Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,077
» Son Üye: kuyucadisi
» Toplam Konular: 2,836
» Toplam Yorumlar: 3,067

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 1059 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 1059 Ziyaretçi

Son Aktiviteler
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 594
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 503
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 916
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 840
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,820
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 9,253
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,608
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,466
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,766
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 2,018

 
  Beşinci Boyut Farkındalığı
Yazar: Magnetho - 14-09-2017, Saat: 14:55 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

5. boyuta geçtikten sonra siyah beyaz, iyi kötü, suclu sucsuz, yeni eski diye hicbir sey kalmaz. Herşey yumusak farkındalık altında bir olur.3. göz aktive olmaya başlar. Dualitenin tamamen üstüne cıkmak demek her durumu her veçheyi kucaklayarak, hicbir seye iyi ve kötü diye etiket koymamak demektir. Gidilecek dogru ya da yanlıs bir yol yoktur. Hersey andadır. her yol gecerlidir cünkü yanlıs ya da dogru birsey yoktur. sadece bu düşünce bile gevsememizi saglar, 3.boyuttaki iyinin ve kötünün savasının son bulması gerceklesir. Kötü
olan da enerjisini yükseltir ve o da cennete girer, ısıkta iyi kötü mutlak daha iyi için birlesir.

5. boyuta gecmek icin yataydan aldıgımız enerjilerin ya da alıskanlıklarımızın farkına varmak gerekir. Bunlar bizim enerjilerimizi tüketen seylerdir. Jung psikolojisine göre(Jung spiritüaliteye en yakın psikologtur) tüm gölge kisilikler birlesip özü olusturur.

creator-energy.jpg

Öz birlik demektir. Icinde birligi yasamis kisi bir süre sonra dısarıyı da aynen bir halinde hissetmeye baslar.

Yataydan beslenme alışkanlıgına son vermek gerekir.Sevginin ardındaki savasları alıskanlıkları ortaya cıkarmak gerekir. Ve onları yargılamadan birlige katmaya, öz haline dönüstürmeye gerek vardır. Öz olustuktan sonra bütüne katılma gibi bir güzel tarafı vardır.

5. boyutta tüm takıldıgımız tutundugumuz seylerin farkına varmak gerekir. Örnegin esimiz cocuklarımız evimiz milliyetimiz isimiz gibi.Bunları bırak denmiyor. Sadece bagımlılıgı hissedin farkına varın...5. boyutta son noktayı bangi jumping olayına benzetebiliriz. Asagıya
düsüyoruz. Hicbir seye tutunmuyoruz. Ama biliyoruz ki ayagımız o ipe baglı. ölümden korkmuyoruz. Gidecegimiz varacagımızgelecekten korkmuyoruz. Gecmisin iyi ya da kötü yanlarımızı sırtımızda tasımıyoruz.

Alıntıdır

Bu konuyu yazdır

  İstediğimiz Şeylere Sahip olabiliriz
Yazar: Magnetho - 14-09-2017, Saat: 13:35 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM - Yorum Yok

Düşünce çok etkili bir güçtür. Eğer kişiler her günkü düşünce kalıplarını kontrol etmek için çaba harcamazlarsa yaşamlarında olumsuz birçok olay yaşayabilirler. Kişiler negatif düşünce stillerini değiştirerek bilinçaltlarına pozitif düşünce tohumlarını ektiklerinde yaşamlarında olumlu yönde çok büyük değişiklikler olmaktadır.

huzurlu-bir-yasama-nasil-sahip-olabiliri...60904.jpeg

İnsanlar düşünerek inandıkları, imgeledikleri ve olacağına kesin gözüyle baktıkları şeyleri mutlaka yaşarlar. Düşünce yaşamımızı yöneten farkında olmadığımız en önemli unsurdur. Düşünce hızlı ve kolayca değişebilen,hafif ve ince bir enerji biçimidir. Enerjiler, kendilerine benzer nitelik ve titreşime sahip enerjileri çekme eğilimindedirler. Bu nedenle düşünce ve duygular da benzer yapıdaki enerjileri kendilerine çekerler. Sıklıkla ‘Düşündüğüm, korktuğum başıma geldi’ deriz veya az önce düşündüğümüz kişi bizi telefonla arar.

Bir şeyi önce düşünce şeklinde yaratırız. Fikir bir proje gibi zihnimizde programlanıp, yaratılır. Bir düşünceyi alıp onu zihinde tutmak da bir enerjidir ve bu enerji, bu düşünce modelini kendine çekerek, onu maddi düzlemde yaratmaya çalışacaktır. Örneğin her an hasta olacağınızı düşünürseniz mutlaka sonunda hasta olursunuz. Eğer kendinizi beğenir ve güzel olduğunuzu düşünürseniz bir süre sonra gerçekten de güzelleşirsiniz.

Kaynak:ilimalemi

Bu konuyu yazdır

  Feng Shui İle Şansı Evinize Davet Edin
Yazar: Magnetho - 14-09-2017, Saat: 13:30 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM - Yorum Yok

Bu yazıdaki ipuçları, çevrenizdeki pozitif enerjiyi kullanarak hayatınızı değiştirmenizi sağlayacak. Bunları evinize ve işyerinize uygulayarak mutluluk, sağlık ve başarı için enerji toplayabilirsiniz. 

Feng shui, hayat enerjisinin akışını anlatmaktır, çevrenizi saran gizli hayat nefesi. Hayat enerjisinin doğru akışının sağlanmaması, şanssızlıklara sebep olacağından, bu gizli enerjiyi tanımalısınız. 

Yin ve Yang enerjileri sürekli birlikte dans ederler. Ve böylece kozmik dengenin uyumunu yaratırlar. Yin, soğuk, karanlık ve atıldır. 

Yang, sıcak, aydınlık ve hayat doludur. 

Bu güçleri evinizde uyum içinde tutun ve iyi şansın keyfini çıkarın. 

Yin ve Yang dengesini yumuşak ışık ve gölge ayarları yaparak yaratabilirsiniz. Başarı için ışığı biraz daha fazla vurgulayın ve Yang enerjisini güçlendirin. 

Taze çiçekler oturma odalarına ve evin girişlerine değerli Yang enerjisi getirirler, fakat solduklarında ve öldüklerinde aniden Yin’e dönüşürler. Asla ölü çiçekleri evinizde tutmayın, derhal tazeleri ile değiştirin. 

fengshui.jpg

Bütün odalarınızdaki pencerelerle kapıların oranı 3:1’i geçmemeli. Çok fazla pencere bütün şansınızın akıp gitmesine sebep olur. Haftada en az iki kez evinizdeki sabit Yin havasını değiştirmek için iki farklı odada pencereleri açın. Bunu güneşli bir günde yapmayı iyi şans getiren Yang enerjisini içeri almak için tercih edin. 

Bekar olmaktan bıktıysanız evinizin güneybatı köşesine yerden yüksek bir aydınlatma koyarak enerji verin. 

Bu ışığı amacınıza ulaşana kadar her gece yakın. Bu konuda düzenli uygulama çok önemli. Fakat bir eş bulmak istemiyorsanız bu ipucunu kullanmayın! 

Evcil bir hayvan besleyin. Evcil hayvanlar gün boyu boş kalan evlerde özellikle iyi bir Feng Shui’dirler. Eğer bütün aile çalışıyor ise veya okulda ise sessizlik ve durgunluk yin enerjisini toplar. Bu, kedi, köpek veya balığın yaşayan varlığı ile dağıtılabilir. 

Feng Shui geleneklerine göre balık her zaman iyi şans getirir. Oturma odanızın kuzey köşesine balıklarla dolu bir akvaryum koyun ve kariyerinizin pozitif yönde yeni gelişmelerini izleyin

Kaynak:ilimalemi

Bu konuyu yazdır

  NEGATİF ENERJİLERDEN ARINMAK İÇİN BASİT BİR ARINMA TEKNİĞİ
Yazar: Magnetho - 14-09-2017, Saat: 13:28 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM - Yorum Yok

Sessiz bir ortama çekilin ve aşağıdaki uygulamayı bire bir yapın.

Gözlerinizi kapatın kendinizi pembe bir ışıkla çevirili olarak imgeleyin ve bu imgelemeyi yaparken ve içinizden yada sesli olarak sürekli olarak ” Ben Sevgiyim” deyin. Bunu istediğiniz kadar yapabilirsiniz. Bir kaç saniye yada bir kaç dakika size kalmış ama ben 2-3 dakika kadar sürdürüyorum.

Daha sonra kendinizi yeşil bir ışıkla çevirili olarak imgeleyin ve bu imgelemeyi yaparken ve içinizden yada sesli olarak sürekli olarak ” Ben Refahım ” deyin. Bunu istediğiniz kadar yapabilirsiniz. Bir kaç saniye yada bir kaç dakika size kalmış ama ben 2-3 dakika kadar sürdürüyorum.

20-Techniques-That-Will-Make-You-Clearan...Energy.jpg

Daha sonra kendinizi mavi bir ışıkla çevirili olarak imgeleyin ve bu imgelemeyi yaparken ve içinizden yada sesli olarak sürekli olarak ” Ben Huzurum” deyin. Bunu istediğiniz kadar yapabilirsiniz. Bir kaç saniye yada bir kaç dakika size kalmış ama ben 2-3 dakika kadar sürdürüyorum.

Son olarak kendinizi beyaz bir ışıkla çevirili olarak imgeleyin ve bu imgelemeyi yaparken ve içinizden yada sesli olarak sürekli olarak ” Ben Evrenle birim” deyin. Bunu istediğiniz kadar yapabilirsiniz. Bir kaç saniye yada bir kaç dakika size kalmış ama ben 2-3 dakika kadar sürdürüyorum.

İmgelemelerinizi bitince gözlerinizi açmadan şu kalıbı bir yada birden fazla tekrar edin.
“Ben sevgiyim, ben refahım, ben huzurum ve ben evrenle birim”

Arındım, temizlendim ve evrenle uyum içinde olduğumu kabul ettim.

Bu benim çok sevdiğim bir arınma çalışmasıdır, ne zaman isterseniz yapabilirsiniz. Hatta gün içinde ben sevgiyim, ben refahım, ben huzurum ve ben evrenle birim şeklinde afirmasyonda yapabilirsiniz. İhtiyacı olanların bu teknikten faydalanmalarını seçiyorum.
Sevgiyle kalın.

Kaynak:hayatımdeğişti

Bu konuyu yazdır

  Dünyayı bekleyen korkunç son bu mu? NASA şokta!
Yazar: Magnetho - 14-09-2017, Saat: 13:08 - Forum: GÜNCEL HABERLER - Yorum Yok

ABD Uzay ve Havacılık Dairesi'nin (NASA) 6 yıl önce uzaya gönderdiği SDO uzay aracının (Güneş Dinamikleri Gözlemevi) 17-19 Mayıs arasında çektiği son görüntüler bilim insanlarını dehşete düşürdü.7

NASA'nın internet sitesinde yayımlanan hareketli görüntüde Güneş'in Kuzey Kutbu'nda şimdiye kadar hiç görülmemiş bir koronal deliğin varlığı tespit edildi.

1597572_2_1464599889ycDEQ.jpg

"PARÇALANIYOR MU?"

İngiliz Guardian gazetesinin konuyla ilgili "Güneş parçalanıyor mu?" başlıklı haberinde NASA uzmanlarının Güneş yüzeyindeki bu değişimle ilgili endişelerine yer verdi.

Geçtiğimiz yıl ekim ayında NASA söz konusu deliklerin görüldüğü aynı yerde, Dünya'nın 50 katı büyüklüğünde deliklerin oluştuğunu bildirmişti.

Ancak son çekilen görüntüde küçük deliklerin birleşerek tek parça halinde çok daha büyük bir koronal deliğe dönüştüğü görülüyor.

1973'TE TESPİT EDİLDİ

İlk kez 1973'te tespit edilen koronal deliklerin giderek büyümesi Güneş'in ısısını kaybettiği ve giderek sönmeye başladığı yönündeki tartışmaları hararetlendiriyor.

1597572_3_1464599889sVG9d.jpg

ISI DEĞİŞİKLİĞİ VE PATLAMA

Koronal deliklerin oluşum nedeni, manyetik alan dengelerinin değişmesi dışında henüz net bir şekilde açıklanamıyor.

Ancak Güneş'in farklı noktalarındaki ısı değişimlerine işaret eden koronal deliklerin çevresinde güneş fırtınaları ve patlamalar görülüyor.

Kaynak:internethaber

Bu konuyu yazdır

  FARKINDALIK VE DOĞUM HARİTASI
Yazar: Emka - 14-09-2017, Saat: 09:49 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Hepimizin en büyük isteği dengeli yaşamak, ruhsal ve fiziksel dünyamız arasında bir ahenk kurmaktır. Dünyasal olayların etkisi altında kalmayan, anını yaşayan, çalışkan, neşeli, gülmeyi bilen ama vicdan sesini de duyan; bu coşku ve sevinçle maddî dünyanın gereklerini de yerine getiren bir insan kendi içindeki ruhsallığı ya da Taoistlerin deyimiyle Sessizliğin Sesini ve Ruhsal Huzuru bulmuş insandır. Bu dengeyi, bu gerçek iyiye yükselişi sağlayan tek unsur, varlığın bıkmadan usanmadan yaptığı içsel çalışmalardır.

İnsan, özünde zaten var olan fazilet, erdem ve güzelliklere duyulan sevgiyi yaratıcı hâle getirmek istiyorsa farkındalığını artırmalıdır.

“Farkındalık; sürekli bir kozmik araştırma ve geliştirme içinde kendi varlığını tanıma ve uyandırma çabasıdır.”

Farkına varmayı alışkanlık hâline getirmek gerek. Astroloji ve horoskop adı verilen bireysel doğum haritaları bu farkındalığı arttırmak ve insanı sürekli uyanık tutmak konusunda en iyi yardımcılardan biridir. Olayların oradan buraya sürüklediği kuru bir yaprak değildir insan. O şuursal bütünlüğünü kurmak, şuur alanları arasındaki dengeyi iyi korumak ve ruhsal enerjinin bir uzantısı olarak aldığı enformasyonları en saf şekliyle ait olduğu ruhsal plâna iletmek için buradadır. Bu, insanın kaba düzeyli enerjileri süptilleştirme, inceltme vazifesidir ve kozmik bir görevdir.

Farkındalığın Artışı Kendini Tanıma Çalışmalarına Bağlıdır

Kendini tanımak ve hatırlamak isteyen insan bir olayla karşılaştığı zaman saliseler arasında gidip gelen bir süre içinde; nerede bulunduğunu, şu anda ne yapmakta olduğunu, neyle meşgul olduğunu fark edebilirse o olaya da hâkim olabilir. Yani gerekli anlarda kendimize soru sormayı alışkanlık hâline getirebilir, iç varlığımıza baktığımız aynayı temiz tutabiliriz.

Ben şu anda ne düşünüyor, ne yapıyorum? Düşüncelerimle fiillerim arasında bir birlik var mı? Az önce neler söylüyordum, şimdi tam tersini uygulamaya nasıl koyabiliyorum? Vicdanım sustu mu? Kişisel menfaatlerim söz konusu olduğunda hep kaygan bir zemin üzerinde mi hareket edeceğim? Bana neye mal olursa olsun karşımdakinin iyiliği için doğruyu söylemekten neden bu kadar çekiniyorum?

Şu andaki insanlara bakış açım, onlara ait sezgim, hislerim benim kendi orijinal duygularım mı? Yoksa değer yargılarım ait olduğum aileden, meslek grubundan, eski anılarımdan mı kaynaklanıyor?

Ben özgün bir biçimde kendi kendime düşünebiliyor muyum yoksa düşüncelerim benim dışımdaki insanların yerli yersiz yargılarından anlayışsızlıklarından, sevgisizliklerinden mi oluşuyor?

Bu tip iç konuşmalar bir insanın kozmik bir araştırma içinde olduğunun bir göstergesidir. Kendini tanıma, anlama ve farkında olma çalışmalarına daha derin ve daha kapsamlı bir anlam kazandırmanın zamanı çoktan geldi de geçiyor. Eğer bu anlayışımızı geliştirebilirsek, gündelik hayatımızı yaşarken bile kozmik bir yapıya, anlayışa ve farkındalığa ulaşabiliriz.



maxresdefault.jpg


BİREYSEL PLANLAR

Yaşam programımızı başarıyla tamamlamak için tesis etmemiz gereken şuur bütünlüğü çok önemli bir konu. Başarı bütünsel bir bakış ve şuur hali gerektiriyor. İlk konsantrasyon noktamız kendi bireysel planlarımızın yaşama geçmesi yani yaşam programımızın bizim tarafımızdan uygulanıyor olması elbette. Bireyin kendini iç varlığının istediği gibi ifade ediyor olabilmesi, tanımlanamayacak bir vicdani rahatlığın, huzurun ve yaşama sevincinin taa yüreğimizin, benliğimizin içinden günlük yaşama akması, bizden taşıp diğerlerini de sarıp sarmalaması gibi bir duygu. Soğuk ve zor bir kıştan sonra ilkbahar sevincini yaşamaya, ağaçların tomurcuklanmasına, çiçeklerin açmasına benziyor.

Bir bireysel planın gerçekleşmesine, tek bir kişiye ait bir başarı gözüyle bakmak günümüzün holistik gelişimi ile paralel olarak artık eski bir kavram, bütünsel değil ve insanlık ailesini ilgilendirmiyor gibi gözüküyor. Onun bireysel başarısından bana ne diyebiliriz ama yeni görüş, yeni fizik hatta yeni metafizik anlayışta bir varlığın gelişmesi demek; insanlık ailesinin gelişmesi demektir. Çünkü bu evrende yaratılmış her şey birbirine bağlıdır.

Atomlarımız Birbiriyle Etkileşiyor

En küçücük atom parçacıkları bile birbiri ile etkileşim içinde. Evren canlı, uzay canlı ve bir bütün, hem de birbirinden ayrılamaz bir bütün. Her şeyin gelişimi ve değişimi, bir diğerinin de gelişim ve değişimine yol açıyor.

Bu nedenle bizler sanıldığı kadar tekil ve bireysel varlıklar değiliz. Her şey küresel bir etkileşimle, öncelikle de atom altı parçacık düzeyinden birbiri ile etkileşimli ve haberli. Birimizdeki atom altı parçacık düzeyindeki bir gelişim bile, her an nefes almakta olan ve canlı olan evrenin bir başka köşesinde tezahür edebiliyor ve bir etki olarak açığa çıkabiliyor ve bu açığa çıkan etkide başka olaylara neden oluyor.

Bunlar henüz bizim göremediğiniz ama varolan evrensel zincirler ve bunları görüp hisseden bazı bilim insanları da büyük bir hızla bu yeni köprüleri kuruyorlar ve diyorlar ki: Gözle göremesek de bütünsellik içinde her şey birbirine bağlı.

O nedenle bir varlığın gelişmesi, enerji düzeyinde yükselmesi, şuur olarak açılması onun tezahür biçiminde farklılıklar yaratacak, taşıdığı enerjisinde moleküler düzeyde değişimler oluşacaktır. Ve bu değişimler temas etmekte olduğu alanlarda farklı açılımlar sağlayarak, yepyeni olayların hazırlanmasına ve böylelikle zincirlerin devamına neden olacaktır.

Sizin Gelişiminiz Yanınızdakini De Etkiler

O yüzden birimizin bile gelişmesi çok önemlidir. Çünkü o enerjisi ile diğerlerine temas etmektedir. Sizin gelişmeniz, en yakınınızdakilerin de gelişmesi demektir. İşte bu yüzden yaşam plan ve programları vardır. Bir ömrü beraber geçirdiğiniz insanlar beraber geliştiğiniz ve geliştirmekte olduğunuz insanlardır.Gelişmek ve geliştirmek hepimiz temel ve gerçek sorumluluğudur.

Elbetteki öncelikle kendi yaşam planımızı gereğince uygulamamız ve onun hakkını vermemiz çok önemli çünkü ilk duyuşta saçma gibi görünse de bizim gelişiminizle insanlık ailesine katkı sağlanacaktır. Bütün, birleşik alan teorisine uygun olarak bundan yararlanacak ve bu gelişmeyi, ihtiyacı olan diğerlerinin de hizmetine sunacaktır. Bu sunum mantal yani düşünsel seviyede ani bir ilham şeklinde de olabilir, kuantum düzeyde bir dalga halinde de olabilir, nasıl gerçekleştiğinin şu an için tam açıklaması yapılamasa da önemli olan ihtiyacımız olan o enerjiyi ve bilgiyi içimizde bulabilmemiz değil mi? Aslında incelenirse kuantum araştırmaları bu çalışma şeklini de gayet güzel açıklamaktadır.

Günümüz modern bilimi ile özellikle kuantum araştırmaları ile bilimin felsefesini ve bu anlatılanların felsefesini anlamak açısından büyük yararlar vardır. Spiritüel öğretiler der ki: Düşüncelerinizden bile sorumlusunuz. Açığa çıkarmakta olduğumuz enerji alanları biz görmesek de bilmesek de pek çoklarına değmekte, onları da olumlu ya da olumsuz yönde etkilemektedir.

Yaptıklarını başkası için de yapmak, elde ettiklerini fark etmeden dahi başkaları ile paylaşmak evrensel sevginin ve koşulsuz verebilme duygusunun bir uygulaması değil mi?

Her şey hepimiz için kimin neye ihtiyacı varsa onu alsın duygusundan daha güzel bir duygu ve bir hissediş hali olabilir mi?’


Alıntı

Bu konuyu yazdır

  7 Başmelek ve Işınları
Yazar: Magnetho - 14-09-2017, Saat: 03:56 - Forum: Melek Enerjileri - Yorum Yok

Başmelek Mikail : Mavi renkli olan, koruma ve gücün ışını olan birinci ışına hizmet eder.

Başmelek Jobhiel : Sarı renkli olan aydınlanmanın ve bilgeliğin ışınıda hizmet eder

Başmelek Samuel : Pembe renkte olan sevginin ışınıda hizmet eder

bac59fmelekler2.jpg

Başmelek Gabriel : Uyum ve sağlığın ışını olan beyaz ışında hizmet eder

Başmelek Rafael : Şifa ve gerçeğin ışını olan yeşil ışında hizmet eder

Başmelek Uriel : Huzurun ışını olan altın renkli ışında hizmet eder.

Başmelek Zadkiel : Özgürlüğün ışını olan Mor ışında hizmet eder 


Uyarı : Araştırırken rastladım bazı sitelerde yüzlerce melek ismi var bazıları gerçek bazıları uydurma çünkü meleklerin isimlerinin sonunda ''el'' ya da ''il'' takısı vardır örneğin Gabriel = Cebrail takılara dikkat bu takılar tanrıya yakın anlamına gelir.

Bu konuyu yazdır

  Hayatımıza Bolluk ve Varlığı Davet Etmek: Detaylı Bir Bereket Rehberi
Yazar: Magnetho - 14-09-2017, Saat: 00:38 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM - Yorum Yok

Bolluk ve Varlık Para Değildir. Para Değiş Tokuş Aracıdır.

Ne kadar çok paranız olursa olsun, bolluk içinde yaşayamayabilirsiniz ya da gerçekten varlıklı değilsinizdir. Bu konuda aşağıdaki senaryoları düşünüyorum:

O yüksek maaş gelir ve gider, ay sonunda faturalar ödenmiştir ama size pek bir şey kalmaz. Pazartesi sabahı bir sıkkınlıkla kalkıp işe giderken aklınızda “o faturayı ödedim, X kişiye doğum günü hediyesi almak lazım, yine tatil yapmak için kenara bir şey koyamadım, acaba kredi mi alsam?” gibi düşünceler aklınızdan geçer. Sonra sizden daha az kazanan insanların nasıl olup her şeye para yetiştirdiklerini, üstüne üstlük sizden daha iyi yaşadıklarını merak edersiniz. Maaşınız ne kadar yükselse de ne kadar çok çalışsanız da benzer bir senaryo yaşanacaktır. Bu bereket sorunları yaşadığınızı, paranın zorluklarla kazanılması gerektiğine olan inancı gösterir.

Yukarıdakine benzer bir sorun ne yaparsanız yapın borçtan kurtulamamak olarak kendini gösterir. Çok şeyler istersiniz, kalbinizden ne güzel seyahatler, ne mutlu anılar yaratmak geçer. Tam bunları gerçekleştirme fırsatı bulduğunuzda yine kâbus gibi sizden ya da başkalarından kaynaklanan bir borç gelir sizi bulur. Bu yine tekrarlanan bereket sorunudur, kökünde layık olma, hak etme sorunları yatar.

Her şeyiniz vardır. Tüm temel ihtiyaçlarınız karşılanmıştır. İyi kötü eviniz, düzenli geliriniz, belki babadan kalma bir tarla ya da arsa, araba… Hiçbir şey için para harcamaya kıyamazsınız. O para birikir de birikir, etrafınızdakiler yalvarır “ne olur banyo çok kötü oldu, yenileyelim, ne olur bir defa da olsa dışarıda yiyelim, bari köfteciye gidelim, sana yeni bir ayakkabı gerekli, vs., vs.” Parasızlıktan şikâyet edersiniz, kendinizi fakir hissedersiniz, loto bileti almadan loto kazanmayı hayal edersiniz. Bu noktada ruhunuz fakirdir, bankadaki paranın size hiçbir faydası yoktur. Bolluk dolu bir yaşamı bilinçli olarak bloke edersiniz, iyi şansınızı çok zor paylaşırsınız. Büyük ihtimalle bu tıkanıklık sizde sağlık sorunlarına yol açar. Etrafınızdakiler de size kızgın ve kırgındır. Bu güvensizlik sorunundan kaynaklanır, büyük ihtimalle geçmiş hayatlara da bağlanabilir.

Çocukluktan beri sıkıntılar içinde büyümüş, başka insanların ne kadar kolay bir şeylere sahip olduğunu, hayatlarının ne kadar rahat olduğunu görmüşsünüzdür. Sizin de canınız ister, hiç istemez mi? Ama olmaz, ya da o kadar zor bir şeylere sahip olursunuz ki burnunuzdan gelir, karşılığında çok şey feda edersiniz. O çocukluktan beri var olan eksiklik ve yokluk hissi bir türlü kaybolmaz. Şansız olduğunuza karar verirsiniz… İhtiyacınız olan ne para, ne de maldır. Asıl ihtiyacınız olan bütün güzel şeylere layık olduğunuzu, sevilesi bir insan olduğunuzu bilmek ve kendinizi herkesle eşit görmektir.

Bu senaryoları yazdım çünkü varlık ve bolluk sorunları paraya bağlı değildir. Para bir kâğıt ya da metal parçasıdır ve enerji değişim aracı olarak görülmelidir. Bize hayatımızdaki en önemli şeymiş gibi gösterilse de bu bir illüzyondur. Çok ya da az olması el değiştirdiği sürece hiç önemli değildir. Önemli olan bunun olumlu enerjilerle yapılmasıdır.

Günümüzde para “BİZE BİÇİLEN DEĞER” olmuştur. Hayır, hayır, hayır! Bir insanın değeri asla bir değişim aracıyla ölçülemez. Komşunun arabasının son model BMW olması, sizin de eski bir FIAT kullanmanız sizin değerinizi daha az kılmaz.

Şimdi, yazının yapılması gerekenler ya da ruhani metotlar bölümüne geçiyoruz arkadaşlar. Bu yazıyı okuduğunuza göre bolluk içinde, maddi açıdan güven içinde hissederek hayatı dolu dolu yaşamak istediğinizi farz ediyorum. Sırayla aşağıda yazdıklarımı uygulamanızı öneriyorum. Bir adımdan diğerine koşturmayın, önemli olan adımları içten, dürüst ve isteyerek uygulamaktır. Bazıları için yarım saat süren şey diğerleri için sorunun derinliğine bağlı olarak günler sürebilir. Tam olarak tatmin olmadan o adımı olmuş kabul etmeyin, yaptığınız içinize sinsin.

nnkn.jpg

ADIM 1: Kendinizi başkalarıyla karşılaştırmayı arkanızda bırakın.
Kimse kimseden daha az ya da çok önemli değildir. Bu blogu okuyan arkadaşlar zaten belli bir ruhsal olgunluğa kavuşmuşlardır ancak bu çok önemli konuya kısaca dokunmak istiyorum. Siz başkalarından üstün olmadığınız gibi bir başkası da kim olursa olsun, ister cumhurbaşkanı, ister belediye işçisi olsun sizden üstün değildir. Kendinize not vermeyin, kendinizi bir takım listelerde görmeyin. Bunların hepsini geride bırakın. Bolluk ve bereket biraz da rahatlamaktan geçer. Kendinizi kimseyle kıyaslamadığınız zaman nasıl bir rahatlığa varacağınızı düşünün. Bu hepimizde olan bir alışkanlık, Ayşe benden kilolu, ben Fatma’dan daha güzel giyiniyorum, Ali’nin maaşı benden yüksek ama ben daha iyi futbol oynarım… Bu karşılaştırmalar eğer öğrenme amacınız yoksa hiçbir şeye hizmet etmez. Birinin bir şeyi iyi yaptığını gördüğünüzde gidin ondan öğrenin. O kişiye o konuda iyi olduğu için negatif duygular beslemeyin, hele kendinizi aklınızdaki o listede daha aşağılara hiç yerleştirmeyin. Birilerini kıskandırmak için pırlanta yüzük istemek, arkadaşlara hava atmak için yeni yemek takımı almak sevgi temelli davranışlar değildir ve sonunda o negatif enerji size geri dönecektir. Bence karşılaştırmalar ve oranlar matematik derslerinde kalmalı.

ADIM 2: Sevgi ve şükran her şeyin başı ve sonu, tüm bolluk, bereket ve varlık sorunlarının çaresidir
Tüm sahip olma arzularının, başarı isteğinin ve zengin olma hayallerinin temelinde sevilmek isteği yatar. İçimizde bir yerde derinlerde mal ve nakit varlığının bizi daha sevilesi kılacağına inanırız. O zaman istediğimiz ilgi, saygı, anlayış ve merhamet bizim olacaktır, kalbimiz asla kırılmayacak ve yenilmez olacağız. Bir de etrafınızdaki örneklere bakın, doğru mu? Hayır!

Rahatsız edilmeyeceğiniz sessiz bir yere gidin. Kendinize vakit ayırın. Kutsal Anne’nin Şeffaf Mavi Enerjisini çağırın ve Kutsal Anne’den yardım isteyin. Niyetinizin yaşadığınız maddi sorunların kökenine inmek ve onları anlamak olduğunu iletin. Şimdi gerçekten derine inin. Neden daha başarılı olmak istiyorsunuz? Neden daha büyük bir ev istiyorsunuz? Neden bankada milyonlar istiyorsunuz? Neden para ile daha güçlü olacağınızı düşünüyorsunuz? Peki, size ne güç getirecek? Neden normalde hediye almayacağınız bir kişiye kredi kartınızdan harcama yaparak hediye alıyorsunuz? Burada Kutsal Anne yardımıyla kendi kendinize psikoterapi uygulamanızı istiyorum. Sizin sormanız gereken sorular yukarıdaki örneklerden farklı olabilir, bunlardan yola çıkarak kendi hayatınıza uygulayın, içten sorun, içten cevaplayın. Eğer içten ve dürüst olmazsanız hiçbir işe yaramaz. Sizden başka kimse bilmeyecek, rahat olun.

Sorduğunuz sorularla kökene indikçe daha önce düşünmediğiniz ya da artık unuttuğunuz sorunlar, endişeler ve kötü anılar ortaya beklenmedik şekilde çıkabilir. Amacım sizi bir negatiflik denizinde boğmak değil. Tarafsız davranmaya çalışın, gözyaşı dökmeniz gerekiyorsa onu da yapın. Ve bir kenara not alın. Cevap olarak gelen yanlış inanışları, acı anıları, önyargıları, kendinize kurmuş olduğunuz sahte yokluk ve yoksunluk kafesini sonsuza kadar hayatınızdan çıkaracaksınız. Bu sorular ve benzerlerini sorarak daha da derinlere indikçe kayıtsız şartsız sevilmenin tek arzunuz, umudunuz ve isteğiniz olduğunu hissedeceksiniz. Tatmin olduğunuzda Kutsal Anne’den tüm bu yaralara sevgisi ile şifa vermesini, kalbinizi sevgi ve merhameti ile doldurmasını rica edin, ona teşekkür edip bu seansı bitirin. Eğer bir şeyler eksik kalmış gibi hissediyorsanız bunu başka zaman yine tekrarlayın.

ADIM 3: Archangel Michael ile Bağları Kesin
Yukarıdaki egzersizle pek çok sorunun kaynağını bulmuş olmanız gerekiyor. Bunlar hiçbir geçerliliği olmayan yanlış inanışlar ve sizi esarete zincirleyen sahte olgular. Bazılarının kökeni geçmiş hayatlara kadar dayanabilir, hangi hayat, hangi tarih olduğu önemli değil. Şimdi onlardan sonsuza kadar kurtulma zamanı. Lütfen şu bağlantıya gidin ve bağları kesin. Bazı inanışlar çok güçlü ve inatçı olabilir, bu egzersizi tam olarak refaha kavuşana kadar haftada bir uygulayın. Bazen birden bire bir olay olur ve eski inançları, üzüntüleri yeniden tetikler, o zaman da derhal bağları kesme çalışması yapın.

ADIM 4: Mor Alev’le sorun çözümü
Yukarıda bağları keserken Mor Alev enerjisini kullandınız ancak bu enerjiyi her alanda, her konuda ve herkes üzerinde kullanabilirsiniz. Kendinizden başka kişiler üzerinde Mor Alev enerjisi kullanmaya da izniniz vardır çünkü bu enerjinin tek yaptığı negatifi pozitife çevirmektir. Diyelim ki kredi kartı borcunuz var, bunu nasıl kapatacağınızı bilmiyorsunuz. O kartı, hesabınızı, bankayı, kendi kazancınızı Mor Alev enerjisi ile negatiften arındırın. Niyetinizin bir daha asla borçlu olmamak olduğunu belirtin. İkinci bir örnek ailenizdeki herkesi bu enerji ile dezenfekte etmek olabilir, evinizi, işinizi, müşterilerinizi de Mor Alev enerjisi ile negatiften arındırabilirsiniz. Bu enerjiyi her an kullanabilirsiniz. Bu enerjiyle meditasyon yapabilir ya da direkt konuyla ilgili insanlara ve yerlere gönderebilirsiniz. Yalnız boşu boşuna negatif bir ruh yapısındayken bu enerjiyi kullanmayın, hiçbir işe yaramaz. Yani çok kızgın olduğunuz müdürünüze Mor Alev yollamak boşuna bir çalışmadır, ancak “müdürüme çok kızdım, kendimdeki bu negatif duyguyu Mor Alev’le temizlemek istiyorum” derseniz ve sakinleştikten sonra yine Mor Alev enerjisini sorun olan konu üzerinde uygularsanız kolay çözümünün karşınıza hemen çıktığını göreceksiniz. 

Kaynak:moralev

Bu konuyu yazdır

  Duruişiti Deneyimleri
Yazar: urban - 13-09-2017, Saat: 21:46 - Forum: DURUİŞİTİ - Yorum Yok

Uyku uyanıklık arası bir çok parapsikoloji alanı için önemli vakitlerdir.

Benimde bu aralıkta yaşadığım bir deneyimim oldu.Uykuya dalmak üzereyken hepimiz o an ne düşünüyorsak iç sesimizle konuşuruz ,bu normaldir.Fakat o an aslında gerçekten biriyle beynimde konuştuğumu farkettim. Bu her zamanki iç ses konuşmalarından farklıydı. Çok güzel bir ses tonu olan bir kadındı.Çok güzel Türkçe konuşuyordu.Onunla felsefik konularla ilgili konuşurken buldum kendimi..Fakat bunlar söylediğim gibi telepati gibi beyin içinde gerçekleşiyordu.Çok pozitif bir sohbetti.Ertesi gün ve sonraki bir kaç gün neler konuştuğumuzu hatırlıyordum fakat sonra unutmaya başladım.Bir kaç hafta içinde aynı ses yine bir gece uyku uyanıklık arasında beni buldu ,sohbet ediyorduk.Sen kimsin dediğimde cevap alamamıştım ve sohbetimiz de ki konular yine benzer alanlardı ve ben yine zaman içinde unuttum.Fakat bildiğim tek şey var o da ; benim konuştuğumuz konu hakkında hiçbir bilgim olmayan ve o an öğrendiğim bilgilerdi.Farklı bir şey olduğunu o şekilde anlamıştım.

Bu deneyimleri yaşadığımda spritüelliği bu denli bilgiyle yaşayan biri değildim.
Bu deneyimlerden bir kaç ay sonra yine bir sohbet yaşadım yine uyku uyanıklık arasında.Bu sefer sohbet ettiğim ses bir kadın değil ,o zamanlar erkek arkadaşım şuan ki eşimin sesiydi. Pozitif sohbet aynı şekilde benim yeni bir şeyler öğrenmemle devam etti.Bu anları yaşarken bilincim çok kapalı değildi.Gözümü rahatlıkla açıp kapatabiliyordum.
Hissettiğim şey asla korku olmadı.Benzer anı yaşamak için, öğrenmek için hep heyecan duydum.
Uzun zamandır bu kadar net deneyimler duruişit alanında yaşamadım.
Yaşadığım bu deneyimleri zaman içinde anlamlandırmaya çalıştım.O zaman yaşadığım bu deneyimi bilgi eksiklğinden bir yere koyamazken,şimdi ki yorumum; ruh rehberi ya da pozitif bir varlıkla alakalı olabilmesi.Eşimin sesiyle duymamda sanırım korkmama engel olunması için yapılmış olabilir. 

Kişisel gelişimim ,farklı alanlarda deneyimlerimle ve eşiminde böyle güzelliklere dahil olmasıyla hayatımız devam etmekte.
Bu alanda bilgisi olan arkadaşlarımdan bir yorum almayı çok isterim.Farklı deneyimleri olanların paylaşmasınıda bekliyorum.Vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim
Smile

Bu konuyu yazdır

  Paralel Evrene Farklı Bir Bakış Açısı: Rüyalar
Yazar: Magnetho - 13-09-2017, Saat: 15:30 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Günümüzde birçok kişi paralel evren hakkında fikirler üretiyor. Paralel evrenlerin varlığı, var ise nasıl bir şey olduğu, yaşadığımız dünyaya nasıl etki ettiği konusunda çeşitli teoriler bulunmaktadır.

Paralel Evren Nedir?
İlk kez 1954 yılında konuşulan Paralel Evren konusu, Princeton Üniversitesinde Doktora çalışmalarını yapan Hugh Everett, bizim yaşadığımız dünyaya eşit başka evrenlerin var olabileceği iddiasını ortaya attı. Bu konu üzerine makaleler yazan Hugh Everett, yaklaşık 70 80 yıldır tartışılan bir konuya imza attı. İddiasında bulunurken, dünyamızda yaşanan savaşların, doğal felaketlerin ve daha birçok olayın paralel evrenler ile alakası vardı.

Peki paralel evren veya evrenler gerçekten var mıdır? Eğer var ise, Dünyamız gibi fiziksel bir ortam mıdır? Orada başka canlılar veya bizim eşleniğimiz olan insanlar mı yaşamaktadır. Başta NASA olmak üzere birçok ülkenin uzay kurumu, uzay istasyonları kurmuş olup uzayı fotoğraflamaya çalışmaktadır. Lakin daha onca yapılan çalışma ardından insanlığa bildirilen herhangi bir başka evrenin varlığı haberi bulunmamaktadır. Peki bu paralel evrenler daha farklı boyutlarda olabilir mi? Örneğin rüyalarımızda yaşadığımız alemler paralel evren olabilir mi?

Paralel-Evren-696x389.jpg

Bir Paralel Evren Teorisi: Rüya Alemleri
Bir insan gün içinde uyurken 1000’den fazla rüya görmektedir. Bu rüyaların tamamı bilinçaltında saklanırken, uyandığımız zaman kendimizi oldukça zorlayarak ve sanrıları gerçekmiş gibi hissederek 2 veya 3 ortalama ile rüyayı hatırlarız. Peki gördüğümüz, geriye kan 997 rüya nereye gitti?

Sherlock Holmes dizisini izleyenler bilir, bir bilgi zihin sarayında saklanır. Bu saray odalardan oluşur ve gördüğümüz her bilgi buralarda kayıt olur. Rüyalarımızda da gördüğümüz onca bilgi ve detay bu zihin saraylarında saklanır. Saklanan bu bilgiler, gün içerisinde hatırlamayız. Lakin bir konu ile uğraştığımız zaman farkında olmadan bu bilgileri zihin sarayından çekip o bilgiyi okuruz. Düşünsenize arabayı nasıl icat ettik? elektriği nasıl bulduk? sağlık yöntemlerinde, matematik yöntemlerinde nasıl ilerledik? Bir takım teoricilere göre rüyalar aracılığı ile farklı evrenlere bağlanıyoruz. Bu bağlandığımız evrenlerde yaşadığımız yaşamdan bilgileri, bulunduğumuz dünyadaki beden zihinlerimize kayıt ediyoruz. Ardından uyandığımız zaman o bilgiler ışığında bir takım şeyler yapıyoruz. Güzel bir yazı yazabiliyor, güzel bir şiir yazabiliyor veya roman yazabiliyoruz. Ya da bir şeyleri icat ediyoruz. İşte bu konuda herhangi bir netlik olmasa dahi bu teoriye inanan oldukça fazla kişi bulunmaktadır. Sizin paralel evrenler hakkında düşünceleriniz nedir peki?

Kaynak:korkubilimi

Bu konuyu yazdır