Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,077
» Son Üye: kuyucadisi
» Toplam Konular: 2,836
» Toplam Yorumlar: 3,067

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 2305 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 2305 Ziyaretçi

Son Aktiviteler
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 669
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 520
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 941
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 862
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,870
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 9,272
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,644
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,488
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,787
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 2,032

 
  EN İYİ SAĞLIK İÇİN BEYNİMİZİ VE GENLERİMİZİ DEĞİŞTİRMEK
Yazar: Archilles - 05-09-2017, Saat: 13:42 - Forum: SAĞLIK - Yorum Yok

Brendan Turner
Nörobilim ve epigenetikte en son araştırma, sağlığa bakış ve hastalığı tedavi etme şeklimizde devrim yapmaya yönlendirdi. Beynimizi ve genlerimizi değiştirme ve onların gördüğü zararları onarma yeteneğimizi gösteren bir çok araştırma, neye inandığımızın, nasıl hissettiğimizin ve nasıl yaşadığımızın sağlığımız üzerinde gerçek ve uzun süreli etkisi olduğunun reddedilemez kanıtını oluşturuyor. Paradigma, sağlığın zihnin, bedenin ve çevresel faktörlerin bütünleştirilmesi olduğunu tanıyan biyo – psiko – sosyal modele değişiyor.

Nöroplastisite, çevreden gelen ve bilinçli niyetlerimizin girdisinin sonucu olarak herhangi bir yaşta beynimizin kendini yeniden yapılandırma ve yeni devreler yaratma yeteneğidir. Nörobilimciler çocukluktan sonra, beyin yapısının göreli olarak sabitlendiğine inanırlardı. Ama yeni bulgular yetişkinlikte beynin ve sinir sisteminin bir çok yönünün yapısal ve işlevsel olarak değişebileceğini ortaya koyuyor, buna öğrenme, hafıza ve beyin incinmelerinin iyileşmesi dahildir.

Zihnimizi istenmeyen bağlantılardan ayırmaya veya bu bağlantıları koparmaya odaklayabiliriz, böylece düşünme, hissetme ve eyleme geçme şeklimizi etkileyen geçmiş deneyimleri salıveririz. Yeniden yapılandırılan beyin artık geçmişin devresine göre ateşlenmez. Bu nörolojik budama ve filizlenme veya öğrenilen şeyi unutma ve öğrenme şimdiki sınırlamalarımızın üzerine yükselmemiz ve şartlanmamızdan veya koşullarımızdan daha büyük olmamız için fırsat yaratır.

multi-dimensional-man-1.jpg
 
Genlerimiz beynimiz kadar değişebilirdir
Bugünün araştırmalarının en aktif alanlarından biri epigenetiklerdir – çevrenin gen aktivitesini nasıl kontrol ettiğinin incelenmesi. Epigenetikler, DNA’nın tüm yaşamı kontrol ettiğini ve gen ifadesinin hücrenin içinde gerçekleştiğini ifade eden geleneksel genetik modelin tam zıttıdır. Daha önce genlerin çoğu hastalıktan sorumlu olduğu düşünülüyordu, ama şimdi çevrenin belirli genleri aktive veya deaktive ederek hastalık üretmede en nedensel faktör olduğunu biliyoruz. Zayıf yaşam tarzı seçimleri, besinsel eksiklikler, kronik stres ve çevresel toksinler gen ifadesini etkiler ve hastalığa neden olur.

Epigenetikler bize genetik kaderimizin kontrolünü geri alma yeteneğini verir. Basit bir DNA testi hastalık riskimizi önemli ölçüde azaltacak ve sıhhatimizi maksimuma çıkaracak eşsiz genetik profilimize dayanarak spesifik diyet, egzersiz ve yaşam tarzı planını ortaya koyar. Yalnızca düşüncelerimizi, duygusal tepkilerimizi ve davranışlarımızı değiştirerek hücrelerimize yeni sinyaller gönderebiliriz ve hücre yeni bir şekilde aktive olduğunda, aynı genetik mavikopyanın binlerce varyasyonunu yaratabilir.

Beyin ve beden güçlü elektrokimyasal sinyaller vasıtasıyla etkileşim kurar. Nörotransmitterler ve kimyasal haberciler sinir hücreleri arasında sinyaller gönderir, bu beynin ve sinir sisteminin iletişim kurmasını sağlar. Nöropeptitler hipotalamusta üretilen kimyasallardır ve epifiz bezinden geçerler, sonra kan akışına girerler ve hormonlar üretmek için bedenin farklı bezlerine sinyal gönderirler. Nöropeptitler ve hormonlar hislerimizden sorumlu kimyasallardır.

Dışsal çevre kimyasal olarak genlere, bir deneyimin duyguları vasıtası ile sinyal gönderir. Eğer öfkenin toksik halinde, depresyonun melankoli halinde veya endişenin ihtiyatlı halinde kalırsak, o kimyasal sinyaller aynı genetik düğmelere basıp dururlar, sonuçta belirli hastalıkların aktivasyonuna neden olurlar. Stresli duygular genetik tetikleyiciyi çeker, hücrelerde düzensizliğe neden olur ve en sonunda bedende hastalık yaratır.

Genlerin pozitif şekilde sinyal göndermesi için beyni yeniden yapılandırmak
Farklı düşünceleri düşünürken, beyin devreleriniz buna karşılık gelen sıralamada ve modellerde ateşlenir. Bu nöron ağları aktive edildiğinde, düşündüğünüz şekilde hissetmeniz için beyin o düşüncelere tam olarak uyuşan spesifik kimyasallar üretir. Beyin, bedenin nasıl hissettiğini izleyerek beden ile sürekli iletişimdedir. Aldığı kimyasal geribildirime dayanarak, beyin bedenin hissetme şekline karşılık gelen kimyasallar üreten daha fazla düşünceler üretir, böylece önce düşündüğümüz şekilde hissederiz, ama sonra hissettiğimiz şekilde düşünmeye başlarız.

Bu düşünme ve hissetme süreci bir var olma hali yaratır – kimliğimizin bütüncül bir parçası haline gelen tanıdık zihinsel/duygusal bir hal. Beyniniz ve bedeniniz arasındaki bu döngüsel iletişimin sonucu, yaşam deneyimlerinize öngörülebilir tepki vermeye eğilimli olmanız ve bilinçsiz olarak otomatik şekillerde davranmanızdır. Zamanla aynı negatif düşünceleri ve hisleri tekrarlamak bedeni çok fazla bilinçli düşünce olmadan ıstırabın hissini hatırlamaya şartlandırır, böylece bu şimdi doğal ve normal görünür. Bu programı değiştirmek ve zihni ve bedeni uyuma getirmek için, bilinçaltı zihin ile çalışmamız gerekiyor.

Meditasyon ve beden – merkezli terapötik teknikler bizi kontrol etmekte olan bilinç dışı programlar üzerinde kontrolü ele almamıza yardımcı olur. Sinir hücrelerini yeniden yapılandırabiliriz ve zihin ve bedenin rutin bilinç dışı hallerinin nörolojik donanımını budayabiliriz ve artık genlerinize aynı şekilde sinyal göndermez. Beyninizi, bunun yerine kim olmak istediğinize dayanan yeni düşünce ve his kalıpları ile yeniden yapılandırırsınız. Beden ve zihin uyum içinde çalışmaya başladığı zaman, bu gerçek değişim noktasıdır. Dış çevremizdeki tüm koşulları kontrol edemeyebilirken, kendi içsel ortamımızı kontrol etmekte seçime sahibiz ve bunun gen ifademizde ve toplam sağlığımızda pozitif etkisi olur.

(Çeviri: Saffet Güler)


Kaynak:koşulsuzsevgi

Bu konuyu yazdır

  ARKTURUSLULAR: YÜKSELİŞ MERDİVENLERİ
Yazar: Archilles - 05-09-2017, Saat: 13:38 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Selamlar, Ben Juliano’yum. Bizler Arkturuslularız! Üçüncü boyut beşinci boyuta bağlıdır. Bu bağlantıların bir kısmı gezegeninizde iyi biliniyor ve kutsal yerler ve kutsal enerjiler tarafından temsil ediliyor. Siz yıldız tohumlarının bir kısmı bu yerleri ziyaret ettiniz. Eğer beşinci boyuta bağlı olmasaydı biyosferiniz de dahil üçüncü boyut var olamazdı. Gerçekte, beyninizin, ruhunuzun ve yüksek spiritüel enerjinin tüm yaşam formlarının – var olan her şey – beşinci boyut ile bağlantıları vardır. Sizin beşinci boyuta doğal bir bağlantınız var, bu bağlantı mirasınızın parçasıdır. Bu, genetik kodlarınızın parçasıdır. Siz zaten genetik yapınızda, genetik enerjinizde beşinci boyuta açılmaya ve deneyimlemeye sahipsiniz.Yükselmek için genetik yapıya sahipsiniz. Bu Adem ırkları olarak temelinizin parçasıdır.

Dünyadaki Mevcut Portallar
Sizin yardımınızla, yükseliş merdivenlerini indirdik. Bu gezegende yükselişiniz için spesifik olarak tasarlanmış daha fazla yerin olması gerektiğini kuvvetli bir şekilde hissediyoruz. Cennetsel merdivenler kavramı İncil’de ve tarih boyunca bir çok farklı kültürde ortaya çıktı. Cennet merdivenlerini kadim taşların üzerindeki hiyeroglifler olarak görüyorsunuz. Bunlar yüksek bir aleme giden bir yolun olduğu fikrini temsil ediyorlar ve her kadim kültür yüksek alemleri biliyordu ve çoğu zaman yüksek alemlere gitmek için eğitiliyorlardı. Bazı kültürler tırmanmayı temsil etmek için merdiven arketip sembolünü kullandılar. Yakub’un merdiveni kavramı Musevi İncilinde bulunur. Hatırladığınız gibi Yakup bir kayanın üzerinde uyuyakaldı. O normal bir kaya değildi; özel güçleri ve spiritüel enerjileri olan bir kaya idi. Belki bu kristal enerjisi ile karşılaştırılabilir, kristallerin bilincinizde ve bilinçdışınızda farklı kapılar açma gücü vardır. İncil hikayesinde Yakup uyurken, beşinci boyuta gitmeyi deneyimledi. Aynı zamanda, yüksek melek varlıklarının üçüncü boyuta inmek için bu merdiveni kullandığını gördü. Cennet merdiveni insanlığın, bu durumda Yakub’un melekleri görmesini sağlayan dönüştürücü enerji aleti olarak hizmet etti. Melekler her zaman herhangi bir yere inebilirler. Gerçekte merdivene gereksinimleri yoktur, ama belki kısıtlı algısal yeteneklere sahip olan üçüncü boyut varlıkları olarak sizler melekleri görmek için merdiven kavramına gereksinim duyuyor olabilirdiniz. Bu hikayede merdiven bir ışık koridoruna benzetilebilir. Bu, algısal yeteneklerinizi genişletmenize yardımcı olan özel bir enerji alanıdır. Merdiven beşinci boyutu görmenize yardımcı olur.
 
Yükseliş merdivenine yakın olduğunu zaman, genişlemiş görsel yeteneklere ve genişlemiş beşinci boyutsal yeteneklere sahip olursunuz. Enerjisel olarak beşinci boyuta bağlandığınız zaman, telepatik güçlere sahip olursunuz, spiritüel aletlere (aynı anda iki yerde bulunma gibi), yoğun meditasyon deneyimlerine ve elbette zamanlama doğru olduğunda yükselme gücüne sahip olursunuz. Yükseliş merdivenlerini şu andaki yeteneklerinizi geliştirmek ve yükselişinizi pratik etmek için spiritüel bir alet olarak görüyoruz. Tüm dünyaya bir çok yükseliş merdiveni indirdik. Bunlar Sant Pere de Ribes, Barselona, İspanya; Mt. Fuji, Japonya; Kudüs, İsrail; Tomaree Ulusal Parkı, Nelson Bay, Avustralya; Jobs Peak, Alpine City, Kaliforniya; ve Bell Rock, Sedona, Arizona’yı içeriyor. Bell Rock gücü büyüyen eşsiz bir boyutlararası portaldır. Yükseliş merdivenleri koridorlara benzer. Koridorlar üçüncü ve beşinci boyutlar arasındaki tünelleri birleştirir. Koridorda olduğunuz zaman, beşinci boyut enerjilerini daha direkt olarak deneyimleyebilirsiniz. Ayrıca koridorda olduğunuzda bir dönüşüm hissedebilirsiniz. Yüceltme denilen şeyi hissedersiniz. Bell Rock yükseliş merdiveni yükseltici bir koridor veya vorteks olarak kategorize edilir. Vorteksler yüksek alemlere veya İç Dünyanın alt bölgelerine erişim sağlayan koniye benzeyen enerji alanları olarak tanımlanır. Dünyada daha fazla topraklanmış hissetmenize yardım eden yatay erişim sağlayan vorteksler vardır. Yükseltici vorteks yükseliş merdivenlerini deneyimlemek için mükemmel bir yerdir. Bir merdiveni tırmanıyormuşsunuz gibi hissedersiniz. Yüksek varlıkların aşağıya indiğini deneyimlersiniz ve ruhunuzun güçlenmiş yüceltmesini hissedersiniz. Yükseliş merdivenine yaklaştıkça, doğanızda var olan beşinci boyut spiritüel ışığınız son derece aktive olur. Yükseliş merdivenlerine gitmeden önce pratik yapmanız gerektiğini ve bilinçaltınızı bu merdiven imgeleri ile yüklemeniz gerektiğini kuvvetli şekilde hissediyoruz. Yükseliş merdivenlerinden birine fiziksel olarak gidemiyorsanız, meditasyonlarınız sırasında resimlerden seçtiğiniz bir bölgeyi gözünüzde canlandırabilirsiniz.

pathtoone.jpg

Yükseliş Çağrısına Hazırlık
Bilinçaltı, düşünmeden şeyler yapmanıza izin veren Dünyanızdaki bir araçtır. Bilinçaltı bilinçli zihne tepki verir. Bir dansçı veya atlet olarak eğitim gördüğünüz zaman, bilinçaltınız ile çalışırsınız. Sporda ve dansta, düşünmeden tepki verebilmeyi istersiniz. Bilinçaltı da dil öğrenmeye ve meditasyon yapmaya dahildir. Belirli sonuçları tezahür ettirmek istediğiniz zaman, meditasyonlar sırasında gözünde canlandırma yardımcı olabilir. Bilinçaltı ile daha etkili bir şekilde çalışmanıza yardımcı olabilen kurallar ve aletler vardır. Temel aletlerden biri gözünde canlandırma ve imgelemedir. Bilinçaltı bilinçdışının üst katmanıdır. Yükselişe hazırlıkta, yükseliş merdiveninin görsel imgelerini indirin. Bu aktivite sizi yükseliş çağrısına anında karşılık vermeye hazırlar. Belki yükseliş çağrısının nanosaniyede gerçekleşen bir şey olduğunu anlıyorsunuz, ki bu o kadar hızlıdır ki sadece bir bilgisayar tarafından doğru şekilde ölçülebilir. Yükseliş çağrısı gerçekleştiği zaman, anında karşılık vermek istersiniz. Ne yapacağınızı düşünmek istemezsiniz; sadece üzerinde çalışmakta olduğunuz yükseliş aletleri ile karşılık vermek istersiniz. Yükseliş merdiveninin görsel bir imgesini damgalama veya indirme yükselişe hazırlanmanız için önemli bir alettir. Seçtiğiniz yükseliş merdiveni imgesini gözünüzce canlandırma pratiği yapın ve bu imgeyi bilinçaltınızda taşıyın. Rüya zamanınızda bu imgenin görünmesini istemenizi tavsiye ediyorum. Rüya zamanı imgelemesini kullanmak için bir teknik Carlos Castaneda’nın Don Juan’ın Öğretileri kitabında açıklanmıştır. Yazar rüya zamanında ellerinizi görmeye çalışmanız gerektiğini açıkladı: Uyanık bilinçte ellerinize bakın ve ellerinizi en büyük netlik ile görmeye çalışın. Sonra rüya zamanında ellerinizi tam olarak uyanık bilinç sırasında üçüncü boyutta gördüğünüz gibi görmeyi isteyin. ellerinizi gördüğünüz bir rüya görürsünüz. Bu egzersizin amacı, daha büyük psişik güç elde edebilmeniz için, rüya zamanınızda kendinizin farkınıza varmanıza yardımcı olmaktır.

Daha büyük psişik güçle, daha güçlü astral seyahat yapabilir ve spiritüel enerji alanınızı ve auranızın titreşim alanını hızlandırabilirsiniz. Aşağıda Castaneda’nın tekniğine dayanan ileri bir egzersiz var. Uyanık bilincinizde yükseliş merdivenine odaklanın. Odaklanırken, kendinize bu imgenin iki şey yapacağını söyleyin: (1) Bu yükseliş merdiveni rüya zamanınızda görünecek ve onu kullanabilecek ve ona tırmanabileceksiniz. (2) Bilinçaltınızı bu onaylama ile programlayın: “Yükseliş zamanında, yükseliş merdiveni imgesine sahip olacağım ve onu kullanabileceğim. Yükseliş sırasında seçtiğim yükseliş merdivenine gidebileceğim.” Yükseliş için farklı yollar vardır. Bir yerde dururken yükselebilirsiniz. Yatağınızda uyurken yükselebilirsiniz. Enerji alanınızı merdivenden beşinci boyuta anında hareket ettirmeyi gözünüzde canlandırma iyi bir uygulamadır. Yükseliş merdiveni yakınında olduğunuz zaman, fiziksel bedeninizin demateryalize olduğunu ve üçüncü boyuttan beşinci boyuta dönüştüğünü görün. Meditasyonlarınızı sırasında bunu uygularsanız, yükseliş deneyiminiz daha büyük kolaylık ve rahatlıklar gerçekleşebilir.


Meditasyon uygulamasına başlamak için, İbranice kutsal cümleyi tonlayacağım “Kutsal, kutsal, kutsal Her Şeyin Sahibi”, çünkü bu yükseliş kodlarını açmaya yardımcı olur. Böylece, daha kolaylıkla dönüşebilirsiniz. Yükseliş kodlarını yükseliş merdivenleri ile ilişkilendirin. Önce Kadosh seslerini dinleyin [Tonlama: Kadoooosh, kadoooosh, kadoooosh, Aaaadooonaiiiiii Tssseevaaaoooot.] Bu egzersiz için, Bell Rock, Sedona, Arizona’daki yükseliş merdiveni imgesini kullanacağım. Bu, 1,5 metre yüksekliğinde güzel parlak – kırmızı bir kayadır. Bu, bir zamanlar suyun altında olan kadim bir kayadır. Kırmızı kayanın bir çok çatlakları var, çünkü çok fazla çevresel ve atmosferik enerji deneyimledi. Bell Rock çan şeklinde, bu nedenle ismi bu şekilde. Bell Rock’taki yükseliş merdivenine yaklaştığınız zaman, enerjilenmiş hissedersiniz; son derece enerji yüklenmiş ve hatta daha genç bile hissedersiniz. Sanki beşinci boyut bedeninize giriyormuşsunuz gibidir. Üçüncü boyut yaşamınızın düşüncelerinin ve üzüntülerinin yok olduğu görülür. Bu kayayı devasa bir çan şeklinde gözünüzde canlandırın ve çanın tepesinde beşinci boyuttaki yıldız gemimiz Athena’ya giden bir ışık koridoru olduğunu imgeleyin. Bu ışık koridorunun bir ışık merdiveni olduğunu gözünüzde canlandırın ve merdiveni tırmanan diğer yıldız tohumlarını görün. Bu merdivenin muhteşem güçleri var, çünkü çok boyutludur. Bu holografik bir merdivendir; bu nedenler, binlerce insan aynı anda onu tırmanabilir. Önde, arkada, solda ve sağda insanlar olabilir. Merdivene çabasız tırmanılır. Karşılaştırırsak, üçüncü boyut Dünya bedeninizde bir merdiveni tırmansaydınız, biraz çaba gerektirirdi. Genellikle merdiveni çıkmak için belirli miktarda kuvvet ve denge gerekir. Hatta yükseklik korkusu yaşayabilir ve merdivenin sabit olmayabileceğinden kaygılanabilirsiniz. Belki merdiveni tırmanırken merdivenin kaydığı deneyimler yaşadınız ya da aşağıda onu tutan birine gereksiniminiz var. Ama bu merdiven sağlam kayadır. Merdiven çok topraklanmış hissettirir. Düşme korkunuz yok ve merdiveni çıkarken, herhangi fiziksel bir çaba hissetmezsiniz. Fiziksel kuvvet kullanmak zorundaymışsınız gibi hissetmezsiniz. Sadece yukarı çıkma duygusu hissedersiniz, çünkü yukarı çıktığınızı düşünüyorsunuz. Bunu düşünün ve sonra bunu yapın – yukarı çıkmak ve merdiveni tırmanmak. Bu çok yumuşak, çok çabasız. Yukarı bakın ve melekleri ve ruhsal rehberleri görün. Merdivenin üst noktasında beni, Juliano’yu görüyorsunuz. Size yoğun enerji ve ışık gönderiyorum. Sizi Bell Rock yükseliş merdiveninin daha yükseklerine çeken bir mıknatıs gibiyim. Yükseliş zamanında beşinci boyuta yolcuğunuzun yumuşak ve çabasız olmasını sağlayacağım. 

Bell Rock’un tepesinde devasa bir altın enerji alanı var, bir çok insan yükseliş merdiveni ile çalışmaya dahil oluyor. Yakınınızdaki başka bir yükseliş merdivenine daha fazla bağlantılı hissediyorsanız (daha önce sözü edilenler gibi), meditasyonlarınızda o imgeyi kullanın. Tüm merdivenler sizi çabasızca Athena yıldız gemisine yükseltir. Düşüncelerinizin sizi yukarıya yansıttığını hissedin. Şimdi bu Bell Rock yükseliş merdiveni imgesini üçüncü gözünüzün önünde beyaz ekrana koymanızı istiyorum. Bu imgeyi ekranda tutun. Bu imgeyi tam olarak onu yarattığınız şekilde yükleyeceğiz – Bell Rock’un tepesinde konumlanmış merdiven. Seçtiğiniz herhangi bir bölgede Juliano’nun noktasında merdiveni görebilirsiniz. Şimdi imgenizin parlak olması için size omega ışığı (*) gönderirken bu imgeyi bilinçaltınıza yüklüyorum. Beşinci boyuttan gelen bu ışık frekansları çok renkli ve normalde üçüncü boyutta görülmeyen yoğunluğa sahip. Omega ışığı üçüncü boyutta çalışabilir, özellikle bir beşinci boyut üstadı onu Dünyaya gönderdiği zaman. Bu ışığın üçüncü boyut enerjilerini dönüştürme ve spiritüel çalışmanızı derinleştirme ve güçlendirme özel güçleri var. Omega ışığının onu kuvvetlendiren beşinci boyutsal gücü var ve sizin yükselişe reaksiyonunuzu aktive eder ve büyütür. Yükseliş merdiveni rüya zamanınızda ortaya çıkar ve ona tırmanabilirsiniz, ki bu muhteşem bir deneyimdir. 

Şimdi Omega ışığının imgenize geldiğini hissedin. Omega ışığı merdiven imgenizi dolduruyor. Üç sayısında, tüm imge bilinçaltınıza inecek. Ruhunuz, canınız ve egonuz uyumlanacak – bir, iki, üç. İmge bilinçaltınıza gitti. İmge bilinçaltınıza düşerken yükselmekteymişsiniz gibi hissedebilirsiniz. Omega ışığını kullanarak bu güçlü imgeyi başarılı şekilde yüklediniz. Meditasyon yaptığınız ve bilinçaltınız vasıtasıyla onaylamalar ve tezahürler kullandığınız zaman, bu tekniği kullanın. Arzu ettiğiniz imgeyi beyaz ekranınıza koyun, imgeye omega ışığı getirin ve sonra onu omega ışığında süsleyin. Bugün yapmış olduğumuz gibi onu bilinçaltınıza gönderin. Meditasyonlarınızda ve yükseliş uygulama çalışmanızda güçlü bir yükselme ve etki deneyimlersiniz. Bizim perspektifimizden, yükseliş çalışması pratik yapılmalıdır. Merdivenleri içeren bu güçlü yerleri kullanarak yükselişe hazırlanmalısınız. Bu merdivenler güçlü aletler ve aktivasyonlardır. Yükseliş kodlarını mühürler olarak düşünüyorum ve bunların kırılıp açılması gereklidir. Omega ışığını, mühürleri gevşetebilen veya kilidini açan bir lazer ışın demeti gibi düşünebilirsiniz. Şimdi etrafınızda omega ışığını gözünüzde canlandırın, çünkü o düşük titreşimleri uzakta tutan koruyucu bir ışıktır. Etrafınızda omega ışığına sahip olduğunuz zaman, düşük kuvvetler auranıza sızamazlar.

Omega ışığı alıcılığınız üzerinde çalışmak önemlidir. Auranızı güneş paneli gibi düşünün. Solar hücreler veya paneller Güneşten enerji alabilirler ve bu enerjiyi 12 – volt elektriğe çevirebilirler. Son bir kaç yılda daha etkili solar hücreler inşa etme teknolojisi büyük ölçüde ilerledi, şu anda kullanmakta olduğunuz güneş paneli hücreleri daha etkili ve daha güçlü. Solar hücrelerinizi korumak için bakım olacağını anlayın. Örneğin, kirlendikleri zaman hücreleri temizlemeniz gerekebilir. Ayrıca solar – hücre panellerinin Güneş almak için konumlandırılması gerektiğini düşünün. Auranızın etrafında omega ışığı almak için en etkili, alıcı hücrelere sahip misiniz? Auranız omega ışığını en etkili şekilde alacak kadar temiz mi? Auranızı yüksek ışığın yönünde döndürebiliyor musunuz? Merkezi Güneş şu anda Athena yıldız gemisine büyük miktarda omega ışığı yayıyor, Athena yıldız gemisi de omega ışığını size gönderiyor. 

Auranızı gözünüzde canlandırın ve etrafınızdaki enerji alanını görün. Auranızın dış kenarını parlak mavi bir çizgi olarak görün ve orada güzel enerjisel alıcıları görün. Bu alıcılara omega ışık alıcıları adı veriliyor. Bunlar auranızın her tarafındadır. Bu alıcıların saf ve temiz olduklarını görün. Aura ışık sensörlerinizin omega ışığını en etkili şekilde alabilmesi için, bu alıcılar en ileri spiritüel teknolojiye sahipler. Tüm auranızın etrafında çoklu omega ışık hücreleri var ve auranız şimdi omega ışığı alıyor. Işıldıyorsunuz, çünkü çok fazla ışık alıyorsunuz. Direkt güneş ışığının altında olan ve çok fazla enerji alan ve pilleri çok etkili şekilde yükleyen dünyadaki güneş panelleri gibisiniz. Siz şimdi omega ışığını üçüncü boyut enerji alanınıza işliyorsunuz. Spiritüel dönüşüm yasası, benzer düşüncede olan enerji alanlarının birbirini çektiklerini söyler. Enerji alanınız parlak omega ışığı ile dolu. Yükseliş merdiveni de omega ışığı ile dolu. Yükseliş anında, çok fazla miktarda omega ışığı akışı olacak. Yükseliş meditasyonlarınızdan, bilinçaltınız şimdi omega ışığına sahip ve rüya dünyanız yükseliş merdiveni imgesine sahip. Uyumadan önce yükseliş merdiveninin gözünüzde canlandırın. Bu güçlü ışık imgesi rüya dünyanızı doldursun. Beşinci boyut ışığına daha direkt olarak bağlanmak için gezegen etrafında diğer aletleri aktive ediyoruz.
Yükseliş için diğer etkili aletler tüm dünyaya indirilen on iki adet Arkturus eterik kristalidir. Bu kristaller dünyaya özel beşinci boyut şifa ışığı çekebilen omega alıcılarına sahiptir. Bir gezegen olarak dünya kilidinin açılması gereken özel yükseliş kodlarına sahiptir. Bu, şifa çemberleri, kutsal tonlamalar ve grup enerji bağlantılarını kapsayan özel çalışma gerektirir. Bu güçlü gezegensel çalışmayı yapmaya hazırsınız ve birlikte Dünya gezegeni için yükseliş kodlarını açmayı istiyoruz. Bunun gerçekleşeceği zaman yakında gelecek. Hepinizi çok seviyorum. Size omega ışığı gönderiyorum. Ben Juliano’yum.

* OMEGA IŞIĞI
Bu Omega Işığı, fiziğin normal yasalarını ve Dünyanın normal yasalarını çok aşan özelliklere sahip olan kuantum ışıktır. Bu Dünya gezegeni biyosfer dediğimiz şeyi yaratan yaşam gücünün ve spiritüel enerjinin birikimine sahiptir. Biyosfer aslında bu gezegenin etrafındaki enerjinin kuvvet alanıdır. Bu auraya benzer. Bir insanın aurasına benzeyen bir çok özelliklere sahip olan bir enerji alanıdır. Örneğin, Dünyanın aurası yaşam gücü enerji alanı içerir. Meridyenleri içerir. Bir çok farklı kaynaktan gelen kuvvet alanlarının farklı yollarını içerir. Bu farklı kaynaklar insanlık için henüz bilinir değil. Biz bu tür bir ışık kaynağı kullanmaktayız. Şifa için olan bu yeni ışığa kuantum ışığı diyoruz. O kuantum şifa için kullanılıyor. Ona ayrıca kuantum ışığının bir formu olan Omega Işığı adını veriyoruz. Omega Işığı evrende akan ilahi yaşam gücü enerjisinin parçası olan spiritüel bir enerji gücüdür. Omega Işığının özel bir gücü ve karakteristikleri vardır, çünkü evrende var olan yüksek kaynaktan gelir. 

Omega Işığının bu yüksek kaynağının muazzam şifa yetenekleri vardır. Biyosfere ve biyosferde yaşayan tüm varlıklara tamamlayıcı olan muazzam yetenekleri vardır. Omega Işığının büyük şifa özelliği vardır, çünkü biyosfer ile rezonanstadır. Biyosferin bir titreşim frekansı vardır. Evrendeki her şeyin bir titreşim frekansı vardır. Biyosfer özel bir frekansta ışır ve titreşir. Omega Işığı titreşir ve bu biyosfer ile nasıl rezonansta olacağını bilir, bu nedenle Omega Işığını hissedenler ve alanlar bir güncelleme alırlar, enerjisel sistemlerine enerji yükseltmesi alırlar. Daha bütün hissederler; daha birleşmiş hissederler ve en yüksek seviyede var olan spiritüel ışık ve enerji ile daha fazla temasta hissederler.
Omega Işığı normal insan görüş spektrumunda görünür değildir. Normal insan ölçüm cihazları ile de algılanmaz.

12 Kristalin Listesi ve Her Birinin Rolü:
Mt Fuji, Japonya— Bu kristal şimdi gelişiyle açılmakta olan Lemurya’dan gelen yaşam güçlerinin enerjisini taşır. Bu ışığın büyük sırlarını ve gezegenin kadim bilgisini içeren kadim bir kristaldir. Kadim büyükbabalar ve büyükanneler ile bağlantısı vardır.

Gölü, Bodensee, Almanya— Bu kristal Dünyanın ley hatlarına yeni bilgiler, yeni kodlar, yeni yapılar, yeni dinamikler sağlar ve yeni bilgiye erişmemizi sağlar.

Moraine Gölü, Kanada— Lineer zaman/uzayın ve neden/sonucun normal yasalarını bypass edebilen Kuantum eterik enerji aktivasyon ışığını içerir.

Shasta, Kalifornia, ABD— Kristal, Galaktik Kachina ve Arkturus Yıldız Kapısının birleşimi; Mt Shasta güçlü bir Yükseliş noktasıdır. Ayrıca ruhumuza, ruhsal gücümüze ve ruhsal misyonumuza kolay bir bağlantı sağlar.

Volcán Poas, Kosta Rika— Bu kristal galaksileri farklı yönlerde iten ve çeken Büyük Çekici Güç ile bağlantılıdır. Ayrıca Yerkürenin enerji kanallarındaki bloke enerjiyi çekmeye ve boşaltmaya yardımcı olur, örneğin o bölgede denge yaratmak için Ring of Fire’ı modifiye etmek.

Montserrat, Barcelona yakınında, İspanya— Bu görkemli yer kutsal bir sitedir. Juliano bize onun savaşlardan ve kutupluluktan özgür olduğunu ve kristalin güçlü, kutsal bir enerjiye sahip olduğunu söylüyor. Bu kristal kutsal ışık ile çalışmak için indirildi ve diğer kristallerin kutsal enerji siteleri olmalarına yardımcı olacak.

Blue Mountains Ulusal parkında Grose Vadisi, Avustralya— Bu kristal Gaia Ana’nın Dişil Tanrıça enerjisi olan Gökkuşağı Yılanına bağlar. Avustralya’nın Aborijinleriiçin büyük önemi olan bir bölgedir.

Taupo Gölü, Yeni Zelanda— Bu kristal zenginliğin ve bereketin temsilcisidir. Onunla çalışanlar için enerjinin büyük çekici kuvvetidir. Ayrıca Dünyadaki Yerli İnsanlaron spiritüel kuvvetinin ve gücünün yeniden onaylanmasıdır. Onları misyonlarına yeniden uyandırmaya yardım eder.

Barrancas del Cobre (Copper Canyon), Meksika— Bu kristal bize Arkturus enerjisine yeni bir bağlantı verir, Alano Gezegeni ve orada yaşayan Alano isimli 5 nci boyut üstadına bağlanabildiğimiz bir bağlantı. Ayrıca kristal özel titreşme enerjisini taşır, bu başka boyuttaki kendimize veya nesnelere gitmemizi sağlar.

Lago Puelo, Arjantin— Bu kristal Dünyaya ilk getirilen kristaldir. Bu kristal başlangıçta var olan enerjiyi, inisiyasyon enerjisini ve enerjiye bağlantıyı taşır.

İstanbul— Bu kristal ifşa edilecek saklı bilgiler ve yüksek ezoterik bilgiler ile ilgilidir. İçsel Kodları açmanın anahtarları buradadır.

Serra da Bocaina— Dünya 3 ncü ve 5 nci boyutlar ile etkileşim kurar. Bu kristal, 5 nci boyut enerjisinin 3 ncü boyutta tezahür ettirilmesini temsil eder.

(Çeviri: Saffet Güler)

Kaynak: koşulsuzsevgi

Bu konuyu yazdır

  Kaçıncı Boyuttan Spiritüelsin?
Yazar: Emka - 05-09-2017, Saat: 13:23 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Yıllar önce verdiğim bir konferans sonrasında, kendisini mesleğiyle tanıtan (yani öncelikli kimliği toplumda saygın olarak kabul gören mesleği olan) bir kadın yanıma gelip bana spiritüelliğimin hangi boyutta olduğunu sormuştu. Sorusunu anlamamıştım. Spiritüelliğim hangi boyutta mı?  Ne demek istiyordu acaba? Ben sorusunu anlamlandırmaya çalışırken kadın, büyük bir gururla kendisinin on sekizinci boyutta olduğunu söyleyerek bana, müridi olduğu modern tarikatın propagandasını yapmaya başladı. Sadece bu grubun üyeleri yaklaşan kıyametten sağ kurtulacaktı. Tabii tüm tarikat üyeleri gibi o da ismini verdiği grubun tarikat olduğunu kabul etmiyordu. Bu grup üyeleri seçilmiş kişilerdi. Ben de gruplarına katılırsam on sekizinci boyuta yükselecektim.  Eğer katılmayı seçmezsem de bu gerçekte benim seçimim olmayacaktı, bu özel grubun on sekizinci boyut titreşimleriyle uyum içinde olmadığım için, grubun uzaylı yöneticileri benim katılmama izin vermeyeceklerdi. Bunu da ben içimde “katılmama seçimi” olarak hissedecektim.

Nevrotik ego nasıl da her şey için bir kılıf uydurma konusunda uzman.
Peki, spiritüellik nedir? Spiritüellik varlığımızın özü ve en derin doğasıdır. Spiritüel olduğumuza ister inanalım ister inanmayalım, ister dindar ister dinsiz olalım her birimiz bu gezegende yaşadığımız süre içinde, bir bedene de sahip olan spiritüel varlıklarız. Spiritüellik kodlarımızda vardır; tıpkı bir tohumda ağacın yetişkin versiyonuna dair tüm bilgilerin kodlarının olması gibi, tıpkı döllenmiş bir yumurtada insanın fiziksel boyutta yetişkin halinin kodlarının olması gibi. Bu kodlara uygun şekilde adım adım fiziksel olarak ana rahminde gelişir, doğarız ve yine adım adım gelişerek yetişkin oluruz.
Bu kodlama sadece fiziksel potansiyelimizde değil, zihinsel ve ruhsal potansiyelimizde de vardır. Bu nedenle spiritüellik, içgüdülerimizin en derin düzeyinde var olan en yüksek dürtümüzdür. Bu dürtü yaşam boyu bize kendisini değişik yollarla hatırlatır.

Spiritüelliğin özünde gerçek benliğimizi BİLMEK arayışı, bilincin gerçek doğasını keşfetme arzusu vardır. Bu arzu ve arayış tüm spiritüel öğretilerin temelini oluşturur. Bireysel ego, nevrotik de olsa sağlıklı da olsa, kimliğimizin çok kısıtlı, çok sınırlı bir boyutunu temsil ediyor. Gerçek kimliğimizden habersiz olduğumuz için yaptıklarımızla ve sahip olduklarımızla sahte bir kimlik – ego-  oluşturuyoruz. Dünyada her şey sürekli değiştiği için, Hayatın akışı sürekli değişim olduğu için, bu sahte kimliğimiz sürekli tehdit altında oluyor. Çünkü sahte kimlik  yani egomuz değişimden hoşlanmaz. Her şey aynı kaldığında kendisini güvende hisseder. Bu sahte kimliği koruyup güvende tutma çabası, korkularımızın ve benmerkezci davranışlarımızın kaynağı oluyor.
Hepimiz on yıl önce, yirmi yıl önce, otuz yıl önce farklı biriydik. Bir geriye gidip düşünün. O zamanlar düşündüklerinizin, yaptıklarınızın, seçimlerinizin ne kadarını bugün yapar ya da onaylardınız? Ama içimizin derinliklerine bakarsak, düşüncelerimiz, duygularımız, anlayışımız değişse de “derin benliğimizin” özü aynı kalıyor ve biz hayat boyunca aynı kalan “ben”i bir şekilde hissediyoruz. Genellikle de fragmanlar halinde, ruhumuzun “reklam” anlarını yaşadığımızda kendimizi olduğumuzun çok ötesinde bir zenginlikte hissediyoruz.  Günlük yaşantımızın karmaşası içinde arada bir de olsa, bu derin benliğimiz kendisini bize bir şekilde hatırlatıyor. Bu “reklam” anlarında kendimizi harika hissediyoruz. Herkesi ve her şeyi seviyor ve olanı olduğu gibi kabul ediyoruz. Bu anlar KENDİmizi en çok sevdiğimiz anlar oluyor.

Çünkü bu “ben” herkes için aynı ben yani hepimiz evrensel bir şeyi paylaşıyoruz. Bu derin benliğimizi keşfettiğimizde ve onu yeniden “hatırlamak” için adımlar attığımızda, adım adım hayatı bize zehir eden korkularımızdan da özgürleşiyoruz. İçimizde derin bir güven ve huzur hissediyoruz. Bu güven ve huzur dış dünyamızda olan bitenlerden etkilenmiyor. Bunun sonucu olarak da gittikçe daha az benmerkezci oluyor, başkalarının onayına daha az ihtiyaç duyuyor, sosyal statü ve nesnelere sahip olmayı daha az önemsiyoruz. Gittikçe daha sevecen, daha sağlıklı daha canlı oluyoruz. Birçok spiritüel öğreti bu durumu “iç özgürlük” olarak tanımlıyor.
Spiritüel öğretilerin çoğu Bilincin gerçek doğasını anladığımızda Tanrıyı da anlamış olacağımızı söyler. Eğer Tanrı, tüm yaradılışın özü ise, Tanrı her varlığın her insanın da özüdür. İşte bu nedenle varlığımızın özünü keşfetme arayışı Tanrıyı keşfetme arayışıdır.
Bazı insanlar din ile spiritüelliğin bir ve aynı şey olduğunu sanıyor. Eğer kişinin dini eğilimi yoksa, spiritüel boyutunu da reddedebiliyor. Bu da onu entelektüel düşünce hapishanesinde tutsak kılıyor. Oysa spiritüellik, kurumsal ve hiyerarşik yapılanmalardan özgürdür. Spiritüellik dogma ve inançlarla değil, değerler, tutumlar ve uygulamalarla ifade edilir.
İNSAN olma kriterlerinin çağdan çağa toplumdan topluma değişmeyen ahlaki değerler toplamına ETİK değerler diyoruz. “Etik” sözcüğünün kökeni Yunanca “alışkanlık” anlamına gelen ethos kelimesidir. İnsanlığımız önce alışkanlıklarımızı bilinçli hale getirmekle, sonra bilincimizi alışkanlık haline getirmekle gelişiyor. Etik değerlere uygun yaşamanın yoluna girmek için bilinçli düşünme sistemini devreye sokmamız gerekiyor.

5-besinci-boyut.jpg


Birey olabilmiş insanı, varlığının derinliklerinde motive eden şey, ne kadar iyi insan olduğuna kendisinin inanması, ne kadar iyi insan olduğuna başkaları tarafından inanılması, suçluluk duygularından affedilerek özgürleşme arzusu veya kendinden güçlü bir varlığa sığınma ve onun tarafından korunma kollanma ihtiyacı değildir. Ruhumuzun gerçek motivasyonu, içinde yer aldığımız toplumda, kültürde ve dünyada düşünce/duygu/davranış tutarlılığı içinde etik değerlere uygun yaşam sürerek gerçek ve yararlı bir birey olma arzusudur.
Gerçek spiritüellik tıpkı çocuklar gibi merak, haz ve gizemi keşfetme arzusuna dayanır.  Oysa spiritüelcilik oynayan kişilerde dualite anlayışı hakimdir. Ben-sen, doğru-yanlış, benden üstün-benden aşağı gibi.

Spiritüellik evrene “bütünsel” yaklaşımı içerir. Herkesle ve her şeyle bağlantılı olduğumuzun bilincidir.
Spiritüellik merakla ilgilidir. Spiritüel boyutunun farkına varan insan için kesinliğin güvencesi hiç de çekici değildir.
Spiritüellik, öğrenmeye, gizemi keşfetmeye meraklı olanları çeker.
Spiritüellik sürekli sorgulamayı, daha daha daha geniş düşünebilmeyi teşvik eder.
Spiritüel boyutta kutsal olan tek şey Hayat’ın kendisidir.
Hayat’ın bütünselliğinin mucizesinin hem içinde yer almak hem tanığı olabilmek içimizde huşu duygusu ve vecit hali yaratır.
Spiritüel boyutumuza açılan kapı inançlardan değil duygularımızdan geçer.
Spiritüel deneyimler merak, şaşkınlık, hayret, sakinlik, haz, doyum ve şükran duygularıyla hissedilir.
İnsanlığın evriminin günümüz dünyasında geldiği noktada, çoğumuz illüzyonlarımızı ve idollerimizi, gerçeğe, gizeme ve algılanan sınırlarımıza meydan okumanın getireceği sorumluluğa tercih ediyoruz. Çünkü ait olduğumuz tür olan Homosapiens nüfusunun büyük çoğunluğu, evrim sürecinde bilinç düzeyi açısından henüz bebeklik ve çocukluk aşamasında. Bebek insan henüz sorumluluk taşıyamaz, çocuk insan sorumluluktan hoşlanmaz ama özgürlük ister. Tabii bu özgürlük arzusu sadece kendisi içindir;  kendi payına düşen özgürlük, başkalarının payına düşen sorumluluk olmalıdır. Başkalarının payına düşen sorumluluk, kendi sorumluluğunun üstlenilmesini de içermelidir. İnsanlık ailesinin üyeleri bu çocukluk dönemi narsisizmini ve benmerkezci yaklaşımını aştığı ölçüde evrimleşecek ve İNSANlaşacaktır.

Spiritüellik, İNSAN olabilmektir.
Spiritüel boyutumuzun gelişkinliğinin ölçüsü ise ne kadar İNSAN olabildiğimiz ile ilgilidir. Esas konu,  İNSANLIĞIN evrimleşme sürecinin hangi basamağında yer aldığımızdır.
Skalanın bir ucunda kendinden başkasını düşünmeyen, üretmeden sadece tüketen, varlığıyla çevresine zarar veren, çalan çırpan, yakıp yıkan öldüren, ufacık bir çıkarı için hatta sadece sadistçe bir keyif için “insanlık dışı” olarak tanımladığımız her türlü suçu gözünü kırpmadan işleyebilen insan görünümünde iki ayaklı yaratık var, diğer ucunda ise spiritüel boyutunu madde âleminde deneyimleyen “Ben Tanrıyım” (Enelhak) bilincine ermiş üstat insan.
Bu iki uçtaki insan da aradaki yedi milyar insan da aynı Homosapiens türüne mensup.
İnsan olma serüvenini spiritüel boyutta deneyimleyebilmek, bu gezegende yaşayabileceğimiz en gelişkin seviyemizdir.
Spiritüel sevginin gücüyle  hoşça olun.


yazar :Nil Gün 
kuraldışı sitesinden alıntıdır

Bu konuyu yazdır

  Burçlara Uygun Kristaller Nelerdir?
Yazar: Emka - 05-09-2017, Saat: 12:08 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Koç burcu için Pembe Kuvars, Amber, Garnet, Elmas ve Kaplan gözü kristalleri idealdir Koç burcunun anlık öfkesini ise avucuna alarak derin nefeslerle bekleyebileceği Ay taşı kristali yatıştırır ve dengeler Pembe Kuvars ile aşkını bir kahraman gibi yaşayabilir Aşka ve sevgiye dair iç hesaplaşmalarından ise Garnet ve Pembe Kuvars’ın eşsiz titreşimleriyle sağ çıkabilir Kaplan gözü kristali Koç burcuna iş hayatında kendisi için doğru kararları almasında ve para enerjisini arttırarak yönlendirmesinde yardımcıdır Amber ise bir koç burcunun kendine özgün cesaretinden doğabilecek istenmeyen durumlara karşı onu teskin edici özelliğindedir Üstelik Amber kristali, daha az öfke ve daha çok sabır enerjisini Koçlara iletir

Boğa burcuna uygun kristaller ise şöyledir; Ametist, Yeşil Turmalin ve Yeşim Ametist’ e hayran kalmayan bir Boğa burcu insanı görmedim Boğa burçlarının Ametist kristaline çekilişi oldukça tutkuludur Ametist’ i üzerinde taşıyarak genel olarak bir arınma sağlar ve kendisi için hayatını kolaylaştıran bilince giderek yaklaşır Detaylarda takılı kalmayarak olaylara ve insanlara bakış açısını bu kristalden yayılan titreşimlerle değiştirebilir Yeşim kristali ise aşkta Boğa burcu insanını destekleyicidir Âşık olan veya âşık olmak isteyen Boğa burcu yakınlarınız varsa mutlaka hediye olarak Yeşim kristalini vermelisiniz Yeşim kristalinin enerjisi Boğa burcunu unutamayacağı kalıcı aşklara taşır Boğa burcu insanı için para enerjisini Yeşil Turmalin ile arttırmak mümkündür Cüzdanında taşıyacağı ufak ebatlarda bir Yeşil Turmalin ile parasının hem bereketini hem de miktarını arttırabilir

İkizler burcu için Pembe Turmalin, Kırmızı Agat, Mavi Dantelli Agat, Yeşil Jasper en uygun kristallerdir Pembe Turmalin’ i üzerlerinde taşıyarak enerjilerinin olumsuza kayışını önleyerek olumluda sabitleyebilirler Eğlenceli İkizler burcu için Pembe Turmalin’ in titreşimleri yaşamlarını gözden geçirmelerinde ve sevgi enerjisini daha aktifleştirmelerinde oldukça etkilidir Kırmızı Agat ile kendi yaşamlarında içinden çıkamadığı durumlara yönelik çözümlemelere odaklanabilir Geçmişin ağır yüklerinden Kırmızı Agat’ ı üzerlerinde taşıyarak arınma sürecini başlatırlar Mavi Dantelli Agat ise onların ifade özgürlüğünü destekler İkizler burcu insanı mutlaka yatağının etrafını Agat kristalleri ile çevrelemelidir Bu onlara daha iyi bir uyku sağlar Aşk enerjisini ise Yeşil Jasper kristalini kullanarak kendilerine çekebilirler

Yengeç burçları için Safir, Sitrin, Pembe Kuvars, Yakut, Pembe Kunzit ve Lapis Lazuli kristalleri çok idealdir Su grubuna mensup Yengeç için Safir ve Sitrin etrafını saran bir koruyucu kalkan gibi görev yapacaktır Yengeç burcu insanlar içlerinde bulundukları ortamın negatif enerjilerini kendiliğinden emerek ortama bütün olumsuzluklarını üzerlerinde toplayabilirler Bu nedenle korunmaları yani kendilerini korumaları gereklidir Üzerlerinde taşıyacakları Safir veya Sitrin kristalleri onlara bu korumayı sağlayacaktır Pembe Kunzit, Yengeç burcuna huzur ve uyum enerjisini taşır Pembe Kuvars kristali ise aşkta kalbi hafifleten yardımcı titreşimleri verir Aşk enerjisini Pembe Kuvars ile arttırabilir Yengeç burcu insanı eğer Lapis Lazuli kristalini boğazına yakın olacak şekilde mesela kolye şeklinde taşırsa sezgi gücünü arttırabilir Psişik yeteneklerini geliştirir ve kalp gözünün açılmasına etki eder

Aslan burcu için Kaplan gözü, Amber, Zümrüt, Moldavit, Elmas, Rosen Kuvars ve Kristal Kuvars kristaller çok uygundur Kristal Kuvars ile Aslan burçları geçmişte yaşadığı dramları bırakarak kendilerine yeni bir vizyon oluşturabilirler Kristal Kuvars, onlardaki olumlu yönde gelişmeleri destekler ve bu yöndeki cesaretlerine cesaret katar Moldavit kristali ile uyum ve neşeye enerjisini arttırabilirler Pembe Kuvars ile aşk enerjisini kendilerine çekerler Aşkı acı çekerek yaşama anlayışlarını tamamen değiştirerek artık kendilerini mutlu edebilecek potansiyeldeki kişilerle enerjileri uyumlanır Pembe Kuvars’ın sıcak titreşimleri Aslan burcu insanları için sevgi ve aşka dair problemlerin çözümünde destekleyicidir Cesur kalp bu defa seçimini yaparken düşünerek ve artan bilgelikle bunu yapar Aslan burcu insanı yeniliklere açık olduğundan kristalleri doğru ve bilinçli kullanmakta çok başarılıdırlar


bur%25C3%25A7lar-ve-ta%25C5%259Flar.jpg


Başak burçları için Rutilli Kuvars, Kristal Kuvars, Sitrin ve Obsidyen kristalleri çok uygundur Kristal Kuvars ile temizlik gibi takıntı haline gelmiş özellikleri dengelenebilir Rıtilli Kuvars ile öfkelerinden, hayal kırıklarından ve beklentilerinin onları aşağı çeken olumsuz enerjilerinden arınabilirler Başak burcu insanları çok zekidir Zekâsının ışığını Sitrin kristali ile besleyebilir Aynı zamanda Sitrin kristali onların kalbinin yumuşamasında etkilidir Kendilerine ve dış dünyaya karşı hoşgörü ve affedici tutumlara Sitrin ile sahip olurlar Obsidyen ile yaşama bağlanarak güçlerini arttırabilirler

Terazi burçları için Malakit, Yeşil Turmalin, Krizopras, Kunzit, Pembe Kuvars, Kristal Kuvars, Sugilit, Mor renkli Fluorit, Aventurin ve Sitrin kristallerini örnek verebiliriz Terazi insanları dışadönük halleriyle dengeli gibi görünseler de iç dünyalarında dengesizlik hali hâkim olabilir Geçişleri çok keskindir Dengeli olduklarında dünyanın en tatlı insanlarından birisi oluverirler Pembe Kuvars ve Malakit ile kalıcı denge hallerine sahip olurlar Sessizce oturup bir avucuna Malakit bir avucuna Pembe Kuvars alan bir Terazi burcu insanı hemen sakinleşir Kristal Kuvars ile zihnini dinginleştirir ve olumsuz düşüncelerin esaretinden kurtulabilir Mor renkli Fluorit kristalini üzerlerinde taşımaları ve uyurken yastıklarının altına koymaları ise onların enerji blokajlarını temizler ve uyku kalitesini arttırır Güzel rüyalar görmelerinde etkilidir Sugilit kristalinin muhteşemliği ile yaşamlarına bilgelik, huzur ve uyum enerjisini çağırırlar

Akrep burcu için Sodalit, Akuamarin, Azurit, Malakit, Sitrin, Rodokrozit ve Kunzit kristalleri idealdir Sezgileri zaten çok güçlüdür Bu hali kabullenmek ve arttırmak için Azurit kristalinden faydalanabilirler 3göz yani kalp gözü açmak ve bunu muhafaza etmek için Azurit veya Malakit kristalinden birini üzerlerinde taşıyabilirler Sitrin kristali onları dışarıdan gelmesi muhtemel olumsuz enerjiye karşı koruyacaktır Aynı zaman Sitrin kristali nefret, kin gibi kişiyi olumsuz etkileyen enerjileri kalbinde çözümlemesine yardımcı olur Akuamarin ve Sodalit kristalleri kalpteki olumlu enerjilerin açığa çıkmasını ve genişlemesini kolaylaştıran titreşimleri salarlar Yani bir nevi kalp koruması şeklinde hizmet ediyorlar Rodokrozit ve Kunzit kristalleri ile Akrep burçları aradıkları aşkı yaşamlarına davet ederler ve sevgi titreşimlerini yükseltirler

Yay burçları için Turuncu Kalsit, Ay taşı, Yakut, Kristal Kuvars ve Sitirin kristallerini örnek verebiliriz Bu kristaller eşliğinde Yay burçları kendi içsel yolculuklarında özüne ait bilgilere erişe-bilirler Seyahat esnasında yanlarına alacakları bir parça Ay taşı ile işlerini kolaylaştırmış olurlar Yay burçlarının enerjilerini yükselten en önemli kristallerden biri Sitrin’dir Sitrin kristali ile yapıcı ve olumlu düşüncelerde sabitlenirler Yaratıcı imgelemeler yapabilirler Kristal Kuvars ile de düşüncelerinde sadeleşerek zihinsel olarak dinginliğe erişebilirler Turuncu Kalsit ile yaşamdan aldıkları keyif enerjisini yükseltirler ve yaşama dört elle sarılırlar Meditasyonlarında kullanabilecekleri Turuncu Kalsit onları ruhsal yönden geliştirdiği gibi yeni bilince de taşıyacaktır

Oğlak burçları üzerinde ise Kantaşı ya da bir diğer ismiyle Heliotrop, Kristal Kuvars, Garnet ve Sodalit kristalleri çok etkilidir Kantaşı, Oğlak burcu insanına iş ve özel hayatında yeni riskleri alabilmesi için yeterli cesareti verir Hayata dair her alanda başarıyı yakalayabilmek için Kantaşı’nı üzerinde taşıması yeterlidir Ruhsal ve fiziksel olarak ise Garnet kristalinin yüksek enerjisiyle sağlığına kavuşabilir Kristal Kuvars’ ı ise meditasyonlarında kullanabilir Sol avucuna aldığı bir Kristal Kuvars ile olumsuz düşüncelerini azad ederek yeni olanı yaşamına çekebilir Kristal Kuvars, Oğlak burcu insanlarının hayal gücünü zenginleştirebildiği gibi bu özelliklerini yaşamlarını şekillendirmekte de kullanabilecekleri enerjiyi onlara iletir Ani öfke krizlerinde ya da başkalarının fikirlerini kabullenebilme de Kristal Kuvars, Oğlak burcu insanını teşvik edicidir Sodalit kristal ise onları içsel rehberlerine taşır Ruhsal olarak beslendikleri özün kavrayışında Sodalit kristali yardımcıdır Sol ellerinde Sodalit kristali bir süreliğine tutarlarsa içsel mesajlarını rahatça duyarlar ve bu onların kendilerini keşfinde oldukça etkili olur Kimin ne düşündüğünü önemsemekten ziyade kendi fikirlerinin netliğine ve özgürlüğüne kavuşmak için Sodalit kristalini kullanmalılar

Kova burcu insanı için Ametist, Garnet, Fluorit ve Akuamarin kristalleri çok uygundur Fluorit kristali yüksek bilinci besleyeceğinden teknolojiyi seven ve bilgisayarlarla çok fazla haşır neşir olan Kova burçlarının etraflarında bulundurması gereken kristallerden biridir Fluorit’ in bilgisayardan yayılan fazla elektromanyetik enerjiyi temizleme özelliği de vardır Kova insanı, üzerinde Aventurin taşırsa ruhunun iyi yanlarına kavuşur ve öfke, kırgınlık gibi onu yaşamdan uzaklaştıran duygularını bırakmasında etkendir Aynı zamanda Kova burcu için Rodokrozit kristali aşkta yaratıcı olmasını ve duygularını ifade edişinde rahatlığı vererek destekleyicidir


Balık burcu insanı ise Siyah Turmalin, Akuamarin, Sodalit, Sitrin, Malakit ve Yeşil Turmalin kristalleri ile uygun titreşimlere sahiptir Akuamarin kristali, Balık burcunun enerjisini dengeleyerek yükseltecektir Sodalit kristali ise sezgi gücü zaten yüksek olan Balık burcu insanını sezgisel olarak besleyecektir Sezgilerin kaynağına götüren bir rehber olarak görev yapar Hassas ve duygusal Balık burçları için Siyah Turmalin hassaslığını dengeleyerek duygularını ifade edişinde destekleyicidir ve hayal gücünden arta kalanları kendi içerisine atarak büyütmesinden ziyade ifade ederek çözümlemesinde etkilidir

Bu konuyu yazdır

  Dünya Şu Anda Altıncı Kitlesel Yok Oluşla Karşı Karşıya
Yazar: Archilles - 04-09-2017, Saat: 15:02 - Forum: GÜNCEL HABERLER - Yorum Yok

Gezegenimiz şu anda altıncı kitlesel yok oluşu yaşıyor ve bu daha önce düşünüldüğünden çok daha ciddi bir durum. Birçok omurgalı türü popülasyonlarındaki düşüş o kadar hızlı ki bu duruma biyolojik anilasyon (imha) deniliyor.

Biyolojik çeşitliliğin Dünya üzerindeki kayboluşu büyük bir sorun. Geçtiğimiz yüzyılda, omurgalı altşubesinden 200 türün soyu tükendi, yani yaklaşık yılda iki tür.

Fakat bu durum pek de fazla toplumsal bir kaygı yaratmıyor çünkü yakın zamanda nesli tükenen birçok tür, sınırlı sayıda olan ve herkes tarafından bilinmeyen canlılardı. 2009 yılında nesli tükenen Christmas Adası cüce yarasasının (pipistrellus) var olduğuna dair neredeyse birkaç insanın bilgisi var.

Yaşanan kayıpların geri dönülmez oluşu ve bütün ekosistem üzerinde büyük bir etkisinin olması, bu çeşitli soy tükenmesi olaylarını çalışmayı çok önemli kılıyor. Fakat, bazı belirli türlere odaklanmak büyük resmi görmemize engel olabilir ve dünya biyolojik çeşitliliğinin başlıca bir soy tükenmesine yavaşça girdiğini düşünmemize neden olabilir.

PNAS dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma, türlerin popülasyonlarındaki (belli bir bölgede aynı türe ait organizma grupları) düşüşleri inceleyerek bu gezegendeki biyoçeşitliliğin içinde olduğu tehlike hakkında bilgi veriyor.

kitlesel-yokolus1.jpg

Biyolojik Anilasyon
Bilim insanları, 27.600 kuş, amfibi, memeli ve sürüngenin dünya çapında 10.000 km2’lik bir ölçekte haritalandırmak için Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’nden (IUCN) gelen verileri analiz etti. Bu neredeyse bilinen ve karada yaşayan omurgalı türlerinin yarısını kapsıyor. Aynı zamanda 1990 ve 2015 yılları arasında 177 memeli popülasyonundaki soy tükenmesini belgeleyerek daha detaylı bir coğrafi analiz yapıldı.

Araştırmacılar birçok farklı tür içindeki popülasyon kaybı hızının çok yüksek olduğunu buldu. Bazı türler IUCN tarafından bile asgari endişe (LC- low concern) olarak sınıflandırılmış durumda. Bilim insanları aslında çalıştıkları türlerin yaklaşık üçte birinin azalan popülasyonlara sahip olduğunu düşünüyorlar.

Yapılan coğrafi analizlere göre 1900 ve 2015 yılları arasında, bütün türler coğrafi sınırının en az %30’unu kaybetmiş ve türlerin %40’ından fazlasının %80’den fazla azalma görülüyor.

Ortaya çıkan veriler, global türlerin tükenmesinin dışında, gezegenimiz omurgalı popülasyon azalmasını yaşadığını ve bu durumun çevre üzerinde yıkıcı etkileri olduğunu gösteriyor. Bu etkiler dünya kaynaklarının tükenmesinden ekosistemin işlev bozukluklarına kadar çeşitli şekillerde yaşanabilir.

Araştırmacılar, “Popülasyonların azalması, türlerin soylarının tükenmesinden bir önceki adım. Yani Dünya’nın altıncı kitlesel yok oluşu sanıldığından daha da fazla ilerlemiş durumda” şeklinde yazıyor. “Biz bu durumu, Dünya’da sürmekte olan altıncı kitlesel yok oluş olayının mevcut büyüklüğünü vurgulamak için ‘biyolojik anilasyon’ olarak tanımlıyoruz.”

Popülasyon düşüşlerinin sebepleri, habitat kaybı ve aşırı sömürmeden kirlilik ve iklim değişikliğine kadar çeşitlilik gösteriyor. İnsan nüfus fazlalığı ve aşırı üretimle beraber gelen popülasyon büyümesi de bir sorun yaratıyor olabilir.

Kesin olan bir şey var ki tehlike altındaki omurgalı popülasyonlarını korumak için çok acil önlemler alınmalı. Bilim insanları “Altıncı kitlesel yok oluşun şu an yaşandığını ve etkili eylem penceresinin çok kısa olup, muhtemelen yirmi veya otuz yıllık olduğunu vurguluyoruz” diyerek bitiriyorlar.

Kaynak:arkeofili

Bu konuyu yazdır

  Yıldız Çocukları (Yıldız tohumları) kimlerdir?
Yazar: Archilles - 04-09-2017, Saat: 14:58 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Yıldız Çocukları, başka bir dünyadan gelmiş olabileceklerini öğrendiklerinde heyecan ve özlem duyan kimselerdir. Genelde insanların durumu olan yalnızlık ve ayrılık hislerini paylaşırlar, ama aynı zamanda bu gezegende yabancı olma hissini taşırlar. Bizim toplumumuzun davranış ve motiflerini kafa karıştırıcı ve mantıksız bulurlar. Yıldız Çocukları genelde politika, ekonomi, sağlık gibi toplum kurumlarıyla ilgili olmaktan hoşlanmazlar. Küçük yaşta bile, bu tür kurumların kötü ve gizli yönlerini büyük bir kesinlikle keşfetmek konusunda yeteneklidirler. 
"Yıldız Çocukları", binyılın başlangıcında Altın Çağı dünyaya getirmek için, dünyaya ve insanlarına yardım etme görevini üstlenmiş, diğer bir gezegen, yıldız sistemi veya galaksiden gelen oldukça evrimleşmiş varlıkları ifade eder. Yıldız Çocukları, dünya insanının enkarne olduğu koşullar gibi, aynı yetersizlik ve kimlikleri, orijinleri, amaçları hakkında tam bir unutkanlık durumuyla enkarne olurlar. Ama, onların genleri, hayatın önceden kararlaştırılmış bir noktasında onları "aktive" edecek bir "uyanış çağrısı" içerir. Uyanış yumuşak ve düzenli olabildiği gibi, çok dramatik ve ani de olabilir. Fakat her iki durumda da hafıza, değişen derecelerde geri kazanılır, bu da Yıldız Çocuğu'nun görevini bilinçli olarak ele almasını sağlar. Yüksek benlikleriyle bağlantıları da güçlendirilirerek iç bilişleriyle hareket etmelerine daha fazla olanak sağlanır. Çoğu Yıldız Çocuğu, hızlı "spiritüel kilo atma" konusunda deneyimlidir. İnsanlar için üstesinden gelinmesi bir çok yaşam alan korkuları ve kısıtlayıcı davranışları birkaç yıl içerisinde üzerlerinden atabilirler. 

Değişik gezegenlerde benzer görevlerde bulunmuş olmak, onları bilinci yükseltmek için kullanılan prosedürler ve teknikler konusunda çok deneyimli yapmıştır. Kaçınılmaz olarak, yıldız gemileri, galaksilerarası yolculuk, çeşitli psişik fenomenler ve diger galaksilerdeki bilinçli yaşam formları gibi kavramlar onlara doğal ve mantıklı gelir. Yıldız Çocuklarının Görevi Bizimki gibi yoğun bir boyutta görevleri çok zor olduğu için, Yıldız Çocukları bizim galaksimiz ve ötesinden dikkatle seçilirler. Çok az varlık kim olduklarını unutmak ve yüksek benlikleriyle bağlantılarını kaybetmek pahasına böyle bir göreve gönüllü olurdu. 

Yıldız Çocukları dünya nüfusunun çok az bir kısmını oluşturmalarına rağmen, görevleri büyük ve çeşitlidir. Öncelikle, bu fiziksel hayatın içerisinden geçerek kim olduklarını hatırlamaya çalışmalıdırlar. Bağlantıyı kurabildiklerinde ise, yüksek benlikleriyle bağlantı kurmak ve odaklanmak, bağlantıda olmak, bütün olmak için bir transformasyon (değişim-dönüşüm) geçirmeye içsel bir itiliş duyarlar. Bir kez kim olduklarının farkına vardıkları zaman, aydınlanmış dünya ruhlarına Işık'ı Dünya Ana'ya demirlemek için yardım edebilirler. 
Onlar aynı zamanda daha yüksek boyutlardan bizim fiziksel dünyamıza yapılmakta olan Tanrısal Müdahalenin de bir parçasıdırlar. Bu gezegen maalesef Yaratıcı tarafından yapılan bu Tanrısal Müdahale olmadan yaşamaya devam edemez. Yıldız Çocukları aynı zamanda, gezegenimize yardım etmek için uyum içinde çalışan Galaktik Federasyon ve Spiritüel Hiyerarşiler, Elohim veZamanın Efendileri arasındaki bağlantıyı sağlarlar. Yıldız Çocukları uyanmalı ve herkesin iyiliği içinIşık'ı getirmeye, ritüeller yapmaya, meditasyon yapıp değiştirilmesi gereken durumlar üzerine enerjisel olarak yoğunlaşmaya hazır hale gelmelidirler. 

h5w4hst.jpg

Yıldız Çocuğu Aktivasyon İşlemi Yıldız Çocuğu olduklarının farkında olanlar için, bu bir sefer uygulanması uygun olan bir aktivasyon işlemidir. Henüz emin olmayanlar için ise, bu işlem aktive olmaya yardım eder. Şu günlerde bir çokYıldız Çocuğu henüz aktive olmamıştır. Sevgiyi ve Işık'ı Dünya Ana'ya demirleyebilmek için yardımlarına ihtiyaç var. Bu 12 dakikalık bir işlem: 

1. Oturun, gözlerinizi kapatın ve üç içeri alış ve dışarı verişi olan bir seriye başlayın. Işığı kafanızın üzerinden, bedeninizin içine doğru içeri alın. Bütün sıkıntı ve stresinizi, ayağınızdan aşağı dünyaya doğru gönderin, bir dakika boyunca... 
2. Sol elinizi avucunuz yukarı gelecek şekilde sol bacağınıza koyun. Sağ eliniz ise, göbek deliğinin 2,5-5 santim altına dokunsun. (Burası bir enerji merkezi ) 
3. Dünya Meleklerinden bu merkezi sizin için aktive etmelerini isteyin. Bu merkezde beş dakika kadar durun. 
4. Sağ elinizi göbek deliğinin 2,5-5 santim yukarısına hareket ettirin. (Baska bir enerji merkezi) Ve,Dünya Meleklerinden bu merkezi sizin için aktive etmelerini isteyin. Bu merkezde beş dakika kadar kalın. 
5. Sağ elinizi sağ, sol elinizi sol bacağınıza koyarak, Dünya Meleklerinden aktive olduğunuza dair bir onaylama isteyin. İki dakika kadar bu onayı almak için bekleyin. Artık aktive oldunuz ve diğer Yıldız Çocuklarıyla birlikte ritüeller yapmak ve enerji merkezlerinizi temizlemek ve dengelemek için hazırsınız. Dünya değişiklikleri olmadan önce, Dünya Ana ve insanlara yardım etmek için değişik yollar öğrenmeniz rica ediliyor. 

Kendi Kendine Enerji Merkezlerini Dengelemek İçin bir Metod Sheldan Nidle'ın haberlerinde açıklandığı gibi, biz Yıldız Çocukları, ve dünyanın tüm nüfusu çok boyutlu çakra sistemimiz vasıtasıyla enerjisel olarak ayarlanmış durumdayız. Fakat, Dünya Ana'nın yükselmekte olan bir dördüncü boyut gezegenini doğurma çabası sırasında girdiği hassas durumlardan dolayı, Galaktik Federasyon bilim adamları, Spiritüel Hiyerarşiler, Meleksel Hiyerarşiler, Elohim ve Zamanın Efendileri, Dünya Ana'yı premature bir doğum yapmaktan alıkoymak zorunda kaldılar. Yavaşlatmak için, yeni enerji düzenleri ve değişik bir zaman frekansı hologramı kullanıldı. Direkt sonuç ise, bizim çok boyutlu çakra ayarlarımızın kesintiye uğraması oldu. 

Sonuç olarak, birçok Yıldız Çocuğu, ağrıya ve rahatsızlığa neden olan fiziksel, duygusal ve zihinsel tıkanmalar yaşadı. Tekrar ayarlanmamıza ve Meleksel Hiyerarşilerin işlerini kolaylaştırmamıza yardım etmek için, bir kendi kendini tedavi yöntemi şifacı rehberlerim tarafından sunuldu. Herkesin enerjilerini ayarlamak için rahatça kullanabileceği bir yöntem. Aşağıdaki bir kendi kendini tedavi yöntemi, herhangi bir yerde otururken yapılabilir : 

1. Oturun. Üç defa içeri ve dışarı ışık alıp verin ve içinizde bir sükunet hissedene kadar bekleyin. Sonra Dünya Ana'nın, Dünya Meleklerine çakra enerjilerinizi ayarlamakta yardımcı olmaları için istekte bulunun. 
2. Sağ elinizi göbek deliğinizin 5 santim altına ve sol elinizi de sol bacağınıza koyun. (Enerji merkezinin üzerine) Sağ eliniz yoluyla enerji aktığını hissedeceksiniz. Enerjiyi hissedemez oluncaya dek bekleyin, sonra sağ elinizi bulunduğu yerden ayırın. Sol elinizin yeri bütün işlem boyunca hiç değişmesin. 
3. Sağ elinizi göbek deliğinin 5 santim üstüne, diger enerji merkezine koyun ve yukarıdaki işlemleri tekrarlayın. Sağ elinizi kaldırın. 
4. Sağ elinizi kalp üzerine denk gelen enerji merkezine koyun. Yukarıdaki işlemleri tekrarlayın. Sağ elinizi kaldırın. 
5. Sağ elinizi boğazınız üzerine, diğer bir enerji merkezine koyun, yukarıdaki işlemleri tekrarlayın. 
6. Sağ elinizi kaşlar arasındaki enerji merkezi üzerine koyun, yukarıdaki işlemleri tekrarlayın. Dünya Meleklerine yardımları için teşekkür edin. Her enerji merkezinden (çakra) bir enerji boşalımı hissedeceksiniz ve bitirdiğinizde, daha açık, hafif ve dengeli hissedeceksiniz.

Bu konuyu yazdır

  İNDİGO ÇOCUKLAR İLE İLGİLİ BİLİNMEYEN GERÇEKLER
Yazar: Archilles - 04-09-2017, Saat: 14:55 - Forum: İndigolar - Yorum Yok

Son zamanlarda İndigo çocuklar ile ilgili bir çok soru aldım ve sorunlu İndigolara (tip 3) sahip anne babalarla bir çok seans yaptım. Herkes için bu soruları birkaç nedenle yanıtlamanın yardımcı olacağını düşündüm. Yapmak istediğim ilk şey İndigoların genetik olarak nasıl farklı olduklarını ve İndigoların hangi farklı tipleri olduğunu tanımlayarak İndigolar ile ilgili yanlış anlamaları çözmektir. İstediğim ikinci şey, SİZİN veya çocuklarınızdan birinin bir İndigo olup olmadığınızı ve bunun ne anlama geldiğini keşfedebilmeniz için İndigoların bazı karakteristiklerini vermektir. Ve son olarak, İndigoların misyonu ile ve “onların uyanmasına” nasıl yardımcı olabileceğimiz ile bitirmek istiyorum.

SORU : İndigo çocuklar kimdir ve neden bu şekilde çağırılıyorlar ?

YANIT : Son 100 yıldır, çocukların yeni bir “türü” ABD, Çin, Meksika, Rusya ve diğer ülkelerin dikkatini çekti, çünkü bu çocukların olağandışı fiziksel ve psikolojik nitelikleri onları “norm”dan (standarttan) ayırıyor. Bu çocuklar güçlenmiş bağışıklık sistemleri, ileri deha veya yüksek derecede yetenekli zeka sergiliyor ve çoğu zamanlar “gözleri bağlı iken görmek” ve telepatik vizyon gibi (alıcılara görsel imajları transfer etmek ve direkt biliş) gibi “paranormal doğa”nın olağanüstü yeteneklerini sergilerler. Bu çocukların “İndigo” tanımı “süptil beden”in veya Aurik Alanın sezgisel gözlemi vasıtası ile ortaya çıktı, süptil bedenlerinde MAVİ dalga spektrumundaki rengin daha büyük konsantrasyonu baskın görünümdedir.

S : İndigolar neden buradalar ?

YNT : İndigolar bir zamanlar Dünyada hüküm süren çok eski bir bilinçlilik türünün gerçek temsilcileridir ve onlar gelmekte olan şeylerin yol – göstericileri olarak geliyorlar ve dizayn ve niyet ile buradalar. Onlar buradalar çünkü gelmeleri ve daha büyük tekamülsel bir misyondaki rollerini tamamlamaları istendi. Bu misyon insan gen kodunu tersine çevirmek – mutasyona uğratmak ve Dünya insan soyundaki potansiyel orijinal Elmas Güneş 12 iplik DNA kalıbını restore etmektir. Plan, hala maddenin yüksek harmoniklerinde oturan yüksek tekamülün yetişkin ırklarının üyeleri tarafından yönetilmektedir.

S : İndigoların DNA ları çağdaş/akran insanlardan nasıl farklılık gösteriyor ?

YNT : Çağdaş insanlar halen 5 nci Aryan Kök Irk tekamül döngüsündedir, bu döngüde 4 ncü DNA ipliği aktivasyona başlıyor. Aryanlar ( bu beyaz ırk üstünlüğü anlamına gelmez, Aryanlar 5 farklı deri renginin hepsine sahiptir) 3 ncü iplik aktivasyonunun değişen dereceleri ile 1 – 4 DNA iplikleri için damga ile doğar. Ömrün gidişi sırasında, frekans gelişmesi işlemi vasıtası ile (frekans formunda DNA vasıtası ile kişisel morfogenetik alana bilinçliliği çekme) 4 ncü iplik aktivasyona başlar. Çağdaş insanlar ful 12 iplik aktivasyon potansiyeli ile, 7 – 12 DNA ipliklerinin damgasının bölümleri ile doğar ve doğumda 4 ncü ipliğin aktivasyonuna sahip olabilirler.
Diğer taraftan İndigolar DNAnın 24 – 48 ipliğinin Yetişkin Irk İnsan Oraphim damgası ile doğar. Cenin bütünleşmesi sırasında Oraphim ruh bedenlenmiş bilinçlilik ile Ruh Matrisi (4 – 6 boyutlar) arasında açık bağlantıyı sürdürmek için 5 nci ve 6 ncı DNA ipliklerini aktive eder. Doğumdan 12 yaşına kadar, İndigolar hızla 4, 5 ve 6 ncı iplikleri aktive ederler ve sonra bilinçliliğin 6 boyutunu ve TAM ruh bütünleşmesini somutlaştırabilirler. 33 yaşına kadar, 12 DNA ipliğini aktive edebilirler. Eğer onların genetik kodu doğru şekilde aktive olursa ve gündemleri bu tekamülsel ilerlemeyi DURDURMAK olan Illuminati ilaç şirketleri tarafından dokunulmazlarsa, 33 yaşına kadar şekil – değiştirme, hücresel dönüşüm, yükseliş ve zamanlar – arası teleportasyon için potansiyele sahip olurlar.

S : Ruh amacımın sizinkine çok benzer olduğunu düşünüyorum, çünkü insanları yükseltmek ve onları dünyada gerçek insan tanrı durumuna getirmek gereğini hissediyorum ve sürekli olarak bunu nasıl yapmam gerektiği ile ilgili düşünceler ve fikirlere sahibim, herhangi bir insanla etkili şekilde iletişim kurabilme gibi ve onlar için kendileri vasıtası ile daha yüksek bilgi için arayış getiren bir durum yaratmak, onları zorlamıyorum, kendi deneyimleri ile eğitiyorum. Ama şüphesiz yapabilmem gerektiğini hissettiğim şekilde uygulayamıyorum. Eğer bu benim ruhumun amacı ise, neden önceden bunun gibi değilim ve bunu yapmıyorum ?

YNT : Potansiyellerini gerçekleştirmeleri için, İndigolar cenin bütünleşmesi sırasında cenin bedeninden ve ANNE BABADAN miras kalan DNA/Ateş Harfi dizilişindeki bozuklukları TEMİZLEMELİDİR. Daha önce tartıştığımız gibi, İndigo çocuklar 12 yaşına kadar 6 ncı ipliğin aktivasyonu ile ruh bütünleşmesini başlatır. Cenin bütünleşme işleminde, gelen İndigo ruhu kendi bilinçliliğinin DNA Ateş Harfi/skalar dalga modellerini anne babadan gelen DNA Ateş Harfi programının bölümlerini ÖNCEDEN içeren cenin dokusuna getirir. Çağdaş insanlık bir çok DNA mutasyonları ve Ateş Harfi çarpıklıkları/bozuklukları taşıdığı için, bu bozukluklar cenin bedeninin morfogenetik alanında ve genetik kodda kopyalanır ve gelen ruh anne babadan DNA bozukluklarını miras alır. Ergenlik çağında 4 ncü ipliğin aktivasyonunun başlangıcında çağdaş insanın kimyasal dengesizliklerine ve hormonal bozukluklarına neden olan DNA bozuklukları, İndigo çocuklarda doğumdan 12 yaşına dek gerçekleşir, DNA da ve biyo – enerji alanında aşırı frekans inşası yaratır. DNA daki aşırı harmonik – olmayan skalar dalgalar daha ileri biyokimyasal/hormonal dengesizliğe ve orijinal DNA bozukluklarının büyümesine dönüşür. Bir çok İndigonun çevrelerine bu kadar hassas olmalarının ve kendilerini “uyuşturmaya” çalışmak için hap kullanmaya eğilimli olmalarının nedeni budur. Ancak bunlar çoğunlukla daha sonra tartışacağımız Tip 3 İndigolardır.

AAEAAQAAAAAAAAY1AAAAJGM5MjliYzNjLWFiMDMt...Y2ZkOQ.jpg

S : 48 iplik kalıbına sahip olduğunuzu söylüyorsunuz, normal insanlar neye sahip ? Ve fark nedir ?

YNT : İndigo Karma Tip – 1 ler Zümrüt Dizisi Oraphim 48 iplik DNA matrisine sahiptir, bu onlara 30 – 48 yükseliş kodlarının maksimum potansiyelini verir, bu kodlar vasıtası ile Avatar kimliği somutlaştırılabilir ve bilinçlilik Yükselmiş Üstatlar kimlik seviyelerine genişleyebilir. Tip – 1 İndigolar 2012 den önce hızlandırmaya ve ırk gen havuzunda 12 iplikli Elmas Güneş DNA matrisinin kritik kitlesine ulaşmayı kolaylaştırmaya hizmet eden Oraphim – İnsan melezleştirme programının parçasıdır. 

Tip – 1 İndigolar ileri psişik ve ara sıra direkt tezahür yeteneklerine sahiptir, her şeye hassastırlar ve çoğu zaman kendi hizmet kontratlarına odaklanmak için insan sorunlarından ayrılmış kalırlar.

İndigo Dominant Tip – 2 ler de insan soyunun yükseliş kodlarını restore etmek için buradadırlar. Onlar 24 – 30 yükseliş kodlarının maksimum potansiyeline sahiptir, bunun vasıtası ile Avatar kimliği somutlaştırılabilir ve bilinçlilik Rishi kimliği seviyesine genişleyebilir. Onlar ileri psişik gelişime sahiptir, çok cana yakındırlar, ancak Dünya çevresinin korkusu nedeni ile aşırı derecede içedönük olabilirler. Çeviri yapmakta, sanatta, müzikte ve kişilerarası diplomaside yeteneklidirler.

İndigo Çekinik Tip – 3’ler en genel olanlardır ve çoğu zaman grubun belalılarıdır. Nedeni şudur, onlar gerçekten 2 farklı avatar’ın TEK bedende enkarnasyonudur, bir Nefilim avatar ruh özüne nezaret eden bir Oraphim avatar. Onların yaşam amacının çekirdeği Nefilimlerin tersine çevrilmiş 11 iplikli DNA matrisi ile Oraphim’in 24 iplikli çifte Elmas Güneş matrisi arasındaki aşırı kutuplulukları düzeltmek/onarmaktır. Onlar 12 iplik DNA aktivasyonunun maksimum potansiyeline sahiptirler, ancak onların ömrü Nefilim, Annunaki ve İnsan genetik hatları/dizileri içindeki DNA bozukluklarının iyileşme büyük planında önemli bir role hizmet eder. Tip – 3’ler tüm İndigolar içinde kutuplulukta en aşırı olanlardır, çok zekidirler, matematiğe eğilimlidirler ve atletiktirler. Onlar bazen bir bedendeki “melek ve şeytan” gibidirler. Obsessif – zorlayıcı davranışlara, iki – kutuplu düzensizliklere (hastalıklara) ve perspektifte aşırı kutupluluğa en çok maruz olanlardır. Nefilim damgası (izi) önce Tip – 3 te aktive olmaya eğilimlidir, bu çoğu zaman yaşamlarının erken yıllarını doğru ve yanlış arasındaki sınırların aşırılıklarını test ederek, sürekli şekilde otoriteye meydan okuyarak geçiren saldırgan, hiperaktif bir çocuk yaratır. Herhangi bir Tip – 3 bazan “Cehennemden gelen çocuk” gibi görünür, o hemen hemen Meleksi, sevgi dolu davranan birine tam dönüş yapabilir.

Ara sıra çocuk sanki ortaya çıkan “şeytan ikize” sahipmiş gibi görünebilir, aşırı düşüncesizlik ve zulüm yeteneği olan kişiliğin karanlık tarafı. İndigo – 3’ler genelikle okullarda çılgınca şeyler yapmaya devam etmekten sorumlu olanlardır. Nefilimlerin DNA damgası aktive olurken Tip – 3 İndigoların negatif karakteristikleri yüzeye çıkar ve kısa süre sonra kimliğin Oraphim bölümü ters/karşıt Ateş Harfi dizilişi ile onu dengeleyerek bozulmuş DNA damgasını temizlemeye teşebbüs eder, bu davranış ve tutumdaki kutuplulukta en aşırı ve hızlı değişimleri yaratır. Bir Tip – 3’ün kişiliğindeki kutupluluk aşırılıkları, kişilik kendisini içsel çatışma ve endişe sürekli duygusundan uyuşturmaya çabalarken çoğu zaman kendini – tahrip edici davranışlara ve madde bağımlılığına yol açar. Eğer Nefilim avatar kimliği, kimliği İSTİLA ETMEYE teşebbüs ederse, Oraphim avatar otoritesini ÖNE SÜRER, eğer gerekirse iletişim olanaklarını kapatır. Oraphim avatarın, bedeni kontrol etmeyi sürdürmek için Nefilim kodlarının bazılarını “fişten çekmesi”nin sonucu olarak, çoğu OTİZM durumu Tip – 3 İndigo çocuklarda gerçekleşir.

S : Eğer İndigo bir çocuğunuz varsa ona en iyi davranış yolu nedir ?

YNT : Tip – 3 indigolarla başa çıkarken, aynı bedende 2 farklı varlığın oturduğunu ve sıkça, bunların geçinemediğini veya anlaşamadığını kavramak en iyisidir. Sevgi ve açıkça belirlenmiş sınırlar çoğu zaman gereklidir, ama “ÇÜNKÜ BÖYLE DEDİM” gibi cümleler kullanmayarak, adalet ile yönetilmelidir. Tip – 3 İndigolara DNA Aktivasyonu gibi bioenerjisel şifalarla gayet fazla yardım edilebilir, ancak, neyin gerçekleştiğinin anlayışına izin vermek için içsel duygusal çatışma ile çok fazla dikkat dağınıklığı olduğu için, genellikle çocuğun bilinçli bilgisi olmadan yapılmalıdır. Tip – 3’ün daha yumuşak tarafı öğrenme ve özellikle bağlanmayı içeren duyguyu deneyimleme sorgulayıcı arzusu ile, çok masum ve çocuk gibi olabilir, yeni bir deneyim olduğu için İndigo – 3’ün Nefilim bölümünün bununla zorluğa sahip olmasına rağmen. Tip – 3 İndigolar yüksek derecede uyuşmaz ruhlar olarak görülebilmelerine rağmen ve bazen erken ölmelerine rağmen, yaşamlarının harcanmadığını kavramak önemlidir. Onlar kadim bir ırkın ışığa tekrar – tekamül edebilecekleri yeni bir ırk çizgisinin yaradılışına yardım etmek için enkarne oldular. Onlar her iki ırkta da Annunaki genetik bozukluklarını yeniden hizaya getirme açısından hem Nefilim ve hem de İnsan soyu için büyük hizmet tapıyorlar.

S : Bir insanın İndigo olduğunu nasıl söyleyebilirsiniz ?

YNT : Yüksek boyuta ait görüş gibi yüksek boyuta ait hislerinizi geliştirdiğinizde, kişinin orijinal kök ırkını, aile çizgisini, ilahi mavikopyasını, DNA iplik kalıbını, aktive olmuş iplik sayısını, Indigo Kodlama tipini görmeyi istemek için özel bir meditatif teknik kullanabilirsiniz. Bu, çeşitli türlere karşılık gelen özel sembollerle görünür. DNA Aktivasyonları yaptığım zaman kişinin bir İndigo olup olmadığını söyleyebilirim. Genellikle, yükseliş, DNA Aktivasyonu, dünya ızgara mekanikleri ve diğer insanların frekansını yükseltmeye yardım etmeye ilgi duyan insanlar İndigo çocuklardır ve onlar UYANIŞ sürecindedirler. Benim uygulamam bu insanların, uyanabilmeleri ve buraya ne yapmak için geldiklerini kavrayabilmeleri için anne babalarından gelen karmik damgaları uzaklaştırmalarına yardım etmeye adanmıştır.
Eğer bir İndigo iseniz ve ruhunuzun amacını kavrayabilmeniz için uyanış sürecini hızlandırmayı istiyorsanız veya eğer Tip – 3 İndigo’nun anne babası iseniz, bu blokajları temizlemek için benimle seanslar programlamanızı tavsiye ederim. Çoğunuzun bunu önceden/zaten yaptığınızı biliyorum ve hazır olduğunuzda “meşaleyi size aktarmayı” istiyorum.

Bu bilgiden zevk aldığınızı ve yararlandığınızı umuyorum. Lütfen İndigo çocuklarınızı ilaç ile uyuşturmayın.

İndigolara Yardım Etmenin Diğer yolları
Aşağıdaki öneriler gibi, diğer çeşitli Holistik Şifa Türleri ve yaşam – stili ayarlamaları Indigo Çocuklara yardımcı olabilir.
• Tonlama ve Renk Terapisi
• Kontrol Edilen Nefes Egzersizleri
• Enerji Yönetim ve Meditasyon Teknikleri
• Aromaterapi
• Vitamin ve Bitkisel Destek kullanımı
• Sık sık fiziksel egzersiz yapmak.
• Sağlıklı organik, kimyasallardan arınmış gıdalar, sütlü ve kırmızı – et içeriği düşük olan gıdalar. Sağlıklı gıdaların küçük porsiyonları sık sık yenmeli.
• Kalabalıklarda ve gruplarda bulunan yüksek – enerji durumlarından günlük uzaklaşma. Sert/haşin, rahatsız edici veya “duygusal olarak yüklü” çevrelerden korunma ; diğerlerinin etrafındaki zihinsel ve duygusal iklimleri direkt biyoenerjisel alan birlikte – rezonans vasıtası ile doğal olarak, bilinçaltından “modellerler”, diğerlerinin bastırılmış enerjilerini alırlar ve yükseltilmiş şekilde bunları ifade ederler.
• Sessiz, düşük – uyarıcı ev çevreleri, televizyon ve bilgisayar ekranına daha az maruz kalma ve doğal güneş ışığından ve ay ışığından günlük olarak daha çok yararlanma (İndigolar ışığa, sese, elektormanyetik alanlara ve doğal çevreye, diğer insanlardan daha çok duyarlıdır)
• Dogmatik – olmayan, yargılayıcı – olmayan, araştırmaya yönelik spiritüel çalışma, yazma, sanat, müzik, dans, yaratıcı imgeleme, rüya inceleme ve ve Geçici Maharik Mühür kullanarak eğitilmiş Bilinçlilik Projeksiyonu (Beden dışı seyahat) vasıtası ile içsel benlik – keşfi

Bu konuyu yazdır

  IŞIK GÖNDERME MEDİTASYONU
Yazar: Spiritüeller - 04-09-2017, Saat: 02:46 - Forum: MEDİTASYON - Yorum Yok

Ben dunya isik iscileri ve Gezegen koruyuculari uyesiyim.Uzun yillardir.Tum dunyadaki Isik İscileri ayni saatte isik ve enerjimizi Gezegenin Manyetik Agina ve Topragina odakliyoruz.Buna cok ihtiyac var.

Gaianın kendini dönüştürüp temizleyebilmesine destek olmak için..
Negatif boyut cok aktif ve Gaia artik kendini donusturmekte zorlaniyor.Gelen goksel mesajlar bu yonde..

Bende son yıllarda ,bireysel olarak her firsatta dogal afetlerde..teror olaylari ve negatif durumlarda Ülkem ve Dünya için surekli isik calismasi yapiyorum....Ayrım yapmaksızın her yere ışığımı odaklıyorum.Huzur,güven ve birlik, bütünlüğümüz, devletimiz, askerimiz, polisimiz için dua yolluyorum.

Cok zor bir devreden geciyoruz..Ozellikle Ulke olarak birlik zamani.....
Artık bu çalışmaları hep birlikte aynı saatte yaparsak daha etkili olacaktır.Ülkemizin geleceği için,Bayrağımızın daimi göklerde dalgalanması için...

Her gece ve sürekli davet beklemeden her kes olduğu yerden,inancınız, görüşünüz ne olursa olsun.Bu cennet Vatan da yaşayan ve huzurla yaşamak isteyen her kesi bu çalışmaya katılmaya davet ediyorum.

BU çalışmayı Toplu halde dua etmek olarak da görebiliriz.İkiside aynı şeydir.Ve inanın çok etkilidir.

Bu gün uygun değilsen yarın katıl,değilse ne zaman ugunsan zaman katılabilirsin.Bu aynı zamanda bireysel güvenlik ve huzurumuz içinde gereklidir.

Işık yollarken duada edebilirsiniz.Birlikte yapıldığında ışığın gücü ve etkisi katlanır.Yağmur duasını düşünün..Yapılacak çalışma aynı prensiplerle çalışır.Sinerji artar.Manyetik Alan yaratılır ve güçlenir.

Özellikle Türkiye Ülkesinin Topraklarının kalbine ve Manyetik ağına diye belirttiğimizde ışık oradan ihtiyaç olan yerlere dalga,dalga yayılacaktır.

23.23 DE 21 DAKİKA SÜRECEKTİR...
SİZ 5 DAKİKANIZI AYIRSANIZ BİLE ÇOK ETKİLİ OLACAKTIR.

2013-10-21-01-05-41.png

MEDİTASYON 
-Sakin bir yerde gozlerinizi kapatin..
-3 derin nefes alin kalbinize verin bir iki saniye tutun ve nefesinizi verirken, kalbinizden tüm korkuyu ve endiseyi salin arinin..3 kez yapin bunu....
-Nefesi tepe çakranızdan aldığınızı ve Altın Işığın omurganız boyunca aktığını imgeleyebilirsiniz. 
-Ardindan derin bir nefes alin gozler kapali , iki elinizi birbirine sürtün,enerjinizi aktifleştirin...
-Ve "Sonsuz Yaratici Kaynaga baglaniyorum.".diye niyet edin..
-Ellerinizi dizlerinizin uzerine avuc icleri birbirine bakar halde koyun.
-Kalbinizden..üçüncü gözünüzden ve ellerinizden ışığınızı;"Işığımı ve sevgimi; -Turkiye topraklarinin kalbine ve Manyetik Agina gonderiyorum" diyin...Niyet edin..
-Bu aynen uzaktan sifa aktarimi gibi isler.Hele de ayni saatte bir çok, kişi ayni niyetle yaparsa çok etkili olur....
Altın ışık yeni çağın yenileyen dönüştüren,koruyan,şifalandıran ve her şeyi saflaştıran özle bir yapan foton enerjidir.Foton Enerji bir Kuantum Enerji birimidir.

Nilsu Süheyla Irmak 

Bu konuyu yazdır

  BİR YILDIZ TOHUMU MUSUNUZ?
Yazar: Spiritüeller - 04-09-2017, Saat: 02:40 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM - Yorum Yok

1- Çocukluğunuzdan itibaren kendinizi bu gezegende yapayalnız hissedip, evlatlık olduğunuzu düşündüyseniz ve gökyüzüne bakarak gerçek ailenizin sizi bir gün gelip alacağını düşünerek ağlayıp, beklediyseniz… hep çevrenizdeki insanlardan daha farklı, daha bilinçli ve duyarlı iseniz.. Ve bu farklılık da kendinizi bu gezegene ve insanlara ne kadar büyürseniz ya da yaşlanırsanız daha da yabancı hissettiriyorsa,
 
2 - Çok zeki olabilirsiniz ama akademik konular fazla ilginizi çekmez. Okullarda okutulan dersler ve konular ya da eğitim şekilleri size deli saçması gelebilir. Çok erken yaşlardan itibaren çok fazla konuda yanlış yapıldığını bilirsiniz. Her türlü Realiteyi ve toplumsal olarak yüklenen doğruları veya yanlışları sorgularsınız.
 
3 – Ruhunuzun sanki ilk yaratılışından beri yaptığı bütün yolculukları biliyorsunuzdur. Ruhunuz çok yorgun ve tek istediği yuvaya/eve dönmektir. Kendinizi fazlasıyla yaşlı ve yorgun hissediyor, ama bir o kadar da çocukça yaşıyorsunuzdur…
 
4 – Eski yaşamlarınıza bağlı olarak, paranormal ve psişik deneyimleriniz olabilir. Bu da hayalet veya başka dünya dışı varlıklar görme, sık sık yaşanan astral seyahatler ve başka zamanları, paralel evrenleri ve boyutları görme, illüzyonun ötesini görme, başkalarının düşüncelerini okuma, rüyaların gerçekleşmesi, UFO görme veya dünya dışı varlıklarla karşılaşma vb. şekillerde olabilir.
 
5 - Kendinizi ve bu gezegende bulunma sebebinizi sürekli sorguluyor olabilirsiniz. Ve burada geçirdiğiniz her an size gereksiz ve yıpratıcı gelebilir. Metafizik konularla ilgilenip ancak kendinizi bu şekilde ifade edebildiğinizi düşünürsünüz. 
 
6 - Empati yeteneğiniz çok güçlü olabilir. Herkesle, olay veya yerle güçlü bağ kurabilirsiniz.
 
7 - Vücudunuzun işleyişi diğerlerinden farklı olabilir. Diğerlerinden çok daha hassas bir yapıya sahip olabilir ve onlar gibi reaksiyon vermeyebilir. Bu doktorları şaşırtır ve doğal bir yaşam tarzı size daha iyi gelebilir. Kilolu veya çok zayıf olabilirsiniz. Alerjik reaksiyonlara daha müsait olabilirsiniz. Sizden kaynaklanmayan vücuduz da ağrılar ( baş-bel-boyun ve bacaklarda) ve kafanızda baskı hissi yaşayabilirsiniz. Genellikle yerküre ile empatiniz yüzünden yeraltını ve gökyüzünü yani her türlü doğa olayını aşırı bir hassasiyetle algılarsınız ve bedeniniz tepki verir. Depremleri önceden hissetme, fırtına veya havada ki elektriği elektronik tespit aletlerden önce algılarsınız..
 
8 - Size ‘yuvayı tarif et ‘deseler tarif edemezsiniz, etmezsiniz ama ruhunuzun ve yüreğinizin derinliklerinde bütünüyle canlıdır ve içinizde her geçen gün giderek büyüyen bir özlem duygusu vardır.
 
9 - Bu dünyada ne yapmak istediğinizle ilgili zorluk yaşarsınız, çünkü bu realitede dikkatinizi verecek kadar ilginizi çekecek bir şey bulamazsınız. Aşk, müzik ve yiyecekler dışında sizi bir tek Doğa’da olmak mutlu ediyordur.
 
10 - Birçoğunuz sonsuz özgürlük hissini hatırladığınız için sizi kısıtlayan bu bedende veya sınırların içinde kalmakta zorlanabilirsiniz. Bazılarınız uçabileceğini, ışınlanabileceğini ve istediği şeyi hemen yaratabileceğini düşünür. Aslında her gece Astralda yaşadıkları deneyimleri günlük yaşam içerisinde de yapacaklarmış gibi hissederler…
 
11- Birçoğunuz küçüklüğünden beri bunu nasıl yapacağını bilmese de tamamlanması gerektiğini bilir. Ve kendisi gibi olanları bulmak ve ruhsal ailesinden birileriyle karşılaşmak umudu içinde yanıp tutuşur. Dünyevi aile kavramı sizin için geçici aile sistemini andırır.
 
12 - Olağanüstü bir yaşam hayal edersiniz ve yaşadığınız hayat bununla kıyaslandığında çok sıkıcıdır. Her yönüyle kendinizi eli kolu bağlıymış gibi hissedersiniz, içinizde biriken tanımlayamadığımız her şeyi yazarak, resim yaparak veya güzel sanatların her dalında uğraşarak dışa vurursunuz…
 
13 - Diğerleri sizden çekinirler ve bu nedenle çocukken ihmal edilmiş, kötü davranılmış veya yalnız bırakılmış olabilirsiniz. Az arkadaşınız vardır veya size uzaktırlar. İnsanlar neden olduğunu anlamasalar da farklı olduğunuzu bilirler. Bu nedenle özellikle çocukluk döneminizde pek arkadaşınız olmamıştır. Ailenizle uzak ya da soğuk olabilir, ebeveynlerinizden birisi ya da ikisiyle birden sorun yaşayabilirsiniz. Hatta ailenizden şiddet ve yıkıcı baskı görmüş olabilirsiniz.
 
14 - İnsanları onlarla konuşmadan anlayabilir, okuyabilirsiniz, kim olduklarını bilebilirsiniz ve maskelerinin arkasını görebilirsiniz, bundan dolayı yanlarında olmanız onları rahatsız eder. Hatta öyle bazıları vardır ki, daha onları yanınıza gelmeden, uzaktan gördüğünüzde veya çevrenizden geçip giderken hissedip enerjilerini ve kokularını duyarsınız. Bazıları bundan hiç hoşnut olmayabilir…
 
15 - Bebekler ve küçük çocuklar size çekilirler, onları etkilersiniz. Size hep çok farklı bakarlar ve çevrenizdeki auranızı da incelerler. Soru sorar bakışlarla bakarlar size…
 
00530be6261376d7fcdaf49984ab3564.jpg

16 - Hayvanlar size güvenirler, onların ihtiyaç ve isteklerini doğal bir şekilde algılarsınız. Hatta onlarla konuşursunuz.
 
17 - İnsanlarla konuşmak ilginizi çok çekmez, çünkü insanlar konuşmadan ne diyeceklerini bilirsiniz. Bundan dolayı nezaketsiz, cümle bitmeden cevap veren, ilgisiz ve mesafeli olabilirsiniz. Herkesle konuşmaktan da kaçınırsınız, bu da sizin yanlış anlaşılmanıza sebep olabilir ama bunu pek umursamazsınız…
 
18 - Bazıları sizi soğuk olarak tanımlayabilir ama tanıdıkça son derece sıcak ve sevgi dolu olduğunuzu düşünürler.
 
19 - Toplumda yaşayabilmek için koruyucu sınırlar inşa etmeniz gerekir çünkü insanlarla birlikte olmak zor, acı verici gelir ve ancak sınırlı sayıda insanla bir arada olmayı seçersiniz. Genellikle enerjileri ve hayata bakış açıları sizin gibi olan ve belli farkındalığa sahip insanlarla arkadaşlık edersiniz. Kalabalık ortamlarda uzun süre kalamazsınız. Eğer toplum karşısında konuşma yapan bir kişiyseniz de bu konuşmalar çok etkili olacaktır. Çünkü Auranız insanları sarıp sarmalar ve kendilerini size yakın hissederler. Siz sormadan size dertlerini anlatırlar. En gizli sırlarını paylaşırlar.
 
20 - İnsanlığa yol gösteren, çok boyutlu bir yükselmiş varlık olduğunuzun farkındasınızdır ve bu dünyadaki şu anki yaşamınıza yardımcı olacak enkarnasyonlarınızı hatırlarsınız. Bu bilgi içinizdedir. Bilirsiniz. Bazılarınız inzivaya çekilmiş gibi yaşarsınız. Ya da sanki bir güç sizi toplumdan ayrı tutar, soyutlar. Ve korunduğunuzu, gözlerden uzak tutulduğunuzu hissedersiniz.
 
21– Elleriniz veya sözlerinizle doğal olarak iyileştirir, şifa verirsiniz. İnsanlar sizinle konuştuğunda veya sizinle beraberken ruhsal ve bedensel olarak arınmış ve rahatlamış hissederler. Üzerlerindeki bütün birikmiş negatif enerji yok olur.
 
22 - Hiç ummadığınız yerlerde sizden yardım isteyen veya size danışan insanlar çıkabilir. Hatta sizi tanıdığını veya rüyasında gördüğünü söyleyenler de…
 
23 - Normalden daha çabuk konuşan, yürüyen, okuyan gelişmiş çocuklar olabilirsiniz. Çok fazla soru sorar ve aldığınız cevaplarla yetinmezsiniz..
 
24 - Bazıları sizi büyümüş de küçülmüş bir çocuk olarak tanımlayabilir, kendi kendine konuşmaktan korkmazsınız. Aslında belki de konuştuğunuz rehber varlığınız ya da yüksek benliğinizdir…
 
25 - Uyku problemi çekebilirsiniz, geceleri gördüğünüz rüyalar da bu probleme yardımcı olmaz. Rehber varlığınızı veya koruyucu meleğinizi çok erken yaşlardan itibaren hissetmeye veya görmeye başlamış olabilirsiniz.
 
26 - Zaman zaman Yoğun bir ümitsizliğe düşebilir veya depresyona girebilirsiniz, bu genellikle yuvaya dönme isteğine bağlıdır. Buradaki yaşam çok yanlış gelir size. Haksızlıklara hiç tahammülünüz yoktur.
 
27 - Zamanınızın çoğunu neden nefret ettiğiniz bir işte geçirmenin, ya da bütün paranızı bir araba ve ev için kredi ödeyerek harcamanın nedenini anlamakta zorlanırsınız. Bunların hiçbiri sizi etkilemez. Sistemin kölesi olmaktansa doğa ’DA YAŞAMAYI TERCİH EDERSİNİZ… Ya da çok farklı konularda uzmanlaşıp, para kazanabilirsiniz. İnsanlar sık sık kafayı yediğinizi düşünebilirler.
 
28 - Çoğunlukla şu andakinden çok daha derin olan başka bir zamana ya da boyuta bağlısınızdır. Aynı anda iki farklı yerde yaşıyor gibisinizdir…
 
29 - Bunu GENELLİKLE sözlere dökmeseniz de kitapların, dinin çok ötesinde bir tanrısallığa sahipsinizdir. Spiritüellik sizin tanımınızdır. Evrensel bir bilince sahip olduğunuzu sizi tanıyanlar bilir.
 
30 – Her şeyden önemlisi Bir insan olmadığınızın farkındasınızdır. Gariptir ama bunu fark ettirmeden de hissettirirsiniz…
 

TARA GURSES

Bu konuyu yazdır

  17.000 Yıllık Çocuğun Beyni Yeniden Canlandırılıyor
Yazar: Spiritüeller - 04-09-2017, Saat: 02:36 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorumlar (1)

Güney İtalya’da keşfedilen 17.000 yıllık, Paleolitik dönemde yaşamış bir çocuğa ait kafatası, bilim insanlarına tarihte ilk kez, insan atalarının beynini tam olarak modelleme fırsatını verdi.

10-12 yaşlarındaki bir erkek çocuğuna ait olan bu kafatası, Calabria bölgesinde bulunan ve neredeyse 20.0000 yıl önce Homo sapiens tarafından kullanılan Grotta del Romito mağarasında ortaya çıkarıldı.

bambino-768x576.jpg

Bilim insanlarının 17.000 yıllık bir beyni yeniden canlandırmalarını sağlayan bu kafatasının çocuk yaşta birine ait olması. Bununla ilgili olarak Florence Üniversitesi profesörü Fabio Martini şunları söylüyor: “Bu erkek çocuğu büyüme çağında olduğu için, kemikleri oldukça yumuşaktı. Büyüyen beynin kemiklere yaptığı baskı, kafatasının içerisinde adeta damga niteliğinde izler bırakmış. 3 boyutlu tarayıcılar ve bilgisayar teknolojisi sayesinde bu beynin 3 boyutlu bir modelini yaratmayı başarabildik ve bu da oldukça çığır açan bir gelişme.”

Martini, “Yakında 17.000 yaşındaki bir çocuğun beynini ellerimizde tutabileceğiz.” diyor.

Beyni yeniden oluşturmayı sağlayan bu olağanüstü teknoloji, antropologlara, paleontologlara ve nörologlara, bir avcı-toplayıcı çocuğun beyni ile günümüzde bir çocuğun beynini doğrudan karşılaştırma fırsatını veriyor.

“Böylece, dil merkezi gibi beynin çeşitli bölgelerinde gerçekleşen gelişimi inceleyebilecek ve bu gelişimin nasıl gerçekleştiğini anlayabileceğiz.” diyor Martini.

Bilim insanları bu çalışma doğrultusunda, sosyal etkileşim, mekansal koordinasyon ve dil gibi, beynin sorumlu olduğu alanlara bakarak, atalarımızın yaşamlarına yepyeni bir ışık tutmayı ümit ediyorlar.

Kaynak:arkeofili


 

Bu konuyu yazdır