Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 698 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 698 Ziyaretçi
|
Son Aktiviteler |
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 259
|
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 366
|
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 794
|
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 713
|
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,569
|
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,956
|
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,186
|
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,340
|
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,587
|
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,867
|
|
|
İki Kardeşin Hikâyesi Eski Bir Mısır Papirüsü |
Yazar: Emka - 08-03-2017, Saat: 17:50 - Forum: ESKİ MISIR
- Yorum Yok
|
 |
Büyük kardeş Anubis ve küçük kardeş Bata, aynı evde yaşamaktadır.[1] Anubis, evlidir. Fakat karısının ismi papirüste belirtilmemiştir. Bata, onlarla birlikte yaşamakta, fakat ahırda uyuyup Anubis için elbiseler dikmekte ve tarla işlerinin yükünü tşımaktadır. Sahip olduğu sığırlarla anlaşabilme yeteneği sayesinde ün kazanmıştır. Sığırlar, ona “Şu bölgenin otu lezzetlidir.” dediği zaman; Bata, onları o bölgede otlatırdı. Bu, sığırların daha fazla buzağı doğurmalarını sağlıyordu.
İki kardeş, birgün ekim zamanında arpa ve buğday ekerken tohumları biter. Anubis, Bata’yı tohum getirmeye gönderir. Eve gelen Bata, karısının saçlarını örerken görür ve kendisine hemen tohum getirmesini söyler. Kadın, Bata’ya saçlarını örmekle meşgul olduğunu ve ambara gidip tohumları kendisinin almasını söyler. Bata, daha faza tohum götürebilmek için büyükçe bir kap alır. Kardeşinin karısı, ona ne kadar tohum aldığını sorar ve “Üç torba arpa ile iki torba buğday tohumu.” cevabını alır. Bu, oldukça fazla bir miktardır. Çünkü on bir kile etmektedir.[2]
Bata’nın gücünü gören Anubis’in karısı, ondan oldukça etkilenir. Bata’nın yükünü tutar ve ona birlikte olmak için bir saat vakitlerinin olduğunu söyler. Kadın, bunun ona iyi geleceğini ve kendisinin ona güzel keten elbiseler yapacağını belirtir. Bata, bunu ahlâkî olarak dehşet verici bulur ve kafesteki bir leopar gibi çılgına döner. Bu, büyük bir günah olacaktır. Çünkü abisi ve karısının yanında onların çocuğu gibi büyümüştür. Yine de bu olanları kimseye anlatmayacağına söz verir ve tarlaya, Anubis’in yanına döner. Akşam olunca Bata, sığır ahırındaki yerinde uyur.
Anubis’in karısının kurnazlığını anlatan bir bölümde, Bata, abisinin karısının uygunsuz teklifini geri çevirmenin bedelini öder. Anubis gelmeden önce, karısı, kendisini saldırıya uğramış bir hale sokar. Işığı yakmak yerine evi karanlık içinde bırakır ve bu da Anubis’in kafasını karıştırır. Normalde Anubis eve geldiğinde ellerini yıkaması için su getiren karısı, bu geleneği bozar. Anubis, karısını yatakta perişan vir halde kusarken bulur.[3]
Karısını böyle perişan bir halde gören Anubis, saçmalamaya başlar: “Kiminle konuşuyordun?” Hemen konuşmaya başlayan karısı, Anubis’e yaşanan olayın tam tersini anlatır ve Bata’yı öldürmesini ister. Kocasına, kardeşinin kendisinden saç örgülerini çözmesini ve kendisiyle bir saat yatmasını teklif ettiğini söyler. Ayrıca kendisi, Bata’ya bugüne kadar bir anne ve bir baba gibi davrandıklarını, Bata’nınsa korkup olup biteni Anubis’e anlatmaması için kendisini dövdüğünü, Bata’yı öldürmesi gerektiğini, yoksa kendisinin öleceğini söyler.
Öfkeden deliye dönen Anubis, henüz sığırları eve getirmemiş olan Bata’yı öldürmek için mızrağını alarak ahır kapısının arkasına saklanır. Ama Anubis’ten önce ahıra giren ilk sığır, Bata’ya Anubis’in elinde mızrakla kapının arkasında saklandığını söyler. Anubis’in ayaklarını fark eden Bata, hızla kaçar ve kovalamaca başlar. Bata, Güneş Tanrısı Ra-Horakhti’ye adalet için dua eder ve Tanrı, timsahlarla dolu bir göl yaratır. Böylece Bata’nın diğer seher vaktine kadar gücen içinde kalmasını sağlar.

Bata, suyun diğer tarafından kardeşine masum olduğunu haykırır ve olayın gerçek yüzünü anlatır. Anubis’i alçak bir fahişenin doğruluğunu bile kanıtlamayacağı iftirası yüzünden kendisini mızraklamaya kalkmakla suçlar. Güneş Tanrısı’na ettiği yemini tutmak zorunda hisseden Bata, elindeki yontma bıçağı ile erkeklik organını keser ve suya atarak kedi balıklarına yem eder. Bata’nın kan kaybından bitkin düşmesi üzerine Anubis, gözyaşlarına boğulur; fakat timsahlar yüzünden kardeşinin olduğu tarafa geçemez.
Bata, sözlerinin sonunda Anubis’e orada kalamayacağını, Çam Vadisi’ne gideceğini [4], kalbini kendi elleriyle çıkaracağını ve bir çam tepesine asacağını söyler.[5] Anubis’ten gelip ağacın kesilip kesilmediğini kontrol etmesini ve kalbini kurtarmasını ister. Çünkü ağacın kesilmesi, onun ölümü anlamına gelmektedir. Anubis, Bata’nın kalbini alıp su dolu bir kâseye koyarsa; Bata, gerçek kâtilinden intikam almış olacaktır. Eğer Bata’nın başına felaket gelecek olursa, bunun habercisi olarak bir testi bira, Anubis’in ellerinde mayalanacaktır.
Bata, Çam Vadisi’ne doğru yola çıkarken; onuru lekelenen Anubis, eve doğru yola koyulur. Eve vardığında karısını öldürür ve herhangi bir dinî tören yapmadan cesedini leş iyici köpeklere atar. Bu arada kalbini söküp Çam Vadisi’nde bir ağaca asan Bata, kendine yalnız yaşayacağı bir ev yapar.[6] Yaşadığı bölgenin ve Mısır’ın hükümdârı olan Güneş Tanrısı Enneadı’na rastlar. Ennead, Bata’yı suçsuz olduğu ve yanlış bir şey yapmadığı konusunda bilgilendirir. Üstelik Anubis, tüm bu olayların sorumlusu olan karısını öldürmüştür.
Bata’nın yalnızlığını gidermek için Ra-Horakhti, Tanrı Khnum’a onun için bir eş yaratmasını emreder. Bunun üzerine Khnum, Bata için tanrıların özünü barındıran büyüleyici güzellikte bir eş yaratır.[7] Khnum, Bata’nın eşini [8] yarattığında; kader tanrıçaları olan Yedi Hathor’lar, onun şiddetli bir ölüm yaşayacağı kehanetinde bulunurlar.[9]
Bata, birgün karısına kalbinin bir çam ağacının tepesinde bulunduğu sırrını açıklar. Bu, onun felaketi olacaktır. Bata’nın karısına bunu anlatma nedeni, deniz kıyısında yürüdüğü takdirde dalgalar tarafından yutulmaktan korkuyor oluşudur. Bu zayıflığının karısını kurtarmasına engel olabileceğini kabul etmesi gerekmektedir.
Bu uyarıyı yapmasının üzerinden çok geçmeden, Bata, birgün ava çıkar ve karısı dışarıdayken deniz kabarmaya başlar. Kadın, eve girer; fakat evin arka tarafında bulunan çam ağacına takılan bir tutam saçı, suya düşer ve dalgalarla firavunun çamaşırcılarının işlerini yaptıkları Mısır kıyılarına kadar sürüklenir. Kadının saçındaki koku, yıkanan bütün elbiselere siner ve firavun, bundan rahatsız olur.
Baş çamaşırcı, uzun bir arayıştan sonra saç tutamını bulur. Bu durum, yazıtlarda şu şekilde yorumlanmıştır: Tanrıların kokusunu taşıyan bu saç, Ra-Horakhti’nin kızına aittir ve Mısır’a kadar firavunun gidip onu Çam Vadisi’nden getirmesi için sürüklenmiştir. Kadını getirmek için yollanan ilk gruptakiler, Bata tarafından öldürülür. İkinci kafile, atlı savaş arabaları ve Bata’nın karısını değerli mücevherlerle süslemekle görevli bir kadından oluşmaktadır. Bu kurnaz plan işe yarar ve Bata’nın karısı, saraya gelmeyi kabul eder.
Firavun, kadını çok sever ve ona sarayda yüksek bir rütbe verir. Bata’nın sırrını öğrenen firavun, onun kalbinin asılı olduğu çam ağacının kesilmesini emreder ve ağa kesilir-kesilmez Bata ölür.
Ertesi gün Anubis, testideki biraların aniden mayalandığını fark eder ve Bata’nın bahsettiği felaketi hatırlar. Bunun üzerine Çam Vadisi’ne doğru yola çıkan Anubis, Bata’nın ölmüş olduğunu görür. Anubis, Bata’nın intikamını almak için yola koyulur ve 3 yıl sonra bir meyve şeklinde saklanarak muhafaza edilen kalbi bulur. Kalbi su dolu bi kâseye koyan Anubis, Bata’nın bedeninin canlanmaya başladığını fark eder. Kardeşinin dudaklarını ıslatıp ona su içirir ve kalbi bedenine tekrar yerleştirir.
Oldukça cesur bir gençken hadım olmuş bir ölüye dönüşen Bata’nın hikâyesi, henüz sona ermemiştir. Karısının intikamını almak isteyen Bata, oldukça dikkat çeken renkli bir boğa kılığında Mısır’a doğru yola çıkar. Anubis, boğanın sırtına biner ve birlikte kraliyet sarayına giderler. Boğanın güzelliğine hayran kalan firavun, Anubis’i altın ve gümüşle ödüllendirir. Boğa bedenindeki Bata, firavun tarafından oldukça iyi ağırlanır. Kendisi için ziyafetler verilir.
Birgün boğa, eski karısıyla karşılaşır. Kendisinin Bata olduğunu ve çam ağacının kesilmesine yol açtığı için intikam almaya geldiğini söyleyerek eski karısını korkutur. Bata ayrıldıktan sonra kadın, kendini sağlama almak için plan yapmaya başlar.
Birgün kadın, lezzetli bir ziyafetten sonra içkisini içmekte olan firavundan boğanın ciğerlerini yiyebilmek için söz alır. Firavun, sözünü tutmaz. Fakat tıpkı Vaftizci Yahyâ’nın idam emrini kaldırmaya çalışan Heroidas’ın Salome tarafından alıkoyulması gibi o da çaresizdir. Ertesi gün boğa, adak olarak kesilir. Bata, firavunun adamları tarafından büyük geçitte taşınırken; kesilen boğazından iki damla kanın damladığı yerde iki büyük avokado ağacı çıkar. Firavun, bunun hayra alamet olduğunu düşünür ve kutlama yapılmasını emreder.
Uzunca bir süre sonra firavun, “Selamlama Penceresi”nden resmî selamlama yapar.[10] Artık kraliçe olan Bata’nın eski eşiyle altın bir atlı araba içinde avokado ağaçlarını ziyaret ederler. Ağaçların gölgesi altında dinlenirken, Bata, eski karısının kulağına fısıldayarak avokado ağaçlarına dönüştüğünü ve hâlâ eskisi kadar canlı olup intikam alacağını söyler.
Cazibesini tekrar kullanan kadın, firavunu ağaçları keserek mobilya yapımında kullanmaya ikna eder. Marangozlar, işe koyulur. Kadın da onları bizzat izlemekteyken, fırlayan bir kıymık ağzına girer hamile kalmasına yol açar. Tahmin edileceği gibi doğacak çocuk, Bata’dan başkası değildir. Firavun, sevincinden havaya uçmaktadır.
Yeniden doğan Bata, biraz büyüyünce kendisini Nübye’deki altın madenlerinin sahibi ve meşru veliaht kılan “Kral’ın Oğlu Kush” adını alarak onurlandırılır. Firavun öldüğünde tahta geçen Bata, Mısır’ın önde gelen yöneticilerini çağırır. Başından geçen maceraları ve geçirdiği dönüşümleri onlara anlatır. Bunun üzerine karısı ve annesi olan kraliçe getirilir ve yargıçlar, onu yargılamayı kabul ederler. Papirüste karısının ne ceza aldığı belirsizdir. Anubis, veliaht olur ve Bata’nın 30 yıllık saltanatının ardından başka bir formda tekrar canlanmayacağı ölümüyle Mısır krallığının idaresi, büyük kardeşi Anubis’e geçer.[11]
|
|
|
YOGA TEHLİKELİMİDİR |
Yazar: Archilles - 07-03-2017, Saat: 07:00 - Forum: YOGA
- Yorum Yok
|
 |
Geçtiğimiz haftalarda, dünya basınının önde gelen yayınlarından The NY Times’da yayınlanan bir makaleyle yoga camiası yerinden hopladı; How Yoga Can Wreck Your Body? Yani, Yoga Bedeninize Nasıl Zarar Verebilir? Ya da Yoga Bedeninizi Nasıl Ziyan Eder başlıklı makale, bilim makaleleri yazan WILLIAM J. BROAD tarafından kaleme alınmış. Özetle, makalede güvenle ve dikkatle yapılsa da yoganın bir gün mutlaka bedende bir hasara yol açacağından bahsediliyor. Yogayla incinmiş, üstüste ameliyatlar geçirmiş, felç inmiş, yürüyemez olmuş bir kaç vakadan bahsediliyor. Öyle bir facia habercisi dille yazılmış ki, yıllardır yoga yapan, öğreten, yoganın faydalarını derinden yaşayan ben bile okuyunca hak veresim geldi. Yogaya ilk başladığım yıllarda henüz kendimi yukarı çekmeyi bilmeyen bedenimi zorladığım omuz duruşlarıyla yavaş yavaş incittiğim belimi, bir kaç sene önce egoyla yaptığım tek bir yoga seansının dizlerimde ortaya çıkardığı hasarı ve haftalarca geçmeyen acıları düşündüm.
Ülkemizde ve dünyada, The NY Times’ın bu makalesine karşı pek çok yazı ve video yayınlandı. Hemen hepsi, haklı karşı argümanlar savundu; egoyla ve hırsla ya da kendini bilmeksizin yapılan yoganın her “spor” gibi incitme olasılığına sahip olduğu güzel güzel anlatıldı. Hepsine katılmakla birlikte, makaleyi başka bir şekilde ele alıp, makalenin neden yazılmış ve şimdi NY Times gibi (güya) güvenilir bir medya kanalında yayınlanmış olduğunu düşündüm. Çünkü biraz araştırınca gördüm ki, bu minvaldeki makaleler ilk ve tek değil. Zaman zaman The NY Times, BBC News, Observer gibi otorite sözcüsü medyada inceden inceye anti-yoga makaleleri yayınlanıyor. Çoğu, uzman bir eğitmenle çalışmanız gerektiğini (elbette), yoganın tek başına bir egzersiz olarak işe yaramadığını (bu egzersizden ne beklediğinize bağlı) anlatırken, hemen hiç biri yoga incinmelerinin hırs ve egodan kaynaklanabileceğinden bahsetmiyor. Yoganın faydadan çok zararı varmış gibi anlatılıyor. Tenis, koşu gibi “kabul görmüş” sporlarda incinme makul görülürken, oran olarak son derece düşük kalan yoga incinmeleri hemen parmakla gösteriliyor. Yoganın spor kategorisinde değerlendirilme yanlışı bir yana, zihin-beden-ruh bütünlüğü sağlayan bir disiplin oluşunun sistem için tehlikeleri artık anlaşılmış durumda.
Ülkemizde ve hatta Avrupa’da nispeten yeni olan yoga Amerika’da uzun yıllardır uygulanıyor. New York’ta ve batı yakasında (pasifik kıyısı) neredeyse yoga yapmayan, ya da denememiş, ya da denemeyi düşünmeyen insan yok gibi… Çoğu insan hiç yapmamışsa bile yogayı bir gün deneyeceği bir şey olarak değerlendiriyor.
Bugüne kadar yoga, sistemin devamlılığı için tercih edilir bir şeydi. Sistem ne ister? Çalışasın, çok çalışasın ve bunu şikayet etmeden yapasın, izin verilen ölçülerde eğlenesin, evine dönesin, televizyon izleyesin ve sonra yine çalışasın, çalışıp kazandığını sandığın parayı yine sistem için tüketip ona geri veresin… Kapitalizmin işleyişi böyle. O en uzun tatil (!) olacak emeklilik hayalleriyle “off yine pazartesi”, “heeey TGI Friday – yaşasın Cuma!” diye dönüp duran kimse kazanmıyor. Banka kredisiyle borçlanıp evini almış, çocuğunu özel okulda okutmayı başarmış olsa da kitleler, ruhunun istediğini ya da doğal olanı değil, paranın gerektirdiğini yaşıyor. Kapitalizmin her şeyi olası kıldığı yalanıyla insanlar çay kaşığıyla aldığını kepçeyle veriyor.

Kapitalizmin nasıl işlediğini Karl Marx zamanında güzel güzel anlattı. Şahsen, bu kusursuz sistemin ne olduğunu, biraz sosyoloji eğitiminden, biraz içinde yıllarca debelendiğim büyük firmalardan, biraz Baudrillard’dan ama en çok, Londra’da geçirdiğim bir kaç günde öğrendim. Görenler bilir, kapitalizmin kalesi gibi olan Londra öyle bir düzenlenmiştir ki, karşıdan karşıya geçerken ne zaman sağa ne zaman sola bakacağın bile yerlere çizilmiş oklarla belirlenmiştir. Müziğini nasıl dinleyeceğini, boş zamanlarında ne yapacağını, metrodan inerken ayağını nasıl atacağını bile söyler sistem. Metrodaki Mind the Gap (boşluğa dikkat et) uyarısı, “ben şahane bir sitem kurdum ve bu sistemdeki tek hata işte bu tren ve istasyon arasındaki 10 santimetrelik boşluktur, dikkat et, düşme,” der gibidir. Akşamları pub’lar dolar taşar. Haftanın en az bir kaç günü işinden çıkıp bir pub’da iki bira yuvarlamayana, maç izlemeyene bir garip bakarlar sanki. Rahatlıkla kimyasal uyuşturucular bulunabilen kulüpler hafta sonu çılgınca dolarken, o kulübe kaçta gideceğin, içeride ne yapacağın, süper düzenli toplu taşıma sistemi ile evine ne zaman nasıl döneceğin bile bellidir. Sistem der ki: şimdi işe git, şimdi çık, pub’a git, şu kadar iç, maç izle, eve git, kapıda sıra var ama o klübe girmek için bekle, içeride dağıttığımız mutluluk haplarından al, son otobüs birazdan kalkıyor, eve git yoksa sokakta kalırsın, Pazartesi kimyasalla ya da alkolle ya da televizyonla mallaşmış zihnini oyalamak için işe git, çalış çalış, rahatlamak için tüket tüket… Bu sadece Londra’da böyle değil tabi, orada çok net bir şekilde görülebiliyor. (Sistemin emirlerini ülkemize uyarlayacak olursak, replikler pek farklılık göstermiyor, içerik aynı: Tek taş pırlantasız evlenme, işe git, Cuma olunca sevin (ama unutma, yine Pazartesi olacak), ısınmak için maaşının yarısını ver, çocuk da yap kariyer de, çocuğunu özel okulda okut (başka türlü adam olmaz), banka kredisi al ve ödemek için yıllarca çalış, televizyonun hep açık olsun, dizi izle, belli yerlerden giyin, telefonun şu marka olsun (başka türlü yüzüne bakmazlar), vs. vs…)
Bugünlere kadar yoga da bu sistemin işleyişini sağlayan şahane bir araçtı. İnsanlardaki kabullenme kapasitesini artıran, bir tiyatro sahnesi gibi belirli rollerle oynanan hayatın içinde, belirlenmiş streslerle yaşayan insanlar için sahte bir umut kapısı gibi görünüyordu. Bilgisayar başında çöken omurgaya iyi geliyor, zihinler rahatlıyordu. Böylece Pazartesi işe gitmek kolaylaşıyor, yoganın “her şey olması gerektiği gibi,” felsefesi, “ne yapalım, hayat böyle,” anlayışına dönüşüyordu. Tüketmeye alışık köle zihinler şimdi de yoga ekonomisini zengin etmeye başlamıştı; organik marketlere, yoga kıyafetleri ve ürünlerine, ünlü hocaların ders verdiği stüdyolara çılgınca paralar harcanıyordu.
Fakat… Beklenmeyen bir şey olmaya başladı.
Dediğim gibi Amerika’da yoga uygulaması, Hindistan’dakinden bile yoğun. California, 68’lerin hippi hareketinin başladığı yerdir, bilirsiniz. İster inanın ister inanmayın, şimdi de spiritüel bir hareket başlamış durumda. Yoga sadece bir egzersiz olarak anılmaktan çıktı, daha bilinçle uygulanıyor. Evet, bir sektör olarak yoga hala çok zengin ama yanı sıra başka bir şeyler oldu. Shiva Rea’nın bir röportajında şahane bir şekilde dile getirdiği gibi, nedeni ne olursa olsun yogaya başlayan ve yıllarca uygulayan insanlarda artık shakti enerjisi uyanmaya başladı.
Shakti, yani yaratıcı yaşam enerjisi uyanınca ne oluyor? Yıllarca floridle uyuşmuş pineal gland uyanmaya, insanlar sistemin işleyişini görmeye, gerçek sandıkları şeyleri sorgulamaya başlıyor. Dahası;
İnsanlar daha az hastalanıyor: Dünyanın en çok kazanan sektörü olan ilaç piyasası panikte!
Sağlıklı beslenmek önem kazanıyor: Mc Donalds zaten bitmiş, KFC mahkemelerde, Coca Cola tüketilmiyor, sigara firmaları ise zaten sadece azgelişmiş ülkelere çalışıyor!
Kilise çoktan sorgulandı, ceza sistemiyle çalışan otoriter din sözünü geçiremiyor, tanrının ceza değil ödülden bahsettiği anlaşıldı.
Sınırlar kalktı, az gelişmişinden çok gelişmişine tüm ülkelerde ortak bir bilinç gelişmeye başladı.
Yoga, sistemin artık pek işine gelmiyor, tehlike arzediyor. Dolayısıyla anti-yoga propagandaları inceden başlıyor. Bugüne kadar işleyişin devamını sağlayan yoga, önde gelen sistem sözcüsü medya tarafından halı altına süpürülüyor. Yerine koyabilecekleri yeni bir oyuncak bulana kadar bu inceliğin devam edeceğini, sonra daha büyük yasaklar, uygulamaların ortaya çıkacağını düşünüyorum.
Yani batı panikte! Prozac toplumu, spiritüel bir çıkış yolu buldu, önü kesile!
Bu ince anti-yoga yaklaşımı beni sevindiriyor, demek ki doğru yoldayız. Önce kendi egomuza, sonra da büyük kapitalist egoya karşı bulduğumuz yol belli ki sağlam. Bu yol, trenle istasyon arasındaki boşluktan daha geniş ve tehlikesiz. Mind the gap ama korkmayın, düşseniz de büyük ortak bir bilinç tarafından kucaklanıyorsunuz. O zaman yola devam!
|
|
|
Topraklanmak için Köklenme Meditasyonu |
Yazar: Archilles - 07-03-2017, Saat: 06:55 - Forum: MEDİTASYON
- Yorum Yok
|
 |
Bazen ruhun yorgunluğu fiziksel bedeni de yorar. Böyle zamanlarda bedende ve dünyada olduğumuzu hatırlamalıyız. Böyle zamanlarda, bedenimizi Dünya Ana’nın bize sunduğu lezzetler, keyifler ve hazlarla mutlu etmenin yanında, aşağıdaki çalışma da büyük yarar sağlar.
Ayaktasınız. Ayaklarınızın arasında omuzlarınız kadar mesafe var. Üç kez derin nefes alın ve verin. Gözlerinizi kapayın. Saç tellerinizden ayağınızın ucuna kadar bütün hücrelerinize, birazdan vereceğiniz talimatlara tam olarak uymalarını, ve hazır olmalarını emredin. Sonra bütün bu hücrelerin içindeki hayatiyet hareketlerini imgeleyin. Hücrelerin içindeki yaşam enerjisinin beyaz ışık damlacıkları şeklinde dışarıya çıktığını hayal edin. Bu damlacıklar, birleşip, beyaz ışık dereciklerine, sonra derecikler birleşip beyaz ışık nehirlerine dönüşsünler, ve mide çakrasına, yani gövdenizin tam ortasına doğru akmaya başlasınlar.

Vücudun her tarafından yaşam enerjisinin beyaz ışık formunda gelip, vücudunuzun ortasında birikmeye başladığını imgeleyin. Bu birikim devam ederken, birikmiş olan yaşam enerjisinin bir bölümü, iki bacaktan ayrı ayrı aşağıya doğru aksın. Ve ayak tabanlarınıza geldiğinde, yere doğru giriş yapsın. Yere girer girmez, tıpkı bir ağacın kök sistemi gibi dallanıp budaklanmaya başlasın. Hayal etmek zor olursa, bir ağacın ters çevrilmiş halini de düşünebilirsiniz. Dört yöne ve derine doğru çok genişlemiş, beyaz ışıktan devasa bir kök sistemi sizi toprağa bağlasın.
Birikmekte olan beyaz ışık formundaki yaşam enerjisi, bu kez floresan bir ampul gibi, bir ışık sütunu olarak, kök çakranızdan, yani bacaklarınızın arasındaki noktadan aşağıya doğru uzamaya başlasın. Ve ayaklarınızın ortasından toprağa girip, derinlere, çok derinlere, dünyanın merkezine kadar uzasın. Bu noktada avuçlarınız birbirine bakacak şekilde göğsünüzde birleşsin. Ve önce olumsuz olan kavramı kısa sürede ve hızlı olarak üfleyin, sonra olumlu kavramı derin ve uzun nefesle içinize çekin. Birçok zıt kavramlar kullanabilirsiniz, önemli olan önce olumsuzu üfleyip, yerine olumluyu içinize çekmek. Örnek cümleler:
Yorgunluğu üflüyorum, enerjiyi içime çekiyorum.
Hastalığı üflüyorum, sağlığı içime çekiyorum.
Üzüntüyü üflüyorum, neşeyi içime çekiyorum.
Yokluğu üflüyorum, bolluğu içime çekiyorum.
ertleri üflüyorum, huzuru içime çekiyorum.
Korkuyu üflüyorum, sevgiyi içime çekiyorum.
Ellerinizi birbirinden ayırıp gözlerinizi açın. Bittiğinde, kendinizi çok daha iyi hissedeceksiniz. İstediğiniz sıklıkta ve her yerde yapabilirsiniz. Sevgi ve ışık…
|
|
|
Reiki Master Olmak |
Yazar: Archilles - 07-03-2017, Saat: 06:44 - Forum: Reiki
- Yorum Yok
|
 |
Reiki, ondan en iyi sonucu olabilmek için, en yüksek saygımızı gerektiren kutsal bir uygulamadır. Bir çok yararı olan Reiki; sadece bize kendimizi ve başkalarını iyileştirme imkanı tanımakla kalmaz –ki bu bile başlı başına çok derin ve anlamlıdır-, aynı zamanda hayatlarımızda da bir rehber rolü oynar. Reiki’nin limitsiz doğası; bize sürekli büyüme, uyanma ve kendi sonsuz potansiyel gücümüzün farkına varma açısından fırsatlar yaratır. Reiki’nin yolunda içtenlikle yürüyenleri bekleyen ve daima artan neşe, huzur ve bolluk; sadece zevk alınan nimetler olmakla kalmaz, aynı zamanda içlerinde gezegenimizin muhtaç olduğu şifayı da taşırlar. Çoğunlukla, Reiki’ye başlayanlar, içlerinde İleri Reiki Eğitimi ve Master Reiki seviyelerine ulaşma arzusunu duyumsar ve bu büyüyen gücü hissederler.
Büyüme isteği, basitçe yaşamın doğasında vardır. Etrafımıza bakınıp canlıları gözlemlediğimiz zaman açıkça gördüğümüz bir ortak şey, tüm canlıların büyüme faaliyetinde bulunduğudur.
Yaşayan her şey büyür. Canlıların yaptığı bu olduğu için de kolaylıkla, hayatın amacının büyümek olduğu söylenebilir. O zaman, bir kişinin Reiki gücünü büyütme isteği de, onun özünün ve hayatın kendisinin doğal bir dışa vurumudur. Eğer siz de kalbinizde bu arzuyu hissediyorsanız, ona saygı duyun. Bunu yapmak, doğal bir ihtiyacı gidermek olacaktır.
Bir Reiki Master olmanın bir sürü güzel yanı vardır ve Master öğreniminin işe yaraması için illa da bir öğretmen olmak gerekmez. İlaveten gelen şifa enerjisi, semboller, teknikler, ve bilgiler; şifa kabiliyetinize değer katacaktır. Kendinizi tedavi etmeniz, kendinize ve başkalarına şifa uyumlaması yapışınız, birebir ve uzaktan tedavileriniz farkedilir bir biçimde gelişecektir. Aynı zamanda arkadaşlarınıza ve ailenizden olanlara da Reiki aktarabilecek olmanız da kesinlikle bir artıdır. Çoğu insan, Master Reiki eğitimini sadece bunun için alır. Ancak, resmi olarak da bir öğretmen olmaya karar verirseniz, bunu da yapabilir olacaksınız. Hem, her bir kişi Reiki Master eğitimi alıp da titreşimini arttırdığında, bu bütün gezegenin de titreşim seviyesine katkıda bulunur!
Reiki Masterı olmanın en büyük zevklerinden biri diğer insanlara Reiki’yi öğretebilme imkanıdır. Reiki dersinizde, uyumlama esnasında insanları Reiki enerjisini alırken izlemenin heyecanını bir düşünün. Sonra, siz yaptığınız rehberlik sırasında, onlar Reiki’nin nazik gücünü içlerinde akarken hissettiklerinde, onların sevincini ve şaşkınlığını paylaşmayı… Öğrencileriniz Reiki’yi ailelerine ve arkadaşlarına yardım etmek için kullanırken, hepinizin arasında harika bir spiritüel bağ duygusu gelişecek. Siz Reiki bilinciyle bütünleşip Tanrı’dan geldiğimizi ve hepimizin bir olduğu gerçeğini daha derinden idrak ettikçe, duyduğunuz şefkat ve sevgi hisleri herkese karşı güçlenecektir.
Reiki’yle ilgili bütün bilgiler bize Reiki sistemini 1935’te Japonya’da öğrenmiş olan Bayan Takata’dan geldi. Takata’ya göre, Master uyumlamasını ve Master sembolünü almış, bütün uyumlamaları nasıl yapacağını öğrenmiş, ve gerçekten bir Reiki dersi vermiş –böylece diğerlerine Reiki aktarmış- kişidir Reiki Master. Master eğitimini almış, ama en azından bir kişiye öğretmenlik yapmamış biri, Reiki Master sayılamaz ve öğretene kadar da kendisini Reiki Master olarak adlandırmamalıdır. Eğer bir arkadaşınıza veya aile üyenize öğretmenlik yapmışsanız, o zaman bir Reiki Master olarak nitelendirilebilirsiniz.
Takata, Aralık 1980’de hayatını kaybetikten sonra, kendisinin insiye ettiği 22 Reiki Master, çalışmalarına ve başka Master’lar insiye etmeye devam ettiler. Başlarda, Takata’nın yoluyla aynı olarak, bütün sistemi üç derecede öğrettiler. Zamanla, bazı Master’lar, tecrübe ve içsel rehberlik yoluyla elde ettikleri iyileştirme becerilerini de ekleyerek, sistemde değişiklikler yapmaya başladılar. Bazıları Master eğitiminin tamamını içeren 3. dereceyi alıp iki ya da daha fazla bölüme ayırırken, bazıları da Master derecesini 5’e kadar çıkabilen parçalara böldü ve her parçayı yeni bir derece olarak adlandırdı.
Master eğitimini alacak bir Reiki Master ararken, ona ondan eğitimi aldıktan sonra tam olarak neler yapabileceğinizi sormanız önemlidir. Bütün eğitimi tamamen aldıktan sonra başka insanları da Reiki Master derecesi de dahil olmak üzere tüm seviyelere hazırlayabiliyor olabilecek misiniz, yoksa ekstra seviyeler veya dereceler alıp ekstra ücretler ödemenizi gerektirecek bir şeyler mi eksik kalmış olacak? Reiki sisteminde bazı insanların yaptığı değişikler yüzünden, bu çok önemli bir sorudur.
Reiki Master olmak da önceden yapılması gereken gerekli hazırlıkları olan ciddi bir adımdır. Reiki 1, Reiki 2 ve İleri Reiki Eğitimi alınmalıdır. Aynı zamanda, yaşam gayemiz üzerine meditasyon yapmak ve Reiki Masterlığının bununla uyum içinde olup olmadığına da karar vermek gereklidir. Daha sonra da, uyumlu olduğunuz, kabiliyetli, ve sizi bir Reiki Master olduktan sonra da destekleyecek bir Reiki Master bulabilmek önemlidir.
Reiki Master olmak, başka insanları insiye edebileceğiniz anlamına gelir. Bu yüzden, siz uyumlama işlemi üzerinde çalışırken, size yardım ederek zamanını harcayabilecek bir öğretmen bulmanız önemlidir. Bazı öğretmenler bunu az veya hiç yapmadıkları için, öğretmeninize uyumlama pratiğine ne kadar zaman ayırdığını sorun.
Ayrıca size, siz artık kendi derslerinizi vermeye başladığınız zaman ne oranda destek vermeye istekli olduklarını da sorun. Bu önemlidir. Bazı Reiki Masterlarının, öğrencilerini ellerinden alacağınız kaygısıyla size yardım etmeye pek niyetleri olmaz. Eğer başarılı bir öğretmen Reiki Master olma konusunda ciddiyseniz, bu amacınıza ulaşma yolunda sizi samimiyetle destekleyecek bir öğretmen bulun.
İlk dersinize başlamadan önce, uyumlamaları yaptığınız ekstra pratikler uygulamanız iyi bir fikirdir. Bunu, daha önceden Reiki almış olan arkadaşlarınıza yapabilirsiniz. Onlara “uyumlama modeli” olup olmayacaklarını sorun ve onları ekstra uyumlamaların onlar için yararlı olacağı ve Reiki enerjilerini arıtıp güçlendireceğinden haberdar edin. Çoğu, bunu mutlulukla kabul edecektir. Eğer üzerinde pratik yapacak kimseyi bulamazsanız, bir insanı temsil etmesi için oyuncak bir ayı, yahut yastık kullanabilirsiniz.
Derste yapacağınız konuşmalar ve meditasyonların provalarını yapmak da gerekli olacaktır. Bir kayıt cihazına konuşmalarınızın taslağını kaydedin. Kasedi dinleyin ve konuşmanızı geliştirebileceğiniz yolları not edin. Sonra kendinizi rahat hissedinceye kadar pratik yapmaya devam edin. Not taslağınızı ders sırasında kullanmaya çekinmeyin. Öğretme aşamasında da rahatlayın, ve bırakın Reiki enerjisi işini yapsın…
Eğer diğer insanlara yardım etmek için içten bir isteğiniz varsa ve öğretmenliğe hazırlanmak için yeterli zamanı ayırmışsanız, öğrencileri çekmek için hiç sorun yaşamamalısınız. Alacağınız sonuçları yaratan şey, sizin yaklaşımınızdır. Öyleyse başarıyı farzedin, başarıyı yaratacaksınız.
Öğretmenlik yapan bir Reiki Master olarak, öğrencilerinize saygıyla yaklaşmanız önemlidir. Her birinin Tanrı’nın kıvılcımın içlerinde taşıdıklarını bilin. Asla öğrencilerinizi size bağımlı kılmak amacıyla gizli tehditler kullanmayın veya bilgiyi kısıtlamayın. Kendi içsel gücüyle ve seçim özgürlüğüyle bağlantı kurması için her bir öğrenciyi samimice destekleyin. Başkaları için yarattığınız şeyler size geri döner. Siz diğerlerini güçlendirdikçe, siz de güçleneceksiniz. Evrenin bolluğuna güvenin, böylece bolluk sahibi olacak ve aynı zamanda huzur ve mutlulukla kutsanacaksınız.
Başkalarına Reiki öğretireken, Reiki enerjisinin doğru bir temsilcisi olmak önemlidir. Bugün, insanlar yüzeyde kalmış spiritüellik tarafından kolayca kandırılamıyorlar. Tecrübeli ve kendi derin şifası üzerine çalışan gerçek bir öğretmen istiyorlar. Bu, Reiki’nin doğası üzerine meditasyon yapmayı ve ona kendini bırakmayı gerektirir. Bu, kişinin Reiki enerjisinin ulaşamadığı bütün yüzleriyle çalıştığı, ve onların da Reiki enerjisi tarafından şifa bulmasına izin verilen sürekli bir uygulamadır. Aşk, şefkat, merhamet, bilgelik, adalet, yardımlaşma, alçakgönüllülük, azim, kibarlık, cesaret, dayanıklılık ve cömertlik özelliklerimizi de geliştirmeli ve dışa vurmalıyız. Zaten Reiki de tüm bu nitelikler ve daha da fazlasıdır. Çelişkili görünebilir ama, gerçek bir Reiki Master her zaman Reiki Master olmakta olandır. Hayatın kendisi gibi, bu da daimi bir büyüme halidir.
Siz bunları yaparken, eninde sonunda Reiki’nin kendinize ve başkalararına şifa vermekten daha öte bir sistem olduğunu farkedeceksiniz. Reiki’nin daha derin bir gayesi vardır. Reiki, tedavi sırasında şifa enerjisine yol gösterebildiği gibi, hayatınızda da yol gösterici olabilir.
Hayatınız için, her zaman var olmuş olan ve sizi bekliyor olan mükemmel bir plan vardır. Bu plan, sizin için en iyi, en doğru ve en sağlıklı olandır. Bu plan, ne ailenizin sizin için istedikleri, ne de ait olduğunuz kültürün kabul etmek zorunda olduğunuzu söylediği şeyler üzerinedir; bu plan sadece ve sadece sizi gerçekten mutlu edecek şey üzerine kurulmuştur. Sizin içinizdedir ve sizin özünüzden gelir. Reiki sizi bu plana doğru yönlendirebilir, ve onu takip etmenize yardım edebilir. Bu plan, sizin ruhsal yolunuzdur.
Başkalarını ve kendinizi tedavi ederek, ve Reiki’nin özü üzerine meditasyon yaparak, Reiki tarafından, vereceğiniz önemli kararların aşamasında, gittikçe daha çok yönlendirileceksiniz. Bazen kendinizi mantıklı olmayan veya yapmanız gerektiğini düşündüğünüz şeye uymayan hareketler yaparken bulacaksınız, ve bazen asla yapmamaya yemin ettiğiniz şeyleri yapmaya yönlendirileceksiniz. Ancak, Reiki’nin yol göstericiliğine daha da çok güvenerek, egonuzun sizin için iyi olduğunun düşündüğü şeylerden vazgeçerek ve mütevazı bir biçimde kendinizi Reiki’nin sevecen gücüne teslim ederek, hayatınızın size uyum ve gerçek mutluluk duyguları getiren bir yolda değiştiğini göreceksiniz.
Zamanla, tecrübelerinizden, Reiki’nin rehberliğinin güveninize değidiğini öğreneceksiniz. Bir kere kendinizi bıraktınız mı, Reiki’nin yoluna girmiş olacaksınız. Bunu yaptığınızda, gemişle barış içinde ve gelecekten emin olacak ve tasalanacak hiç bir şey olmadığını bileceksiniz. Hayatınız daha büyük bir uyum içinde devam edecek ve amacınız olan “bir olma“ haline doğru ilerlemeye devam ederken bile ona ulaştığınızı hissedeceksiniz!
Sonuç olarak, bir Reiki Master’ın Reiki’ye hakim olan kişi değil, Reiki tarafından hakim olunmuş kişi olduğunu dikkate almalıyız. Bu, Reiki’nin ruhuna tamamen kendimizi adarken; onun hayatımızın her alanında bize yol göstermesine ve tek odağımız, güç ve büyüme kaynağımız haline gelmesine izin vermeyi gerektirir. Reiki, milenyumun sonlarına yaklaşırken; problemlemlerimize bir çözüm ve sınırsız bir güç yolu olarak öne çıkıyor. Bu yoldan yararlanacak herkesin ona doğru yönlendirilmesi dileğiyle
|
|
|
KİŞİSEL ŞİFALANMA PROGRAMI (MUTLAKA OKU) |
Yazar: Archilles - 07-03-2017, Saat: 06:37 - Forum: MEDİTASYON
- Yorum Yok
|
 |
Her birimiz bu varoluşa, benzersiz bir takım kişisel özelliklerle geliriz ki bunların içinde kabiliyet ve yeteneklere dönüşebilecek doğal eğilimlerimiz vardır. Ayrıca genellikle bizi etkileyen zorlayıcı durumlar vardır. Bir teknedeki su altı yönlendiricisi gibi, kendi seçimlerimiz bizim yaşamda hangi yöne gideceğimizi ve hangi ihtimalleri araştırıp geliştireceğimizi belirler. Zorluklarla, aynı şekilde fırsatlarla, karşı karşıya kaldığımızda, bunlarla ne şekilde ilişkiye girdiğimiz, bunların bizi nasıl etkileyeceğini belirler. Bu nedenle, bilgece seçimler yapma kabiliyetimizi kullanmamız önemlidir. Büyüme yaratan iyi yaşanmış bir hayat, şifalanma ve gelişmenin yaşandığı bir hayattır.
Kendi yaşamlarımızda geriye baktığımızda, bir seçim yaparak yaşamımızda kim olduğumuz ve hayatımızın nereye doğru gittiği üzerinde güçlü bir etki yaratan, dönüm noktalarını görmek kolaydır. Geçmiş seçimlerimizi ve onların bizi nereye getirdiğini düşünerek, deneyimlerimizden ders almak ve seçim kabiliyetimizi geliştirmek mümkündür. Yaşam bir çok imkan ile doludur, ve bazen daha zor alınan kararların bize daha fazla kar sağladığını fark etmek önemlidir.
Eğer rahatsızsanız veya yaşamınızın olmasını istediğinizden daha az olduğu bir dönemini deneyimliyorsanız, bunu değiştirmenin, şifalandırmanın, ve istediğiniz gibi bir yaşam yaratmanın mümkün olduğunu bilin. Eğer sahip olmadığınız bir şeyi istiyorsanız, o zaman yapmanız gereken en önemli şey kendiniz bunu seçmektir. Sonra harekete geçin.
Evren daima denge durumundadır. Bir problem, zorluk veya zorlayıcı bir durum, aynı zamanda çözümü de olmadan, mevcut olamaz. Eğer bir problemi çözmek istiyorsanız, ilk yapmanız gereken şey çözümü bulacağınıza karar vermektir.
İşte anlaşılması çok gerekli olan zihnin bir kanunu, yaşamın bir kanunu. Amacın kesinliği, zaman içinde sürdürüldüğünde, daima sonuç getirecektir. Bunu bir düşünün! Daima sonuç getirecektir! Kişisel şifalanma ve başarı için, üzerinde yoğunlaşabileceğiniz, en önemli kavram budur. Şifalanmak istiyorsanız, bunu kesin bir amaç haline getirmeli ve tutku ile peşinden gitmeli ve şifalanana dek bunu sürdürmelisiniz.
Zihin bir mıknatıs gibidir. En çok düşündüğünü kendine çeker, düşünceler ne kadar kuvvetli olursa çekim de o kadar kuvvetli olacaktır. Eğer kendinizi şifalandırmak, veya olumlu bir özelliği geliştirmek istiyorsanız, yapacağınızın bu olduğuna dair net bir karar almanız çok önemlidir. Bu düşünceyi sonuca ulaşacağınızı bilerek kesin bir inanç ile zihninizde tuttuğunuzda, istediğiniz sonucu yaratmanızda size gerekli tüm kaynakları ve kişileri kendinize çekeceksiniz.
Hepimizin tümüyle ve hatta belki de hiç ifade etmeyebildiği özel kabiliyetleri, yetenekleri ve değerleri vardır. Bu gezegende bir amacı gerçekleştirmek için doğduk ve bu amaç kendi gerçeğimizi, kim olduğumuzu, bizi eşsiz yapan şeyin ne olduğunu keşfetmek, kendimizin bu değerli özelliğini sahiplenmek ve onu dünyaya ifade etmektir.
Kendinizi içinde bulduğunuz yaşam şartlarınız her ne olursa olsun, sizin için kendinizi ve yaşamınızı, çok kesin bir şekilde, şifalandırmak veya geliştirmek mümkündür.
Şifalanma ve kişisel gelişim için Reiki çok güçlü bir alettir. Onun enerjisi en yüce spiritüel kaynaktan gelmektedir ve bu nedenle, ilgilenen herkes için en iyi sonuçları daima yaratacaktır. Bedeni, zihni ve ruhu şifalandırmak için kullanılabilir; ayrıca bizlere yaşamda yol gösterici olabilir. Gizli kalmış yeteneklerimizi geliştirebilir ve yaptığımız herşeyin kalitesini artırabilir. Bu nedenle, eğer başarmak istediğiniz amaç şifalanma ve kişisel gelişim ise, eğer hala bunu yapmamışsanız, Reiki eğitimi alın.
Kendini Şifalandırma Programı
Kişisel kendini şifalandırma programınızı geliştirirken, değişik teknikleri denemeye zaman ayırmak önemlidir. Bunu yaparken, sonuçlara ve bu tekniğin sizi amacınıza doğru götürüp götürmediğine dikkat edin. Eğer götürüyorsa, onunla devam edin, götürmüyorsa, başka bir şey deneyin. Bu yolla, tamamen size uygun olan bir kişisel şifalandırma yöntemi geliştirirsiniz. Bu elde ettiğiniz sonuçları olumlu yönde etkileyecektir. Reiki’yi kullanmanın bir çok yolu vardır ve size bir kaç güçlü ve etkili fikir ve teknik sunmak istiyorum.
Kişisel Uygulamalar
Kişisel-uygulamaların kullanımı Reiki şifacılığının/kişisel gelişim programının önemli bir bölümüdür. Her gün kendinize Reiki terapisi için 15 ile 30 dakika arası bir zaman ayırın. Bu tüm el pozisyonlarının kullanıldığı tam bir uygulama veya Byosen taraması ile yönlendirildiğiniz yerlere uygulama olabilir. Kendinize Reiki verirken, titreşiminiz artacaktır ve bu olurken de yaşamınızda yer alan çeşitli olaylar üzerinde yoğunlaşmak için kendinize izin vermenizi öneriyorum. Bunu yaparken, büyük olasılıkla yaşamınızdaki olaylar üzerine sağlıklı yeni tavırlar oluşturduğunuzu fark edecek, aynı zamanda bunlarla başa çıkabilmek için yaratıcı fikirlere sahip olacaksınız. Bu durumun izlerini takip edebilmeniz açısından, size bir defter edinmenizi ve bu fikirleri daha sonraki davranışlarınızı planlarken kullanmak üzere yazmanızı öneririm.
Kişisel Şifalanma Birliği
Başkalarından uygulama almak da önemlidir ve gerçekte, kendi Reiki enerjinizi güçlü tutabilmek için yapabileceğiniz en önemli şeydir. Ben size bir adım daha ileri gitmenizi ve kişisel şifalanma birliğinizi geliştirmenizi öneriyorum. Bunu yapmak için, sağlık veya yaşamı ile ilgili şifalandırmayı istediği bir sorunu olan ve güvenebileceğiniz birini bulun. En az haftada bir kez buluşarak karşılıklı Reiki uygulaması yapın ve son buluşmanızdan bu yana neler olduğunu birbirinizle paylaşın. Kendi aranızda, birbirinizi yaşadıklarınıza çözüm bulmak ve tamamen şifalanmak için tam olarak destekleyeceğinizi belirten bir anlaşma yapın. Herşeyi paylaşmaya açık ve hevesli olun ve buluşmalarınızda tüm paylaştıklarınızı kesinlikle özelinizde tutun. Tüm edindiğiniz esinlenmenizi ve yaratıcılığınızı durumlarınızı çözmek ve amaçlarınıza ulaşmak için kullanın. Hafta içinde birbirinize uzaktan Reiki göndermek için zaman ayırın. Herhangi bir şey olduğunda da, birbirinizi telefon ile arayabilirsiniz. Bu buluşmalar ciddiye alınmalı ve yukarıda listelenen adımlara sadık kalmaya dikkat edilmeli ve bunun sadece sosyal bir olay haline gelmesine izin verilmemelidir. Bu çok etkili bir yoldur ve derin ve çok anlamlı şifalanma seviyeleri yaratır.
Reiki Onaylamaları ve Dualar
Onaylamaları ve duaları kuvvetlendirmesi için Reiki güçlü bir biçimde kullanılabilir. Şifalanma hedefinizi veya ulaşmak istediğiniz başarıyı 3×5’lik bir karta yazın. Enerjiyi kullanarak, bu kartın üzerine Reiki sembollerini çizin. Reiki II’nin her üç sembolünü ve sahip olabileceğiniz diğer sembolleri kullanmanızı tavsiye ederim. Sonra kartı elleriniz arasında tutun ve karta Reiki verin. Bunu yaparken, onaylamanızı yineleyin ve/veya istediğiniz sonuca ulaştığınız veya şifalanmanız gerçekleştiği için teşekkürlerinizi sunduğunuz bir dua okuyun. Onaylamanızı ve/veya duanızı bir çok kez yineleyin. Bunu inançla en az günde bir kez uygulayın. Bu kartı yanınızda taşıyarak, bu uygulamayı gün içindeki tüm boş zamanlarınızda tekrarlayabilirsiniz.
Olayın Üzerine Gitmek
Süreci hızlandıracak bir şey de, olayın üzerine gitmek ve Reiki’yi kullanarak ortaya çıkan duyguları ve enerjileri şifalandırmaktır. Bir şeyi yapmaktan korkuyorsanız, onu yapın –korkunuzun üzerine gidin. Bu uygulama gizli psikolojik duyguları yeniden uyarıp yüzeye çıkmasını sağlayacaktır ki, siz de böylece onları şiflandırmak veya serbest bırakabilmek için Reiki’yi daha kolaylıkla kullanabileceksiniz. Bu cesaret ister, fakat son derece güçlüdür. Eğer mümkünse, bir Reiki arkadaşınızdan yardım etmek için sizinle çalışmasını isteyin. Bir örnek olarak, eğer topluluk önünde konuşma korkunuz varsa, böyle bir konuşma organizasyonu yapın. Konuşma öncesi kendinize Reiki verin, ve yüzeye çıkan tüm duygulara dikkat edin. Konuşmadan sonra ve hatta konuşma sırasında, kendinize Reiki verin ve duygularınıza dikkat edin. Veya, insanlarla tanışmaktan korkuyorsanız, bir partiye katılmaya karar verin ve kendinizi partideki herkese tanıtın. Eğer mümkünse, partiden önce, sırasında ve sonrasında kendinize Reiki verin. Eğer bunu yapmak fiziksel olarak çok korkutucu ise, o zaman zihninizde bunu yaptığınızı hayal edin ve ortaya çıktıkça tüm duygulara Reiki verin. Meseleyi bu şekilde şifalandırdıkça, bir noktada bunu gerçekten yapabilir hale geleceksiniz. Bu uygulamayı kullanırken, mantıklı davranmak ve tehlikeli olabilecek durumlara yol açmamak önemlidir.
Titreşiminizi Yükseltmek
Titreşiminizi yükseltmenize neden olabilecek her şey daha çabuk şifalanmanıza yardımcı olur. Beslenmenizi düzeltmek, bir egzersiz programı geliştirmek, meditasyon, yeterli dinlenme ve uyku, masaj, yoga uygulamaları veya esneme çalışmaları, Tai Chi, sosyal aktiviteler ve tüm diğer eğlence şekillerini uygulamak titreşiminizi artırmanıza yardımcı olur. Titreşiminiz yükseldikçe, meseleniz hakkında içsel esinlenme almanız ve daha etkili sonuçlar elde etmenizi sağlayacak olan yaratıcılığınız artacaktır. Bu ayrıca tüm diğer şifalanma yöntemlerinin daha iyi çalışmasını da sağlayacaktır.
Başka Uygulamaların Kullanımı
Hatırlayın ki Reiki tüm diğer şifalandırma biçimleri ile son derece olumlu bir biçimde çalışır. Bu nedenle, net niyetinizle, ve Reiki enerjisini kullanarak, diğer şifalanma kaynaklarına yönlendirilebilirsiniz. Bu ilave şifalanma metotlarını fark etmeye açık olun. Bu metotlar diğer teknikler, diyette değişiklik, bitkilerin kullanımı, ve homeopatik çareler, vb. olabilir. Bunlar şifalanma sürecinizi fazlasıyla olumlu etkileyebilirler.
Tıbbi ve Psikolojik Bakım
Tamamlayıcı şifaya açık olan bir çok mükemmel tıp doktoru ve psikolog var. Eğer tıbbi veya psikolojik bir meseleniz varsa ve içsel olarak da buna yönlendiriliyorsanız, onların önerilerini almak ve takip etmek önemlidir. Ciddi bir durumunuz ve ameliyatınız varsa veya ilaç kullanmanız önerildiyse, ne yapacağınıza karar vermeden önce ikinci bir görüş almak önemlidir. Hatırlayın, Reiki ilaçlar ve psikoloji ile uyum içinde çalışır ve onların sunabileceği bazı önemli ve hatta gerekli terapiler olabilir. Kişisel şifalanma programınızı geliştirirken bunları göz önüne almak önemlidir.
Bunlar kişisel şifalanma programınızı oluştururken kullanabileceğiniz bir kaç yol önerisidir. Kendi içsel rehberliğiniz ve kendi net niyetiniz burada bahsedilmeyen diğer yöntemleri bulmanıza neden olacaktır. Bu sürece tam manasıyla kendini vermek, en büyük yararı elde etmek için, gereklidir. Helen Keller’dan alıntı yaparsak, “Yaşam heyecan verici bir maceradır, veya hiç bir şeydir.” Sizin için hangi yön olacağını seçecek olan kendinizsiniz. Yaşamda karşılaştığımız zorluklar öğrenmek için burada bulunduğumuz derslerdir. Kendinizi onlardan geri çekmeyin, ya da onları yarı gönüllü olarak çözmeye çalışmayın, aksine, onları tümüyle kucaklayın. Değerli kişisel bir amacın gerçekleştirilmesi sizin aradığınız sonuçlardan daha fazlasını beraberinde getirir. Bu ayrıca, yaşamımızı değiştirebileceğimizin ve istediğimiz gibi bir yaşamı yaratabileceğimizin kesin bilgisini de beraberinde getirir. Sonunda, yaşamımızı incelediğimizde, kafamızın içinde bildiklerimiz, hatta yapmış olduklarımız o denli değil, ama ne olduğumuz önemlidir.
|
|
|
Hz. İsa Reiki Master mıydı? |
Yazar: Emka - 07-03-2017, Saat: 06:24 - Forum: Reiki
- Yorum Yok
|
 |
John 14-12: “Size gerçeği söylüyorum, bana inancı olan herkes, benim yaptığım mucizeleri gerçekleştirebilir, ve hatta bunlardan daha da büyüklerini yapacaksınız siz.”
İsa’nın hayatında çarpıcı olan yönlerden biri de yaptığı mucizelerdir. İncil’e göre, İsa suyun üzerinde yürümüştür, beş bin kişiyi beş somun ekmek ve iki balıkla doyurmuştur, suyu şaraba dönüştürmüştür ve ölüleri diriltmiştir. Bunlara rağmen, mucizelerinin en anlamlısı gerçekleştirdiği şifalardır. Bu şifalara şunlar dahildir: paralize olma, topallık, ateş, katalepsi, kanama, cilt hastalıkları, akıl hastalıkları, ruhsal sahiplenmeler (obsesyon), sağırlık ve körlük. Bu şifaların çoğu ise ellerini üzerine koyarak gerçekleştirilmiştir. Buna Yeni Ahit’te sık sık değinilmiştir, Luke 4:40 şöyle der: “Güneş batarken, insanlar İsa’ya çeşitli rahatsızlığı olanları getirdi, ve o her birinin üzerine ellerini koyarak, onları şifalandırdı.”
Matthew 8:14-15’de, İsa Peter’ın kayınvalidesinin ateşini şifalandırmak için dokunmayı kullanır. Mark 1:40-42’de leprosi’li bir erkeği şifalandırmak için ellerini kullanır. Luke 5:12-13’de de bundan bahsedilmektedir. Matthew 20:29-34’de İsa’nın iki kör adamı şifalandırmak için ellerini onların gözlerinin üzerine koyduğu anlatılır ve Mark 8:22-25’de bir diğer kör adamı şifalandırmak için ellerini kullanır. Mark 7:32 35’de konuşamayan ve sağır bir adamı dokunmayı kullanarak şifalandırır. Luke 7:12-15’de, İsa ölü bir adamın tabutunu elleyerek hayata döndürür ve Luke 8:49-55’de İsa dokunmayı kullanarak ölü bir kızı hayata geri döndürür.

Reiki uygulamaları ile İsa’nın ellerini üzerine koyarak yapmış olduğu şifalar arasında bir çok benzerlik vardır. Önemli benzerliklerden biri, İsa’nın şifalandırma gücünü başkalarına geçirebilmesidir ki bu Reiki inisiyasyon işlemine benzer. Luke 9:1-2’de okuyoruz ki, İsa oniki havarisine şeytanları çıkartma ve rahatsızlıkları şifalandırma gücü vermiştir. İsa’nın havarilerine hangi yöntemle şifalandırma gücü verdiğini bilmiyoruz, fakat bu gücü onlara geçirebilmiş olması gerçeği Reiki ile çok önemli bir benzerliği olduğunu göstermektedir.
İsa’nın şifalandırma sistemindeki bir diğer Reiki’ye olan benzer özellik ise inançtır. İnanç onun gerçekleştirdiği bir çok şifa için gerekli olsa bile, öyle gözüküyor ki İsa’nın ellerini kullanarak gerçekleştirdiği şifalarda inanç şart değildi. Mark 6:5-6 şöyle der: “O orada hiç bir şifa yapamazdı, sadece ellerini bir kaç hasta insanın üzerine koyar ve onları şifalandırırdı. Ve onların inançsızlıkları onu şaşırtırdı” Yani, onların inancının olmaması gerçeğine rağmen, İsa yine de ellerini üzerine koyarak onları şifalandırabiliyordu. Bu Reiki’nin en önemli özelliklerinden biridir: Şifa alan kişinin inancının olması, Reiki şifasının yararlı olabilmesi için gerekli değildir.
İsa’nın gizli öğretileri olduğu ve bunları sadece şifalandırma gücü verdiği kişilere öğrettiği gerçeği Matthew 13:10-11 ve Mark 4:10-12 ve 34’de açıkca görülmektedir. Gizli bilgi aynı zamanda Reiki öğretilerinin de bir parçasıdır; semboller ve inisiyasyon işlemlerinin nasıl yapıldığı geleneksel olarak gizli tutulurlar ve sadece Reiki eğitimi alanlara sunulurlar.
İsa’nın ellerle şifa yeteneği ile mi doğduğu ya da bunu sonradan mı aldığı bilinmemektedir. Oniki ile otuz yaş arasında neler yaptığından İncil’de bahsedilmemektedir. Bir çok araştırmacı tarafından bu zaman süresi içinde İsa’nın Doğu’ya yolculuk yaptığı ve Hindistan, Tibet ve Çin’de mistik öğretiler üzerine eğitim aldığı düşünülmektedir. Eğer bu doğruysa, İsa’nın o dönem içinde bir şifa yöntemine inisiye edilmiş olması mümkündür.
Diğer taraftan, İsa’nın Tanrı’dan veya Kutsal Ruh’tan direkt bir eğitim almış olması veya doğuştan bu yeteneğe sahip olmuş olması da mümkündür. Bazı doğru bilgiler, İsa’nın şifalandırma metodlarının, Doğu Kiliseleri tarafından saklandığına ve İpek Yolu ve diğer Hindistan’a Tibet’e ve Çin’e giden ticaret yolları üzerinde seyahat eden misyonerlerine geçirildiğine işaret etmektedir. Bu şifalandırma bilgilerinin Doğu’nun dinsel öğretileri içine adapte edilmiş olması ve böylece Dr. Usui tarafından kullanılan Reiki tekniklerinin orjinal kaynağı olması mümkündür.
İsa’nın öğretilerinin ilk takipçileri bir çok gruptan meydana gelmektedir. Bu gruplardan biri Gnostisizmcilerdir. Onlar ellerle şifayı uygulamış ve onlara İsa ve havarileri tarafından geçirilmiş bir gizli öğretileri olduğunu iddia etmişlerdir. Gnostikler bir çok küçük gruplardan meydana gelmişti, bunlar arasında Doketistler, Markioniteler, ve Karpokratianlar olarak bilinenler de bulunmaktadır. Bunlar ana inançları etrafında bir bütün oluştururlardı ki bu inançlara şunlar dahildir: İsa’nın kişisel bir deneyimi veya “içsel cennet krallığı,” özgürlükleri ve kuralsızlıkları, rehber bilgiler ve kısa prensip cümleleri ve bunların içsel rehberliğe ve esinlenmeye olan yakınlığı. Onların varlığı, 1959 yılında Mısır’da keşfedilen Nag Hamadi Kütüphane’nin bir parçası olan Gnostik Yeni Ahit’in ilk dört kitabı, tarafından ispatlanmıştır. İsa’nın İncil’de sözü edilmeyen ilave öğretileri olduğu gerçeği, ikinci yüzyıl AD’de erken Kilise pederi Alexandria’lı Clement’in yazdığı bir mektup ile ispatlanmıştır. Clement mektubunda, Mark’ın gizli kitabından bahsetmekte ve bu kitabın normal kabullenilmiş kitap üzerine inşa edilmiş olduğunu fakat İsa’nın bazı özel takipçilerini için ilave bölümler içerdiğini ve bunlara “mükemmelleştirilmekte olanlar” ve “büyük gizemlere inisiye edilmekte olanlar” olarak değinildiğini söylemektedir.
İkinci yüzyılda Hristiyanlık organize olduktan sonra, onların öğretileri, Gnostikler tarafından uygulanan şifacılık veya “iyi işler” ve içsel rehberlik etrafında değil de, inanç ve kilisenin resmi öğretileri etrafında merkezlenmiştir. O zaman, kilise organizasyonunu destekleyenler, yeni gelişen Kilisenin otoritesine boyun eğmeyen Gnostikleri bastırmaya ve aforoz etmeye başlamıştır. Ayrıca, Gnostisizm’in kitaplarını da yok etmeye çalışmışlardır. Gnostiklerin yok edilmesi ve Resmi Hristiyan Kilisesi’nin kurulması ile, ellerle şifa çalışmaları, yeni Hristiyanlar tarafından kuvvetle dışlanmıştır.
İsa’nın kendi yeteneğine büyük güveni vardı ve çok kısa sürede, inanılmaz neticelerle şifalandırırdı. Onun bir çok yeteneğini mükemmelleştirdiğini ve onları yarattığı neticeleri elde etmek için kullandığı açıktır. İncil açıkca göstermektedir ki, o ellerini koyarak şifa yapmış ve bizlere de aynısını yapabileceğimizi söylemiştir.
|
|
|
HOLOGRAFİK EVRENİ KANITLAYAN SOMUT DELİLLER BULUNDU |
Yazar: Emka - 06-03-2017, Saat: 19:10 - Forum: EVREN VE BİLİM
- Yorum Yok
|
 |
İngiltere, Kanada ve İtalya’dan bilim insanlarının yürüttüğü yeni bir çalışmada, evrenimizin karmaşık ve engin bir hologram olduğuna dair ilk gözlemsel kanıtların elde edildiği öne sürülüyor. Kozmik mikrodalga arka alan ışınımındaki düzensizlikleri araştıran astrofizikçiler ve teorik fizikçiler, evrenin holografik açıklamasını destekleyen somut delillere ulaştılar. Gerçekten de Physical Review Letters’da yayımlanan bu çalışmada elde edilen deliller, söz konusu düzensizliğin kozmik şişme kuramı kullanılarak yapılan geleneksel açıklaması kadar elle tutulur görünüyor. İlk defa 1990’lı yıllarda ortaya atılan holografik evren görüşü, 3 boyutlu (artı zaman) gerçekliğimizin, sınırlarında 2 boyutlu bir yüzeyde içerildiğini söyler. 3 boyutlu düzen içerisinde gördüğünüz, hissettiğiniz ve işittiğiniz (ayrıca buna zaman algısı da eklenebilir) her şeyin, aslında 2 boyutlu düz bir alandan kaynaklandığını hayal edin. Bu tıpkı bildiğimiz hologramlar gibi; yani 2 boyutlu yüzeylere 3 boyutlu görüntü kodlanmış olmasına benziyor. Kredi kartınızın üzerinde bile böyle küçük bir hologram etiket görebilirsiniz.

Hologram evren kuramında ise tüm evrenin böyle bir görüntü olduğu düşünülür. Bir diğer örnek olarak da, holografik özellikleri olmasa da 3 boyutlu sinemaları gösterebiliriz. 3 boyutlu sinemalarda film izlerken, eni, boyu ve en önemlisi derinliği algılayabiliriz. Ama tüm bunlar 2 boyutlu bir perdeden kaynaklanır. Evrenimiz de tıpkı 3 boyutlu sinemalar gibi olabilir; fakat tek bir farkla, bizim evrenimizde nesnelere (kendi bedenlerimiz dahil) dokunabiliriz ve bizim bakış açımızdan projeksiyon gerçektir. Geçtiğimiz birkaç on yılda teleskoplardaki ve algılama ekipmanlarındaki gelişmeler sayesinde, bilim insanları, evrenin ortaya çıktığı andan kalan beyaz gürültü (white noise) ya da mikrodalgalar içerisinde gizli olan çok fazla miktardaki veriyi saptayabilir oldular. Bu bilgiyi kullanan araştırma takımı, veri ve kuantum alan kuramındaki özelliklerin bağlantıları arasında karmaşık karşılaştırmalar yapabildiler. En basit kuantum alan kuramlarından bazılarının, erken evrenin neredeyse tüm kozmolojik gözlemlerini açıklayabildiğini buldular. Evrenin ortaya çıkışının ve yapısının değerlendirilmesi noktasında, holografi fikrinin büyük bir adım olduğunu söylemek mümkün. Einstein’ın genel göreliliği, neredeyse evrendeki büyük ölçekli her şeyi açıklamak için yeterli. Fakat bunun kuantum düzeyinde kökenlerine ve mekanizmalarına gelince yetersiz kalıyor. Bilim insanları Einstein’ın kütleçekim kuramı ile kuantum kuramını birleştirebilmek için onlarca yıldır çalışmalar yürütüyorlar. Bazı bilim insanlarına göre, holografik evren fikri, bu iki teorinin birleştirilebilmesi için potansiyel taşıyor.
|
|
|
KIZIL NOVA PATLAMASI YAKLAŞIYOR |
Yazar: Emka - 06-03-2017, Saat: 19:03 - Forum: UZAY
- Yorum Yok
|
 |
Bir grup gökbilimci, 2021-2023 yılları arasında bir çift yıldızın birleşerek patlayacağını ve kısa süreliğine gökyüzündeki en parlak objelerden birini oluşturacağını öne sürüyor. 2013 yılında incelenmeye başlayan ikili yıldız sistemi KIC 9832227’nin yörünge hızının her geçen an daha da arttığı tespit edilmişti. Buna dayanarak iki yıldızın birbirine yaklaştığını öne süren araştırmacılar iki yıldızın atmosferlerini de paylaştıklarını belirtiyor. Benzer şekilde, 2008 yılında hiç beklenmedik bir anda patlayan V1309 Scorpii sistemindeki iki yıldız da atmosferlerini paylaşıyor ve hızlanarak tur atmaya devam ediyorlardı. ‘Kızıl nova’ olarak patlayacak olan KIC 9832227’nin kesin patlama zamanı yeni araştırmalar ile belirlenecek ve bu gerçekleştiğinde biz de şovu izleyebileceğiz. University of Wyoming ve Calvin College’den Fizik ve Astronomi Anabilim Dalı araştırmacılarının yürüttüğü çalışmada, artı eksi bir yıl hata payı ile 2022 yılı içinde bir yıldız çiftinin, bizim gökyüzümüzdeki en parlak objeyi oluşturacak biçimde birleşerek patlayacağı ortaya koyuldu. Bu tip yıldız katastroflarının ne zaman meydana geleceği veya tam olarak ne zaman gerçekleşeceğini tahmin etmek oldukça zor bir süreçtir.

Ne var ki, bahsi geçen ikili çok iyi bilinen ve daha önceden gözlemlenmiş örnekler ile iyi dokümante edilmiş bir ölüm dansını yapmakta olduğundan, araştırmayı yürüten ve çalışmalarını American Astronomical Society’nin yıllık toplantısında sunan bilim insanları, bu kaçınılmaz birleşmenin 5 yıllık süre zarfı içinde gerçekleşeceğini duyurdu. KIC 9832227 adı ile bilinen ikili sistemi 2013 yılında incelemeye başlayan araştırmacılar bu gök cisminin titreşen bir yıldız mı yoksa gerçekten ikili bir yıldız sistemi mi olduğunu anlayabilmek için çalışmalar yürüttüler. Bu noktada sürekli olarak hızlanan bir yörünge hızını tespit eden bilim insanları, sisteme dahil olan iki yıldızın sürekli biçimde birbirine yaklaşmakta olduğunu ortaya koydu. Üstteki görselde ifade edildiği gibi aynı zamanda birbirlerinin atmosferini paylaşacak kadar yakın olan bu yıldızlar (görsel bahsi geçen KIC 9832227 sistemindeki birleşmeyi temsil etmemektedir), araştırmacıların daha önce benzer bir uzay fenomenini gözlemledikleri V1309 Scorpii’yi de anımsatıyor. Aynı şekilde gittikçe hızlanarak kendi etrafında dönen ve birleşik atmosferi bulunan iki yıldızın 2008 yılında birleştiği V1309 Scorpii sayesinde, geçmiş 3 yıllık çalışmada diğer olası açıklamaları da saf dışı bırakarak, iki üniversitenin araştırmacıları önümüzdeki 5-6 yıllık süreci takiben KIC 9832227’yi de aynı sonun beklediğini ortaya koydu. ‘Kızıl Nova’ olarak patlayacak olan iki yıldızın tam olarak ne zaman kesin bir biçimde birleşerek bu fenomene yol açacağı ise önümüzdeki yıllarda sürecek olan incelemelerle ve veri analizleri ile netleşecektir. Günü ve saati öğrendikten sonra umuyoruz ki bizlere de bu şovu izlemek düşecektir.
|
|
|
Uzaylıların Kaçırdığını Söyleyen 10 Kişi Yaşadıklarını Anlattı |
Yazar: Emka - 06-03-2017, Saat: 05:44 - Forum: Kaçırılma Olayları
- Yorum Yok
|
 |
iddilara göre yıllardır, bir ya da birden fazla insan dünya dışı varlıklar tarafından geçici bir süre alıkonulmakta ve farklı yerlerde yaşayan, birbirleriyle iletişim kurmaları hiçbir şekilde mümkün olmayan kişiler tarafından verilen detaylı kaçırılma raporları şaşırtıcı bir biçimde birbirleriyle tutarlılık göstermekte. İşte İngiliz UFO uzmanı Jenny Randles'ın kitabında yer alan birbirinden ilginç kaçırılma vakaları..
VANCOUVER, KANADA, 1985
Alvina Scott uzaylılar tarafından kaçırıldığını, çalışmalarında kullanılmak için yumurtalıklarından birinin alındığını ve böbreklerinde bulunan hastalığı iyileştirmek için kendi vucuduna bir tıbbi müdahale yapıldığını iddia etmekteydi. Gerçekten de, ultrasonik testlerde hastalıklı böbreklerinin tamamen iyileştiği görülmüştür.
Kendisini Hoova olarak tanıtan ve insan görünümünde olan varlığın yuvarlak kafalı bir gri olduğunu ve hipnotik projeksiyon sayesinde kendini bize bu formda gösterdiğini öğrenmiştir. Ayrıca kendisine insan ve uzaylı DNA'larının karıştırılması ile uğraştıklarını söylemişlerdir.

TEATH, İNGİLTERE, 1645
Pitt ailesinin yanıda hizmetçi olarak çalışan 15 yaşlarındaki Anne Jeffries evin bahçesinde tamamen şuurunu yitirmiş ve yerde acılar içinde kıvranırken bulundu. Genç kız kendine geldiğinde patronlarına yanına bir kaç küçük insana benzer yaratığın geldiğini, vucuduna dokunarak onu öpmeye başladıklarını anlattı. Daha sonra kızın başı dönmüş ve her şey kararmıştı.
Hizmetçi kız uyandığında kendini oldukça aydınlık bir yerde etrafında kendi tabiri ile “küçük perilerle çevrili” bulmuş. Daha sonra yaratıklar genç kızı incelemeye başlamışlar ve özellikle de dikkatlerini üreme organlarına vermişler. Karanlık ortadan kalktığında hizmetçi kendini bahçede bulmuş.
ONG-Zİ XİAN, ÇİN, 1880
Çiftçi Yut Ten ağaçlar arasanda parlak cismi gördüğünde evine gidiyordu. Birden felce uğradı ve havalandığını hissetti. Etrafta büyük bir vınlama sesi vardı ve çiftçi kendinden geçerek bayıldı. Kendine geldiğinde ise bir dağdaydı. Aradan yaklaşık iki haftalık bir zaman geçmiş ve evinden 450 KM uzakta Guizhou Eyaletindeydi!
PAARL, GÜNEY AFRİKA, 1951
Tanınmamış bir İngiliz mühendis ıssız bir dağ yolunda aracını sürmekte iken küçük insan benzeri bir yaratık tarafından durdurularak kendisine “suya ihtiyacımız var” denilmiş.
Yaratığa yardım etmek için dağda bulunan bir su kaynağından su temin eden mühendis onu içinde yaralı vaziyette yüz üstü yatan bir başka varlığın bulunduğu tepsi biçimli aracın pilotuna götürdü. Ziyaretçi gökyüzünü göstererek yer çekimini kaldıran teknolojileri ile oradan geldiklerini söyledi.
VIENNA, AVUSTURYA, 1955
İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin elinde bir çok işkenceler görmüş bir insan olan Josef Wanderka, ormanda yürürken ağaçsız bir bölgede büyük, gri renkli ve yumurta biçiminde bir araçla karşılaştı. Gemidekiler onu güveteye aldılar.
Bunlar uzun boylu, sarışın çift cinsiyetli güzel suratlı varlıklardı. Ziyaret sırasında Wanderka ağlayarak yaratıklara Nazilerin zulümlerinden bahsetti ve eğer ileri bilgileri ve güçleri varsa dünyayı düzeltmeleri için yalvardı. Onlar da dünya tarihinin gidişatına karışamayacaklarını söylediler.
GRODNER PASS, İTALYA, 1968
Walter Rizzi, disk biçmindeki cismi gördüğünde sıkı bir fren yaparak motosikletini durdurdu. Bir süre sonra gri tenli, kel kafalı ve kedi gözlü küçük yaratıklar açığa çıktı. Bu yakın temas sırasında yaratıklar “manyeti araçlar” sayesinde yolculuk yapabildiklerini ve gezegemizide hızlı yaşlandıkları için çok kısa bir zaman dilimi içinde dünyada kalabildiklerini anlatmıştır.
Yaratıklar, Rizzi'yi dünyanın manyetik kutuplarının değişeceği ve böylece dünya üzerindeki bir çok yaşam biçiminin ortadan kalkabileceği iklim değişiklikleri olabileceği konusunda uyarmışlar
IMJARVİ, FİNLANDİYA, 1970
Çiftçi Esko Viljo ve ormancı Aarno Heinonen kayak yaparlarken garip kırmızı bir sisle karşılaştılar. İki adam sisler içinde bir uçan dairenin belirdiğini fark ettileri; şuurlarını kaybetmeden önce kör edici bir ışık hüzmesinin açığa çıktı ve dağ eteğinde kendilerine geldiler. “Trol benzeri varlıklar” gördüklerini sonradan hatırlayacaklardı. Her ikisi de güneş yanığı tedavisi gördü. Doktorlar bunların aslında radyasyon yanığı olduğunu inanıyor
Heinonen yaratıklarla çevrili garip bir odaya alındıklarını hatırlamakta. E.T.'ler kendilerine ileride tekrar kontak kurabilmek için kafalarının içine bir alet koyduklarını söylüyen Finli ormancı, bu takılan aletin yan etkisi olarak bazı psişik güçler edindiğini söylüyor.
GISBORNE, YENİ ZELANDA, 1978
Bölgede açığa çıkan UFO dalgasından sonra üç genç kadın UFO avına çıktılar. Evlerine geri döndüklerinde hafızalarındaki anlaşılamayan bir saatlik kayıp dışında başlarından geçen garipliklerle ilgili hatırladıkları hiç birşey yoktu. Kadınlardan bir hipnozla geriye döndürüldüğünde yaratıklar tarafından bir arkadaşı ile birlikte kaçırıldığını hatıladığını söyledi.
Kurban varlıklardan birini çıkardığı ışık hüzmesi ile yakalanmış ve daha sonra kendini yaratıklar tarafından bir levha üzerine yatırılmış vaziyette incelenirken bulmuştur. Yaratıkları uzun zayıf yüzlü ve büyük gözlü olarak tanımlıyor. Hipnoz sırasında olayı yeniden yaşayan kadın travma geçirerek “Beni yalnız bırakın. İğrenç.. bunu benden uzak tutun… bunu yapamazsınız!” diye bağırmıştır.
YROGOVKOYE GÖLÜ, RUSYA, 1978
Anatoly' takma adını kullanan bir subay gölün kıyısında devriye gezerken iki insan-benzeri yaratıkla karşılaşarak telepatik bağlantı kurar. Ona içecek vererek uyuturlar ve daha sonra gölün kıyısında kendine gelir. Anatoly esirlerini komünist yapmak için zayıf bir girişimde de bulunduğunu hatırlamaktadır.
Ordudan ayrılmak için yalandan delilik yaptığı suçlaması ile itham edilmesine rağmen, psikolojik testler, hipnoz seansları ve bağlandığı yalan makinasından elde edilen sonuçlara göre uzmanlarca yalan söylemediği anlaşılacaktır.
NEW YORK, N.Y., 1989
Manhattan'da oturan Linda Napolitano çok yüksek bir katta bulunan apartman dairesinden kaçırıldığını, yaratıklar tarafından kullanılan yer çekimini ortadan kaldıran bir ışın ile penceresinden uzay araçlarına götürüldüğünü ve burada çok ciddi bir tıbbi tahlilden geçtiğini iddia etmektedir.
Asıl şaşırtıcı olan anlattıklarının iki görgü tanığı tarafından da teyit edilmiş olmasıdır. Binanın dışında bulunan ve yüksek mevkideki birine koruyuculuk yapan tanıklardan biri tepesinde uçan bir kadın gördüğünü ve yanında iki Gri Adamının bulunduğunu söylemiştir!
|
|
|
ANTİK TANRILARIN DÜNYAYA İNİŞ YOLU: |
Yazar: Emka - 06-03-2017, Saat: 05:03 - Forum: DÜNYA MİTOLOJİSİ
- Yorum Yok
|
 |
Bir zamanlar, Gize piramitleri, odak noktası olarak Ağrı Dağının zirvelerini, bir Uçuş Kontrol Merkezi olarak Kudüs’ü de içine alandünya dışı uzay araçlarının İniş Koridorunun önemli noktalarını oluşturmaktaydılar ve uzay araçlarının Sina yarımadasındaki “Uzay Limanı”na inişine kılavuzluk ediyorlardı. Piramitler bizzat konumları, hizalanışları ve biçimleriyle, kılavuz işaret fenerleri olarak iş görmüşlerdi. Piramitologlar ayrıca piramitlerin gölgelerinin dev bir güneş saati olarak iş görebileceklerine de dikkat etmişlerdi; gölgelerin yönü ve uzunluğu yılın içindeki zaman ve günü işaret ediyorlardı.
Ancak daha da önemlisi, piramitlerin siluetlerinin ve gölgelerinin göklerden bakan bir özlemciye nasıl göründüğüydü. Havadan çekilen fotoğraflardan; piramitlerin konumlarında hataya yer bırakmayacak biçimde yön göstergesi olarak iş gören ok benzeri gölgeler veriyorlardı. Zaten iniş koridoru içindeki bu önemli noktalarda yüksek olasılıkla navigasyon cihazları da bulunmaktaydı.
Mezopotamya’da yer alan ve tufandan sonra kullanılmaz hale gelen önceki uzay limanlarında Anunnakiler odak noktası olarak Yakın Doğu’daki en belirgin dağı seçmişlerdi, Ağrı Dağı. Tufan'dan sonra yapılan Sina Yarımadası'ndaki yeni uzay limanı için de aynı odak noktası yani Ağrı Dağı kullanıldı. Sina Yarımadası'ndaki diğer işaret noktası ise Umm Şomar dağı idi. Tahminen, piramit içindeki çeşitli odalar rota belirleme ve iletişim aygıtlarının yerleştirilmesi için yapılmıştı. Muhtemeldir ki diğer işaret feneri olarak iş gören Ağrı ve Umm Şomar Dağları içlerinde de bu türden rota belirleyici aletlerin konduğu odalar vardır. Uçuş kontrol merkezi ise Kudüs'teydi. Üç din tarafından kutsal ilan edilen Kudüs'ün önemi buradan gelmekteydi. Kudüs gerçekten de Ağrı Dağı'ndan odaklanan ve Gize piramitleri ve Umm Şomar Dağı ile dış hatları belirlenen İniş Koridorunu ikiye ayıran orta çizgide yerleşiktir. Gök haritaları, uzay uçuşu bilgileri ise “Kader Tabletleri” nde gizliydi.
Zecharia Sitchin'den alıntıdır.
|
|
|
|