dirilis ve Reenkarnasyon, Ölüm Yeni Bir Dogustur, Ölümden Sonraki Hayat, Paramhansa Yogananda ile Bilgelige Yolculuk, Reenkarnasyon, Fiziksel Astral, Evrim, Ruhçu Yanilgi, Ruhsal Alemin Isigi, Ruhunuz Daha Önce Benimle Yasadi, Sehitlerle ve Belgelerle Türkiye'de Tekrar Doganlar, Sevinç ve Güzellik Alemleri, Tibet'in Ölüler Kitabi, Yaraticinin Azameti ve Kur'an'daki Reenkarnasyon.
Internette eski yasam siteleri
Reenkarnasyon ile ilgili internette de sayisiz site var. Örnegin temizsite.com adli web sitesi, eski yasaminda kim oldugunu ögrenmek isteyenlere mizahi yoldan yardimci oluyor. Bunun için siteye girip dogum tarihinizi gün, ay ve yil olarak yazmaniz yeterli. Örnegin siteye göre ben, eski yasamimda bir erkektim. Önceki yasamimda Rusya'da M.S. 1575'de sezaryanla dogdum. Kuyumculuk ve saatçilik yaptim.'
Bir digeri de ne zaman öleceginizi söyleyen deathclock.com adli site. Bu site de sizden dogum tarihinizi yazmanizi istiyor. Klavyede enter tusuna bastiginiz anda size öleceginiz tarihi gün, ay ve yil olarak veriyor. Hatta sitenin bir sayaci da var. Sayaç, salise salise ömrünüzün tükenisini gösteriyor.

Mini dizi sözlügü:
o Budizm: Kuzeydogu Hindistan'da I.Ö. IV yüzyilin dinsel kusku, arayis ve çalkanti ortaminda bazi dini uygulamalara tepki olarak dogan dini inanis.
o Caynacilik: Adini Cina (muzaffer) sözcügünden alan dini bir görüs. Caynacilik da Budizm gibi reform hareketi biçiminde ortaya atildi. Budizm'in çagdasi. Cayna ahlaki üç temel ilkeye dayaniyor. Dogru görüs, dogru bilgi, dogru davranis.
o Hinduizm: Hindu halklarinin son 2 bin yildir gelistirdigi inanç ve görenekler ile toplumsal ve dini kurumlarin bütünü.
o Sih dini: Hindistan'da XV. yüzyil sonunda Guru Nanak tarafindan kuruldu. Sihizm, tek tanriya ibadeti gerektiren bir dindir. Tüm insanlarin esit olduguna inanir.
o Karma: Geçmis eylemlerin gelecekteki iyi ya da kötü sonuçlar doguracagini anlatir. 
o Karman: Hint dinlerinin kabul ettigi ortak temel ilke. Insan yasaminin, birçok yasamlarin olusturdugu zincirin halkasi oldugu görüsüne dayanir. Bireysel yasamlarin her biri, kisinin daha önceki yasamdaki eylemleri tarafindan belirlenir.


'Avusturyali Silvia'ydim...'
Muhabirimiz Ayten Görgün, bir hipnoz seansiyla eski hayatina 'gitti'. Beyinde açilan bir ekranla baslayan bu yolculuk, 'sonunu' görmesiyle bitti... Iste adim adim, bu tüyler ürperten deneyim...
Londra'daki Horoscope of Art Okulu'nda 'okült bilimini' inceleyen ve 'Magnetizma Hipnoz' adi verilen bir teknikle 1 dakikada hipnoz eden Esin Uzer, beni de uyuttu.
Seans öncesi biraz tedirgindim. Bazi arkadaslarim böyle bir deneyimi yasamami dogru bulmuyordu. Esin Hanim önce kolay uyup uyumayacagimi test etti, ardindan 'aurami' açacagini söyleyerek, Hindistan'dan getirdigi bitkilerden hazirlanmis aurosomat isimli mis gibi kokan bir koku gezindirdi üzerimde.
Bir koltuga uzandim. Elime bir tür manyetik dalga yayan rose quartz isminde açik pembe renkli bir kristal verdi. Yesim tasiyla ellerimi ovdu. Esin Hanim, çakralarimda bir sorun olmadigini, uzun yillar yasayacagimi söyledi. Elini basima koyup manyetik enerji dedigi enerjiyi taç sakramdan vererek uyuttu.
'Önce renkler geldi..'
Gözümün içinde bir ekran açildi ve orada kare seklinde üzerime dogru gelen renkler gördüm. Sirasiyla kirmizi, mavi ve yesil. Ve sonra seans basladi:
Göbek bagini gördün mü?
Evet.
Nasil hissediyorsunuz?
Yalnizim, sessiz bekliyorum.
Huzurlu bir bekleyis mi bu?
Evet.
Simdi geçmis yasaminda geriye geri geri gidiyoruz...
Bir malikane var.
Nerede bu?
Avusturya olabilir.
Peki o ev size mi ait?
Hayir.
Kime ait?
Sahibi var, bilmiyorum.
Evle baglantiniz ne?
O malikanede yasiyorum.
Ne yapiyorsunuz?
Hizmetçiyim.
'Beni satiyorlar'
Adiniz nedir?
Silvia.
Peki aileniz nerede?
Yoklar orada.
Hangi sehirdeler, siz hangi sehirde dogdunuz?
Getirildim sanki oraya.
Bunu anlatir misin lütfen?
Herhalde oraya satildim.
Kim tarafindan?
Tüccar tarafindan.
Peki zenci misiniz?
Beyazim.
'Kocam çiftçi'
Kaç yasina kadar oradasiniz?
18 yasima kadar..
Hep o evde mi yasadiniz?
Ayrildim.
Nasil?
Evlendim.
Kiminle?
Çiftçiyle. Simdi küçük bir evde oturuyorum, yine oraya yakin.
Çocuklar?
Iki tane.
Isimleri nedir?
Dante ve Christin.
Ne kadar yasadiniz?
65 yasima kadar..
65 yasina kadar hep ayni evde hizmet ettiniz; öyle mi?
Çiftlikte 18 yasina kadar oradaydim, sonra evlendim kendi evimdeyim.
Kendi evinizde hayatiniz nasil bir hayatti?
Çiftlik hayatiydi.
'Ve ölüyorum..'
Hayvanlar falan mi var?
Hayvan görmüyorum.
Hayatiniz nasil geçiyordu?
Mutfaktayim, is yapiyorum.
Nasil bir kadinsin?
Zayif, uzun boylu.
Yüzün?
Daha bir Avrupali, yani sey, daha bir kumral.
Peki nasil öldün? 
Kaya düstü.
Nasil oldu anlatir misin?
Ben kayanin altindaydim.
Ne yapiyordun orada?
Yol, yürüyorum.
Yürüyorsun, kaya düsüyor?
Evet.
Karnina mi isabet etti?
Evet, ama gencim yani 65 yasinda degilim.
Nasil öldün diye soruyorum.
Karnima düstü kaya parçasi.
Ama 65 yasinda öldüm dedin?..
Ama ben simdi Istanbulda'yim.
Efendim?
Yani, kaya Istanbul'da.
Geçmis yasaminda Silvia olarak nasil öldügünü soruyorum...
Simdi daglar, kayalar var, yol var. Yoldan gidiyorum kaya düsüyor.
Kaç yasindasin?
Kendimi genç görüyorum, yani 35'lerinde falan.
'Hiç aci çekmiyorum..'
35 yasinda mi öldün yani? Silvia kaç yasinda öldü?
Aslinda ben Silvia'nin yasliligini görmüyorum, Silvia hep genç.
Seni kim buldu?
Köylüler geliyorlar.
Kaya bir yerini ezdi mi?
Karnimi ezdi.
Sonra?..
Kalkamadim.
Eve mi götürdüler?
Eve götürdüler.
Çok aci çekiyor musun?
Hiçbirsey hissetmiyorum.
Peki ölüm ani nasil bir duygu? Aci birsey mi?
Hiç aci degil.
Peki öldükten sonra seni herhangi biri karsiladi mi?
Ben yataktayim etrafimda çocuklar ve komsular var.
'Yukarisi nasil?'
Bedenden ayrilma. Peki var mi bununla ilgili bir hatira?
Ben bakiyorum simdi.
Bedenine disaridan bakiyorsun.. Ne hissediyorsun?
Hiç, sey yani rahat.
Rahatladin. Sonra peki?
Yukari.
Yukari dogru giderken spiritüel bir varlik var mi?
Yok. Görmüyorum..
Yukarisi nasil bir yer?
Bulutlu yagmur yagacak gibi.
Ölüm aci bir deneyim mi?
Degil.
Diyecegin birsey var mi?
Elimdeki tas çok büyük.
Anlayamadim; hangi tas?
Su an tuttugum tas büyüdü.
Tamam enerji büyüdü onun için. Simdi aç gözlerini! Uyan uyan uyan...
'Yeniden dogdum..'
Ve uyandim. Yarim saat boyunca sanki her an uyanabilecek gibi hissettim kendimi ama gözlerimi de açamiyordum. Rüya gibiydi. 
Hipnoz altinda gördüklerim deneyim mi, hayallerim mi bilemiyorum. Esin Hanim'a göre ben tecrübeli bir ruhmusum, yani birçok hayatim varmis. Kafam epey karisti. Tek bildigim, seans sonunda parmagimi kaldiracak enerjim kalmamisti. Ve o gece deliksiz bir uyku çektim, tipki yeni dogmus bir bebek gibi...

Islamiyet'e göre 'reenkarnasyon'
Kur'ani Kerim'de insanin ruh ve beden bütünlügü esas aliniyor. Insan ruh ve beden olarak yasami bir bütün seklinde yasayip, ölümden sonra da yine ruh ve beden bütünlügünde ahirete gidiyor.
Ancak Bakara ve Mü'min surelerindeki ayetler nedeniyle bazi arastirmacilar Islam'da reenkarnasyonun oldugunu ileri sürüyorlar.
Bakara Suresi'nin 28. ayetinde "Allah'i nasil inkar edersiniz. Siz ölüler idiniz, O sizi diriltti, sonra öldürecek ve yine diriltecektir, sonunda O'na döndürüleceksiniz", Mü'min Suresi'nin 11. ayetindeyse, "Rabbimiz bizi iki kez öldürdün ve iki kez dirilttin" deniyor.
Arastirmacilarin "Islam'da reenkarnasyon vardir" iddialarina gerekçe olarak da "Siz ölülerdiniz" ifadesi gösteriliyor.
Ancak Kur'ani Kerim'de, bu surelere ragmen tekrar bedenlenmenin olmayacagina dair ayetler de bulunuyor.
Mü'minun Suresi 99 ve 100. ayetleri "Diriltilecekleri güne kadar arkalarinda geriye dönmekten alikoyan bir engel vardir" diyor.

'Dönen, yasaga döner...'
Yine En'am Suresi'nin 27 ve 28. ayetlerinde de dünyaya geri dönmek isteyenler için sunlar söylenmis:
"Eger geri döndürülseler, yine kendilerine yasak edilen seylere dönerler. Dogrusu onlar yalancilardir."
Incil'de ise, öldükten sonra kisilerin herhangi bir yoldan eski evlerine ya da kentlerine geri gelemeyecegi hususu açikça ifade ediliyor. Incil'de ruhlar ve reenkarnasyondan bahseden Arasöz 12'ye göre, insanin ölümden sonra diger bir kisi ya da hayvanin bedeninde yasamaya devam etmesi söz konusu degil.


Mini dizi sözlügü
o Okült bilimi: Astral (manevi) alemde gizli olan herseyi inceleyen bilim.
o Hipnoz: Belirli bir teknikle kisiyi trans haline geçirip, beyin fonksiyonlarina telkinler vermek. Magnetik ve sözlü olmak üzere iki türü var.
o Aura: Insanlarin etrafini kundak gibi çevreleyen ruhsal enerji. Bunlarin geçirilen tekamül (ruhsal gelisim) karsiliginda alinan puanlara göre renkleri var. Hayvanlarin bu renkleri görüp, insanlara buna göre tepki gösterdigi öne sürülüyor. Kirmizi renk agresifligi anlatiyor. Katillerin, tecavüzcülerin aurasinin da koyu gri ya da siyaha yakin patlican moru oldugu ifade edilir.
o Çakra (shakra): Vücutta bulunan yedi enerji merkezi bu adla aniliyor. Kozmik enerjinin vücuda çakralardan girdigi söyleniyor. Basimizin üstünde taç, alnimiz üstünde üçüncü göz, bogazda bogaz çakrasi, gögüste gögüs, hara bölgesi denilen karinda karin, cinsel organlarin bulundugu yerde kök, vücudu topraklamaya yarayan ayaklarin altinda da taban adli çakralar var.
o Manyetik enerji: Herkeste bir manyetik enerji bulunuyor. Bunlarin dereceleri var. Kiminde 30, kiminde 100 Walt. Yüksek enerjisi olanlar bir digerini etkileyebiliyor. Bu tür insanlar esyalari yerinden oynatabiliyor, metalleri bükebiliyor, çakralari bozulmus kisilere enerjilerini transfer edebiliyor.
o Spiritüel: Sprit ruh demek. Spiritüel de ruhsallik anlamina geliyor.

Yeniden doganlarin bulusma yeri Hatay!
Reenkarnasyon konusunda arastirma yapan pek çok bilim adami solugu Hatay'da aliyor. Çünkü 'tekrar dogdugunu' iddia eden birçok kisi bu ilde yasiyor. Baska bedenlerde yeniden hayat bulanlar, 'geçmis günleri' anlatiyor...
Psikiyatri, önceki yasamlarinin oldugunu söyleyen insanlara 'dissosiyatif bozukluk' (çogul kisilik) hastaligi tanisi koyuyor. Istanbul Üniversitesi Tip Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dali ögretim üyesi Doç. Dr. Ilhan Yargiç da toplumda bu hastaligin görülme sikliginin sanildigindan çok daha fazla olduguna dikkat çekiyor. 
Bu konuda yapilan arastirmaya göre; Türkiye'deki nüfusun binde dördünde çogul kisilik bozuklugu var. Örnegin; Istanbul'un nüfusunu 12 milyon olarak kabul edersek sadece Istanbul'da 48 binden fazla kisi bu durumda.
Bu arada basta Avrupa olmak üzere dünyanin birçok ülkesinde geçmis yasam deneyimleri, ölüm ve hastaliklarinin bir sonraki yasama etkileri üzerine arastirmalar sürüyor.
'Beyin kaydediyor'
Çok yeni bir veri olarak; Ingiliz nörolog Prof. Dr. Wilder Penfield, beynin yasam süresi içinde en küçük resimleri dahi kaydedip ani olarak saklandigini söylüyor. Bu da reenkarnasyon ögretisini güçlendiriyor: "Ölüm aninda beyin ile ruh arasindaki enerji bilgilerle beraber ruhsal frekansa geçer. Ruh bu birikimiyle öte âleme gider."
Ayrica baska ülke, zaman ve kisiliklerde yasadiklarini söyleyen, hatiralarini anlatan, mezarinda eski esyalarini buldugunu iddia eden insanlarin sayisi gün geçtikçe artiyor.
Bu ilin sirri ne?
Hatay ili, öldükten sonra dirilenleri inceleyen yabanci arastirmacilar için önemli bir kaynak. Avustralyali Dr. Yurgen Kail reenkarnasyon arastirmalari için Hatay'a gelip yeniden doganlarin öykülerini topluyor. Son 10 yildir kendini reenkarnasyona adayan yeniden dogus arastirmacisi Cevdet Rende'nin yakinda çikacak olan "Tekrar Doganlar" adli kitabindan Hatay bölümündeki öykülerin bazilarini sunlar:
o Ali Kara: Suriye'de ölüp Türkiye'de dogdugunu söylüyor. Hatay Raskiye köyü, 1972 dogumlu. Bir önceki hayatinda adi Cabir Rismen. Bilal ve Rahibe'nin oglu olarak Cennata köyünde dünyaya gelmis. 1947-1960 yillari arasinda yasamis. Kullandigi traktör devrilince ölmüs.
o Mehmet Aslan: 1987 dogumlu. Bir önceki hayatindaki annesi yeni dogan çocugu Mehmet'i rüyasinda görüyor. Arayip buluyor ve çocugu ailesinden istiyor. Mehmet, bir önceki hayatinda Ata Eryilmaz imis. Ata'nin anne babasi Habib ve Raya Eryilmaz'in iki çocugu var. Ata ve Nebil. Nebil 15 günlük iken ölüyor. Ata ise üniversiteyi kazandigi yil Asi Nehri'nde boguluyor.
o Ipek Kart: Hatay Döver köyünde, Besime adinda bir hamile kadin; öldürülüyor. Kocasi cezaevine konuluyor. Besime ise Inci-Sabri Kart çiftinin kizlari olarak Hatay'da dünyaya geliyor. Ilkokula giden Ipek'in güncesinden okuyoruz:
"Bundan önce de hayatim vardi. Döver köyünde, yeni evli, 8 aylik hamile bir kadindim. Adim da Besime Yayar idi. Esimle dügünümde takilan takilar yüzünden hep kavga ederdik. Altinlarimi bozdurup kamyon almak istiyordu. Beni sürekli dövüyordu. Bir gün yine altinlari istedi karsi çiktim dövdü. Evin damindaydik kocam beni itti, dengemi kaybettim asagiya düsüp öldüm. Ama geri döndüm, simdi adim Ipek Kart ve 12 yasimdayim."


'Beni bu topraklara diger hayat getirdi'
Çocuklugundan beri reenkarnasyona inanan piyanist-besteci Anjelika Akbar anlatiyor: "Inaniyorum çünkü, bu evrene kendimizi ve evrenimizi bilmek için geliyoruz. Bu uzun bir süreç ve bunu tek bir hayat içinde gerçeklestirmek mümkün degil. Milyonlarca yil bir ruh geliyor gidiyor ve tecrübe ediyor. Insan her geçmis hayatindan yari yariya tanidiklarini getiriyor. Örnegin annemiz muhakkak bir önceki hayatinizda sizin iliskide oldugunuz biri olabilir. Hiçbir sey tesadüf degil. Ben de ta hayatin baslangicindan beri varim. Önceki hayatlarimda kim oldugumu söylemeyecegim. Nasil ki simdiki özel hayatini anlatmazsiniz bunun gibi bir sey bu. Küçüklügümden beri birçok seyi yasiyorum onun üzerine hem Rusya hem de Hindistan'da yillarca egitim gördüm. Hepimizin binlerce hayati var. Örnegin ben Türkiye ve Anadolu'yu çok seviyorum. Çünkü bu topraklarda ilk defa yasamiyorum. Hayat beni buraya bir daha getirdi. Burada kaç hayatimdan arkadaslar buldum..."
'Reenkarnasyon Islamla bagdasmaz'
Islam ile reenkarnasyonun hiçbir birlesecek yani yoktur" yorumunu yapan M.Ü. Ilahiyat Fakültesi Dekani Prof. Dr. Zekeriya Beyaz söyle diyor:
"Kur'an-i Kerim'de reenkarnasyonu reddeden çok sayida ayet var. Çünkü Islam'da insanlarin öldükten sonra dirilecegi ve ahirette ebedi bir hayata kavusacaklari temel inançtir. Ayrica insanlarin daha önce baska varliklar olarak dünyaya geldigini isaret eden en küçük bir ifade yoktur. Bakara Suresi'nin 28, Müm'in suresinin 11. ayetlerindeki 'sizi iki defa öldürdük iki defa diriltecegiz' ifadeleri dünya hayati ve ahireti anlatir. Bunlarda reenkarnasyonu isaret eden herhangi bir anlam yok. Biri dünyaya insan haline gelisidir, digeri öldükten sonraki dirilistir."

'Önceki hayatimda Kraliçe Sisi'ymisim'
Sisi lakabli organizatör Seyhan Soylu anlatiyor: "Dinsel boyutta Kur'an-i Kerim'de 'Topraktan geldik topraga gidecegiz' deyimi reenkarnasyonun, yeniden var olmanin, bedenlenmenin ve tekamülün yerine getirilmesi anlamina gelir. Bilimsel açidan da ruh 200 gramdir. Bedenimiz bir elbise gibi ruhumuzun üzerine giyilen bir kiyafettir. Ve çesitli tarihlerde kiyafetlerimizi hep degistirmisizdir. Yurtdisinda ve Türkiye'de de baktirdim, daha önce Avusturya kraliçesi Sisi oldugum çikti. Seyhan Soylu'nun kisaltilmisi olarak Sisi'yi bunun için kullandigimi ögrendim. Viyana'da bulundugum sirada da Avusturya Kraliçesi Sisi'nin sarayina gittim ve orada da 'deja vu' (bir ani daha önceden yasamis olmak, görmek) yasadim. Bu demektir ki Tanri ve bilim boyutunda reenkarne var. Buna inanmayanlar dinsel terimle kâfir bilimsel terimle ise ahmaktir."

'Trafik kazasinda ölmüs olmaliyim'
Oyuncu Hande Ataizi reenkarnasyona inananlardan, söyle konusuyor: Önceki hayatimda kimdim bilmiyorum ama sunu söyleyebilirim; trafik kazasindan çok korkuyorum. Otomobil kullanmasini bilmiyorum, ögrenmek de istemiyorum. Sanirim bir önceki hayatimdaki reenkarnem trafik kazasinda yasamini yitirdi. Ruhlarimizin tekamül edip daha medeni ve ilerlemis bir gezegende yasayacagimizi düsünüyorum. Bu ögreti Hindistan'da yoksulluk içinde yasayan halki sindirmek için çikarilmis olabilir. Ama önemli olan su ki reenkarnasyona inanmak beni mutlu ediyor.
 
'Maddiyatçi insan, hayvan olur'

Dogan Dogan 21 yasinda. 5 yil öncesine kadar ateistti. Bir gün reenkarnasyon ile tanisti ve tüm dünyasi degisti. Artik Tanri'ya inaniyor, eskiden o bar senin bu bar benim gezerken simdi bir grup arkadasiyla bulusup ibadet ediyor. Söyle anlatiyor: "Pek çok kitap reenkarnasyondan bahsediyor. Ihtiras içinde, maddesel beklentisi olan insan dünyaya tekrar döner. Para için öldürebilen, asiri içen, uyusturucu kullanan insanlar sonraki yasaminda hayvan ve benzeri canli olmaya mahkûmdur. Biz ruhuz, vücudumuz tipki bir araba gibi. Bizler arabanin sürücüsüyüz. Ne ekersek onu biçecegiz. Bir illüzyon içindeyiz ve bu tiyatroyu iyi oynamaliyiz. Korkularimiz bir önceki yasamimizin bu yasamimiza yansimasi."

Bu konuyu yazdır

  İşte İstanbul Haritasındaki Müthiş Sır
Yazar: Emka - 20-05-2016, Saat: 04:32 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER - Yorum Yok

maxresdefault.jpg







istanbul haritasının gizemi,istanbul haritası sırrı fatih sultan mehmet silüeti hakkındaki çarpıcı keşif…





İstanbul haritasına yandan baktığınızda kıyamda durmuş bir insan silüeti göreceksiniz, haritaya biraz daha dikkatli baktığımızda istanbul’u fetheden, FATİH SULTAN MEHMET’in silüeti olduğunu göreceksiniz…




çevrildiği zaman ortaya insan yüzü çıkıyor.



Dünya üzerindeki konumu yatay olan İstanbul haritası dik çevrildiğinde insan yüzünü andıran ve çok net belli olan bir silüet ortaya çıkıyor.






iŞTE O BÜYÜK MUCİZE…

Bu konuyu yazdır

  Ölümden sonra yaşam ve yapılan 3 Deney
Yazar: Emka - 20-05-2016, Saat: 02:47 - Forum: Reenkarnasyon - Yorum Yok

Dünya üzerinde milyonlarca insanın hemen her gün sorguladığı bir şeydir ölümden sonra yaşam. Kimisi inancına sığınarak varlığından emin olur, kimisi şüphe duyar, kimisi merak eder ve araştırmaya karar verir. Bu araştırmaların pek çoğu halkı kandırmaya yönelik düzmeceler olarak akıllarda kaldı. Ancak bu konuda yapılmış 3 deney hala açıklanmayı bekleyen sorular üretti!


Hemen herkesin ölümden sonra yaşam için bir fikri vardır. Hayaletler var mı yok mu? Ölümden sonra yaşam var mı? Reenkarnasyon var mı? Bu sorular tükenmez. Cennet ve Cehennem inancı olan çoğu kişi için, ölümden sonra yaşam bu dünyayı şekillendiren bir düzendir. Yaptığımız her şeyi ölümden sonra cezalandırılmamak üzere gözden geçirmediğimizi kim söyleyebilir? Günah olarak tanımlanan bir şeyi yapmıyorsak; bunu gerçekten doğru olduğuna inandığımız için mi, yoksa ölümden sonra cezalandırılmaktan korktuğumuz için mi yapmıyoruz? Bu soruları değil toplum içinde, kendi içimizde bile sorup yanıtlamak büyük cesaret istiyor değil mi? İşin manevi tarafını bir kenara bırakacak olursak, gelin ölümden sonra hayatla ilgili pek çok soruyu akıllarda uyandıran en ciddi 3 deneye bir göz atalım. Bu deneyler herhangi bir şeyi ıspatlamadı ama çürütemedi de, sadece akıllarda olan soruların güçlenmesine sebep oldu. Ölümden sonra yaşam var mı? Belki de doğru soru bu değildir...



1 Scole Deneyi



1993 yılında başlayan deneyler, görünmeyen maddelerin görüntüsünü yakalamak üstüne yoğunlaşmıştı. Deneyin yöntemi basit fotoğraf teknolojisiyle, fotoğraf filmleri üstünde görüntüler elde etmek üzerineydi. Her şey İngiltere'nin küçük bir kasabası olan Scole'da başladı. Pek çok görgü tanığı, kasabada bazı görüntülerin belirdiği ve durumun rahatsızlık yarattığı yönünde şikayetlerde bulunuyordu. Durumun korkutucu bir hal alması üzerine, aralarında altı medyum ve onbeş bilim insanının bulunduğu SPR adında bir ekip kuruldu.



Ekip Scole kasabasında doğa dışı bir şeylerin yaşanmadığını ıspatlamak üzere çalışmalar yapsa da, gözlemledikleri bazı gariplikler incelemelerin yıllarca sürmesine sebep oldu. İlk etap çalışmalar 1998 yılının sonlarında tamamlandı. Bu çalışmalar Montague Keen, Arthur Ellison ve David Fontana tarafından rapora döküldü. Burada açıklanamayan bir fotoğraf çekimi yapılmıştı. Sırrı hala aydınlatılamayan bu çekim üzerine incelemeler devam etti.


1999-2006 arasında yapılan ve Grant, Jane Solomon çifti tarafından rapora dökülen ikinci etap çalışmalarda sıradışı bir şeyler olduğu keşfedildi. 1996 yılında araştırma için kullanılan fotoğraf makinalarında yer alan filmlerde bazı yazıların belirdiği tespit edilmişti. Bu yazıları araştıran çift, korkutucu buldukları durumun peşinden gitmemeye karar verdi



2008'de Robin Foy, Solomon çiftinin çalışmaları üstünde yoğunlaştı. Dr. Hans Schaer'in de incelediği olaylar, söz konusu filmlerin ele alınmasıyla başladı. Filmlerde ne olduğu belirsiz bir alfabenin yanı sıra Almanca bir söz yer alıyordu. "Wie der Staub in ... Wind" yani "Rüzdarda bir toz gibi" sözü, filmin üstünde çok net görülebiliyordu.



Diğer yazılar ise anlaşılamıyordu. Daha önce görülmemiş bir Alfabe olduğu ortadaydı... Ta ki Paskalya Adası'nda keşfedilen bir tablet ortaya çıkıncaya kadar. "Rongorongo" eski Paskalya Adası yerlilerinin kullandığı ve hala daha deşifresi yapılamayan bir alfabeydi. Ve Scole deneyinde kullanılan filmlerin üstünde belirmişti. Gizemli olayların 2008 yılında araştırmaların sona ermesinden sonra peşinden gidilmedi. Kimilerine göre Scole Deneyi, ölümden sonra yaşamın ve ruhlar aleminin bilinen tek elle tutulur kanıtlarını ortaya koymuştu. Ancak bu konuda ne araştırmacılar ne de deneye katılanlar kesin bir şey söyleyemiyorlar. Açıkçası Scole deneyi karanlık bir sokak gibi, içinden geçmeye kimsenin cesareti yok


2. Ramster Deneyi




Tarih boyunca birçok kişi reenkarnasyon fenomenini sorgulamış ve bunun makul bir fenomen olduğu sonucuna varmıştır. Bu kişiler arasında Dr. Brian Weiss, Dr. Walter Semkiw ve başkaları sayılabilir. Bu kişilerin çalışmaları bilim çevreleri tarafından genellikle kuşkuyla karşılanmıştır. Dr. Karl Sagan gibi bazı kuşkucular, daha fazla reenkarnasyon araştırmasının yapılması gerektiği düşüncesindedirler. Ancak Peter Ramster'in 1983 yılında yaptığı bir deney, bu konudaki görüşlerin ciddi iddialara dönüşmesine sebep olmuştur.


Avustralyalı psikolog Peter Ramster, 1983 yılında bir belgesel çekti. 'Reenkarnasyon Deneyleri' adını verdiği bu belgeselde geçmiş hayatların varlığını kanıtladı. Deneklerden biri Fransız Devrimi döneminde geçen bir yaşamı anımsadı. Kadın transa geçtikten sonra Fransızca olarak bütün sorulara cevap verdi. Bu olayın ardından bilim insanları, bilinçaltının ne kadar kuvvetli olabileceği yönünde araştırmalar yaptılar. Bilinçaltı hiç yaşanmamış bir olayı, insan beyninde senaryolaştırabilen şaşırtıcı bir gerçekçiliğe büründürebiliyordu. Ancak daha önce öğrenilmemiş bir dilde konuşulması bilinçaltının başarabileceği bir şey değildi. Araştırmalar deneğin gerçekten de Fransızca bilmediğini ortaya koyuyordu, peki trans halinde nasıl Fransızca konuşabiliyordu? Kimilerine göre Ramster Deneyi ölümden sonra yaşamın tekrar ettiğinin kanıtıydı. Kimilerine göre ise insan beyninin ne kadar şaşırtıcı olduğunu gösteriyordu.


3. 21Gram




Bu isim aslında bu deneyin resmi adı değil ama deneyin içeriğine çok uygun olduğu için bu isim tercih edilmiş. 1907 yılında Dr. Duncan MacDougall ölüm döşeğindeki altı hastayı terazi üzerinde özel olarak hazırlanmış yatakların üzerine yatırdı. Hastaların son nefesini verdikleri anda ortalama 21 gram kaybettiklerini ortaya koydu. McDougall ayrıca aynı deneyi 15 köpekle de gerçekleştirdi fakat bu sefer aynı sonuç gözlenmedi. Bunun üzerine insan ruhunun ağırlığı olduğunu iddia eden McDougall, köpeklerin de ruhu olmadığını iddia etti. 21 Gram, ortaya koyduğu gerçekten esinlenilerek çekilmiş bir filme de adını vermiş bir deneydir. İnsanların öldükten sonra vücutlarında 21 gram kayba neden olan şeyin ne olduğu hala kesin olarak bilinmiyor Haber: Oktay Volkan Alkaya

Bu konuyu yazdır

  Nassim Haramein - Olay Ufkunu Geçiş
Yazar: metatronslight - 20-05-2016, Saat: 01:52 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Nassim Haramein - Olay Ufkunu Geçiş 1.Bölüm




Bu konuyu yazdır

  Osho Kimdir?
Yazar: EvrimBilge - 20-05-2016, Saat: 01:17 - Forum: OSHO - Yorum Yok

Hindistan’ın Madhya Pradesh eyaletinde Kuchwada da 1931 yılında 11 aralıkta dünyaya gelmiştir. İlk çocukluk yıllarında başkaları tarafından verilen bilgiler ve inançları edinmektense gerçekliği kendinin deneyimlemekte ısrarcı olan bir asi ruhu vardır.

21 yaşında üniversite öğrenimini tamamladı. Jabalpur üniversitesinde yıllarca felsefi dersleri verdi. Aynı zamanda tüm Hindistan’ı dolaşarak konuşmalar yaptı. Halka açık tartışmalarda tutucu din liderlerine meydan okudu.

Geleneksel inanışları sorguladı ve hayatın tüm alanlarından insanlarla bir araya geldi.

Osho kendi hayatını anın zamansız boyutunda yaşamanın kapısını keşfetmiş birisidir. O kendisini gerçek bir “varoluşçu” olarak adlandırmıştır.

İnanç sistemlerini ve çağdaş insan psikolojisini anlamasında ufkunu geliştirecek bulabileceği her şeyi ama her şeyi okudu.



1960’ların sonuna doğru Osho artık kendi dinamik meditasyonunu geliştirmeyi başlamıştı. Meditasyonun o rahat düşüncelerden arınmış biçimini keşfetmeyi umut edilmesi için öncelikle geçmişin modası geçmiş yöntemlerinin ve günümüzün modern hayatının getirdiği sıkıntıların ağırlığı altında ezilen çağdaş insanın çok derin bir ruhsal temizlenme sürecinden geçmesinin şart olduğunu söylemiştir.



1970’lerin başlarında ilk olarak bazı Batılılar Osho’dan haberdar olmaya başladılar. 1974 te Hindistan’ın Pune şehrinde onun çevresinde bir “komün” kuruldu. Ve başlangıcında Batıdan tek tük gelen ziyaretçiler zamanla çoğaldı.

Osho insan bilincinin gelişiminin tüm yönleri hakkında konuşmalar yaptı.

Çağdaş insanın ruhsal arayışları için önemli olan şeylerin özünü entelektüel anlayış içinde değil kendi varoluş deneyimi ile süzdü.

O hiçbir geleneğe ait olmadığını açıklamıştır.



“Ben tamamen yepyeni bir dinsel bilinçliliğin başlangıcıyım” demiştir. Ayrıca;



“ Beni geçmişle bağlantılandırmayın onu anımsamaya bile değmez” der.

Yakın öğrencilerine ve dünyanın her yerindeki izleyenlerine yaptığı konuşmalar ve otuzdan fazla dile çevrilmiş altı yüzden fazla cilt halinde yayınlanmıştır.



Osho 1985 yılında göçmenlik yasalarını ihlal etmek suçundan gözaltında olduğu sırada 19 ocak 1990 tarihinde bedenini terk etti. Amerikan hükümet ajanlarınca zehirlenerek öldürüldüğü iddia edilmektedir.




Kaynak: Oshoturk.net

Bu konuyu yazdır

  Osmanlının Savaştığı Vampir Kont Dracula
Yazar: Emka - 19-05-2016, Saat: 23:19 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER - Yorum Yok




İrlanda asıllı yazar Bram Stoker tarafından 1897 yılında yazılıp bütün dünyada defalarca baskı yapan ünlü Dracula romanı,bugüne kadar yüzün üstünde filmi de yapılmış ve her dönemde insanların büyük ilgisini çekmiştir. Bram Stoker ,romanını yazarken ilham kaynağı, Romanya’nın Kuzeyindeki Transilvanya bölgesinde yaşamış bir prens olan Vlad Dracul ve hakkında 1463 tarihinde yazılmış bir hikaye idi. Hikayede geçen ‘’Vlad Dracul’dan ve onun yemeklerinde kurbanlarının kanlarını çorba gibi ekmeğini banıp yemesinden çok etkilenen Bram Stoker kült haline gelen romanı ‘Dracula’ yı yazdı. Romanındaki ölümsüz kont da, kanla beslenen ve ancak kalbine kazik çakilarak yok edilebilen bir vampir karakteriydi. 

1431 yılında Romanya’da doğan lll.Vlad’ın babası o dönemde Wallachia (Eflak) tahtında oturan II. Vlad’tı. ll.Vlad Dracul cengâverliği ve acımasızlığıyla ünlenmişti. Soyadı olarak kullandığı lâkâbı “Dracul”un Romencede “şeytan” anlamına gelmesi de ona yönelik kitlesel korkunun somut bir ifadesiydi. Romenlerin “Wallachia” olarak andıkları bu topraklar Sultan 2’nci Murat’ın amansız akınlarının ardından Eflak ve Boğdan adlarıyla Osmanlı’nın egemenliği altına girince, baba Vlad da ister istemez Osmanlıya bağlılığını iletmek ve vergi vermeyi kabul etmek zorunda kalmıştı.Ayrıça en küçük oğulları 11 yaşındaki Vlad ve 7 yaşındaki Radul da gelecekte Eflak ve Boğdan Voyvodası olmaları planlandığı için, baba Vlad’ın da rızasıyla yetiştirilmek üzere Edirne sarayına getirildi.

Sultan II. Murat bu iki çocuğa dönemin en iyi öğretmenlerini ve en iyi olanaklarını sundu. geleceğin“İstanbul Fatihi” olacak olan oğlu şehzade Mehmet’le birlikte yetiştirildiler. 

1448 yılında Eflak-Boğdan Macar Krallığının kışkırtmasıyla Osmanlı’ya karşı ayaklanır ve III. Vlad’ın babası ve büyük kardeşi II. Mircea Romen soyluları tarafından öldürülür. Osmanlı’nın desteğiyle harekete geçen lll.Vlad bir süreliğine Eflak yönetimini ele geçirse de sonrasında yenilir ve tutsak alınarak sürgüne gönderilir.Macarların kontrolündeki sürgün yıllarından sonra 1456 yılında Belgrad kuşatması sırasında,karışıklıktan faydalanarak Osmanlı’nın desteğiyle Eflak’a saldırır yönetimi ele geçirir ve Osmanlı’ya bağlılığını bildirir. Böyleçe 1456 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Eflak ve Boğdan’a

resmen “Voyvoda” olarak atanır.Başlangıçta herşey yolunda gitmektedir.

Artık azılı bir Türk düşmanı kesilmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon seferinde olmasından yararlanarak 1460-1461yılları arasında Tuna nehrini geçerek Sırbistan'a ve Karadeniz kıyısına kadar ilerler. Kendi ifadesiyle 23.884 Türk ve Bulgar'ı öldürür. 20.000 Osmanlı savaş esirini kazığa geçirir. Bu gelişmeler karşısında Osmanlı ordusu 1462 yılında padişah Fatih Sultan Mehmet komutasında Eflak voyvodasına karşı sefere çıkar. Eflak'ın başkenti Târgovişte'ye ulaştığında Fatih Sultan Mehmet'in gördüğü manzara korkunçtur.
Vlad’ın başsız gövdesi Romanya’nın Bükreş kenti yakınlarındaki bir gölün üzerinde kurulu bulunan Snagov Manastırı’nda gömülüdür.İstanbul’a getirilen başına ne olduğunu ise kimse bilmiyor. İstanbul’da günlerce halka teşhir edilen kesik baş, sonunda kentte bir yerlere gömülür. Ama nereye? Tüm zamanların en korkutucu adamının , yani Bram Stoker’ın ünlü vampiri Kont Drakula’nın kafatası bugün hala İstanbul’da bir yerlerde

Bu konuyu yazdır