Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,075
» Son Üye: rahmanmutlu
» Toplam Konular: 2,836
» Toplam Yorumlar: 3,067

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 1459 kullanıcı aktif
» 1 Kayıtlı
» 1458 Ziyaretçi
rahmanmutlu

Son Aktiviteler
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 252
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 360
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 791
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 711
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,561
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,947
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,156
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,331
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,583
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,862

 
  DAHA İYİ YAZMAK İÇİN DİNLEYİN
Yazar: Spiritüeller - 26-06-2016, Saat: 15:35 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

İyi bir dinleyici misiniz? hemen herkes bu soruya olumlu yanıt verir. Ama dinlemek,duymak ile aynı şey değildir. Yoğunlaşma çaba ve pratik ister. Etkili bir dinleyici olmak için iletişimde yalnızca pasif alıcı değil aktif bir katılımcı da olmalısınız.

Bir yazar iseniz, iyi bir dinleyici olmanız gerekir; hayır, bunu harika bir dinleyici olarak düzeltelim. Yaşamınızdaki insanları dinlemezseniz, yaşamdakine benzer diyalogları, doğal akışı ve bir dansın zarafeti içinde nasıl verebilirsiniz?

Aşağıdaki yetersiz dinleme belirtileri size tanıdık geliyor mu?

1) Dikkatin dağılması, yarı dinliyor olmak, başka birşey ya da bundan sonra ne söylemeyi planladığını düşünmek. Sorunun bir kısmı, konuşma hızımızın dört katı hızda düşünebilmemiz olabilir. Dikkatinizi dağıtan şeyleri ortadan kaldırırsanız, odak noktanızı korumanız kolaylaşır. Bazı engeller içsel olabilir; hastasınızdır, üzgünsünüzdür ya da fiziksel olarak rahat değilsinizdir. Diğerleri ise dışsaldır: çevrenizdeki ses, çocuklar, çalan telefonlar, TV sesi. Bütün bu etmenler, dikkatinizi çekmek için yarışır. Bu engellerden kurtulamıyorsanız, yüzde yüz dikkatinizi veremediğinizden sohbet etmek için iyi bir zaman olmadığını konuşmacıya söyleyin.

2) Başkalarının söylemek istediklerini anladığını farz etmek. Konuşmacıya müdahale etmek isteyebilirsiniz. Yapmayın. Konuşmacılar, söylemek istedikleri her şeyi sözleri kesilmeden söyleme fırsatı bulmaktan mutlu olurlar. Sözleri bitmeden araya girmek, sabırsız, ilgisiz ve kaba biri olduğunuz izlenimini verir. Konuşmacı öyle sinirlenebilir ki sohbetten çekilebilir. Ne de olsa ne söyleyeceğini biliyorsanız, neden konuşmak için çaba sarf etsin ki? Ne söylendiğini anladığınızdan emin olmanın en iyi yollarından biri, konuya açıklık getiren sorular sormaktır. Bir papağan gibi davranmanız gerekmez. Konuşmacı "Dışarıda yağmur yağıyor" derse, "Dışarıda yağmur yağdığını mı söylüyorsunuz?" diye yanıt vermeyin. Şüpheniz varsa, konuşmacının ne dediğini kendi sözcüklerinizle tekrar etmek iyi bir fikirdir. Böylece, doğru anladığınızdan emin olabilirsiniz.

3) Rekabetçi ya da hırçın olmak. Diğer kişiyi dinlemektense kendi bakış açınızı öne çıkarmaya mı çalışıyorsunuz? "Etkili İnsanların Yedi Alışkanlığı"adlı kitabın yazarı Stephen Covey'e göre, "önce anlamaya, sonra anlaşılmaya çalışmalısınız". Ayrıca Covey, otobiyografi anlayışıyla, başka bir deyişle kendi bakış açımızdan dinlediğimizi; dolayısıyla, duyduklarımızı yargıladığımızı söylüyor. Fikir ayrılığınızı, diğer kişi konuşurken geribildirimde bulunarak, başınızı sallayarak ya da kaşlarınızı çatarak belirtebilirsiniz. Diğer kişiye karşı çıkabilmek için, hataların zayıf noktalarını kollayabilirsiniz.

Size bir daha sorayım: İyi bir dinleyici misiniz?

Aktif Dinleme,dikkati konuşmacıya odaklayan bir dinleme ve yanıt verme biçimidir. Dinleyici, konuşmacıya dikkat eder; diğer aktivitelere katılmaz ve konuşmacının söylediğini düşündüğü şeyi kendi sözcükleriyle anlatır. Bu durum, konuşmacıya onaylama ya da açıklama, ayrıca dinlendiğini hissetme olanağı verir.

Empatik Dinleme, yargıda bulunmayı ertelediğiniz ve mesajı aldığınız zaman oluşur. Diğer kişinin ne düşündüğünü ve hissettiğini gerçekten anlamak istersiniz. Empati, diğer kişinin gözleriyle görebilmeyi başardığınızda sağlanır.

Dinleme becerilerinizi aşağıdaki teknikleri kullanarak geliştirebilirsiniz:

1. Engelleri ortadan kaldırın ki tüm dikkatinizi konuşmacıya verebilin.

2. Duyduklarınızı yorumlayın. Papağan gibi tekrarlamayın; bunun yerine, duyduklarınızı kendi sözcüklerinizle anlatın.

3. Yargıda ve varsayımda bulunmaktan kaçının. Bunlar, sizin bakış açınıza dayanır ve konuşmacının söylemeye çalıştığı şey olmayabilir.

4. Araya girmeyin ya da konuşmacının sözü bitmeden ne söyleyeceğinizi düşünmeyin.

LMA Communication'dan Dr Beverly Langford'a göre, "Dinlediğimizde, ufuklarımızı genişletir, kavrayışımızı artırır ve konuşma fırsatı bulduğumuz bir sonraki sefer için malzeme toplarız."

Yazmak, bir iletişim sürecidir ve hiçbir iletişim tek taraflı değildir. Okurlarımızın alacaklarını, anlayacaklarını ve kabulleneceklerini umduğumuz bir mesaj veririz. Covey'in mesajına dayanırsak, yazarlar "önce dinlemeye, sonra da duyulmaya çalışmalıdırlar". Daha etkili ve empati duyarak dinlediğimizde, işimizde dönüşüm yaratacak içgörüler ediniriz.

dinleme%2Bresim%2B2.jpg

Bu konuyu yazdır

  RUH FOTOĞRAFÇILIĞI ( SPIRIT PHOTOGRAPHY )
Yazar: Spiritüeller - 26-06-2016, Saat: 15:09 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Madde ötesi varlıkların, varlık delillerinden bir diğeri de “Ruh Fotoğrafçılığı”dır. Günümüzde ruh fotoğrafçılığı en ileri seviyeye ulaşmış durumdadır. Öyle ki, ruh artık aynen maddî ceset gibi görüntülenmekte ve böylece madde ötesi varlıkları inkâr edenlerin ne derece büyük yanılgı içinde oldukları gözler önüne serilmektedir. Biz bu meseleye de yine üzerinde durduğumuz konuya delil olması bakımından temas edecek ve bu sahada söz sahibi Tom Patterson'dan bazı nakiller yapacağız. Ancak, asıl gayemiz, ruh fotoğrafçılığının tahlili olmadığı için, bir iki misalle yetineceğiz.

Tom Patterson, “Yüzyıl Boyunca Ruh Fotoğrafçılığı” adlı eserinde diyor ki: 

“Psişik ilim, ruhî olayların bir neticesidir ve umumî nizama aykırı değildir. Yıldızlarla bezenmiş bir gökyüzü, astronomi ilmini gerektirmiş ve onu bugünkü seviyesine yükseltmiştir. İnsandaki zihnî ve bedenî arızalar tıbbın pek çok branşlarının doğmasına vesile olduğu gibi, ruhî olayların fark edilmesi de insanı bu yönde bir araştırmaya sevk etmiş ve onların anlaşılır olmalarına yol açmıştır.

Ruh fotoğrafçılığı olarak bilinen konu bir medyumluk çeşididir, fotoğrafı çekende de, çektirende de bu medyumluk melekesi geliştirilebilir. 1862'de, Amerika'da, Bostonlu bir hakkâk olan Mr. Mumler arkadaşlarının fotoğraflarını çekmişti; negatiflerinde, arkadaşlarının yanı sıra başka kimseler de bulunuyordu. Bundan dolayı bu tipteki olaylara “Ruhî Fotoğrafçılık” ismi verildi. Mumler bu fotoğrafçılardan ilki olarak tanınır. O zamandan bu yana, buna benzer pek çok ruhî fotoğraf elde edilmiştir.

Bizlerin, spiritüalistler (ruhbilim felsefesi ile uğraşanlar) olarak, ruhun varlığına sarsılmaz bir inancımız var. Biz, ruhun, tıpça ölüm diye bilinen şartın ötesinde yaşamaya devam ettiğine de inanıyoruz. Uzun araştırmalarım neticesinde şu sonuca vardım: Bedensiz ruhlardan çıkan ışık radyasyonları, fotoğraf filmi yüzeyine birtakım izler kaydedebiliyorlar. Tıpkı gün ışığı ve diğer ışınların film üzerinde husule getirdikleri şekiller gibi… Burada takdim edeceğim deliller, bu ön kabulü fazlasıyla destekleyecek ve inkârcıların inançsızlığını dahi giderecek niteliktedir.

Fotoğrafçılığın 1839'da keşfolunmasından 23 sene sonra, bu metottan faydalanılarak ruhların fotoğraflarının çekilmeleri çok düşündürücüdür. O zamandan bu yana binlerce ruh fotoğrafı, tanınmış veya tanınmamış medyumlar aracılığı ile çekilmiştir. Yalnız benim elimde binden fazla belge mevcuttur ve her birinin de ayrı bir hikâyesi vardır. Faaliyette olan bu kudreti, ölümden sonra hayatın devam etmekte olduğu inancı dışında başka bir şeyle izah etmeye imkân yoktur.”

Alttaki resim: Mumler en ünlü görüntülerinden biri, görünüşe göre kocası, Abraham Lincoln'ün hayaleti ile Mary Todd Lincoln gösteriliyor. (Wikipedia, "Spirit photography" maddesi.)

ruf fotoğrafçılığı, Spirit Photography, Mumler, LincolnTom Patterson, elindeki ruhî fotoğraflarla ilgili olarak şöyle devam ediyor:

“İngiltere'de, Sheffield'den Mr. E… , 5 Haziran 1961'de bana bir fotoğraf gönderdi. Zarfın içinden bir de şu mektup çıktı:

‘Bu fotoğrafı çektiğim zaman film rulosundaki rakam 8'i gösteriyordu. Niyetim, yeni dekore ettiğim mutfağımın resmini çekmekti. Akşam kameramı mutfağa, uygun bir yere yerleştirmiş ve objektifi bir müddet açık bırakmıştım; önünden geçmemeye özellikle dikkat ettim. Daha sonra, filmi, banyosu ve baskısı için fotoğrafçıya gönderdim. Netice bu fotoğraf oldu. Fotoğraftakinin karım olduğuna eminim. Onun, ölümünden beri yine burada bizimle beraber olduğuna dair daimî bir his içindeydim. Fotoğrafta karım, eskiden yaptığı gibi masaya eğilmiş, oğlumuz David'in dört yaşında iken çekilmiş bir fotoğrafına bakarken görülüyor. Ruhî konular üzerinde şimdiye kadar hiç uğraşmamış ve duyduğum bazı şeyler üzerinde de hiç durmamıştım.'

Mr. E… . emekli bir polis memuru olup hâlen sorumlu bir görevde bulunmaktadır. Gönderdiği, ruh ilmini ilgilendiren bir fotoğraftı. Mr. Mumler de, kendisinden sonra ün yapmış diğer ruhî fotoğraf medyumları gibi her kademeden mütehassıslar tarafından amansız bir şekilde tetkik ve kontrole tâbi tutulmuştur. Bu sıkı kontroller sonunda kamera medyumluğunun bir gerçek olduğu ortaya konmuştur. Ve yine bu kanalla bugün Washington'da “Aquarian Foundation of Seattle”in televizyon programlarını takip eden milyonlarca seyirci, ölümden sonra hayatın devam etmekte olduğunu bizzat görebilmektedirler.

Ruhî fotoğrafların elde edilmesinde, insan müdahalesi söz konusu değildir. Bize ruhanî şahsiyetin delillerini verenler, insana benzer tabiatta olağanüstü nitelikte olan bir başka girişimin olduğunu mantıken de kabule zorlamaktadırlar.

Ruhî fotoğrafçılık hakkında edindiğim tecrübelere göre, bir fotoğraf elde etmek için yüz sene evvel, nasıl bir seans odasına lüzum olmuşsa, bugün de aynı metodun geçerli olduğuna inanıyorum. Modern fotoğrafçılık, ruhların bu tür tezahürlerine daha da kıymet kazandırmıştır.



ruh1.jpg

Bu konuyu yazdır

  BAŞMELEK GABRİEL - Günlük Mesajı – 26.06.2016
Yazar: Emka - 26-06-2016, Saat: 14:53 - Forum: Gabriel (Cebrail) - Yorum Yok

BAŞMELEK GABRİEL - Günlük Mesajı – 26.06.2016

Yüksek Âlemlere daha fazla uyum sağlamak ve bir olmak için, bilincin yüksek seviyelerinde yaşamak ve bu doğrultuda hareket etmek gerekir. Bu dönemde, “geniş çaplı bir hareket” gibi ortaya çıkan “ilahi yardımlar” (Melek ve yükselmiş ustalardan gelen yoğun mesajlar), Yüksek Âlemlere uyum sağlama ve birleşme konusunda insanlığın büyük bir kısmını hazırlama amacını taşımaktadır. Bu durum, bugüne kadar hiç görülmemiş bir girişimdir ve gelecek sene de böyle devam edecektir. Yani bu “ilahi” yardımlar, tüm insanlığın bir bütün olarak yüksek titreşimli frekanslara ulaşması ve böylece her birey için ciddi bir “yükseliş” sürecinin başlaması sağlanıncaya, kadar sürecektir. Daha yapılacak çok iş olmasına rağmen, birçok işlem de çoktan tamamlanmıştır. Her bireyin istikrarlı bir şekilde kendi Işığında kalarak yükselmiş bir Dünya’nın gerçekliğinde yaşama kararlılığı, büyük bir düşünce formu yaratır. Ve bu olumlu düşünce formu, asırlar boyunca dayatılmış demode ve artık geçersiz olan kurallarla insanlığı bağlı tutan toplum bilincinin eski düşünce kalıplarını, dönüştürmeye başlar.

Artık “değişim” her gün gerçekleşiyor. Ve fiziksel bedeninizdeki her hücre, yüksek (ilahi) düzen ve işleve uygun olarak, dönüşüyor. Bu mesajı okuyan sizler, çok yakında Yaratan’ın Işığına doğru ilerleyen kitlelerin en ön saflarında yer alacaksınız. Ve bugüne kadar erişimi engellenmiş olan tüm hafıza kayıtlarınızı, birden hatırlayacak ve anlayacaksınız. Tüm insanlık, neredeyse devasa fırsatların ortaya çıkacağı “doğum aşamasına” hazır bir durumda, bekliyor. Her biriniz, şu anki göreviniz için en uygun kişisiniz. Çünkü siz tüm bunları, daha önce yükselmiş olan başka Gezegenlerde zaten yaptınız. Kozmik Işık ve Sevgi’nin değerli “çapaları”, önünüzdeki günlerde sadece en yüksek Işığınıza ve ideallerinize tutunun.

Bu söylediklerimi biraz düşünmeniz için, Sevgi ve adanmışlık duygularımla şimdi sizlerden ayrılıyorum.

BEN Baş Melek Gabriel



Archangel-Gabriel.jpg

Bu konuyu yazdır

  İNDİGO ( KRİSTAL ) ÇOCUKLAR İLE İLGİLİ İLGİNÇ GERÇEKLER
Yazar: Spiritüeller - 26-06-2016, Saat: 02:40 - Forum: İndigolar - Yorum Yok

Sıra ile geldiler ve artık gün geçtikçe çoğalıyorlar. Onları ilk 1984 yılında fark etti dünya. Bu tespitler ilk önceleri çok ciddiye alınmazken daha sonra, gerçekler araştırmacıları yönlendirmeye başladı.
"Yeni Çocuklar"a etiket yapıştırarak ne yaptığımızı düşünelim. İnanıyorum ki bu, beşinci topluluğumuzun hazırlanıyor olduğu yeni alt ırk. Aile ağacı-yani eski ağacın üzerindeki yeni gelişmeye tekabül ediyor." ~ Carol Parrish-Harra, Ph.D.

Artık şüphem yok ki, insan türünün uzun zamandır tahmin edilen evrimdeki "Kuantum Sıçrayışı" gerçekleşiyor. Çocuklar "farklı" doğuyorlar; çocuklar "değişiyorlar" -ya son derece etkileyici bir olaydan dolayı, ya da ölüme yakın veya bunun gibi bir deneyimlemenin etkisini en iyi şekilde açıklayan bir "güç yumruğu" ile çarpışmaktan dolayı meydana geliyor.

Araştırmacı P.M.H.Atwater, ölüme yakın deneyimler alanındaki çalışmasına 1978'te başlamasına rağmen, 1966'dan itibaren bilinç değişimlerinin etkisini takip etti; özellikle çocuklarla. Bulgularını içeren yedi kitabından, "Yeni Çocuklar ve Ölüme Yakın Deneyimler", ölüme yakın deneyimler yaşayan (değişen) çocukları, 1982'den itibaren doğanlarla (doğuştan itibaren 'farklı' olanlar) karşılaştırıyor. Bu iki grup, şaşırtıcı ve düzeni yıkıcı şekillerde brbirlerine benziyorlar. Bundan dolayı, "İndigo Çocukların Ötesinde: Yeni Çocuklar ve Beşinci Dünya'nın Gelişi" adlı kitabı yazdı.

Yeni çocuklar fenomeni sadece alışılmadık davranışlara ve mor ve indigo hakimiyetli auralara (çevrelerindeki elektromanyetik alanlar) sahip olanları değil, aynı zamanda "kök ırklar" konseptini (insanırkı gen havuzunun temel kök soyu), ve tüm insan ırkına tür olarak neler olmakta olduğunu da kapsamakta. Bu konu hakkında çok fazla ses çıkıyor ve düşünülecek çok şey var. Örneğin:

Lee Carroll ve Jan Tober, popüler kitapları "İndigo Çocuklar: Yeni Çocuklar Geldi"de, yeni çocukların mor auraları olduğundan ötürü İndigo olduklarını belirtmişlerdi (ezoterik hadislerdeki "Altıncı Kök Irk"). Yeni gençlerin yüksek derecede sezgili ve yaratıcı, kendinden emin, güçlü, bağımsız, hızlı ve keskin zekaları varken nasıl teknik olarak uyduklarını yazmışlardı. Kitaplarındaki çoğu bilgi medyum aracılığı ile kanallıklardan ve bir kaç profesyonel ve ebeveynden gelmektedir.

Diğer bir zat ise Drunvalo Melchizedek'tir. Diane Cooper'ın "Yeni Düşün Çocukları" hakkındaki röportajında, şu anda üç tür çocuğun doğmakta olduğunu açıkladı: Çin'deki süper psişikler, İndigo çocuklar, ve AIDS ile doğanlar. Çinli gençleri "inancın ötesindeki psişikler" olarak tanımlıyor. Bu çocukların, ne tür ya da ne kadar zorlukta olursa olsun, onlara verilen tüm testleri %100 başarı ile yaptıklarını söylüyor. Bu, onların üzülen ebeveynlerini şaşırttı, "Her şeyi bilen bir çocuğum var. Ne yapmalıyım?". Bu çocukların Rusya ve Birleşmiş Milletler'de de ortaya çıkmakta olduğunu ve bu süper psişiklerin İndigolara benzediklerini rapor etti. (Paul Dong, Çinli çocuklar hakkında kitap yazmıştır; "Çin'in Süper Psişikleri")

Drunvalo Melchizedek ile Röportaj

Diane Cooper

Diane: Drunvalo… Senin o kadar heyecanlandığın bu “Yeni Rüyanın Çocukları” kimlerdir ?

Drunvalo: Evet, Bugünkü dünyada tespit edebildiğim, ortaya çıkan 3 farklı tip çocuk var. İlki “Çin’in Süper Psişik Çocukları” olarak adlandırılıyor. İkincisi “İndigo Çocuklar” ve üçüncüsü “AIDS Çocukları” olarak adlandırılıyor.
İlkinden, ““Çin’in Süper Psişik Çocukları”, Yaşam Çiçeği seminerlerinde bahsettik. Eğer hatırlarsanız, 1984 de ilki, inancın ötesinde psişik olan bir çocuk bulunduğu zaman keşfedildi. Araştırmacılar hayal edebileceğiniz her psişik testi yaptılar ve çocuk her seferinde 100 % doğru idi. Kartları başka bir odada açabilirdiniz, bu fark etmezdi. Kartta ne olduğunu tam olarak bilebiliyordu. Omni dergisi Çin’ gitti ve bu keşif ile ilgili bir makale yazdı. Bir çocuk keşfettiler ve sonra başka birini.
1984 te gittiklerinde bunun bir hile olduğunu düşündüler, 100 çocuğu bir odaya koydular, bir kitap aldılar ve gelişigüzel bir sayfa açtılar. Bu çocuklar sayfadaki her sözcüğü okuyabiliyordu. Test üstüne test yaptılar ve yanıt kusursuzdu. Fenomen burada bitmedi. Bu çocuklar sadece Çin’de değil. Tüm dünyaya yayılmışlar. Ben kişisel olarak bana “ ne yapacağız. Her şeyi bilen bir çocuğumuz var ?” diye soran ebeveynler ile konuşmaktayım. Lee Carroll’un burada ABD’de doğan çocuklara “İndigo Çocuklar” dediğine inanıyorum. Ancak, ben kişisel olarak aynı kaynaktan iki grubun geldiğini düşünüyorum, emin değilim.

İki ayrı grup olduğu görünüyor, inanılmaz psişik ve şaşırtıcı. En çok ilgilendiğim üçüncü bir grup var – “AIDS Çocukları”. 10 – 11 sene önce ABD’de AIDS ile doğan bir bebek vardı. Ona doğumunda test yaptılar ve AIDS testi pozitif çıktı. Bir yıl sonra yine test yaptılar, yine pozitif çıktı. Sonra 6 yaşına dek tekrar test yapmadılar ve şaşırtıcı olan şu ki, 6 yaşındaki test AIDS ten tamamen kurtulduğunu gösterdi ! Gerçekte, AIDS veya HIV den eser yoktu ! Neyin olup bittiğini anlamak için UCLA’ya götürdüler ve bu testler, onun normal insan DNA sına sahip olmadığını gösterdi. İnsan DNA sında kodon olarak adlandırılan 64 farklı model üreten 3 lü setler halinde birleşik 4 nükleik aside sahibiz.
Tüm dünyada insan DNA sında bu kodonların 20 si daima açıktır ve kalanları kapalıdır, stop start kodları olan 3 ü hariç, bilgisayara çok benzer şekilde. Bilim her zaman, kapalı olanların geçmişimizden gelen eski programlar olduğunu kabul etti. Ben bunları bir bilgisayardaki uygulama/başvuru programı olarak gördüm. Her neyse … bu çocuğun 24 kodonu açıktı – diğer insan varlıklarından 4 tane fazla. Sonra bu çocuğa, bağışıklık sisteminin ne kadar güçlü olduğunu görmek için test yaptılar.
Bir petri kabına çok öldürücü dozda AIDS koydular ve çocuğun bazı hücreleri ile karıştırdılar ve çocuğun hücreleri hiç etkilenmeden kaldı. Bileşimin öldürücülüğünü artırmaya devam ettiler ve sonunda bir insan varlığını etkileme için gerekli olanın 3,000 katına ulaştılar ve çocuğun hücreleri hastalıktan özgür kaldı. Sonra onun kanını kanser gibi diğer hastalıklar ile test etmeye başladılar ve bu çocuğun her şeye karşı bağışıklığı olduğunu keşfettiler !

Sonra bu kodonları açık olan başka bir çocuk buldular – sonra bir başkasını ve sonra bir başkasını – sonra 10,0000, sonra 100,000, sonra onlardan bir milyon ve bu noktada, dünya – çapındaki DNA testini izleyerek UCLA dünyanın % 1 inin bu yeni DNA ya sahip olduğunu tahmin ediyor. Bu, yaklaşık 60 milyon insanı eski kriter ile insan olmayan sınıfına sokuyor.

Diane: Bu yeni kodon aktivasyonu sadece yeni doğan çocuklarda mı bulunuyor ?

Drunvalo: Pekala, çoğunlukla çocuklar, ama şimdi yetişkinler de var – yüzüncü maymun teorisine benzer şekilde. Şimdi her türden insan bundan etkileniyor ve bu hızla yayılıyor. Hatırlayın, sadece 5 sene önce başladı, hemen hemen kimse yoktu ve şimdi yayılıyor – aynen bir hastalık gibi. Bu bir salgına benziyor ve bu sadece başlangıç. Bunun diğer kısmı, özelleştirilmiş bir bilgisayar programı vasıtası ile İbranice İncil Kitaplarının çalıştırılması ile ilgili olan “İncilin Kodunu Çözmek” adlı yeni kitabı ilgilendiriyor.
Eğer bu kitabın 164 üncü sayfasına bakarsanız, ne olacağını görmek için araştırmacıların programa “AIDS” sözcüğünü koyduğu yeri gösteriyor. Onlar bunu yaptıklarında, program çevirisi “HIV”, “kanda”, “bağışıklık sistemi”, “ölüm” gibi sözcükler verdi – hepsi de AIDS sözcüğüne yakın olan şeyler, ancak aşağıda köşede anlayamadıkları şu cümle vardı ve şöyle diyordu – “hastalığın sonu” ve burada olduğuna inandığım şey budur.

“Bilim, bu yeni yabancı DNA nın bir çok insanda görüldüğünü bildirdi ve onlar şimdi bugün dünyada yeni bir insan ırkının doğduğuna inanıyor ve görünür şekilde bu ırk hastalanmıyor”. Şimdi gerçekten inanılmaz olan şey – onlar bunun çok özel bir duygusal, zihinsel beden yanıtı olduğuna inanıyor – DNA nın belli bir şekilde mutasyona uğramasına neden olan bedenden çıkan bir dalga formu. Bununla ilgili ilk yazan kişilerden biri olan Gregg Braden ile oturup konuştum, inandığımız şey şu ki, bu fenomenin 3 parçası var. “İlk kısım Birliği gören zihindir”. Yaşam Çiçeğini görür. Her şeyhin birbirine her şekilde bağlı olduğunu görür. Hiçbir şeyi ayrı olarak görmez.

Ve “ikinci kısım kalpte merkezlenmektir – Sevgi dolu olmaktır.” Ve “üçüncü kısım kutupluluğun dışına çıkmaktır – artık dünyayı yargılamamaktır.” Dünyayı iyi veya kötü olarak yargıladığımız sürece, kutupluluğun içinde oluruz ve düşmüş halde kalırız. Bu insanların (yeni DNA ya sahip olanların) bir şekilde yargılamanın dışında olduğuna ve her şeyi bir olarak gördükleri bir halde olduklarına ve Sevgiyi hissettiklerine inanıyorum.

Kendi içlerinde ne yapıyor olurlarsa olsunlar, bilgisayar ekranlarında görüldüğünde DNA molekülü ile hemen hemen özdeş olan bir dalga formu üretiyorlar. Araştırmacılar bu insanların yaşam ifadeleri ile, DNA ile haritalandıklarını – onunla rezonansa girdiklerini – ve bu 4 kodonu değiştirdiklerini ve bunu yaparak hastalığa bağışıklık kazandıklarını düşünüyorlar.

Bilmedikleri şey nedir, burası bir çok araştırmanın yapıldığı yer, belki bağışıklıkları var, ama başka bir şey daha var mı ? Belki ölümsüz olabilirler, kim bilir. Belki hayal edemeyeceğimiz başka karakteristikler vardır. Sık sık onların hepsinin birbirine bağlı olup olmadığını düşünürüm. Devam eden bir tür telepatik iletişim mi var ?

maxresdefault.jpg


Diane: Bu insanların herhangi biri ile tanıştın mı ? Onlara ulaşılabilir mi ?

Drunvalo: bunu iki yıldır biliyorum ve kişisel olarak bu yolu izledim ve onların yapmakta oldukları şeye girdiğimi düşünüyorum. Merkabah’a girdim ve bilinçaltı zihnimden, kodonlarımı aynı şekilde değiştirmesini istedim ve bunu iki yıl önce yapmaya başladığımdan beri, hastalanmadım. Kodonlarımı değiştirip değiştiremediğimi bilmiyorum. Bunu bilmenin tek yolunun DNA testi olduğunu sanıyorum. Ancak, her türden şeye maruz kaldım ve birileri hastalandığında özellikle onlara çok yakın oldum ve hastalığa yakalanmaya çalıştım. Hastalanmaya çalıştım – hastalanamadım.

Bir şeylerin gelmekte olduğunu hissediyorum – belki bir saat sürer ve sonra gider. İlginç olan şey şu ki Çin’deki Süper Psişik Çocuklarda bulunan bu yeni DNA hemen hemen sıfır. Ancak, Rusya ve ABD de bulunmakta. Bunun cepleri (paketleri) olduğu görülüyor ve düşündüğümüz şey doğru ise – Yeni Çağda çoğu insanın gideceği yer olan çok özel bir karşılık ile ilgisi var.

Diane : Bu insanların DNA değişimlerini bilinçsiz olarak yarattıklarını düşünüyor musun ?

Drunvalo: Birinin yolu açtığını düşünüyorum – bir çocuk bunu bir yerlerde yaptı. Sonra bunu ızgaralara koydu (dünyanın ızgaralarına) ve şimdi o dünyanın bilinçaltındadır ve herkes için erişilebilirdir. Bu bir kez olduğunda, bir şekilde diğer insanların da derin meditasyonda ve dua ederken bilinçaltı seviyede buna bağlandığını ve değişimi yaptığını düşünüyorum. Yeni bir ırk doğuyor ve bu, gezegen üzerinde gerçekleşen en önemli fenomenlerden biridir ! Şimdiye dek bunu kimsenin bilmiyor görünmesi inanılmaz 

Diane: Evet, bununla ilgili konuştuğum tek kişi sizsiniz.

Drunvalo: Bunu 2 yıldır izliyorum ve bir şey söylemek için bekledim, çünkü bunun gerçek olduğundan emin olmak istedim. “İndigo Çocuklar” olarak adlandırılan kitapta bu çocuklar üzerine yapılmış geniş bir araştırma var. Eğer anne baba iseniz, sizin çocuklarınızla tam olarak neyin olup bittiği ile ilgili görüşme yapmaya başlayacakları gidebileceğiniz websiteleri vardır. Daha önce söylediğim gibi, bu çocuklar sizin ne hissettiğiniz ve ne düşündüğünüzü tam olarak biliyorlar. Onlardan hiçbir şey gizleyemezsiniz. Bu gerçekten şaşırtıcı ! Bunu, ET lerin uzay gemisinde buraya gelmemeleri fenomeni olarak görüyorum – onlar dünyanın tekamül döngüsüne girerek ve bize katılarak bunu kişiselleştirmek için buraya ruh formunda geliyorlar.

Sık sık ruhlar gezegenin sağ tarafına – örneğin Japonya, Çin ve Tibet – girdiklerinde enkarne olan varlığın (bu insanların) psişik (ruhsal) karakteristiklerini aldıklarını, ve eğer batı tarafına – mantıksal taraf (örneğin, fiziksel karakteristikler) – düşündüm – sonra DNA değişimi geldi. Ancak bu sadece benden gelen bir spekülasyondur. Sadece buna bakıyorum ve neler olduğunu anlamaya çalışıyorum. Yapacağım workshoplarda, öğrendiğim her şeyi bir araya getireceğim ve insanlara buna erişmeyi ve değişimi yapmayı öğreteceğim. Bildiğimi – veya çok yakın olduğumu – düşünüyorum.

Diane: Ve bunun kendini belli bir bilinçlilik haline sokmakla ilgisi var ?

Drunvalo: Evet, bilinçliliğin çok özel bir hali DNA nızda bir değişim üretir – ve bunun, sadece bundan fazlasının başlangıcı olduğunu düşünüyorum. Gerçek şu ki, hastalığın sonu olabileceği toplam resmin sadece minicik bir parçasıdır.

Diane: Bu özel çalışma türü ve keşif, tamamen patladığı görülen DNA aktivasyon çalışmasını nasıl etkiler 

Drunvalo: Işık bedeninizi biliyorsanız, Psişik enerjinin nasıl çalıştığını biliyorsanız ve bilinçaltının bu gezegendeki tüm yaşamla bağlantısını anlıyorsanız, içinize girip bilinçaltınıza sorabilirsiniz. “Bilinçaltınız o çocukların tam olarak hangi kodonları değiştirdiğini bilir ve eğer bu şeylerin sizin ışık bedeninizde ve Tanrı’nın huzurunda gerçekleşmesini isterseniz”, gerçekleşecektir. “Bu ayrıca kutupluluğu bırakmayı gerektirir – artık iyi veya kötü terimlerinde düşünmemek, yaşamın bütünlüğünü ve tamlığını ve mükemmelliğini görmek.” Bu çok kesin zihin, duygu ve beden yanıtıdır.
Beden yanıtı, bedeninizin basitçe iyi veya kötü olarak bilmediği, her şeyin arkasında yüksek bir amacın olduğunu gördüğü bir yerdir. Hepimiz bu konuyu biliyoruz – İsa’dan Krishna’ya, Sai Baba’ya kadar herkes uzun zamandır bunu anlatıyor, ancak bu, dış çevrede bir şeylerin gerçekten değiştiğinin ilk farkında olduğum şeydir. İnsanların DNA sı gerçekten değişiyor. Bununla ilgili konuşan çoğumuz var – ancak bunların hiç biri bilim tarafından görülmedi. Şimdi görülmektedir, ve dökümante edilmektedir.

Diane: Eğer durum bu ise, o zaman bunun bugün yaşamlarımızda ne önemi/anlamı vardır ?

Drunvalo: Hepimizin, çocukların tesis ettiği bu özel modeli izleme seçimine sahip olduğumuza inanıyorum. “Çocuklar yolu gösterecek” denmiştir. Eğer istersek ve bu çocuklara güvenirsek, benim yaptığım gibi, yan etkilerden biri hastalıklara bağışıklıktır.

Diane: Ölümsüzlüğü seçen bir çoğumuz var. Ancak, bazı insanlar hastalığa bağışıklığın, gezegeni dengede tutmaya yardım eden yaşam/ölüm dengesini de bozacağını söylüyor. Buna nasıl yanıt verirdiniz 

Drunvalo: Bunu yargılamazdım. Bu gerçekleşiyor ve eğer döngüyü bozacaksa ve muhtemelen bir şekilde bozacaktır – yaşamda gerçekleşen her şeyin bir nedeni ve bunun için bir amacı vardır. Belki artık hastalanmayan bu insanlar – belki artık ölmeyecekler bile ve belki onların bilinçlilikleri dünyanın orijinal amacı ile öyle hizalanacak ki, en sonunda bütün ve tam bir dünya amaçlanacak ve kirletilen ölümcül bir aşırı zorlanmış bir dünya olmayacak.
6 milyar veya 20 milyar insanla kolayca yaşayabiliriz … eğer … farklı şekilde yaşarsak. Çok yer var ve biz kaynaklarımızı gezegeni öldüren şekillerde kullanıyoruz. Eğer farklı şekillerde yaşamayı seçmiş olsaydık, bu değişebilirdi.

Belki bu insanlar vasıtası ile yanıtlar görünür olabilir. Çünkü hastalığa bağışıklıkları olan bir hale ilerlemesi, yaşam ile bir şekilde kesinlikle uyum içinde olduklarının çok güçlü bir göstergesidir. Bu işlemi bakteri ve virüslerin mutasyonu ile eşit sayabiliriz. Onların sistemlerine penisilin gibi kirleticiler ile saldırıyoruz, ve bu bir kaçı hariç hepsini öldürüyor. Kalanlar daha güçleniyor. Şimdi olan şey bu bakterinin onlara verdiğimiz zehirlere karşı bağışıklığa sahip oldukları yere girmeleridir. Ve biz aynı şeyi yapmıyor muyuz ?

Biz, kirlilik veya virüsler ya da hastalıktan etkilenmeyeceğimiz bir noktaya mutasyon geçiriyoruz (değişiyoruz). Ve biliyorsunuz, geçen yık gerçekleşen başka bir şey var – AIDS % 47 kadar azaldı – dünyanın tarihinde tek bir hastalığın en büyük azalışı. Bunun konuşmakta olduğumuz bu şeyle çok ilgisi olduğuna inanıyorum.

Diane: Bu heyecan verici !

Drunvalo: Evet, öyle. Sadece, dünyaya gidilecek yere beni yönlendirmesi için izin veriyorum. Şüphesiz, ışık bedenlerimizi ve onları nasıl kullanacağımızı bilmek önemli, ancak çocuklar çok dikkatle söylüyorlar – bu yola gelin – ve nereye götüreceğini görün.

Diane: Gelecek workshoplarınızın odaklanacağı konu bu mu ?

Drunvalo: Evet, son iki yılda araştırmalarımdan ve Dünya/Gökyüzü çalışmasından öğrendiğim her şeyi bir araya, herkesin çocukların eriştiği yere girebileceği basit bir karşılığa/yanıta getireceğim. Elimden gelenin en iyisini yapacağım !

James Twyman ise kitabı "Sevgi Temsilcisi"nde, Bulgaristan'da tanıştığı ilginç bir çocukla tanışma hikayesini ve ardından bu çocuğun göstermiş olduğu psişik güçleri paylaşıyor. Maddenin şeklini değiştirebildiğini, insanların düşüncelerini okuyabildiğini ve saf niyetle görünüşlerini başka birer cisme dönüştürebildiğini gözlemliyor. Bulgaristan'ı ziyaretinden dört ay sonra, ve tanıştığı bu çocuk ve onun gibilerle yaptığı çalışmalar sonucunda, bu çocukların bilinçlerini açarak, nerede olursa olsun onları telepatik olarak duyabilmeye başlıyor; ve çocukların, onda ve diğer herkeste mevcut olduğunu söyledikleri potansiyel yetenekleri ifşa etmeye başlıyor. Bulgaristan'dan sonra Bosna ve savaştan yara almış diğer bölgeleri de ziyaret etmesi onun "Psişik Çocuklar"la tanışmasına neden oluyor. O dönemden beri Oregon'daki bir bölgede, "Aziz Topluluk" üyeleri için geniş kapsamlı tedaviler uyguluyor.

Savaş bölgesi olan ülkelerdeki psişik yetenekli çocuklar

Yaklaşık yüzyıldan bu yana psikolojik çevrede biliniyor ki zarar gören, stres altında olan, ya da bu tarz travmalara maruz kalmış çocuklar psişik oluyorlar. Bunlar arasında raporlananlar: beden dışı deneyimler, telepati, maddeyi düşüncelerle etkileme, geleceği bilme, melekler ya da devalarla iletişim kurma ve onları görebilme. Kriz dönemerinde, çocukların doğal sezgileri otomatik olarak yaşamını devam ettirme mekanizmasına yöneliyor. Şöyle ki bilinç, kendisine bir çeşit kalkan oluşturuyor ve psişik güçler bu kalkan görvini görüyor.

Psişik olarak bilinen çocuklar şimdilerde çok fazla-inanılanın bile ötesinde

Bu iddiaların çoğu doğru. Psişik çocuklar için kurulan pek çok okul dünya genelinde yayılıyor; bununla birlikte konferans, makale ve dergilere de rastlamak mümkün. Ve şu bir gerçek ki, şu anda dünyaya gelen tüm varlıklar, "özel" olarak nitelendirilen bu çocukların özelliklerine sahip. Buna ek olarak ise; dünyamız değiştikçe (daha az oksijen, azalan manyetizm, artan fırtınalar...) her yaştan varlığın, kendini korumak ve adapte olmak amacı ile psişik olarak uyanacağını söyleyebiliriz. Araştırmalar gösteriyor ki, Çin'deki süper psişik çocuklar ergenlik çağından sonra kahinlik, telepati ve madde üzeri güçlerini kaybediyorlar. Bundan şu sonuç çıkıyor: Psişik yetenekler zihin, hormonal denge ve çevreden etkileniyor. Bu yetenekler gerçek, ve 'süper güç' olarak lanse edilmekten, ya da dinsel yargı ve ayıplamadan çok, daha geniş bir kabullenmeyi hak ediyor. Peki bu yargılamaların sonycynda neler oluyor? İşte bu durumu derinlemesine incelemek gerçekten travmatik sonuçlara götürebilir bizi; zira psikolojik olarak baskı altında olan çocuk, çevresinden aldığı tepkiler karşısında savunmasız kalıyor ve intihara kadar gidebiliyor.

Senelerin ötesinde bilgeliğe sahip olan çocuklar

Artık yetişkinler, tavsiyelerini ve yaşamlarını değiştirdiklerini söyledikleri bilgelik sözlerini gençlerden alıyorlar. Gerçeği görmek gerekirse, gençlerin nasihatları aslolanı yansıtmaktadır: Birbirinizi sevin, rolüne bürün ve olsun, inancını koru, kimse yalnız değildir, her varlık değerlidir, Tanrı gerçektir ve bizi sever... Şunu aklınızda bulundurun; modern çocuklar birbirleriyle farklı ve bir çok şekilde iletişim kurmaktadırlar. Pek çoğu kendi web sitelerine sahip, kitaplar yayınlıyor, radyoda yayın yapıyor ya da televizyonda talk showlara katılıyor. Hatta e-magazin ve elektronik posta servisiyle ağ kuruyorlar. Ya da bunları onlar için yapan bağlantıları var. İnternet "Ağ" sistemi, BİRlik çerçevesinde iletişimin ilk örneğini oluşturmuş gibi görünüyor.

Normalin dışında sakin, ve karşılıksız seven çocuklar

Günümüz gençleri alışıldığın dışında bir sakinlik sergilemekte, ve bu huzur dolu dinginlik yetişkinleri sakinleştiriyor. Ancak bu dinginlik hali karmaşayı, umursamazlığı ve sabırsızlığı saklıyor. Bazı gazete sayfalarında şu tarzda başlıklar atılmıştı: "Genç Öğrenciler Şiddete Yöneliyor"... 2003 Mart'ında bir gazeteci, ilk önce üç oğlunu, sonra da kendisini öldüren bir babayla ilgili haberi soruşturmaktaydı. En küçük oğlunu tanıyan bir çocukla sohbeti sırasında çocuktan şu soru geldi: "Sence tüm babalar çocuklarını öldürmeli mi?" Şüphe yok ki yeni çocuklar sevgi dolu ve bu konuda da oldukça cömertler. Bu çocuklar bunun geri bildirimini yapacak ve otoriteleri oldukça kesin bir şekilde sorgulayacaklardır.

Mutasyona uğrayan, DNA sarmalı değişimi ve ek kodonlara sahip çocuklar

Gün be gün ortaya çıkan ve araştırmaya yönelik temayı oluşturan bir gerçek varsa, o da DNA değişimleri ve yapısal mutasyonlar. Bu konuda en kapsamlı araştırmalardan biri olan ve ses getiren makalelerden biri de Dr. Berrenda Fox tarafından hazırlanmıştı (Dr. Fox röportajını bu ayki "Değişiyoruz!" yazımızda bulabilirsiniz.). Fox, duyurusunu yaptıktan kısa bir süre sonra kliniğini kapatmak zorunda kaldı; zira Amerika Tıp Derneği (American Medical Association) ile bir tartışma (!) yaşamıştı.

Dahi çocuklar; zeka yükselişte

Standard IQ skorları hızlı bir yükselişte. Zekanın ırsi olduğunu düşünüyorduk, yani genler aracılığı ile kalıtsal bir şekilde taşındığı iddialarındaydık; ve çevre çok az etkiliyor deniyordu. Lakin günümüz araştırmaları ortaya koyuyor ki doğanın etkisi çok fazla. Cornell Üniversitesi'nden psikolog Ulrich Neisser, "Bu durum, IQ katılığını alt üst etmektedir. Bunu değiştirebleceğimize dair güçlü kanıtlar var." Brookings Enstitüsü'nden William T. Dickens, "İnsanların IQsu çevre ve genlerce şekilleniyor; lakin çevreleri IQlarına denk." diyor ve devam ediyor, "Yüksek IQ kişiyi daha iyi çevreye yönlendiriyor." Yani çevremiz olduğu gibi bilinçliliğimizi ve zekamızı etkiliyor. Bir bakalım, en küçük ayrıntıda bile bulmaca ya da sorularla karşılaşıyor bu çocuklar; sonuç olarak mutasyona uğrayan bir zeka ile karşılaşıyoruz! Çocuklar ebeveynlerinden daha bilgili yetişiyorlar; her türlü bilgiye ulaşılabilirlik olası çünkü.

"Uzaylı" gibi, farklı görünüşe sahip çocuklar, geniş ön loblar

Çocukların beyin yapılarında, sinir ve sindirim sistemlerinde oluşan değişimlerden söz edilmekte; ve normal olmayan hassas deri, kulak ve gözler... Değişimler geçiren bu çocuklar, ölüme yakın deneyimler yaşayanlarla benzerlik gösteriyorlar; psikolojik değişimler açısından. Yapılan araştırmalarda ortaya çıkan sonuç, biyolojik yapılardaki değişimleri ortaya koyuyor; özellikle beynin ön lobundaki farklılıklar. Gözlemlenen o ki, bu çocuklar resmen "miğfer" giyiyorlarmış gibi bir beyin yapısına sahipler. Bu gözlemler genellikle kafatasının ön tarafı ve arka tarafındaki çıkıntı olarak gözlemlenmekte. Bu özelliklere sahip pek çok çocuğun fotoğrafına yer verilen "Biyolojinin Üstünlüğü: İnsan Tininin Mavi Kopyası" kitabında Joseph Chilton Pearce tarafından inceleniyor. Ve şunu ekliyor, "Bu çocuklar son derece zekiler ve adeta başka dünyadan gelmiş gibiler." Pearce'ın belirttiğine göre bu çocukların anneleri de benzer bir geçmişe sahip. Kendilerine inançları tam ve güçlüler; ve ayrıca oldukça spiritüeller. Çoğu kırk ya da otuz yaşlarında.

Ağırlıklı olarak mor ya da indigo renginde auralara sahip çocuklar

Altıncı Kök Irk'ın öncüleri 1800'lerin sonlarından itibaren gelmeye başlamıştı. Mor ya da indigo rengine sahip auraları olan çocukların gelişleri artık bilinen bir gerçek diyebiliriz, ve gittikçe yayılıyorlar. Aura renklerinin yanısıra beden tipleri, davranışları, mantıksal ve sezgisel keskinlikleri de belirtilmeli. Gerçek İndigolar, Beşinci ve Yükselmiş Beşinci Kök Irkları kadar fiziksel bir dayanıklılığa sahip değiller (burada kastedilen 'gerçek İndigolar' Altıncı Kök Irk'a ait olanlardır.). Her bir ırk, bir öncekinden sonra kendini fiziksel ve psikolojik olarak bilinçlilik düzeyini geliştirir. İndigolar cinsiyet farklılıklarını değerlendirmede yetenekliler; kişisel bağımlılıklara sahip değiller ve sağlık konularına da oldukça ilgililer. Günümüzün sorunlarına baş ağrıtanlar Beşinci Kök Irk'a ait mensuplardı (Yükselmiş Maviler); tedavi edici ve düzeltici göreviyle gelmişlerdi. Düz bir mantığa sahiplerdi ve fiili olarak amaçlarından dönmeme konusunda durdurulamazlardı. Yeni çocuklar; İndigo Kahraman, Kristal, Psişik, Yıldız Tohumu, Başka Irk Melezi, Mavi Işın gibi isimler alıyorlar; ve kimseye hizmet etmiyorlar ,ayrıca bu çocukların bir tanesinin bir orduya bedel olduğu söyleniyor..

Bu konuyu yazdır

  GİZEMLİ MARDUK GEZEGENİ
Yazar: Spiritüeller - 25-06-2016, Saat: 18:04 - Forum: GEZEGENLER - Yorum Yok

Marduk (Mardok olarak da okunur) gezegeninin dünyamızdan 4 kat daha büyük olduğu ve güneş çevresindeki turunun 3600 yıllık periyoda sahip olduğu ortaya atılmıştır. Sitchin,Mısır ve Mezopotamya’daki araştırmaları esnasında eski uygarlıkların da bu gezegenden haberdar olduğunu saptanmıştır.

Bu gezegenin lakabı “Büyük Efendi, dünyanın ve cennetin efendisi” idi. Gücünün, her zaman fakir insanlara yardım etme ve kötüleri cezalandırmada kullandığı bilgeliğinde saklı olduğuna inanılırdı.
Mardok bir bereket tanrısdır ve sembolu mer-doğ (bağ belidir)ileriki tarihlerde bu mazda olarak değişecektir.Bu tanrıya inanalardan biride mardailar yani Mardinlilerdir (Merd-inliler). Daha sonra (r fonetiğinin düşmesi ile) Medlere dönüşmüş olma ihtimali vardır.  Marduk, 36 milyar km. uzaklıkta olup, 3661 yılda bir dönerek dünyaya yakın geçiş yaptığı varsayılan gaz gezegendir. İsmini Babil tanrılarının kralı Marduk’tan alır.

Sümer yazıtlarında bu gezegene Geçiş Gezegeni anlamına gelen Nibiru denir. Babil astronomları ise ona, güçlü tanrıları Marduk’un adını verdi. Mısır belgelerinde Milyonlarca Yılın Gezegeni diye geçiyor. Gezegenin neden olduğu en büyük felaketin 13.000 yıl önceki Nuh Tufanı olduğu söylenmektedir. Son yörünge geçişini, MÖ 1649’da yapan gök cismi, Thera yanardağının patlamasını da içeren bir dizi doğal âfete neden olmuş, Mısır’dan Çıkış mitlerine esin kaynağı oluşturmuş, yakındoğu başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde siyasi ve sosyal dengeleri altüst etmiştir.

Maya kozmolojisine göre içinde bulunduğumuz çağın, yani Beşinci Güneş’in bitiş tarihi olan 2012 yılının baş kahramanı yine bu gizemli gök cismidir. Mayaların takvimine göre Marduk’un dünyaya yaklaşma tarihi kesin. Binlerce yıl önce Meksika’da Mısır piramitlerine benzeyen dev anıtlar inşa edebilen Maya kavminin bu takvimi nasıl bir bilgiyle hazırladığı tam olarak bilinmiyor. Aynı tarihlerdeki Sümer, Akat ve Babil belgelerinde de aynı dev gezegenden ya da gök cisminden sembolik olarak söz ediliyor. Hititler ve Asurlar Marduk’u kil tabletlere resmetmişlerdir. Bu tabletler şu anda İstanbul’daki müzelerdedir.
Bilim çevreleri tarafından son yıllarda Güneş Sistemindeki 10. gezegen olduğu belirlenmiş ve belirli aralıklarla Dünya’ya çok yaklaştığı tespit edilmiştir.[kaynak belirtilmeli] Sümerler tarafından Nibiru olarak adlandırılan gezegenin, bugüne kadar sadece 1983 yılında IRAS kızılötesi teleskopu sayesinde görülebildiği iddia edilmektedir.

Babil Yıldız gözlemcilerinin Raporları’ astronomi kaydında, Marduk’un göklerde izlediği yola ilişkin başka ipuçları veren kısa bir paragrafa göz atalım:

Marduk, ortaya çıktığı anda
Umunpauddu’dur

İki saat  yükseldiğinde Sagmigar olur
Meridyen geçişini yaparken de
Nibiru’dur


Burada, Marduk olarak adlandırılan gök cisminin göklerde izlediği yol tarif ediliyor ve farklı konumlarının koordinatlarına eski Sümer diline ait farklı adlar veriliyor. Günümüz Yakındoğu tarihçileri ve bazı Asurbilim uzmanları, bu ifadeleri fazla dikkate bile almadan ‘sıradan kayıtlar’ olarak görüp rafa kaldırmış durumdalar. Çünkü onlara göre, Marduk bilinmeyen bir gök cismi değil, Jüpiter gezegenine Babil’de verilen ad. Bu büyük yanılgıyı mazur gösterebilecek, kafa karıştıcı ifadeler gerçekten var Mezopotamya yıldız gözlemciliği kültüründe. Ne var ki, biraz titiz ve dikkatli bir inceleme bile, Jüpiter’in göklerde Marduk’u temsil eden gök cismi olmayıp, yalnızca ona ‘vekalet’ ettiğini anlamaya yeterli. Tıpkı, müdür bir başka yere tayin edilip gittiğinde, onun yerine geçici olarak bakan ‘vekil müdür’ gibi.



564uzay.jpg

Bu konuyu yazdır

  AĞAÇ FALI
Yazar: Spiritüeller - 25-06-2016, Saat: 17:54 - Forum: FALCILIK - Yorum Yok

Ağaçlarda Karakterimizi belirliyor
Titiz Çam,yaratıcı kayın,şüpheci ıhlamur, cesur meşe ve dürüst kestane....
Çinlilerin, Hintlilerin, Kızılderililerin burçları olur, gizemli ayinleri, gelecekten haber veren druid rahipleriyle ünlü Keltlerin burçları olmaz mı?
Elbette ki var. Kökeni Kelt inanışlarına dayandırılan 21 burcun her birini bir ağaç simgeliyor. Elma, dişbudak, kayın, huş, sedir, kestane, servi, karaağaç, incir, köknar, fındık, gürgen, ıhlamur, akçaağaç, meşe, zeytin, çam, kavak, üvez, ceviz ve salkımsöğüt. Aşağıdaki tabloda doğum gününüze bakarak bu ağaçlardan hangisinin sizi simgelediğini bulabilirsiniz.

Doğum tarihine bak, ağacını bul ve falına ulaş.

31 Aralık : Elma Ağacı
01-11 Ocak : Köknar
12-24 Ocak : Karaağaç
25 Ocak-3 Şubat : Selvi
04-08 Şubat : Kavak
09-18 Şubat : Sedir
19-28 Şubat : Çam
01-10 Mart : Salkımsöğüt
11-20 Mart : Avakado
21 Mart : Meşe
22-31 Mart : Fındık
01-10 Nisan : Üvez
11-20 Nisan : Akçaağaç
21-30 Nisan : Ceviz
01-14 Mayıs : Kavak
15-24 Mayıs : Kestane
25 Mayıs-3 Haziran : Dişbudak
04-13 Haziran : Gürgen
14-23 Haziran : İncir
24 Haziran : Huş
25 Haziran-4Temmuz : Elma
05-14 Temmuz : Çam
15-25 Temmuz : Karaağaç
26 Temmuz-4Ağustos : Selvi
04-13 Ağustos : Kavak
14-23 Ağustos : Sedir
24 Ağustos-2 Eylül : Çam
03-12 Eylül : Salkım söğüt
13-22 Eylül : Ihlamur
23 Eylül : Zeytin
24 Eylül-3 Ekim : Fındık
04-13 Ekim : Üvez
14-23 Ekim : Akçaağaç
24 Ekim-11 Kasım : Ceviz
12-21 Kasım : Kestane
22 Kasım-1 Aralık : Dişbudak
02-11 Aralık : Gürgen
12-21 Aralık : İncir
22 Aralık : Kayın

agac-fali-bak.jpg



Elma : (Aşk) Cazibeli, fiziksel olarak dikkat çekici, etkileyici…Hoş bir auraya sahip. Flörtöz ve maceraperest ama hassas ve her zaman asik birtip. Sevmeye ve sevilmeye merakli. Sadik ve hassas bir es. Cömert. Bilimsel konulara yetenegi var. Bugün için yasar.Hayalgücü yüksek.

Kestane : (Dürüstlük) Alışılmadık bir güzelliği vardır ama insanları etkilemek gibi bir derdi yoktur. Adil ve neşelidir. Doğuştan diplomattır. Çok kolay huzursuzluğakapılır ama her türlü ilişkisinde hassastır. Bazen olağandışı davranır. Sevgili bulmakta güçlük çeker.

İncir : ( Hassasiyet) Çok güçlü, bağımsız, tartışmalara ve zıtlıklara fazla izin vermeyen, aile hayatına düşkün, iyi bir baba ve hayvan severdir. Sosyal bir kelebekgibidir. Espriden anlar, aylaklığı ve tembelliği de sever. Bencilliği vardır. Akıllı ve pratiktir.

Dişbudak : (Hırs) Farklı bir çekiciliğe sahip, hayat dolu,talepkar, düşüncesizce hareket eden ve eleştirilere kulak asmayan biri. Hırslı, akıllı, yetenekli, kaderine hükmetmeyi seven, egoist olmaya elverişlidir. Ama ona güvenebilirsiniz. Bazen beyni kalbine hükmedebilir. İlişkiler çok ciddiye alır ve sadıktır.

Kayın : (Yaratıcılık) İyi bir zevki vardır. Görünüşe ve kendi görüntüsüne önem verir. Materyalistik sayılır. Hayati ve kariyeri için çok ve düzenli çalışır. Ekonomiktir.Gereksiz risklere girmez. Makul bir tiptir. Diyet ve sporla fizikine dikkat eder

Huş : (Esinlenme) Hayat dolu, etkileyici, elegan, arkadaş canlısı, gösterişten uzak, mütevazı, aşırılıklardan hoşlanmayan, kaba şeylerden nefret eden biridir.Doğal ve sakin bir yaşamı tercih eder. Fazla tutkulu değildir. Hayal gücü yüksek ve az hırslıdır. Sakin ve uygun ortamlar yaratır.

Sedir : (Güven) Zarif, her ortama ayak uydurabilen, lüksü seven, sağlığına dikkat eden, kendine güvenen, başkalarına da biraz yukarıdan bakan biridir. Kararlı,sabırsız ve başkalarını etkilemeyi sever. İyimserdir ve beceriklidir. Tek ve gerçek aşkını bekler. Çabuk karar verir.

Selvi : (Sadakat) Güçlü, fiziksel olarak kaşlı, her ortama uyabilen, hayatla fazla uğraşmayan, hoşnut, iyimser, paraya meraklıdır Yalnızlıktan nefret eder. Kolaykolay tatmin edilemeyecek kadar tutkuludur. Ama sadıktır. Modu çabuk değişir. Kurallara boyun eğmez. Biraz da ukala ve ilgisizdir.

Karaağaç : (Asil): Müşfik, fiziksel olarak düzgün, giyimine dikkat eden, taleplerinde aşırılığa kaçmayan, insanlara neşe verebilen, liderlik etmeyi seven ama kendisialtta olmayı sevmeyen biridir. Dürüst ve sadık bir estir. Başkaları için karar vermeyi sever. Cömerttir. Pratik zekası güçlü ve iyi bir espri anlayışı vardır

Köknar : (Gizem) Sıra dişi bir zevki vardır. Sofistike ve kadirşinastır. Güzel olan her şeyi sever. Dik başlı, çabuk mod değiştiren,bencil olmasına rağmen kendisineyakın olanlarla ilgilenen biridir. Çok mütevazı olduğu söylenemez. Hırslıdır. Memnun edilmesi zor bir sevgilidir. Çok arkadaşıvardır. Çünkü ona güvenebilirsiniz.

Fındık : (Olağanüstü) Çekici, anlayışlı, insanları nasıl etkileyeceğini bilen, fazla talepkar olmayan, sosyal hayatta aktif ve girişken hatta dövüşken biridir.Popülerdir. Psikolojik durumu çabuk değişir. Kaprisli bir aşıktır. Ama dürüst ve eşine toleranslı davranır. Kusursuz bir yargı yeteneği vardır.

Gürgen : (Zevk sahibi) Cool bir güzel. Diş görünüşüne ve bakımlı Olmaya dikkat eder. Zevk sahibidir. Başkalarını kendinden fazla düşünür. Hayati mümkünolduğunca kolay bir hale getirmeye çalışır. Disiplinli bir hayat için kılavuzluk eder. İlişkilerinde kibardır. Farklı Sevgililer bulmak ister. Duygularıyla ilgili olarak mutluluğuyakalaması kolay olmaz. Çoğunlukla da başkalarına güvenmez. Kararlarından da asla emin olmaz.

Avakado : (Şüphe) Hayatin ona getirdiklerini kabul eder. Kavga ve tartışmadan nefret eder. Çalışkandır, tembelliği ve bencilliği hiç sevmez, streslidir.Yumuşak huyluve merhametlidir. Arkadaşları için çekinmeden fedakarlık yapar. Becerikli olmasına rağmen bunları değerlendirmesini bilmez. Mızmızdır. Kıskanç fakat vefalıdır.

Akçaağaç : ( Özgür zeka) Hayal gücü ve orijinalliklerle dolu hiç de sıradan olmayan biridir. Utangaç, hırslı, gururlu, kendine güvenli, yeni deneyimlere aç biridir.Genellikle sinirli ve gergin bir yapısı vardır. Hafızası kuvvetlidir. Çok kolay öğrenir. Aşk hayati biraz karmaşıktır. Başkalarını etkilemeyi sever.

Meşe : (Cesaret): Sağlam yaradılışlı, cesur, güçlü, bağımsız ve girişkendir. Acıma duygusu çok yoktur. İşini sansa bırakmayı sevmez. Ayaklarını yere sağlam basmak ister. Hareketlidir

Zeytin : (Erdem): Güneşi, sıcak havaları sever. Makul biridir.Kibar duyguları vardır! Agresyon ve şiddetten kaçınır. Sakin ve toleranslıdır. Adalet duygusu gelişmiştir.Hassas, kıskançlıktan uzak bir yapısı vardır. Okumayı ve sofistike insanlarla muhatap olmayı sever

Çam : (Titiz) Uyumlu ilişkileri sever. Dinç ve güçlüdür. Nasıl rahat edilebileceğini bilir. Doğal ve hareketli biridir. İyi bir partnerdir Çok arkadaş delisi değildir. Çabukaşık olur ama ateşi çabuk söner.Her şeyden kolay vazgeçebilir. İdeali bulana kadar her şey geçicidir. Güvenilir ve pratiktir.

Kavak : (Tatminsiz) Fazla kendine güvenmeyen, sadece gerektiği zaman cesaretli olan biridir. Arkasının güçlü olmasını ve sıkı insanlarla muhatap olmasını sever.Çok seçicidir. Genellikle yalnızdır. Artistik bir doğası vardır. Kin tutar. İyi bir organizatördür. Felsefi takılmayı sever. Ama herdurumda güvenilebilir biridir. İlişkilerini de çok önemser.

Üvez : (Hassasiyet) Dikkat çekici, neşe verici, bencillikten uzak dikkat çekmeyi seven biridir. Hayata bağlıdır. Yerine ve duruma göre hem bağımlı hem bağımsızolabilir. Zevklidir. Duygusal, hassas, tutkulu ve artistik özellikleri vardır. İyi bireş olur ama çok zor affeder.

Ceviz : (Tutku): Garip ve zıtlıklarla dolu biridir. Egoist ve agresiftir. Beklenmedik tepkiler gösterir. Asil bir ruhu vardır. Spontanedir. Çok hırslıdır ve hiç esnekliğiyoktur. Zor ve alışılmışın dışında bir estir. Çok zor beğenir. Sadece takdir eder. Çok kıskanç ve tutkuludur. Uyum göstermek için fazla fedakarlık etmekten de hoşlanmaz.İlginç stratejiler üretir.

Salkım söğüt : (Melankoli) Güzel ve çok melankoliktir.Etkileyicidir. Güzel ve zevkli şeylere meraklıdır. Seyahat etmeyi sever. Hayalperesttir.Kaprisli ama dürüsttür.Başkalarının duygularına önem verir.Çabuk etki altında kalır ama beraber yaşanması zordur. Talepkardır. Sezgileri de kuvvetlidir. Aşıkken acı çeker ama demir atabileceğibirini bulabilir.

Bu konuyu yazdır

  GÖZ RENGİNE GÖRE KARAKTER ANALİZİ
Yazar: Spiritüeller - 25-06-2016, Saat: 16:08 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Mavi Gözlü İnsanlar
Duragan olmayi sevmeyen, enerji dolu, karar verme kabiliyeti olarak pozitif yönde gelismis olan, eli açik, degisimlerin kendilerini korkutmadigi kisilerdir. Biraz hayalperesttirler. Bu yapilari nedeniyle de gerçekleri görmekte zorlanirlar.

Siyah Gözlü İnsanlar
Olaylar karsisinda çok çabuk heyecanlanan, disiplinli, düzenli kisilerdir. Duygu yüklü olan bu insanlarin, gerek sevgisi,gerek de kindarligi oldukça çok güçlüdür. Onlar karsilarindaki insanlari daima idare etmek isterler.

Yeşil Gözlü İnsanlar
Sevdiklerini kirmak istemeyen bir yapilari vardir. Kirici olmamaya çok dikkat ederler, çok asabi yaradilis da olmalarina ragmen bu böyledir. Bu yüzden hislerine hakim olmayi bilirler.

Kahverengi Gözlü İnsanlar
Aslinda bu insanlar kendilerini idare ettirmek konusunda isteksizdirler. Bir kötü yönleri de her yerde sirlarini açiklamalaridir. Dünyaya kapali gözlerle bakarlar adeta, gerçekte hayal kirikliklari yasamamalari realiteleri görme yolunu seçmelerinde yarar vardir.

Ela Gözlü İnsa
Sezgisel güçleri yüksektir, oldukça hassas bir kalbe sahip insanlardir. Gururlarina olabildigince çok düskün kisilerdir, gururlari kirildigi zaman asla ve asla aflari yoktur. Aslinda çok daha yumusak basli, daha anlayisli olmalari gerekmektedir.

gozz.jpg

Bu konuyu yazdır

  ABI-I HAYAT ÖLÜMSÜZLÜK SUYU
Yazar: Spiritüeller - 25-06-2016, Saat: 15:45 - Forum: EFSANELER - Yorum Yok

Âb-ı hayat suyu, içeni ölümsüz yaptığına inanılan bir çeşit içecek olarak efsanelerde geçer. Bir diğer adı da Bengü su’dur. Bengü kelimesi, Türkçe’de ebedi, sonsuz demektir. Örneğin, Orhun Abidelerinde, bizzat Bilge Kağan diktirdiği yazıtlara ebedi taş anlamına gelen “bengü taş” demiştir. Âb-ı hayat suyu, terim anlam olarak suyun yaratılış inancındaki yaratma imini alıp ölümsüzlük, ebedilik kavramlarına bağlamıştır. Bildiğimiz gibi “su” kavramında hayat, canlılık, yaratıcılık vardır. Dünya’nın ve Dünya’daki varlıkların yapıtaşı sudur. su sayesinde bir ağaç canlanır ve gelişir.

Âb-ı hayat suyu, Türk kültüründe oldukça sık ve, özellikle din,mitoloji, edebiyat alanlarında sık sık karşımıza çıktığı gibi, yabancı kültürlerde de, “Felsefe Taşı” gibi imlerle karşımıza çıkar. Ama Felsefe Taşı konusu başka yazımızın konusu olsun. Biz şimdi Türk kültüründeki Âb-ı hayat’a odaklanalım.

Âb-ı Hayat’ın kökeni Sümerlere kadar uzanır ve dini kaynak olarak Hızır ve İlyas Peygamberlerle ilişkili kılınmıştır. Söylentiye göre âb-ı hayat’ı ilk içen insanlar Hızır ve İlyas Peygamberlerdir. Özellikle Hızır, âb-ı hayatla ilgili ilime sahip olan zât olarak geçer. Ve yine dini kökenli bir efsaneye göre; Musa Peygamber, Hızır’ı bulmayı çok istemiş ve aramaya çıkmıştır. Allah’da ona ölü bir balığı kovasına koyup yanına almasını ve balığın canlandığı yerde Hızır’ı bulacağını söylemiştir. Daha sonra Hz Musa yazılı kaynaklarda “iki denizin birleştiği yer” olarak geçen ve tahminlerce Cebeli-Tarık Boğazı civarları olan (Akdeniz ile Atlas Okyanusunun birleştiği nokta) bir yerde dinlenmek için durmuştur. ve burada bir su kaynağından abdest alırken ellerinden damlayan su kovadaki ölü balığın üzerine sıçramış ve ölü balık canlanmıştır. İşte balığı canlandıran bu su âb-ı hayattır ve burada da Musa peygamber Hz Hızır’ı bulmuştur.


Orpheus-Delville-L-680x365.jpg


Ayrıca Gılgamış, Oğuz Kağan, Köroğlu gibi destanlarda ve Büyük İskender’in hayatında âb-ı hayat’a ilişkin izlere rastlanır.
Âb-ı Hayat suyu, Zulmat denilen hayali, ütopik veya şu an yeri sır olan bir ülkede bulunur.
Nesîmî’nin aşağıdaki beyiti âb-ı hayâtın bulunduğu yeri anlamak için yeterlidir;
hızr eger zulmata vardı istedi âb-ı hayât
ben dudağın çeşmesinde âb-ı hayvân bulmuşum
Yaygın anlatıya göre bu ülkeyi tek bulan Hızır ve İlyas’tır ve onlardan başka da kimse bulamayacaktır. Yaygın olmayan bir başka söylentiye göre de, vücudundaki dayanılmaz ağrılardan bunalan Büyük İskender uzun yılar bu suyun peşinden koşmuş ve bulmuştur. İçtiği bu su vücut ağrılarına iyi geldiyse de ölümsüzlük kazanmadığını biliyoruz.

Âb-ı hayat kavramı, efsanelerdeki ölümsüzlük veren su anlamından başka, Halk Edebiyatındaki bade içme geleneğinde karşımıza çıkar. Halk ozanları, rüyalarında bir güzelin elinde bade denilen bir tür sıvı içerler. bu sıvıyı içtikten sonra halk şiiri söyleme ilhamını aldıklarına inanırlar. İşte bu sıvı inanışa göre âb-ı hayattır. buradaki ölümsüzlük kavramı ise, şairin badeyi içtikten sonra eşsiz şiirler yazıp, eserleri vasıtasıyla ölümsüz olduklarıdır. Nitekim Karacaoğlan bugün şiirleriyle yaşayan ve bizler öldükten sonra da yaşamaya devam edecek olan bir halk şairidir.

Netice olarak âb-ı hayat efsane mi gerçek mi? sorusuna tam olarak bir cevap vermemiz imkansız. Fakat gerek bizim kültürümüzde, gerekse dünya kültüründe önemli bir yeri olduğu aşikar olan bu simgenin, mitoloji, edebiyat gibi alanları zenginleştirip katkılarda bulunduğu apaçık ortadadır.

Bu konuyu yazdır

  YILDIZ SEMBOLLERİ VE ANLAMLARI
Yazar: Spiritüeller - 25-06-2016, Saat: 15:08 - Forum: GİZLİ SEMBOLLER - Yorum Yok

Işıltılarına gözümüz dalarken arı düşüncelere büründüğümüz yıldızlar, sembollere dönüşerek, farklı kültürleri birleştirmiş, okült nümeroloji içindeki anlamları ile birçok alanda kullanılmaktadırlar.
Yıldız sembolleri gizli bilgileri aktarmak için efsanelere, kutsal metinlere, bayraklara tapınaklara ve önemli yapıtlara işlenmiştir. Aslında üzerlerine bir düşünce gücü yüklenilerek, derin anlamlar taşıması hedeflenmiş sembollerdendir.
Tüm sembolizm, bir düşünce veya halin biçim ve rakamla ifadesi olur. Farklı gerçeklerin bakış açılarını anlatmaya aracıdır. Her bir harfin, rakamın, geometrik şeklin taşıdıkları anlamlarla enerjiler bulunuyor.

[b]yildiz-sembolleri-ne-anlama-geliyor-53360.jpg[/b]

Bazen aynı sembol, gerçek anlamından başkalaştırılmış halde kullanılabilir. O nedenle, gerçek manalarını bilmek önemlidir. Dile getiremediğimiz, ama sezgi ile bilebildiğimiz büyük hakikatleri yansıtan sembollerin işlevleri ezoterik ve evrensel dili yansıtmaktır.
Bildiğimiz gibi Kainat, sayısal ve geometrik bir düzen içinde, mükemmel bir ritmle akar, devinir. Semboller bilimi, alemin duyuların fark etmediği gizli yanı ile, görünür yanı arasındaki benzeşimle realitenin üst anlamına yöneliktir.

4 Köşeli Yıldız Sembolü ve Anlamı - 4 point simple star

Dört Köşeli yıldızlar, Amerikan yerlilerinin kıyafetleri, kapları, kalkan ve taş işlemeciliğinde kullanılmış, Nato'nun da yıldız sembolüdür.

4-star.png

5 Köşeli Yıldız Sembolü ve Anlamı - Pentagram-

Elementlerin işleyişini gösteren en güçlü sembol Pentagramdır. Ritüellerde 4 elementi dengede tutmaya yarar. Pentad; Diyad ile Triad'ın toplamıdır. Kehanetin, Kabala anahtarlarının ve okült sembollerin en güçlüsüdür.
Tılsım olarak kullanılan beş köşeli yıldız, özel bir gizem sembolü olarak 5 elementin birleşim ve uyumunu sembolize eder. Ateş- İrade, Hava -Zeka, Su -Duygular, Toprak- madde alemi ve Esir, Ether ise, ruhun özelliği olarak plazma enerjisi gibi bir anlam bulur. Pisagor’a göre 5, insanın rakamıydı. Enerjetik hali ile bir çok doktrine, ezoterizmde, simyada, törensel büyüde ve paganizm gibi sistemlerde, wicca ritüellerinde, majikal işlemlerde kullanılan sembol; aklın bütünlüğünü, ruhun krallığını, insan vücudunu simgeler. 

Kabbala geleneğinde en üst sefirotu, beş kutsal ifade ile; adalet, merhamet,bilgelik anlayış ve yüksek ihtişam olarak ele alınmıştır. 

Satanist doktrinlerde Pentagram sadece satanik bir sembol değil, bereketi, temel elementleri ve yörüngesi boyunca Pentagram çizen Venüs'ü, gücü, egemenliği anlatan tılsımdır. Normal halde çiziminde, üst köşesinde insanın başı yukarıda ve ayakları, kolları açık halde iken belirir. Ters çizilmesi negativite ve inkardır. Beş adet Alfa harfinden oluşan yıldız Pentalfa olarak adlandırılır.
TS-BB5POINT_540.jpg
6 Köşeli Yıldız Sembolü ve Anlamı -Heksagram-

Altı köşeli Davud Yıldızı bazı antik pagan tanrılarının sembolüdür. Hexad, Proto Türk- uygarlığında, beylerin Ongun'u ve güç sembolü olarak kullanılmıştır. 

Eskinin sihirli sembolü 6 köşeli yıldız iç içe geçmiş, yukarı bakan ucuyla kozmik açılımı, ayrıca tanrıya ulaşmayı, aşağı bakan üçgenin ucu ile içsel yolculuğu, ayrıca enkarne oluşu da sembolize ederken, evrenin 6 yönünü gösterir; kuzey, güney, doğu, batı, aşağı ve yukarı. 

Yine koruyucu güç sembolüdür. Davud'un Kalkanı, altı kollu yıldız motifi Oniki Hayvanlı Türk Takvimi’nde de bir burç sembolü olarak, Ön Türk boylarında Tamga halinde, Ural bölgesinde ve Kumanlarda Kün-Eki sembolü, yani Gök İkilisi biçiminde Yaradan ve yaratılmış ifadesine bürünür. 

Altı köşeli yıldız örnekleri, Baalbek tapınağı ile, Bakkhus mabedinde de bulunur.
Hint kültüründe Güneşi sembolize eden Sri Yantra; yaratıcı Vişnu üçgeni ile, yıkıcı Şiva üçgeninin birliğini gösteren ve Kutsal Evliliği bir mandala halinde betimleyen semboldür. 
Karşıtların birliğini simgeleyen ve birbirine geçmiş iki ters üçgenden oluşan altı köşeli yıldız, bazen eril-dişil, bazen ruh ve madde ilişkisi, simyada su ve alev, Çin'de yer ile gök evliliği, hermetik majikal uygulamalarda ise, Makrokozmos’u sembolize etmektedir. 
Teke beyliği sancağı-1373, Candaroğulları ve Karamanoğulları sancaklarında, İlhanlılar ile Artukoğullarının amblemlerinde sık kullanılan bu yıldız, bir çok kültürde yer alsa da, yoğunlukla bilinen bir Musevi sembolü olmuştur. 

Davut Yıldızı, ateş ve su düalitesinin karşısında yer alan hava-toprak sembolleriyle birlikte, dört elementi bir araya getiren ezoterik bir sembol olarak tasarlanmıştır. Heksagram, kabalistik büyü sanatları ve Arkana tılsımlarında varlıkların celbi için kullanılmaktadır.

24921.jpg


7 Köşeli Yıldız Sembolü ve Anlamı -Septagram-

Yunanca hept 7, latince sept 7 anlamında olduğu için heptagram veya septagram olarak adlanır. Perilere ve sihire olan inancın sembolü, yedi ışının yıldızıdır.
Yüce benliğimizin 7 ışını ise; irade, sevgi, zeka, huzur,güç, dürüstlük ve büyü olarak anlamlandırılır. Geometrik bir ilkeyle yedi köşeli yıldızın mükemmel adamı simgelediği, ama sınırlı olanı işaret ettiği bilinir. 
Peri veya elf yıldızı olarak Sihirin sembolü, yedinin uğuru, dünyanın antik yedi mucizesi, yedi gezegen gök kuşağındaki yedi renk, yedi nota, haftanın günleri, simyada yedi metal ve cennetin yedi katını da temsil edebilir. Septagram sembolü Kabala’da Netzach küresi tarafından yönetilir ve evrenin işleyişini betimler. Şansı anlatır, Wiccalıkta Faery geleneğini sürdürenler için kutsaldır.
Geniş açılı heptagram ise, Babalon sembolü olarak, Aleister Crowley ve O.T.O tarafından kullanılmıştır.


ser.jpg


8 Köşeli Yıldız Sembolü ve Anlamı -Octagram-

Bir kalkan ve koruyucu olarak kullanılabilir ve sırları yönettiği düşünülür. Oktad, adalet temsilcisidir. 
Selçukluların temel sanatsal figürlerindendir ve İslam dünyasında, 8 cenneti anlatan sembol olmasının yanında 8 ilkeyi anlatan bir sembol olarak kullanılır. İlkeler; sabır, şükür, sadakat, merhamet, doğruluk, sır tutmak, acizliğini bilmek ve cömertliktir. 

Osmanlı, Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan armaları Sultan II. Abdülhamid Han’ın Tuğrası, T. C. Emniyet Genel Müdürlüğü Arması, Selçuklu eserleri, Divriği ulu cami, Çifte Minareli Medrese, Buruciye Medresesi, Şifaiye Medresesi ve bunların bazılarında yeni yapılan demir parmaklıklara süsleme olarak da uygulanmıştır. 
Diğer yandan, Malta şovalyelerini temsil etmiştir.  Şövalyelikte 8 ilke olan; inançlı olmak, güçsüzler için savaş, cesaret, dürüstlük, cömertlik, azim, kahramanlık ve sadakati betimler. 

Türk polis armasındaki Sekiz Köşeli Yıldız, ilk olarak Sultan Abdülaziz (1861-1876) tarafından devlet hizmetinde başarılı kişilere verilen madalya şeklinde çıkartılmış, daha sonra Türk polisinin amblemi olmuştur. Alt bölümündeki çift başlı kartal, Selçuklu Devleti'nin (1040-1157) güç, özgürlük ve bağımsızlık simgesidir. Armadaki “Sekiz Köşeli Yıldız”ın toplam 62 ışını vardır, bu ışınlar, bir Güneş Kursu gibi 62 etik değeri ve 8 ana kuralı anlatmaktadır.

Octagram8koseliyildiz.jpg

9 Köşeli Geometrik Yıldız Diyagram Sembolü ve Anlamı -Enneagram-

En geniş doğal sayı olarak, “tamamlanma, hikmet’’ anlamına gelir. Son tam sayı olarak bir devrenin tamamlandığına işaret eder. Enneagram- Aydınlanma sembolüdür.
Yüksek bir gelişim potansiyeline ulaşmanın anahtarı olarak, ayrı düzeylerde kişisel gelişimin, farklı psişelerdeki 9 ayrı kişilik tipini, G.I. Gurdjieff ve P.D. Ouspensky'nin fikirlerine dayalı mistik dördüncü yol öğretisini de kapsadığını görürüz. Enneagram, Gurdjieff'te, kainatın matematik kanunlarına dayanan felsefi, kozmolojik insan eğitimi modelidir. İnsanı özüne çevirme amacı taşır. 9 kişilik tipinin tesbitinde önem kazanır. 

Bir çember içindeki 9 köşeli diyagramdır. Yunanca ennea (dokuz) ve grammos (çizilmiş, yazılmış) sözcüklerinin birleşiminden oluşur. Dokuz kişilik tipi ise; reformcu, yardımcı, başaran, bireyci, sadık, hevesli, meydan okuyan, inceleyici ve barışçı olarak sıralanmıştır.

[b][b][b][b]Enneagram_Symbolu.jpg[/b][/b][/b][/b]

Bu konuyu yazdır

  BAŞMELEK GABRİEL - Günlük Mesajı – 25.06.2016
Yazar: Emka - 25-06-2016, Saat: 14:26 - Forum: Gabriel (Cebrail) - Yorum Yok

BAŞMELEK GABRİEL - Günlük Mesajı – 25.06.2016 Cumartesi


Hayatınızda her şeyin olağanüstü bir kolaylıkla yerli yerine oturduğu, şahane bir gün hiç yaşadınız mı? Öyle günler akışı bulduğunuz ve onun sunduğu destek ve faaliyetin açık kalplilikle kabul edildiği günlerdir. Sevgililer,öylesi günler kırk yılda bir olmak zorunda değildir. Şayet yapmayı seçerseniz, inanç ve güvenle en yüksek hayrınıza teslim olmaya niyet ederek, her gün enerjik dalgaların olumlu havasından yararlanabilir ve akışın sağladığı desteği kullanabilirsiniz. Böyle yapmaya başlar başlamaz, günlük hayatınızda yön bulmak için tercih ettiğiniz yöntem haline hızla geleceğini söyleyebiliriz. Kolaylığa bir şans vermeye hazır mısınız?

Kendinizi kısıtlamak rahatsızlık yaratır çünkü ruhunuz daima büyüme ve gelişme peşindedir. Başkalarını kısıtlamaya kalkışmak ilişkinizde rahatsızlık yaratır ve en nihayetinde ruhun aradığı özgürlüğü onurlandırmak amacıyla onların sizi reddetmek zorunda kalmalarına sebep olur.
Sevgililer, kontrol etmek sizi kendiniz için olmak istediğiniz ya da başkalarıyla olmak istediğiniz noktaya götürmez. Özgürlükten korkmayın çünkü sizi en derin tutkularınıza ve en hakiki bağlantılara tam olarak götürecek olan şey özgürlüktür. Kendinizi saklama, küçük görme ve hayatınızı korkunun yönetmesine izin verme devri biterek yaratım, ilerleme ve deneyimi kucaklamayla yer değiştirdi.


~Başmelek Gabriel


Archangel-Gabriel.jpg

Bu konuyu yazdır