Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 1006 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 1006 Ziyaretçi
|
Son Aktiviteler |
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 589
|
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 500
|
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 913
|
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 830
|
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,806
|
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 9,243
|
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,588
|
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,466
|
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,757
|
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 2,015
|
|
|
EL ŞEKLİNİZ KARAKTERİNİZİ ELE VERİYOR... |
Yazar: Magnetho - 04-10-2017, Saat: 14:11 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Birini tanımak istiyorsanız eline bakın...
KARE EL :
Çalışkan bir insansınız. Sağduyunuz ve pratik yanınız oldukça gelişmiş.Amaçlarınıza ulaşmak için mücadele etmek sizi korkutmuyor.Düzen,kurallar ve rutin bir yaşam sizin için çok önemli.Herhangi bir kapalı ortamda bulunmak yerine,açık çalışmak daha başarılı olmanıza yardım eder.İş yaşamınızda kuralların dışına çıkmamayı tercih ediyorsunuz.Hayal gücünüzü ve yaratıcılığınızı geliştirmeniz gerektiğini bilmelisiniz.
KARIŞIK EL:
Çok farklı ilgi alanlarına ve yeneklere sahipsiniz.Farklı konularla aynı anda ilgilenebilen,çok yönlü ve zeki bir insansınız.Ancak bu farklı konulara karşı hissettiğiniz ilği,zaman zaman yüzeysel kalmanıza neden olabilir.Zaman ve enerji kaybının sonucunda,ulaşmak istediğiniz amaçlarınızı gerçekleştiremeyebilirsiniz.
KONİK EL:
Son derece zengin bir hayal gücünüz var.Canlı ve motivasyonu yüksek birisiniz.Rutin ve düzenden pek hoşlanmıyorsunuz.Sezgilerinizin gücü,size söylenmeyenleri bile anlamanıza izin veriyor.Organizasyon gücünüz çok yüksek olmasına karşın,konsantrasyon gücünüzdeki zayıflıklar problem yaşamanıza neden olabilir.
PSİŞİK EL:
Duygusal ve sezgisel yanınız son derece kuvvetli.Genellikle çok duyarlı,hassas ve kolayca kırılabilen bir insansınız.Hayal gücünüz,zaman zaman günlük yaşamın gereksinimlerinden uzaklaşmanıza ve başka dünyalara kaymanıza neden olabilir.Güzellikler ve estetik olan her şey yaşamınızda çok önemli bir yere sahip.Sezgileriniz ve duyu dışı algılarınız kimi zaman çok kuvvetli bir hale gelerek,yaşamınızı yönlendiriyor.
SPATULA EL:
Enerjik ve aktif bir insansınız.Fiziksel gücünüz,yaşamınızdaki pek çok engelin üstesinden gelmenize yardımcı olacak.Zihinsel aktiviteleriniz o kadar güçlü ki,bu konuda çevrenizdekileri şaşırtıyorsunuz.Araştırmacı ve yaratıcı yanınız hayatta pek çok meslekte başarılı olabileceğinizi işaret ediyor.
|
|
|
Öğrenirken Sağ, Hatırlarken Sol Yumruğunuzu Sıkın |
Yazar: Magnetho - 04-10-2017, Saat: 11:31 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Bir araştırma, yumruk sıkma yoluyla hafızanın güçlendirilebileceğini ortaya koydu.
Amerikalı psikologlar, sağ yumruğun 90 saniye süreyle sıkılmasının hafıza oluşumuna yardımcı olduğunu, aynı işlemin sol yumrukta yapılmasının ise hatırlamayı kolaylaştırdığını açıkladı.
50 yetişkin ile yapılan deneyde, kişilerin bu yolla uzun bir kelime listesini hatırlamaya çalışırken daha iyi performans sergilediği görüldü.
Araştırmacılar, yumruk sıkmanın beyinde hafıza ile ilgili bazı özel bölgeleri harekete geçirdiğine inanıyor.
New Jersey’deki Montclair Üniversitesi’nden Ruth Propper’a göre bu araştırma, bazı basit vücut hareketlerinin beynin işleyişini geçici olarak değiştirip hafızayı geliştirebileceğini gösterdi.
Dr. Propper BBC’ye yaptığı açıklamada, “Bir şey öğrenmeden hemen önce sağ yumruğun, hatırlamaya çalışırken de sol yumruğun sıkılması hafızayı geliştiriyor.” dedi.
Daha önceki araştırmalarda, sağ yumruğun sıkılması ile beynin sol yarısının, sol elin sıkılması ile de sağ yarısının harekete geçtiği gözlenmişti.
Bu eylemin duygularla bağlantısı kurulmuş, örneğin sağ yumruğun mutluluk ve öfke ile, sol yumruğun ise üzüntü ve endişe ile bağlantısına dikkat çekilmişti.
Hafıza ile ilgili süreçlerde beynin iki yarısının da kullanıldığı, sol yarısının hafıza kaydında, sağ yarısının ise hatırlamada etkili olduğu düşünülüyor.
Yapılacak yeni araştırmalarla yumruk sıkmanın sözel ya da uzamsal, kelimelerin yanı sıra resim ve yerlerin de hatırlanması ile ilgili diğer zihinsel işlevleri de etkileyip etkilemediği incelenecek.
Ancak araştırma sonuçlarını kesin bir dille ifade etmek için daha fazla konu üzerinde daha fazla çalışma yürütülmesi gerektiği belirtiliyor.
Londra Üniversitesi Bilişsel Sinirbilim Enstitüsü’nden Profesör Neil Burgess, hafıza üzerindeki özel etkinin kesin olarak belirtilmesi için daha geniş bir araştırma gerektiğini, örneğin taram yoluyla beynin sol ve sağ yarısına kan akışının incelenmesi gerektiğini ifade etti.
İŞTE DENEY:
*Sağ elini kullanan 50 öğrenciye ezberlemeleri için bir kelime listesi verildi.
*Öğrenciler beş gruba ayrıldı.
*Bir grup, ezbere başlamadan önce 90 saniye sağ yumruğunu, kelimeleri hatırlamadan önce de 90 saniye sol yumruğunu sıktı.
*İkinci grup ise aynı deneyi sol yumruğu sıkarak yaptı.
*Diğer iki grup ise ezberden önce istedikleri yumruklarını, hatırlamadan önce de diğer yumruklarını sıktı.
*Son gruptakiler ise yumruk sıkmadı.
*Listeyi ezberlemeden önce sağ yumruğunu, hatırlamadan önce de sol yumruğunu sıkan grubun performansının diğer gruplardan daha iyi olduğu gözlendi.
*Bu grup, hiçbir yumruğunu sıkmayan gruptan da daha iyi performans sergiledi; ancak aradaki farkın istatistik bakımından kayda değer olmadığı belirtiliyor.
Araştırma PLOS ONE dergisinde yayımlandı.
|
|
|
Duygusal Zekâsı Yüksek Ve Hisleri Kuvvetli İnsanlarda Görülen 11 Özellik Ve Belirti |
Yazar: Magnetho - 03-10-2017, Saat: 17:22 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorumlar (1)
|
 |
Empati yetisi kuvvetli sezgisel insanlar diğer insanlar tarafından “fazla duygusal” olarak tanımlanırlar. Sık sık duygularını abarttıkları söylenir. Bu söylediklerim size çok tanıdık geliyorsa, sizin de bir empatik olmanız söz konusu olabilir! İşte empati yetisi yüksek olanlarda bulunan özellikler;
1. Çok hassastırlar.
Empatik biriyseniz etrafınızdaki duygu değişimlerini hemen yakalayabilmeniz çok olasıdır. Bunun sebebi güçlü bir empati yeteneğine sahip olmanızdır. Empatik bir kişi etrafındaki kişilerin duygularına dokunabilir ve onları kolayca tanıyabilir. Bu yüzden insanlarla derin duygusal bağlar kurabilirler.
2. Kendilerine yalan söylenildiğini hemen anlarlar.
Empatikler bakışlarınızdan bile yalan söyleyip söylemediğinizi anlayabilirler. Kimse kendisine yalan söylenilmesinden hoşlanmaz. Fakat empati yetisi yüksek bir birey için bu daha da fazlasıdır. Çünkü daha yalan ortaya çıkmadan karşısındakinin kendisini kandırmasına şahit olurlar.
3. Üzücü durumlar onları diğer insanlardan daha çok etkiler.
Bir empatiğin üzücü bir durum karşısında sakin kalması çok zordur. Onlar etraflarındaki her türlü negatif duygudan derin bir şekilde etkilenirler. Negatif duygulardan bulaşıcı bir hastalık gibi kaçarlar. Çünkü empatikler birinin yaşadığı üzücü bir olayı duyduklarında kendileri yaşamışçasına üzülebilirler. Bunu sık sık tecrübe ettikleri için kendilerini sinirsel olarak yorgun hissedebilirler.
4. Kalabalıklardan çok hoşlanmazlar.
Empati yetisi güçlü olan bireyler her bir kişilik tipini bünyelerinde bulundururlar. Onlar hem içine kapanık, hem de dışa dönük olabilirler. Sadece dışa dönük olan empatikler bile kalabalığın arasında boğuluyormuş gibi hissedebilirler. Çevresindeki insanların enerjilerini ve ne hissettiklerini kolayca anlayabilmeleri yorulmalarına neden olur. Bu yüzden kalabalık ortamlarda eğlenmeyi sevseler de, kapana kısılmış gibi hissetmeleri olasıdır.
5. Mutluluğu başkalarını iyileştirmekte bulurlar.
Empati yetisi yüksek kişiler, sahip oldukları bu özellikler ne kadar etkileyici olsa da, dezavantajlarının da farkındadırlar. Yeteneklerinin getirdiği olumsuz etkilerden sıyrılmanın yolunu başkalarına yardım ederek bulurlar.
6. Uyarıcılara ve ilaçlara diğer insanlardan daha farklı tepkiler verirler.
Çay ve kahve gibi kafein içeren içecekler bile bu insanlarda kaygı bozukluğu ve stres yaratabilir. Yaşadıkları bu rahatsız edici tecrübelerden dolayı ilaç almaktan da kaçınırlar.
7. Başka biriymiş gibi davranmazlar.
Eğer gerçek bir dost, ilişki istiyorsanız, empati yetisi güçlü kişiler beklentilerinizi boşa çıkarmayacaklardır. Kendilerini oldukları gibi kabul ederler. Bu onların hayata karşı olan güçlü duruşunu destekler.
8. Tavsiyeleri hazine değerindedir.
Empatikler karşısındaki insanın derdini dinler, söylediklerini dikkatlice anlamaya çalışırlar. Gerçek bir dinleyiciye rastlamak zordur. Fakat empati yetisi güçlü olan kişiler dinledikleri insanların hissettiği duyguları hissetmeye başladıkları andan sonra verdikleri tavsiyeler hayat kurtarıcıdır. Çünkü sizi kimse bir empatik kadar iyi anlayamaz!
9. Erken yaşta yıpranmaya müsaittirler.
Kendi sorunlarının yanında başkalarının derdini de omuzlarında hissedebilen empatikler, duygusal olarak yıpranırlar. İnsanın ruhunun yıpranmaya başlaması vücuduna da yansır. Bu yetenekleriyle başa çıkabilen empatikler, gereksiz düşüncelere kendilerini kaptırmayan şanslılardır. Ama beyninizi eğitebilir ve gereksiz düşüncelere son verebilirsiniz.
10. Seslere karşı çok duyarlıdırlar.
Küçük bir tıkırtı, kimsenin duyamayacağı bir kedi miyavlaması ya da çok gürültülü sesler… Empatikler her türlü sese karşı diğer insanlardan daha çok duyarlıdırlar. Hatta gözleri de keskindir ve güneş ışığına karşı duyarlılıkları fazla olabilir.
11. Özgürlüklerine çok düşkündürler.
Empati yetisi yüksek kişiler günlük rutinlerden, kurallardan nefret ederler. Hayatlarının tek düze olması en büyük kabuslarıdır. Özgürlüklerinin elinden alınmaması için her türlü mücadeleyi verebilirler. Sadece yapmak istedikleri şeyleri yaparlar. Bağımsız ruhları kendilerine olan güvenlerinin de yüksek olmasını sağlar.
Kaynak:filoji
|
|
|
SETI çalışanı 'uzaylılar'la ne zaman tanışacağımızı açıkladı |
Yazar: Magnetho - 03-10-2017, Saat: 17:13 - Forum: GÜNCEL HABERLER
- Yorum Yok
|
 |
Alanının önde gelen isimleirnden SETI Institute'ta çalışan Astronom Dr Seth Shostak dünya dışı bir yaşama dair somut verilerin 20 yıl içinde çok daha net bir şekilde belirlenebileceğini açıkladı.
Bilim kurgu filmlerinin değişmezi insanoğlu ile uzaylıların karşılaşmaması kuşkusuz biliminde en yoğun mesai harcadığı konu.
SETI Institute'ta çalışan Astronom Dr Seth Shostak bu konu ile ilgili oldukça ilgi çekici açıklamalarda bulundu.
Dr Seth Shostak dünya dışı yaşam ile önümüzdeki 20 yıl içinde karşılaşacağımız öngörüsünde bulundu
Shostak, bu durmun fiziksel bir temas değil gezegenler arası bir mesaj olacağı iddiasında bulundu
Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA) de geçtiğimiz aylarda dünya dışı bir yaşama dair somut verilerin 20 yıl içinde çok daha net bir şekilde belirlenebileceğini açıklamıştı.
Peki uzaylılar bizimle neden bağlantı kurmuyor? İşte bilimin cevabı...
Evrende gezegenimize benzeyen 40 milyar gezegen var. Ancak herhangi bir gelişmiş medeniyetin bizimle bağlantı kurması sandığımızdan daha uzun sürebilir.
Zira uzaylıların kullandığı dalgaların seyahat mesafesi sandığımızdan daha yavaş olabilir.
Ayrıca bu dalgalar bizim fark edemeyeceğimiz kompleks bir yapıya sahip olduğu için gözden kaçırıyor da olabiliriz.
Zira uzayı 1984'ten beri dinliyoruz ve bu teknolojimiz oldukça ilkel olabilir.
Ayrıca gezegenimizden 32 ışık yılı uzaklıktaki dalgalar henüz bize ulaşmış değil. Evrenin büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda bize doğru ilerleyen "ilk merhaba" mesajı hala yolda olabilir.
Bizim de uzaya 100 yıldan biraz fazla süredir dalga gönderdiğimizi düşünürsek bizim mesajımızın da hala bir medeniyete ulaşamadığını söylemek mümkün.
En karamsar senaryoya göre, evrende başka yaşamlar arayan tek medeniyet biz olabiliriz.
Ya da başka bir gezegendeki yaşam daha biz ulaşamadan kendisini yok etmiş olabilir. Gezegenimizin Soğuk Savaş yıllarında nükleer savaş tehdidi altında yaşadığını düşünürsek başka bir medeniyetin benzer bir sebepten yok olması da oldukça muhtemel.
En kötü senaryo ise Hollywood'un en çok işlediği konu olan gelişmiş bir medeniyetin evrendeki diğer uygarlıkları işgal ederek gelişimini sürdürmesi. Bu da bizimle bağlantıya geçmemelerini oldukça mantıklı hale getiriyor.
Kaynak:ntv
|
|
|
FREKANSIMIZI YÜKSELTMENİN İÇİN PRATİK YOLLARI |
Yazar: Magnetho - 03-10-2017, Saat: 16:47 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Frekanslar,ve onları yükseltmenin pratik yollarını anlatan bir yazı hepimize faydalı olmasını seçiyorum.
İnsanların Frekansları :
Araştırmalar her canlının bir frekansa sahip olduğunu (megahertz olarak ölçülüyor) ve dahası hepimizin çevremizdeki frekanslardan etkilendiğini gösteriyor.
İnsan organizmasındaki trilyonlarca hücre hepsi kendi frekanslarında titreşir. Bütün bu titreşimlerin toplamı kişinin genel frekans spektrumunu belirlemektedir. İnsan organizmasının yaydığı farklı elektromanyetik frekanslar kişinin bireysel frekans alanını oluşturur.
Hasta ve sağlıklı hücre, doku, organ ve bireylerin frekans yapıları birbirinden farklıdır. Hastanın kendi frekansları içerisinde saklanan yabancı frekanslar (virus, bakteri, parazit, mantar, ağır metal birikimleri, alerjenler vs..) normal frekans düzenimizi bozarlar.
CANLILARIN FREKANSLARI
İnsan Beyni 72-90 MHz
İnsan Bedeni (Gündüz) 62-68 MHz
Soğuk algınlığı belirtileri 58 MHz
Grip belirtileri 57 MHz
Kandida 55 MHz
Epstein-Barr 52 MHz
Kanser 42 MHz
Ölüm başlangıcı 25 MHz
İşlenmiş/Konserve yiyecekler 0 MHz
Kuru otlar 12-22 MHz
Taze otlar 20-27 MHz
Esans yağlar 52-320 MHz
Esans Yağların Frekansları :
Geçen yüzyılın başında Amerikalı doktor Bruce Tainio insanların ve gıdaların biyofrekanslarını ölçen bir alet geliştirdi.
Esans yağlar uzmanı D. Gary Young’un da yardımıyla araştırma frekanslar ve hastalıklar arasındaki ilişkiyi incelemeye yöneldi. Bu ekip aynı zamanda esans yağların insan vücudunun frekansları üzerine etkisini de inceledi. Keşifleri çok ilginçtir.
Gül 320 MHz
Herdemtaze 181 MHz
Günlük 147 MHz
Lavanta 118 MHz
Alman papatyası 105 MHz
Mür 105 MHz
Melissa 102 MHz
Ardıç 98 MHz
Sandalağacı 96 MHz
Melekotu 85 MHz
Nane 78 MHz
Galbanum 56 MHz
Fesleğen 52 MHz
Sağlıklı bir insan vücudunun 62-68 MHz’lik bir frekans aralığı var.
Hastalık ve rahatsızlıklar 58 MHz’de baş göstermeye başlıyor.
Esans yağlar insan tarafından kullanılan doğal maddeler arasında en yüksek frekansa sahip olan şey.
Yukarıdaki frekans tablosunda bir uçta işlenmiş/konserve yiyecekler dururken (0 MHz) öteki uçta en yüksek frekans ile gül yağı (320 MHz) bulunmaktadır.
Gül’ün aşkla ilişkilendirilmiş olması belki de bir rastlantı değildir.
Tainio ile Young’ın yaptığı testlerden biri de her ikisi de 66 MHz vücut frekansına sahip olan iki erkek üzerine yapılmıştır. İlk erkek eline bir bardak kahve almış ve o daha kahveyi içmeden 3 saniye içinde frekansı 58 MHz’e düşmüştür.
Daha sonra bir esans yağını koklamış ve frekansı tekrar 66 MHz’e çıkmıştır. İkinci kişi kahveden bir yudum almış ve frekansı 3 saniye içinde 52 MHz’e düşmüştür.
Fakat esans yağını kokladığı anda frekansı tekrar yükselmemiştir. Frekansının tekrar 66 MHz’e çıkması üç gün sürmüştür.
Demek ki frekanslarımız başka maddelerin ciddi bir biçimde etkisi altında
Olumsuz düşüncelerin insan frekansını 12 MHz kadar düşürdüğü, oysa olumlu düşüncelerin frekansı 10 MHz kadar yükselttiği bulgulanmıştır.
Meditasyon ve dua gibi çalışmalar frekansı 15 MHz kadar yükseltmektedir.
Bu durumda klinik çalışma göstermektedir ki ciddi bir hastalık engeli olmayan kişiler sağlıklı kalmak için şu ya da bu şekilde bir ruhani uygulamaya ihtiyaç duymaktadır.
Kanıtlar gösteriyor ki esans yağlar da kişinin frekansını yükseltmede önemli bir rol oynayabilmektedir.
78 MHz’in altında olan esans yağlar vücudun fiziksel yapısını dengelerken, yüksek frekanslı yağlar Gül ve Günlük duygusal ve ruhsal seviyelerde denge getirmektedir. Bir esansı kokladığınız zaman beynimizin amigdala denilen bölümü etkilenir ki burası hafızanın ve duyguların saklanıp serbest bırakıldığı yerdir.
Vücuda dışarıdan alınan maddeler de vücut ile değişik düzeylerde iletişime girer. Karşılaşılan bir toksinin titreşimi, vücudu rahatsız edici ve zararlı bir frekans özelliğine sahip olması nedeniyle hücreler arası iletişimde bozulmaya yol açar.
Bizi etkiliyor olabilecek olumsuz frekansların farkında olmalıyız. Birçoğumuz bitkiler üzerindeki klasik müzik ve hard rock müzikleriyle yapılan deneyi biliyordur. Klasik müzikle birlikte bitkiler serpilirken, hard rock onları öldürmüştür. İnsanlar da farklı değil.
Beslenmemizden, fiziksel çevremizden gelen karmaşık ve olumsuz frekanslar eninde sonunda hücresel yıkıma ve parçalanmaya neden olacaktır.
Bununla birlikte aramızda çok az insan dağlara, köylere kaçabilir. Kentsel yaşam birçoğumuz için kaçınılmaz bir ortamdır.
Ama neyse ki esans yağlar var. Ve her şeyden önce Meditasyon var. Bunlar sayesinde frekansımızı tekrar yükseltebiliriz.(derleme)
-Alıntıdır.
|
|
|
Seçtiğiniz Şey Saklı Bilinçaltınızı Su Yüzüne Çıkarıyor! |
Yazar: Emka - 03-10-2017, Saat: 15:09 - Forum: SPİRİTÜEL TESTLER
- Yorum Yok
|
 |
Her bireyin geçirdiği tecrübeler doğrultusunda dünyayı algılayış biçimi doğal olarak farklılaşır. Bu farklılıkların incelemesini yapan psikanalistler ve göstergebilimcilere göre aynı cisim üzerinden yapılan farklı yorumlar, aslında kişinin bilinçaltı düzeyde dünyayı nasıl gördüğünü, isteklerini, mutluluklarını ve korkularını ele veren ipuclarıdır.
Bu doğrultuda hazırlanmış aşağıdaki görselde size diğerlerine oranla daha dikkat cezbedici gelen şey sizin korkularınızı yansıtmakta. Şimdi aşağıdaki resmi inceleyin. Gördüğünüz şeyler arasında hangisi sizin üzerinizde daha çarpıcı bir etki bıraktı;
Yukarıdaki resimi enine boyuna inceledikten sonra en çok dikkatinizi çeken şeyin ne olduğunda karar kılın ve aşağıdaki sonuçlara göz gezdirin;
Eğer en çok dikkatinizi çeken şey bir “tırtıl” ise;
Eğer seçtiğiniz şey tırtıl ise, detaycı ve çok düşünen bir yapıya sahipsiniz. İlk olarak tırtılı ilgi çekici bulan kimselerin ruhani ya da dini yönleri diğerlerine göre daha fazla gelişmiş olabilir. Mistik şeyleri ilgi çekici bulabilir, bu konularda araştırmalar yapabilirler. Bu sebeple ahlaki değerlere daha fazla önem atfedebilirler. Cin, kötü ruh, hayalet ve benzeri doğa üstü şeylere karşı ilgi ve aynı zamanda da korkuları mevcuttur. Uykuyla alakalı problemler çekme ihtimalleri çok yüksektir. Yüksek hassasiyet sahibi bir duygu dünyasına sahip olmaları onları psikolojik sorunlara yatkın yapar.
Eğer bu gruptaysanız, her şeyi kendi başınıza çözmeye çalışma ve dünyanın tüm yüklerini sırtlanma huyunuzdan vazgeçin. Unutmayın sizde normal bir insansınız ve ara sırada olsa rahat bir nefes almaya ihtiyacınız var.
Eğer en çok dikkatinizi çeken şey bir “elma” ise;
Size en ilgi çekici gelen ve gözünüze ilk çarpan şey elma ise sizin gizli korkunuz ölümdür. Ancak bu ölüm kendi ölümünüzden ziyade sevdiğiniz, önem verdiğiniz ve koruma içgüdüsü beslediğiniz kişilerin ölümüdür. Eğer ilk olarak elma resmi gördüyseniz, zaten çok büyük ihtimalle değer verdiğiniz kimselerden birini ya da bir kaçını kaybettiniz ve bu acıyı hala sızı olarak içinizde taşıyorsunuz demektir. Görmezden gelseniz bile içten içe taşıdığınız bu acıyı hissediyor ve bu nedenle bir başka sevdiğinizi kaybetmekten bilinçaltı düzeyde oldukça korkuyorsunuz. Ancak unutmayın, bunun için kendinizi üzmenizin ne size ne de etrafınızdakilere hiçbir faydası yok. Kendinizi rahatlatmaktan başka çareniz yok.
Eğer en çok dikkatinizi çeken şey bir “kelebek” ise;
Kelebek ilk dikkat ettiğiniz şey ise sizin bilinçaltı düzeydeki en büyük korkunuz ihanettir. Geçmişte aileniz, arkadaşlarınız ya da sevdiğiniz kişi tarafından hiç haketmediğiniz bir muameleye maruz kalmış olma ihtimaliniz çok yüksek. Reddedilme, oyuna getirilme ya da verilen bir sözün tutulması veya buna benzer bir olay yüzünden içten içe hala insanlara karşı güvensizlik besliyor ve gerçek yüzünüzü insanlara çok zor gösteriyorsunuz. Bu yönünüzü saklamak için çoğu zaman diğerlerinin yanında rol yaptığınız bile oluyor.
Ancak şunu unutmayın, zamanın oku daima ileri doğru ilerlemekte ve geçmişteki tecrübelerimiz ne kadar can yakıcı olursa olsun, ileride karşılacağımız kişilerin ve olayların geçmiştekiyle birebir benzer şekilde tekrar edeceği inancı tamamıyla içi boş bir bilinçaltı tuzağı ve bunu yenecek güç sizin içinizde…
Not: Bu ve benzeri göstergebilimsel bilinçaltı testleri yoruma açık olduğu için herkeste yüzde yüz oranında doğru sonuç vermeyecektir.
Kaynak:filoji.com
|
|
|
Bolluğu Sevgili Meleklerle Yaşamımıza Çekme! |
Yazar: Archilles - 02-10-2017, Saat: 21:49 - Forum: Melek Enerjileri
- Yorum Yok
|
 |
…Bolluğu Yaşamıma Çekiyorum…
Şimdi hemen arkamızda bırakmamız gereken önemli bir sözcük var; “kıtlık kelimesi” İhtiyaçlarımızı karşılamak için Evrenimizde bolca kaynak varken neden kendimizi kısıtlayalım. Neden azla yetinelim. Çünkü Yüce Rabbim bizim için her zaman en iyisini ister.
Bizler ise kendimizi o sürekli negatif konuşan “egomuzla” sürekli engellemeye çalışırız. İstemeyi, bolluğun varlığımızın en doğal hali olduğunu bilmeyiz. Daha doğrusu nefes aldığımız süre içerisinde “bolluk bilincinin” bir farkına varabilsek değil mi? Tabi bunu bilenlere bir sözümüz yok!
Bolluk aslında güven içinde korunuyor olma duygusudur. Bolluk, şimdi şu anda ve gelecekteki yaşamımızda maddi ve manevi açıdan kendimizi güvende hissetme bilgeliğe , öz güvene, sevgiye, paraya aklınıza gelebilecek tüm diğer yaşamımızdaki olumlu şeylere sahip olmak demektir.
Bolluk akışını sabote eden davranışlarımız tamamen bilinçaltı ve düşüncelerimizdir.
Bizim hayalimiz olan; etik ve sevgiyle dolu insanların, öz gücüne kavuşması, insanlığa, hayvanlara ve doğaya yararlı yatırımların yapılmasıdır. Bizler yaşadığımız evreni daha iyi bir yer haline getirmeyi hayal ediyoruz. Yardım etmek istediğimiz kişilere, sevdiklerimize, bunun için şu anda yapmamız gereken; bolluğu maddi olarak yaşamınıza çekmek; ” Ailenize ve sevdiklerinize destek olacak paranız olduğunu hayal edin. Para konusunda asla endişeniz olmadığını ve hep güvende olduğunuzu hissedin. onun için kısa bir olumlama: (Ve Ben çok zenginim. Ben çok varlıklıyım.”) Olumlamayı kafadan değil yüreğinizden hissederek, inanarak söyleyin . “Mutlu, huzurlu ve keyifli olmak parayı yaşamınıza çekmenin en hızlı ve kolay yolu olduğunu bilin. “
Hepimizin her zaman yanında devamlı bizi koruyup gözeten, ruhsal amacımızı gerçekleştirebilmemiz için bize destek olmak isteyen İlahi varlıklar, sevgili melekler bulunmaktadır.
Kendimiz dahil başkalarına yardım etmeye ve iyileştirmeye kendimizi adamak için, Yüce Allah’tan maddi manevi ihtiyaçlar için yardım istememizde yanlış olan bir şey yoktur. Maddi manevi endişe ve küskünlüklerden oluşan düşük enerjimiz hem enerji alanımızda bulunmaması gereken hoş olmayan şeyleri, hem de endişelendiğimiz her şeyi mıknatıs gibi çektiği için; Bolluk Meleklerimizin yardımı ile bu zehirli enerjileri, maddi sıkıntı ve endişelerimizi serbest bırakabiliriz. Ayrıca bu konuda Bolluk Meleklerinin yanı sıra aşağıdaki baş melekleri yardıma çağırabiliriz:
Başmelek MİKAİL: Korku ve endişelerimizden bizi arındıran, koruyan ve yaşam amacımızı bilen melektir ve istediğimiz takdirde bize bu yolda rehberlik yapabilir.
Başmelek İSRAFİL: Bedensel, fiziksel, duygusal ve zihinsel sağlığımızı şifalandıran ve istediğimiz takdirde bizleri iyileştirerek yaşam amacımızı gerçekleştirmemiz için yardım eder. İsrafil aynı zamanda şifa çalışmaları yapanlara ve yapmak isteyenlere yol gösterip; onlara eğitimleri ve uygulamaları sırasında destek olur.
Başmelek RAZİEL: Geçmiş yaşamlarımızı ve şimdi yaşadıklarımızdan kaynaklanan bilinçaltımızı ve blokajlarımızı istediğimiz takdirde arındırır ve şifalandırır.
Başmelek COFİEL: En güzel tecrübeleri yaşamamıza çekmek ve mutlu olmak için istediğiniz takdirde duygu ve düşüncelerimizi ferahlatıp, güzelleştirir. Ayrıca “Evinizde yada büronuzda iş yaparken sevgili melekten yardım istediğinizde işinizi keyifle yaptığınızı görebilirsiniz.”
Başmelek ARİEL:Maddi manevi bolluk ve bereketle ile ilgili geçmişten gelen yoksulluk ve parayla ilgili doğan olumsuzluklar ve blokajlardan arındırmanı, eski gücümü yeniden elime almamı ve bolluk bilincine sahip olmaya niyet ediyorum. Diyebilirsiniz.
Bolluk Melekleri ve Sevgili Başmelekler özellikle mutsuz olduğunuz ne varsa iş, ilişki ve diğer olumsuz tutum ve davranışların tamamını bırakmak isteyen şifa veya yardım çalışmaları yapmak isteyenler içindir. Bu yazıyı baştan itibaren okuyan, yazımızın sonunda düşüncelerinin değiştiğini ve çok daha farklı olacağınızı, dileklerinizi, niyetlerinizi nasıl gerçekleştirebileceğinize dair bir ilham aldığınızı istediğiniz takdirde her şeye hatta daha fazlasına ulaşabilecek öz güvene ve bilgiye sahip olduğunuzu çok geçmeden fark edeceksiniz! Unutmayın sevgili melekler Yüce Rabbi’mizin elçileridir. İsteklerinizi bugün şimdi olmuş gibi hayal edip tüm içtenliğinizle, yüreğinizden samimiyetle olumlu düşüncelerinizle birlikte niyet ettiğinizde “bolluk” size akacaktır. Yüce Allah’ın servetinin sonsuz olduğu ve sevildiğinizi bilin.
Sevgide ve Işıkta Kalın.
Kaynak:meleklerlegucunuzukesfedin.com
|
|
|
Meleklerle Olumlama |
Yazar: Archilles - 02-10-2017, Saat: 21:39 - Forum: MELEK MESAJLARI
- Yorum Yok
|
 |
Güzel bir nefesle, huzurla “O” güzel yüreğinize odaklanıp; Sevgili Başmeleklerim, Jophiel, İsrafil, Uriel; Lütfen; bugün, her gün ve her an benim, çocuklarımın, ailemin, sevdiklerimin yanımızda durmanızı, bizlere rehber olmanızı; Ve de sağlıkla, güzelliklerle, Işıkla dolu yeni kapılar açmanızı, yaşamımızın pırıl, pırıl parlamasını. Parlasın ki bizlerde etrafımıza ışık olalım. Duygu ve düşüncelerimi, yüreğimi öyle bir aydınlatın ki içimdeki bende doğuştan var olan saf sevgi ve muhteşem bilgilerle bağlarım sonsuz O’lanla kuvvetlenip, güçlensin. Ve çevreme yayılsın.
Tüm günlerimin keyifli, beni mutlu eden, huzur veren, güldüren güzelliklerle, sevinçlerle, mucizelerle dolmasını, ve de maddi, manevi bolluk kapılarının sonsuza kadar açılıp, yüreğimin İlahi Ol’anın saf sevgisiyle dolup taşması için benim ve bütünün en yüksek hayrına olmasına niyet ediyorum. Ve sevgili Meleklerime huzurla ve koşulsuz kendimi açıyorum. Ve Öyle de oldu. Şükürler olsun.
Sevgide ve Işıkta Kalın.
Teşekkürlerimizle…
Kaynak:meleklerlegucunuzukesfedin.com
|
|
|
Küresel felaket... Antarktika'dan trilyon tonluk buz kütlesi koptu |
Yazar: Archilles - 02-10-2017, Saat: 17:40 - Forum: GÜNCEL HABERLER
- Yorum Yok
|
 |
Manhattan'ın dört buçuk katı boyutunda (yaklaşık olarak Gökçeada'dan biraz daha küçük) bir buz kütlesi Antarktik buzulundan kopmuş durumda. Bu kopma, bölgede son iki yıldır kopan ikinci devasa buzul. Bu kopmalar daha fazla buzun kaybını hızlandırabilir ve bunun sonucu olarak da kara tabanlı buzulların denize akmasını engelleyen bariyerin ortadan kalkmasına sebep olabilir.
Pine Island Glacier (Çam Adası Buzulu) Batı Antarktika'da yer almakta ve kıtadaki deniz seviyesi yükselişine en büyük katkıyı yapan buzullardan biriydi ve 40 yıldır artan bir hız ile buz kaybetmekteydi. 2015 yılında 580 kilometre karelik bir buz dağı buzuldan kopmuştu. Hafta sonu boyunca uydular tarafından çekilen fotoğraflar görüntülenen en son çökme yaklaşık olarak 270 kilometrekarelik bir buz dağı ile sonuçlandı. Hollanda'nın Delft Teknoloji Üniversitesi'nden uydu takip uzmanı Stef Lhermitte'in söylediğine göre bu çökme, 2000 yılından beri yaşanan en büyük beşinci çökme.
Bu buz kütleleri buzulun yüzen kısmından koptuğu için genellikle su yüksekliğini etkilemiyorlar. Yüzen buz kütleleri, bir bardak suyun içerisindeki küçük buzlara benzetilebilir: Buz eridiğinde, bardağın içindeki su yüksekliğinde bir değişiklik olmaz. Ancak bu yüzen buz kütleleri, karada bulunan buz kütlelerinin denize akmalarını engellemekteler. Bu bariyer olmadığında da kıtadan gelen fazladan su, genel olarak su yüksekliğinin artması anlamına geliyor. Washington Post'un belirttiğine göre Pine Island Glacier'ı tamamen erirse deniz seviyeleri 50 santimetre yükselebilir. Bu yüzden de bilim insanları bu buzulu dikkatle inceliyorlar.

Buz dağları Antarktika'da sıklıkla kopmaktalar ancak Pine Island Buzulu'ndan kopan buz kütlelerinin bir miktar sıra dışı olduğu söylenebilir. Örneğin en son kopan buz dağı, buz kütlesinin kenarlarından ziyade merkezinden koptu. Bunun sebebi ısınan okyanus sularının buzu aşağıdan etkileyerek buzulu zayıflatıyor olması olabilir. En son kopmaların ardından buzulun geri çekiliyor gibi gözüktüğü rahatlıkla söylenebilir.
Bilim insanları bu buzulu ve diğerlerini takip etmeye devam etmekteler. Sadece Batı Antarktika'nın tamamı, 3 metrelik bir su yükselişi ile sonuçlanabilir ve bu da, bu akımın devam etmesi durumunda bazı sahil şehirlerinin ciddi tehlike ile karşı karşıya olması anlamına geliyor.
Kaynak:chip
|
|
|
Dünya’nın manyetik kutupları değişiyor mu? |
Yazar: Archilles - 02-10-2017, Saat: 15:51 - Forum: EVREN VE BİLİM
- Yorum Yok
|
 |
Bilindiği üzere dünyamız, görünmez kalkan gibi dış tehditlerden kendisini koruyan manyetik alan ile çevrilidir. Pusulaların kuzeyi göstermesini sağlayan bu manyetik alan üzerinde yapılan incelemelerde, manyetik alanın zayıfladığını ve hatta tersine dönebildiğini gösteren önemli bulgular elde edildi.
Dünyanın sahip olduğu manyetik alanın aslında eskiden, günümüzdeki durumunda olmadığı ve bundan yaklaşık yüz bin yıl öncesinde Kuzey Kutbu’nun güney, Güney Kutbu’nun ise kuzey gibi davrandığı biliniyordu. Yani o zamanlarda yaşasaydınız, elinizdeki pusulanın iğnesinin “güney” kutbunu gösterdiğini görecektiniz.
Geçmişteki bu dönüşümün, gelecekte tekrar yaşanacağının sinyalleri yapılan araştırmalar ile fark edilmeye başlandı. Son 160 yıldır, dünyanın manyetik alan gücünün zayıfladığı jeofizikçiler tarafından yapılan araştırmalar ile doğrulanmaktadır. Bu zayıflama, özellikle Güney Yarım Küre’nin belli bölgelerinde daha net olarak gözlenmektedir. Bu bölgelerden en geniş alana sahip olanı ise Zimbabwe ve Şili arasıdır.
Denge halinde manyetik alan (solda), tersine dönüşüm meydana geldiği sırada manyetik alan (sağda)*
Manyetik alanda meydana gelen bu zayıflama, canlılar için risk oluşturmaktadır. Uzaydan gelen zararlı radyasyonlara karşı koruma görevi olan manyetik alanın, zayıflamasıyla ortaya çıkacak radyasyon miktarındaki yükselme özellikle kanser oranlarında artış meydana getirecektir. Aynı zamanda, manyetik alanın zayıflamasıyla uzaydan gelen radyasyon, atmosferde bulunan uyduların çalışmalarını etkileyerek iletişimin, navigasyonun ve hatta elektrik iletiminin de zarar görmesine neden olacaktır 2.Bu değişimin etkilerinin daha iyi anlaşılması için geçmişinin detaylıca öğrenilmesi gerekir. Manyetik alanın geçmişteki etkisini inceleyen arkeometri bilimi, özellikle değişimin detaylı olarak gözlenebildiği Afrika bölgesinde yapılan araştırmalar ile bizlere daha gerçekçi bilgiler sunmaktadır.
Arkeomanyetik araştırmalarda, jeofizikçiler geçmişteki manyetik alan hakkında bilgi edinmek için arkeologlarla birlikte çalışıyorlar. Çalışmaları daha iyi anlamak için basit bir örnek yeterli olabilir. Çömlek yapmak için kullanılan kil, manyetit gibi az miktarda manyetik mineral içerir. Kil, bir kap yapmak için ısıtıldığında, manyetik mineralleri ve tuttuğu manyetizmaları kaybeder. Soğutma işlemi ile, manyetik mineraller o anda manyetik alanın yönünü ve yoğunluğunu kaydederler. Bu minerallerin incelenmesi ile bir tencerenin yaşı veya geldiği arkeolojik alanı (örneğin radyokarbon tayinleri kullanılarak) tespit edilebiliyorsa, bu durum arkeomanyetik geçmişin bulunabileceğinin göstergesidir (1).
Manyetik alanda meydana gelen bu zayıflama, bir zaman sonra kutupların üstlendiği görevlerin değişmesine ve günümüzdeki konumlarının tersine dönmesine neden olacaktır. Bu dönüşüm, dünyanın herhangi bir yerinde başlayabilir ve bu başlangıç ile yavaş yavaş büyüyerek, büyük değişime ön ayak olabilir. Ancak manyetik alanda meydana gelecek bu değişimin birkaç yüzyıl sonra mı yoksa daha uzak gelecekte mi meydana geleceği henüz öngörülememektedir.
Kaynak: Fizikist, Nasa, The Conversation Görsel Kaynak:* NASA/Gary Glazmaier, CC BY Kapak Görseli
Alıntı:gaiadergi.com
|
|
|
|