Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,075
» Son Üye: rahmanmutlu
» Toplam Konular: 2,836
» Toplam Yorumlar: 3,067

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 1282 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 1282 Ziyaretçi

Son Aktiviteler
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 259
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 366
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 794
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 713
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,569
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,955
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,185
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,339
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,587
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,867

 
  TELEPATİ İLE ZİHİN KONTROLÜ
Yazar: Spiritüeller - 04-03-2017, Saat: 16:43 - Forum: TELEPATİ - Yorum Yok

Herkezin içinde belirli bir yere sahiptir başka bir insanın düşüncelerini değiştirmek.Zihnini kontrol etmek.Aslında çok az telepati yeteneğiniz olsa bile bu şartlarda dahi başarı şansınız %40 larda.Telepati yeteneğini geliştirmeye çalışanlarda ise bu oran yukarılara çıkar.Zihin kontrolü çok basittir aslında.Yanlış bildiğimiz bazı şeyler vardır.Örneğin xxx kişinin şimdi xxx işini yapmasını istiyorum gibi.İlk olarak burada hata yapıyoruz.Diğer ise sonu -me,-ma ile biten sözcükleri kullanmak.İnsan beyninin bilinçaltı -me,-ma sözcükleri algılayamaz yani bilinçaltımıza yerleşemez.Örnek olarak birisi bize unutma dediği zaman bu bilinç altımıza unut olarak işlenir.O yüzden -me ve -ma'lı cümlelerle telkin verirsen başarı şansımız azalır.Şimdi tekniğe geçelim...

telegram-ve-zihin-kontrolu-2016-1-20-6-4-53.jpg

Bu teknik için kendinize partner seçin.Daha sonra elinize bir kağıt alın ve o kağıta partnerinize ne yaptırmak istediğinizi yazın.Örneğin bir bardak su içmesini istemek gibi.Ama kağıta yazarken dikkat etmeniz gereken birşey var.Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır atasözü tam bu iş için söylenmiştir bana göre.Kağıta xxx lütfen şimdi mutfağa gidip bir bardak su iç.Yani kesin sert telkinler yerine daha nazik telkinler daha çok başarı getirir.

Bunu bir insanın yüzüne söylemek gibi düşünün.Örneğin birine git mutfaktan su iç gel derseniz iş inata biner ve o kişi o eylemi gerçekleştirmez.Ama nazikce rica edince gerçekleştirir.Kaldığımız yerden devam edelim.Kağıta cümlemizi yazmıştık.O cümleyi içimizden 5-10 defa okuyalım.Daha sonra zihnimizdeki düşüncelere takılmadan sakinleşmeye başlayın.Derin ve yavaş nefesler alıp verin.Daha sonra bu cümleyi partnerimizin yüzüne söylediğimizi ve onunda bu işi gerçekleştirdiğini yani mutfağa gidip 1 bardak su içtiğini imgeleyin.Aynı şekilde verdiğiniz telkinlerin harf harf partnerinizin 3.gözünden içeri girdiğini imgeleyin.Başarıya ulaşacaksınız emin olun ve inanın yeter.Daha sonrasına etrafta gözünüzün kestirdiği kişiye telkinler verip zihnini kontrol etmeye başlayabilirsiniz.Tek bir sorun var özgür iradesi güçlü olan bir kişiye etki etmek zordur.Bazen imkansıza yakındır.Ama hiçbir zaman imkansız değildir.Başarılar dilerim...

Bu konuyu yazdır

  ASTRAL PLAN VE RUHSAL YÖNETİCİLER
Yazar: Spiritüeller - 04-03-2017, Saat: 16:34 - Forum: ASTRAL SEYAHAT - Yorum Yok

Okült çalışmalar yapan kişiler, incelemelerinin ilk safhalarını geçirdikten sonra; Tanrı'yı, evreni ve insanı tanımada sezgisel veya ilhamlara dayalı bir bilgi edinme tarzının gerekliliğini kavramışlardır. Bu, çağlar boyunca böyle olmuştur. Nitekim eski devirlerden beri o günün icaplarına uygun kisvelerle sürüp gelen ve gerçeği araştırma yolu olan inisiyasyonlarda da en önemli merhalelerden birisi müridin (talebenin) astral âlem ya da aracı âlemle olan irtibatının artırılmasıdır.

Tek Tanrı fikri, tekâmül ve tekrardoğuş ilkeleri üzerine kurulu bu öğreti sistemlerinin kökü Mu uygarlığına dek uzanmaktadır. Mu ve Atlantis'in batışından sonra, önceden alman önlemlerle günümüz insanlarının yaşamakta olduğu kıtalara aktarılmış olan ezoterik gelenek, çağlar boyunca inisiyatik merkezlerce yaşatılmıştır. İşte, bu merkezlerde uygulanan eğitimin en önemli merhalelerinden biri de astral plânın tanınmasıdır.

Eski inisiyasyonlarda (özellikle Mısır'da) astral plânda şuurlu tecrübeler yapabilme seviyesine ulaşmayan müridin ezoterik öğretinin ruhuna eremeyeceği çok iyi bilindiğinden, böyle bir yeteneği gelişmeyen kişiler, örneğin durugörü, duruişiti ya da transa girebilme melekesi bulunmayan kişiler, inisiyasyona kabul edilmezlerdi. Çünki inisiyasyonda belli bir oruç süresi geçirildikten sonraki aşama, astral seyahat yapabilmeyi gerektiriyordu. Büyük rahip (hierofant) ve diğer inisiyelerin huzurunda transa sokulan talebeye astral seyahat yaptırılırdı. Astral âlemin değişik yönleriyle karşılaştırılan ve buradaki yasaları üstatlarının da titiz görüp gözeticiliğiyle kavrayan inisiye, ancak bu sayede bazı sırlara erebilme durumuna gelebilirdi.

Çünki tüm okült ve ezoterik çalışmalarda görünen âlemin, görünmez âlemin bir tezahürü olduğu ilkesinden hareket edilirdi. Fizik plânda olup bitmekte olanların önce fizik ötesi âlemde meydana geldiği ve ruh varlığının şuurlu etkisi sonucu oluşmuş bulunan astral klişelerin fizik plâna etki etmesi sonucu meydana gelen bir yaşam sürdürüldüğü bilinirdi.

Nitekim daha sonraki çağlarda da yapılan okült araştırmalar, kişileri ister istemez maji biliminin eşiğine getirmiş ve çalışmaların ilerletilmesinin ancak bu bilimin ilkelerinin kavranılması ile mümkün olabileceği sonucunu doğurmuştur. Astral âlemin yasalarını- kavrayan ve bunları şuurlu biçimde yönlendirebilme yöntemlerini bilen majisyen, fizik plânda meydana getirmek istediği etkinin türüne göre iki kısımda ele alınabilir: ak ve kara majisyen. Okült yeteneklerini insan kardeşlerinin tekâmülüne hizmet amacıyla inisiyatik bir terbiye içerisinde iyi yolda kullanmış kişilere "ak" majisyen denebilir. Öte yandan egoist tatminler peşinde bu uygulamaları yapanlar da "kara" majisyen olarak nitelendirilirler.

Astral Plânın Rolü
Daha önceki incelemelerimizde, insanı, görünen ve görünmeyen olmak üzere iki kısımda ele almıştık. Fizik bedenin dışında kalan kısımlar astral beden ve ruh varlığı olarak ikiye ayrılıyordu. Bu arada, bedenimizdeki organların tüm hareketlerinin de psişik varlık denen ve okültistlerce, bedenlenmiş ruh varlığının bir tezahürü ve astral bedenin ruh varlığıyla temasta olan kısmı olarak nitelendirilen bir beden tarafından yönetildiğini de hatırlamakta yarar vardır.

Fizik bedenimiz, bu görünmez bedenimizin dünya ortamındaki bir tezahürüdür.

Bu ilke (görünen, görünmeyenin tezahürüdür ilkesi), tüm evren için geçerlidir. Görünen âlemin yanı sıra, bunun sebebi olan bir görünmez âlem de mevcuttur.

Astral madde, evrenin her noktasında, her zerresinde vardır. Aynen insan organizmasının hayatiyetini bedende dolanmakta olan birtakım akışkanların temin etmesi gibi (sinir seyyalesi, kan, lenf, kilüs, alyuvarlar, akyuvarlar...), evreni de bir organizma gibi diri ve bütün hâlinde tutan, yani ona canlılık veren, astral seyyaledir.

Okültistler, "Yukarıdaki aşağıdakine, aşağıdaki de yukarıdakine benzer." prensibinden hareketle evreni de bir insan gibi kabul ederler ve onu da fizik plân, astral plân ve ruhsal plân olarak üç ana kısımda ele alırlar.

"Astral plân"ın rolü nedir? Bunu bir örnekle anlamaya çalışalım. Bir heykeltraşı ele alalım. Bir büst yapacak. Gerekli malzemesi var. Yani çamuru, alçısı hazır. Gerçekleştireceği eseri zihninde de tamamlamış. Âdeta bitmiş hâlini görüyor. Bu durumda geriye bu işi gerçekleştirme ameliyesi kalıyor ki, bunun için de ellerini kullanması lâzım. Elleri burada aracı rolündedir. Heykeltraşımızın elleri felçli olsa bu işi gerçekleştirmesi mümkün değil. Yani muhakkak ki oluşmuş fikri, fizik plânda tezahür ettirecek bir aracıya ihtiyaç var.

Diyelim ki, sanatçımız büstünü oluşturdu. Bu, onun zihninde mevcut olan, imajinasyonunu kullanarak meydana getirdiği formun fizik plândaki tezahürüdür. Bu büstün kırılması ihtimali vardır. Tabiî ki böyle bir durumda sanatçımızın imajı yine aynıdır ve her an aynı büstün bir yenisini yapabilir. Ama herhalde en makul olanı bu büstün bir kalıbını çıkarmaktır. Yani bir negatifini. Bu sayede aynı eserden pek çok sayıda ve kolayca üretmek mümkün olacaktır. Fikrini fizik plânda yansıtması bu negatif klişe sayesinde kolaylıkla mümkündür.

Bu örnekteki unsurları sembolik olarak değerlendirirsek, alçıdan kalıbın astral plân maddesinden oluşmuş bir negatif klişe olduğunu görebiliriz.

Şuurlu bir varlık tarafından fizik plânda bir form meydana getirmek amacıyla oluşturulmuş bir klişe... Bu örneği dünya gezegeninin yaratılışına uygulayacak olursak; buradaki sanatçı, okültistlerin deyimiyle İlâhî Sanatçı'dan kastedilen, dünyanın Rabbi'dir. Bu dünyayı yaratandır. Ruhsal tebliğlere dayanarak da biliyoruz ki burada kastedilen, Kaadir-i Mutlak Yaradan değildir!..

O, tüm varlık âlemini Yaradan'dır.

O, bu varlık alemindeki tüm sıfatlardan münezzehtir. O, O'dur yalnızca. Ama sistemlerin, gezegenlerin ve varlık türlerinin yaratılması, Kaadir-i Mutlak Yaradan'ın varlıklarına has bir eylemdir. Bu Ruhsal İdareciler, âlemlerin, gezegenlerin Rableri, yukarıdaki örnekte gördüğümüz heykeltraş misali, Ruhsal Plân'da oluşturdukları fikirleri, imajları fizik plânda tezahür ettirmek için önce astral plâna etki ederler ve bir kalıp meydana gelir. Bu kalıp İlâhî İrade Yasaları uyarınca fizik maddeye etki edecek ve eserin oluşması sonucunu doğuracaktır. Bu eser, tek hücreli bir varlıktan insana, bir gezegenden güneş sistemine ve galaksilere kadar "hayal edebilme sınırlarımızın dışında" ifadesinin dahi yetersiz olduğu bir mükemmelliğin tezahürü olabilir. Ve okült bilgiye göre tüm bunların bir astral kalıbı mevcuttur. Ve o astral maddenin şeklini verenler, Yaratıcılardır. Tabiî tüm bu yaratılış İlâhî İrade Yasaları dahilinde cereyan etmektedir. Ve fizik maddenin yoğrulması, ona şekil verilmesi de, ancak bu yasalardan biri vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir. Yani önce astral plâna etkide bulunmak gerekmektedir.

med_thumb_astral_projection.jpg

Yaratmanın sınırı yoktur. Nitekim bizler de bugünkü kisvemizin yaratıcıları değil miyiz? Enkarne olmadan evvel ihtiyacımıza uygun dizaynda bir bedenin astral kalıbını (tabiî ki ruhsal görüp gözeticilerin himayeleri ile) oluşturmadık mı? Dünya ortamında da aynı tatbikatımızı sürdürmüyor muyuz? Mutlaka bir sanat eseri meydana getirmek şart değil. Belki o, bu işin dünya vasatındaki en seyyal bir şekli, ama örneğin bir dükkân açma hazırlığında olan bir ticaret erbabı da aynı işi yapmıyor mu? O da hayal ediyor. Ve bunları gerçekleştirmek için pek çok araçlardan yararlanıyor. Eli, kolu, parası, arabası, yaptığı görüşmeler, temaslar, hepsi bu işin gerçekleşmesinde bir aracı rolü oynuyorlar. İyi tahayyül edilmemiş bir işin kurulabilmesi hayli şüphelidir. Yani astral plânda sağlam bir form, bir klişe meydana getirmemiş bütün zayıf düşünceler, gerçekleşemeden sönmeye mahkûmdur.

Fizik âlemde elde edilmiş başarıların ardında güçlü bir imajinasyon unsuru yatar. Yaptıkları iş ne tür olursa olsun, o sahada dünya insanının kapasitesinin üst sınırlarına varmış kişiler daima bu melekeyi astral klişelerin oluşturulmasında -bilerek veya otomatikman- en üst düzeyde kullanabilmiş kimselerdir. Büyük inisiyelerin de tümü böyledir.

Hz. Musa da majik bilgilerini, yani fizik ortamda büyük değişiklikler oluşturabilme maksadıyla astral âlem yasalarını kullanabilme ve astral klişeler oluşturabilme hususundaki muazzam bilgisini, yalnızca peygamberlik misyonu istikametinde kullanmış bu büyük inisiyelerden biridir.

Okültistler, yaratmaya yönelik bir fikrin ilâhî plânda oluştuğunu, bunu takiben aynen fotoğraf negatifi gibi, bir astral klişenin meydana geldiğini, bunun da maddeye etki ederek ona şekil verdiğini, hâl verdiğini belirtirler. Bu astral kalıbın, form verdiği maddeyi değiştirme yeteneğinin olmadığını belirtirler. Kalıp neyse ondan çıkacak heykelcik bellidir. Şayet eserde değişiklik yapılmak isteniyorsa yeni bir kalıp meydana getirilecektir.

İnisiyasyonda Astral Plân
Yukarıdaki satırlarda astral plânla olan ilişkinin inisiyatik çalışmalardaki önemine değinmiştik. Astral âlemle olan ilişkinin güçlenmesi, müridin duyular dışı idrak melekelerinin gelişmesiyle birlikte nefsanî eğilimlerinin de yumuşaması ve giderek kaybolmaya yüz tutması sonucunu doğurmaktadır. Çünki astral âleme doğru artan bu eğilim, yine astral âlem maddesi aracılığı ile kendisini görüp gözeten rehber varlıkların da tesirlerinin kendisine daha yoğun ulaşması sonucunu doğurur. Dolayısıyla yüksek ve diğerkâmca amaçlarla bir çalışma yapılıyorsa, mürit otomatikman koruyucu bir tesir yumağı içerisine alınmış olur.


Geri seviyeli tesirler, onu başkalarını etkilediği gibi etkilemez. Hatalarında giderek azalmalar meydana gelir. Astral plânla fizik plân arasındaki ilişkiyi giderek daha açık şekilde idrak eden inisiye, bu ortamın kendine has yasalarını öğrenme yolunda daha cesurca çalışmalara yönelir. Bu arada kendi üzerindeki, nefsi üzerindeki kontrolünü de sürekli ve güçlü tutmak zorundadır. Çünki bu vasatta hayat çok daha seyyal bir maddede hüküm sürdüğünden, kişinin amaçlan, niyetleri, hangi kalitedeyse ona uygun varlıkları kendine çekmesi gayet normaldir. Bu çekim geri seviyeli varlıklara yönelik de olabilir, ki sonuç, obsesyon vakalarıdır. Bir inisiye, Sebep-Sonuç Yasasının astral âlemde de geçerli olduğunu ve hatta fizik plâna kıyasla çok daha karmaşık ve anlaşılması zor şekilde gerçekleştiğini, üstatlarının da himayesiyle kavrar. Yaptığı uygulamalarda, bu yasanın astral âlemdeki işleyişini de hesaba katmamanın ne gibi sonuçları olduğunu gayet iyi bilmekte ve büyük bir sabır ve centilmenlikle bezenmiş yüksek bir diğerkâmlığın uygulayıcısı olmanın sorumluluğunu şevkle taşımaktadır.

Bu konuyu yazdır

  NEGATİF ENERJİYİ DEĞİŞTİRME TEKNİKLERİ
Yazar: Emka - 04-03-2017, Saat: 14:54 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Birçoğumuz evlerimizde veya işyerimizde negatif enerjiden etkileniyoruz. Bu tür problemlerde işe yarayacak bazı yararlı teknikler:
1) Evlerimizde veya çevremizdeki insanlar, örneğin: sigara içenler, uyuşturucu, hap kullananlar, alkol bağımlıları, yüksek derecede duygusal enerji yoğunluğu olanlar veya kaotik cinsel enerji kullananlar:
a) Etrafımızdaki negatif olan aile üyeleri,
b) Negatif olan iş arkadaşları,
c) Negatif olan işimiz veya uğraşımız – yüksek baskı olan işyerleri,
d) Yüksek derecede duygusal kin, düşmanlık olan yerlerde çalışmak; örneğin itfaiye, polis teşkilatı, tıp departmanı, huzur evi, hapishane, hatta yüksek okul. Para ile ilişkili olan işyerleri veya korkuların, üzüntülerin, acıların, ıstırap çeken bireylerin, aşırı öfkenin olduğu yerler.

Temizleme teknikleri kullansak bile, bu enerjiyi her gün evimize getiriyoruz. Bu tür enerji elbiselerimize, deri eşyalarımıza, takılarımıza, saçımıza yapışabilir.Toplumumuzda, kutsal mekanlarımızda, mağazalarda, marketlerde, okulda olan bitenleri ve iş kayıpları, işyerlerinin kapanması, suç, yoksulluk gibi çevreyi etkileyebilen şeyleri bilme gereksinimi var. Bu durumlar sahip olduğumuz şeylere veya kim olduğumuza yerleştirilebilen birçok yansıtmalar yaratabilir. Kıskanç olan bireyler var mı? Kendi işinize mi sahipsiniz ve yönettiğiniz çok insan var mı? Başka insanların yansıtmaları enerjiye sahiptir. Bu enerji evimizi veya içinde yaşadığımız alanı etkileyebilir.Ayrıca evinize yakın olabilen elektrik hatlarına, trafolara veya diğer yüksek enerji iletkenlerine bakın. Bu tür enerjiyi taşıyabilecek dereler veya mezarlıklar var mı? Uçakların başınızın üzerinden uçtuğu bir havaalanı var mı? Büyük şehirler yoğun nüfustan uzakta olan bölgelerden daha fazla zorlayıcı olur.Evimizdeki enerji hangi türde olursa olsun bize çekilir. Örneğin, evde çoğu zaman bir sürü cinsel düşünceleri olan bir genç varsa, onun odası başka mekanlara bindirilebilen/örtüşebilen enerji taşıyabilir. Onun okulunun, sınıf arkadaşlarının veya arkadaşlarının enerjisi de kendi mekanının dışında zarar veriyor olabilir. Eski enerji kalıpları evde, apartmanda veya çevrede yaşayan herkesi etkileyebilir.Hasta olan veya iyi hissetmeyen ve bizimle yaşayan insanlar da evimizin enerjisini etkiler. İklimin, tatillerin, dolunayın, okula geri dönmenin, negatif veya korkutucu televizyon yayınlarının enerjisi – hepsi bizi etkileyebilir.

truth_of_our_universe_by_swarooproy.jpg


Evimizde enerjiyi tutabilen eşyalar ve alanlar vardır – mobilyalar (eski ve antik ya da bize başkalarının verdiği mobilyalar), fotoğraflar veya hatta resimler; eski plakları, eski kitapları, kullanılmayan eşyaları koyduğumuz temizlenmesi gereken alanlar; eski yastıklar, yatak takımları, eski minderler. Tüm bu eşyalar ve alanlar temizleyerek ve eşyaların yerini değiştirerek, dağınıklığı toparlayarak kolayca arındırılabilir. Eğer evde bir birey veya hayvan öldüyse, onun yatak takımını ya iyice yıkayın ya da atın. Kuştüyü yastıklar ve yatak takımları özellikle enerji taşıyabilir – ebediyen. Anlaşabileceğimiz bir şey: Eğer kendimizi, evimizi, işyerimizi temizlersek ve etrafımızdaki dinamiklerin farkında olursak, etrafımızdaki enerji değişebilir ve evlerimizde birikmez. Yaşadığımız mekanlarda enerji akışını sürdürmek isteriz. Enerji ne kadar eski ise veya enerji ne kadar ‘yapışık’ ise, etkilenmemiz o kadar kolay olur.

Evlerimizde ve işyerlerimizdeki alanları temizlemenin birçok yolu vardır:
1) Kilimleri, halıları yıkayın ve mobilyaları, kumaşları ve perdeleri iyice temizleyin.
2) Duvarları boyamak enerjiyi temizlemek için etkilidir.
3) Mobilyaları aynı odada başka yerlere taşıyın (bir iki santim bile fark ettirir),
4) Pencere eşiklerine küçük olsa bile aynalar yerleştirilebilir,
5) Dağınık, karışık olan veya son bir yılda temizlenmemiş olan alanları temizlemek,
6) Her ay kristalleri ve taşları temizleyin – işyerinizdeki kristalleri her hafta temizleyin.
7) Bitkiler ve canlı olan şeyleriniz olsun – bunlar alandaki enerjiyi dengelemeye yardım eder.
8) Taktığınız takıları her gün temizleyin, gözlüklerinizi de temizleyin.
9) Size iyi hissettirmeyen takıları takmayın, örneğin, temizlemeden annenizin yüzüğünü takmayın.
10) Müzik sesi ve titreşimi enerjiyi hareket ettirmek için yardımcı olur.
11) Feng Shui teknikleri kullanmak da iyidir.
Eğer bir ilişkiniz olduysa veya mekanınızı paylaştığınız biri olduysa ve bu ilişki sona erdiyse:
1) Yatak odasındaki mobilyaların yerlerini değiştirin.
2) Yatak takımlarını değiştirin veya temizleyin; yastıkları değiştirin veya yerini değiştirin.
3) Duvarlara veya pencere eşiklerine aynalar koyun.
4) En azından duvarın birini boyayın.

Bu basit bilgileri kullanarak, eğer mekanınızı paylaşan kişi hala sizi düşünüyor veya sizinle ilgili fanteziler kuruyorsa, yatak odanız onların yansıtmalarından etkilenmez. Bu küçük değişiklikler eski enerjiyi özgürleştirebilir. Bu nedenle herhangi bir yansıtma taşıyamazlar. Aynı adımlar evdeki diğer odalara da uygulanabilir. Eğer bir apartmanda yaşıyorsak ve alt katta ve yan dairelerde yaşayan insanlar varsa, 30 cm x 30 cm’lik bir ayna kullanmak faydalı olur. Ayna duvara doğru baksın, belki daireler arasındaki duvardaki şifoniyerin/rafların arkasına veya diğer mobilyaların arkasına konulabilir. Yatağın altına da bir ayna konulabilir, ayna aşağı bakar şekilde. Ayna yoksa, alüminyum veya yansıtıcı yüzeyi olan herhangi bir şey de kullanılabilir. Enerjiyi veya yansıtmaları yansıtan herhangi bir şey, onları kaynağına veya uzağa geri gönderir. Evimizdeki mekanları temizlerken, sadece duvarlara kadar gitmeliyiz. Kendi dairemizin duvarlarının ötesine gitmek, kendi mekanımızın dışına çıkmak başka birilerinin mekanını işgal etmek olur. 

Güvenli olan bir yere sahip olmak çok önemlidir – hiçbir şeyin ellenmeyeceği ve hiç kimsenin izniniz olmadan giremeyeceği size ait olan bir yer. Bu yer kendiniz ile koşulsuz olarak olabileceğiniz ve dinlenebileceğiniz bir yerdir.
Hatırlayın, evimizde olup bitenler bizi etkiler. Enerjinin bizi nasıl etkilediğini izlemek çok önemlidir. Stres seviyelerini kontrol etmeyi öğrenin, çünkü bu negatif enerjinin işgal edebileceği yerdir. Gerçekten iyi olmayan – örneğin alkol, uyuşturucu, sigara – şeyleri kullanırken her zaman ölçülü olun. Bunlar araçtır, yardımcı değil. Yaptığınız şeylerden tamamen keyif alın, herhangi bir şeyi aşırı yapmaya gerek yok. Kendinize kızmadan veya yargılamadan kötü alışkanlıkları dengelemenin başka yollarını arayın.

 Bağımlılık yaratan enerji insanlara ve olaylara uzanır – geçmişimizi temsil eden ve yoğun duyguya neden olan herhangi bir şey. Duygularınızı aynı seviyede – ne yüksek ne de düşük – tutmak için elinizden geleni yapın.Bizi yargılayan insanlar, bizi enerjisel olarak kendi fikirlerinde veya korkularında tutmaya çalışır. Yüksek strese neden olan ilişkilerin değiştirilmesi gerekebilir. Eğer biriyle ilgili kötü hissediyorsak, o ilişkiyi değiştirmeyi düşünmeliyiz. İnkar etmek sadece daha fazla probleme neden olur.Bize zarar vermemesi için dışsal enerjiyi değiştirdikten sonra, duygusal enerjiyle çalışabiliriz.

Bu konuyu yazdır

  Negatif enerji tesiri altında mısınız?
Yazar: Emka - 04-03-2017, Saat: 14:44 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Melek enerjisi negatif enerjiden korunma güzellik olumlamaları pozitif olumlamalar kötü enerjiden korunma NEGATİF ENERJİ TESİRİ ALTINDA MISINIZ?

EARTHSUITINREALITY-1.jpg

Aşağıdaki maddelerin en az 4 tanesini yaşıyorsanız negatif bir enerjinin tesiri altında olduğunuzu söyleyebiliriz. 


1)Sürekli huzursuzsanız,endişeliyseniz ve nedenini bilmiyorsanız.

2)Yaşamınızda sürekli aynı sorunlar defalarca karşınıza çıkıyorsa ve yaşamınız bir kısır döngüdeyse.

3)İnsanlar sizinle konuşunca rahatlıyorlarsa siz kendinizi kötü hissediyorsanız.

4)En pozitif işleriniz bile son anda tersine dönüyorsa ve hep beklenmedik sorunlar yaşıyorsanız

5)Uykusuzluk,iştahsızlık veya halsizlik sorunlarınız geçmiyorsa.

6)Ne kadar çalışırsanız çalışın kısmetsizlik yakanızı bırakmıyorsa.

7)Özellikle bir kişi yada bir kaç kişiyle aynı ortama girdiğinizde yorgunluk,baş ağrısı, sıkıntı gibi duygular yaşıyor ve 
ortamdan kaçmak istiyorsanız.

8)Sürekli karabasanlar görüyor, birinin sizi izlediğini düşünüyor ve nedensiz korkular duyuyorsanız.

9)Kaybeden sürekli siz oluyorsanız ve haklı bile olsanız hakkınızı aramak konusunda kendinizi aciz hissediyorsanız.


10)Ne yaparsanız yapın,yaşamdan tat almıyorsanız ve her işiniz yarım kalıyorsa

Bu konuyu yazdır

  Başarılı kişiler, negatif enerji yayan insanlardan nasıl korunuyor?
Yazar: Emka - 04-03-2017, Saat: 14:37 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Çevreye negatif enerji yayarak verdiği olumsuzluklarla zararlı olarak nitelendirdiğimiz insanların bir kısmı yaptıklarının farkında değilken, diğer bir kısım ise bilinçli olarak kaos yaratıp insanları kızdırmaktan büyük zevk alır. Fakat sonuç olarak, her şekilde gereksiz bir karmaşa ve en kötüsü de, stres yaratırlar. Travis Bradberry’nin paylaştığı negatif enerji yayan ve olumsuzluk yaratan bu tarz zararlı insanlarla baş etme yollarını Uplifers olarak sizlere sunuyoruz.

Araştırmalar, stresin beyin üzerinde kalıcı ve olumsuz bir etki yarattığını gösteriyor. Birkaç gün bile strese maruz kalmak, beynin mantık ve hafızadan sorumlu, önemli bir bölümü olan hipokampüsteki sinirlerin etkinliğini azaltıyor. Haftalar boyu yaşanan stres, beyin hücrelerinin birbirleriyle olan iletişimlerini hasara uğratırken, aylar süren stres ise, nöronları geri dönüşü olmayan bir şekilde yok ediyor. Stres, başarınızı ciddi anlamda tehdit ediyor; kontrolden çıktığında, beyniniz ve performansınız bundan büyük zarar görüyor.

İşinizle ilgili yaşadığınız stresin büyük bir bölümü, işlerin yetişmesi ile ilgili olup, genelde kontrol edilebilir bir gerginlik yaratır. Size asıl zarar verenlerse, sürpriz bir şekilde ortaya çıkan beklenmedik durumlardır ve bu durumların kaynağı da çoğu zaman zararlı insanlardır. Sebebi ister negatiflikleri, zalimlikleri ya da sadece nasıl davranacaklarını bilmemeleri olsun, sizi strese sokan bu insanlarla baş etmeyi öğrenmeniz gerekiyor.

İş hayatında başarıyı yakalamış insanların ortak özelliği, stres anlarında duygularını nasıl yöneteceklerini bilmeleridir. En büyük yetenekleri ise, zararlı insanları kendilerinden uzak tutmanın yollarını yıllar içinde öğrenmiş olmalarıdır. Peki başarılı insanların bu konudaki taktikleri nelerdir?

evdeki_negatif_enerji_yok_etmek.jpg


Özellikle her şeyden şikayet eden, zararlı insanlarla aralarına sınır koyarlar

Her şeyden şikayet eden negatif insanlar, sorunlara odaklandıkları için çözüm bulmada başarısız olurlar. Kendilerini daha iyi hissetmek için, herkesin onlar gibi mutsuz olmasını isterler. İnsanlar genelde kaba ya da duyarsız gözükmemek adına, bu insanların şikayetlerini dinlemek zorunda kalır. Fakat insanlara anlayışlı davranmakla, onların olumsuz duygularla dolu dünyasında çakılı kalmak arasında ince bir çizgi vardır.

Bu durumdan kurtulmak için, bir takım sınırlar koymanız ve gerektiğinde uzak durabilmeniz yeterlidir. Şöyle düşünün: Bütün gün sigara içen birinin yanında oturup, dumanını solur musunuz? Her şeyden şikayet eden insanlardan da bu şekilde uzak durmanız gerekir. Sınır koymanın en iyi yolu, şikayet eden insana, bu problemi nasıl çözmeyi düşündüğünü sormaktır. Bu soru karşısında ya susacak ya da sohbeti daha verimli bir yönde devam ettirecektir.

Çatışmaları zararsız atlatırlar

Başarılı insanlar, duygularını okuyabilir ve ona göre doğru hamleler yapabilirler. Bir anlaşmazlık anında, kontrol edilemeyen duygular sizi istemediğiniz yollara sürükleyerek, ciddi anlamda zarar görecek şekilde davranmanıza neden olurlar. O yüzden, zararlı insanlarla aranızda bir anlaşmazlık çıktığında, savaş vermenin en mantıklı yolunu seçip, kendinizi zamanı geldiğinde savunmalısınız.

Mantıksız durumların üstesinden gelirler

Zararlı insanların davranışları o kadar mantıksızdır ki, sizi kolayca çileden çıkarabilirler. Fakat bu konuda dikkatli olmak lazım; kendinizi duygularınızın kontrolüne bırakıp, onların oyununa gelmeyin.

Karşınızdaki insan ne kadar mantıksız olursa, sizin de bu işin üstesinden gelmeniz aslında o kadar kolay olur. Böyle durumlarda, konuyla aranıza duygusal olarak bir mesafe koyun ve o kişiyle etkileşiminize, sanki bir bilim projesiymiş gibi yaklaşın. Duygusal karmaşaya değil, sadece gerçeklere göre hareket etmelisiniz.

Duygularının farkında olurlar

Duygusal bir mesafeyi korumak, farkındalık gerektirir. Damarınıza basan bir insanı, ne yaptığının farkında olmazsanız, durduramazsınız. Bazen, işin içinden çıkmanın en iyi yolunu bulmak için, durup düşünmeniz gerekir. Kafanızı toplayıp en iyi hamleyi yapmak için kendinize zaman tanıyın.

Kimsenin keyiflerini kaçırmasına izin vermezler

Tatmin ve keyif alma duygularınız, diğer insanların düşüncelerine bağlıysa, kendi mutluluğunuzu kontrol edemiyorsunuz demektir. Duygusal olarak zeki insanlar yaptıkları bir şeyden mutluluk duyduklarında, kimsenin fikirlerinin ya da art niyetli yorumlarının keyiflerini kaçırmasına izin vermezler.

Başkalarının sizin hakkınızda düşündükleri konusunda tamamen kayıtsız kalmak imkansız olsa da, kendinizi kimseyle karşılaştırmak zorunda değilsiniz. Ayrıca başkalarının fikirlerine ihtiyatlı yaklaşmanız gerekir. Bu sayede, kendinize verdiğiniz değer başkalarına bağlı olmadığından, zararlı insanların dedikleri ya da yaptıkları sizi etkileyemez.

Unutmazlar

Duygusal zekaya sahip insanlar kolay affeder ama bu, her şeyi unuttukları anlamına gelmez. Affetmek, hata yapan kişiye ikinci bir şans vermek demek değildir; daha çok, yola devam edebilmek için olumsuz durumları arkada bırakmayı amaçlar. Başarılı insanlar, başkalarının hataları yüzünden bir açmaza düşmek istemedikleri için, olan biteni arkada bırakıp, gelecekte de zarar görmemek adına kendilerini korurlar.

Kendileri hakkında olumsuz düşünmezler

Bazen, diğer insanların olumsuzlukları sizi de ele geçirir. İnsanların size davranış biçimleri karşısında kendinizi kötü hissetmeniz normal, fakat bunu aşmak ya da olumsuz duyguları daha da güçlendirmek, tamamen size bağlı. Kendiniz hakkında olumsuz düşüncelere kapılmanız, sizi zayıf düşürür, içinden çıkılması güç bir duruma sürükler. Üstelik çoğu zaman bu düşünceler, gerçeği yansıtmazlar. Dolayısıyla, her ne pahasına olursa olsun, kendi kendinizi kötülemekten uzak durun.

Sorunlara değil, çözümlere odaklanırlar

Dikkatinizi verdiğiniz yer, duygusal durumunuzu da belirler. Eğer karşılaştığınız sorunlara yoğunlaşırsanız, olumsuz hisleri ve stresi daha da uzatırsınız. Pozitif duygular yaratıp stresi azaltacak bir kişisel verimlilik hissiyatı oluşturmak için, içinde bulunduğunuz şartları daha iyi bir duruma sokacak eylemlere odaklanmalısınız.

Zararlı insanların sizi ne kadar zora soktuklarını düşünüp bu noktada takılı kalırsanız, gücü ele geçirmelerine neden olursunuz. Yapmanız gereken şey, bu konuyla nasıl baş edeceğinize odaklanmanızdır. Bu sayede kontrolü elde tutmak konusunda daha becerikli olur ve onlarla olan etkileşiminizde yaşadığınız stresi azaltırsınız.

Aldıkları kafein miktarına dikkat ederler

Kafein almak, adrenalin salgılamayı tetikler. Dolayısıyla bir tehditle karşılaştığınızda, ya kaçmanıza ya da sert bir şekilde tepki vermenize neden olur. Bu mekanizma, anında tepki verebilmek için, mantıklı düşünmenizi engeller. Eğer ormanda bir ayı tarafından kovalanıyorsanız bu iyi bir durum olabilir, fakat koridorda kızgın bir iş arkadaşınızla karşılaştığınızda, bu refleks pek de sizin lehinize olmaz.

Uykularını alırlar

Stres seviyenizi kontrol edebilme ve duygusal zekanızı artırmada, uyku çok önemli bir rol oynar. Uyuduğunuzda, beyniniz deyim yerindeyse şarj olur. Gün içinde yaşadıklarınıza şöyle bir göz atıp, gerekli olanları saklar, gereksizleri yok eder. Bu sayede zihniniz açık bir şekilde uyanırsınız. Eğer uykunuzu yeterince almazsanız, öz denetim, dikkat ve hafıza kapasiteniz azalır. Bununla birlikte uykusuzluk, stres hormonlarının seviyesini de arttırır. İyi bir gece uykusu sayesinde, zararlı insanlarla olan iletişiminizde daha pozitif, yaratıcı ve proaktif olursunuz.


Sonuç olarak, zorlayıcı insanlarla etkileşime girdiğinizde, yukarıda bahsettiğimiz stres azaltan yöntemleri kullanırsanız, beyniniz stresle daha etkin bir şekilde baş etmek konusunda antrenmanlı olur. Bu sayede gergin durumların olumsuz sonuçlarını daha az hissedersiniz.

Bu konuyu yazdır

  ENERJİ ÇALAN İNSANLARIN TEKNİKLERİ
Yazar: Emka - 04-03-2017, Saat: 14:26 - Forum: PARAPSİKOLOJİ GENEL - Yorumlar (1)

Enerji çalma, belli düzeyde kişisel bilince sahip varlıkların, kendileri dışındaki varlıklardan izinsiz enerji çekmesi olayıdır.Burada enerji olarak bahsedilen, maddi aura ve çakra enerjisi olabildiği gibi elemental enerjiler yada eril/dişil güçler de olabilir. Teorik olarak her varlık seviyesinde ve boyutunda varolan değişik fazdaki enerjiler çalınabilir, elbette kurallarını bilmediğimiz boyutlar hakkında bu söylediklerimiz sadece birer spekülasyon.Henüz bilmediğimiz birşeyi açıklayamayacağımız üzere, biz bu dökümanda sadece çevremizdeki maddelerden ve insanlardan enerji çalmayı açıklayacağız.

Enerji çalmak nasıl işler ve etkileri nelerdir?

Enerji çalmak varlığın yasalarına göre işler. Elbette yasaları tam olarak bildiğimizi veya açıklayabildiğimizi iddia etmiyoruz fakat istek ve alım arasında bir ilişkinin varlığı açıktır. Birşey uygun şekilde imajine edilir,istenir ve duygusal anlamda hissedilirse, şey gerçekleşecektir. Bu yaklaşım okült çalışmalar yapanlara, majisyenlere, enerji çalışmalarında bulunanlara vb. tanıdık bir yaklaşımdır. İstek ile isteğin gerçekleşmesi
arasındaki ilişkiyi bir üst yasa olarak kabul edersek enerji çalmanın işleyişini açıklayabilecek altyapıya sahip oluruz. İşleyişi kısaca açıklayalım: örneğin Reiki çalışmalarında, evrensel olduğu kabul edilen bir enerjinin şahıslar tarafından kanallıkla diğer insanlara yollandığı imgelenir. Bu imgelemenin sonuçları hayli başarılıdır denebilir. Büyücülük çalışmaları denilebilecek bazı çalışmalarda ise, şahıs bir olayı yada kişiyi kendi isteği doğrultusunda manipüle eder. Burada kendi enerjisini o kişiye manipülasyon amacıyla yönlendirmiştir. 

Burada da mantık aynı olmasa da benzerdir. Basit büyücülük çalışmalarında çevreden ve evrenden enerji alınıp kanalize edilmez, şahıs kendi kişisel enerjisini kullanır. Enerji hedefe varırsa, imajinasyon ile kodlanmış ve duygusal yükle şarj edilmiş görevini icra eder. Şimdi şu "enerjinin imajinasyon ile hedefe yollanması" kısmını ele alalım. Bu Reiki'de de, sıradan ve hatta bazı yüksek maji çalışmalarında da ortaktır, enerji çalışmalarının özüdür. Enerjinin imajinasyon ile hedefe yollanması mümkünse, tersini, yani enerjinin imajinasyon ile bize doğru çekilmesi de mümkündür. Enerji çalmanın tekniğinin özü budur. Enerji çalan kişinin, çaldığı enerjiye bağlı özelliklerinde fazlalaşma görülür. Örneğin, çevresindeki insanların Ajna çakrasından enerji çalan birinin 3. gözünde varolan enerji çok yükselecektir. 

Sakral çakradan çalınan enerji insana büyük canlılık verecektir. Elemental enerjileri düşündüğümüzde, su enerjisini bolca çeken bir insanda dinginlik fazlalaşacaktır. Akaşik yada ruhsal enerjiyi çalan kişi bundan kendisine ekstra fayda sağlayabilir. Enerjisi çalınan insanda, çalınan enerjisi nispetinde eksiklik durumu yaşanır. Çoğu zaman çalınan enerjiyi metabolizma geri kazanır. Enerjisi çalınan olay kurbanlarında, astraldaki enerji asalağı varlıklarla etkileşimde görülen kendine gelememe durumu gözlenmez. Taç çakrasından enerji çalınan kişi bu çakrayla alakalı konularda eksiklik yaşar. Sakral çakrasından enerji çalınan kişi halsizleşir ve güçten düşer. Boğaz çakrasından enerji çalınan kişi diğer insanlarla konuşma ve etkileşime girme istencini ya kaybeder yada negatif etkileşim üretmeye başlar.


Planet-Energy-Art2.jpg


Hangi amaçlarla enerji çalınır?

Aslına bakılırsa, enerji çalma teknikleri enerjiyi çalan şahsa fazla bir fayda sağlamaz. Enerjiyi çalmak için gerekli yoğunlaşma ile doğrudan evrenden çok daha yüksek enerjiler çekilebilir. Bu durumda, enerji çalmanın amaçlarını başka şeylerde aramak gerekir. Genellikle enerji çalmanın kullanım alanı, bazı insanların enerji seviyelerine çoğunlukla sert bir etki amacıyla müdahalede bulunmak istenmesidir. Örneğin, çalıştığınız işyerinde ne kadar uğraşsanız da sizden çok daha fazla çalışan ve sizi yerinizden ettirecek genç bir çalışan vardır, bu durumda azmini ve enerjisini kırmak isteyebilirsiniz. Hergün çok kısa süreli enerji çalımı operasyonlarıyla bu çalışan aynı performansı gösterememeye başlayacak ve rakibiniz olmaktan çıkacaktır. 

Bir başka misal de karşı cinsten etkilendiğiniz birini elde etme çabanızda bir rakibinizin çıkmasıdır. Cazibe veren seksüel tabanlı enerjileri ile kalp çakrası enerjilerini çaldığınız rakibiniz artık rakibiniz olamayacaktır. Sevmediğiniz insanların hayatta başarısız olmaları amacı ile de kullanılabilecek çalışmalardır. Enerji çalmak, tartışmalarda üste çıkmanıza da yarayabilir. İlgi ve bilincin birşeye yönlenmesi, enerjiyi o şeye akıtmak olduğundan dolayı, enerjisini çaldığınız kişilerde kendiniz hakkında büyük ilgi uyandırabilirsiniz, bu da olası kullanım alanlarından biridir.

Enerji çalmak etik midir?
Evrensel sisteme faydası ve zararı nedir?

Enerji çalmanın doğruluğu ve yanlışlığı hakkında nesnel bir yorum getirilemez. Hayvanları kesip öldüren ve yiyen bir ırkın çocuklarıyız ve bazı insanların maddi emek vasıtasıyla diğer insanlardan düzenli olarak yüksek enerji çaldıkları bir sistemde yaşıyoruz. Bu sistem neredeyse hiçbir anlamda eşit bir sistem değildir. Kurbanın ve enerjiyi hasat edenin bakış açıları çok farklı sonuçlar verebilir, bu sonuçların arasındaki değişik her bir sonucun sebepleri de başka başka olacaktır. Kimi zaman, içinde bulunulan sistemin özelliklerini doğru okuyamama, olmayan bir adalete inanma gibi durumlar sonucu etkiler. Kısacası, enerji çalmanın etik olup olmadığı kişinin kendi moral değerlerine bağlıdır. Evrensel açıdan baktığımızda, varlığın yasaları ile "yapılabilir" olan hiçbir şeyin evrensel sistemi etkilemeyeceğini düşünmek bir açıdan doğrudur, mümkün olan herşey sistem içinde bir çeşit dengelenme sürecinde görünmektedir. 

Yine de, evrensel sistemde görülen eril ve dişil yönlere göre anlamlandırmaya çalıştığımızda, yukarıda verdiğimiz amaçlar ile yapılmış olan bir enerji çalma eylemi, sistemin dişil yönüne daha yatkın görünmektedir. Dişil yöne daha yatkın olmanın kişiye bazı kesin etkileri olacaktır, fakat bu etkiler, kişinin moral değerleriyle uyumsuz olamayacağı için -keza uyumsuz olduğu durumlarda kişi bu eylemi genellikle yapmamayı yeğler- kişi açısından pek bir sorun teşkil etmeyecektir denebilir, tencere yuvarlanmış kapağını bulmuştur, tencerenin de kapağın da memnuniyeti varsayılır. Enerji çalmanın faydası da zararı da enerji çalma eylemine dahil olanlaradır, evrensel anlamda etik bir kural söylemek zordur, yalnızca kişisel moral değerlerden bahsedilebilir.

Enerji Çalma Teknikleri

Enerji çalmak üç farklı seviyede yapılır. Fiziksel temas ile yapılanı en etkili olandır. Aynı ortamda bulunulankişilerden yapılanı da fiziksel temasa yakın bir etkidedir. En zoru uzaktan yapılan enerji çalma operasyonlarıdır. Kural olarak, enerji çalışmalarında en kolay yapılan çalışma, bize gönderilen bir enerjiyi teslim almaktır. Bunun için kendimizi enerji gönderene açmamız yeterli olur. Enerji yollamak, enerji almaktan daha zordur. Karşımızdaki kişiye vericilik alıcılıktan daha fazla yoğunlaşma gerektirir. Enerji vericisi ve alıcısı olmaktan daha zor olanı enerjiyi çalan olmaktır. İstek dışı zorla alınan enerji, yöntemlere bir miktar aşinalığı gerçekten gerektirecektir. Bu durumda, en basit enerji transferi olayını deneyimlemek, fiziksel temas ile yapılan bir transferde enerjiyi alan kişi olmaktır, bunu sanırım herkes yapabilir. En zor rol ise, uzaktan yapılan bir enerji çalma operasyonunda enerjiyi çalan kişi olmaktır, bunu yapabilen kişiler gerçekten usta insanlardır.

Enerji Çalma Pratikleri

Kurbana fiziksel temas içeren teknik ilk yoldur ve en kolay enerji çalma tekniğidir. Bazı bölgelerde avuç içinin tamamı ve bazı bölgelerde bir yada birkaç parmak ucu, kurbanın vücudundaki hedef bölgeye temas ettirilerek kullanılır. Karşıt enerji kutupları arasında her zaman enerji akışı kolaylaşacağı için temas edilecek bölgeler seçilirken manyetik özelliklere dikkat edilir. Vücudunuzun sağ tarafı pozitif, sol tarafı negatiftir. Alın, boyun, göğüs mide ve karın pozitif; bunların tam arkası yani başınızın arkası, enseniz, sırtınız, beliniz ve kuyruk sokumunuza kadar olan bölgeniz negatiftir. Başınızın tepe kısmı ile bacaklarınızın arası nötrdür. Solaklarda ise bu kutupsallaşma tam tersidir. Her iki elini kullananlarda ise kutupsallaşma sabit değildir. Sağ elinizi kullanan biriyseniz, sağ elinizin kutbu pozitif olacaktır, bu durumda negatif bölgelerden enerji çekerken sağ elinizi kullanacaksınız demek olur. Pozitif bölgelerden enerji çalmak için de sol elinizi kullanırsınız. Elbette bu durum enerjiyi çalan ve enerjisi çalınanda kutup farklılıkları varsa içinde bulunulan duruma uyarlanması gereken bir hesaptır. Alın bölgesi enerjileri pozitiftir, bu durumda alın bölgesinden enerji çalmak için kaşların arasının biraz üstüne sol elden bir parmak, ve kurbanın alnının bize göre sol kısmında kalan herhangi bir yerine de yine aynı elimizden diğer bir parmakla temas etmek fiziksel temas konusunda yeterli olacaktır.

 Benzer şekilde boğaz çakrasından da enerji çalınabilir. Karın altı ve üstündeki çakralardan enerji çalmak için sol elimizi yaslamamız uygun olabilir. Sırt, kafa arkası veya bel kısmına arka taraftan elimizi koyduğumuz durumlarda sağ elimizi kullanmamız daha doğru olacaktır. Elleri yerleştirme pozisyonları hakkında Reiki kaynaklarından yararlanılabilir. Enerji çalma işlemi, kurbanın çalınacak enerjisinin bölgesinden çıkan bir sisin veya dumanın bize akmasını imajine etmekle olur. Bu dumanın rengi, çalınan enerjinin niteliğine göre uygun şekilde imajine edilmelidir. Sakral çakradan çalınan enerjiyi imajine ederken, sakral çakranın enerjisinin rengi olan turuncu renkte bir dumanın o bölgeden çıktığı ve bize aktığı imajine edilmelidir. Fiziksel temasla olan enerji çalma işleminde, turuncu gaz kurbanın sakral çakrasından doğruca elimize geçecektir. Kendimizi enerji mıknatısı gibi hissetmemiz, sanki çevremizdeki herşey bize bakıyor, bizi gizlice gözetliyormuş gibi hissetmemiz işi kolaylaştıracaktır. Diğer tekniklerde de durum buna benzerdir. Aynı ortamda bulunulan birinden enerji çalmadan önce kurbanın hedef bölgesine bir süre konsantre olunur. Sonrasında istenirse gözler kapatılır ve kurbanın gözümüze kestirdiğimiz bölgesinden renkli dumanın çıktığını ve bize aktığını görür ve hissederiz. İşlem bu kadardır. 

Fiziksel temas içeren teknik ile yakın mesafeden gerçekleştirilen ikinci teknikte kurbanın sağında, solunda yada çaprazında durmak gibi özellikle seçilen pozisyonlar, çalınan enerjiye göre etkiyi artırabilirler. Uzaktan enerji çalmak daha zordur. Sistemlerini geliştiren bazı insanlar, akaşa enerjisi ile kurbanın enerjisini boyutsuz düzlemde ve uzaklıklar bahis konusu olmadan kendilerine taşımayı bulmuşlardır. Akaşa üzerinden programlanmış eylemlerin nasıl yaptırılacağı zor bir konudur. Elemental enerjilerle yapılan çalışmalarda konu hakkında ayrıntılı bilgi edinmek mümkündür, yine de kişi kendisi her tür enerjiyi imajinasyon ve telkin ile programlamayı denemelidir. Kurban üzerinde uzak mesafeden çalışırken kurbana ait bir fotoğraf veya kişisel bir eşya imajinasyonu ve hissiyatı kuvvetlendirme açısından çok işe yarayabilir. Unutulmamalı ki, enerji çalma işlemi, ancak evrensel enerjileri kendimize çekmeyi bilmiyorsak veya olağandışı bir sebeple çekemiyorsak bize enerjisel anlamda bir fayda sağlayabilirler. Bu teknikler esas amacı kurbana zarar vermek olan tekniklerdir.

BURADA YAZILAN TÜM TEKNİKLER VE ANLATIMLAR ALINTIDIR NASIL BİR KUYUMCU SOYULDUĞUNDA HABER BÜLTENLERİNDE EN İNCE AYRINTILARINA KADAR SOYULMA AŞAMASINI BİR ÖĞRETİCİ GİBİ ANLATILIYORSA AYNI ŞEKİLDE  AMAÇ BUDUR.

Bu konuyu yazdır

  ECKHART TOLLE - DUYGUNUN DOĞUŞU
Yazar: Emka - 03-03-2017, Saat: 15:07 - Forum: ECKHART TOLLE - Yorum Yok

Düşünce hareketine ek olarak – ama ondan tamamen ayrı değil – egonun bir boyutu daha vardır: Duygu. Bu, bütün düşüncelerin ve duyguların egodan kaynaklandığı anlamına gelmez. Sadece kendinizi onlarla tanımladığınızda ve sizi tamamen kontrol altına aldıklarında, yani “ben” haline geldikleri zaman egoya dönüşürler. Tüm fiziksel organizmalar gibi,   vücudunuzun da kendine ait bir zekâsı vardır.  Bu zekâ, zihninizin söylediği şeylere ya da diğer bir deyişle düşüncelerinize tepki verir. Yani duygu,  aslında vücudunuzun zihninize verdiği tepkidir. Vücudun zekâsı elbette ki evrensel zekânın ayrılmaz bir parçası, onun sayısız ifadelerinden biridir.  Atomlara ve   moleküllere  geçici   bir kohezyon sağlayarak, onları bütün bir fiziksel organizma haline getirir. Vücudun bütün organlarının çalışmasının, oksijen ve yiyeceklerin enerjiye dönüşmesinin, kalp atışlarının ve kan dolaşımının, vücudu istilacılardan koruyan bağışıklık sisteminin, sinir uçlarından giren duyusal verilerin beyne gönderilerek orada tercüme edilmesinin ve etrafınızı saran harici gerçekliğin içsel resmi haline dönüşmesinin ardında yatan organizasyon prensibi budur.  Bütün bunlar, aynı anda gerçekleşen diğer binlerce fonksiyonla  birlikte,  bu zekâ tarafından mükemmel bir şekilde koordine edilir. Vücudunuzu siz yönetmezsiniz; o zekâ yönetir. Aynı zamanda, organizmanın çevreye verdiği tepkilerden de o sorumludur. Bu, tüm canlı türleri için geçerlidir.Bitkinin fiziksel biçimini almasını ve çiçek açmasını, çiçeğin her sabah yapraklarını güneşe çevirmesini ve geceleri kapamasını sağlayan zekâ aynıdır. Adına Dünya gezegeni denen kompleks canlıyı Gaia olarak ifade eden zekâ da aynıdır. Bu zekâ, bir canlının herhangi bir tehdit karşısında güdüsel olarak tepki vermesini sağlar. Hayvanlarda da insanlarınkine benzer duygular oluşmasına neden olur; öfke, korku, zevk gibi. Bu güdüsel tepkiler, duygunun ilkel biçimleri olarak düşünülebilir. Belli durumlarda, insanlar da hayvanlarınkine benzer güdüsel tepkiler verirler. 



own-special-a-new-earth-2-949x534.jpg



Bir tehlike karşısında, canlının hayatı tehdit edildiğinde, kalp daha hızlı atmaya başlar, kaslar gerilir, solunum hızlanır; bu, kaçmaya ya da savaşmaya hazırlıktır. Yarattığı duygu korkudur. Köşeye sıkıştırıldığında, ani bir enerji yoğunluğu, vücuda daha önce sahip olmadığı bir güç kazandırır. Yarattığı duygu öfkedir. Bu güdüsel tepkiler, duygulara yakın gibi görünür ama kelimenin gerçek anlamıyla duygu değillerdir. Güdüsel bir tepkiyle bir duygu arasındaki temel fark şudur: Güdüsel bir tepki, vücudun herhangi bir harici durum karşısında gösterdiği doğrudan tepkidir. Diğer yandan bir duygu, vücudun bir düşünceye gösterdiği tepkidir. Dolaylı olarak, bir duygu aynı zamanda gerçek bir durum ya da olaya verilen bir tepki de olabilir ama aslında bu tepki, olayın ya da durumun zihinsel yorumuna karşı verilir. Yani diğer bir deyişle, zihnin herhangi bir durum ya da olayla ilgili olarak iyi ve kötü, hoş ve sevimsiz, ben ve benim kavramlarıyla oluşturduğu bir düşünceye verilen tepkidir bu. Örneğin, birinin arabasının çalındığını duyduğunuzda, muhtemelen herhangi bir duygu hissetmezsiniz ama sizin arabanız çalındığında, muhtemelen çok öfkelenirsiniz. “Benim” zihinsel kavramının bu kadar güçlü duygular yaratabilmesi inanılmazdır. Vücut çok zeki olmasına rağmen, gerçek bir durumla  bir düşünce arasındaki farkı söyleyemez.  Her düşünceye gerçekliğin bir parçasıymış gibi tepki verir, çünkü sadece bir düşünce olduğunun farkında değildir. Vücuda göre endişe ya da korku verici bir düşünce, “Tehlikedeyim” mesajıdır ve dolayısıyla, gece sıcak ve rahat yatağınıza yatıyor olsanız bile, vücudunuz bu mesaja uygun olarak tepki verir.  Kalp daha hızlı atar, kaslar gerilir ve solunum hızlanır.   Bir enerji yoğunluğu olur ama tehlike sadece zihinsel bir kurgudan ibaret olduğundan, enerji boşalacak bir yer bulamaz. Sonuç olarak, enerjinin bir kısmı zihne geri döner ve vücudun uyumunu bozar.

Bu konuyu yazdır

  HERŞEY ÇOK GÜZEL OLUCAK DEMENİN SAKINCALARI
Yazar: Spiritüeller - 02-03-2017, Saat: 18:27 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM - Yorum Yok

Çekim yasasının işleyişi açısından bakarsak, “Her şey çok güzel olacak.” diye düşünmek ve hayata böyle bakmak tabii ki “Her şey ne kadar kötü ve daha da kötü olacak.” diye bakmaktan çok çok daha iyi. 

Ve tabii ki düşüncelerini ve duygularını pozitife çevirme yolunda, büyük bir aşama o kişi için. 

Ama ben, hem kendim için hem de tüm sevdiklerim için, daha iyisi varken, bununla yetinmek istemezdim ve kesinlikle bunu tavsiye etmezdim. 

Neden mi? 

Çünkü “Her şey çok güzel olacak” bakış açısında içten içe hissediyor musunuz, bir başka gizli ima, bir başka gizli tını var: 

“Şu an her şey berbat ama…” 

Siz de hissettiniz mi bu tınıyı? 

Ne zaman “Her şey çok güzel olacak.” desem, bu sözle beraber, aslında burada ve şimdi mutlu olmadığımı, şimdiyi sevemediğimi ama bunun etkisini azaltmak için “Gelecek hakkında bari iyi düşüneyim” dediğimi hissettim. 

Oysa ki şimdiden nefret ederek, güzel şimdilere ulaşamıyoruz. 

Çekim yasasının lehimize işlemesi için burada ve şu an mutlu olmamızın önemi çok büyük. 

Benim kendim için ve tüm sevdiklerim için tavsiye edeceğim bakış açısı: “Her şey çok güzel” bakış açısı. 

Hemen şimdi deneyin. “Her şey çok güzel olacak” derken, aynı anda etrafınıza bakın. Büyük bir ihtimalle, gözünüz uzaklara dalacak ve gelecek güzel günlerin umudu kalbinize doğacak. 

Bu fena bir şey değil. 

Daha doğrusu hiç yoktan iyidir. 

Şimdi bir de bundan daha iyisini deneyelim. 

4.png

“Her şey çok güzel” deyin ve aynı anda etrafınıza bakın. Eğer becerebilirseniz, oda gözlerinizin önünde belirecek, deminki örnekteki gibi dalıp gitmeyeceksiniz. Şu anı ve şimdiyi hissedeceksiniz. “Evet, her şeyin bir anlamı var. Başınıza gelen her şey sizi hayatta belli bir noktaya yönlerdirdi. Evet, her şey çok güzel.” 
Bunu idrak edince, oda gözlerinizin önünde güzelleşecek ve sanki dün, bugün, yarın aynı anda şekil değiştirecek. Ve kalbinizde bileceksiniz: “Her şey çok güzel. Şükürler olsun Rabbime, tüm yardımlar, yol göstermeler, güzellikler için.” 

Ve bunu hissedince, yine bileceksiniz ki “Her şey doğal olarak daha da güzel olacak. Başka türlü nasıl olabilir ki?” 

Çünkü artık biliyoruz. Çekim yasasını biliyoruz. Hayatın işleyişini, kurallarını, yasalarını biliyoruz. Allah’ın kurduğu düzeni bir kere bilince artık bilmezlikten gelmek olmuyor. 

Evet, başımıza gelen her şeyin başımıza nasıl ve neden geldiğini biliyoruz. Sırf bakış açımızla hayatımızı nasıl şekillendirdiğimizi, nasıl şekillendirebileceğimizi biliyoruz. 

Bilmek belki de hayatta sahip olabileceğimiz en büyük kudret. 

Şükürler olsun bize bu bilgiyi ulaştıran, yol gösteren Rabbimize ve aracı olan tüm dostlarımıza. 

De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır.” Zümer suresi 9 

Yukarıdaki alıştırmayı yaparken, eğer “Her şey çok güzel” deyip odaya bakarken, kalbinizde hissedemediyseniz bunu, bu demek ki bu konuda biraz alıştırma, egzersiz yapmanız lazım. 

Bir defter alın, ve her gün kendi hayatınızda veya tanıdıklarınızın hayatında bulabileceğiniz güzel şeyleri bu deftere yazın ve bunlar için şükredin. 

Çekim yasasının işleyişinde çok ilginç bir nokta var, bunu sizinle de paylaşmak isterim: 

Çekim yasası aldırmıyor şükrettiğiniz şey size mi ait başkasına mı ait. 

Çekim yasasının tek aldırdığı şey sizden yayılan enerji. 

Yani, komşunuzun güzel evi için şükrettiğinizde, çekim yasasını ilgilendiren tek şey sizin yaydığınız şükür enerjisi. 
Bu durumda hayatınıza, bu pozitif enerjiye denk şeyleri çekiyorsunuz. 

Ama komşunun güzel evine kıskançlıkla bakıp, kendinizinkini beğenmediğiniz zaman da hayatınıza, bu negatif enerjiye denk şeyleri çekiyorsunuz. Yani kendinizi fakirleştirirken, başkalarının zenginliğini arttırıyorsunuz. 

Sanki, “Kıskandın ha, al biraz daha kıskan” der gibi oluyor hayat. 

Şükredince de (başkasına ait şeylere dahi) “Şükrettin ha, al biraz daha şükret” gibi oluyor hayat. 

Uzun lafın kısası, eğer “her şey çok güzel” diye bakamıyorsanız hayata, bu güzellikler, iyilikler bulma alıştırmasını ve şükretme alıştırmasını hayatınıza acilen yerleştirmenizi tavsiye ederim. 

Bu konuyu yazdır

  5 DAKİKADA RAHATLAMANIN 9 YOLU
Yazar: Emka - 02-03-2017, Saat: 07:36 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM - Yorum Yok

Bilgisayarlar ve diğer elektronik cihazlar, günlük hayatlarımızın değişmez ögeleridir. Biraz rahatlamak ve daha rahat bir uyku çekmek istiyorsanız, bu cihazları kullanırken iki saatte bir mola vermeli ve yatmadan bir saat önce de bu cihazları kullanmayı bırakmalısınız.Stres, kaygı ve sinir, sağlığımız için çok zararlı üç etkendir. Bu sebeple, beş dakika içerisinde rahatlayabilme yollarını bilmeniz çok önemlidir. Her zaman bir masaj seansı yapmaya veya bir saat meditasyon veya yoga yapmaya vaktimizin olamayacağını göz önünde bulundurursak, beş dakika içinde kendimizi rahatlatabilmemiz daha da önemli hale gelmektedir. Bu bağlamda bize baskı uygulayan unsur için acil bir çözüm bulmalıyız.
su-ustunde-rahatlamak-isteyenler-icin-oz...37x350.jpg

Sadece Beş Dakika İçinde Nasıl Rahatlayabilirim?

Yürüyüş
Bir parkta veya sakin bir ortamda yapacağınız iyi bir yürüyüş, sizi çok hızlı bir şekilde sakinleştirecektir. Örneğin ofiste aşırı strese maruz kaldıysanız, öğle yemeği molasını dışarı çıkıp biraz yürüyerek değerlendirebilirsiniz. Problemlerinizi unutmak için sadece beş dakikaya ihtiyacınız olacak. Sonra kuş cıvıltılarını duymaya ve etraftaki güzel çiçekleri görmeye başlayacaksınız. Bu tarz bir yürüyüş ayrıca sizi rahatsız eden şeyleri düşünmeniz için de fırsat yaratır çünkü yürüyüş geri adım atmanızı ve sorunlarınızı yansıtmanızı sağlar.

Nefes Almak
Muhtemelen; “E zaten sürekli nefes alıyorum!” diye düşünüyorsunuz. Fakat bu noktada bahsettiğimiz, bilinçli şekilde nefes almak. Bununla ilgili önemli ilk nokta, ciğerlerinize giren havaya dikkat kesilmeniz ve bunun sadece mekanik bir fonksiyon olmadığını, bu sayede hayatta kalabildiğinizi düşünmenizdir. Nefes almak hayati bir olaydır; çünkü bu durum vücudunuzu besler, stres seviyenizi düşürür ve daha fazla oksijen almanıza yardımcı olur. Rahatlamak istiyorsanız, derin derin nefes alın (her zaman burnunuzdan almaya özen gösterin). Bunun için bir parka veya bir açık alana gitmeniz şart değildir, dilerseniz ofisin ortasında da derin nefes almak suretiyle rahatlayabilirsiniz. Bu süreci kolaylaştırmak için gözlerinizi yumun ve rahat bir pozisyon alın (oturarak, ayakta veya uzanarak; nasıl rahat ediyorsanız). Bu egzersize yardımcı bir hareket, sağ burun deliğinizi tıkayarak, sadece sol burun deliğiniz ile nefes almak olabilir. Sonra burun deliklerini değiştirerek süreci tekrarlayın. Bu hareket, çok kısa süre içinde sakinleşmenize yardımcı olacaktır.

Gözünüzde Canlandırmak
Basitçe bu tekniği, hayal kurmak olarak da adlandırabiliriz. Çok rahatlatıcı bir tekniktir. Örneğin işyerinde telaşlı bir gün geçiriyorsanız, kendinizi Karayiplerde, hindistan cevizinden bir şeyler içiyor olarak hayal edebilirsiniz. Veya belki de sizi sakinleştiren yer bir orman veya çiçeklerin ortasında olmak olabilir. Ayrıca, gelecek hayallerinizi düşünmek de stres seviyenizi düşürmenize yardımcı olabilir. Bu tekniği uygularken kendinizi iyi gözlemleyin çünkü bazen tatile çıkma hayali veya yeni bir yere taşınma hayali, stres seviyenizin yükselmesine de sebep olabilir. Kendinizi, çok sevdiğiniz ve stresinizi azaltan bir aktiviteyi yaparken hayal edin. Bu sayede kesinlikle daha rahat hissetmeye başlayacaksınız.

Atıştırma
Boş bir mide, stres seviyenizi arttırabilir, sinirlerinizi bozabilir. Sağlıklı bir atıştırmalık tüketerek, sadece tok hissetmiş olmayacaksınız; aynı zamanda mutlu da hissedeceksiniz. Bunun sebebi, mide ile beynin direkt olarak ilişki içerisinde olması ile ilgilidir. Atıştırmanızı tüketirken acele etmeyin, her lokmanın tadına varmayı deneyin. Elma, granola bar veya bir parça bitter çikolata gibi sağlıklı bir atıştırmalık tercih edin. Yağlı veya şekerli yiyeceklerden kaçının, çünkü bu yiyecekler ters etkide bulunabilirler.

Bahçıvanlık Yapmak
Bu; yüksek stres seviyesine sahip insanlar için inanılmaz sakinleştirici bir aktivitedir. Aktivite süresince açık havada bulunmanın yanısıra, bu durum nefes almanıza yardımcı olacak ve bitkiler sinirlerinizi yatıştırıcı etki edecektir. Bir veya birkaç saksı ile bile ilgilenebilirsiniz. Bitkilerinizi sulamak, yabani otlardan temizlemek ve onlarla konuşmak için kısa da olsa zaman ayırın. Göreceksiniz ki; kan basıncınız ve kalp atışlarınız nasıl da düşmeye başlayacak.

Bilgisayardan Uzaklaşın
Birçok insanın yaptığı gibi, bilgisayar karşısında uzun saatler geçirmek, stres seviyesini arttırabilir. Uzun vadede bu durum, uykunun kaçmasına, uyuyamama problemlerine, depresyona, uyku problemlerine, kabus görmeye, baş ağrısına, kas ağrısına, görme bozukluklarına ve benzerlerine sebep olabilir. Mümkün oldukça her iki saatte bir beş dakika bilgisayar karşısından kalkın (aynı şey televizyon için de geçerlidir). Yatmadan bir saat önceden itibaren bilgisayar kullanmamaya çalışın ve uyurken bilgisayarınızı yatak odanızda bulundurmayın.

Doğa ile Buluşma
Biraz günışığı, çimlerde yürümek, bir çiçeği doğal ortamında koklamak veya kumsalda yapılacak bir yürüyüş, inanılmaz derecede rahatlatıcı aktivitelerdir. Stres, kaygı veya depresyondan şikayet eden kişiler, doğa ile iç içe zaman geçirdiklerinde bu semptomların azaldığını göreceklerdir. Eğer bir şehirde yaşıyorsanız, biraz nefes almak için parka gidin veya ofisinizi bitkiler ve çiçeklerle doldurun.

Masaj
Bunun için, bir masöze gidip bir saatlik bir masaj seansı uygulatmak şart değildir (tabii ki günlük olarak böyle bir imkanınızın olması müthiş olurdu). Gün içinde öyle bir an geliyor ki; üzerinizdeki sorumluluklar yüzünden kendinizi patlamak üzere gibi hissediyorsunuz. Tam da bu anda kendinize bir masaj yapabilirsiniz. İşaret parmaklarınızla orta parmağınız arasında kalan bölgeye baskı uygulayarak kalp gerginliğinizi azaltabilirsiniz. Veya başparmaklarınızın altında kalan kısma masaj uygulayarak omuz ve boynunuzu rahatlatabilirsiniz. Baş ağrınız varsa, şakaklarınıza daireler çizerek masaj uygulamak kadar rahatlatıcı bir şey daha olamaz. Bunu yaparken gözlerinizi kapamayı da unutmayın.

Müzik Dinlemek

Müzik, zihnimizi sakinleştirici etki eder. Ancak burada herhangi tür bir müzikten söz etmiyoruz. Sinirlerinizi yatıştırmak için, enstrümental müzik veya klasik müzik dinlemenizi tavsiye ederiz. Birçok insan, gece yatarken bu tarz müzikler dinlemeyi tercih etmekteler. Dilerseniz, çok üzgün veya yumuşak olmadıkça, favori şarkılarınızdan birini de seçebilirsiniz. Bu sayede, doğal olarak rahatlamanıza yardımcı olacak hormonların salgılanmasını tetiklemiş olursunuz. Kulaklıktan veya kısık sesle hoparlörden müzik dinleyebilirsiniz. Siz nasıl tercih ederseniz

Bu konuyu yazdır

  Çevrenizi Sizi Mutlu Eden İnsanlarla Sarın
Yazar: Emka - 02-03-2017, Saat: 07:26 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER - Yorum Yok

Her gün enerjimizi emen insanlarla uğraşmak zorundayız, bu nedenle bizi fazla etkilememeleri için sınırlar belirlemeyi öğrenmeliyizBazı insanlar sizi tüketir, enerjinizi çekip alır ve siz huzurlu günler peşinde koşarken mücadeleye sokarlar.Ve ilginçtir ki, “mutluluğun sabotajcıları” hemen hemen her kişisel çevrede bulunur. Onlar aileniz, arkadaşlarınız ve hatta iş ortamınızdadır.Bazen, farkında bile olmadan toksik davranışlar yayarlar. Kendilerini dışa vurmak için size ihtiyaç duyarlar, desteğinizi, öğütlerinizi ararlar. Bu tutum her zaman böyle olmasa, aslında anlaşılabilir.Ve burada şantaj ve suçlama ortaya çıkar.Böyle insanlarla yaşamak her zaman kolay olmaz. Ancak size ilham veren, kalbinize mutluluk getiren insanları ararken, kendinizi korumak için uygun saygıyı nasıl kullanacağınızı mutlaka bilmelisiniz.Yorucu insanlar, günlük stres kaynakları Hepimiz sık sık stresli durumlar içinde kalırız.Ama iyice anlamanız gereken bir şey vardır. 


kalp-1.jpg

Eğer birisi sizi yoruyorsa, boğuyorsa ve duygusal dengenizi olumsuz etkiliyorsa, bunun sebebi sizin geçirgen olmanızdır
Her zihin kendi geçirgenlik ve tolerans seviyelerine sahiptir, ve bu da elbette kişiliğe dayanır.İçe dönük insanlar sürekli sosyal iletişim içeren durumlara karşı daha az tolerans duyarlar. Bataryalarını yeniden şarj etmek için kendilerine ait yalnız zamana ihtiyaç duyarlar.Daha dışa dönük insanlar daha fazla uyarıcı ararlar ve genelde bir çok insanla konuşmak ve farklı yerlere gitmek, planlar yapmaktan zevk duyar, bunlara katlanabilirler.Ama bu içe dönük ve dışa dönük insanlar mutluluklarını sabote eden kişilerle karşılaştıkları zaman problemler ortaya çıkar. Bu tür insanlar yorucudur çünkü kendilerini öncelikli olarak yerleştirirler.Eleştirileri, takıntıları ve sürekli olmayan problemlerin peşinden koşmaları enerjinizi emer.İster inanın ister inanmayın, stresinizin büyük çoğunluğu diğer insanlarla kurduğunuz iletişimden kaynaklanır. Bu insanlar sizi bir çok yönden yorar ve strese sokar. 

Olumsuz iletişim ve beyinsel sonuçları

Bu tür durumlarda “yanma” kelimesi anlam kazanır. Beyninizi harika bir sinirsel ağ olarak düşünün. Uyumun gerçekleştiği bağlantılı bir doku sistemidir.Sürekli ve kronik stres dönemlerinden geçtiğiniz zaman, bu uyum bozulur. Hatta beynin bazı bölgeleri kaybolur:Beynin hipokampüs bölümündeki sinir hücrelerinin bağları (dendrit) kırılmaya başlar. Bu da nörotransmiterlerde oluşan değişimlerden kaynaklanır. Kortizol beyinde olumsuz etki yaratır.Dendritler nöronları birbirine bağlayan küçük kollardır.Stres arttıkça, hipokampüs bölgesinde daha az bağlantı gerçekleşir. Bunun sebebi dendritlerin kırılması ve bağlantının kesilmesidir.
Unutmayın ki hipokampüs beyinde hafıza ve duyguların depolandığı yapıdır.Bunları anlatmamızın nedeni, anksiyete veya stres durumlarında insanların konsantrasyon eksikliği yaşamasının nedenlerini açıklamak. Ayrıca kaygı ve olumsuzluk da yaygındır.

Yorucu insanlara karşı daha az geçirgen olmayı öğrenin

Stresli durumlarda daha az geçirgen olmayı öğrenmek kolay değildir. İlk olarak, bunun nedeni olumsuzluğun sizi bloke etmesidir. Savunmasız hissedersiniz.Ama eğer bu yorucu kişi annem ise nasıl davranmalıyım? Eğer bu eşim ise, patronum ise? Elbette sizden aşırı enerji talep eden hassas durumlar oluşacaktır.  

Peki, şimdi bazı basit stratejiler hakkında konuşalım.

Onların beni etkilemesine izin vermeyeceğim Bir arkadaşınız veya aile üyeniz kişisel problemlerini anlatmak için sürekli sizi arıyor olabilir. Bunu çözmenin bir yolu da aramalarına her iki günde bir cevap vermektir.
Sınır çektiğiniz zaman vicdan azabı duymaktan kaçınmalısınız. Bir iki veya üç kere sinirlenebilirler. Ama zamanla sizin kişisel sınırlarınıza adapte olmayı öğreneceklerdir.

Size ilham veren ve sizi mutlu eden insanlar bulun

Eğer bazı aile üyeleriniz veya iş arkadaşlarınız sizi yorup bıktırıyorsa, sizi mutlu eden insanlarla vakit geçirerek onlara ara verin.Hayat dengeden ibarettir. Bu yüzden telafilerle çalışmanız gerekir. Bir şey için başka bir şey.Yorucu insanları kendinizden uzak tutun. Eğer bu kişilerle mutlaka iletişime geçmeniz gerekiyorsa, sınırlar koymayı öğrenin. Kendinizi öncelikli olarak görün ve özgüveninizi koruyun.Zamanınızın %70’ini kişisel gelişime adayın. Bunun için, zaman geçirdiğinize değecek, size ilham veren, güvende ve olumlu hissettiren insanlar bulun.Muhtemelen iyi iş arkadaşlarınız vardır. Ailenizde de kesinlikle hayranlık duyduğunuz insanlar vardır.Ve unutmayın, sevgi olduğu zaman, sizi sömürecek kişilere yer yoktur, çünkü sizi sömüren insanlar sizi sevmez. Onlar enerjinizi ve hatta sağlığınızı tüketirler

Bu konuyu yazdır