Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,075
» Son Üye: rahmanmutlu
» Toplam Konular: 2,836
» Toplam Yorumlar: 3,067

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 1239 kullanıcı aktif
» 1 Kayıtlı
» 1238 Ziyaretçi
rahmanmutlu

Son Aktiviteler
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 251
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 359
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 790
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 710
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,561
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,943
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,150
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,329
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,581
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,860

 
  TİTREŞİMLERİN SIRRINI ÇÖZEN KAİNATIN SIRRINI ÇÖZER
Yazar: Emka - 21-06-2016, Saat: 22:46 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Bundan yirmi yıl önce size evrenin aslında kocaman bir titreşim olduğu söylenseydi, küçük evren insanın da etrafındaki her şeyle birlikte her an titreşmekte olduğunu ve hayatın sırrının titreşimlerde saklı olduğu söylenseydi ne düşünürdünüz?

Nikola Tesla titreşimlerin sırrını kısmen de olsa çözmüştü

Muhtemelen bu söylenilenlere çok fazla anlam veremez ve üzerinde de fazla durmazdınız. Çünkü o zamanlar titreşimlerin bu derece önemli olduğu insanlık tarafından bilinmiyordu. Gerçi hala da tam olarak bilindiği söylenemez… Hâlbuki bundan 100 yıl önce Nikola Tesla kendi icadı olan deprem makinesini anlatırken şu sözleri söylemişti: “Birkaç saniyede binanın titremeye başladığını hissettim. On dakika daha devam etseydim binayı ve sokağı yıkabilirdi. Aynı cihazla Brooklyn Köprüsünü 1 saatten kısa bir süre içinde East River’a indirebilirdim.” Tesla frekansların yani titreşimlerin sırrını kısmen de olsa çözmüştü. Tesla’ya göre evren kocaman bir titreşimdi ve hepimiz bu titreşimin küçük birer yansımasıydık. Ya da başka bir deyişle evren bir gitar, bizler de onun telleriyiz ve diğer tüm tellerle birlikte her an titreşiyoruz. Bilim adamları yüzyıllardır bu şarkıyı anlamlandırmaya çalışıyorlar ve sonunda notaları keşfettiler. Şimdi de gitarın tellerini koparmadan melodiyi çözmeye çalışıyorlar… Bu yazıda melodiye ait birkaç sol anahtarı vermeye çalışacağız.

Saniyede 10 bin kez hızla titreşen canlıları göremiyoruz,titreşimler atomlardan çoğalmamıza yarayan spermlere ,dünyamızdan yıldızlara kadar tüm evrene etki eder.

Her şeyin özü enerjidir. Kütle, enerjinin yoğunlaşmış halidir. Düşünce enerjidir. Enerji sürekli titreşerek bir salınım oluşturur. Bizler de insanoğlu olarak sürekli titreşen enerjileriz. Titreşim seviyemiz düşük olduğu için yeryüzünde çökeltilmiş şekilde yani kütle-beden olarak hayatlarımızı devam ettiriyoruz. Bizim titreşimimize uygun şekilde titreşen enerjileri de kendi titreşim dünyamızda kütle olarak görebiliyoruz (diğer insanlar, hayvanlar, masa, sandalye vs.) İnsan bedeninin doğal titreşim düzeyi saniyede ortalama 300 titreşimdir. Dünya işleriyle fazlaca ilgili olan insanlar bu titreşimin altındadırlar. Frekans yani titreşim düzeyi arttıkça kişilerin doğaüstü güçleri de artmaktadır. Şifa verme gücüne sahip olan kişilerin titreşim düzeyleri saniyede ortalama 500 titreşimdir. 800 titreşim seviyesine gelindiğindeyse medyumik güçler ortaya çıkar. 1000 titreşimin üzerinde telepati kanalı gayet akıcı şekilde açıktır. Saniyede 10 bin titreşim seviyesindeki insan astral seyahat yapabilir konuma gelir. Bu tıpkı bir gitarın tellerinin titreşmesi gibidir. Gitarın telini oynattığınızda önce hızla titreşir, teli göremezsiniz. Sonra titreşim azalmaya başlar ve tel görünür hale gelir. Bizler de şu anda saniyede 300 titreşimle birbirimizi görebiliyoruz ama saniyede 10 bin kez hızla titreşen canlıları göremiyoruz. Onları boyut üstü varlıklar olarak adlandırıyoruz. İçimizden pek azımız yani medyum diye tabir ettiğimiz kişiler onlarla temasa geçebiliyor. Bazen kanal olarak da onlardan gelen bilgileri aldıklarını iddia edebiliyorlar. Bu kişilerin bir kısmı şizofren hastası, bir kısmı dolandırıcı olabilir ama titreşim seviyesini saniyede 10 binin çok üzerine çıkartıp zaman mekân mefhumunu aşan insanların da var olduğu biliniyor. Çok büyük kâhinler bu frekans seviyesinde oldukları için söyledikleri pek çok şey doğru çıkmaktadır. Duru görü yapan medyumlar kaybolan eşyaları bu şekilde bulabilmektedir. Şifacılar tek bir dokunuşla hastanın hasarlı olan organına en uygun frekansı vererek onu iyileştirebilmektedir. Şifacı ya da bioenerji uzmanı olarak tabir ettiğimiz kişilerin yaptıkları şey özünde kendileri vasıtalarıyla hastaya doğru frekansları vermektir.

Frekanslarla (titreşimlerle) hastalıkları iyileştirmek mümkün!

vizyonumuz.jpg

Her organın kendine özgü titreşimi vardır. Bedenin titreşiminin dışında organlar da kendi aralarında farklı hızlarda titreşirler. Örneğin kalbin titreşim hızıyla böbreğinki aynı değildir. Böbrek arıza yaptığında bu aynı zamanda onun titreşiminde bir sorun olduğu anlamına gelir. Bir insanı kalbine iyi gelmeyecek titreşimlere maruz bırakırsanız o kişi kalp krizi geçirip ölebilir. Bu şekilde uzaktan suikastların yapılması bile teoride mümkündür. Doğru titreşim hayat kurtardığı gibi yanlış titreşim de can alır. Dozer kullanıcıları, asfalt delici vibrasyon cihazlarını kullanan kişilerin kalp krizi geçirip ölmeleri ya da uzun vadede çeşitli hastalıklara yakalanmaları olasıdır. Çünkü bu cihazlar çok güçlü titreşimlere sahip oldukları için vücudun titreşimini bozmaktadır. Frekanslarla (titreşimlerle) hastalıkları da iyileştirmek mümkündür.

337 Hz: Kan dolaşımını düzene sokar
537 Hz: Endokrin sistemini düzene sokar (büyüme, gelişme, cinsellik, metabolisma ilşe alakalı hormonal denge)
625 Hz: Böbrek fonksiyonları
635 Hz. Hipofiz bezi (pituary)
654 Hz: Pankreas
662 Hz: Epifiz bezi (pineal)
696 Hz: Kalp
751 Hz: Karaciğer
763 Hz: Tiroid
764 Hz: Sinir sistemi
835 Hz: Bağışıklık sistemi
1335 Hz: Adrenalin, stresle mücadele
1565 Hz: Ruhsal şifa
—————
528 Hz frekansı tüm evreni şifalandıracak kapasitede mucizevi titeşimlere sahiptir. DNA onarıcı gücü vardır. 396 Hz korkulardan arınmamıza, 741 Hz farkındalığın artmasına ve uyanışa geçmemize, 582 Hz ruhumuzla bağlantıya geçmeye yarar.

Her titreşimin ölçüsü bir frekans değeriyle hesaplanır. Farklı titreşimlerin farklı frekansları vardır. Bir titreşimin ne tür bir titreşim olduğunu frekans değerleriyle ölçeriz. Frekans teknolojisi günümüzde kısmen de olsa tıpta kullanılıyor ancak gün gelecek pek çok hastalığın tedavisi frekanslarla yapılabilecek. Her hastalığa uygun frekans bulunacak ve hasta kişi o frekans ortamına sokularak tedavi edilecek. O gün geldiğinde modern tıp ile alternatif tıp birleşmiş olacak. Aslında bu bilinen bir şey ama hala hastalıkların çaresini ilaçlarda arayıp duruyoruz ve bu durum ilaç sektörünün çok işine yarıyor. Plasebo etkisi bile aslında frekansların değişmesiyle alakalı. İnanmak denilen şey, hastanın hastalığa karşı tutumu değişince frekansının da değişmesi ve hastalığın artık o frekansta kendine yer bulamamasından başka bir şey değil. Birinin elini tuttuğunuzda bedeniniz otomatik olarak onun frekansına ayarlanıyor. O halde kimin elinden tuttuğunuza dikkat edin çünkü eğer onun manyetik alanı sizinkinden daha kuvvetliyse sizi kendi frekansına çekebilir ve o frekans gerçekte size yaramayan bir frekans olabilir.

İlişkilerde de asıl mesele doğru frekansı bulabilmekte…

Frekans teknolojisi hızla gelişmeye devam ediyor. İleride öyle günler gelecek ki, kişiler eş seçimini yaparken sadece kan uyuşmazlığına değil frekans uyuşmazlığına da bakacaklar. Bu şekilde kimin kiminle anlaşamayacağı net bir şekilde bilinebilecek. İyi başlayıp kötü giden ilişkilerin de sebebi frekansların değişmesi aslında. On yıldır birlikte olduğunuz kişiyle artık anlaşamıyorsunuz çünkü ikiniz de on yıl önceki frekanslarınızda değilsiniz artık ve bugün apayrı iki frekansta yaşıyorsunuz hayatı. Kısmet dediğimiz şey de frekanslarla son derece ilintilidir. Dünyanın iki ayrı ucunda da olsa en doğru frekanslar her zaman birbirlerini buluyor. Tıpkı göçmen kuşların yollarını bulması gibi dünyanın manyetik haritasında hepimizin ayarlı olduğu bir frekans var ve kendimize en uygun frekansı bir göçmen kuş edasıyla buluyoruz. Bazen de bulamıyoruz. İşte o zaman hayatımızda problemler ortaya çıkıyor. Bizimkinden daha güçlü bir frekansın etkisine girdiğimizde kendi manyetik alanımızdan kopuyoruz ve kendimizi kötü giden bir evliliğin içinde ya da istemediğimiz bir işi yaparken bulabiliyoruz. İşte bütün bunların sebebi yanlış frekanslar… İlişkilerde de asıl mesele doğru frekansı bulabilmekte.

Herkesin kendisine en uygun titreşimi bulma potansiyeli vardır. Kendimizi dinlemek diye ifade ettiğimiz kişinin bir karar vermeden önce içe dönme hadisesi de budur aslında. Kendimizi dinlediğimizde titreşimlerimizi de fark ediyoruz ve titreşimler iç ses olarak bizim için neyin iyi ve doğru olacağını bize söylüyor. Bir miktar derin düşünme ve yalnız kalmak kendimizi yani titreşimlerimizi anlamak için yeterlidir. Yeter ki kendimize bu fırsatı verelim…

Bu konuyu yazdır

  KİŞİSEL ŞİFA GÜCÜMÜZ
Yazar: Spiritüeller - 21-06-2016, Saat: 17:32 - Forum: SAĞLIK - Yorum Yok

Kendimizi iyileştirmek için kendi içimizdeki gücü kullanmak gerekiyor. Enerjimizi dengelemek ve hücre titreşim hızımız ayarlamak için kendi içimizde olan gücü harekete geçirmeliyiz.Yani farkındalığımız arttırarak vücudumuzla gereken ilişki ve diyalogu kurmalıyız. Böylece yeni programlarla vücudumuzdaki enerji aksaklıklarını düzeltir ve şifalanırız. 


Hepimiz kendi kendimizi şifalandırma yeteneğine sahibiz. Sadece bunu kabul edip harekete geçirmemiz yeterli. Farkındalığımızı arttırmak için de kendi içimize dönmeliyiz. Bedenimizle iletişime kendimizi açmalıyız. Nerde nasıl bir tıkanıklık olduğunu bedenimiz bize kendi söyleyecektir. Sesine kulak verip enerjisel işaretlerini duymamız yeterlidir. Pek çoğumuz bu işaretlerin üstünde durmuyoruz. Çünkü bedenlerimizle konuşabileceğimizi düşünmüyoruz. Sonunda kendimizi cihazlara emanet ediyoruz ve onların bedenimizin lisanını anlayacağını düşünüyoruz.



 
glr201516493.jpg


Oysa hangi cihaz sevgi dili konuşur? Bedenin dili sevgi dilidir. Siz sevgisiniz. Bu yüzden cihazların bedeninizi anlayacağını düşünmeyin kendinizi sevin ve iletişime açık olun. Fakat o zaman bedenimizin ne demek istediğini net bir şekilde anlarsınız. Cihazlar sadece ilerlemiş rahatsızlıkları tespit edebilir. Çünkü artık gözle görülebilir hale gelmiştir. Beden, lisanı anlaşılmadığı için sizin 5 duyunuza hitap eder şekilde problemini anlatmaya başlamıştır. Fakat bu noktada bedeninizi anlamaya odaklanıyorsunuz. Oysa problem çoktan büyümüş vaziyette. Ondan sonra da bu gözle görülür sıkıntıları ortadan kaldırmayı hedefliyorsunuz. Problemleri oluşturan kaynağı tedavi etmeyi değil. Bedenlerinize eziyet ediyorsunuz. Şifa vermek bu değildir. Şifa vermek, sevgi yüklemektir. Sevgi en yüksek frekanstır. Bedene sevgi yüklediğinizde ona sıkıntı yaratan tüm düşük frekansları temizlemiş olursunuz. Ve bedeniniz enerji alanını dengeler. Hücreleriniz yapısını dengeler. Atomlarınız titreşim hızlarını dengeler. Tüm bunlar dengelenince zaten beden şifalanmış olur.


Bizler tüm bunları göz önünde bulundurarak önce kendimizle bağlantı kurmalı ve bedenimizde oluşan problemleri görmeyi öğrenmeliyiz. Sonra da kendimize sevgi yükleyerek mevcut tüm rahatsızlıkları ortadan kaldırmayı yani enerji alanlarımızı dengelemeyi hedeflemeliyiz. Böylece ruh ve beden dengemiz oluşur. Enerjimiz vücudumuzda dengeli bir biçimde dolaşır. Şifalanmış oluruz.

Bedenimizin lisanı basittir. Hepimiz biraz farkındalıkla bu lisanı öğrenip kullanabiliriz. Problem olan bölgede ki enerji değişimi, değişik titreşimler en belirgin dikkat çekme yöntemidir. Bedeninizdeki herhangi bir organda normalde hissetmeye alışık olduğunuzdan daha yoğun bir titreşim hissederseniz o bölgede enerji dalgalanması vardır. Bunu fark ettiğiniz anda o bölgeye ve tüm vücudunuza yoğun sevgi frekansı gönderdiğinizi düşünürseniz, enerji açısından uygun tedaviye başlamış olursunuz. Bunu titreşimleri normal hissedene kadar sürdürmeniz yeterli olacaktır.

Bu konuyu yazdır

  BAŞMELEK GABRİEL - Günlük Mesajı – 20.06.2016 Pazartesi
Yazar: Emka - 21-06-2016, Saat: 12:41 - Forum: Gabriel (Cebrail) - Yorum Yok

BAŞMELEK GABRİEL - Günlük Mesajı – 20.06.2016 Pazartesi

BU İHTİŞAMLI IŞIK GÜNÜNDE GÜNDÖNÜMÜNÜZ KUTLU OLSUN(Your on This Glorious Day of Light Celebrating Solistice)

2016’nın ilk yarısını ve onun mümkün kıldığı tüm dönüşüm ve salıverişleri tamamladınız. Tebrikler! Bu günün ışığının tadını çıkarmak için bir dakikanızı ayırın ve başarmış olduğunuz tüm gelişmelere enerjik olarak kilitlendiğinizden ötürü artık mümkün hale gelen sonsuz ihtimalleri kucaklayın. 

Bu noktada size sunulmuş olan korkusuz gücü kabullenmek için bir dakikanızı ayırın! Bugün durup kendinizi onurlandırmak, rehberlerinize ve yardımcılarınıza teşekkür etmek ve gezegeninizdeki bu büyük dönüşümdeki rolünüz adına şükran duymak için harika bir gün. Aynı zamanda bu yeni enerjik düzlemden ilerlemek üzere yaratmak istediğiniz şeyi değerlendirmek için ideal bir zaman. Şimdiye dek başarmış olduğunuz ve yapmaya devam edeceğiniz her şey için kutlanıyorsunuz! Hepiniz hem kişisel hem de kollektif olarak muhteşem bir iş çıkarıyorsunuz ve ölçüsüzce seviliyorsunuz. 

~Başmelek Gabriel


[b]askangelsmessages.jpg[/b]

Bu konuyu yazdır

  REIKI'NİN 10 KURALI MUTLAKA OKUYUN
Yazar: Emka - 20-06-2016, Saat: 20:20 - Forum: Reiki - Yorum Yok

Bu makalede, Reiki uygulamanızdan yararlanmak için yapabileceğiniz on şeyi – on prensip – yazacağım. Bu Japonya’dan veya Reiki’nin erken uygulamalarından gelen bir şey değil: Bu makalenin tüm Reiki seviyelerindeki insanlara faydası olmasını umarım.


1) Reiki tamamen sizinle ilgilidir
Batı’da Reiki bazen bir tür tamamlayıcı terapi, elle tedavi tekniği veya Japon spiritüel şifa formu olarak sunulmasına rağmen, Reiki bununla ilgili değildir. Eğer Reiki uygulamanız başlıca başkalarını tedavi etmeyi içeriyorsa, amacını kaçırıyorsunuz, çünkü Reiki tamamen sizinle ilgilidir! Reiki kendinizi – iyileştirmek ve spiritüel ve kendini – geliştirme için kişisel bir uygulamadır. Öncelik sizdedir.
Usui zamanında başkalarını tedavi etmeye odaklanılmamıştı veya vurgulanmamıştı, gerçekte tedaviler onun öğretilerinin ana hedefinden biraz başka yöne dağıldı, Usui öğretisini “kişisel mükemmelliğe ulaşma sistemi” olarak adlandırmıştı. En başlangıcından, sistem kişisel gelişim ile ilgiliydi, başkaları üzerinde çalışmakla ilgili değildi.
Reiki vasıtası ile kendiniz için en büyük faydaları kazanmak için, hangi şekilde öğrenmiş olursanız olun, kendiniz üzerinde rutin bir çalışma oluşturmanız gerekir. Eğer Batı tarzı eğitim aldıysanız, düzenli olarak elle – şifa yapın, eğer Japon usulü Reiki biliyorsanız Hatsurei ho’yu uygulayın; eğer Usui Sensei’nin orijinal sistemini biliyorsanız, düzenli Hatsurei uygulamanıza bu kendini – tedavi meditasyonunu ekleyin.
Bazı insanların kendi üzerlerinde çalışmalarının ‘bencilce’ olduğunu düşündüklerini biliyorum, ama eğer kendinize doğru şekilde özen göstermezseniz, başka insanlara nasıl yardımcı olabilirsiniz ? Kendiniz üzerinde düzenli çalışarak, enerji için daha iyi bir kanal olursunuz ve tedavilerinizde daha etkili olursunuz.

(2) Uygulamanızı prensiplere dayandırın
Usui Sensei, onun prensiplerinde, onun ‘yaşamak için kurallarında’ köklenen basit bir spiritüel sistem oluşturdu. Bir kursta okunan ve bir kenara bırakılan talimatlar seti olması yerine, Usui’nin prensipleri onun sisteminin kalbidir ve enerji çalışması yapmak kadar prensipleri izleme ile de spiritüel gelişime ulaşıldığı söylendi. Eğer kendimizi ‘Reiki uygulayıcısı’ olarak düşünüyorsak, prensipleri izleyeceğiz.
Prensipleri ve yaşamlarımızı nasıl etkilediğini derinden düşünmeliyiz. Sıra ile her bir prensibi düşünmeli ve o prensibin düşüncelerimizi ve davranışlarımızı, ilişkilerimizi ve önceliklerimizi nasıl etkileyeceğini ve yönlendireceğini göz önüne almalıyız. Ve bunu, prensipleri sürekli bir rehberlik kaynağı olarak kullanarak düzenli olarak yapmalıyız, bunun etkileri zamanla bizde ve etrafımızdaki insanlarda gerçek bir fark yaratacaktır.
Prensipler, kendi yararınıza ve temas kurduğunuz insanların yararına, yaşamlarınıza damla damla besleyeceğiniz bir şeydir, düzenli olarak başvuracağınız ve düzenli olarak yansıtacağınız bir şeydir.

3) İnce düşünceliliği uygulayın
Çoğu Reiki kurslarında sözedilmemesine rağmen, ince düşünceliliğin uygulanması, prensipler kadar Usui’nin sisteminin önemli bir parçasıdır, ve gerçekte ince düşüncelilik prensiplerde gizlidir! İnce düşüncelilik, kişinin herhangi bir zamanda uygulayabileceği bir meditasyon formudur, yürümek veya bulaşık yıkamak gibi veya çay içmek gibi sıradan şeyler yaparken uygulayabileceği bir şey, ve o anda, yargılamadan, anda var olarak düşüncelerinizin ve eylemlerinizin tamamen bilincinde ve farkında olmayı kapsar.
‘Anda yaşadığınız zaman’ yaptığınız şeye kendinizi tamamen verirsiniz, o anın tam olarak farkında olursunuz, o zaman öfkenin olmadığı, üzüntünün olmadığı bir halde var olursunuz. Geçmişe saplanmayarak veya gelecek ile ilgili spekülasyon yapmayarak, şimdiki anı tam olarak kucaklayarak, prensipleri yaşarsınız ve ince düşüncelilik, alçakgönüllülük, dürüstlük, şefkat ve bağışlama getirir.
İnce düşünceli olma Mikao Usui’nin spiritüel prensiplerini deneyimlemenin bir yoludur.

(4) Her gün kendi üzerinizde çalışın
Reiki, bir süreliğine alacağınız, bir süre oynayacağınız ve sonra bırakacağınız bir şey değildir… Eğer tutarlı yararlar istiyorsanız, sürekli uygulama yapmalısınız. Prensipler “sadece bugün için” der. Bunu ayarlayabilirsiniz. Saatlerce olmasına gerek yok. Sadece 10 dakika uygulayın: on dakikanız vardır. On dakikanız yoksa, 10 dakika erken uyanın: problem çözüldü.
Yarın ne yapacağınızı düşünmeyin: sadece bugüne odaklanın.
Yarın geldiği zaman, aynısını yapın. On dakika bile olsa, Reiki ile bir şeyler yapın. Yarın için üzülmeyin: bugün bir şeyler yapın.

maxresdefault%2B%25281%2529.jpg


(5) Adanma anahtardır
Bunlar Reiki uygulama vasıtası ile zevk alınan harikulade faydalardır ve tüm yapmanız gereken enerji ile sürekli çalışmak, prensiplere odaklanmak ve ince düşünceliliği uygulamaktır. Faydalar kümülatif olarak, gittikçe artan bir şekilde gelir, görüyorsunuz, Reikiden en iyi sonucu almak istiyorsanız ara sıra uygulama yeterli değildir. Reiki her gün biraz zamanınızı hak ediyor. Birkaç basit şey, birkaç basit egzersiz veya rutin üzerinde sebatla çalışmalısınız ve onları gününüzün düzenli bir parçası yapmalısınız, dişinizi fırçalamak veya saçınızı taramak gibi.
Reiki ile kendiniz üzerinde düzenli çalışma alışkanlığı oluşturduğunuz zaman, bırakmanın zor olacağını göreceksiniz: eğer bir gün yapmadıysanız, hatsurei seansınızı veya kendinizi – tedaviyi gerçekten özlediğinizi göreceksiniz. Bu, kendinizi koymayı istediğiniz pozisyondur ve kendinizi her gün Reiki ile çalışmaya adayarak, bu noktaya erişirsiniz.

(6) Çok zorlamayın
Kendimizi adamaya ve Reiki vasıtası ile elde edilen bir çok yararları elde etmek için kendimiz üzerinde rutin çalışmayı oluşturmaya gereksinimimiz varken, aynı zamanda çok zorlanmadığımızdan, çok uzun süre çalışmadığımızdan emin olmalıyız ve uygulamamızı ciddiye almalıyız. Reikiden en iyi, nazik, sırt üstü ve hafif kalpli tarzda haz alınır, yumrukları sıkarak, alnı kırıştırarak, gergin olarak değil. Reikiyi zorlamıyoruz ve kendimiz üzerinde sert bir uygulamayı zorlamıyoruz.
Reiki daha çok bir su akıntısının akışına benzer ve biz o akıntıda duran kaba bir kayayız. Kaya şüphesiz düzgünleşir, ancak buna nazikçe, suyun sürekli akışı ile erişilir ve bu kendi zamanında gerçekleşir.
Diğer Reiki uygulayıcılarının kendilerine uygulama yaptıkları zaman veya uyumlama/güçlendirme alırken ya da başkalarını tedavi ederken yaşadıkları deneyimlerin bazılarını okumuş olabilirsiniz (renkler görme, özel şeyler hissetme) ve tüm bu şeyleri kendimiz fark edemeyebiliriz; çok az farkına varabiliriz. O zaman, biraz daha çok çalışırsak bu şeyleri fark edeceğimizi düşünebiliriz, bu şekilde ‘uygulamayı düzgün yapıyor’ olacağımızı düşünebiliriz.
Ama çok çalışmak ve şeyleri zorlamaya çalışmak ilerlemenize büyük bir engel koymanın en iyi yoludur. Çabalamaya son verdiğinizde ve sadece olduğunuzda en hızlı ilerlersiniz. Bir kenarda durun (metaforik olarak), egzersizleri yapın, insanları tedavi edin ve ne yaptığınızı ve neyi deneyimlemediğinizi düşünmeyin ve üzülmeyin. Nötral ve boş kalarak, beklentiye sahip olmazsınız. Bu en iyi yaklaşımıdr, sizin için en uygun hızda ilerlemenizi sağlayacak olan yaklaşımdır.

7) Mükemmel olmak zorunda değilsiniz
Uygulamanız sırasında gevşemiş, sırt üstü uzanmış ve hafif kalpli olmanın yanı sıra, mükemmel olmadığınız için kendinizi dövmediğinizden emin olun! Reiki vasıtası ile kendiniz için faydalar elde etmek veya diğer insanları başarılı şekilde tedavi etmek için mükemmel olmak zorunda değilsiniz. Hiç kimse mükemmel değildir, sizin de olmanız gerekmez.
Belki de kendinize tedavi uygularken zihniniz konudan konuya geziniyor. Ne olmuş? Bu herkesin başına gelir. Buna üzülmeyin (prensiplerde üzülmek ile ilgili bir madde var). Bununla ilgili düşünmenize ve zihninizi boşaltmak için ‘iradenizi zorlamaya’ neden olur, şeyleri daha da kötüleştirirsiniz… ilk düşünceler ve sonra ilk düşüncelerden kurtulmak için tüm yeni düşünceler! Üzülmeyin. Düşüncelerinize dikkatinizi vermeyin. Bırakın geçip gitsinler. Dikkatinizi nazikçe yaptığınız şeye geri getirin. Sizden akan enerjiyi hissedin: kendinizin tedavi masasında yatan kişiyle bütünleştiğinizi imgeleyin. Zamanla zihniniz durulur, ve güzel boş bir meditatif halde daha çok zaman geçirirsiniz, ancak düşünceler tekrar gelebilir, ve bazı günler muhtemelen diğer düşüncelerden daha iyi olacaktır. Bu okeydir. Siz insansınız.

(8) ‘Neden’ sorusunu çözmeye çalışmayın
Reikiden en iyi şekilde faydalanmak için, özel bir şeyi neden deneyimlediğinizi – veya deneyimlemediğinizi – bulmaya çalışmak için çok fazla zaman ayırmamanızı tavsiye ederim. Seans sırasında sizin veya alıcının hangi rengi gördüğünü anlamaya çalışmayın veya kendinizi tedavi ederken gördüğünüz rengin önemini merak etmeyin. Ellerinizdeki özel bir duyumun ne olduğunu veya alıcının bedeninin özel bir bölgesine neden çok fazla enerji akışı hissettiğinizi ya da özel bir yere neden hiç enerji akmadığını merak etmeye devam etmeyin. Bu önemli değildir.
Eğer telaşla şeyleri düşünmeye, analiz etmeye ve sorgulamaya devam ederseniz, kafanız Reiki uygulamanızı gerçekten bozabilir. Düşünmeyin! Sadece olun. Zihninizi boşaltın, enerjiyle birleşin, eğer birisini tedavi ediyorsanız o zaman alıcı ile birleşin ve bırakın olsun. Tedavi yaparken enerji akışını izleyin, evet ve daha fazla enerjinin geldiği bölgelerde ellerinizi daha uzun süre tutun, ama nelerin olduğunu çözmeye çalışmaya başlamayın: Reiki bir çok seviyede çalışır ve nelerin olduğunu bilmezsiniz, böylece düşünmeyi bırakabilirsiniz ve olmasına izin verebilirsiniz: süreçten zevk alın, tedavilerinizden zevk alın ve zihinsel çabayı bırakın! Bu şekilde çok daha kolay olur!

(9) Sezginize güvenin
Hissettiğiniz veya hissetmediğiniz şeyleri sorgulamamanın yanı sıra, hissettiğiniz veya farkında vardığınız şeylerden şüphelenmemelisiniz. Eğer bir şey hissediyorsanız, onu hissediyorsunuzdur: onu siz oluşturmuyorsunuz. Bir şey hissetmenizi sağlayamazsınız. Kendinizi tedavi ederken, özel bir bölgede enerjinin size daha güçlü aktığını fark ediyorsanız, bunu kabul edin ve buna uyun, devam edin, orada diğer pozisyonlardan daha uzun süre durun. Bu, başkalarını tedavi ederken de uygulanır: ‘sıcak bir nokta’ hissediyorsanız, o duyumu kabul edin ve orayı daha uzun süre tedavi edin. Bedenin özel bir bölgesine çekiliyorsanız, bunu siz oluşturmuyorsunuz. Siz sezgiselsiniz ve sezgisel olarak çalışabilirsiniz. Tüm yapmanız gereken ikinci – tahmini ve kendinizden şüphelenmeyi bırakmak, dingin olmak ve sadece size geleni kabul etmektir. Bir anlamı olması gerekmez. Onu çözmeye çalışmayın: sadece kabul edin ve size uygun hissettirdiği şekilde tedavi edin.

(10) Saçma kurallara ve sınırlamalara aldırmayın
Bize öğretilmiş olan çeşitli gereksiz kuralları, düzenlemeleri ve sınırlamaları da atmalıyız. Reikinin, temeli olmayan insan – yapımı kurallarla kontrol edilmeye, körletilmeye ve sınırlandırılmaya ihtiyacı yoktur. Reiki güvenlidir ve Reiki basittir ve basit yaklaşımlar genelde en etkili olanlardır.
Kendimizi ve başkalarını tedavi ederken önceden belirtilmiş el pozisyonları setini takip etmek zorunda değiliz, Reikimizin çalışması için sözcükler setini söylemek zorunda değiliz. Birini tedavi etmek için özel bir sıra ile el ve beden hareketleri serisini takip etmek zorunda değiliz ve çeşitli tıbbi durumları olan insanları tedavi etmekten kaçınmak zorunda değiliz. Reiki güvenlidir ve Reiki her koşula adapte olabilir. Hepsi geçerli olan bir çok farklı çalışma şekillerine izin verir. Reikinin ‘tek bir’ kullanılma şekli yoktur.
Böylece, Reikinizden en fazla yararı almak için, ilk önceliğiniz olarak her gün kendinizle çalışmaya adanmanızı öneriyorum, ama eğer o günü kaçırırsanız kendinizi suçlamayın. Hatsurei ho ve kendini – tedaviyi uygulayın, prensiplere odaklanın ve günlük aktivitelerinizde daha çok ince düşünceli olun. Çok fazla zorlanmayın: hafif – kalpli olun ve kendinizi bağışlayın, çünkü mükemmel olmak zorunda değilsiniz. Zihniniz bir sürü düşünce, şüphe ve sorular ile doldurmayın: sadece nötral olun, beklentiniz olmasın, boş ve hoşnut olun. Ve basit yaptığınızdan emin olun.

Bu konuyu yazdır

  EL FALI NASIL BAKILIR DETAYLI ANLATIM
Yazar: Emka - 20-06-2016, Saat: 13:33 - Forum: EL FALI - Yorum Yok

el-fal%25C4%25B1-nas%25C4%25B1l-bak%25C4...esimli.jpg




Ellerimiz kendimiz hakkında pek çok bilgiyi barındırır – arzularımız, bizi harekete geçiren dürtüler, hoşlandığımız ve hoşlanmadığımız şeyler, insanlarla olan ilişkilerimiz, belli durumlarda ortaya çıkan davranışlarımız ve farklı olaylara verdiğimiz tepkiler. İhtiyacımız olan tek şey bu ipuçlarını çözmeyi öğrenmek. 

İLİŞKİLER 
İnanıyoruz ki, psikologlarla danışmanlar ilişki kurmanın insan hayatındaki en karmaşık aktivite olduğu fikrine katılacaklardır. Bizler toplu halde yaşayan insanlarız ve ilişki kurmak doğamızda yatar. Hayatımız boyunca ebeveynlerimiz, çocuklarımız, arkadaşlarımız, sevgililerimiz ve ortaklarımızla çeşitli ilişkiler kurarız. Bu ilişkilerden bazıları başarılı olurken bazıları tam bir felaketle sonuçlanır. Başarı ya da başarısızlığımız tabiatımızda ve duygusal oluşumuzda yatar ve bu özelliklerimiz bir ayna gibi ellerimizden yansır.

DÖRT TİP EL

İnsanlarla kurduğumuz ilişkiler hakkındaki ayrıntıları biraraya toplamanın birinci adımı ellerimizin temel biçimi ile yapısında yatar. Dört tip el biçimi temel duygu ve tepkilerimizi yansıtarak kendimizi karşımızdakilere nasıl gösterdiğimiz ve duygusal potansiyelimizi nasıl açığa çıkardığımızı konusuna kısa bir bakış atıyor

toprak.jpg

Dürüstlük ve sağduyularıyla tanınan Toprak eli insanları ciddi kişiler olarak algılanırlar. Fazla romantik değildirler ya da duygularını sözle ifade etmezler ama sadakatlerine ve desteklerine güvenebilirsiniz.

hava.jpg

Zeki ve espirili olan Hava eli insanının çevresi bir çok arkadaşla doludur ama o yakın arkadaş konusunda oldukça seçicidir. Bu kişiler duygusal olarak sabit olmakla birlikte soğuk ve yabancı görünebilirler. Sadakatsizlik bir sorun olabilir.

ates.jpg

Ateş eli olan kişiler elemle sevinç arasında gezinir dururlar. Sıcak ve ilgili arkadaşlar olmalarına rağmen onay ve desteğe ihtiyaç duyarlar. Kolayca aşık olurlar ve çabuk sıkılırlar ama bir kez yerleşik düzen kurduktan sonra daimi ve ateşli aşık olurlar.

su.jpg

İlgili ve şefkatli fakat aynı zamanda hassas ve romantik olan Su eli insanları ilişkileri konusunda idealisttirler. Kolayca etki altında kalabilirler ve kırılganlıkları yüzünden kaba insanlar tarafından sömürülebilirler.

DUYGUSAL KARŞILIK 


İnsanlara karşılık verme şeklimiz, seksüel enerjimiz ve sevme kapasitemiz ellemizin duygu ve görüntüsünün bir yansımasıdır. Genel bir kurala göre yumuşak ve gevşek eller bencillik ve kendi isteklerine düşkünlüğü gösterir. El ne kadar sıkı ve sert ise kişinin doğası o kadar kontrollü ve serttir.

%25C4%25B0NCE.jpg

İnce elleri olan kişiler tutkulu insanlara göre daha spiritüel veya entellektüel bir enerjiye sahiptir. Gayret göstermezler, serinkanlı ve çekingen insanlardır. Avucun alt kısmının fazla gelişmemiş olması ve başparmak üçgeninin birleşmesi bu kadının insanlara kolayca açılamadığını gösteriyor.

dolgun.jpg


Dolgun ve esnek el enerji ve kuvvet göstergesidir. Bu tip elleri olan kişiler duygusal olarak dengeli, sıcak ve şehvetlidir. Fiziksel zevke düşkünlük göze çarpar ve tutku ile cinsel içgüdüleri güçlüdür. Bu elin uzun, esnek ve sivri uçlu başparmağı elin sahibinin yumuşak başlı, akıllı ve enerjisini yaratıcı işlere kanalize edebilecek şekilde kontrollü olduğunu gösterir.

uzun.jpg


Venüs tepesi cinsel içgüdünün merkezidir. Bu kadın eli örneğinde görüldüğü gibi yüksek ve dolgun tepe sevgi dolu, sıcak ve dostça bir mizacı gösterir. Sağlıklı fiziksel arzular sevgiyle birleşmektedir. Bu kadın ilişkilerinde açık ve samimi bir kişi olarak algılanacaktır. Yakın ilişkilerinde ise sevişirken kendini özgürce ifade edebilecektir.

mercury.jpg

Serçe parmak iletişim ve kişisel ifadeyi temsil eder. Seksüel ilişki de bir çeşit kendini ifade etme şekli olduğundan serçe parmağın biçimi genellikle seksüel dürtülerimiz hakkında anlayış geliştirmemizi sağlar. Uzun, ince ve özellikle sivri uçlu serçe parmağı sevgilinin bencil olduğunu gösterir. Çok kısa serçe parmağı ise seksüel toyluğun işareti olabilir.

ÇİZGİLERLE İLİŞKİ



İlişkilerimizde başarılı olmak için kişiliğimizin farkında olmaya, ayrıca duygusal kalıplarımızı, ihtiyaçlarımızı ve güdülerimizi bilmeye ihtiyacımız vardır. Başkalarını anlayabilmek için önce kendimizi anlayabilmeliyiz. Elimizdeki çizgiler ilişkilerimiz hakkındaki bilgileri ortaya koyar. Örneğin kafa çizgisi başkalarına karşı tutumumuz ve duygusal beklentilerimizle ilgili anlayış kazanmamızı sağlayacaktır.


Ellerimizi incelemek kalp ile kafa arasındaki bağı anlamamızı sağlar, ayrıca ellerimizi incelemeyi öğrendikçe başka bilgiler de edinebiliriz. Hepimizin elinde, önemli ilişkilerimizi ve bu etkilerin hayatımızda ne zaman yer alacağını gösteren çizgi ve izler vardır.


birlik.jpg


Geçmişte el falı kitapları Serçe parmağın altında yer alan küçük çizgilerin evlilik ya da aşk ilişkilerini gösterdiğini anlatırdı. Bu yüzden bu çizgilerin ismi evlilik ya da birlik çizgisiydi. Ancak bir çok araştırmadan sonra bu çizgilerin evlilik çizgisi olduğundan şüphe edilmeye başlandı.

hayat.jpg


HAYAT ÇİZGİSİNİN İÇİ

İlişkiler için hayat çizgisine bakın. Hayat çizgisine paralel olan bu çizgi kişinin ikiz ruhunu gösterir. Diğer ilişkiler hayat çizgisinin içindeki dallarla temsil edilir. Yaşa göre bu çizgiler bir ilişkinin başlangıcına ya da bir çocuğun doğumuna işaret edebilir. 



MESLEK 



El falı meslek seçiminde de işe yarar, çünkü ellerimiz zihinsel yeteneklerimizle doğuştan gelen becerilerimizi yansıtır. Size uygun mesleği seçmek için uygun bilgileri aşama aşama geliştirebilirsiniz. Elinizin şekli, yapısı ve çizgilerin oluşturduğu belirgin detaylar sayesinde hem size daha fazla doyum verecek hem de başarılı olmanızı sağlayacak bilgiler edinebilirsiniz.



DÖRT EL ŞEKLİ


Elimizin genel şekli temel mizacımızı belirler, ayrıca yetenek ve becerilerimize uygun meslekler hakkında fikir verir. İlerde mesleki kategorileri belirlemek için parmak uçlarımız ya da avuç içi çizgilerimizden edineceğimiz bilgileri inceleyeceğiz.


toprak.jpg

Ofis dışında yapılan ve endüstriyle ilgili işler Toprak eli sahipleri için en uygun mesleklerdir. Hayal gücünden yoksun olsalar bile bu kişiler ellerini kullanmakta ustadırlar. Değişimden nefret ederler, iş güvencesine ihtiyaç duyarlar.

hava.jpg

Hava eli olan insanlar güçlü iletişimcidir ve eğitim, medya, satış, seyahat endüstrisi ve politikada çalışmayı tercih ederler. Makina, bilgisayar, elektronik ve tüm diğer modern aletlerin kurdudur.

ates.jpg


Lİder ve organizatörlerin eli olan Ateş eli sahipleri olayları denetlemekten hoşlanırlar. Sosyal olan bu kişiler eğlence ve sanat dünyasına yönelirler. Mücadele ve macera için tutuşur, stresli durumlarda dahi rahatlıkla çalışabilirler.


su.jpg

Su eli sahipleri iki farklı alanda çalışabilir: ciddi meslekler ya da sanat. Mükemmel bir terapist olabilirler ancak ressam, şair ve tasarımcı olmak da onları mutlu eder.



PARMAKLAR



Parmaklarımız yeteneklerimizi nasıl yönlendirdiğimizi belirler. Görevimizi nasıl yaptığımızı ve işimize olan yaklaşımızı ortaya çıkarır.


PARMAKLARIN BOYUTU


long.gif


Uzun parmaklı kişiler ayrıntılarla dahiyane bir şekilde baş eder. Dikkatli ve itinalı oldukları için en uygun meslek titizlik veya analetik zihin gerektiren işlerdir. Özellikle dikkat ve göz-el işbirliği gerektiren görevlerde başarılı olurlar. Ancak yavaş hareket ederler.


k%25C4%25B1sa.gif

Kısa parmaklar bilgiyi hızlı bir şekilde kullanmanın işaretidir. Parmağın sahibi ilham veren düşünceleriyle görevinin taslağını geniş açıdan görebilir. Bu kişiler mükemmel planlar yaparlar ancak sabırsız olduklarından hedeflerine ulaşırken kısa yolları tercih ederler.

EKLEMLER 

belirgin.gif

Belirgin eklem analiz yeteneğini gösterir. Parmaklarındaki eklemleri belirgin olan kişiler olayların ayrıntılarını ortaya çıkarma ve bilgi edinme konularında yeteneklidir. Sorun çözmede başarılı olan bu kişiler genellikle mantık gerektiren işlerde çalışırlar. Uygun meslekler bilim, araştırma, filozofi, tartışma gibi mantık gerektiren işler.

yumu%25C5%259Fak.gif

Parmak kemikleri yumuşak olanlar bilgiyi sezgi yoluyla özümser. Sorunlara mantık yoluyla değil içgüdüleriyle yaklaşırlar. Bu tipler için takdir edileceği işler uygundur. İnsanlarla uyum içinde çalışırlar ve yaratıcı işlere meyillidirler. 



PARMAK İZİ KALIPLARI


Parmak izi kalıplarımız genetik olup genlerle geçen mizacımızı gösterir. Eğitim sayesinde kişiliğimizi geliştirebiliriz ama parmak izlerimiz içgüdülerimizi ortaya çıkarır.


ilmek.jpg

İlmek şeklinde parmağı olanlar hareketli ve değişken bir çevre oluşturan ekip çalışması için en uygun kişilerdir.


karma.jpg

Madalyonun her iki yanını görebilen bu kişiler mükemmel bir tartışmacı, danışman ve yargıç olur.


helozon.jpg


Uzmanların parmağı. Takım çalışmasından ziyade tek başına daha verimli iş çıkaran bu kişiler çevrelerini kontrol altına alma ihtiyacı hissederler.


kavis.jpg


Zanaatçiden mühendise, çiftçiden cerraha kadar Kavis parmağının sahipleri ellerini kullanabilecekleri bir işte başarılı olurlar.


SAĞLIK 



Asırlardır doktorlar el ve tırnaklarımızla sağlığımız arasında bir bağ olduğunu düşünüyorlar. Modern tıp araştırmacıları bu bağı, bazı parmak izlerinin kalp krizine meyilli olduğunu göstererek kanıtladı. Bundan başka ellerimiz mevcut sağlık durumumuz ile hastalığa yakalanma eğilimiz hakkında da ipuçları verir. Bununla birlikte hastalık işaretinin sadece bir olasılık olduğunu ve bu işaretlerin mutlaka bu hastalıklara yakalanacağınız anlamına gelmediğini belirtmek isteriz.



DÖRT EL ŞEKLİ


Psikologlar bazı kişilerin bazı hastalıklara eğilimi olduğunu söyler. Gergin ve rekabetçi bireyler kalp hastalıklarına huzurlu ve sakin bireylerden daha sık yakalanırlar. Bu bulgular kişiliğimizin sağlığımızı etkilediğini gösterir – ve tabii kişiliğimiz ellerimizin yansımasıdır.


TOPRAK ELİ
Endişe ve aşırı hoşgörüye bağlı olarak bağırsak ve mide sorunlarına meyilli olan Toprak eli sahipleri stres ile fazla kilodan sakınmalıdır. Muntazam egzersiz ve bol temiz hava sağlıklarını korumalarına yardım edecektir. HAVA ELİ
Hava eli sahiplerinin tipik hastalıkları tansiyon gerginliği ve solunum sorunlarıdır. Aşırı hareketli zihinleri yüzünden sürekli sinir sistemi sorunları ile buna bağlı yorgunluklar yaşarlar. Zihinsel gevşeme için zaman ayırmaları gerekir.
ATEŞ ELİ
Dinamik bir yapıya sahip olan Ateş eli insanı kalp hastalıklarına meyillidir. Aceleci ve düşünmeden harekete geçmeleri yüzünden kaza ve yaralanmalar olabilir. Ateş eli sahipleri daha ağır hareket etmeyi öğrenmek zorundadır yoksa kendi kendilerine zarar verebilirler.
SU ELİ
Bu grupta yer alan kişiler nazik sinir sistemleri yüzünden psikolojik sorunlar yaşar. Alerji ve romatizma da bu grubun yaygın hastalıklarındandır. Su eli sahibi uyuşturucu ve alkol bağımlılığından sakınmalıdır. 

PARA VE ŞANS

Bize para ile şansın birbirine bağlı olduğu öğretildi ancak el falı sanatında bu ikisi birbirinden ayrı değerlendirilmelidir. Temelde ellerimizin yapısı zenginlikle ilgili tutumuzu belirler. Örneğin dolgun eller çok çalışmaya hazır kişileri temsil ederken hamur gibi yumuşak eller tembellik eğilimini ve iyi yaşamak istediği halde çok çalışmaktan kaçınan kişiyi gösterir. Şans daha belirgin birşeydir ve avuç içi işaretleri arasından dikkatlice ayırt edilmelidir.

DÖRT EL ŞEKLİ
Dört kategorinin her biri para ile zenginliğe farklı karşılık verir. Çizgiler ve işaretler hayatımız boyunca yaşayacağımız bireysel maddi durumları belirtir. Elimizin şekli ise paraya karşı tutumumuzu ve maddi durumumuzu nasıl yönettiğimizi gösterir.

TOPRAK ELİ
Toprak eli sahipleri çok çalışarak ve yavaş para kazanır. İhtiyatlı ve akıllı davranan bu kişiler yeteri kadar para biriktirene kadar düzenli olarak bir köşeye para koyar.
HAVA ELİ
Hava eli insanlarının ticari sezgileri kuvvetlidir, ayrıca bu kişiler genellikle ekonomik pazar ile yatırımlar hakkında bilgi sahibidir. Hava eli sahibi parasını memnuniyetle çeşitli yatırımlar yaparak değerlendirir.
ATEŞ ELİ
Sezgi ya da şans sayesinde parayı kendine çeken Ateş eli sahibinin ekonomik durumu sallantılıdır. Bütün yumurtalarını aynı sepette toplamaktan hoşlanmayan bu kişi sermayesini geniş çapta yatırımlarla değerlendirir. SU ELİ
Su eli sahipleri maddiyatçı, iş kafalı ya da ekonomi bilgisi olan kişiler değildir. Onlar banka hesapları yerine ruhlarını zenginleştirmeyi tercih ederler. Bununla birlikte yaratıcı yetenekleri sayesinde gerçekten zengin olabilirler.

SEYAHAT VE TAŞINMA

Seyahat etmek zihni genişletir derler, ama aynı zamanda insan eli üzerinde bir de iz bırakır. Eğer gezi kişinin zihninde kalıcı bir etki bırakmışsa, avuç içinde de buna bağlı bir iz bırakacaktır. Her tür gezi etki yaratır – taşınmaktan uzak yolculuğa kadar. Seyahat ile taşınmayı temsil eden izler gezinin tipine göre farklılıklar gösterecektir. Örneğin keşif yapılan seyahat çizgisi kalın çizgilerin karşısında yer alırken hayat çizgisinde çıkan dallar yeni bir yere taşınmayı gösterir.


DÖRT EL ŞEKLİ

Bazı kişiler aynı yerde çok fazla kaldıklarında rahatsız olur. Bazıları ise aile evinde yaşamaktan memnundur. Çizgiler her insanın taşınma kalıbına göre farklılıklar gösterse bile el şekli kişinin seyahat ve çevre değşitirmeye karşı tutumunu ortaya koyar.

TOPRAK ELİ
Toprak eli olan kişiler düzenli bir hayattan hoşlandıkları için bildikleri ve sevdikleri yere geri dönme eğilimi gösterir. Bu kişiler evlerinin bahçesinde de rahatlıkla oyalanırlar ama herhangi bir seyahate gidecek oldukları takdirde dışarda vakit geçirebilecekleri yerleri tercih ederler ve şehir yerine kırlık alana giderler.
HAVA ELİ
Hava eli sahipleri çeşit ve insanlarla iletişimden hoşlanır. Yabancı ülkeleri gezmekten büyük zevk alan bu kişiler seyahat acentalarının başlıca müşterilerindendir.
ATEŞ ELİ
Ateş eli olan kişiler maceraperesttir. Bir çocuk gibi heyecanlanarak kendilerini yollara atan bu kişiler keşfedilmemiş yerlere gitmekten hoşlanır ve farklı giysilerle kültürleri tanımaktan zevk alır.
SU ELİ
Su eli sahipleri seyahat ederken kalabalık olmaktan hoşlanır ve kültürel faaliyetler, müzik festivalleri ve antik yerlerle tarihi bölgelerden zevk alır. Ayrıca mistik türbeler ve spiritüel 
EMEKLİLİK 


Bazılarına göre emeklilik, çalışma hayatının koşuşturması içinde yapamadıkları şeyleri gerçekleştirebilecekleri altın çağ anlamına gelir. Bazılarına göre ise gelir, iş arkadaşları ve belki de en önemlisi olan statü ve kimlik garantimizi elimizden alan bir tehdittir. Hangi seçeneği kabul ederseniz edin, mutlu bir emeklilik için ev işleri ve ekonomik hazırlıklar dikkatli bir plan ile önceden çözümlenmelidir. El analizi sayesinde ihtiyaçlarınız hakkında anlayış kazanabilir, bu değişimi yumuşatabilirsiniz.

DÖRT EL ŞEKLİ

Dört temel el şekli her insanın hayata, dolayısıyla emekliliğe olan yaklaşımı hakkında genel bir tablo çizer. Kişinin el şekli yaşamında meydana gelen yeni olaylar ve mücadelelerle nasıl baş etmesi gerektiği hakkında önerilerde bulunur.

TOPRAK ELİ
Dört elden biri olan Toprak eli için emeklilik zor bir durumdur. Bu insanlar hayatlarını çok çalışarak geçirdiklerinden emeklilik gibi büyük bir değişim onları rahatsız eder. Bununla birlikte açık havada zaman geçirmek onlara doyum verecektir.
HAVA ELİ
Hava eli insanı emekli olduğunda çalışma ortamının dedikodularını ve arkadaşlarıyla birbirlerine anlattıkları söylentileri özler. Arkadaşlarla olan bağı devam ettirmek
ve kurslara katılmak Hava eli insanına keyif verecektir.
ATEŞ ELİ
Ateş eli sahipleri için insanlar çok değerli olduğundan emekli olduklarında dostlarını çok özlerler. Bu kişiler klüplere üye olarak, toplu projelere katılarak ya da bir dernek için gönüllü çalışarak doyuma ulaşabilirler.
SU ELİ
Su eli sahibi için emeklilik büyük zevktir. Günlük koşuşturmadan kurtulduklarını hisseden Su eli insanı memnuniyetle günlerini sanat ve müzik ya da okuma ve şiir yazma gibi yaratıcı becerilerle dolduracaktır.
PARMAKLAR
Ellerinizin gerek yapısı, şekli, rengi, derecesi gerek diğer özellikleri karakterinizi, kişiliğinizi, hoşlandığınız ve hoşlanmadığınız şeyleri, sizi harekete geçiren güdüleri, arzularınızı, dünyayı nasıl gördüğünüzü ve hayatınızı nasıl yaşadığınızı ortaya çıkarır. Bu özellikleri incelemek size kendiniz hakkında daha derin bir anlayış kazandırarak, tıpkı bir boz-yap bilmecesinin parçalarını birleştirir gibi kişiliğinizin ayrıntılarını tamamlamanıza yardımcı olur.


TIRNAKLAR


Tırnaklar sağlığınızın en önemli ölçüsüdür. Tırnaklarınızın rengi, ay şeklindeki kısmın görünüşü ve tırnakların durumu hastalığın teşhis edilmesine yarar. Psikolojik açıdan ise tırnakların şekli ve ölçüsü kişiliğinizin ayrıntılarını tamamlamanıza yardımcı olacak bir takım karakter özellikleri taşır.

PARMAK UÇLARI İLE PARMAK KEMİĞİ
Parmak uçlarınızın şekli yeteneklerinizi dış dünyaya nasıl ifade ettiğinizi gösterir. Parmak kemiğinin uzunluğu ile kalınlığı özel becerilerinizi belirtir.
PARMAKLAR
Her parmak hayatın farklı bir bölümünü temsil eder. Parmağın şekli ve yapısı, hayatınızın bu bölümlerine verdiğiniz önemi işaret eder.
BAŞPARMAK
Bütün parmakların en önemlisi olan başparmak yeteneklerinizin meyvasını toplayıp toplamadığınızı gösterir.
AVUÇ
Kendiniz hakkındaki en yoğun bilgileri avuçlarınızda bulabilirsiniz. Avucunuzun yapısında hem fiziksel hem de psikolojik oluşumunuz hakkında bazı ipuçları yer alır. Çizgilerin biçimi ise karakterinizin güçlü ve zayıf yönlerini anlamanızı sağlar. Buna ek olarak çizgiler hem geçmiş olayların kaydını tutar hem de gelecekte olabilecek durumları gösterir.
TEPELER
Avucun dokuz şişkin bölümü vardır. Bu bölümlere tepe adı verilir. Bu tepelerin her biri kişiliğinizin farklı bir bölümüyle ilişki içindedir.
BÜYÜK ÇİZGİLER
Büyük çizgiler hayat, kafa, kalp, kader ve Apollo çizgileridir. Bu çizgilerin her biri hayatınızla ilgili bir bölümü temsil eder, ayrıca hayatınıza dair tipik özelliklerle olayları gösterir.
İKİNCİL ÇİZGİLER
Büyük çizgiler dışındaki çizgiler ikincil çizgiler olarak bilinir. Bu çizgiler karakterin derinlik ve ilgi alanını belirler.
AVUÇ İÇİNDEKİ KABARIK ÇİZGİLER 
Avucunuzun içi kabarık çizgilerle ve parmak izi olarak bildiğimiz kimi zaman birbirine paralel, kimi zaman ise birbirine benzeyen kırışık dalgalarıyla kaplıdır.
Elİn Şeklİ



ELİN ŞEKLİ Elin şeklini belirlemeyi öğrenerek hangi kategoriye dahil olduğuna karar vermek el falı sanatının en önemli görevlerinden biridir. Elin şekli bireyin karakterinin temelini belirler ve kişilik profilinin birinci basamağını oluşturur. Bütün eller avucun üçgen ya da kare olmasına ve parmakların uzunluğu ile kısalığına göre dört kategoriden birine girer. Toprak, Hava, Ateş ve Su olarak sınıflandırılan bu kategorilerin her biri grup içinde yer alan kişilerin ortak özelliklerini tanımlar.TOPRAK ELİ Toprak kategorisindeki kişilerin avuçları kare şeklindedir ve parmakları kısadır. Pratik olarak da tanımlanabilen bu elin insanları hayata karşı dengeli ve anlamlı yaklaşan, sağlam ve hassas kişilerdir. Çok çalışmaktan korkmayan Toprak kategorisine dahil kişiler herhangi bir işle karşılaştıkları zaman kolları ilk sıvayan ve yorulmadan çalışan bireylerdir. Bu insanlar geleneklere bağlıdır ve törelere aşıktır. Bir arkadaş ve aşık olarak bağımlı ve duygusal olarak kararlı kişilerdir.FOTOĞRAFÇI ELİ

Pratik insanı tarif eden toprak eli genellikle yaratıcı kişilerde bulunur. Sanatçılarla müzisyenler ve yaratıcılıklarını el becerileriyle ifade eden kişilerin elleri genellikle toprak kategorisindedir.

PARMAKLAR
Toprak elinin özelliği olan kısa parmaklar keskin bir anlayış ve ilham yeteneğini, ayrıca sabırsızlık eğilimini gösterir.
 AVUÇ İÇİ ÇİZGİLERİ
Toprak elinin avuç içi çizgileri az olmakla birlikte derindir. Özellikle kafa çizgisi çoğunlukla muntazamdır.
 DOĞA AŞIĞI EL
Toprak eline sahip kişiler içerde olmaktan nefret eder. Bu kişiler temiz havadan ve açık alandan hoşlanır. Şehirden ziyade kır evini tercih eden toprak eli insanı toprağa yakın olmaktan hoşlanır ve doğayla uyum içindedir.
STEVEN SPIELBERG
Steven Spielberg’ün toprak kategorisinde yer alan elleri hem işine olan sistemli yaklaşımının hem de tükenmez enerjisinin kaynağını gösteriyor. Bu faktörler Spielberg’ün dahiyane ilhamıyla birleştiğinde, onun mesleğinde ustalaşmasını sağlıyor.
HAVA ELİ

Hava eli de toprak eli gibi kare bir avuca sahiptir, ancak her iki eli birbirinden ayıran fark hava elinin gözle görülür derecedeki uzun parmaklarıdır. Hava eli kategorisine giren kişiler çok aktif bir zihine sahiptir. Zihinleri keskin ve sürekli soru sormaya meyillidir ve yerlerinde duramazlar. Sıkıntılı ruh hali ve her an hissedilen entellektüel dürtü ihtiyacı Hava kategorisindeki kişilerin tekrar eden, monoton rutinlerden hoşlanmadığını ve daima çeşitlilik ile değişime hasret olduğunu gösterir. 
YAZAR ELİ
Hava insanı için iletişim çok önemlidir, ayrıca bu gruba dahil olan pek çok kişi vokal ya da edebî becerilere sahiptir. Hava eline sahip kişilerin lisana karşı kabiliyeti vardır ve genellikle medyada çalışırlar. Yazarlık, gazetecilik, çeviri ve yayıncılık Hava ellerinin ağırlıklı olarak yer aldığı meslek gruplarıdır.

 PARMAKLAR
Hava eli insanının avucu kare şeklinde olmasına rağmen Havanın özelliği olan uzun ve esnek parmaklar elin daha uzun ve narin görünmesini sağlar. Parmakların uçları hafifçe yuvarlanmış ya da konik şeklindedir.
 AVUÇ İÇİ ÇİZGİLERİ
Tipik bir Hava avucunun çizgileri açıktır ve kolayca ayırt edilebilir. Görünüşte çizgiler Toprak elinden daha ince olmasına rağmen avucun genel görüntüsü sert ve dayanıklıdır.
 DEĞİŞİM ELİ
Hava eli insanı her çeşit makina parçası ve teknolojik oyuncakla oynamaktan keyif alır. Bu kişiler genellikle en son teknolojiden haberdar olan bilgisayar kurdu kimselerdir.
CLİNT EASWOOD
Clint Easwood’un ekrana yansıyan duygusal olarak kontrollü adam rolleri Hava elinin genel görüntüsünü yansıtır. Siyasete atılması ve halka hitap etme şekli de tipik özelliklerini gösterir.
ATEŞ ELİ

Ateş elinin özelliği uzun bir avuca rağmen kısa parmaklara sahip olmasıdır. Böyle bir el şekline sahip olan kişiler canlı, dinamik, hevesli ve mutlu bir yapıya sahiptirler. Sessiz bir hayata tahammül edemezler. Mücadele ve heyecan içinde, hayatlarını her iki ucu yanmakta olan bir mum gibi hızlı yaşarlar. Güçlü, pozitif ve karizmatik olan bu tipler üzerlerine aldıkları her işi heves ve coşkuyla yaparlar. Ateş eline sahip olan kişiler doğal olarak içinde bulundukları bütün gruplara liderlik ederler. 
ATLET ELİ
Tehlike ve heyecan ihtiyacı duyan Ateş eline sahip kişiler fiziksel olarak aktif ve sürekli hareket halindedir. Canlılık açısından oldukça zengin olan bu kişilerin çoğu enerjisini spora kanalize ederek rekor kıran sonuçlara ulaşır. Çünkü onlar sınırlarını zorlayan, kazalara ve yaralanmalara karşı hassas kişilerdir.

 PARMAKLAR
Ateş elinin parmakları avuçtan daha kısadır ve parmak uçları genellikle kaşık biçiminde veya geniştir.
 AVUÇ İÇİ ÇİZGİLERİ
Ateş elinin çizgileri ayırt edilebilen, güçlü çizgilerdir. Avuç içi ise aşırı olmamakla birlikte kalabalık bir görüntü verir.
 DIŞA DÖNÜK EL
Göz kamaştıran sahne ışıkları altında dünyanın en mutlu kişisi olan Ateş eli dışa dönük bir üstünlüğe sahiptir. Bu kişiler neşeli bir yapıya sahiptir ve sınırsız yaşama arzularını kolayca insanlara bulaştırırlar. Dışa dönük ve eğlenceyi seven bu kişiler davetlerin vazgeçilmez dinamizmi ve ruhudurlar.
LIZA MINELLI
Ateş eli sahipleri hareketli ruh halleriyle manyetik kişiliklerini, bu sayfaya örnek seçilen Liza Minelli gibi genellikle şov dünyasında gösterirler. Ancak Ateş eli sahipleri fazla erken yanmamaya dikkat etmelidir.
SU ELİ 
Uzun bir avuca eşlik eden uzun parmaklar Su elinin en büyük özelliğidir. Hassasiyet bu grubun damgasıdır. Bu nazik ve yaratıcı kişiler aramızda yaşayan şair, ressam, müzisyen ve hayalperestlerdir. Sanat ve müzik dünyası Su eli sahipleriyle doludur. Bu tip elleri olanlar genellikle çok kültürlü, zarif, ince zevkleri olan, aynı zamanda bulutların üstünde yaşama eğilimi gösteren kişilerdir.
MÜNECCİM ELİ
Dört kategoriden Su eli kategorisine düşen kişiler fazla maddeci değildir. Ayrıca saf mantık yerine sezgi ve duygularıyla çalışma eğilimindedir. Bilinç altlarıyla yakın ilişkiye geçenler psişik güce sahip olabilirler. Çoğu su eli sahibi psikoloji ve spiritüel konulara ilgi duyar.

 PARMAKLAR
Su elinin uzun, ince parmakları vardır ve parmak uçları genellikle konik biçiminde, bazen de keskin ve dikkat çekecek kadar sivridir. Uzun parmaklar sabırı ve her ayrıntıyı gören gözleri işaret eder.
 AVUÇ İÇİ ÇİZGİLERİ
Su elinin özelliği, avuç içinin örümcek gibi çok ince hatlarla kaplı olmasıdır – bu, duygusal doğalarının onlara bıraktığı bir mirastır.
 HASSAS EL
Kırılgan ve fazlaca duygusal olan Su eli bireyleri modern yaşamın zorluklarıyla baş etmekte zorlanır. Daha yavaş bir tempo onlar için daha uygun olduğundan rekabet edilen ortamlardan hoşlanmazlar ve sakin bir çevrede daha verimli olurlar. Yumuşak başlı ve olaylardan kolayca etkilenen bu kişiler kendi başlarına karar veremezler.
DIANA, GALLER PRENSESİ
Uzun, nazik görünümlü Su eli nezaket ve stil yansıtır. Bu gruptaki kişiler her zaman şık giyinir, ayrıca çoğu kozmetik ya da moda sanayinde ya manken ya da tasarımcı olarak yer alır. Prenses Diana’nın klasik güzelliği ve ince davranışları Su elinin bütün özelliklerini temsil etmekte.

Bu konuyu yazdır

  Kahve falı nasıl bakılır?
Yazar: Emka - 20-06-2016, Saat: 12:40 - Forum: KAHVE FALI - Yorum Yok

l1cghg20151123184902.jpg



Kahve Falına Bakma
İster inanın, ister çok önemsemeyin, isterseniz de hiç inanmayın... Ama yine de fal baktırmak, Türkiye'deki pek çok insan için yaşamın ayrılmaz bir parçası. Fal deyince akla gelen ise kahve falı. Zira fala inanma ama falsız da kalma sözünü haklı çıkartırcasına kahve falı hemen herkesin sevdiği bir fal türüdür.

Kahve fali, kimisi için gerçekten de bir falken, kimileri içinse kahve falına inanmak bir eğlence aracı. Kahve falı baktırmak kadar kahve falı bakmak da aslında oldukça eğlenceli olabilir. Kahve falı nasıl bakılır düşündüğünüzden çok daha kolay:

İyi Kahve Falı Nasıl Bakılır Anlatımları
- Kahve, fal bakılacak kişi tarafından içilmeli.
- Unutmayın, fal bakılacak kahve mutlaka bir kişilik pişirilmelidir.
- Kahve hep aynı noktadan içilmelidir. Kahve bitince kahve fincanı ters çevirip tabağın üstüne bırakılmalıdır.
- Bütün bunlar yapılırken bir dilek tutulmalı ve fal baktıracak kişi tabağı kafasının üstünden saat istikametinin tersi yönde 3 kez çevirmeli.
- Fincanın üzerine bir metal (kaşık gibi) bırakın.

Bu adımları izlediğinizde bu sayfadaki resimlerde gördüğünüz gibi fal bakmaya hazır bir adet fincanınız var demektir. İşte şimdi fal bakma zamanı, kahve falı nasıl bakılır öğren!

- Fala inanmayan kişi fal bakmamalı.
- Fala gece bakılmamalı.
- Fincan soğuyunca, fincanı alıp ışığın arkanızdan vuracağı bir yere geçip fincanı açın.
- Öncelikle telve rengine bakıyoruz. Eğer renk çok koyu ise dileğinizin olma ihtimali çok düşük demektir. Açık renkse, büyük olasılıkla olacak. Ne açık, ne koyu ise olma ihtimali sizin dışınızdaki bir kişinin yapacaklarına bağlıdır.
- Fincanın sapı hizasından hayali olarak dikine ve enine iki çizgi çekin. Böylece fincanın içini 4 parçaya ayırmış olursunuz.


- Fincanı dik kesen çizginin sağında kalan şekiller iyi haber, solundakiler ise olumsuzluk anlamında yorumlanmalı.
- Enlemesine kesen çizginin altında kalanlar, uzun zaman diliminde; üstünde kalanlar ise yakın zaman olacak demektir.
- Fincanı, parmak uçlarınızda tutarak yavaş yavaş çevirerek ve eğerek içindeki tüm telve şekillerine ve gölgelerine bakacaksınız.
- Bundan sonrası, sembollerin anlamlarına ve hayal gücünüze kalmış... :-) Güzel kahve falı sembolleri sözlüğü yardımıyla fal sembolleri ve yorumlarını öğrenebilirsiniz.
- Fal bitince fincanı mutlaka açık bırakıyoruz. Kapatırsanız, gördükleriniz çıkmayacak demektir.

Neyse falın, çıksın halin! Smile

Bu konuyu yazdır

  BAŞMELEK GABRİEL Günlük Mesajı 19.06.2016
Yazar: Emka - 20-06-2016, Saat: 06:30 - Forum: Gabriel (Cebrail) - Yorum Yok

03f32angels-468339.jpg



BAŞMELEK GABRİEL - Günlük Mesajı – 19.06.2016 Pazar

KABULLENME EVRENİN SİZE ULAŞMASINI SAĞLAR VE İLİŞKİLERİNİZİ BESLER(Acceptance Allows The Universe to Deliver to You and It Fosters Your Relationships)

Kabullenme, hayatınızda rahatlık yaratmada çok önemli bir unsurdur. Sizi daha fazla deneyimlemek istediğiniz şeylere taşıdığı için önemlidir.


Kabullenme, inanç ve güvenin yan ürünüdür. İnanç ve güveniniz derin bir şekilde çapalandığında, kabullenmeyi doğal olarak deneyimlersiniz çünkü her şeyin daima ilahi mükemmellikte olduğunu bilirsiniz. Kendi gelişim ve tekamülü için tam olarak ihtiyaç duyduğu deneyimlerden geçen her insanın, özünde bir usta olduğunu hatırlarsınız. Bu durum, kendi “hatalarınız”ın sizi gerçekte olduğunuz kişiyi daha derinden deneyimlemeye ve ruhunuzun ilerlemesine sevk ettiğini bilerek, bunu kendinize de uygulamanıza imkan verir. Kabullenme, hem kendiniz hem de başkaları için, hayatınızda daha çok sevgi akışını bile çabasız bir şekilde yaratan koşulsuz sevgiyi beraberinde getirir.

Kabullenme aynı zamanda, akışla birlikte gönüllü olarak hareket etmenize imkan verir. Olayların ilahi bir sebeple gelişimi içinde güvende olduğunuzdan ötürü, her bir Şimdi anında çok daha rahat olursunuz. İşlerin halledildiğini bildiğinizden ötürü çevrenizdeki sihri anlayacak, fark edecek ve takdir edecek bir alandasınızdır ki, bu da istediğiniz şeyi daha çok yaratır. Kendi Şimdi’nizde güvende hissetmeye izin vermek suretiyle, hem huzuru hem de sabrı deneyimlersiniz.
Anlıyor musunuz? Kabullenme evrenin size ulaşmasını sağlar. İlişkilerinizi besler. Koşulsuz sevgiyi destekler. Sizi huzur ve dinginliğe taşıyarak, sizin içinizdeki ve çevrenizdeki ilahiliği kutlar. O, sizi direnmekten ve istenmeyen şeyin cazibesine kapılmaktan uzaklaştırarak ileri hareketinizi destekleyen sihirli bir makine yağı gibidir. O, gerçekten deneyimlemek istediğiniz her şeyi size getiren asli unsurdur. ~Başmelek Gabriel

Bu konuyu yazdır

  SALI GÜNLERİ NEDEN ZAMAN YAVAŞLIYOR?
Yazar: Emka - 20-06-2016, Saat: 05:07 - Forum: TEORİLER - Yorum Yok

Salı Günleri Zaman Mı Yavaşlıyor?

Birçoğumuzun Pazartesi Sendromu vardır, ancak kimse de çıkıp demiyor ki: “Bu Salı ne ayak yahu?” Tipik çalışma rutininin ikinci günü, birçoğumuz için gizemli bir biçimde zamanın neredeyse en yavaş aktığı gün… Bir önceki hafta sonu sanki asırlar önceymiş, bir sonraki haftasonuna ise sanki asırlar varmış gibi. Peki nasıl ve neden haftanın bu ikinci gününde zamanın neredeyse kaplumbağa hızında akıyor olduğu algısına kapılıyoruz?

Zaman algısı üzerine yapılan çalışmalar beynin; almış olabileceğiniz uyuşturucular, içerisinde bulunduğunuz duygular ve hatta zamana gösterdiğiniz dikkat miktarına bağlı olarak tuhaf bir biçimde zamanı esnetebildiğini ortaya koyuyor. Örneğin şizofreni gibi bazı nörolojik vakalarda, bilim insanları zaman algısının gerçekliği çarpıtır bir biçimde yolunu şaşırabildiğini ve hatta olayların mantıksal ilişkilerini kaybetmeye yol açabildiğini gösterdiler. Öte yandan geçtiğimiz yıl yapılan bir meta-analiz çalışması; depresyon hastalarının zamanı sağlıklı bireylere göre daha farklı algıladıklarını ortaya koymuştu.

Bu durumun sağlıklı beyinlerdeki en dramatik örneklerinden birisi de insanlar ölümle ya da ölüm ihtimaliyle burun buruna geldiğinde –örneğin; trafik kazası, paraşüt atlamaları ya da fiziksel çarpmalarda– ortaya çıkar. Elbette ki, bu ölüm-eşiği zaman bükülmesi özneldir ve dolayısıyla da ölçülebilmesi oldukça zordur. Fakat bilim insanları, denekleri korkutucu yeni durumlar içerisine sokarak bu vakaların gizemine ışık tutmaya çalışıyor. Örneğin, yapılan bir deneyde, ilk kez paraşütle atlama deneyimi yaşayan katılımcıların atlayış sürelerinin ne kadar sürdüğünü olduğundan fazla gösterme eğiliminde oldukları görüldü. Atlama öncesi ve atlama sırasındaki korku insanlara atlayışın daha uzun sürdüğü hissini veriyor.

Bu teori belki de haklı olabilir, hayatı-tehdit eden durumlarda, coşan duyularımız bizde yüksek bir ayrımsama duyarlılığı yaratır. Bu kavram alarm halinde olduğumuza işaret eder, dolayısıyla normal bir anda olduğundan daha fazla bilgiyi absorbe edebiliriz, dolayısıyla dünyayı slow-motion bir akışta (yavaş çekimde) görüyor gibi oluruz. Fakat sinirbilimci David Eagleman ve beraberindeki ekip arkadaşları ve onların Dallas’taki 31 metrelik bir binadan atlayan (bir ağ üzerine güvenle atladılar) cesur öğrencileri durumun böyle olmadığını ortaya koydu. Gönüllü atlayıcılar atlayışın “sonsuza kadar” sürdüğünü hissettiler ancak düşerken kol saatlerindeki bilgiyi okumada hiç de iyi bir beceri gösteremediler. Bir başka deyişle, gönüllülerin zaman çarpıtmaları retrospektif (geçmişle ilgili) bir ölçümden yani bir hafızadan daha fazlasıydı.

Fakat elinden geldiğince kötü olabilen Salı günleri yüksek bir yerden atlamak gibi değildir. Salı günleri yeterince sıkıcı ve duygusuzdur, dolayısıyla Salı günü için farklı bir hipoteze ihtiyacımız var.

Belki de bu fenomen için iş günleri ve hafta sonları arasındaki dengeye bakmamız gerekiyor. O halde beynimiz olaylara dair zaman damgalarını belirlemek için bağlamsal işaretleri nasıl kullanıyor? Delliler; benzer ya da aynı bağlam içerisinde gerçekleşen olaylara dair hafızaların zamanla birbirine yaklaştığını gösteriyor. Örneğin, bir partide gerçekleşen şeyler hafızanızda bir arada tutulurlar ve sonrasında bir takside gerçekleşmiş şeylerden ayrı olarak dururlar.

Time-Machine-Watcher.png

2014 yılında, New York University’den sinirbilimci Lila Davachi bu etkiyi laboratuvarda tekrarladı ve mental zaman tünelinde gruplanan olayları eşleştiren hipokampuste (beynin hafıza merkezi) gerçekleşen aktivite örgülerini belirledi. Bahar Gholipour isimli bir popüler bilim yazarı; benzer mekanizmanın “Salı Sendromunun” arkasında da var olup olamayacağını Davachi’ye sordu. Yani Pazartesi gününün programındaki ani bir değişiklik; zaman algımızı bozarak, Pazar gününe dair hafızalarımızı mental zaman tünelimizde daha da geriye itip bizde aradaki zamana ilişkin bir boşluk hissi mi bırakıyor?

Davachi’nin cevabı ise biraz belirsiz bir evet oldu. Şans eseri, Davachi de tam da bu durumu –olayların dizilimindeki bir değişimin zaman algımızı bozup bozmadığı ve hipokampusteki beyin aktivitesinin bu durumu nasıl takip ettiğini– araştıran bir deney yürütüyordu. Davachi’ye göre; hipokampal nöral aktivitede zamanla daha fazla değişim meydana geldiğinde, bu olayları daha uzun hissediyoruz. Dolayısıyla, Salı gününe dair sezgimiz bu verilere göre sürünceme şeklinde oluyor, en azından şimdilik. Fakat veriler başlangıç düzeyinde ve daha fazlasına ihtiyacımız var.

Öte yandan, Fransa’daki CEA/INSERM Cognitive Neuroimaging Unit’den sinirbilimci Virginie van Wassenhove; hafızaların zenginliği, yani hatırladığımız detay miktarı; Salı günlerinin yavaş aktığı algısı üzerinde role sahip bir başka etken olabileceğini söylüyor. Pazar günleri, genellikle dinlenme, sosyalleşme ve televizyon izleme gibi aktivitelerle geçer. Öte yandan iş günleri ise, toplantılar, e-mailler, yetiştirilmesi gereken işler gibi beynin işlemesi ve hafızada tutması gereken oldukça fazla bilginin bir tsunamisi şeklinde geçer. İş günlerinde meşgul olduğunuz şeylerin miktarı göz önüne alındığında, bu günlere dair anımsalarınız hafızada çok fazla yer kaplayan deyim yerindeyse fazla tanecikli olarak kodlanır. Bu da bir nevi, paraşütlü bir atlayışta olanın benzeridir ve günler ölçeğinde zaman algısına etki edebilir ve Pazartesileri ve Salıları beynimizde daha uzun günler haline getirebilir.

Salı günlerine dair şikayetimizin oldukça mantıklı olduğunu görmek rahatlatıcı. Fakat hayati fonksiyonlarımızın merkezi olan beynimizin mili-saniyelerine kadar zamanı takip etmesi gibi inanılmaz bir iş çıkardığını göz ardı edemeyiz. Yani beyninizi bir zaman makinesi gibi düşünebilirsiniz. Fonksiyonlarının temel yapısı oldukça dinamik olan beynin ihlal edemediğiniz spesifik zaman sabitleri vardır. Evet bugün Salı, şimdi saate bakın, ne kadar kaldı?

Bu konuyu yazdır

  GÜLMEK ÖMRÜ UZATIR
Yazar: Spiritüeller - 20-06-2016, Saat: 04:50 - Forum: SAĞLIK - Yorum Yok

g%25C3%25BClmek.jpg

Hayatı boyunca herkes mutlu olmak, sevmek, sevilmek, gülmek, güldürmek ister. Bazen küçücük ve içten bir gülümsemek birçok kapıyı açar. Bazen ise kahkahalar atarak mutluluk ifade edilir. Tabii üzüntülü olunan, dertli, kederli zamanlar da vardır. Fakat neşeli olunan kahkaha atılan zamanlar ne kadar fazla ise kişilerin sağlıkları da o kadar yerinde olur. Yapılan araştırmalara göre, sıklıkla kahkaha atan, hayata pozitif bakan, bolca gülümseyen kişiler daha uzun ömürlü oluyor. Tabii ki hayat şartları bazen bizi mutsuz olmaya itse de yine de gülümsemeyi ihmal etmeyelim ki sağlıklı ve uzun bir ömür yaşayalım.

Gülmek Sağlık İçin Oldukça Faydalı

Bazen küçük ve samimi bir tebessüm, bir gülüş hem kendinizi iyi hissetmenize hem de karşınızdaki kişiyi iyi hissettirmeye yardım eder. Aslında bu o kadar da zor değildir. Elbette herkesin zor zamanları, kendini kötü hissettiği anları vardır. Fakat daima pozitif olmaya, sorunları mantıklı bir şekilde çözmeye çalışırsanız kendinizi mutlu hissedersiniz. Mutlu olunca da gülümsersiniz. Bu durum vücuda fiziksel ve ve ruhsal olarak birçok  fayda sağlar. Daha uzun ve sağlıklı yaşamanın sırrı daha çok gülmekten geçiyor.

İşte Gülmenin Yararları :
Gülmek fiziksel ve zihinsel rahatlama sağlar. Kendinizi daha iyi hissetmenize yol açar.

Depresyona girmeyi ve panik atağı önler.

Stresten uzaklaşmaya yardım eder.

Hafızanın güçlenmesine yardım eder. Beyindeki birçok bilginin kolay hatırlanmasını sağlar.

Gün boyu kendinizi mutlu hissettirir.

Yaratıcılık ve hayal gücü gibi duyguları geliştirir.

Birçok engelin aşılmasına yardım eder.

Güven duygusunun gelişmesini sağlar.

Gülmek birçok hastalığın iyileşmesine yardım eder. Hastalıkların iyileşmesinde başlıca etken moraldir.
 
Morali yüksek olan kişiler daha mutludur ve hastalıkları daha kolay atlatır.

Gün içinde sebepsiz yere sinirlenmeyi engeller.

Kalp-damar hastalıklarının iyileşmesine katkı sağlar. Birçok kardiyolog tarafından önerilir. Kalbi güçlendirir.

Vücudu kansere karşı korur. Kötü huylu tümörlere karşı da koruma sağlar.

Hücrelere oksijen sağlayarak akciğerlerin temizlenmesine yardım eder.

Kahkaha atınca kaslar gevşer.

Şeker hastalığı yani diyabete karşı koruma sağlar.

Güçlü bir kahkaha düzenli yapılan bir egzersiz gibidir.

Uykusuzluğa karşı büyük fayda sağlar.

Sindirimi kolaylaştırır. Sindirim sisteminin sağlıklı kalmasına yardım eder.

Gülmek kan dolaşımını arttırır.

Bağışıklık sistemini arttırır. Bunun sonucunda da gülmek, grip, nezle, soğuk algınlığı gibi hastalıklara yakalanma riskini azaltır.

Tansiyonu dengelemeye yardım eder.

Her kahkaha atışta bacak, karın ve sırt kasları çalışır.

Psikolojinin düzelmesine yardım eder. Gülen kişiler gülmeyenlere göre özgüveni daha yüksek 
kimselerdir. Ayrıca korku, üzüntü ve keder gibi duyguların uzaklaştırılmasını sağlar.

Kişilerin cinsel yaşamlarını düzenler, daha iyi bir cinsel hayat sağlar.

Vücuttaki ağrıları azaltır.

Siz de yüzünüzden gülümsemeyi eksik etmeyin. Uzun, sağlıklı ve mutlu bir hayat yaşamak istiyorsanız gülmekten korkmayın.

Bu konuyu yazdır

  KAYA TUZUNUN BİLİNMEYEN FAYDALARI
Yazar: Spiritüeller - 20-06-2016, Saat: 04:36 - Forum: SAĞLIK - Yorum Yok

4fc2f290aa8dec1de6b53ee0c85f1af7.jpg

Herkesin evlerinde bulunan tuz yemeklere ayrı bir tat verir. Belli hastalıklara karşı hazırlanan yemekler dışında tuzsuz yemek olmaz. Evlerde kullanılan tuzlar genellikle rafine tuzlardır. Fakat son zamanlarda kaya tuzunun sağlık açısından faydalı olduğu ile ilgili araştırmalar yapılmaktadır.

Kaya Tuzunun Faydaları Nelerdir?
Kaya tuzu sodyum klorür olarak bilinir ve kimyasal formülü NaCl olan bir mineraldir. Farklı renklerde olabildiği gibi renksiz yada beyaz da olabilir. Kalsiyum, çinko, demir, potasyum, magnezyum ve bakır gibi vücuda faydası bulunan birçok element içerir.

Sindirim sistemini rahatlatan kaya tuzu sindirim bozukluklarına iyi gelir.

İştah arttırıcı özelliği vardır ve mide ekşimesine karşı fayda sağlar.

Minerallerin hücresel emilimini kolaylaştırır. Vücudun pH dengesini korur ve vücuttaki toksin maddelerin dışarı atılmasına yardım eder.

Kan dolaşımını hızlandırır.

Kan basıncını dengeler.

Böcek ısırıklarına iyi gelir.

Romatizma, kas ağrıları ve kemik ağrılarına yarar sağlar.

Kaya tuzu limon suyu ile birlikte tüketilirse bağırsaklardaki solucanların dışarı atılmasına yardım ettiği gibi mide bulantısı ve kusmaya da iyi gelir. Grip gibi kış hastalıkları için de fayda sağlar.

Böbrek ve mesane taşlarına karşı da kullanılabilir.

Gut hastalığına iyi gelir.

Kaya tuzu dişlerin beyazlatılmasında ağız spreyi olarak da kullanılır.

Kas kramplarına yararlıdır.

Bağışıklık sistemine iyi gelerek sinir sistemine de fayda sağlar.

Vücuttaki su emilimini arttırmaya yardımcı olur.

Strese karşı iyi gelir.

Damar sağlığını korur.

Kan şekerini dengeler.

Yaşlanma etkilerini azaltır.

Uykusuzluğa iyi gelerek uyku düzeni sağlar

Kaya Tuzu İle Boğaz Ağrısına Karşı Şifa Bulun!
Kış ayları geldi ve soğuk algınlığı, grip, nezle, bronşit, astım ve boğaz ağrısı gibi rahatsızlıklar birçok kişinin derdi haline geldi. Rahat yutkunamamak, nefes alırken zorlanmak ve boğaz ağrılarının yanında bronşların ve sinüslerin de tıkanması herkes rahatsız eder. Tüm bu etkilerinin yanında kuru öksürük, boğaz şişmesi ve bademcik iltihabı için sıcak su hazırlanarak içine bir miktar kaya tuzu atılır. Kaya tuzu suda çözüldükten sonra baş bile havlu ile kapatılarak sıcak suyun buharı solunarak boğaz ağrısı ve burun tıkanıklığı giderilmeye çalışılır. Ayrıca kaya tuzu su ile karıştırılarak gargara yapılırsa boğaz ağrısı bu şekilde de giderilebilir.

Duş Suyunuza Bir Kaşık Kaya Tuzu İlave Edin!
Kaya tuzu vücut tuzu olarak da kullanılabilir. Vücudu rahatlatır, uykuyu düzenler ve vücuttaki toksinlerin atılmasını sağlar. Kaya tuzu içeren denizde yüzmek de bu etkileri gösterir. Aynı zamanda stresin ve vücuttaki ağrıların giderilmesine de yardım eder. Tüm bu etkileri için duş suyunuza yada küvet suyunuza bir çay kaşığı kaya tuzu ilave ederek duş alabilirsiniz.

kaya-tuzu.jpg

Kaya Tuzunun Cilde Faydaları!
Sağlık için sayısız faydalarının yanında kaya tuzu cildi güzelleştirerek cilt için de fayda sağlar.

Ölü Hücreleri Yok Eder: Hava kirliliği, ciltte biriken toksin maddeler zamanla cildimizi yorar ve mat bir görünüm sağlar. Kaya tuzu cildi temizler, ölü hücrelerden arındırır. Böylece daha genç bir görünüme kavuşabilirsiniz. Doğal cilt tabakasını korur.

Tuz Peeling’i İle Cildinizi Sıkılaştırın: Daha genç görünüm sağlayan bu şifalı tuz, cildi sıkılaştırır. Cildin deri dokusunu güçlendirir. Tuz peeling’i ile cilde masaj yapılması cildi temizler, tazeler, ölü hücreleri ortadan kaldırarak cildi yeniler.


İyi Bir Cilt Temizleyicisi: Mükemmel bir cilt temizleyicisidir. Cildinizin nefes alması ve gözeneklerin açılması için sabun gibi temizleyici olarak kullanılabilir. Cildi parlatır.


Cildi Nemlendirir: Özellikle eller veya ayaklar kaya tuzu ile ovalanırsa cilt kuruluğunu önler.


Kaya Tuzunun Saça Faydaları!
Kaya tuzu temizleme ve peeling özellikleri nedeniyle birçok şampuanın içine ilave edilerek kullanılabilir.

Saçlara Dolgunluk Kazandırır: Özellikle kadınlar saçlarının hacimli ve dolgun görünmesine özen gösterir. Bakımlı ve dolgun saçlar günlük hayatta dikkat çeker. Dolgun saçlar için kaya tuzu eşit miktarda bölünerek saça uygulanır. 20 yada 30 dakika sonra saçlar yıkanır. Bu şekilde saçlar hacim kazanacaktır.

Saçları Temizler: Saçlara dolgunluk kazandırmasının yanında saçları temizleyici özelliği de vardır. Saçları canlandırır, bakımlı bir görünüm kazandırır. Bunun için şampuanınıza bir çay kaşığı kaya tuzu karıştırın, bu karışımla saçınızı ovalayın ve artıkları temizlemek için soğuk su ile yıkayın.


Kaya Tuzu Nerede Satılır?
Kaya tuzu önceden az bilinen bir tuz olmasına rağmen, günümüzde popülerliğinin artması ve sağlık açısından şifasının öğrenilmesi ile birlikte büyük marketlerde ve sergi stantlarında satılmaya başlanmıştır. Kaya tuzunu aynı zamanda lamba olarak da satan işletmeler vardır.

Bu konuyu yazdır