Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,058
» Son Üye: Doo92
» Toplam Konular: 2,832
» Toplam Yorumlar: 3,062

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 1717 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 1717 Ziyaretçi

Son Aktiviteler
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 6,525
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 23,625
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 411
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 5,437
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 900
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 772
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 673
Samsunlu Spiritüalist ark...
Forum: SAMSUN SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:30
» Yorumlar: 0
» Okunma: 514
Ra'yı gördüm ne anlama ge...
Forum: Bilinçaltı
Son Yorum: spiruelistra
28-05-2023, Saat: 13:43
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,681
MUCİZE YARATAN KELİMELER
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Emka
29-01-2023, Saat: 16:53
» Yorumlar: 11
» Okunma: 96,006

 
  ECKHART TOLLE - BİLİNÇSİZLİĞİ YOK ETMEK
Yazar: Emka - 05-06-2016, Saat: 03:22 - Forum: ECKHART TOLLE - Yorum Yok

ETGoogleplusCover.png

Yaşamınızın nispeten daha yolunda gittiği sıradan durumlarda daha fazla bilinç getirmek gerekir.Bu şekilde, anda-mevcudiyet gücü açısından gelişirsiniz.Bu sizde ve çevrenizde yüksek titreşim frekanslı bir enerji alanı yaratır.Nasıl karanlık ışığın mevcudiyetinde varlığını sürdüremezse, hiç bir bilinçsizlik, olumsuzluk, uyuşmazlık ve şiddet de bu alana girip varlığını sürdüremez.

Siz -anda mevcut olmanın asli bir parçası olan-düşüncelerinizin ve duygularınızın tanığı olmayı öğrendiğinizde, sıradan bilinçsizliğin arka plandaki ''cızırtısının'' ilk kez farkına vardığınızda ve içiniz nekadar nadiren rahat ve huzurlu olduğunu fark ettiğinizde şaşırabilirsiniz.

Düşünme düzeyinizde, yargılama, hoşnutsuzluk ve şimdi'den uzağa zihinsel projeksiyon şeklinde bir hayli direnç bulacaksınız.Duygusal düzeyde, gizli bir huzursuzluk, gerilim can sıkıntısı ya da sinirlilik cereyanı olacaktır.Her ikisi de alışılmış direnme hali içindeki zihnin veçheleridir.

Bu konuyu yazdır

  ECKHART TOLLE - TÜM SORUNLAR ZİHNİN İLİZYONLARIDIR
Yazar: Emka - 05-06-2016, Saat: 00:14 - Forum: ECKHART TOLLE - Yorum Yok

DİKKATİNİZİ ŞİMDİ ÜZERİNDE ODAKLAYIN ve Bana şuanda ne sorununuz olduğunu söyleyin.
Sizden bir yanıt alamadım, çünkü dikkatiniz tümüyle şimdi de olduğundan bir sorununuzun olması mümkün değildir.Bu ya başa çıkılması yada kabullenilmesi gereken bir durumdur, O kadar. Onu neden bir soruna dönüştürmeli ki?

Zihin bilinçsiz bir biçimde sorunları sever, çünkü onlar size bir tür kimlik verir. Bu normaldir, Ve delice birşeydir.''Sorun'', Sizin şimdi bir eylemde bulunma konusunda gerçek niyetiniz yada olanağınız olmadan bir durum üzerinde zihnen durduğunu, Ve onun bilinçsiz olarak benlik duygunuzun bir parçası kıldığınız anlamına gelir.Bu durumda yaşam - durumunuz tarafından öyle ezilirsiniz ki yaşam duygunuzu, varlık duygunuzu yitirirsiniz. Ya da, dikkatinizi şimdi yapabileceğiniz tek bir şey üzerinde odaklanmak yerine, zihninizi gelecekte yapacağınız yada yapabileceğiniz onlarca şeyin delice yükünü taşımaktasınızdır

o-ECKHART-TOLLE-NEW-EARTH-OWN-facebook.jpg


BİR SORUN YARATTIĞINIZDA, acıda yaratırsınız.Bunu yapmamak tümüyle basit bir seçimi,basit bir kararı gerektirir: Ne olursa olsun, artık kendim için daha acı yaratmayacağım.Artık daha fazla sorun yaratmayacağım.Bu,basit bir seçim olmasına karşın,çok radikal bir seçimdir de.Siz ızdırap çekmekten gerçekten bıkıp usanmadıkça,gerçekten canınıza yetmedikçe bu seçimi yapmazsınız.Ve şimdinin gücüne ulaşmadıkça,bunu yürütemezsiniz.Eğer kendiniz için daha fazla acı yaratmazsanız, ozaman başkaları içinde daha fazla acı yaratmazsınız.O zaman, artık güzelim dünyayı içsel yerinizi, ve ortak insan pisişesini sorun yaratmanın olumsuzluğuyla kirletmezsiniz.

Bu konuyu yazdır

  OSHO - KORKULARINIZDAN KURTULUN
Yazar: Emka - 04-06-2016, Saat: 22:08 - Forum: OSHO - Yorumlar (1)

...Önce, tüm hükümlerini, yargılarını, değerlendirmelerini bir kenara bırak. Korku, gerçekliktir ve bir enerjidir. Yüzleşmek, anlaşılmak zorundadır. Ve sadece anlayışla, dönüştürülebilir. Başka hiçbir şey yapmaya gerek yoktur;


anlayış onu dönüştürür.

...Onun doğallığını kabul et - doğal olduğunu, kaçınılmaz olduğunu kabul et. O gerçeği kabul et ve devam et. Onu bastırma ya da onun seni engellemesine izin verme. Ona rağmen, ilerlemeye devam et. Titreyeceksin elbette, çünkü korku orada, ama ilerlemeye devam et. Titresen de, devam et.

bt-osho.jpg


...Yaşarsan, o zaman korkmazsın. Eğer yaşamınu doyasıya sürdürürsen, korkmazsın. Yaşamın sunabileceği doruklara ulaşmış, keyfini sürmüşsen, yaşamın coşkulu bir deneyime dönüşmüşse, içinde bir şiiri, bir şarkıyı, bir festivali, bir seremoniyi hissetmişsen ve her anını doyasıya yaşamışsan, zamandan korkmazsın ve tüm korkular kaybolur. Yaşanmamış bir yaşam, ölüme güç verir. Ve doyasıya yaşanmış bir yaşam, ölümün tüm gücünü alır.

...Öyleyse ne yapmalı? Daha çok yaşa, daha yoğun yaşa! Tehlikeli yaşa! Bu senin hayatın. Onu, sana öğretilen herhangi bir aptallık için feda etme. Bu senin hayatın, yaşa. Onu, hiçbir şey için feda etme.

Mesaj budur. Ve o zaman korku kalmaz.

Bu konuyu yazdır

Lightbulb ECKHART TOLLE - KORKUNUN KÖKENİ
Yazar: Emka - 04-06-2016, Saat: 19:49 - Forum: ECKHART TOLLE - Yorum Yok

maxresdefault.jpg



Psikolojik korku hali herhangi gibi bir somut ve gerçek ani tehlike ile ilişkili değildir.o huzursuzluk ,endişe,sinirlilik,korku,fobi vs.gibi birçok şekilde gelir bu tür psikolojik korku daima,şuanda olan birşeyden değil,olabilecek birşeyden,bu düşünceden kaynaklanır.Zihniniz gelecekteyken,siz şimdide ve buradasınızdır.Bu bir endişe aralığı yaratır.Ve eğer zihniniz ile özdeşleşmiş ve şimdinin gücü  sadeliği ile temasınızı yitirmişseniz bu endişe aralığı sizin değişmez refakatçiniz olur.siz,daima şimdiki anla başa çıkabilirsiniz,ama sadece bir zihin projeksiyonu olan şeyle başa çıkamazsınız;siz gelecekle başa çıkamazsınız.

Dahası,siz zihninizle özleşleştiğiniz sürece ego yaşamınızı yönetir.incelikli savunma mekanizmalarına rağmen ,hayalet doğasından ötürü,ego çok savunmasız ve güvensizdir,ve kendisini sürekli olarak tehdit altında görür,Ego çok dıştan güvenli görülse bile bu böyledir.Şimdi,bir duygunun bedeninizin zihninize gösterdiği tepki olduğunu hatırlayın.Beden sürekli Olarak Egodan,yani sahte,zihin-ürünü benlikten ne mesajı almaktadır? tehlike,ben tehdit altındayım.ve bu sürekli mesaj tarafında üretilen duygu nedir? elbette, korku

Korkunun görünüşte bir çok nedeni vardır.Kaybetme korkusu,başarısızlık korkusu,incinme korkusu vs.. Ama nihai olarak tüm korku egonun ölüm,yani yok olma korkusudur.Egoya göre,ölüm daima köşe başında beklemektedir.Bu zihinle-özleşleşme hali içinde,ölüm korkusu yaşamanızın her veçhesini etkiler.

Bu konuyu yazdır

  Ölümden Sonra Yaşama Dair Kanıtlar
Yazar: Emka - 04-06-2016, Saat: 14:39 - Forum: Reenkarnasyon - Yorum Yok

İsmi "Biyomerkezcilik: Yaşam ve Bilincin Evrenin Doğasını Anlamada Kilit Rol Oynaması Üzerine" olarak tercüme edilebilecek bir kitap, son zamanlarda internette büyük sansasyon yarattı. Bunun sebebi kitabın içinde yer alan çok büyük iddia: Bedenin ölümüyle yaşam sona ermez ve sonsuza kadar devam edebilir! New York Times tarafından yaşayan en büyük üçüncü bilim insanı ilan edilen kitabın yazarı Dr. Robert Lanza'nın bunun mümkün olabileceğine dair en ufak bir şüphesi yok.

1. Dr. Lanza esasen bir rejeneratif tıp uzmanı ve "Gelişmiş Hücre Teknolojisi" şirketinin bilim direktörü.

sfdfds.jpg

Bilim dünyasında sahip olduğu şöhreti ilk olarak nesli tükenmekte olan hayvanları klonlama çalışmalarıyla elde eden bilmi insanı, daha sonra kök hücre üzerine yaptığı geniş çaplı araştırmalarla oldukça büyük ilgi gördü. Bugün ise fizik bilimiyle, kuantum mekaniğiyle ve astrofizikle ilgileniyor. Lanza'nın kariyerine kattığı bu zenginlik ise yepyeni bir teorinin doğuşuna yol açtı: Biyomerkezcilik.

2. Lanza'nın 2007 yılında ortaya koyduğu bu teori basitçe şunu savunuyor:

cxzcvcv.jpg

Biyoloji, yaşamı, gerçekliği ve evreni anlamak konusunda ihtiyacımız olan temel bilimdir ve diğer tüm bilimler, biyolojinin alt dallarından ibarettir. Biyomerkezciliğe göre evren bilinci yaratmaz, tam tersi bilinç evreni yaratır. Bu yüzden canlılık ve bilinci birinci sıraya koymadığımız sürece fiziksel dünyayı anlamamız mümkün değildir.

3. "Bizler uzay ve zamanı kaplumbağalar gibi sırtımızda taşıyoruz."

bcxbvbx.jpg

Lanza evrenin yapısına dikkati çekiyor. Evrenin yasaları, güç dengeleri ve sabitleri yaşam için incelikle ayarlanmış gibidir, bu da bilincin maddeden önce var olduğunu gösterir diyor. Lanza'ya göre  uzay ve zaman bizim dışımızda var olan şeyler değil, bizim zekamızın evreni anlamlandırmak için kullandığı çeşitli araçlar. Bizler uzay ve zamanı tıpkı kaplumbağalar gibi sırtımızda taşırız. Yani kabuğumuz (uzay ve zaman) yok olsa bile var olmaya devam edebiliriz.

4. Lanza'nın teorisine göre bilincin ölümü mümkün değil.

dzgzdggz.jpg

Ve insanlar kendilerini bedenleriyle çok fazla özdeşleştirdikleri için ölümün mümkün olduğunu düşünüyorlar. Zannediyorlar ki eğer bedenleri dağılıp yok olacaksa bilinçleri de yok olacaktır. Elbette eğer bilinci var eden şey bedenlerimiz ise evet, söyledikleri doğru. Ancak eğer bedenlerimiz tıpkı çanak antenlerin uydu sinyallerini aldığı gibi bilinci belirli bir kaynaktan alıyorsa bedenlerimiz ölse bile bilincimiz yaşamaya devam edecektir. Aslına bakarsanız bilincimiz uzay ve zamandan tamamen muaftır. Aynı anda her yerdedir; bedenlerimizin hem içinde hem de dışındadır. Tıpkı kuantum objeleri gibi belirli bir yeri yoktur.

5. Dr. Lanza bu teorisini çoklu evrenler kuramıyla birleştiriyor.

hjhjh.jpg

Bedenlerimiz öldüğü zaman, başka bir evrende yaşamaya ve bilinci bu kez farklı bir alıcıyla absorbe etmeye başlıyor olabiliriz. Bedenlerimizin bir evrendeki ölümü, yaşamımızı yine bu evrene benzer başka bir evrende sürdüreceğimiz ve bunun sonsuza kadar bu şekilde devam edeceği anlamına geliyor olabilir.

6. Lanza'nın teorisi tüm dünyada büyük yankı uyandırdı.

xvxcbxcb.jpg

Lanza'nın umut aşılayan fakat aynı zamanda oldukça tartışmalı olan bu teorisi dünya çapında oldukça fazla takipçiye sahip. Üstelik bunlar arasında yalnızca sonsuza kadar yaşamak isteyen hevesliler yok. Dünyaca tanınan bazı bilim insanları da Lanza'nın teorisinin doğru olabileceğini düşünüyorlar.

7. 1980 yılında Andrei Linde tarafından ortaya atılan çoklu evrenler teorisini kanıtlayacak nitelikte bilimsel veriler elde ediliyor.

ddgfgf.jpg

Planck uzay teleskobundan elde edilen bazı görüntüler, evrenimize benzer başka evrenlerin de var olabileceğini kanıtlar nitelikte. Bilim insanları, teleskoptan gelen görüntüleri kullanarak evrenin başlangıcından kaldığı düşünülen kozmik mikrodalga arka planının haritasını çıkardılar ve elde ettikleri ortak görüş, bu arka planın yakındaki başka evrenlerden etkileniyor olabileceğiydi.

8. Kısacası eğer Lanza'nın teorisine geri dönecek olursak, bedenimizin ölümünden sonra bilincimizin varlığını sürdürebileceği başka evrenler olduğu düşünülüyor.

zxbxfxch.jpg

Peki ama bilinç gerçekten bedenimizin dışında var olan bir şey mi? Dr. Stuart Hameroff'a göre ölüme yakın deneyimler, kişinin sinir sistemindeki kuantum bilgisinin bedenden ayrılıp evrene yayılması neticesinde gerçekleşiyor. Dr. Hameroff bu düşüncesiyle bilinç hakkında bugüne kadar süregelen materyalist bakış açısına karşı çıkıyor.

9. Dr. Hameroff ve İngiliz fizikçi Sir Roger Penrose'a göre bilincimiz, beynimizde yer alan mikrotübüllerin içinde bulunuyor.

zgxdfgfx.jpg

Ve ölüm sırasında bedenden ayrılıyor. Onlara göre bizim bilinç adını verdiğimiz deneyim, kuantum kütle çekiminin bu mikrotübüller üzerinde yarattığı etki neticesinde ortaya çıkıyor. Bu bilim insanları bilincin, evrenin en temel niteliği olduğunu ve evrenin meydana geldiği büyük patlamadan beri mevcut olduğunu düşünüyorlar. Bu yüzden "ruhlarımız" evrenin en temel yapıtaşından meydana geliyor ve varlıkları zamanın başlangıcına dayanıyor.

10. Dr. Stuart Hameroff, bir belgesel için verdiği röportajda şunları söylüyor:

dxfbfx.jpg

Alıntı:"Diyelim ki kalp artık çalışmıyor, kan akışınız durdu, mikrotübüller kuantum durumunu kaybetti. Buna rağmen mikrotübüllerin içindeki kuantum bilgisi yok olmaz, olamaz. O sadece evrene yayılıyor olabilir. Ve eğer siz bu insanı ölümden döndürürseniz, kuantum bilgisi tekrar mikrotübüllerin içine döner ve hasta uyandığında ölüme yakın bir deneyim yaşadığını belirtir. Ve eğer hastayı kurtaramazsanız da bu bilgi sonsuza kadar bedenin dışındaki varlığını sürdürecektir."

11. Bilim insanlarının yaptığı bu açıklamalar hem ölüm sonrası yaşam vaadinde bulunuyor, hem de açıklanamayan diğer bazı olaylara ışık tutuyor.

%25C4%25B1u%25C4%25B1pupu.jpg

Bilinç ve kuantumun iç içe geçtiği bu teori ölüme yakın deneyimleri, astral seyahati, beden dışı tecrübeleri ve hatta reenkarnasyonu inancın alanından çekip mantığın alanına katıyor. Teoriye göre bilincinizin enerjisi, siz öldükten sonra başka bir beden vasıtasıyla yaşamını sürdürmeye devam edecek ve bu enerji bizim bildiğimiz üç boyutlu gerçekliğe tâbi olmadığı için büyük ihtimalle bu yeni yaşamınız başka bir evrende olacak.

Bu konuyu yazdır

  ÇAKRA DENGELEME EGZERSİZLERİ
Yazar: Emka - 03-06-2016, Saat: 19:45 - Forum: Çakra - Yorum Yok

13221455_804732446329339_4108021915492658939_n.jpg



Her sabah güne başlamadan sadece 10 dakikanızı ayırarak enerji merkezlerimizin bulunduğu bölgeleri hareketlendiriyor ve çalıştırıyor.
Bir çok kişinin yapa bileceği pratik ve etkileyici bir egzersiz çalışmasıdır.

Rutin bir süreçte uygulandığında sadece 7 günde etkisini göreceksiniz.

Bu konuyu yazdır

  GEÇMİŞE GİDİP HZ. İSA’NIN FOTOĞRAFINI ÇEKTİĞİNİ İDDİA EDEN RAHİP ERNETTİ
Yazar: Spiritüeller - 03-06-2016, Saat: 18:43 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER - Yorum Yok

İTALYA’NIN VENEDİK ŞEHRİNDE KATOLİK BİR RAHİP VE VATİKAN’IN EN BÜYÜK ŞEYTAN ÇIKARCISI (EXORCİST) OLAN PALLEGRİNO ERNETTİ; 1950’LERDE, CHRONOVİSOR ADINI VERDİĞİ BİR İCATLA GEÇMİŞİ GÖREBİLDİĞİNİ İDDİA ETTİ.

Aynı zamanda kuantum fiziğinde derece yapmış bir rahip olan Ernenetti’ye, Enrico Fermi ve Wernher von Braun gibi ünlü bilim insanları da yardım ediyordu.



Chronovisor, bir kabin ve kontrol sisteminden oluşuyor ve geçmişteki elektromanyetik radyasyonu çözümleyerek çalışıyordu.

Bu icatla ilgili en çarpıcı iddialardan biri de; icadı kullanarak İsa’nın çarmığa gerildiği zamana gidip fotoğrafını çektiğiydi. Ancak bunu dünyaya açıklamaya çekindi ne de olsa kendisi bir rahipti.



Bir rahip arkadaşının anlattığına göre Vatikan, Ernetti’ye icadı yok etmeyi emretmişti çünkü bunu kullanılanlar Vatikan’a göre Tanrıya karşı gelmiş sayılıyordu. İddiaya göre Chronovisor’a el konulup herkesten saklandı.

Kim bilir, belki de Vatikan, bugüne kadar icat edilmiş en değerli buluşun üzerinde oturuyordur!

Bu konuyu yazdır

  Durugörü Yeteneğini Elde Etme Çalışmaları
Yazar: Spiritüeller - 03-06-2016, Saat: 18:16 - Forum: DURUGÖRÜ - Yorum Yok

Gözden gelecek uyaranlardan tamamen uzaklaşmak için biraz loş veya hafif mavi ışıkla aydınlatılmış sessiz, gürültüsüz bir oda tercih edilmeli, orada fazla hareket etmeden, rahat bir pozisyonda oturulmalıdır. Zihnen ve bedenen çok yorgun olunduğu zaman, yapılacak deneylerden iyi sonuçlar almak imkansızdır. Hele deneylere yeni başlayanlar, en dinç ve dinlenmiş zamanlarını seçmelidirler.


 Zaman için, genellikle öğleden. sonra saat 17.00 ile 21.00 arası en uygundur. Bu saatlerde ruhsal melekelerin, en çok açık bulunduğu, tesir alma yeteneklerinin arttığı kabul edilir. Deneye başlarken midenin çok dolu olmaması ve çok boş da olmaması lazımdır; Sonucu almak için telaş, sabırsızlık, acelecilik kesinlikle doğru değildir, Tam bir huzur ve sükün içinde, güvenle, ümitle deneylere başlamalı, sabırla sonuçları beklemelidir.

Her gün deney yapmak, düzenle aynı saatte deneye oturmak yararlıdır. Fakat uzun zaman deneye devam edip yorgun düşünceye kadar uğraşmak hiç doğru değildir. Yorgun düştükçe alıcılık yeteneği azalır. Deney sırasında, zihni meşgul eden her türlü düşünceyi kovup, ümitle göreceğimiz şeyin ne olduğunu araştırmak ve bunun zihinde doğmasını beklemek gerekir.

pineal-gland-600x372.jpg

Zihinde ya görmek istediğimiz şekil doğrudan belirir ya da o şekle ilişkin bir duygu veya anlam zihnimizde canlanıverir. Eğer, birkaç şekil birden geliyorsa,biraz bekleyip bunlardan birinin kuvvetlenmesini istemek gerekir. Söz konusu bu şartlarda, rahat bir koltuğa ve sandalyeye veya divana, bedeni yormayacak bir sekilde oturmalıdır. Önünüzdeki telepati kartlarının yüzleri aşağı gelmek üzere konmalıdır. 


Daha önce bu şekillere bakılmadan paket iyice karıştırılmalıdır. Sonra elinizi en üstteki kağıda hafifçe koyarak tesirleri almaya, yani en üstteki kartın ne olduğunu bilmeye çalışmalısınız. Aklınıza gelen şekil üzerinde fazla tereddüt etmeden ne olduğunu, bir kağıda sırayla yazmalısınız. 

Doğru mu, yanlış mı diye kontrol etmeden en üstteki kağıdı paketten çekip yüzü yere gelmek üzere' koyunuz. Sonra çekeceğiniz kagıtları da sıra ile bunun üzerine koyunuz. 25 kartın da çekilip üst üste konması ve böylece sıra ile tahmin ettiğimiz şekillerin yazılması bittikten sonra, sıra ile kontrollere başlanacaktır. Kontroller bittikten sonra doğru olarak bilinen kartların sayısı sayılır. Bilindiği gibi Telepati Kartları 5 tür şekilden oluşan 25 lik bir desteden ibarettir. Yani 5 tane kare, 5 tane yıldız, 5 tane daire, 5 tane artı işareti ve 5 tane de dalgalı hat vardır. Buna göre doğru tahmin etme sayısı 5 den aşağı olursa bir kıymet ifade etmez, en aşağı 5 den yukarı olmalıdır.

Yukarıda anlatılan şartlarda sabırla çalışmalara devam edersek ve kuşkusuz durugörü yeteneğimiz de varsa mutlaka başarılarımız artacaktır. Şunu da belirtmek gerekir ki, bu yetenek az çok herkesde vardır. Bazı kişilerde ise çok fazladır. Özellikle hassas kimselerde, rüyaları genellikle gerçekleşenlerde bu yetenek doğal olarak fazladır.

Bu konuyu yazdır

  Durugörü Teknikleri
Yazar: Spiritüeller - 03-06-2016, Saat: 18:11 - Forum: DURUGÖRÜ - Yorum Yok

Durugörü, beş duyu organımız dışında eşya ve düşünceleri algılama ve görme yöntemidir.

Durugörü üç çeşittir:

Birincisi; Basit Durugörü’dür. Basit Durugörü, genellikle gözlerin kapalı olduğu sırada göz önünde beliren anlam ve mesaj taşımayan bir takım imajların görülmesidir. Çoğunlukla gözler kapalıyken beliren birtakım imajlardan oluşur. Durugörünün ilk aşamasıdır. İnsanların belli bir bölümünde bu yetenek kendiliğinden işler durumdadır. Ve bu oran hiç de küçümsenemeyecek boyutlardadır.

Bu seviyede bir durugörüye sahip olan kişiler, gözlerini kapadıklarında istedikleri imajları rahatlıkla görebilirler. Bu imajlar ya kendi isteklerine bağlı olarak görülür, ya da bir takım imajlar otomatik olarak gelip geçer.


İkincisi; Mekan İçinde Durugörü‘dür. Mekan İçinde Durugörü; uzakta meydana gelen olayları ya da yerlerin algılanması ve görülmesidir. Normal olarak görülmesi mümkün olmayan uzaktaki bir yerin veya kapalı, saklı olan şeylerin görülerek tariflerinin yapılabilmesi bu seviyeli bir durugörü yeteneğinde mümkündür

Üçüncüsü; Zaman İçinde Durugörü’dür. Zaman İçinde Durugörü; geçmiş ya da gelecekten bilgi veren kahinlerin kullandıkları yetenektir.Durugörünün en gelişmiş safhasıdır. Durugörünün bu safhasında görülen imajlar geçmiş bir zaman diliminde meydana gelmiş olan bazı olaylarla ilgili olabileceği gibi gelecekte ortaya çıkacak olan bazı olaylarla ilgili de olabilir. Burada da adeta bir film seyredermişçesine olaylar izlenebilir. Bu derece gelişmiş bir durugörü yeteneğine sahip olan kişilerin sayısı bir hayli azdır. Çok ender olarak görülür.
 
Durugörü özelliğinizi güçlendirmek için önce ufak testlerle kendinizi geliştirebilirsiniz.

Durugörü  Teknikleri

  • 1. Teknik
Gözlerinizi kapatın ve gözünüzün önünde bir nesne canlandırmaya çalışın ve o nesneyi renklendirmeye çalışn bu çalışmayı yaptıkça bir üst seviyeye çıkın hayal ettiğiniz yerleri görün, bir akrabanızı, sevdiğinizin simasını gözünüzün önünde canlandırmaya çalışın.
  • 2. Teknik
Önünüze 3 renkte kalem koyun ve gözlerinizi kapatın kalemleri elinize alın ve karıştırın daha sonra yere koyun ve bir kalemi seçin daha sonra bu kalemin hangi renk olduğunu düşünmeye çalışın acele etmeyin kaleme yoğunlaşın gözleriniz kapalıyken bile o kalemin hangi renk olduğunu görmeye çalışın.

Duru Görü Teknikleri Hakkında Detaylı Bilgiler

Gözönünde Canlandırma

Aşağıdaki egzersiz, gözönünde canlandırma becerinizi geliştirmede size yardımcı olacaktır.


3 adet siyah fon kağıdı alın. Beyaz bir kağıdın üzerine daire ve ortasına bir nokta, artı ve tepesi yukarıya gelecek tarzda bir üçgen çizin ve bunları keserek her birini ayrı ayrı siyah fon kağıtlarınızın tam ortalarına yapıştırın. Şekillerinizin eni ve boyu 10 cm olmalıdır.


Hazırladığınız fon kağıtlarınızdan birini alın ve karşısına geçip oturun. 2 dakika süre ile gözlerinizi siyah fon üzerindeki beyaz şeklinize odaklayın… Sonra gözlerinizi kapatın… Neler olduğunu hissedin. Gözlerinizi ilk kapattığınız an şeklin hala gözünüzün önünde bulunduğunu fakat belli bir süre sonra yavaş yavaş kaybolmaya başladığını farkedeceksiniz. Yapacağınız egzersizlerle bunun süresini uzatmaya çalışın. Kendinizi kasmadan tam tersine serbest ve rahat bırakarak bu çalışmaları her gün sürdürün… Böylece her geçen gün gözde canlandırma yeteneğinizin hızla gelişmeye başladığına şahit olacaksınız…


1437865103_59.jpg

İmajinasyon ve Durugörü

Durugörü yeteneğinin temeli imajinasyona dayanır.

Peki o halde imajinasyon nedir?

Ancak durugörü yeteneğine sahip kişiler tarafından görülebilen bu görüntülere imaj, bu görüntünün ortaya çıkmasına sebebiyet veren mekanizmaya da imajinasyon denmektedir. İşte bu, imaj ve imajinasyonla ilgili yapılabilecek en basit tanımdır.

Tüm yaşantımız boyunca çok çeşitli imajlar yayınlar ve dışarıdan da çok çeşitli imajlar alırız. Örneğin karşınızdaki bir kişi elmayı düşünürken, aslında onu imajine etmektedir. Yani onun şeklini zihninde canlandırmaktadır.

Siz bunu iki farklı şekilde algılayabilirsiniz. Ya sezgisel olarak elma kelimesi zihninizde belirir, ya da elma kelimesi değil, elmanın görüntüsü zihninizde canlanır.

Birincisine telepati, ikincisine ise durugörü adı verilir. Görüldüğü gibi telepati ile durugörü arasında hem büyük bir paralellik, hem de büyük bir fark bulunmaktadır. Bu tanımdan ortaya çıkan önemli bir sonuç vardır. O da aslında tüm Duyular Dışı Algılamalarımızın temelinde imajinasyon gerçeğinin bulunmasıdır.


İmajinasyonla ilgili buraya kadar yapmaya çalıştığımız tanımlardan da anlaşılacağı gibi, yaşamımızın her anı imajinatif faaliyet içinde geçer. Uyurken bile rüyalarımızla yine imajinatif faaliyetimiz devam eder.


Tüm varoluşumuz süresince çeşitli imajlar yayınlar ve çeşitli imajları alırız.

Yayınlanan İmajlar: Kendi şuurumuz ya da şuuraltımızdan yayınlanan imajlardır.

Alınan İmajlar: Dışarıdan bize gelen imajlardır. Bunların ancak çok küçük bir kısmının farkında olabilmekteyiz. Ancak büyük bir çoğunu hiç farketmeyiz bile…


Fark edebildiklerimiz çoğunlukla beş duyumuza çarpanlardan ibarettir. Farkında olamadıklarımızın çoğu şuuraltımız tarafından algılanmaktadır. Ve yine bunların büyük bir bölümü şuuraltımıza büyük etkilerde bulunurlar. Hatta kendimizin zannettiği birçok düşüncelerimizin oluşmasında bile büyük bir etkide bulunurlar.

Görünmeyen Gözlerinizi Açın…

Durugörü çalışmalarında fiziki gözlerin hiç bir etkisi yoktur. Görülen tüm imajlar duyular dışı bir algılama ile farkedilmektedir. Bu nedenledurugörü yeteneğiniz çalışmaya başladıktan sonra gözlerinizin açık ya da kapalı olmasının hiç bir önemi yoktur.


Gözlerinizin açık ya da kapalı olması sadece uyguladığınız teknikle ilgili bir ayrıntıdır.

 
Şimdi, Durugörü çalışmalarınızı başlayabilirsiniz; bu çalışmaları evinizde kendi başınıza uygulayabilirsiniz…
 
  • 1.Durugörü Çalışması
Bu metotda fiziki gözlerinizi kapatıp, görünmeyen gözlerinizi açacaksınız… Şimdi bu metodu görelim… Siz kendinize bu metotlardan hangisi uygun görüyorsanız onu seçebilirsiniz…

Aşağıdaki teknik tamamen kendi kendinize yapacağınız telkinlere dayanır.Gözlerinizin kapalı olduğu bu tekniği uygulayabilmek için yatağınıza uzanın ve nefes alma tekniklerini de kullanarak derin bir şekilde gevşeyin.

 “Zihninizi tamamen boşaltın… Zihninizi biraz sonra çıkacak görüntülere kaydırın… Zihninizin derinliklerinden, karanlıklar içinden çıkacak olan ışığı düşünün… Sadece ışığa konsantre olun… Kendinizi asla zorlamayın… İlk denemelerde göremeseniz bile zaman içinde kendi kendinize telkin ettiğiniz tüm imajları rahatlıkla görebileceksiniz… Acele etmeyin… Kendinizi serbest bırakın… Birazdan karşınızda ışığı göreceksiniz… Önce hafif bir dumana bakıyormuş gibi bir his duyacaksınız…


Yoğun ve kuvvetle aydınlatılmış bu dumana bakın… Dumanı izlerken gittikçe zayıfladığını hissedeceksiniz… Yavaş yavaş kaybolacak… Kaybolurken siz o dumanın içinden çok sevdiğiniz bir yeri göreceksiniz… Belki de evinizin çok sevdiğiniz ya da kendinizi rahat hissettiğiniz bir bölümü… Dumanın içine bakın… Birazdan dağılıp gidecek ve sizin sevdiğiniz yer ortaya çıkacak… Onu gittikçe daha net olarak göreceksiniz… Duman kalkıyor… Ve siz birazdan orayı açık olarak göreceksiniz… Oraya bakın… Bakın oraya… Bütün dikkatiniz o hayale yönelmiş olsun… Bütün dikkatiniz o hayale yöneldi…


Görüntünün kesinleşmesini ve berraklaşmasını bekleyiniz… Kendinizi serbest bırakın… Gevşeyin… Daha çok gevşeyin…Görüntü gittikçe daha berraklaşıyor… Görüntüyü izliyorsunuz… Görüntü kaybolabilir… Telaşlanmayın… Yeniden ortaya çıkacaktır. Dikkatinizi o görüntüye yönlendirin… Onu tekrar görüyorsunuz… Onu izleyin… Şimdi de görüntünün içinden bir çiçek çıkmasını isteyin… Bunu düşünün… Çiçek karşınızda beliriyor… Bütün dikkatinizi bu görüntüye yönlendirin… Bütün dikkatiniz bu çiçek üzerinde… Dikkatinizi her ayrıntısı üzerinde tutunuz… Rengine dikkatle bakın… Şimdi başka bir renk seçin…


Çiçek sizin seçtiğiniz bu renge bürünecek… Renk değişimi düzenli olacak… Çok yavaş bir şekilde gelişecek… Aradaki bütün renklerden geçip sizin tercih ettiğinize yaklaşacak… Sonunda çiçeği sizin tercih ettiğiniz renkte görene kadar dikkatle çiçeğe bakın… Zihniniz bomboş… Siz bütün dikkatinizi incelemekte olduğunuz görüntüye yönlendiriyorsunuz… Görüntü iyice netleşti… Çiçeğin kokusunu bile hissedebiliyorsunuz… Koklayın… Bu koku sizi daha da gevşetiyor… Zihniniz bomboş… Çiçeği son bir kez koklayın ve bırakın gitsin… Zihniniz bomboş… Görüntü kayboldu… Zihninizi yeni bir görüntüye hazırlayın…”

 
  • 2.Durugörü Çalışması
“… Şimdi de kendinizi televizyonunuzun karşısında düşünün… Daha önce seyrettiğiniz bir programı orada yeniden izleyebilirsiniz… Ekran tam karşınızda duruyor… Kendinizi onu seyrederken düşünün… Programın bir parçası az sonra ekranda belirmeye başlayacak… Tüm dikkatinizi ekrana yönlendirdiniz… Onu seyrediyorsunuz… Sanki gerçekten ona bakıyormuşsunuz gibi son derece net görüntüler gelmeye başladı… Programı seyredin… Bekleyin… Program gittikçe netleşiyor… Bomboş bir zihinle görüntülere bakın… Aynı zamanda sesini de duyuyorsunuz… Hepsi çok canlı ve gerçek bir izlenim veriyor…

Az sonra gözlerinizi açacaksınız… Şimdilik bu sakin ve hoş durumda kalın… Kaslarınızın gevşek durumunu koruyun… Hafızanızın boşluğunu koruyun… Biraz sonra gevşeme halinden çıkmadan gözlerinizi açacaksınız… Sakin ve rahat durumunuzu koruyun… Evet… Şimdi yavaşça gözlerinizi açın… Ve ilgisiz bir seyirci gibi çevrenize bakın… İlgisizce bakın… Çevrenizdeki cisimlere bakın… Hepsinin çevresine bakın… Cisimlerin çevresinde renkli haleler göreceksiniz… Şayet renklen açık olarak görüyorsanız bir sonraki cisme geçin… Bu deneyden çok memnunsunuz… Özellikle bazı cisimler çok renkli haleler çıkartıyor…


Bu cisimlere geçin… Tekrar gözlerinizi kapatın… Zihniniz bomboş… Vücudunuz gevşek… Bu harikulade bir gevşeme durumu… Uyanınca kendinizi tamamen yenilenmiş hissedeceksiniz… Biliyorsunuz ki alıştırmanın her tekrarı gevşemenize ve kolaylıkla düşüncelerinizi sakinleştirmenize yardım edecek… Bu alıştırmanın her tekrarı gittikçe daha kolay bir şekilde istenilen şuur durumuna girmenize yardım edecek… Ve duyu dışı algılamalarınız kolaylıkla gelişecektir… Her zaman düşüncelerinizi kontrol edebileceksiniz… Görüntülere hakim olacak ve durugörü algılamanızı geliştireceksiniz… Görüntüler denetiminiz altında olacak…


Sadece görmek istediğiniz görüntüler belirecek… Düşünceleriniz yapıcı yararlı ve pozitif olacak… Yaşamınız mutlu verimli ve başarılı olacak… Az sonra yavaş yavaş bu gevşemiş şuur durumunu terketmeye başlayacak ve normal şuurunuza geri döneceksiniz… Bunun için kendinizi hazırlayın… Gittikçe gevşeme şuurundandan çıkıyorsunuz… Normal uyanık halinize dönünce yenilenmiş olduğunuz, iyimser olduğunuzu ve yeni bir enerjiyle dolu olduğunuzu hissedeceksiniz… Normal şuurunuza geri dönüyorsunuz… Ellerinizi, ayaklarınızı ve başınızı oynatın ve kendinizi gerin… Tamamen uyandınız… Son bir kez gerinerek gözlerinizi açın…”


Yukarıda aktarılan metotlarla yapacağınız pratik uygulamalar sizde belli bir süre sonra basit durugörü yeteneğinizin işlemeye başlamasına imkan sağlayacaktır. Şu ana kadar görmüş olduğunuz imajların büyük bir bölümü sizin şuuraltınızdan kaynaklanan ya da sizin iradeniz sonucu sizin düşüncelerinizin sonucu ortaya çıkan görüntülerdi… Ancak psişik vizyonunuzu mükemmelleştirmek için hiç bir zaman çaba göstermekten vazgeçmemek gerektiğini unutmayınız. Henüz keşfedilmeyi bekleyen sınırsız derinlikler ve imkanlar sizi beklemektedir. Bu araştırma alanında son yoktur…
Çalışmalarınız ilerledikçe mekan içinde durugörü ve hatta zaman içinde durugörü yetenekleriniz de gelişmeye başlayacaktır. Eğer böyle bir ideale ulaşmayı hedeflediyseniz, yapacağınız tek şey muntazam ve düzenli olarak çalışmalara devam etmektir. Bu aşamalara gelebilmek ve bu aşamaları kalıcı halde tutabilmek için mutlak surette egonuza hakim olmanız şarttır. Eğer bunu başaramazsanız mekan içinde durugörü ya da zaman içinde durugörü yeteneğine ulaşsanız bile bu yeteneğinizi uzun bir süre elinizde tutamazsınız.


Kehanet yeteneğine sahip olmak demek aslında zaman içinde durugörü yeteneğine sahip olmak demektir. Bu açıklamadan hareket ederek, dünya üzerinde ortaya çıkan bilinen ya da bilinmeyen tüm kahinler bu yeteneğe sahip kişilerdi diyebiliriz. Bunların içinden en tanınmışı şüphesiz ki Nostradamus’dur. Eğer onun hayatını konu alan filmi izlediyseniz, kendisinin durugörü yeteneğinin nasıl çalıştığım ve gelecekte ortaya çıkacak bazı olayları sanki televizyon ekranından seyredermişçesine nasıl izlediğini görmüşsünüzdür.


Ancak hemen ifade etmeliyiz ki, bu derecede ileri seviyeli bir durugörüye sahip olmak hiç de kolay değildir. Belli bir ruhsal olgunluk ve büyük bir sorumluluk ister… Nostradamus kendisine düşen bu sorumluluğu son derece büyük bir alçak gönüllülükle yerine getirmiş ve gelecekle ilgili almış olduğu tüm bilgilerini açık bir şekilde değil şifrelendirerek geleceğe emanet etmiştir. Bir başkası olsa böbürlene böbürlene bunları aktarmaya kalkabilirdi.


Yine konu açıldığı için hatırlatmadan geçmek istemiyorum, eski Sufi Geleneği’nde de bu prensip aynen uygulanırdı. Durugörüsü gelişen hiç bir Sufi gelecekle ilgili aldığı bir bilgiyi açık bir şekilde değil, üstü örtülü bir şekilde vermeye aşırı bir özen gösterirdi. Bu yolun edebi budur… Bu edebe uyamayacak olanlara bu yolun kapısı uzun süre açılmaz…

İşte bu nedenle yaptığınız çalışmalardan ve elde ettiğiniz gelişmelerden kimseye söz etmeyin…

Bu konuyu yazdır

  BİLİNCİN EVRİMİ
Yazar: Emka - 03-06-2016, Saat: 16:19 - Forum: Bilinçaltı - Yorum Yok

13312708_245682565805671_54858126930082165_n.jpg



İnsanlıgın evrim sıçraması;DNA sarmallarının içerdigi gen parçacıklarında kayıtlı depolanmıs tüm ataların insan bedenli yaşamları boyunca deneyimledikleri olayların duygu kayıtlarının silinmesi ile olusacaktır. 1985 yılında (8=5 bilinç ve algının birleşmesi) yapılan arastırmada bilim;insanlıkta var olan DNA lrın yùzde 99,99 ununu aynı oldugunu ispatlamıştır. Geriye kalan 0,01 lik kısım içın varlıgn mevcut yasamındaki kimligini olusturan bilgilerdır. Insanların herbirınin 99,99 aynı dna sahip olması ne demek? Insanligın var oldugu gùnden bugune kadar yasamıs tüm peygamber,kral,hükümdar,bilimadamı vb olan insan varlıklarda da aynı genetik kullanılmış demektir. Yani bizlerin atası olan tarihte gelmış gecmis çok radikal gelismelerı saglamıs herbir ınsan varlıgının tasıdgı genler bızlerin atagenlerı olarak dna sarmallarımızda mevcut demek. Pekala tüm bu varlıkların bedenli yasamlarında deneyimledikleri korku,acı,nefret,intikam hislerını kaydetmis genler aynen insanlıktada mevcutsa o zaman insanlık mevcut günlük yasamlarında herhangi bir olaydan ötürü acı hissettignde - gercekte atagen kayıtlarına ulasacak kadar evrimleşmisse_ o zaman günlük yaşamındaki acı o kaydı tetikler ve acı blokaji ortaya çılarak tahliye edilir. İşte evrim sıçraması olarak ifade edilen bilincin benlik bilincinden önce mesih bilincine sonrasında da kuantum bilince geciste tüm bu atagen depolarının sıfırlanması gereklidir. Ve bu çok acılı süreci herbir insan varlıgına yaşatarak insanlıgn çok uzun süre acı,ızdırap duygularıyla basa cıkmaya calısmasındansa Mesih-Mehdi kavramları ile iki bedenli varlık yaratılarak dogdukları günden itibaren tüm atagenler onlara yüklenmiş ve onlar herbir kayda eriserek depolanmıs tüm tarihi kimliklerin yasamlarında kaydettikleri duyguları günlük yasamlarında yasayarak bu kayıtları tahliye ederek insanlıgı çok derin bir ugraştan kurtarmıslardır. Beklenen 'kurtarıcı' kavramı sadece bunu ifade etmektedir. Bu da asli YARATICININ insanlıga en bùyük yardımıdır... <3



Kaynak :  TURKUM FIRATER

Bu konuyu yazdır