Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 990 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 990 Ziyaretçi
|
Son Aktiviteler |
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 600
|
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 504
|
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 920
|
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 842
|
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,832
|
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 9,254
|
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,609
|
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,467
|
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,769
|
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 2,020
|
|
|
BURÇLARIN GİZEMİ |
Yazar: EvrimBilge - 12-09-2017, Saat: 18:09 - Forum: Astroloji
- Yorum Yok
|
 |
Astroloji uçsuz bucaksız bir alan ama bir çoğumuzun özellikle de kadınların en sevdiği konulardan biri Astrolojiyi tanımlamak da kolay değil aslında çünkü kimileri astrolojiyi kısmen ustalık, kısmen sanat, kısmen bilim ve kısmen de sözlü ve yazılı olarak aktarılan bir şey olarak tanımlıyorlar. Ayrıca astroloji biryandan da matematik sanatını da kullanma becerisine sahip olmayı gerektiriyor. Neyse biz astrolojinin tanımı ile değil bilmediğimiz ilgi çekici gizemli yanlarıyla ilgilenelim Astrolojinin en belirgin özelliği sonradan yaşanacak olası olumlu ya da olumsuz gelişmelerin önceden habercisi olması ve hatta önlem alınmasını sağlayan uyarıcı bir etkiye sahip olduğunun düşünülmesi. Bu yazıda astroloji ve burçlarla ilgili ilginizi çekeceğini düşündüğümüz bazı bilgileri paylaşacağız.
Astroloji Tarihi, Astroloji Nasıl Ortaya Çıkmış?
Astroloji tarihine bakıldığında binlerce yıl öncesine dayandığını görüyoruz. Çok eskiden ışığın şimdiki gibi kullanılmadığı zamanlarda insanlar gökyüzünü çok daha net görebiliyorlardı. Kapkaranlık bir gecenin ortasında yıldızları o kadar parlak ve yakın görüyorlardı ki bugünkü gibi teknolojileri olmamasına rağmen gözlem yaparak göksel bilgilere ulaşabildiler. Binlerce yıl önce insanlar gökyüzündeki ritmi saptamak için kayıtlar tutmaya başlamışlar. Bu kayıtları Güneş'in ve Ay'ın hareketlerini saptayan aynı zamanda tapınak işlevi de gören gözlem alanlarında yapmışlar. Güneş'i sadece gündüzü ve geceyi kontrol etmekte değil, aynı zamanda mevsimlerin sürelerini ve zamanı ölçmekte kullanmışlar. Aslında kendisi hareket etmeyen ama Dünya'dan bakıldığında hareket ediyormuş gibi görünen Güneş'in bir turunun yaklaşık 365 gün sürdüğü saptarken, bu 365 gün içinde iki gün gündüz ile gecenin uzunluğunun eşitlendiğini ve bir gün gündüzün geceye, bir gün de gecenin gündüze egemen olduğunu görmüşler. Ve bu dört günü kullanarak Dünya'nın çevresindeki dairesel uzayı dörde bölmüşler. 21 Haziran (Yengeç burcu- yazın başlangıcı) en uzun günü, 21 Aralık (Oğlak burcu- kışın başlangıcı) en kısa günü ve 21 Mart (Koç burcu- ilkbaharın başlangıcı) ile 21 Eylül (Terazi burcu- sonbaharın başlangıcı) gündüz ile gecenin eşitlendiği günleri gösteriyor. Ve işte astrolojinin kalbinde aslında bu günler yatıyor. Zamanla bir çok toplum ve farklı kültürlerden insanlar, edindikleri astrolojik bilgileri günümüze kadar getirdiler. Geçmişe göz atıldığında astrolojinin ilk Mezopotamya'da ortaya çıktığına dair veriler elde edilmiş.

Güneş Burcu ve Ay Burcu Nedir? Aralarındaki Fark Nelerdir?
Eski kitaplar Güneş'in bizim "bireyliğimizi", Ay'ın ise "kişiliğimizi" temsil ettiğini söylüyorlar. Güneş burcu özelliklerimiz içgüdüsel değilmiş, Güneş ile birlikte asıl özümüzü ortaya çıkarıp bilinçli bir şekilde özümüzün farkına varmamız sağlanıyormuş. Güneş'in aldığı açılar bize benliğimizin büyümesini besleyecek deneyimler edinmemizde ipuçları veriyormuş. Düşük öz-güven duygusu mevcut toplumumuzda neredeyse salgın hastalık boyutlarında olduğuna göre, başarıyla geliştirilmiş bir Güneş burcu bunun panzehiri olabiliyormuş. Ego dürtülerini dengelemek hepimiz için çok zor ve iddalı bir durumdu, Güneş burcu bize bu gibi dikkat etmemiz gereken davranışsal tavırlarımızın ipuçlarını sunuyormuş.
Güneş burcu özelliklerimizi tam olarak 30 yaşından sonra anlayabiliyor ve onlardan faydalanabiliyormuşuz. Doğduğumuz andan beri hep bizimle olan özellikler sonrasında gelişmeyi ve yönlendirilmeyi bekliyorlarmış. İşte bu değişim anında Güneş burcu devreye giriyormuş. Güneş burcu teması bizi gelecekteki büyümeye doğru itiyormuş.
Ay bizim dünyevi deneyimimize ve bedenin içindeki canlı yaşamın doğal yolları ve ritmlerine aşina olan bir yönümüzmüş. Ay günlük fiziksel yaşamımızın önemli bir bölümü olan döngüleri "hisseder"miş. Ay üzerinde yürüdüğümüz zeminle temas kurmamıza psikolojik açıdan yardım ediyormuş. Eh sağlam bir desteğimiz olursa kendimizi güvenli hissederiz. Güneş yola bu kadar emin hissederek çıkmaz; o içimizde ruhun daha soyut alemlerine ait olan canlı bir bölümü temsil ediyormuş ancak yaşam süresince daha gerçek ve somut hale getirmemiz gereken bir bölüm bu.
Ay burcumuz Güneş burcumuza kendi enerjilerini içsel ve dışsal yaşam deneyimlerimize bağlamak için ihtiyaç duyduğu uygun bir esasa dayandırma konusunda yardımcı oluyormuş. Ay'a özgü özelliklerimizi bastırmaya çalışmamamız gerekiyormuş (zaten ne kadar bastırmaya çalışırsak çalışalım, asla bir yere gitmiyorlarmış).
Doğum anındaki Ay safhaları incelendiğinde her birimizin 8 Ay safhasından birinde doğmuşuzdur ve karakteristiriğimiz Ay burcudan kalıcı ol etkilenir. Bir çoğumuzda Ay burcuna özgü karakteristiklerin çocuklukta daha etkili olduğu, Güneş burcunun etkili olmadığı saptanmış.
Yani sonuç olarak Ay burcumuz bizim özümüzü ne olduğumuzu Güneş burcumuzdan daha iyi anlatıyormuş, en azından çocuklukta. Ay burcu özelliklerimiz çocukluk deneyimlerimiz ve ailemizin koşullandırmalarıyla güçlendirilir. Dış dünyayla her temas kuruşumuzda, alışılmış biçimde, Ay enerjimizi kullanıyormuşuz; o bizim kişilerle bağ kurarken kullandığımız ilk tarzımızmış. Ay niteliklerimizin bazıları çevreden gelen uyarıcılara içgüdüsel tepkilerimiz olarak ortaya çıkıyormuş, beden dili de dahil.
Ayrıca, Ay'ı bir burçta bulunan insan o burcun özelliklerini, Güneş'i o burçta bulunan bir insandan daha iyi temsil ediyormuş. Örneğin Ay'ı Akrep'te bulunan bir insan, Güneş'i Akrep'te bulunan birisine oranla daha Akrepsel davranışlarda bulunuyormuş.
Eğer alışkın olduğumuz tepki biçimimize meydan okunmazsak, Güneş burcumuzun büyümesini engelliyormuşuz. Doğamızın bu iki bölümünü söz konusu burçların tamamlayıcı yönlerini bularak, bunların enerjilerini nihai amacımıza doğru çekerek birarada çalıştırmamız gerekiyormuş. Bu sayede Güneş ve Ay'ın işbirliği ile ruhsal ve spiritüel büyümemiz gerçekleşiyor ve hayat daha da tatlılaşıyormuş benden söylemesi.
(kaynak: Bill Tierney makalesi - Astroloji Dergisi)
|
|
|
Şambala Çok Boyutlu Şifa Enerjisi |
Yazar: EvrimBilge - 12-09-2017, Saat: 15:31 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM
- Yorum Yok
|
 |
Şambala’nın merkezi, çekirdeği sevgidir. Sevgi Özgürlüktür. Kendini sevmek ve kişinin Anne/Baba Tanrı ve tüm Yaradılış ile bağlantısının içsel bilişi. Bu bilişin yolunda duran her şeyden özgürlük. Kim olduğunuzu bilme ve Gücünüze adım atma, Üstatlığınıza adım atma Özgürlüğü.
Bir Şambala çalışmasında yaşamlar boyunca taşımış olduğunuz eski duygusal enkazların tümünü temizlemenize yardım etmek için dizayn edilmiş meditasyonlar deneyimlersiniz. Sonra Şambala’nın enerjileri ile dolarsınız ve her istediğinizde bu enerjileri çağırabilmeniz için, bu enerjilerin kaynağına bağlanırsınız. Bu temizliklerin ve inisiyasyonların asıl amacı kendi tekamülsel gelişiminiz içindir. Siz tekamül ederken, insanlığın geri kalanının sizin ayak izlerinizi izlemesini kolaylaştırırsınız. Sevginin bilinçliliğine genişlemesi ve büyümesi için insanlığın kollektif bilinçliliğine – ve bilinçaltına – yardımcı olursunuz. Bir yan – ürün olarak, hem kendiniz hem başkaları için şifayı kolaylaştırmaya yardımcı olması için Şambala enerjilerini çağırabilirsiniz. Yükselmiş Üstat St. Germain, Şambala enerjilerinin şimdi Dünya etrafındaki enerjisel ızgaranın parçası olduğunu bize garanti ediyor (güven veriyor). Herhangi bir anda enerjileri kolayca çağırabiliriz.
Şambala sisteminin kaynakları, onu bildiğimiz şekliyle tarih – öncesinde yatar. St. Germain o zaman Atlantis’te enkarne olmuştu. O, köle olarak kullanılan düşük titreşimli varlıkların tekâmülüne yardımcı olmak için orijinal sistemi getirdi. O bu köleliğin kabul edilemez olmasını sağlamak istedi ve bu varlıkları cahilliklerinin köleliğinden özgürleştirmek istedi. Bugünkü sistem daha genişlemiştir, çünkü biz şimdi daha yüksek enerjilere hazırız. Ancak, sistemin amacı benzerdir – bizi cahilliğimizin köleliğinden özgürleştirmek, bize kendi üstatlığımızın Sevgisini ve Özgürlüğünü getirmek. Bir Üstat olmak ne anlama gelir? Başkaları üzerinde güce sahip olmak anlamına gelmez. Basitçe kendinin Üstadı olmak anlamına gelir. Herhangi bir gerçek Üstadın size anlatacağı gibi…
Şambala nedir? Yükselmiş ve Galaktik Üstatların kollektif bilinçliliğinden daha az bir sey değildir. Biz onu almak için enerji alanlarımız içindeki kristal şeklindeki enerji matrislerini açarken, bu rezonans şimdi bizim için elde edilebilirdir. Bu “Şambala’nın Elmas Frekansı” yüksek – derecede rafine ve son derece dönüştürücü bir frekanstır ; ayrıca çok güçlü bir şifa enerjisidir. Bu frekansa inisiyasyonlar, insanlığın ve Dünyanın harmoniklerini Tek Birleşik harmonik olması için stabilize etmek ve harmonize etmek için Galaktik Merkezler vasıtası ile indirilen yeni kodlamalara erişmemize izin verir. Yeni kodlamaları almak ve Elmas Frekansı içinde işlemek çok – boyutlu farkındalığın artması, durugörünün, duruişitinin ve duruhissetmenin gelişmesi anlamına gelir.
ŞİMDİ geçmişten gelen tüm gereksiz programların salıverilmesinin ve gelen yeni enerjileri almaya hazır olmanın zamanıdır. Biz burada Dünya üzerinde imgelememizin ötesindeki şeyleri birlikte – yaratmak üzereyiz. Her anda hazır olmaya ve zamanın sonuna doğru danstan zevk almaya davet ediliyorsunuz.
Hari Babba Melchizedek (John Armitage) & St. Germain
ŞAMBALA ÇOK BOYUTLU ŞİFA
TARİHÇE :
Yükselmiş Üstat Germain Hari Das Melchizedek olarak da bilinen John Armitage'a bu şifa sistemini öğretti. Germain köle olarak kullanılan ve toplumdan ayırılan (daha “gelişmiş” Atlantisliler tarafından) bazı tekamül etmemiş varlıkların spiritüel titreşimlerini yükseltmeye yardım etmek için Atlantis'e orijinal olarak 22 sembol içeren şifa sistemini getirdi. “INSPIRERS” olarak adlandırılan bir grup kurdu. Bu grup Atlantis'in çökmesi üzerine Tibet'e gitti. Oradaki ilgilenen insanlara üç sembol verdiler ve sonra Hindistan'da birkaç sembol verdiler. Bütün sistemi vermeden önce insanların bu sembolleri nasıl kullanacağını görmek istediler. Bazıları sembolleri iyilik için kullandı, başkaları diğer insanlar üzerinde güç elde etmek için kullandılar, bunlardan çok gizli, kapalı bilgi sistemi yarattılar, sadece bazı rahip - inisiyelere verdiler. Dr. Usui sembolleri Sanskrit yazıtlarda keşfetti ve buradan Reiki'ye sahip olduk.
Üstat Germain şimdi Hari Das vasıtası ile tam 352 sembol sistemini getiriyor, Dünya üzerinde daha önce asla bu olmadı. Germain buna Şambala Çok Boyutlu Şifa dememizi istiyor.
ŞAMBALA ÇOK BOYUTLU ŞİFA NEDİR?
Şambala Çok Boyutlu Şifa, Reiki enerjilerinin genişlemesi olarak düşünülen bir şifa sistemidir. Şambala Çok Boyutlu Şifa, Reiki'yi (352 sembolün ful enerjilerinin spektrumu) ve bazı enerjileri (Mesih Bilinçliliği enerjisi, Mahatma enerjisi) kullanır ve şifanın komple bir sistemini yaratır.
ŞAMBALA ENERJİ KARAKTERİSTİKLERİ
Şambala enerjisinin doğası çok boyutludur, sadece fiziksel seviyede çalışmaz, tüm seviyelerde çalışır. Reiki gibi bedende ve enerji alanında ihtiyaç duyulan yere gider. Şambala sadece zihinsel, duygusal ve spiritüel seviyelerde çalışmaz, hücresel hafızanın en derin seviyelerinde; DNA’da ve enerji bedeninin en yüksek titreşimlerinde çalışır.
USUI REİKİ VE ŞAMBALA ÇOK BOYUTLU ŞİFA ARASINDAKİ FARK
Usui Reiki ve Şambala Çok Boyutlu Şifa arasındaki fark, Şambala Çok Boyutlu Şifa'da St. Germain tarafından verilen ful 352 sembolün olmasıdır, burası ve Kaynak arasındaki her bir seviye için 352 sembol.
Şambala'nın sizi 352 sembol vasıtası ile Her Şeyin Kaynağına/Yaratıcıya/Tanrıçaya/Tanrıya geri götürerek şifanın Kaynağına direkt olarak bağladığı söylenir. Tüm hastalıklar ve dengesizlikler tamamen tüm yaşamın ve sizin kendi ruhunuzun kaynağından ayrı olmaktır. Sembolleri kullanmak için, tüm sembolleri bilmeye gerek yoktur. Semboller Reiki' nin normal el teması ile akar ve eğer bilinçli olarak bilmeye gereksinimi olursa uygulayıcıya sezgisel olarak gelir. Her uygulayıcı bireysel sembolleri farklı algılayabilir, ancak anlamlarının çoğu benzerdir.
ŞAMBALA ŞİFASININ GERÇEK AMACI
Gerçek hedef, artan anlayış ve farkındalık ile bireyin spiritüel deneyimidir. Şambala sisteminde kullanılan enerjilerin ve meditasyonların çoğu kişisel farkındalık ve uyanış içindir.
Şambala sadece bir şifa sistemi değildir, spiritüel gelişmenizi hızlandırmanın yoludur. Şambala Şifası bir din değildir veya özel spiritüel bir yol değildir. Şambala çalışması spiritüel doğadadır, ancak herhangi bir spiritüel yolda olan herkes tarafından kullanılabilir. Sadece Ruha, sevgiye bağlılığa, niyet ve enerji ile şifaya inanç gerekir.
Şambala Çok Boyutlu Şifa bir teknik değildir, bütünlüğü ve özgürlüğü kolaylaştıran bir yoldur.
Şambala'ya uyumlanmak sizi Ben'im varlığınız ile güçlü bir şekilde bağlar ve sizi ışığın Şambala şehrine veya tüm Yükselmiş Üstatların kollektif bilinçliliğine ve sevginin ve ışığın birçok boyutlardaki diğer varlıklarına bağlar.
Şambala Çok Boyutlu Şifa Sistemi Nedir?
Şambala birkaç farklı tipteki enerjilerin karışımıdır:
1. Evrensel Yaşam Gücü (Reiki) Enerjisi, etrafınızdaki “nesneler” dahil tüm varlıklarda işleyen enerjidir. Bu, yaratan ve yaşam veren enerjidir ve bu “nesneleri” de içerir, çünkü onlar da bu enerjiden yapılmıştır. Herkes ve her şey bu enerjiden yapılmıştır. Bu sevgi enerjisidir. Sevgi yakıttır.
2. Mahatma Enerjisi; ayrıca BEN'İM varlığı olarak bilinir. Bu Kaynak olarak Ben'in farkındalığıdır. Bu sizin her şeyden ayrı olduğunuz anlamına gelmez, gerçek şu ki, bu, Birliğin anahtarının içinizde olduğunu söyler. Bu sizin Bütünlüğünüzün gerçekte kim olduğunun tanınmasıdır. Bu Saf, Koşulsuz Sevginin en güçlü enerjilerinden biridir. Bunun Dünyaya yeni bir var oluş yolu getiren harmonik kümelenmeden beri insanlık için mevcut yeni bir enerji olduğu söylenmektedir. İçinizdeki kendinize ulaştığınızda ve Bütünlüğü, Birliği bulduğunuzda, diğer herkesin sizin bir parçanız olduğunu kavrarsınız. Ve siz de herkesin ve her şeyin bir parçasısınız. Her Şey Birdir.
3. Yükselmiş Üstatların Enerjisi; Yükselmiş Üstatlar yeniden doğum döngülerini tamamlamış ve şimdi insanlığın öğretmenleri olarak ruh formunda var olan varlıklardır. Onların amaçları bir bütün olarak gezegenin tekâmülüne ve diğerlerinin spiritüel tekamülüne yardım etmektir.
Çok - Boyutlu Ne Anlama Geliyor?
Şambala Çok - Boyutlu olarak adlandırılıyor, çünkü o Bütünlük üzerine odaklanır. Şambala ile çalışırken öyle seçtiğimizde bizim için çalışmak için gelen hepimizin kendimizin değişik veçhelerimiz var. Bunların bazıları uzun bir süredir taşımakta olduğumuz fiziksel ağrı olarak tanıdıktır. Diğer zamanlar olaylar ortaya çıkar ve bunların neden olduğunu bilmeyiz. Artık çalışmayan ilişkilerin bırakıldığı zor bir zaman geçirmemizin nedenini bilmeyiz. Bizi inciten, birine veya var olmanın bir yoluna öyle çekilmiş hissederiz ki, bunun neden olduğunu anlayamayız, o kadar çok şifa verdikten sonra, yardımı olmaz. Bu çoğumuzun yardım, yanıtlar için arayışa başladığımız zamandır ve olaylara bakmanın bütünüyle yeni yollarını, bütünüyle yeni anlayışlarını eşzamanlılıklar ile keşfederiz.
Daha önceden var olduğunu bilmediğimiz bir dünyayı keşfederiz. Anlamaya başlarız ve eşzamanlılıkların tüm yaşamın birbirine bağlı olduğu anlamına geldiğini derinden hissederiz. Bu bize kendimizin ve diğerlerinin, sevgiye, şifaya ve bütünlüğe gereksinimi olan diğer parçalarının yeni anlayışlarını verir. Eğer yükseliş fikrini bütün olmak olarak düşünürseniz, o zaman Şambala Çok - Boyutlu Şifa bize sevmek, iyileşmek ve bireysel ve kollektif olarak kim olduğumuzu bütünleştirmek için yardımcı olur. Yeni kavrayışlar geçmiş yaşamları, sezgisel gelişmeyi, enerjisel bağlantıları, rehberlerle, meleklerle ve sevdiğiniz yardımcılarla ve öte aleme geçenlerle vs. çalışmayı kapsayan yeni yolları açar. Dünya Ana'nın derinden hissedilen sevgisi ve partnerlik hissi açılır. Bunlar herkesin deneyimleyeceği şeyler değilken, şifa enerjileri ile çalışan çoğu kişi için gerçektir. Şambala Çok - Boyutlu olarak adlandırılır, çünkü Bütünlük kendimizin tüm seviyelerinin iyileşmesini kapsar. Her Şey Bir'dir.
Bir çok insan Şambala'yı Reiki'den bir sonraki adım olarak adlandırıyor. Şambala'nın diğer herhangi bir Reiki ekolünden daha iyi olduğunu söylemek niyet edilmemiştir. Anlatılmak istenen Şambala'nın kendimiz ile başlayan, tüm yaşamın birbirine bağlılığı vasıtası ile şifa üzerine odaklanmaya izin veren enerjilerin bir harmanı olduğudur. Şambala enerjileri nedeni ile, gezegeni ve tüm yaşamı iyileştirmek kendini - iyileştirme ile yapılabilir. Diğer Reiki ekolleri ile gerçekleşen birçok şifa başarıları keşfedeceksiniz, ama Şambala'nın odağı kişisel şifa vasıtası ile gezegensel şifadır.
Eğer durum böyle ise, neden el ile şifa olarak öğretildiğini merak edebilirsiniz. Onu bu şekilde öğretmeyi seçiyorum, çünkü çoğu insan iyileştirmek için ve kendilerini Birliğin hizmetine sunmak için dokunsal/dokunulur, genel bir duyum yolu arıyor. Bunu bir Reiki formu olarak öğretmek bir anlam veriyor, çünkü yıllarca çalışmaya gerek yok. Spiritüel gelişim ile ilgili okumak yerine, Şambala onu canlı yaşamanıza ve o olmanıza yardım ediyor. O bir günde birkaç dakika şifa verirken bunu yapmaya yardım ediyor ve Çok - Boyutlu veçhe vasıtası ile siz spiritüel olarak açılırken ortaya çıkan korkuyu ve diğer kişisel sorunları bütünleştirmeye yardım ediyor.
REİKİ'NİN DR USUI'DEN ÖNCEKİ HİKAYESİ
Reiki kadim Atlantis'te tasarlanan bir sistemdir. Yükselmiş Üstat St. Germain olarak bilinen Şifa Tapınağının yüksek rahibi tarafından yaratılmıştır. Bu rahip Atlantis'teki merkez tapınaklardan ayrılmış ve Atlantislilerin Inspirers (İlam edenler/vahyedenler) dediği kendi kabilesini veya klanını yaratmak için Atlantis'in uzak dağlarına yolculuk yaptı. Inspirers kendilerini ana kıta Atlantis'te oturanlardan ayırdılar. Atlantis ırkının fiziksel ve spiritüel ilerlemesi tarafından muhakeme edilen ırksal farklılıkları kaldırmak ve uzaklaştırmak için tüm Atlantislilerin spiritüel gelişimini eşitleyecek bir teknik ve yol bulmayı aradılar. Spiritüel ve fiziksel olarak geri kalmış olduğu düşünülen birçok Atlantisli rahipler, rahibeler ve Atlantis Adasının Kraliyet aileleri tarafından köle olarak kullanılıyordu. O yaşamında, St.Germain'e, bir bireyin enerji sistemine direkt olarak yansıtılabilecek ve mevcut spiritüel handikabını (engel, yük) aşacak ve diğer Atlantisliler ile eşit yapacak yeterli seviyeye kadar onun titreşimini yükseltecek bir seri semboller verildi. Ona 22 sembol verildi, bu üstat rakamıdır. Atlantis çöktüğü zaman St Germain birçok takipçi arkadaşı ile birlikte kadim Tibet'e gitti. Burada spiritüel bilinçliliği yükseltme uygulamasını devam ettirmeye çalıştılar. Bu uygulamanın nasıl sonuç vereceğini görmek için Atlantis toprağına yakın birkaç kişiye üç adet sembol verdiler. Onların birçoğu sembolleri kullandılar ve spiritüel gelişimleri iyi seviyeye geldi. Ancak diğerleri bu gücü karanlık, negatif bir yolla kullandılar. Sembolleri tahrif ettiler ve çarpıttılar, dönüştürdüler ve değiştirdiler. St. Germain ve Inspirers bu zamanda 22 sembolün hepsini hiç kimseye vermemeye karar verdiler. Bugünkü uygulandığı şekli ile Reiki sistemi tamam olmayan bir sistemdir. O bazıları Akaşik kayıtlardan direkt olarak çekilen bir çok sembolü kapsayan bir sistemdir, insanlığa St.Germain tarafından verilmiştir, ancak icat edilen, yaratılan bazıları farklı tip enerji çekiyor. Tam Şambala Sisteminde 352 Sembolün olduğu St Germain tarafından bugün bildirilmiştir. Bu Kozmik Gücün Kaynağına kadar 352 Seviye/İnisiyasyon'a karşılık gelen 352 semboldür. Yukarıda nasılsa, aşağıda öyledir.
Bu enerjiye uyumlanmak için daha önceden herhangi bir enerjiye uyumlanma şartı yoktur ama herhangi bir Reiki sisteminde çalışıyor olması benim öğrenciyi bu sisteme uyumlarken tercih sebebimdir. Öğrenci adayı unutmamalıdır ki, diğer enerji sistemlerinde olduğu gibi, bu enerji sistemi de kişiye sorumluluk getirir. Uyumlanacak öğrenci adayı bilmelidir ki, etrafında enerjiye ihtiyacı olan birilerini gördüğünde, ona yardımcı olma teklifini sunabilmeli, bu enerji sistemi hakkında bilgi vermeli ve mümkünse danışanının onayı neticesinde çalışma seansları yapmalıdır.
Uyumlamalar, aylık bir program içerisinde olduğu gibi, program harici bir gün de yapılabilmektedir. Bu enerji kanalına uyumlanmak için iletişim formunu doldurarak, direkt e-posta atarak yahut sosyal medya hesaplarından bize ulaşarak talepte bulunabilirsiniz. Uyumlanan öğrenci, bu enerji üzerine, bu enerjiyi nasıl kullanabileceğini öğreneceği bir ders notu ve dijital bir sertifika alacaktır. Öğrencinin gelişimi ve bu enerjiyi sağlıklı kullanabilmesi açısından, paylaşmak ve soru sormak istediği durumlarda bir öğretmen olarak onların yanlarında olacağımı ve enerji çalışmalarına süpervizyon desteği vereceğimi eklemek isterim.
Kaynak:Taner Tözün
|
|
|
Ucuncu Boyuttan Ayrilmaya Hazir misiniz? |
Yazar: EvrimBilge - 12-09-2017, Saat: 15:25 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Bu yaziyi yazmamin sebebi, uyandirilisin hizlandirilmasidir. Cunku yeni uyanacaklar, gelen yogun enerjinin etkisiyle depresif durumlar yasayabilirler. Ucuncu boyuttan koparken, neler olacagini bilmezlerse yasadiklarini yanlis yorumlayip, kendilerine ruhsal veya fiziksel zarar verebilirler. Bu yuzden neler olabilecegine bir goz atmak faydalidir.
Perdenin diger tarafindan gelen destekle, 2017'deki yukselise daha cok insani tasimak icin; hizli bir uyandirilis basladi. Bunun icin gerekli tum frekans duzenlemeleri, dna aktivasyonlari ve enerji takviyesi yapiliyor. Evrensel bir plan mukemmel bir sekilde isliyor.
Onceden uyandirilmis olanlar bu donemi cok uyuyarak ve surekli topraklanarak rahat atlatabilirler. Ama hala uyanmamis olanlar biraz zorlanacaktir. Cunku; onceden salinan enerjilerle yavas yavas bir uyanis yapamadiklari icin; daha yuksek bir enerjiyle aniden bir sok etkisiyle uyanis yasayacaklar ki buda onlarda bazi sorunlara yol acabilir. Bas agrisi, eklem agrilari, diz- boyun -bel agrilari artabilir. Beslenme ve agiz tadi degismesi, ani kilo degisimleri, sac ve tirnaklarin cabuk uzamasi, ruyalarin degismesi, ates basmalari, bas ve ellerde karincalanma, elektriklenme gorulebilir. Ayrica dorduncu boyut realitesinden gurultuler, sesler duyulabilir, olmus akrabalarin goruntuleri veya ziyaretleri gorulebilir. Dogayi ve hayvanlari hissetme, tum duygulari en ust duzeyde yasayarak asiri duyarli olma durumu olabilir. Bunlar bilinirse, uyumlanma hizlanir.
Yukarida saydigim belirtileri yasamaya baslayanlar bilsinler ki; hasta degiller. Bunlar degisimin isaretleridir. Uyanisin belirtileridir. Ucuncu boyut realitesinden kopusun baslangicidir. Bol bol su icmek, uyumak, yalniz kalmak, topraklanmak, dogada zaman gecirmek, hayvanlarla zaman gecirmek cok iyi gelecektir.
Uyandiktan bir sure sonra dusunceler degismeye baslayinca, farkindalik artinca; insan hassaslasmaya basliyor. Dunyadaki tum haksizliklara, acilara, mutluluklara herkesten daha cok tepki vermeye basliyor. Cunku insan, artik herseyle bir butun oldugunu, 'Bir' oldugunu anliyor. Tas, toprak, su, agac, hayvan, insan ve en kucuk organizmaya kadar her duyguyu hissetmeye basliyor.
Onceden uyandirilmis olanlar bu donemi cok uyuyarak ve surekli topraklanarak rahat atlatabilirler. Ama hala uyanmamis olanlar biraz zorlanacaktir. Cunku; onceden salinan enerjilerle yavas yavas bir uyanis yapamadiklari icin; daha yuksek bir enerjiyle aniden bir sok etkisiyle uyanis yasayacaklar ki buda onlarda bazi sorunlara yol acabilir. Bas agrisi, eklem agrilari, diz- boyun -bel agrilari artabilir. Beslenme ve agiz tadi degismesi, ani kilo degisimleri, sac ve tirnaklarin cabuk uzamasi, ruyalarin degismesi, ates basmalari, bas ve ellerde karincalanma, elektriklenme gorulebilir. Ayrica dorduncu boyut realitesinden gurultuler, sesler duyulabilir, olmus akrabalarin goruntuleri veya ziyaretleri gorulebilir. Dogayi ve hayvanlari hissetme, tum duygulari en ust duzeyde yasayarak asiri duyarli olma durumu olabilir. Bunlar bilinirse, uyumlanma hizlanir.

Yukarida saydigim belirtileri yasamaya baslayanlar bilsinler ki; hasta degiller. Bunlar degisimin isaretleridir. Uyanisin belirtileridir. Ucuncu boyut realitesinden kopusun baslangicidir. Bol bol su icmek, uyumak, yalniz kalmak, topraklanmak, dogada zaman gecirmek, hayvanlarla zaman gecirmek cok iyi gelecektir.
Uyandiktan bir sure sonra dusunceler degismeye baslayinca, farkindalik artinca; insan hassaslasmaya basliyor. Dunyadaki tum haksizliklara, acilara, mutluluklara herkesten daha cok tepki vermeye basliyor. Cunku insan, artik herseyle bir butun oldugunu, 'Bir' oldugunu anliyor. Tas, toprak, su, agac, hayvan, insan ve en kucuk organizmaya kadar her duyguyu hissetmeye basliyor.
Ya siz? Hic kendinizi bu dunyaya ait degilmis gibi hissettiniz mi? Cevrenizde yasananlari anlamakta zorlaniyor musunuz? Dunyaya sanki bir perdenin arkasindan bakiyormus gibi hissediyor musunuz? Bu dunya bana gore degil, olaylari ve insanlari anlamakta zorlaniyorum dediniz mi? Dunyayi terk etmeyi dusundunuz mu? Sisteme karsi gelip, sokaga cikip delicesine bagirasiniz geldi mi? Uyumsuzlugunuzun arttigini ve kimsenin sizi anlamadigini dusundunuz mu? Kendinizi yapa yalniz hissettiniz mi? Onceden zevk aldiginiz ve onemsediginiz herseyin artik bir anlami olmadigini anladiniz mi? Para, mal, mulk, ev, araba sahibi olmanin bir onemi olmadigini farkettiniz mi? Eger bunlari yasiyorsaniz siz de uyanmislardansiniz. Ucuncu boyut realitesinde yasamiyorsunuz artik. Muhtemelen dort veya besinci boyutta yasiyorsunuzdur (Gorevliler dahil degil). Ucuncu boyut yasaminin temeli olan egolar size anlamsiz gelir, frekansinizi dusurur ve kendizi rahatsiz hissedersiniz. Bu yuzden hem o realiteyi yasatacak kisilerden hem de ortamlardan kacip ya kendinizi eve kapatirsiniz yada dogaya kosarsiniz. Yalnizlik en buyuk dostunuz olur. Sizi saf sevgi, baris, huzur ve birlik temelindeki kisi yada ortamlar mutlu edebilir. Artik karanligi aydinlatan bir fenere donusmussunuzdur. Hayirli Olsun! Durumunuzdan sikayet etmeyin, biraz daha sabredin. Acilarimiz, uyanis hizlandikca daha da azalacaktir. Gun gelecek baska alanlardan sadece sevgiyi hissedecegiz. Bizler bunun icin buradayiz. yan cizip onden kacmak olmaz,...
2000'li yillarda dogmus simdinin gencleri ucuncu boyut dunya yasamini anlamakta zorlaniyorlar. Bu yuzden simdiki anki genclerin cogu uyumsuluk yuzunden depresyonda. Cunku aileler, egitim sistemi ve cevre kosullari onlarin ruh bilincine uygun degil. Bu gencler dorduncu boyut bilinciyle, ucuncu boyut realitesinin sorunlariyla basetmeye calisiyorlar. Bu yuzden basaramayanlarin enerjileri dusuyor ve dunya hayatindan erken bikkinlik basliyor. Bazisi erken ayriliyor yada gorevini iptal ediyor. Basaranlar birer kurtariciya donusuyor ve isik saciyorlar.
Hele yeni dogan cocuklar...direk en yuksek boyutlardan dunyaya giris yapiyorlar. Bir kac sene sonra onlarin yayacagi isik tum karanligi ve negatifligi yok edecektir....ve Oyledir.
Kaynak:aasmaestefan
|
|
|
Karmik İlişki Temizliği |
Yazar: EvrimBilge - 12-09-2017, Saat: 15:21 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Karmik ilişkileri temizleyici, karmik olarak başlatılmış koşul veya bariyerlerin ileriki şifalandırılmalarını ve serbest bırakılmalarını sağlamak için sizin sübtil enerji bedenlerinizde çalışacaktır.
Aydınlatma ve temizleme işlemleri bütün enerji bedenlerde – fiziksel, eterik, duygusal, zihinsel ve spritüel tüm bedenlerde yer alacaktır. Bu temizlik karmik ilişkilerdeki tüm karmik kalıpları ortadan kaldıracaktır böylelikle, yaşamınız ve başkaları ile olan ilişkileriniz dönüşüme uğrayacaktır.
İlişkilerinizi etkileyen karmik kalıpların bilinçsel bilgilerini blokaja eden her şeyi yok edecektir. İstenmeyen yıkıcı geçmiş yaşam kalıplarını çözecektir. Kişisel gelişim ve daha uyanık bilinç sağlayacaktır.
Karmik ilişki temizleyici, ilişkilerinizde sevdiğiniz kişilerde bile size faydası olmayan, sürekli tekrarlanan eski kalıpları, saklı, bilinçsiz etkileri ortadan kaldıracaktır. Böylece, ilişkilerdeki karmik etkileri tanımanıza ve geçmişin sınırlandırılmalarından öteye gidebilmenize yardımcı olur. Bu da, diğer ruhların yaşamınıza getirdiği derslerin; farkındalığın hediyeleri olarak, karşılamanızı sağlar.
Karmik ilişkileri temizlemek, geçmiş travmaları şifalandırır, korkuları çözer, disfonksiyonel dinamik ilişkileri temizler ve ruhtaki görünmeyen yaraları iyileştirir. Temizlik işlemleri esnasında, yıkıcı döngüler içinde seyreden ilişkilerinizin sebep olduğu, karma ve duyguları serbest bırakırsınız.
Sağlığa negatif etkileri olan, doğuma veya doğum öncesine ait korkunun, öfkenin, kayıp ve terklerin duygusal yaralarını şifalandırır, duygusal ve karmik ilişkileri temizler. Bu temizlik enerjisi, negatif karma ve karmik ilişkileri pozitifliğe dönüştürüp, sizi utanç ve suçluluğun ötesine taşıyarak yardımcı olacaktır. Diğerlerinin negatif düşünce, duygu, niyetlerini, bağlantı ve enerjilerinin etkilerini ortadan kaldıracaktır.
Karmik ilişkileri temizlemek, hayatınızda sürekli aynı deneyimleri tekrarlamak yerine, yeni yaklaşım ve çözümleri geliştirmeyi öğretecektir. Bu güçlü enerji, negatif kalıpları öyle bir dönüşüme uğratacaktır ki, sevdiklerinizde daha bilinçli, sevecen ve etkileşimli davranışları seçeceksiniz.
Eskiler temizlendikçe, size bir yeni idrak, anlayış gelecektir, böylelikle sizi mutluluk, neşe ve özgürlükten uzak tutan karmik yaraların gücü altında olmak yerine, daha iyi ilişkiler kurabilmeyi bileceksiniz. Sonuç olarak, kendi kaderinizi seçmekte ve geleceğinizi şekillendirmekte özgürsünüz.
Sıklıkla, bir karmik bağlantının şifalanması normalde ömür boyu sürebilir ama karmik ilişki temizleme enerjileri ile bir anda alınması gereken ders alınır ve kişi serbest kalır böylece, ilişki serbest bırakılır veya o kişi ile devamlı olarak sevgi çerçevesinde kutsal bir ilişki oluşturulur.
Sisteme bir kez uyumlandıktan sonra siz de başkalarını bu sisteme uyumlayabilirsiniz.
Kaynak:reikihayat
|
|
|
Çok Boyutlu Farkındalık Arınması ve Aktivasyon Sistemi |
Yazar: EvrimBilge - 12-09-2017, Saat: 15:14 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Çok Boyutlu Farkındalık Arınması ve Aktivasyon Sistemi uyumlaması ve aktivasyonu, çok boyutlu farkındalığı deneyimlemek amacı ile bilinçli bir şekilde diğer boyutlara erişime ek olarak, etkin olmayan psişik yeteneklerimizi aktive etme güçlerini sunar.
Bize, diğer alemlerdeki yüksek varlıklarla direk olarak bağlantı sağlar, böylece bilgi, rehberlik, bilgelik, kavramlarına ulaşırız ve onları burada faydalı hale getirebilecek şekle dönüştürürüz.
Bu yüce alemlerin çok boyutluluğu, demektir ki, şifalandırma yeteneklerimizi ve çok boyutlu farkındalığımızı artıran, çok boyutlu duyusal farkındalık yolu ile gelen bilgi, içgörü ve bilgeliktir.
Bu enerji, yeryüzünde normal öğrenme yöntemi ile hatta kanallama veya medyumluk yetenekleri de bunun içine dahil olarak, öğrenemeyeceğimiz bilgilere ulaştırır, bununla da kalmaz, yeni bilgileri, gerçekliğimizi daha iyiye götürmek için assimile etmemize yardımcı olur ve hayatımıza katmamızı sağlar.
Bu enerji ile, yüksek benliğimizin vibrasyonları, devamlı değişen bilinçliliğin yüksek vibrasyonlarına ulaşır. Çünkü, bu yüksek vibrasyonel enerjiye alışık olmadığımızdan, bu aktivasyon, bizim uyum sağlamamıza yardımcı olacaktır. Aldığımız yüksek bilgileri benimsedikçe “ Her Şeyde Birlik” bilincinde olmaya bir ileri daha adım atmanın, şaşırtıcı farkındalığını deneyimleyeceğiz.
Eski fiziksel, zihinsel, duygusal, spiritüel blokajlar ve negatif enerjiler, bedenlerimizden serbest kalacaktır. Güçlü bir çakra temizliği ve “yeni çakra” açılmaları da dahil olmak üzere deneyimlenecektir.
Hayatımızda, fiziksel bedenin ötesinden, enerjitik bedenin sınırlanmasından, geçmiş hayatlardan kaynaklanan travma sebepleri, zor kalıplar, sınırlar ve sorunlar çözülücektir.
Bütün engeller temizlenip, çözüldükçe yeni olasılıklar ortaya çıkacak, yüksek ışık alemlerinin ışıklarını tanır hale geleceksiniz ki bu da gerçekliğinizi daha parlak ve başdöndürücü hale getirecektir.
Sisteme bir kez uyumlandıktan sonra siz de başkalarını bu sisteme uyumlayabilirsiniz.
Kaynak:reikihayat
|
|
|
Güne Mükemmel Başlamak İçin Altın Öneriler |
Yazar: EvrimBilge - 12-09-2017, Saat: 13:07 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Güne güzel, pozitif ve enerjili başlamanın püf noktaları
Güne Mükemmel Bir Başlangıç-24 saate 25 altın öneri…
Bize verilen en büyük servet, en büyük emanet hayatımızdır. Hayatımız doğum ile ölüm arasındaki sokağın adıdır. Doğduğumuz andan itibaren yol almaya başladığımız, tükettiğimiz bir çift şeritli bir yoldur. Bu olda bazıları gelirken bazıları da ömürlerini tamamlamış dostlar yurduna göçmektedir. Hayatımız, ömrümüz yıllardan, aylardan ve günlerden oluşmaktadır. Yüce yaratıcımız bize her gün 24 saat hediye etmektedir. Bu 24 saati 24 altın olarak da kabul edebiliriz. Hayatı güzelleştirmek gün içinde bize verilen 24 altından ne kadarını güzel bir şekilde değerlendirdiğimizle alakalıdır.
Nasıl ki, kalite bir bütünü oluşturan bileşenlerin kaliteleriyle doğru orantılıysa hayat kalitemizde günlerin kalitesine bağlıdır. Günler kaliteli tamamlanıyorsa muhtemelen hayatta kaliteli tamamlanacaktır.
Güne olabildiğince erken ve güneş doğmadan kalkılmalıdır. Hatta bir gün öncesinden kaylule denilen öğlen uykusu alınarak gecenin son üçte birinde uyanabiliriz. Güneş bizi uyurken yatağımızda bulamamalıdır. Güne güzel başlayabilmek için gece 8-9 saatten fazla uyumadan kalkılmalıdır. Hafta sonu dâhil olmak üzere 8-9 saatten fazla uyku yarar yerine zarar getirmektedir bünyemize ve hayatımıza. Bunun yanında uzmanlar hep aynı saatte uyanmayı önermektedirler. Güne zinde başlamak için, güne mutlaka oda sıcaklığında bir 2 bardak su içerek, ardından dengeli bir kahvaltı ederek başlanılmalıdır. Kahvaltı mümkünse ailece hoş sohbet bir ortamda alınmalıdır. Böyle sofralarda yiyecekler yanında gün boyu bize mutlu kılacak soyut gıdalar da almış oluruz.
Güne güzel başlamak, bütün günü enerji dolu, mutlu ve huzurlu geçirmemize zemin hazırlayacak 24 saatimize 25 altın öneri olarak şunlar olabilir. Bunları herkes kendi hayatında deneyebilir. Başka altın öneriler ve enerji veren yöntemlerde bulmak da mümkündür. Önemli olan böyle bir irademizi, böyle bir arayışımızı ortaya koymaktır. Belki her arayan bulamayabilir ancak bulanlar hep arayanlar içinden çıkmıştır.
Her şeyden evvel iyi niyetle güne başlamalı, kötü düşünceleri, meşru olmayan düşünceleri kafamızdan silip atmalıyız. Uyandığımızda ilk olarak Mevla’mıza (cc) bize küçük ölüm olan uykudan uyandırdığı, yeniden ruh ve hayat verdiği için şükrederek kontağı açmalıyız. Kendimizi, sahip olduklarımızı severek başlayalım güne.
Her güne gülümseyerek sevgiyle başlayalım. Çünkü Marcus Auelius’ bize şöyle diyor: “Her yeni gün, kendi armağanlarıyla gelir.”
Uyandığımız her yeni günün sabahında nefes alıyor olmayı şükrettikten sonra, gülümseyerek ve müzik dinleyerek başlarsak, koşarak hızlanırsak bile daha kolay başlayacaktır günümüz.
Her gün bize verilen yeni bir hediye, 24 altındır. Ve her gün bundan sonraki hayatımızın ilk günüdür. Her yeni günü bizim günümüz ilan edelim, yeni bir heyecanla, yeni bir istekle sarılalım hayata, güzelliklere. Güzelleştirelim gönlümüzü, güzelleştirelim gönülleri, güzelleştirelim dünyamızı. Kırmayalım gönlünü, incitmeyelim ruhunu günümüzün, gönlümüzün, gönüllerin ve dünyanın.
Prof.Dr. Doğu Ergil hocamız bakın ne güzel diyor “Hayatımızı yönlendiren bilincimizdir. Bilincimizi yönlendiren de zihnimizdir. Güne başlarken ilk düşüncemiz barışçı olursa yaşama attığımız bu tohum,altında huzurla yaşayacağımız bir ağaca dönüşür. Onu dikkat ve özenle suladığımız sürece barış içinde birlikte yaşayabiliriz. Çoğunluk bunu yarsa kocaman bir ormanımız olur. “

Sabah Menüsü…
1 adet lekesiz gönül..
1 adet açık yürek
500 gr. Güler yüz
250 gr. Tatlı dil
100 gr. Hürmet
1 çorba kaşığı sevgi
1 çaykaşığı hoşgörü
1 su bardağı iyi niyet
1 tutam samimiyet
1 ölçek dürüstlük
Göz kararı saygı…
01. Güne gül koklayarak başlamak. Gül kokusunu hayatınızın bir parçası yapın. Ayrıca güne gül koklayarak başlamanın başarıda, olumlu olmada, insanlar arası ilişkilerin etkinliğine olumlu katkıları olduğu tespit edilmiştir.
02. Güne kalbimizin ilacı şifa ve rahmet kaynağı güzel ilahiler dinleyerek, okuyarak başlamak, (aracımızda da dinleyebiliriz)
03. Size verilmiş olan uykudan uyanma hediyesini görün ve dua ediniz.
04. Bir iki sayfa Kur’an-ı Kerim okuyarak, dinleyerek başlamak. Güne Kur’an’la başlamalıyız. “Bugün Kur’an okudun mu?” sorusunu mutlaka kendimize soralım ve sevdiklerimize hatırlatalım. Kur’an yaşayıp anlattıkça öğretilir, öğrenilip yaşandıkça anlatılır. Okumayı bilmiyorsak bile açık yüzüne bakarak kapatabiliriz.
05. Güne sabah ezanı okunurken pencerelerimizi açarak onun bereketinden, feyzinden istifade ederek başlamak.
06. Güne birisine tebessüm ederek başlamak,
07. Güne herhangi bir canlıya bir iyilik yaparak başlamak, yoldaki taşı kaldırmak. Yaptığınız bu yardımlar Yaratıcımızın (cc) rızasını kazanacağı gibi, sizin ihtiyaç duyduğunuz şeylere de yardım olarak gelecektir. Yardım eden kişinin mutluluğu artar. Bu iyiliği herhangi bir insana, bir çocuğa, bir ağaca, bir hayvana, yola yapabilirsiniz. Yoldaki taşı kaldırarak yolu sevindirebilirsiniz. Evinizdeki evcil hayvanlara, kümes hayvanlarına yem vererek, onlara evinizdeki yemek artıklarını, karpuz kabuklarını, yenebilecek gıdaları vererek sevindirebilirsiniz.
08. Güne kâinatla ağaçla, böcekle, köpekle, kediyle selamlaşarak başlamak, mümkünse onlara bir şeyler vererek, ihtiyaçlarını gidererek onları sevindirerek başlamak, yeşile, çevreye bakarak başlamak, Gözünüzün su ve yeşillik görmesi şart, böylece doğaya daha kolay uyum sağlarsanız.
09. Güne Yüce Yaratıcımıza dua ederek, günümüz güzel geçmesini bize nasip etmesini dileyerek başlamak
10. Güne evden mutlulukla ve helalleşerek ayrılarak başlamak,
11. Güne güneş doğmadan erken kalkarak başlamak, üzerimize güneşi doğurmadan kalkmaya alışmak,
12. Güne kahvaltıyla başlamak, kahvaltıyı hiçbir şartta eksik etmemek, Sabah kahvaltısı her halükarda, muhakkak yapılmalıdır. Sabah kahvaltısının faydaları her konuda çok fazla. Kahvaltısız dışarı çıkılmamaya çalışılmalıdır. Kahvaltı aile efradını bir araya toplamaya, hasbıhal etmeye da vesile olmaktadır.
13. Güne olumlu ve enerjik insanlarla sohbet ederek başlamak, ilk görüşmelerimizi tercihen sevdiğimiz, pozitif yaşam enerjisine sahip güzel insanlarla yapmak.
14. Güne ruha huzur veren güzel müzikler dinleyerek başlamak.
15. Güne bir bardak odak sıcaklığında su içerek başlamak, Vücut ısınız artarsa stresiniz artar.
16. Sahip olduklarımıza şükrederek başlamak,
17. Su sesi dinlemek,
18. Güne enerji ve güç veren, olumlu bir mesaj ile başlamak.
19. Güne üç kişiye onları ne çok sevdiğinizi söyleyerek başlamak,
20. Üzerinizde emeği olan, minnettar olduğunuz (ustanız, anne-babanız, öğretmeniniz olabilir) birisiyle, gönülden sevdiğiniz çocukluk, öğrencilik veya askerlik arkadaşınız ile görüşme yapmak,
21. Her gün 5 dakikanızı tefekkür-ü mevt (ölümü düşünmek) yaparak geçirmek,
22. Tanımadığınız insanların gözlerine bakıp gülümseyerek merhaba demek,
23. Küçük çocuk, yavru hayvan sevmek, onlardan enerji almak, onları sevindirmek,
24. Yaşamınızdaki insanları minik çocuklar ve yüz yaşında ihtiyarlar olarak düşünmek.
25. Düzenli olarak vücut egzersizleri yapmak, Sabahları yumuşak, akşamları ise sert sporlar yapabilirsiniz.
26. Alacağınız ılık bir duş gün boyu zinde olmanıza yardım edecektir.
27. Yeşile, çevreye bakmak,
28. Kabuklarıyla birlikte bir elma yemek (özellikle kırmızı elma yeşil elmaya göre daha fazla öneriliyor)
29. Sabah kalktığımızda aç karnımıza içeceğimiz bir kaşık zeytinyağı pek rahatsızlıkların giderilmesine, vücut sistemimin daha iyi çalışmasına yardımcı olur.
30. Güne aileniz, çalışanlarınız, ülkemiz ve dünyamız için bizlere iyilikleri nasip etmesi, kötülüklerden, kazalardan, belalardan, afatlardan koruması için dua ederek başlayabiliriz.
Âile sağlamlığı, rûhî olgunluğa paralel olarak bilhassa karşılıklı geçim ehli olmaya da bağlıdır. Bu, birçok güzellik ve hayırlı neticelerin en mühim şartıdır. Mevlânâ Hazretleri buyurur:
“Gül, o güzel kokuyu diken ile hoş geçindiği için kazandı. Bu hakîkati gülden de işit. Bak, o ne diyor: Dikenle beraber bulunduğum için neden gama düşeyim, neden kendimi kedere salayım? Ben ki, gülmeyi, o kötü huylu dikenin beraberliğine katlandığım için elde ettim. Onun vesîlesiyle âleme güzellikler ve hoş kokular sunma imkânına kavuştum…”
Bu gül, bize de diyor ki: “Sen de benim gibi ol!”
Bizde günümüze gülerek başlamalı, gönlümüzde yeşerttiğimiz gülün kokularını mavi gök kubbemiz altında yaşan paydaşlarımızla paylaşmalıyız. Onların gönüllerine de ferahlar, ışık taşımalıyız. Gülmek her yüze yakışır ve her yüzü güzelleştirir. Tebessüm hüznü ve üzüntüyü giderir. Rahmetli Barış Manço’muzun deyimiyle de “Hayatta ilk öğrenilmesi gereken dil tatlı dil’dir”. Belki de “Güleryüz, Tatlı dil” yaklaşımını hayatımızın mottosu olarak kabul etsek ne güzel olur. O zaman güler yüzlü, tatlı dilli işyerlerinde, sokaklarda, mahallelerde, ülkelerde ve dünyamızda mutluluk, enerji ve sevgi hâkim olur. Kavga yerine barış, bireysellik yerine paylaşım, nefret yerine sevgi kokuları oluşur yamaçlarda. Hayat kelimelerle değil gönüllerle yaşanır. Yaşamaktan ziyade yaşatma ideali taşıyan, yemekten ziyade yedirmekten mutluluk duyan, almaktan ziyade vermeyi tercih eden kutlu insanlar oluşturur toplulukları.
Uykumuzu tam almadan öfke edalı kalktığımız bir günde, yapacağımız o işlere gerginlik ve öfkemizi aksettirebiliriz. Veya çocuğumuzun, eşimizin canımızı sıktığı, bizi üzdüğü bir günde, o can sıkıntımızı işimize yansıtabiliriz. Aslında gündüzün kalitesi gecemizin, aile içi yaşamımızın yapısıyla çok alakalıdır.
Güzel başladığımız, güzel geçirdiğimiz günümüzün kapanışını yine şükürle, tefekkürle, dua ile yapmalıyız. Çünkü her gece bir gündüze, her gündüz de bir geceye gebedir aynen her başlangıcın bir sonu, her sonunda bir başlangıcı olduğu gibi.
Güzel bir şekilde çiçek kokularıyla başlayan gününüz hiç bitmeyecek gibi uzayacaktır. Günleriniz duru, coşkulu ve su aydınlığında geçsin. Muhabbet, saadet ve selamet eksik olmasın içinden.
Gönüllerde aziz olunuz, sağlıcakla kalınız.
Kaynak:Reçep Ali Topçu
|
|
|
NEGATİF ENERJİLERDEN ARINMAK, TEMİZLENMEK ve KORUNMAK |
Yazar: Magnetho - 11-09-2017, Saat: 21:43 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM
- Yorum Yok
|
 |
Günümüz şartlarında insanoğlunun yaşam kalitesini, değerlerini ve beklentilerini gözden geçirdiğimizde, çok büyük bir kitlenin mutsuz, endişeli, sinirli, manevi ve fiziki bütüncül sağlıktan uzak olduğunu, bireysel ilişkilerdeki ahengin tatmin etmediğini, negatif kısır bir döngü yaşamakta olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Fark eden gözlerle baktığımızda dünyanın bir adalet platformundan çok mücadele platformu olduğunu ve bu platformda başarılı olabilmenin sadece pozitifte kalarak ilerlemekle olmadığını, pozitifte kalabilmenin sadece nötr yani sıfır noktası olduğunu, bu değerin üstünde yapılması muhtemel eylem ve niyetlerin bizlere sağlık, huzur ve bereketi mutlulukla yaşatabileceğini bilmek yada bizim adımıza hoş olmayan neticesini yaşamak durumundayız.
İçerisinde bulunduğumuz sonsuz uyumun yada diğer adıyla kainatın sürekliliğini sağlayan mutlak yasaların bilincinde olmak ise çok ayrı avantajlar sağlayabilmektedir. Bu yasaların bilinerek uygulanması ve bu yasalara şartsız uyulması içinde bulunduğumuz değerlerin lehimize çevrilmesine vesile olabilmektedir.
“Aynısı aynısı” çeker yasası kapsamında ürettiğimiz yada mevcut bulunan her anlamdaki negatif değer ve enerjiler, ilk önce auramızda, diğer adıyla enerji bedenimizde bir süre kaldıktan sonra fizik bedenimize inmektedir. Fizik bedenimizde bir süre durduktan sonra ise, bir yada birkaç negatif etiketli enerji, fiziki yada manevi hastalığa sebep olmaktadır. Bu süreçte farkında olmamız gereken bir diğer konu ise bu negatiflerin bizleri sağlık, huzur, bereket ve ilişkilerimizide etkilediğidir.

Her canlıda olduğu gibi varoluşun ilk anından yaşanan son ana kadar gelinen süreçte mevcut bulunan negatif enerjilerin hangi anlara ait olduğu bilinerek ve tekniğine uygun şartlarda temizlenerek arındırılması ilgili kişiye inanılmaz bir rahatlık ve pozitif ivme sağlamaktadır, negatiflerinden arınmış bir kişinin hafiflediği, tüm değer ve olaylara farkında olarak olaylara pozitif bakması, olanı olduğu gibi görebilmesinin ardından hak ettiği sağlık, huzur, bereket ve mutluluğa ulaşması ve kainatla senkronize olarak pozitif olarak bütünün içerisindeki mevcut sinerjiyle güçlenerek varolması kolaylıkla yaşanabilmektedir.
Negatif enerjilerin arındırılarak temizlenmesinin sonrasında bu kişinin negatif enerjilere karşı dikkatli ve dirençli olmasına ait temel bilgilerin verilmesi, bu konuda pratiklerinin yapılması ve negatif değer ve enerjilere karşı oluşturulacak strateji ve otorefleksin yaşanması ve tüm bu bilgilerin uygulanır olması sonraki anlar dizilimlerinde ilgili kişinin gayret ve çaba sarf ederek oluşturmak istediği başarı kriterine kolay ve rahatça ulaşmasına çok ciddi ivme kazandırabilecektir.
Bahsedilen bu nedenlerle, mevcut negatif enerjilerin arındırılması ve temizlenmesiyle birlikte bu enerjiden süreklilik arz ederek korunur konumda bulunabilmek, hayatımızda olması gereken en önemli değerlerden olduğunu altını çizerek ifade edebiliriz.
kucak dolusu sevgilerimle,
m.parpudar
|
|
|
Yükseliş Yolunun Tuzakları |
Yazar: Magnetho - 11-09-2017, Saat: 21:38 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
1. Kişisel gücünüzü başka birilerine, başka şeylere vermek (Diğer insanlar, bilinçaltı zihniniz, negatif egonuz, beş duyunuz, fiziksel bedeniniz, duygusal bedeniniz, zihinsel bedeniniz, gücünüzü tüm bunlara veya başka şeylere vermek).
2. Başkalarını sevmek, ama kendini sevmemek.
3. Tüm probleminizin kaynağının “negatif egonuz” olduğunu fark etmemek.
4. Rabb’e odaklanmak, ama içsel çocuğunuzu doğru şekilde bütünleştirmemek ve içsel çocuğunuza anne-babalık yapmamak.
5. Doğru beslenmemek, yeterli egzersiz yapmamak, bunlar fiziksel rahatsızlığa neden olur, sonra tüm diğer seviyeleri kısıtlar.
6. Spiritüel yaşama derin dalmak, ama anlaşılması ve üstat olunması gereken psikolojik seviyeyi fark etmemek.
7. “Maddi arzular”.
8. Gücün tuzağı ve çekiciliği. Bu çekicilik başkalarının üzerinde uygulanan gücün tuzağıdır.
9. Fazla topraklanmamış olmak, bunun kişinin fiziksel bedeninde zararlı etkisi olur.
10. Dünyada cenneti yaratmak yerine dünyadan kaçmaya çalışmak.
11. Tüm görüntünün altındaki gerçek realiteyi görmek yerine görüntüleri görmek.
12. Zaten (herkesin olduğu gibi) Ebedi Benlik olduğunuzu kavramak yerine Gereksizliklerin peşinde koşmak.
13. Her şeyin nedeni olduğunuzu kavramamak.
14. Kendi içinizde kendinizi gerçekleştirmeden bütünüyle başkalarına hizmet etmek.
15. “Haklı öfke” diye bir şey olduğunu düşünmek. Öfke insanlar için büyük bir tuzaktır.
16. Aşırı olmak ve her şeyde ılımlı olmamak.
17. Spiritüel olmak için zahit, çileci olmak (dünya nimetlerinden elini ayağını çekmek) zorunda olduğunuzu düşünmek.
18. Çok ciddi olmak, yaşamınızda yeterince neşe, mutluluk ve eğlence olmaması.
19. Disiplinsiz olmak ve spiritüel uygulamalarınızı fasılasız sürdürememek.
20. Bir ilişkiye girdiğiniz zaman, spiritüel uygulamalarınızı ve araştırmalarınızı bırakmak.
21. Bir ilişkiyi kendinizin koymak.
22. Hayatınızı içsel çocuğunuzun yönetimine bırakmak.
23. Kendinizi çok eleştirmek.
24. Psişik güçlerin çekiciliğine ve illüzyonuna kapılmak.
25. Gücünüze sahip çıkmak, ama aynı zamanda Rabb’e teslim olmayı öğrenmemek; veya Rabb’e teslim olmak, ama aynı anda kendi gücünüze sahip çıkmayı öğrenmemek.
26. Fiziksel olarak yorgun ve tükenmiş olduğunuz zaman, kişisel gücünüzü kaybetmek.
27. Tüm problemlerinizi Rabb’in, veya Meleklerin çözmesini ümit etmek.
28. Kendinizi “otomatik pilota” bırakma ve uyanıklılığınızı kaybetme.
29. Gücünüzü kanallık veren (mesaj veren) varlıklara verme.
30. Çok fazla okumak ve yeterli meditasyon yapmamak.
31. Cinselliğinizin üstadı olmak yerine, onu kendiliğine bırakmak.
32. Zihinsel veya duygusal bedeniniz ile fazla özdeşleşmek, ve dengeye ulaşmamak.
33. Yükselmek için veya spiritüel olmak için ses kanalı (konuşarak mesaj iletme) olmanız veya her tür psişik fenomenleri deneyimlemeniz gerektiğini düşünmek.
34. Kundalinin yükselmesini zorlamak.
35. Çakraların açılmasını zorlamak. (çakraları zorla açmaya çalışmak)
36. Spiritüel yolunuzun “en iyi yol” olduğunu düşünmek.
37. Sahip oldukları inisiyasyon seviyesinden (bilgi de denebilir) dolayı insanları yargılamak.
38. Başka insanlarla “ileri” inisiyasyon seviyenizi (bilginizi) paylaşmak.
39. Alçakgönüllü olmak yerine, insanlara “yaptığınız iyi işleri” anlatmak.
40. Negatif duygulara sahip olmak zorunda olduğunuzu düşünmek.
41. Kendinizi insanlardan izole etmek ve bunun spiritüel olduğunu düşünmek.
42. Dünyanın korkunç bir yer olduğunu düşünmek.
43. Gücünüzü astrolojiye ve yıldızların etkisine vermek.
44. Nesnelere, insanlara çok düşkün olmak.
45. Yaşama bağlı olmamak.
46. Kendinizle çok meşgul olmak ve başkalarına hizmet etmekle yeterince ilgilenmemek.
47. Bütün bulmacanın sadece bir parçası olan geleneksel psikolojinin hatalı teorilerine yapışık kalmak.
48. Çok fazla mistik ya da çok fazla okültist olmak ve bunları bütünleştirmemek.
49. Vazgeçmek. Asla vazgeçmeyin!
50. Hangi seviyede olursa olsun, çektiğiniz ıstırabın geçmeyeceğine inanmak.
51. Yapılması gereken çalışmalara odaklanmak yerine, bulunduğunuz inisiyasyon seviyesine veya ne zaman yükseleceğinize odaklanmak.
52. Sevginin en önemli spiritüel güç olduğunu fark etmek yerine siddhaların spiritüel güçlerine ve başarılarına yakalanmak.
53. Diğer spiritüel veya metafizik gruplarını kötülemek.
54. Fanatizme kapılmış ve din dışı rivayetlere yani gerçeğin haricindeki bilgilere kapılmak.
55. Kendinizle Rabb’in arasında aracı olacak bir gereksiniminiz olduğunu düşünmek.
56. Spiritüel inançlarınızı ayrılıkçılık veya elitizm yaratmak için kullanmak.
57. İnançlarınızda çok fanatik olmak.
58. Haplar veya ilaçlar vasıtası ile aydınlanmaya erişebileceğinize inanmak.
59. Diğer insanların, spiritüel yollarında sizin çalıştığınız gibi çalışmak zorunda olmadıklarına inanmak.
60. Çocuklarınız ile ilişkinizi kendi benliğinizin ve Rabb’in önüne koymak.
61. İçinde yaşadığımız bu büyüleyici materyal dünyanın cazibelerine kapılmak.
62. Sevginizi bir çok insana yaymak yerine tek bir insanı sevmeye çok odaklanmak.
63. Ölçülü olmaya, içsel huzura erişmek yerine dualiteye yakalanmak. Dualiteyi aşmadığınız zaman, yaşamın iniş çıkışları arasında aşağı yukarı inip çıkan duygusal bir lunapark trenine benzersiniz.
64. İlişkilerinizde bir yetişkin olmak yerine baba veya oğul olma, ya da anne veya kız evlat olmanın tuzağı.
65. Hayatta ıstırap çekmeniz gerektiğini düşünmek.
66. Spiritüel yolunuzda bir şehit olma tuzağı.
67. Başkalarını kontrol etme.
68. Spiritüel hırs, ihtiras.
69. Sevilmeye, sevmeye ve onaylanmaya ihtiyaç duyma.
70. Bir öğretmen olma ihtiyacı.
71. Hiperhassaslık veya madalyanın tersi, çok korunma, kalkanlar koymak.
72. Başka insanlar için sorumluluk almak.
73. Kurtarıcı olmak.
74. Bencil amaçlarla hizmet etmek ve yine de spiritüel olduğunuzu düşünmek.
75. Spiritüel anlamda gerçekte olduğunuzdan çok daha ileri olduğunuzu düşünmek ve madalyanın diğer tarafı, gerçekte olduğunuzdan çok daha az ileri olduğunuzu düşünmek.
76. Ünlü olma tutkusu.
77. İkiz ruhunuzu veya ruh eşinizi bulmaya çok fazla önem vermek ve gerçekte en çok aradığınız şeyin ruhunuz ve Monad’ınız (Ben’im Varlığınız, İlahi Benliğiniz) olduğunu kavrayamamak.
78. Mutlu olmak için romantik bir ilişkiye gereksiniminiz olduğuna inanmak.
79. Merkezde duran en önemli kişi olma ihtiyacı, ya da madalyonun diğer yüzü, her zaman duvar çiçeği olmayı seçmek.
80. Çok fazla çalışmak ve fiziksel olarak yorulmak. Madalyanın diğer yüzü, çok fazla oynamak ve işinizi yapmamak.
81. Rehberlik için psişiklere, kanallara, medyumlara gitmek ve kendi sezginize güvenmemek.
82. Bu planda veya içsel planda yeterliliği olmayanlar ile çalışmak ve realitenin anlayışında ve algısında sınırlı olmak.
83. Spiritüel yolu bir hobi olarak izlemek.
84. Çok fazla TV seyretmek, saçma romanlar okumak ve şiddet filmleri seyretmek.
85. Başkaları ile tartışmanın size veya o kişiye hizmet ettiğini düşünmek.
86. Sevgi için çabalamak yerine kazanmaya veya “haklı” olmaya çalışmak.
87. Hepsinin dengelenmesi ve doğru oranlarda bütünleştirilmesi gerektiğini kavramak yerine, sezgiye, zekâya, hislere ve içgüdüye çok fazla vurgu vermek. Buradaki tuzak bunlardan biri ile aşırı özdeşleşmek.
88. Gerçekte olduğunu Ebedi Benlik yerine, sizi küçülten, benliğe adanma tuzağı.
89. Gereksinim olduğunda enerji alanınızı nasıl açıp kapayacağınızı bilmek yerine, her zaman açmaya çalışmak.
90. Gereksinim olduğunda, başka insanlara, negatif egonuza “hayır” demeyi bilmemek.
91. Problemleriniz için kurban rolü oynayarak suçu başkasına atmak,
92. Dualarınız yanıtlanmıyorsa, Rabb’in dualarınıza yanıt vermediğini düşünmek.
93. Kendinizi kendiniz ile karşılaştırmak yerine, başka insanlar ile karşılaştırmak.
94. Fakir olmanın spiritüel olmak anlamına geldiğini düşünmek.
95. İnisiyasyon veya yükseliş seviyesi ile ilgili başkaları ile yarışmak veya karşılaştırma yapmak.
96. En büyük tuzaklardan biri, başka insanların, kendi fiziksel bedeninizin, duygusal bedeninizin, zihinsel bedeninizin, arzularınızın, beş duyunuzun, negatif egonuzun veya düşük benliğinizin kurbanı olmanıza izin vermektir.
97. Çok fazla çalışmak, ama bunu gerçek dünyada yeterince göstermemek.
98. Değerinizin şeyleri yapmaktan veya şeylere erişmekten geldiğini sanmak.
99. Kendinizi spiritüel, psikolojik ve fiziksel olarak korumaya gereksiniminiz olmadığını düşünmek.
100. Çekicilik, maya, illüzyon, negatif ego, korku ve ayrılığın gerçek olduğunu düşünmek.
101. Fiziksel enerji için şeker, yapay tatlandırıcı, kahve ve soft içecekler kullanmak.
102. Her şeyi kendiniz yapmaya çalışmak ve Rabb’i yardıma çağırmamak. Madalyonun diğer yüzü, Rabb’i yardıma çağırmak, ama kendinizin yardımcı olmaması, hiçbir şey yapmamak.
103. Size kötü davrandıkları için insanları daha az sevmek, kişiyi davranıştan ayırmamak.
104. Ruhunuzun, Monadınızın, Rabb’i ve Yükselmiş Üstatların yaşayan realitesine inancı kaybetmek ve eğer sebat ederseniz ve yapınıza düşeni yaparsanız onların size yardım etme yeteneklerine inancı kaybetmek.
105. Diğer insanların yükselişe ulaşabileceğini, ama kendinizin en azından bu hayatta ulaşamayacağınızı düşünmek.
106. Kişinin problemlerinden kaçması için yükselişe erişmeye çalışması.
107. Dünyanın Rabb’in yedi cennetinden biri olduğunu fark etmek yerine, onun bir hapishane olduğunu düşünmek.
Kaynak:şifanın sırları
|
|
|
SAĞLIK İÇİN TOPRAKLAMA YÖNTEMİ VE ÖNEMİ |
Yazar: Magnetho - 11-09-2017, Saat: 21:32 - Forum: SAĞLIK
- Yorum Yok
|
 |
Doğal Tedavi alanındaki bütün modern okullar,farklı kelimelerle tanımlasalar da “enerji” den bahsederler.
Nedir bu enerji?
Dr. Oschman araştırdıkça bu gizemli kelimenin üzerindeki sis perdesini kaldırmış.
Bir dergide,konu hakkında bir kaç makale yazmış.Okuyuculardan gelen teşvikler 2 kitap yazmasıyla neticelenmiş:Enerji Tıbbının Bilimsel Temeli ile Tedavide ve İnsan Performansında Enerji Tıbbı adlı iki kitap.
Dr. Oschman’ın topraklama dediği yöntem Yerkürenin daha sağlıklı bir hayat sürmenize nasıl yardımcı olabileceği hakkında ilginç bilgiler ortaya çıkarıyor.
Dr. Oschman 2010 yılında ,Clinton Ober, Dr. Stephen T. Sinatra ve M. Zucker tarafından yazılmış “Topraklama:Şimdiye Kadar Keşfedilmiş En Önemli Sağlık Keşfi mi?” isimli kitaba önsöz yazdı.(Basic Health Publications, Inc., Laguna Beach, CA.)
Siz de pek çok insan gibi lastik tapanlı ayakkabılar giyiyorsanız,giydiğiniz ayakkabının modern insan için ne kadar önemli olduğunu görmek için okumaya devam edin.
Topraklamanın Ortaya Çıkışı
Topraklama tabiri Clint Ober tarafından geliştirildi.Topraklama en basit anlatımla çıplak ayakla yürümek olarak tanımlanabilinir.
Oschman,Ober ile Jeff Spencer vasıtasıyla tanışmış.Spencer ABD’li bisikletçi Lance Armstrong’un takımında sağlık ekibinde çalışıyor ve profesyonel sporcuların tedavisi alanında bir uzman.
“Clint Jeff’e topraklama fenomeninden bahsettiği zaman,Jeff hemen beni aradı ve bu konu üzerinde nasıl bir araştırma yapılabileceği üzerine konuştu.
İnsanlar çok uzun zamandır çıplak ayakla yürümenin iyi hissettirdiği üzerine bilgi sahibi.Almanya,Avusturya,İsviçre gibi ülkelerde sabah kalkıp çıplak ayakla yürümeye çıkan gruplar var.
Benim topraklama konusuyla tanışmam 5-6 sene önce Jeff Spencer vasıtasıyla oldu, konuyu ilgi çekici bulmakla beraber ilk başta şüpheyle yaklaştım.Çok basit bir kavram ve bazılarına aşırı basit gelebilir.
Çok şükür, Dr. Oschman topraklama esnasında ne olduğunu bilimsel olarak anlatıyor.
Çıplak Ayakla Yürüdüğünüz Zaman Ne Olur?
Cildiniz çok iyi bir iletkendir.Cildinizin herhangi bir parçasını topraklayabilirsiniz.Fakat bütün bölümler arasında öyle bir yer varki,topraklanma konusunda en büyük potansiyele sahip:Ayak topuğunuzun tam ortası.
Akupunktur ilminde Böbrek 1 (Kidney 1-K1) noktası olarak tanımlanan,ve bütün akupunktur meridyenlerini birbirine bağlayan nokta.
Modern çağın hastalıklarının tedavisinde topraklama yöntemi ile yapılabilecek pek çok şey var.
Nasıl ?
Dr. Oschman’ın topraklama üzerine yaptığı araştırma kronik iltihaplanmayı daha iyi anlamasını sağlamış.
Daha önce söylediğimiz gibi kronik iltihaplanma diyabetten kansere kadar neredeyse tüm hastalıkların birincil sebebi.
Topraklama esnasında ne olduğuna bakılınca kronik iltihaplanmanın neden bu kadar yaygın olduğu ve nasıl engellenebileceği daha iyi anlaşılıyor.
Topraklandığınız zaman yerküreden vücudunuza doğru serbest elektron akışı oluşur.
Ve bu serbest elektronlar insan için muhtemelen bilinen en güçlü anti oksidanlar.
Bu antioksidanlar topraklama üzerine yapılan klinik araştırmalara göre şu faydalara sahip.
Kalp atışında düzelme
Cilt geriliminde azalma
İltihaplarda azalma
Topraklamanın arkasındaki bilimin ve bunun iltihaplanma üzerindeki etkisinin daha iyi anlaşılması için Dr. Oschman bir yaralanma olduğu zaman neler olduğunu anlatmakla başlıyor.
En ufak bir çarpmada bile,mesela kapıya çarpsanız,bağışıklık sisteminiz hasarlı bölgeye beyaz kan hücreleri gönderir.
Beyaz kan hücreleri serbest radikaller salgılar.Bu serbest radikaller pac-man oyunundaki sevimli canavar gibi karşılarına şıkan herşeyi yok ederler.Eğer bakteri varsa bakterileri yok ederler,eğer yaralı dokuyla karışalışlarsa yaralı dokuyu parçalarlar böylece sağlıklı doku için yer açılır.
Bu İltihaplanma Tepkisi olarak bilinir.
Araştırmamız neticesinde bizim keşfettiğimiz şey ise şu:
Ağrı,kızarıklık,yanma,hareket kısıtlığı ve şişme olmak üzere 5 özelliği bulunan iltihaplanma tepkisinin neden ortaya çıktığını keşfettik.
Bu beş şey de iltihaplanmanın işaretleri ve olmak zorunda değiller.
Tıpta iyileşme sürecinin bir parçası olarak kabul edilen iltihaplanma tepkisi aslında dokulardaki serbest elektron azlığından meydana geliyor.
Beyaz kan hücrelerinin salgıladığı serbest radikaller yaralı doku etrafında birikip sağlıklı dokuya da zarar veriyorlar.İltihaplanmanın esas nedeni bu.
İlginç ama,topraklama araştırmalarımız gösterdi ki eğer topuğunuzu toprağa basarsanız,ya da topraklama levhaları veya topraklama için üretilmiş ayak bantları kullanırsanız,serbest elektronlar vücudunuza akacak ve bütün dokulara yayılacak.Ve sağlıklı doku etrafında toplanmış serbest radikalleri nötralize edecek.
Çünki elektronlar negatif yüklüdür ve serbest radikaller pozitif yüklüdür ve birbirlerini iptal ederler.
Yani topraklama ile vücudunuzu benim “tamamlayıcı zarar”dediğim şeyden korumuş oluyorsunuz diyor Dr. Oschman.
Aslında olmaması gereken fakat ayaklarımıza giydiğimiz terlik ve ayakkabılarla toprakla bağlantımızı kestiğimiz için ortaya çıkan zarar.
Yaşlanma Geciktirici Olarak Topraklama Yöntemi
Yaşlanma üzerindeki en baskın teorilerden biri serbest radikaller teorisidir.
Herhangi bir yaralanma neticesinde ya da kronik iltihaplanma sonrası,nefes aldıktan sonra,yediğiniz besinler yoluyla vücudunuza serbest radikaller gelir.
Serbest radikallerin tedavideki önemi nedeniyle tamamen yok olmasını istemeyiz fakat antioksidan elektronlar ile onları belli bir dengede tutmak isteriz.
Topraklanma bu dengeyi sağlayabilir.Serbest radikallerin neden olduğu yaşlanma süreci ile ilgili 3 alt model vardır.
1-Serbest radikallerin neden olduğu DNA hasarı ve mutasyonu
2-Her hücrede bulunan hücrenin enerji merkezi mitekondrinin oksidatif metabolizması ve bunun sonucu ortaya yan ürün olarak çıkan serbest radikaller
3- Proteinlerin çapraz bağlanması teorisi,proteinler birbirine yapışır ve enzimlerin etkisini azaltırlar bu cildinizdeki kırışıklıkların nedenidir.
Biyofizik ve hücre biyolojisi üzerine yaptığım çalışmalar neticesinde,bana öyle görünüyorki vücudun bütün parçaları bir yarı iletken kumaş ile birbirine bağlanmış.Hücre içi birimler de dahil diyor Dr. Oschman.
Ben bu sisteme yaşam matriksi diyorum.Ayaklarınızdan giren serbest elektronlar bu sayede vücudunuzun herhangi bir yerine yayılabilir.
Serbest radikallerin biriktiği herhangi bir yere.Ve böylece serbest elektronlar,serbest radikallerin neden olduğu mitekondri hasarını,proteinlerin birbirine bağlanmasını ve dna mutasyonunu engelleyebilir.
Bu yüzden vücudumuzda bulunan yarı iletken sistem temel olarak bir anti-oksidandan koruma sistemi.
Biz bu maddeye topraklama maddesi diyoruz.Bu madde bağ dokunun bir parçası.Vücudun her yerine gider.Jelimsi bir maddedir ve elektronları depolar.
Eğer çıplak ayakla toprakta gezerseniz serbest elektronları vücudunuza alacaksınız.bu elektronlar bu yarı iletken kumaş dediğimiz jelimsi maddelerde depolanacak.Ve herhangi bir yaralanma ya da serbest raikallerin oluşacağı herhangi bir şey yaşadığınız zaman elektronlar,fazla serbest radikali nötralize etmek için hazır olacak.
Topraklama Kanınızı Nasıl Etkiler
Diğer bir önemli keşif şu ki topraklama kanınızı inceltir,kıvamındaki koyuluğu azaltır.
Bu keşif dünyada birincil ölüm sebebi olan kalp-damar rahatsızlıkları için çok derin bir etki yapabilir.
Tüm kalp damar rahatsızlıkları kan kıvamının koyuluğu ile alakalıdır.
Dr. Sinatra Dr. Oschman’ın ekibine zeta potansiyel denilen bir yöntemle kan kıvamının nasıl ölçüleceği konusunda yardımcı oluyor.Bu yöntemle kırmızı kan hücrlerinin elektirk alan içinde ne kadar hızlı hareket ettiklerini ölçüyor.
Bu yöntem vücudunuzu toprakladığınız zaman zeta potansiyelinin hızla yükseldiğini ortaya çıkarıyor.Bu kırmızı kan hücrelerinin daha fazla elektrik yüke sahip oldukları ve birbirlerini daha fazla itip birbirlerinden ayrıldıkları anlamına geliyor.
Bu olay kanın incelmesini ve daha kolay akmasını sağlıyor.Aynı zamanda tansiyonu düşürüyor.
Kırmızı kan hücreleri topraklama neticesinde daha fazla elektrik yükü alıp birbirlerini itince,damar tıkanıklığı riski de azalıyor.Çünki kırmızı kan hücrelerinin birbirine yapışıp pıhtı oluşturma riski azalıyor.
Ayrıca beyinde oluşabilecek,mikro düzeyde pıhtılaşma kaynaklı, beyin dokusu kaybı riski de azalıyor.
Topraklama İçin En İyi Alanlar
Topraklamanın en basit yolu güvenli bir alanda çıplak ayakla yürümektir.
Etrafları asfalt ve betonla kaplı büyük şehir insanları nasıl topraklama yapacaklar?
Topraklama için en iyi yerler olan doğal alanlar hangileri?
Çeşitli yüzeyler arasında belirgin farklılıklar var.
Topraklama için en uygun yer deniz kenarı.Suya yakın ya da suyun içindeki alanlar.Deniz suyu çok iyi bir iletken çünki.
Deniz kenarından sonra en etkili 2. topraklama alanı kırlar.Özellikle sabahın erken saatlerinde olduğu gibi çiğle kaplılarsa.
Dr. Oschman’ a göre eğer kaplanmış değilse beton da iyi bir iletken.Boyanmış beton elektron akışına tam olarak izin vermiyor.
Asfalt,tahta,ve ayakkabı tabanlarında bulunan malzemeler iyi bir yalıtkan olduğundan topraklama için uygun değiller.
Yüksek ve Yalıtkan Tabanlı Ayakkabılar Giymek ve Yüksek Katlarda Yaşamak Sağlığınız İçin Neden Zararlı Olabilir?
Dr. Oschman açıklıyor:
“Yeryüzü elektrikle yüklüdür ve vücudunuza elektron gönderir.Bu yüzden başınızın tepe bölgesiyle yerküre arasında bir potansiyel elektrik oluşur.Bunu hissetmezsiniz çünkü herhangi bir akım olmaz,bu potansiyel elektrik yüzlerce volt olsa bile.Eğer akım gerçekleşseydi bir elektrik şoku yaşardınız.
Havalar bozuk olduğunda bu potansiyel elektrik çok büyük boyutlara ulaşır.100 volttan 10.000 volta çıkabilir.
Bu miktar yıldırım düşmeden önce havada oluşan miktardır.
Bu potansiyel,güneş ışınlarıyla elektrik yüklenen iyonosfer tabakasıyla yeryüzü arasındaki potansiyeldir.
İyonosfer tabakasındaki elektrik yüklü parçacıklar dünyaya ulaşır ve yıldırım düşmesiyle bütün yeryüzüne elektrik yükler.Yerkürenin herhangi bir noktasına bu elektrik yükü vardır.Bu elektrik güneşten,iyonosfere ordan yeryüzüne gelir.
Şu anda bulunduğunuz yerde yıldırım düşmüyor olabilir ama dünyanın başka bir yerinde mutlaka düşüyor.Ve bu sayede yerküre vücudumuz için gerekli elektronları depoluyor.
Başınızda oluşan potansiyel elektrik ve onun zararlı etkileri, eğer vücudunuzu topraklamazsanız yeryüzü ile aranızdaki mesafe arttıkça yükselir.
Eğer 20.katta yaşıyor ve topraklama yöntemi ile bu potansiyel elektriği boşaltmıyorsanız,1. katta yaşayanlara göre bu potansiyel elektrikten daha fazla zarar görürsünüz.
Kaynak: Tolga Yazıcıer
|
|
|
Şükretmenin Dayanılmaz Gücü |
Yazar: Magnetho - 11-09-2017, Saat: 21:10 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM
- Yorum Yok
|
 |
Meditasyon uygulamaları sırasında zaman zaman şükretmenin öneminden bahsedilir. “Her gün şükredin” derler. Çünkü şükrettiğimiz sürece hayatımızdaki güzel şeylerin farkına varır, kendimizi daha iyi hissederiz. Kendimizi iyi hissettiğimizde ise, kendimizi olduğu gibi ifade etmeye başlarız. Bu da bizi yaşamda daha güvende hissettirir, sevmeye ve sevilmeye daha fazla zaman ayırmamızı sağlar. Tabii bir de şükrettiğimiz sürece ilham perisi peşimizi bırakmayacaktır. Çünkü yarattıklarımızın kıymetini bildikçe daha güzelini yaratmak için fırsat yaratmış oluruz.

Şükrettiğimiz de başka bir şey daha olur. Evrendeki polarite yasası gereği tıpkı ışık ve karanlık ikilisinde olduğu gibi şükrettiğimiz sürece nankörlük var olmaz. Bu da attığımız adımların nasıl olduğunun, deneyimlerimizin kalitesi ile birebir ilişkisi olduğunu gösterir. Biraz korkutucu gibi gözükse de nasıl adım atarsak atalım sonuçta bir şeyler öğreniriz. Bu yüzden de her hareketimizi izleyerek anlam vermek yerine direk sahip olduklarımız için şükretmek daha faydalı olacaktır. Şükretmenin dayanılmaz gücünden faydalanmanın tek şartı var; o da Yavaşlamak.. Çünkü sürekli hareket halindeyken bize sunulan hediyeleri, bizi biz haline getirenleri, şükretmemiz sağlayacak olanları fark etmek kolay değil.
Hadi, biraz olsun yavaşlayın.... nefesinize odaklanın ve aşağıdaki soruları yanıtlamak için kendinize zaman yaratın..
Şimdiye kadar sahip olduklarınızın ya da başınıza gelenler neler? Ve bunlardan neler öğrendiniz?.
Nasıl?
Kendinizi daha iyi hissettiniz değil mi? İşte şükrün böyle bir etkisi var. Bu etkiyi sürekli tutmak ise tamamen size bağlı!!
Her Daim Sevgi ve Işıkla
Kaynak:Sibel Kavunoglu
|
|
|
|