Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 1159 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 1159 Ziyaretçi
|
Son Aktiviteler |
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 258
|
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 366
|
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 794
|
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 713
|
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,569
|
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,955
|
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,185
|
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,339
|
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,586
|
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,867
|
|
|
İLAHİ SIRLARIN KORUYUCUSU THOT VE KAYIP SIRLAR KİTABI |
Yazar: Spiritüeller - 21-02-2017, Saat: 07:52 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER
- Yorum Yok
|
 |
Thot’un Sümer dilindeki adı olan “Ningişzidda” Ağacın Efendisi / Yaşamın Eseri anlamına gelmektedir. Thot her iki uygarlıkta da kesin bilimlerin ilahi sırların koruyucusudur. Bunlar arasında babası Ptah/Enki’ye de hizmet vermiş olan genetik ve biyotip sırlarda vardır. Güçleri Thot’a bahşedilen gizli bilgiler Mezopotomya sanatında ve tapıncında ifadesini bu tanrının birbirine dolanmış yılanlar sembolüyle betimlenişinde kendini bulmaktadır. Bunun çift sarmallı DNA’yı temsil eden sembol olduğu, tıp ve şifanın amblemi olarak günümüze dek gelmiş bir sembol olduğu zaten bilinmektedir.
Kadim Mısır’dan kalan resimli betimlemeler Ptah / Enki’nin oğlu olan Thot’un bu biyolojik-genetik süreçlerden haberdar olduğunu ve genetikle ilgili becerilerine bunları uyguladığını işaret etmektedir. Abidos’ta bulunan ve Firavun I. Seti’nin Osiris rolünü oynadığı sahneleri içeren bir duvar resmi Thot’u, ölen tanrıya yaşamı(Ankh Sembolü) geri verirken ondan iki ayrı DNA iplikçiği alırken göstermektedir.
Ölüler Kitabı’nda yer alan ve bu olayın ardından Horus’un doğuşunu konu alan bir betimlemede ise Thot’a yardım eden iki doğum tanrıçasının ayrı birer DNA iplikçiği tuttuklarını görürüz. DNA’nın çift sarmalı birbirinden ayrılmıştır, yalnızca bir iplikçik yeni doğan Horus’u tutarken gösterilen İsis’inkiyle birleştirilmiştir.
Mısırlıların “Nefesler Kitabı” dedikleri bir derlemenin Mısır’da ilahi yazıcı olarak hürmet gören Thot tarafından yazıldığı kitabın sonundaki bir ibarede yer almaktadır. “Büyücülerin Hikâyeleri” adlı başka bir Mısır metninde Thot tarafından cezalandırıldıkları için yaşayan ama hareket edemeyen kral ve kraliçenin “Tanrı Thot’un kendi elleriyle yazdığı kitabı” bir yeraltı odasında koruduğu anlatılmaktadır. Bu kitabın içinde güneş sistemini, astronomi ve takvimleri ilgilendiren sırlar açıklanmaktadır. Bu “kutsal yazılarla yazılmış kadim kitapları” arayan kişi yer altı odasına girdiğinde bu kitabın “adeta Güneş oraya vurmuşçasına ışık yaydığı” görecektir.
Aynı konu M.Ö. üçüncü yüzyıla tarihlenen bir mezarda keşfedilmiş bir papirüs(Kahire 30646) üzerinde anlatılan “Satni-Khamois’in Mumyalarla Maceraları” adlı kadim Mısır hikâyesinde de geçmektedir. Bu metin bir büyü, gizem ve macera hikâyesidir; büyülü sayı elli iki, Thot ve takvimin sırları arasında ilişki kurmaktadır. Bir yılın Thot’un en sevdiği sayı olan elli ikiye nasıl bölündüğünü öğretmektedir.

Hikayenin kahramanı Satni, bir firavunun oğludur ve her konuda çok iyi eğitilmiştir. Genç adam o zamanlar başkent olan Memfis’te gezinmeyi adet edinmişti. Tapınak duvarları ve steller üzerindeki yazıları okumakta, eski büyü kitaplarını araştırmaktaydı. Vaktiyle Satni, Mısır üzerinde eşi benzeri olmayan bir büyücü olur. Bir gün gizemli bir adamla karşılaşır ve adam ona Thot’un kendi eliyle yazmış olduğu bir Sırlar Kitabı’nın içinde saklı olduğu bir mezardan söz eder. Sırlar Kitabı’nda dünyanın tüm gizemleri, gökyüzünün sırları, güneşin doğuşları, Ay’ın görünüşleri ve Güneş’in çevresinde dolanan gezegenlerin hareketlerini anlatan ve bunun gibi çok önemli ilahi bilgiler yer almaktadır. Bu mezarı bulmayı kafasına koyan Satni uzun süre devam eden araştırmalarının sonucunu alır. Söz konusu mezar daha eski bir firavunun oğlu olan Nenoferkeptah’a aittir. Satni mezarın yerini aynı yaşlı adama sorar ve öğrenir. Ancak yaşlı adam Satni’yi, Nenoferkeptah’ın mumyalanmış olmasına rağmen ölü olmadığı ve ayağının altına sokulmuş olan Sırlar Kitabı’nı almaya cesaret edeni Thot’un alaşağı edebileceği konusunda uyardı. Buna rağmen Satni yolundan şaşmadı ve mezarı buldu. Mezarın başında bir formül okuyunca bir boşluk açıldı ve Satni bu boşluktan aşağıya indi.
Mezarın içine giren Satni, Nenoferkeptah’ı, eşini ve onların oğullarının mumyasını gördü. Thot’un Sırlar Kitabı gerçekten de Nenoferkeptah’ın ayağının dibindeydi ve “sanki güneş orada parlıyormuşçasına bir ışık yayıyordu.” Satni ona doğru bir adım attığında kadının mumyası konuştu ve onu daha fazla ilerlememesi için uyardı. Satni’ye o kitabı ele geçirmek için Nenoferkeptah’ın yaşadığı maceraları anlattı; Thot’un Sırlar Kitabı en dıştakiler bronz ve demirden yapılma bir dizi başka kutunun içinde olan bir gümüş kutu içindeki bir altın kutuya konmuştu. Yapılan uyarılara kulak asmayıp tüm engellerin üstesinden gelen Nenoferkeptah kitabı bulup ele geçirmiş; o ve ailesi Thot tarafından hemen orada geçici olarak canlılığını kaybetmekle lanetlenmişlerdi. Canlı olmalarına rağmen mumyalanmışlardı ve mumyalanmış olmalarına rağmen görebiliyor, duyabiliyor ve konuşabiliyorlardı. Kadın Satni’ye kitaba dokunursa Thot’un lanetine uğrayacağını söyleyerek uyardı.
Uyarılar ve daha önceki kralın başına gelenler Satni’nin gözünü korkutmadı. Buraya kadar gelmişti ve kitabı ele geçirmeye kararlıydı. Ona doğru bir adım daha attığında bu kez Nenoferkeptah’ın mumyası konuştu. Thot’un gazabına uğramadan kitabı ele geçirmenin bir yolu daha olduğunu anlattı. Bu “Thot’un büyülü sayısı” olan elli iki oyununu oynayıp kazanmaktı. Kadere meydan okuyan Satni bunu kabul etti. İlk eli kaybetti ve kendisinin yarı yarıya toprağa gömülmüş buldu. Sonraki ve sonraki eli kaybettikçe giderek daha çok gömülüyordu. Sonunda kitabı almayı başardı ama sonunda kitabı geri getirmek zorunda kaldı. Kitapla birlikte kaçmayı nasıl başardığı, bunun sonucunda ne belalarla karşılaştığı ve sonunda kitabı saklandığı yere nasıl geri götürdüğüne ilişkin heyecanlı öyküyü merak edenler metnin tamamını okuyabilir.

Thot’un astronomi ve takvimle ilgili sırları elli iki oyununu içermektedir. Yılın yedi günlük elli iki haftaya bölünmesi, Jübileler ve Hanok Kitabındaki yalnızca 364 günden oluşan garip bir yılla sonuçlanması hep Thot ile ilişkilidir.
Orta Amerika’da da durum pek farklı değildir. Mayalar, Aztekler, Toltekler ve Olmekler üç takvime sahiptiler. Bunların ikisi döngüseldi, Güneş’in ve Ay’ın ve Venüs’ün döngülerini ölçmekteydiler. Diğeri ise kronolojikti. Belirli bir başlangıç noktasından “Sıfır Noktası”ndan başlayarak geçen zamanı ölçmekteydi. Bilginler bu uzun sayış takviminin başlangıç noktasının Batı takvimine göre M.Ö. 3113’e denk geldiğini belirlediler ama bu başlangıç noktasının anlamını bilmemektedirler. Bize göre Thot'un Mısır'dan Orta Amerika'ya hicretinin yılıydı bu tarih. Orta Amerika halklarının büyük tanrısı Ouetzalcoatl’ın anlatımı olan tüylü yılan veya kanatlı yılan esasında Mısır’da çok iyi bilinmektedir. Thot gibi Ouetzatcoatl da tapınak inşaatı, sayılar, astronomi ve takvim sırlarını iyi bilen ve öğreten tanrıdır. Orta Amerika’nın diğer iki takvimi de Mısır bağlantısı için ve Ouetzalcoatl’ı Thot olarak teşhis etmek için ipuçları önermektedir. Bu takvimlerin en önemli sayıları olan 13,20 ve 365 sayıları her 18 980 günde bir hariç tekrarlanmazlar ve bu da elli iki yıl anlamına gelmektedir.
Elli iki yıllık bu büyük devre Orta Amerika’nın tüm halkları için kutsaldı ve onlar bunu hem geçmişin hem de geleceğin olaylarına bağlamaktaydılar. Bu sayı bu topraklara doğu denizlerinin öte yakasından gelmiş olan Orta Amerika’nın büyük ilahı Ouetzalcoatl’ın (Tüylü Yılan) gittiğinde elli iki yıllık kutsal döngünün “1 Kamış” yılında geri geleceğine ilişkin and içmesiyle de ilişkilendirilmiştir. Hristiyan takviminde buna denk gelen yıllar M.S. 1363- 1415 – 1467 ve 1519 idi. En sonuncu tarih Ouetzalcoatl gibi açık tenli ve sakallı olan İspanyol Kortez’in tam da Meksika kıyılarında ortaya çıktığı yıldı. Dolayısıyla onun karaya çıkışı Azteklerce “Geri Dönen Tanrı” kehanetinin gerçekleşmesi olarak görülmüştü.
Kısaca bizi okyanusun ötesine, Amerika kıtasına dek götüren ve Stonehenge bilmecesine geri döndüren; insanoğlu tarafından kaydedilmiş ilk Yeni Çağa yol açan ve bunun sonucunda ortaya çıkan olayların üstündeki perdeyi aralayan büyülü sayıdır elli iki.
Sümer’de, Güney Amerika’da, Orta Amerika’da, Britanya Adalarında, Karadeniz kıyılarındaki Dacia’da, İsrail’in Golan Tepelerindeki tüm “taş çemberlerin” amacı sadece ay yılını güneş yılına uydurmak veya Dünya zamanını hesaplamak değil de esasen Göksel Zamanı, Zodyak çağlarını hesaplamak değil miydi?
Amerikalılar nasıl ki Thot’u “Ouetzalcoatl” olarak benimsediler, Yunanlılar da “Hermes” olarak benimsemişler ve ona “üç kez en büyük” anlamına gelen Hermes Trismegistus unvanını vermişlerdi. Belki de onun Boğa, Koç ve Balık olarak bilinen Yeni Çağları gözlemlerken insanoğluna üç kez yol göstermiş olduğunun farkındaydılar. İnsanoğullarının nesilleri için zaman işte o zamanlar Thot’un yardımıyla başlamıştı.
Belki bir gün birisi "Thot’un izniyle" Thot'un Sırlar Kitabına erişir ve de dünyamıza hem elli iki sayısını hem de kitaptaki tüm gizemleri açıklar. Belli mi olur diyorum ve yazımı bitiriyorum.
Not: Israrla Thot'un Kuran'daki İdris ile aynı kişi olduğunu söyleyenler bulunmaktadır. Bu doğru değildir. Thot bir tanrı yani anunnakidir, İdris ise insandır. İdris'in kim olduğunu merak edenler için onu da söyleyeyim: Hanok, Enok, Enoch olarak bilinen peygamberdir...
|
|
|
MADDE TİTREŞİM FREKANSI - RAMTHA |
Yazar: Spiritüeller - 21-02-2017, Saat: 07:41 - Forum: RAMTHA
- Yorum Yok
|
 |
Bedeninizi tedavi etmek için işe maddeden başladığınızı gördüm.
Halbuki onu yaratan ve yönetenden başlamalıydınız.“Tutum”dan. Davranışla ilgili bir problemi çözmek için bedeninize bir şeyler yapıyorsunuz, davranışa değil.
Düşünceyi kütleden yola çıkarak değiştiremezsiniz. Değişim önce düşünceden başlamalıdır. Ancak o zaman madde değiştirilebilir. Maddenin titreşim frekansı hızlandırılabilir.
Burada gerçekleşecek kader ne olursa olsun, hangi doğal olay meydana gelirse gelsin, bunların nedeni toplumsal tutumunuz olacaktır; yarınınızı yaratacak budur. Kişisel gerçeğiniz, tercih denen çekirdeğin içinde toplanmıştır.
Neyi seçeceksiniz?
Kendinize acımayı mı? Istırabı mı? Reddedilmeyi mi? Olayları yönetebilecekken onlara kurban olmayı mı?
Ne olduğunuzu düşünürseniz o’sunuz!
Ne olduğunuzun toplamı da, maddenin akıp gittiği gerçekleşecek kaderi meydana getirir. Buna hayat denir. Bu hayatta kendinize vereceğiniz fırsatlar, tutumunuzdan, bu çekirdekten, bu kontrol merkezinden doğar.
Ramtha
|
|
|
IŞIK BEDENİN İNİŞİ ENERJİ ALIŞTIRMASI |
Yazar: Spiritüeller - 21-02-2017, Saat: 07:36 - Forum: MEDİTASYON
- Yorum Yok
|
 |
Rahatça ve sakin bir şekilde oturun. Bedeninize gevşemesi, rahatlaması ve kendini serbest bırakması için bir mesaj gönderin. Derin bir soluk alın. Verdiğinizde bir dinginlik dalgasının bedeninizde hareket ettiğini hissedin. Ritminizi bularak bilinçli bir şekilde soluk almaya devam edin. Göğsünüzün genişleyip açıldığını hissedin. Kalp bölgenizin ısındığını hissedin. Boğazınızı gevşetin. Zihninizi arındırıp görüşünüzü merkezleyin. Birkaç dakika boyunca soluklarınızı izleyin. Bir ışık sütununun başınıza dokunduğunu, sonra bedeninize girdiğini hayal edin. Derin nefesler alıp verin. Soluğunuzu izleyerek kendinizi yapabildiğiniz kadar hafif, sakin ve barış içinde kılın.
Dinginliği bulduğunuz yere ulaştığınızda enerjinizi üçüncü gözünüze odaklayın ve Dünyanızı gözünüzün önüne getirin. Hayal ettiğiniz her şey iyidir. Zihin gözünüzde Dünyanın resmini tutarken Dünyada bütün yaşayanlar için bireysel bir şablon ve hedefin var olduğunu hissedin. Bu şablonları ışık kıvılcımları ve geometrik biçimler olarak görebilirsiniz.
Bilincin evrimleşmesi için gerekli olan derslerin eşsizliği ve çokluğunu hissedin, ilerleyen yalnızca her bir bireyin bilinci değil. Dünyanın kolektif bilinci de eşsiz bir biçimde bütünle bağlantıya geçmekte. Her bir bireyin küresel plana yaptığı katkıyı hissedin ve yaşadığınız andan hayatın insan biçimine sevgi ve inanç esinleyen bir niyet dalgası gönderin.

Şimdi, sanki bilinciniz kendisine benzer bilinçleri çeken bir mıknatısmış gibi varoluş şablonunuzdan altın bir ışık topu olarak yükseldiğinizi hissedin. Sizinle birlikte çalışmaya uyarlanmış başka şablonlar var. Amaçları insanlık için yeni bir küresel şablonu harekete geçirmek. Bırakın, şablonunuz onları arayarak Dünyayı kuşatan ağ etrafında dönsün. Bu küresel arayışı hissedin. Kendinizi altın bir ışık küresi olmaya, bir yerden başka bir yere giderek gezegenin çevresinde dönmeye bırakın. Altın top, kendisine benzer bilinçler çektikçe bırakın büyüsün, bir ışık örtüsü oluştursun. Bilinçlerin çakışımıyla uyanışa geçmek üzere tasarlanmış olan bir enerji ağını harekete geçirsin. Altın ışık topunuzun Dünyanın dört bir yanındaki farklı yerler tarafından çekildiğini hissedin. Kendinizi orada görün. Nereye giderseniz gidin varlığınızın değişiklik yarattığını, açılıp yayıldığını görün.
Bedenlerinin içinden bu küresel şablona bağlı olan altı milyar insan hayal edin. Gelmekte olan değişimle yaşama çok daha farklı bir açıdan bakma özgürlüğüne sahip olduklarını biliyorlar. Böylece daha sevinç dolu ve genişlemiş yaşamlar sürme fırsatına sahipler.
Bilincinizi fiziksel bedeninize geri getirin. Işığın içinizde dolaştığını, içinize aktığını, sizi bağlantıya geçirdiğini canlandırın. Enerji akışını yüksek hızda izleyin ve nabzınızı atmaya bırakın. Kendinizi daha güçlü ve yeni bilgi, sağlık ve canlılıkla dolmuş hissedin. Işık sütununun sürekli sizinle birlikte olduğunu, içinizi doldurup sizi kaynağınıza bağladığını hissedin. Işık sütununu her zaman fizik bedeninize girer biçimde tutun. Işık sütunu sizin daha yüksek alemlere davetiyenizdir.
Düşünce vardır. Dünyanızı farklılaştırmak ve gerçekliğin yepyeni bir paradigmasını yaratabilmeniz için düşüncenizi üretken bir biçimde kullanmayı öğrenme yolunda evrimleşiyorsunuz. Kendinize güvenin ve keşfettiğinizin ne olduğuna iyi kulak verin. Önünüzde beliren yol çok ilginç olabilir. Onu sürekli olarak yarattığınızı anımsayın. Senaryoyu beğenmeyecek olursanız da yeni bir yola koyulabilirsiniz. İyi yolculuklar.
|
|
|
RUHSAL UYANMA |
Yazar: Spiritüeller - 21-02-2017, Saat: 07:31 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Ruhsal uyanış toplumsal hipnozun etkisinden kurtulup kişinin BEN BEN’im demesidir. Bilinç düzeyinin bu seviyeye gelmesidir. BEN BEN’im demek kişinin içindeki Tanrısal Özünü, Ruhunu keşfetmesi demektir. Bu andan itibaren fiziksel beden, ruhsal beden ile birleşmeye başlar. Artık zihnin etkisinde Ego dolu bir yaşam yerine birey kendisinin ve Evrendeki her şeyin hayrına olan şeyi istemeye başlar.
Bencillik son bulur. Evrendeki Birlik bilinci idrak edilir. Dünya yaşamı anlamlı hale dönüşür. Kişi daha gözlemci olarak hayatın içinde yer alır. Toplumun içinde bulunduğu Kitle Hipnozunu görür. Bunun içine düşmez, düşerse de yüksek farkındalığı hemen bu durumdan kendini çıkarır.
Kendini sever. Kendini yargılamaz. Geçmiş hayatını pişmanlık olarak değil tecrübe ve Şimdi’nin bilgeliğinin sebebi olarak görür.
Gelecek hayatından korkmaz, endişe etmez. Çünkü ŞİMDİ’deki yüksek bilinç seviyesi ile geleceğini kendisinin yaratacağından emindir. Ne düşünürse onu yaşayacağını bilir ve olumsuz düşüncelerin enerjisini sahiplenmez.
Tanrısal yaşam sadece Şimdi’dedir. Geçmiş ve gelecek sadece hayaldir. Buna tutulmak hipnozun etkisi altına girmektir.
İçinde Tanrı özü taşıyan İnsan mutsuz olamaz. Tertemiz koşulsuz Sevgi ve Neşeden başka hissettiği her şey Zihnin yarattığı Hipnozun etkisidir. Bu hipnoz o kadar etkilidir ki Kişinin tüm yaşamı endişe, depresyon, güce tapma, ahlaksızlık şeklinde geçebilir. Tüm hayat Tanrısal erdemi farkedemeden yaşanabilir ve son bulabilir.
Ruhsal Uyku, Zihnin bu hipnoz etkisinde yaşamasıdır. Uykudaki insan kendini toplum içinde hep kıyaslar ve en yüksek seviyede olmak için elinden gelen her şeyi yapar. Bu seviyeyi kaybetmemek için Bencillik, Sevgisizlik, Nefret, Ahlaksızlık silahlarını devamlı kullanır. Kendini en alt seviyede gören insan ise yukarılara çıkmak için çabalar durur. Çıkamayınca da mevcut hayatına küser, kendini sevmeyen, ezik, silik endişeli bir hayatın içinde döner durur.
Peki Uyanma nasıl gerçekleşecek?
Ne yazık ki uyanma güce dayalı paralı itibarlı, ihtiraslı,bencil, kibirli bir yaşam akışı içinde kolay uyanmaz. Daha çok çileli, ıstıraplı, üzüntülü, zor bir yaşam içinde Uyanma sinyalleri verebilir. Genelde aileden birinin kaybı, işten atılma, uzun hastalık süreçlerinde Uyanma ihtimali yüksektir. Bu sinyallere dikkat verilirse kişi zihninin ötesindeki Yüksek Benliği (özü, ruhu) ile temas kurmaya başlar ve gelen sezgisel bilgilerle yolunu bulur. Adeta sezgisel bilgilerin geldiği ışık vanasını açar. Ama bu uyanma noktası çok kritiktir. Eğer kişi bu sezgileri alamaz ise yaşadığı sıkıntılardan dolayı daha da zor şartlara gömülmeye başlar ve bunun sonucunda Ruhsal bozukluklar, Fiziksel hastalıklar ile geçen uzun çileli bir hayat ve sonunda ölümle biten bir sürecin içine girebilir.
Günlük hayatımız uyanmamız ve uyandıktan sonra ruhsal tekamülümüzün gelişmesi için muazzam bir okuldur. Her gün yaşadıklarımız, karşılaştığımız insanlar bu farkındalığı arttıracak sebeplerdir. Bizi en çok üzen insanlar, olaylar bizi uyandırmak için oluşan olaylardır. Onlara kızmak yerine teşekkür edin. Ama bunu bu gözle görebilirsek. Yoksa bizi kızdıran bir insana bizde aynı seviye ile kızmaya başlarsak uyku daha da derinleşecektir. Birey, Düşük titreşimlerin okyanusunda kaybolacaktır.
Uykudan uyanmanın en etkili yolu kişinin kendini sevmesi ve yargılamaması ile başlar. Yaptığı işten dolayı kendini sevecektir, aynaya bakınca kendini sevecektir. Kilosuna, sıskalığına, yüzündeki, kırışıklığa, saçının beyazına dökülmesine aldırmayacaktır. Parasızlığına isyan edip neden arabası evi olmadığına üzülmeyecektir. Kendini başkalarının bolluğu ile kıyaslamayacaktır.
ŞİMDİ’de yaşayıp öncelikle sahip olduğu noktayı Kabul edecek. Bunu yargılamayacaktır. Mevcut durumu Kabul etme anı çok önemlidir. Çoğu insan bunu yapamaz hep isyan eder. Kendine kızar, başkalarına kızar. Hep bir gerginlik, sıkıntı içindedir. Bunların hepsini salıvermek ve koşulsuz kendini sevmek ve içinde olduğu durumu her şeyi ile Kabul etmek gereklidir.
Eğer bu durum gerçekleşirse ikinci süreçte kişinin çevresindeki olayları insanları da yargılamadan aynı şekilde Kabul etmesi ve sevmesi gereklidir. Çünkü herkes kendi ruhsal tekamülünü yaşamakta ve içlerindeki Tanrı özünü görme gayretindedir. Bu duruma Saygı duyulmalıdır. Bu seviyeden insanlığa yapılacak bakış açısı tamamen uyanmayı sağlayacak olan önemli bir hamle olacaktır.
Tamamen uyanmanın üçüncü aşaması ise Kişinin geleceğini kendisinim yaratacığına inanmasıdır. Bugün ne düşünürseniz yarın size o gelecektir. Bu Evrensel Kuraldır. Kuantum Enerji Yasasıdır. Cebinizde paranız olmasa bile param var dediğinizde Zihnin ötesine çıkıp Evrene param var ve hep param olacak mesajı vermiş olacaksınız Evren’deki enerjide size bu parayı getirecek potansiyelleri sunacaktır. Bunu olmayan Aşk, Ev, Araba, Sağlık sizin ve Evren’in en yüksek hayrına olacak her şey için isteyebilirsiniz.
Tabi ki zihin bu sırada size saçmalama böyle komik isteklerde bulunma diyecek. Sen parasızsın hayal ederek para nereden gelmiş diyecek ve sizi bu NİYET’den alıkoymaya çalışacaktır. Eğer siz Zihnin bu oyununa direnirseniz, Ruhunuza, Tanrısal özünüze güvenirseniz ve kalbinize isteklerinizin NİYET’ini koyarak bunu İlahi Sistemden isterseniz bu kesinlikle gelecektir. Gelmesi bir süreç alacaktır bu sırada Zihin niye gelmedi hani gelecekti diye sorgulayacak siz bunları da dinlemeden NİYET’le kalbinizle istemeye devam ederseniz sizi mutlu edecek sonucu göreceksinizdir. Gelen küçük başarılar ile Evrensel Enerji yasasına güvenecek ve daha büyük isteklerinizi kalbinize koyacağınız NİYET ile isteyeceksiniz.
Sonrasında mı ne yapacaksınız? Uyanmanın keyfini bu Dünya’da Bedenlenmiş Üstat olarak süreceksiniz ve Işığınız ile uyuyanları onları kırmadan, tekamül süreçlerine saygı duyarak uyandıracaksınız. Kimseyi zorlamanıza gerek yok sadece onları yargılamadan sevin, uyanmaları kendiliğinden gerçekleşecektir.
|
|
|
FİZİKEN VE ZİHİNEN DEĞİŞİYORUZ |
Yazar: Spiritüeller - 21-02-2017, Saat: 07:24 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
2017'nin baslamasiyla zaman ve degisim de hizlandi. Olaylar, iliskiler, yasam sekli o kadar hizli bir degisim donusum yasayacakki, takip etmekde zorlanacagiz. Hersey enerjisine gore yeni alanina demirleyecek ve bu yuzden de dagilma, kaos cok olacaktir. Fakat bu kaosun sonucu; yeni baslangic, duzen ve netliktir....Gerekliliktir..
Artik belirgin sekilde 'Body Shifting' (beden degisimi) yasamaya basladik. Simdiye kadar hep ruhsal degisime odaklandik ama aslinda en bastan beri fiziken de bir degisim yasiyorduk. Cunku ilerde yapabileceklerimiz icin bedenimizin de bir degisimden gecmesi gerekiyordu. Bedenimiz butun olarak daha ustun yeteneklere ve guce sahip olmak, yaraticilik vasfini kullanabilmek, kendini ve baskalarini iyilestirebilmek ve duyu organlarinin algilama seviyesini yukseltebilmek icin bir degisime girdi. Bu degisimden dolayi bedenimiz; tukenmislik, grip, eklem agrilari, yanma, uyku yada uykusuzluk, beynin sag tarafinda bas agrisi, cabuk yorulma, herseye karsi isteksizlik ve bosvermislik seklinde reaksiyon veriyor olabilir. Ozellikle kadinlarda disil enerjinin yogunlugu nedeniyle bu semptomlar daha cok gorulebilir. Cunku degisimi ilk once onlar yasiyor.
Ozellikle bu seneden itibaren fiziksel degisim daha da hizlanacak, DNA aktivasyonu artacak. ilk belirtileri duyu organlarimizda gorecegiz. Duyma esigimiz yukselecek. Normal bir kulagin duyamadagi sesleri duymaya baslayacagiz. Normal bir gozun goremedigi enerji bedenleri (isik bedenleri) gormeye baslayacagiz. Yani perdenin arkasindakileri artik yavas yavas gorecegiz. Ileride onlarla yasamayi ogrenecegiz. Cevremizdeki insanlarin auralarini ciplak gozle gorebilecegiz. Enerji perdelerini gorebilecegiz, dokunarak hissedebilecegiz. Hislerimiz gelisecek, medyumluk yetenegi kazanacagiz. Koku alma organimizda gelisecek. Baskasinin alamadigi kokulari biz alabilecegiz. Cevremizdeki gorunmeyen enerji varliklardan yayilan kokulari, baska boyutlara ait kokulari alabilecegiz. Meditasyon halindeyken gittigimiz yerlerdeki kokulari alabilecegiz. Yanimizda yada uzakta olan tanidiklarimizla telepatik olarak gorusebilecegiz.

Hayvanlarla ve bitkilerle telepatik olarak konusabilecegiz. Kendi hucrelerimizle, organlarimizla konusup sorunlarini dinleyebilecegiz, onlara komutlar verip programlama yapabilecegiz. Kendi kendimizi ve baskalarini imgeleme ile sifalayip yeniden programlayabilecegiz. Beynimizi kullanma yuzdesi artacak. Buna bagli olarak daha yaratici, daha zeki olacagiz ve kolay ogrenecegiz. Beden ve zihin kontroluyle el, ayak ve vucut isimizi ayarlayabilecegiz. Bilincli astraller yapabilecegiz. Biz yapabilirmiyiz bilmiyorum ama simdiki cocuklar ilerde, kendilerini parcalar halinde (enerji olarak)farkli zaman ve mekanlara acik bilincle gondermeyi bile basarabilecekler.
Bu donemde bolca dinlenme, bizi en mutlu eden seyleri yapma ve topraklanma faydali olacaktir. Bedenimiz uyumlandikca bu sorunlar biter. Lutfen eklem agrilari, grip ve bas agrisi icin ilac kullanmayin. Bir sure bekleyin gecmezse oyle onlem alin.
Ayrica saglikli fiziksel ve zihinsel degisimi saglamada yardimci olabilecek en onemli etkenler: Yoga, nefes egzersizleri ve meditasyondur. Hem uyanisi hizlandirir hem yukselisin devamliligini saglar hemde ucuncu gozumuzu aktif yapar.
yazar: Aasma Estefan
kaynak : aasmaestefan.blogspot
|
|
|
EŞ RUHLAR - RAMTHA |
Yazar: Spiritüeller - 21-02-2017, Saat: 07:18 - Forum: RAMTHA
- Yorum Yok
|
 |
RAMTA.. Eşruhlar, deneyimlerini paylaşırlar. Demek ki, bu alemdeki tüm bedenlenmelerimizin deneyimleriyle zenginleştikten başka, bir de, başka bir birey olarak tezahür etmiş olan eşruhunuzun sizinle paylaştığı deneyimleri de hazinenize katarsınız.
Hemen yarın eşruhunuzla karşılaşsanız, eğer bu ilişkiyi haz verecek şekle sokmak üzere kendi kendinizi arındırmamış iseniz, bu ilişki çok insafsız ve tehlikeli olabilir, anlıyor musunuz?
Siz kadınlar, eşruhlarınızı bulmak istiyorsunuz, değil mi? Kusursuz sevgiliyi istiyorsunuz; şişman ve çirkin olsanız da sizi sevecek, hep yanınızda olacak, ama aynı zamanda sizi özgür bırakacak olan sevgili… Size bir şey söyleyeyim mi? Bu alemde bu derece kahraman, bu derece asil, bu derece güçlü ve bu derece kayıtsız, şartsız sevecek tek bir erkek yoktur! Onlar da sizin gibi aynı yolun yolcusu… Onlar da, aynı sizin gibi, birini arıyorlar. Ama ne yazık ki, aradıkları siz değilsiniz; tıpkı, onların da sizin aradığınız olmadıkları gibi…
Siz içinizde bulamadığınız bir şeyin dışınızdaki biri tarafından doldurulmasını istiyorsunuz. Bunun için ilişkileriniz başarısız oluyor. Aradığınızı asla bulamayacaksınız, çünkü öyle biri yok!
Bir boşluğu, ya da kutuplaşmanın yarattığı vakumu dolduracak bir şey aradığınız için sadece bu ümitle yaşlanacaksınız.
Ya eşruhlarınız? Onlar ne hissederler? Onlar kendi kimlikleri için çabalarken, bir yandan da zavallılar sizin yüzünüzden hissettikleri bu güvensizlikle başetmek zorunda kalırlar.
Ey erkekler! Ya siz ne arıyorsunuz? Sizin çılgınlığınızı, parlaklığınızı dengeleyecek birisini mi arıyorsunuz? Size bakacak birini mi? Ne arıyorsunuz? Siz de, duygusal delikleriinizi dolduracak birini arıyorsunuz.
Ya siz neye esirsiniz? Eşruhunuzun sizin için ne yapmasını umuyorsunuz? Size kalp krizi geçirtmesini mi? Kendinizi tam bir erkek gibi hissetmenizi sağlamasını mı? Ama, bir kadın gibi ağlamayı, bir asker kadar korkusuz olmayı öğrenmedikçe, erkek olmanın ne demek olduğunu asla öğrenemiyeceksiniz. Kendinizi her yönden sevmeden, bunun ne demek olduğunu anlamayacaksınız. Ve siz kendinizi sevmiyorsunuz!
Konu şu ki, yaşam bir şeyi arayarak geçirilecek bir süreç değildir; o, kabul edilmesi gereken bir armağandır. Etrafta dolaşıp deliklerinizi tamir edecek, gününüzü daha parlak kılacak birini aramak bir işe yaramaz.
Eğer, sabah güneşini kendi kendinize seyredemiyor, ya da yıldızların altında bir orman perisi gibi kendi başınıza dans edemiyorsanız, zaten eşruhunuzla buluşmaya hazır değilsinizdir.
Anlıyor musunuz?
Eşruhlar tekrar biraraya gelmek için ne plan yapar, ne de çabalarlar. Onlar zaten her zaman beraber olduklarını bilirler. Birlikte uygulama yaptıklarını, deneyim kazandıklarını, yarattıklarını ve birbirleriyle paylaştıklarını bilirler.
Birçoğunuz buraya eşruhlarınızı büyük bir şiddetle aramaya geldiniz; ama “arayış”ın esaret ve sınırlama olduğunu biliyor musunuz? Eşruhunuzun hep sizinle olduğunu bilmek, buna izin vermek sınırsız yaşamdır. Yaşam yüce bir armağandır. Kendi kendinize koyduğunuz sınırlamalardan kurtulmaya başlayınca, yavaş yavaş gücünüzü geri kazanmaya başlarsınız ve varlığınızın eşine doğru yaklaşırsınız.
Birbirlerine madde planında rastlayabilen çok, ama çok az sayıda eşruh vardır. Bu çok, ama çok nadir bir olaydır! Eğer takıntılarını gidermeden birbirlerine rastlamışlarsa, bu birleşme patlayıcıdır; çünkü her ikisi de tüm tutarsızlıklarıyla birden karşılaşmaktadırlar.
Şunu unutmayın, varlığınızın eşi kendinizsiniz. Eşruhunuz başka bir cinsiyette uygulama yapıyor olabilir, ama o sizin içinizdedir. Eşruhunuzun gözleri sizin gözlerinizdir
Ramtha / Eşruhlar
|
|
|
BOLLUK BEREKET İÇİN OKUYUN... |
Yazar: Mutlakguc - 20-02-2017, Saat: 20:52 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
*****ÖNEMLİ YAŞAM SIRRI*****
Sizlere önemli sırlar vereceğim :
- Para konusunda ince hesapçı olmayın.
- Ufak alacak verecek hesaplarına asla girmeyin.
- Para verme konusunda rahat olun. Boş yere gereksiz harcamalar yapın demiyorum, farklı bir şey diyorum. Gıdım gıdım hesaplamayın, bu kısıtlılık ve sınırlama size sadece bereketsizlik getirir. Kat katı kısa zamanda size dönecek, bunu bir çoğaltma havuzuna atmış olduğunuzu bilmelisiniz.
- Hatta paralarınızı saymayın...
- YAŞAM BOLLUKTUR VE BOLLUK SINIRSIZDIR, BUNUN FARKINA VARIN.
- Teslimiyet ve güven size bereketi fazlasıyla getirecektir, sevgiyle olsun.
|
|
|
ENERJİNİZ İLE GÜVENLİ ALAN OLUŞTURMA |
Yazar: Emka - 19-02-2017, Saat: 22:17 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM
- Yorum Yok
|
 |
Tüm dünya kaos içindeyken onu hissetmemiz çok doğaldır, onu itmek yada direnç göstermek yerine içinize nefesle çekin , bir parça daha karmaşa ,kaos ,dışardaki enerjileri hissedemem ,bunaldım ,yoruldum dediğiniz anda tam o anda içinize daha fazlasını alabilirsiniz ,onun hiç bir şey olmadan içinizde kendiliğinden dönüştüğünü göreceksiniz ,ama paniğe kapılmak yok,isleme izin vermelisiniz.
Ayrıca kaos güzeldir, her şeyin önce tanımsızlaşmasına ,yapısından çözülme ve yeniden yaratılma zamanlarına kaos diyor insanlar...ama bu da tıpkı mevsimler ve tüm döngüler gibi çok doğaldır, çok doğal..
Böyle endişelerin yoğun olduğu zamanda güvende hissetmemek olabilir ,zaten yasama basladıgımız andan itibaren disariya,yasama,kendimize güvenmemek üzere program çalışmaya başlıyor ve bir noktadan sonra otomatik olarak çalışan ve bizi biz farketmeden ele geçiren bir sisteme dönüşüyor ,endişe ..
Ben sizlerle Güvenli alanınızı oluşturmakla ilgili bir çalışma paylaşmak istiyorum (benzer çalışmaları daha önce yapmış olsanız bile ben size onu simdi anınızda yapmanızı tavsiye ederim, bugünün enerjisi bugüne aittir ,yenidir ,simdi ani dünüde kapsayan ,onun ötesine geçmis bilinci ve yeni enerjiyi içinde barındırır ,onun için bunu simdi yine yapmak güzeldir ,yeni enerjidir...bir sonraki mailimde size bunun nedenini daha iyi anlayacağınız bir bilgi aktaracağım
bu bir çakra çalişması değildir.. okunduğunda öyle gelebilir ama değildir ,bu bir eskiyi temizlemek, resetlemek ve yerine güvenli alanı koyarak çakra diye bilince yerlestirdiğimiz 7 merkezi birleştirme çalışmasıdır, herşey gibi o merkezleride yaratan ve ona anlam yükleyen biziz
yalnız olduğunuz bir zamanda ,sakinleştirici bir müzik açın ,gözlerinizi kapayın ,odayı temizce havalandırın ve derin nefesler alarak hayal gücünüzü kullanarak bunu yapın
imgelemek gerekmez,vizyon görmek gerekmez, bu sadece çalışmayı nasıl yapabileceğinizi anlamanız için kullanılan bir metafor, 7 nefeslede bunu yapabilirsiniz , yapmak için hiçbir çabaya gerek yoktur, sadece yapın
(bir şey hissetmeye duyumsamaya algılamaya çalışmaya vs de gerek yoktur bunu çok basit tutun ve hiçbir önyargı,tanım,eskiden öğrenilmiş bilgi ve deneyiminizin bu yeni deneyimi etkilemesine izin vermeyin , bu sadece bu çalişma için değil tüm yasam deneyimi için çok güzel olur bunu yapmak
her sabah uyandığınızda bir bebek gibi uyansak ,eski deneyimlerimizin o yeni günü hiç tanımlamasına ,o gün yaşayacaklarımızın çoşkusunu etkilemesine izin vermeden ama önceki deneyimlerimizin bilgeliğiyle yaşasak ,iste bir deneyim üstadının yaşantısı böyledir diyebilirmiyiz..ama bu bile bir tanım oldu ))
7 çakra diye bildiğimiz yerde 7 mühür olduğunu hayal edin , once 1.yere gidin o mühürü açin , orada ne varsa serbest bırakın ,izin verin disari çıksın ,sonra orayı 7 gökkuşagı enerjisinde kaynak sularıyla yıkayın ... ve en son oraya Güveni koyun
ama o bugüne kadar henüz hiç bilmediğimiz bir güven, dünya üzerinde hiç deneyimlenmemiş bir güven ,güzel dilimizde söylediğimiz gibi özümüzden gelen bir güven olsun
ama onu henüz hiç bilmiyoruz,daha hiç deneyimlemedik ,bu yepyeni bütün varlığımızdan gelen güveni koyun oraya
ve bunu 7 si içinde yapın (gelecek günlerde onun nasıl bir güven olduğunu hepimiz deneyimleyeceğiz , bu tıpki oraya bir tohum ekmek gibi olsun
daha sonra 1 ve 7 yi, 2 ile 6 yı ve 3 ile 5 i yine nefesle kalbinizde birleştirin
birini aşağı birini yukarıya doğru akan ırmaklar gibi hayal edebilirsiniz ,daha önce orada tanımlanmış ne varsa akışkan oldu, su oldu ve kalp okyanusunuza aktı,karıştı
simdi hepsi kalp alaninizda birlesti ve gelecek gunlerde ozunuzden gelen yepyeni ,daha once hic bilmedigimiz bir guven hissinin yasamimiza girisini simdiden kutlayin ve gozlemleyin ki degisimin yeni gelenin farkinda olabilesiniz
Özümden gelen sevgiyle özünüzü kokluyorum ,içime çekiyorum ,kendime katıyorum,sizde beni kendinize katabilirsiniz
ve içime aldığım ne olursa olsun kahkahanız yada gözyaşınız , kalbimi açarak içime almaktan sevinç duyuyorum.
|
|
|
HAYATINIZI DEĞİŞTİRECEK SAATLİK OLUMLAMA CÜMLELERİ |
Yazar: Emka - 19-02-2017, Saat: 21:04 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM
- Yorum Yok
|
 |
Aşağıdaki olumlamalar çalışan bir bireyin gün içerisinde mümkün olduğunca aynı saatlerde yapmasına yönelik olumlamaları içermektedir. Kendinizi daha mutlu ve başarılı, dünyayı daha yaşanılası bir yer yapmak için siz de bize katılın. Hepberaber hem kendimizi hem de dünyayı olumlayalım.
Sabah Kalktığınızda
Bana hediye edilmiş muhteşem bir güne merhaba diyorum. Her günümü tam anlamıyla yaşıyorum. Kendi yolumu kendim açıyorum ve ne kadar mükemmel oldugumu keşfediyorum.
Kendimi seviyor ve begeniyorum…Gecmişimi bırakıyorum ve huzur içindeyim. Güvendeyim, özgürüm.
Ben benim, Güvendeyim. Yaşamım sade ve mükemmel akıyor. Bolluk, bereket, Şifa ve neşe içinde yaşıyorum… Hak edişlerimi rızkımı sevgi ile kabul ediyorum… Kendimi seviyorum..
Tüm canlıları seviyorum….
Saat 10.00 : İş Zamanında
Harika bir iş yaratıyorum. Elimi attıgım her işte başarılıyım. Çalışarak üretmekten gurur duyuyorum. Herşeyin en iyisini hak ediyorum ve her şeyin en iyisini kabul ediyorum. İşim ile kendimi ifade ediyorum. İşimi sevgi ile kucaklıyorum. Gelirim sürekli artıyor… Kendimi her geçen saniye geliştiriyorum
Saat 12.00 : ( DÜNYA BARIŞI)
Dünyanın iyileşmesi şimdi şu ANDAN itibaren başlıyor… Dünyamı seviyorum. Hayatla uyum içerisindeyim. Herkes ile birlikte güzel bir DÜNYA yaratıyorum…
Sürekli sevgi veriyorum ve alıyorum…
Saat 14.00 : (Bagımlılıklar: Sigara, İçki, vs.)
Artık ne denli olağanüstü biri oldugumu biliyorum. Kendimi sevmeyi ve bundan tat almayı ogrendim… Ne kadar harika oldugumu biliyorum…
Saat 16.00 : (Dilek)
Ben sevgide güvende ve dengedeyim. Evren beni destekliyor. Ihtıyacım olan her şey bana sevgiyle ihtiyacım oldugu anda sunuluyor. Ve BEN sevgiyle şükrederek kabul ediyorum….
Teşekkür ederim…
Saat 18.00 : (Enerji depolama ve yollama)
Bu gün ve her gün kendimi sevgiyle besliyorum. Tüm sevgimi ihtiyacı olan herkesle paylaşıyorum. Ben sevgiyim ve karşılaştıgım her bir kişiye baglı oldugumu biliyorum. Sevginin gücünü hep birlikte paylaşıyoruz. Teşekkür ederim…
Saat 20.00 : (Bolluk – Bereket)
Ben ******* sonsuz bolluk ve bereketiyle doluyum. Sonsuz bolluk ve bereketimi tüm çevreme
Ve ihtiyacı olanlara kolaylıkla yayıyorum…Her şey için şükrediyorum ve Teşekkür ediyorum..
Saat 22.00 :
Kendi gücüme sahip çıkıyor ve kendi gerçegimi sevgi ile yaratıyorum. Ben tam, bütün, saglıklı bir bireyim.. Kendimi oldugum gibi seviyor, onaylıyor ve affediyorum.. Yaşadıgım tüm güzellikler için şükrediyor ve teşekkür ediyorum…
Saat 24.00:
Ne kadar harika oldugumu keşfediyorum. Hayatın sürekli değişen kalıpları ile uyum içindeyim. Saglıgımdan keyif alıyorum. Kendimi olgugum gibi seviyor, onaylıyor ve affediyorum.. Yaşadıgım tüm güzellikler için şükrediyor ve teşekkür ediyorum…
Yaşlılar için :
Yaşlılık yıllarımı seviyorum… Teşekkür ederim…
Hayat arkadaşı arayanlar için : Her gün saat 11.00 :
Sevgi dolu ve harika bir ilişkiye açıgım ve onu kabul ediyorum… Teşekkür ederim
Not:Mümkün oldugunca aynı saatte aynı cümleleri tekrarlayalım.. Ben cümlelerle birlikte dua da ediyorum.. Yeterki soylediginiz her söz icten ve dogal olsun…Günlük tutun, izlenimlerinizi,deneyimlerinizi Nasıl yaptığınızı buradan paylaşın...
|
|
|
|