Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,075
» Son Üye: rahmanmutlu
» Toplam Konular: 2,836
» Toplam Yorumlar: 3,067

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 942 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 942 Ziyaretçi

Son Aktiviteler
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 235
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 352
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 783
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 702
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,549
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,924
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,134
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,320
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,571
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,854

 
  BİLİNÇALTI TEMİZLEME VE ENERJİNİZİ YÜKSELTME MEDİTASYONU
Yazar: Archilles - 23-05-2016, Saat: 01:30 - Forum: MEDİTASYON - Yorum Yok

BİLİNÇALTI TEMİZLEME VE ENERJİNİZİ YÜKSELTME MEDİTASYONU

Rahat, sakin ve huzurlusun…
Bir yolda ilerliyorsun… Yol… Toprak… Parke taşlı… Asfalt… Veya çimen kaplı olabilir… Dikkat et… Yolun kenarında ağaçlar çiçekler, evler varmı dikkat et… Hava,güneşli veya yağmurlu olabilir. Olsun… Güneş hayat. Yağmur berekettir…

Büyük bir kapının önündesin. Kapının yan tarafında yanan mor alevi görüyorsun… Üzerindeki eski elbiselerini çıkar ve mor alevin içine at. Artık bu eski elbiselere ihtiyacın yok… Bu eski elbiseleri sana başkası giydirdi… Bunları tek tek mor alevin içinde yakarak, bunların yerine daha renkli daha rahat kıyafetler giyeceksin… Mor alevin dönüştürücü gücünü biliyorsun…
Eski elbiseleri mor alevin içine attıkça, geçmişinden, ve artık sana faydası kalmamış olan tüm alışkanlıklardan, deneyimlerden, ve düşünce kalıplarından arınıyorsun…. 
Özgürleşiyorsun... Rahatlıyorsun… 
Evrenin, boşlukları pozitif enerjiyle doldurduğunu biliyorsun.

Elinde küçük küçük kâğıtlar var…
1. kâğıdı okuyorsun… Kâğıtta büyük harflerle GÜVENSİZLİKLER yazıyor… Güvensizlikleri mor alevin içine at… Güvensizlikler mor alevin içinde erirken içine özgüven duyguları yerleşiyor… Hisset… Rahatsın… Huzurlusun güvendesin…

Şimdi 2. kâğıdı alıyorsun…

2. kâğıtta. Büyük harflerle… PİŞMANLIKLAR yazıyor... Tüm pişmanlıkları mor alevin içine at… Pişmanlıkların tecrübeye dönüşmesini sevinçle seyret… Bu sevinci içinde hisset…

3 kâğıtta SUÇLULUKLAR yazıyor… Suçlulukları mor aleve at… Suçluluklar mor alevin içinde eriyerek… Özgürlüğe dönüşüyor… Hisset… Özgürce nefes al…

4. kâğıtta… KORKULAR yazıyor… Korkuları mor alevin içine at… Korkular mor alevin içinde erirken senin içinde güvenlik duygusu gelişiyor... Hisset…

5. kâğıtta… DEPRESYONLAR ve BAĞIMLILIKLAR yazıyor... Depresyonları ve bağımlılıkları mor alevin içine at… Depresyonlar ve bağımlılıklar mor alevin içinde erirken her şeyden ve herkesten özgürleşiyorsun… Hisset…

Elindeki kâğıtta ERTELEMELER yazıyor… Mor aleve at… Ertelemeler mor alevin içinde erirken… Rahatlayıp, seni tutan her şeyden kurtulduğunu biliyorsun…

Şimdi elinde tuttuğun kâğıtta… VE DİĞERLERİ yazıyor… Bu kâğıdı mor alevin içine attığın anda o, mor alevin içinde erirken… sen, yeni doğmuş bir bebek gibi yeni ve daha güzel bir hayata başlamak üzere istediğin planı yapabileceğini biliyorsun…

Eski elbiselerin… Seni kısıtlayan her şey mor alevin içinde eriyerek yok oldu… Dönüşüme uğradı
Derin rahatça nefes al…
Şimdi kapının tokmağını tut… Kapıyı aç… İçeri gir… İçerisi adeta cennetten bir köşe… Etrafına bak… Bahçedeki güzelliklerin. Renk cümbüşünün farkında ol… Bahçenin içinde renk renk çiçekler… Çeşit çeşit meyve ağaçları var. Farkında ol… Derin nefes al…

Hayatının bahçesinde özgürce sevinçle ilerle… Hayatının bahçesinde sevinçle ve özgürce ilerlerken… Bolluk içindeki ağaçlardan sarkan meyvelerden hangisini canın isterse al… meyvelerin tadını, dilinde damağında hissederek ye…

Çiçeklerin.. meyvelerin… Ve toprağın birbirine karışan kokularını içine çek… Cıvıl cıvıl neşeyle öten Kuşları dinle…Bu muhteşem konser, içindeki coşkuyu arttırıyor… Neşeleniyorsun…

Burası senin hayat bahçen… Buranın mimarı sensin… Buraya istediğin ağacı ve çiçeği dikebilirsin… Hayatının bahçesine istediğin kişiyi davet edip sohbet edebilirsin… 

Şimdi büyük köklü bir ağaç görüyorsun… Ağacın dibine otur… Sırtını ağacın güçlü ve güven veren gövdesine daya… Ağaçtan sana yansıyan gücü ve güveni hisset…
Yaprakların arasından sızan güneş ışınları tenini ısıtıyor… Hisset… Ağacın dallarında ötüşen Kuşları dinle… Ağacın dallarından sarkan meyvelerin tadına bak… Toprağın çiçeklerin ve ağaçların birbirine karışan kokularını içine çek…
Etrafındaki renk cümbüşünün, ahengin ve uyumun farkında ol… 

Şimdi ayağa kalk… Bir çukur kaz… Burada bulunmasını istemediğin çiçek veya bitki varsa. Hepsine, bu zamana kadar hayatına kattıkları renk ve ahenk için teşekkür edip toprağa gömerek evrene hediye edeceksin. 
Şu sözleri benimle birlikte 3 kere söyle…


_FRA6908.jpg[/url]

BU ZAMANA KADAR HAYATIMA KATTIĞINIZ RENK VE AHENK İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM…



Şimdi artık burada bulunmasını istemediğin çiçekleri nazikçe yerlerinden sök. Ve sevgiyle çukura koy… sen bunu yaparken ben susacağım…
Şimdi bu söktüğün çiçeklerin yerine istediğin çiçekleri dikeceksin… Onlar hızla büyüyüp bol bol çiçek açtıkça sen daha mutlu ve sana doyum veren bir yaşam süreceksin…

Şimdi yanında duran. İlk çiçeği eline al. Kalbine götür… Kalbini çiçeğin enerjisiyle doldur… Bu çiçek duygularının çiçeğidir…
Şimdi duygularının çiçeğini hızla büyüyüp renk renk çiçekler açması için toprakla buluştur… Duygularının çiçeği hızla büyeyecek… renk renk çiçekler açacak ve sen onu daima olumlu ve güzel duygularla besleyeceksin… Kendini… Ve çevrendeki herkesi… Duygularının çiçeğini.. kalbinden akan enerjiyle besle… Derin bir nefes al…

Şimdi ikinci çiçeği al ve kalbine götür… Kalbinin her zerresini çiçeğin enerjisiyle doldur…
Bu çiçek özgüvenin çiçeği… Kalbinin her zerresinin özgüvenle dolduğunu hisset… Özgüvenin çiçeğini toprağa dik… Özgüvenin çiçeği hızla büyüyüp renk renk çiçekler açtıkça sen… An be an daha büyük bir özgüvenle dolacaksın…
Şimdi özgüvenin çiçeğini kalbinden akan enerjiyle besle… Derin nefes al…

Şimdi diğer çiçeği eline al bu çiçek hayatın sana sunduğu maddi imkânların çiçeğidir… Senin önceliğin… Para… İş… Ev… Araba… Her şey ama… Her şey olabilir… Olsun… Maddi imkânlarının çiçeği toprağa dikildiği anda hızla büyüyüp renk renk çiçekler açtıkça…senin istediğin şeyler her ne ise hayatında derhal gerçekleşecek
Şimdi maddi imkânların çiçeğini kalbine götür… Kalbinin her zerresini maddi imkânların çiçeğinin enerjisiyle doldur… Şimdi çiçeği toprağa dik ve ona kalbinden enerji yansıt.
Can suyu olsun… Maddi imkânlarının çiçeği hızla büyüyüp renk renk çiçekler açsın. Ve önceliğin her ne ise derhal gerçekleşsin… Derin derin nefes al… 

Şimdi diğer çiçeği eline al…
Bu çiçek bağışlamanın çiçeğidir… Affetme duygusu… Sevginin sesi… Kokusu… Tadı… Rengi ve dokusu… Bu güzel çiçeğin enerjisiyle kalbinin her zerresini doldur… Bedeninin… Zihninin her zerresini bu güzel çiçeğin enerjisiyle doldur… Şimdi bağışlamanın çiçeğini toprağa dik… Bağışlamanın çiçeğini kalbinden... Zihninden… Tüm varlığından taşan enerjiyle besle... büyüt… 
Şu sözleri söyle…

BEN KENDİMİ VE BENİ ÜZEN HERKESİ AFFETTİM… VE ÖZGÜR BIRAKTIM… BİR PLAN GEREĞİ BULUŞTUĞUMUZU, BİZLERİ GELİŞTİREN BU DENEYİMLERİ YAŞADIĞIMIZI BİLİYORUM… ARTIK HEPİMİZ ÖZGÜRÜZ…

Sen, sadece barışçı düşünceler üretiyorsun… Derin derin nefesler al… Tekrar ağacın dibine otur… Ağaçtan sana yansıyan enerjiyi… Gücü… Güveni hisset.
Sen kişisel mutluluk duygusunu… Özgüven duygusunu… Ve güvende olma duygusunu elle tutulur… Gözle görülürcesine somut bir şekilde hissediyorsun… Yaşıyorsun…

Bu hisler çoktaaan gerçekleşti... Kesinlikle, tam söylediğim gibi oldu...
Çok büyük bir hızla... Çok daha güçlü bir biçimde bütünüyle gerçekleşti…
Sana sunulan çözümlerle kendini… Daha mutlu hissediyorsun…
Kendini an be an daha mutlu hissediyorsun…
Her gün her koşulda… Çok daha iyimsersin… Sen, kendine... Kendi çabalarına, kendi kararlarına… Kendi fikirlerine… Çok daha fazla güveniyorsun…
Artık bulunduğun her ortama özgüveninin enerjisini yansıtıyorsun...
Derin nefes al…
Kendini görüyorsun... Özgüvenin enerjisini çevrendeki insanlara... Dünyaya, evrene özgürce yansıtıyorsun…

İçindeki özgüvenin tamamıyla ve tümüyle farkındasın...
Sen kendine güveni olan, özgür ve kararlı bir insansın...
Düşünme biçimin, konuşman, her halin kendini ifade ediş tarzın, kendine güveni olan bir insan olduğunu belli ediyor...
Özgürsün, kendi içinde güven dolusun...
Daima olumlu duygular üretiyorsun… Olumlu duygular ürettikçe hayatın daha eğlenceli bir hal almaya başladı...
Olumlu düşünce tarzı hayatını daha olumlu bir hale getiriyor... Her olayın olumlu yanını görebiliyorsun…
Kendinle barışıksın... Kendini koşulsuz seviyorsun... Olumlu düşüncenin etkileri an be an belirgin bir şekilde artarak devam ediyor...
Sen kendini ve seni üzmüş olan herkesi affettin ve özgür bıraktın...
Kendi değerini biliyorsun... Ve kendine yaşamın boyunca sevgi dolu bir hayat yaşamak için izin veriyorsun...
Zihnin sakin ve parıl parıl parlayan bir su gibi… Daima doğru zamanda doğru yerde bulunuyor ve doğru şeyi söylüyorsun…
Her zaman fiziksel ve duygusal olarak rahatsın...
Zihinsel olarak uyanıksın... Zihnin berrak ve sana doğru cevapları kolaylıkla veriyor...
Zihnin senin rehberin... Sen, yapman gereken her ne ise en doğru şekilde yapıp, onun rehberliğine karşılık veriyorsun...
Doğru zamanda doğru yerde bulunuyor doğru şeyi söylüyorsun...


Kendinle gurur duyuyorsun...!
Hayattaki bütün olumlulukları aklından geçiriyorsun… Amaçlarını, kazandığın Başarıları...
O kadar çok başarı kazanmışsın ki, doğal olarak, Başarılı olmayı sürdüreceğini biliyorsun...
Bütün amaçlarına ulaştın ve kendine en sağlıklı en olumlu yaşamı kurdun...


Kendini görüyorsun…
Boyuna göre en ideal kilodasın... Kendini çok iyi hissediyorsun...
Artık bir yetişkinsin ve ihtiyaçsızlık hissin daha güçlü (kendi kendini idare edebiliyorsun)...
En güzel duyguları kendi kendine üretiyor ve içinde yaşatıyorsun... Bunu yapmak çok kolay… 
Güvende hissetmek, sevildiğini hissetmek, rahat hissetmek, sevildiğini ve korunduğunu hissetmek... Ne kadar kolay...
Kendin için daima en iyi olanı yapıyorsun, kim olduğunla / kendinle gurur duyuyorsun,
Kendinden hoşlanıyorsun ve dahası kendini seviyorsun...
Kendine güveniyorsun ve kendinin harikulade biri olduğunu kabul ediyorsun...
Sen güvendesin ve korunduğunu biliyorsun ve hissediyorsun, gözetiliyor ve seviliyorsun, aranılan bir kişi olduğunu biliyorsun hissediyorsun...
Kendini seviyorsun ve kendi kendinden memnunsun... Sen kendinin en iyi dostusun...
Birileriyle kaynaşmak durumunda kaldığın zaman, kendini daima iyi ve rahat hissediyorsun...
Şimdi burada bulunmak senin en doğal hakkın, sen çok iyisin, sen kâinatın evladısın, tıpkı ağaçlar ve yıldızlar gibi...
Burada var olmak senin en doğal hakkın...
Sen evrensel planın bir parçası olduğunu kabul ettin…
Kendinle barış içindesin, sakinsin, sükûnet içindesin huzurlusun…
Sen her anı şimdi ve burada yaşıyorsun...


Her gün taze bir başlangıçtır biliyorsun...
Her gün taze bir başlangıçtır ve her sabah dünya yeniden uyanır...
Her günü geldiği gibi kabul edip güneşin ışığından zevk alıyorsun, Kuşların sesini dinleyip çocukların gülüşüne katılıyorsun...
Şimdi ve burada hayattan tam manasıyla zevk alıyorsun...
Düzenli olarak gelişen ve olgunlaşan bir kişiliğin var...
Sahip olduğun gücün ve yeteneklerin farkındasın...
Seçmiş olduğun hedefleri başarabildiğin için kendine güveniyorsun...
Kendine inanmayı öğrendin, kendine minnettarsın ve kendine iyi davranıyorsun...
Karşına daima üstesinden gelebildiğin durumlar çıkıyor...
Başın dik, mutlu ve kararlı bir şekilde yürüyorsun...
İnsanlar sana saygı duyuyorlar, çünkü sen, kendine ve onlara saygı duyuyorsun...
Güvenilir ve dürüstsün özeleştirini de dürüstçe yapıyorsun...
Etrafındaki güzellikleri görüyorsun...
Pozitif bir Başarıdan diğerine geçiyorsun...


İnsanlar onlardan hoşlandığının farkında ve senin maksadının iyi olduğunu hissediyorlar... Biliyorlar...
Seni daha yüksek bir potansiyele taşıyan davranışların için motivasyonun sürekli gelişiyor...
Yani şimdi sen dopdolu zengin ve değerli bir hayatın tadını çıkarıyorsun...
Başladığın işi derhal bitiriyorsun...
Sana karmaşık gelen işlerin bir taslağını çıkarıyorsun...
Baş edebileceğin parçalara bölüyorsun...
Hedeflerini parçalara bölüyorsun, her parçayı Ne zaman başlayıp ne zaman bitireceğin ile ilgili bir zaman çizelgesi hazırlıyorsun... Ve başladığın işi mutlaka bitiriyorsun...
Şimdi sen başladığı işi bitiren bir insansın...
Şimdi sen eylem yapan birisin...
Kendi içinde rahatsın ve huzurlusun...
Yeteneklerini sergilerken rahatsın... Ve kendine olan inancın istikrarlı bir şekilde artıyor...
Anlamaya ve kabul etmeye başladın...
Diğer insanların düşündükleri ve hissettikleri onların meselesidir... Onların yaşamlarının bir parçasıdır... Onların davranış biçimlerinin bir parçasıdır...
Kişiliğin sana doğru yolu daima gösterir... Diğerlerinin gördüğü basitçe kendi yaşam deneyimlerinin sonucudur...
Sadece kendi düşünceleri ve daha fazlası değil... Ve sen onların hiçbirinden mesul değilsin...


Görmediğimiz duymadığımız ya da görmeyi duymayı hayal etmediğimiz hiç bir şey bizi etkilemez...
Sadece onlara karsı aldığımız tavır bizi değiştirir... Gördüğümüz duyduğumuz hiç bir şey bizi değiştiremez ya da incitemez... Burada söylenilenler bile seni değiştiremez...
Sadece bu söylenilenlere karsı aldığın tavır etkiler ve değiştirir... Gördüğün ve duyduğun şeylerin seni etkilemesi kendi özgür iraden ile seçtiğin tavra bağlıdır...
Hangi şeylere tepki vereceğin hangilerinin seni harekete geçireceği hangilerini umursamayacağın senin seçimindir...
Umursamadığın şeyler senin için hiç bir şey ifade etmez... Umursamadığın şeyler, senin için hiç bir şey ifade etmez...

Şimdi derin nefes al rahatsın, huzurlusun… Evrenden gelerek, başının üzerinden bedenine giren… Enerjinin farkındasın… Enerjinin başının içine yayıldığını hisset… Beyninin tüm kıvrımları, başını oluşturan tüm hücreler... Enerjiyle doluyor...
Enerji aşağıya doğru akarak bütün bedenine yayılıyor… Şifa veriyor… Tüm bedenin enerjiyle pırıl pırıl parlıyor… Enerjinin bedenini oluşturan hücre çekirdeğine dolduğunu hisset… Enerji DNA na doluyor hisset… 
DNA nda bedeninin orijinal hali kayıtlı… Bedeninin orijinal hali… Genç, dinç, dinamik, boyuna göre en ideal kilo… Dış görünüş…
Bedeninin en mükemmel hali DNA’ nda kodlanmış durumda… Bedeninin her bir hücresinin çekirdeğine. Her bir atomuna kadar dolan enerji, bedeninin kendisini taze hücrelerle yenilemesi için aktive etti… 
Kan dolaşımın mükemmel… Kan değerlerin dengeli… Kanın, damarlarında özgürce ve dengeli aktıkça… Bedenini oluşturan bütün hücreler yenileniyor…

Bedenin olduğundan daha genç, daha dinç ve mükemmel görünüyor… Ve zaten böylesin… Kendini görüyorsun… Enerjiyle pırıl pırıl parlıyorsun... Bedenin her an gençleşiyor… Bedenin DNA sarmallarına kodlanmış olan orijinal halini muhafaza ediyor...
Sağlıklı, genç, dinç ve dinamik bir bedene sahipsin enerji bedeninde var olan... Her bir hücreye... Her bir organa… Her bir dokuya ve sisteme doluyor…
Endokrin sistemin mükemmel bir denge içinde çalışıyor… hisset..
Sindirim sistemin mükemmel bir dengeyle çalışıyor. hisset
Kan dolaşım sistemin harika... Solunum sistemin... Her nefeste özgürlüğün tadına varmanı sağlıyor...
Bedenini oluşturan her bir hücre, her bir organın… Sağlıklı ve güçlü… Her bir sistemin dengeli ve güçlü…

Kendini görüyorsun… Sağlıklısın... Kendini genç dinç ve dinamik hissediyorsun… Evet, öylesin…
mükemmel görünüyorsun… Enerji, bedeninin tüm hücrelerinden dışarıya akıyor... 
Senin etrafında, seni koruyan bir kalkan oluşturuyor…
Bu kalkandan sana sadece ve sadece... Pozitif olan geçebiliyor… Enerji cildinin tüm hücrelerinden taşarak etrafına yayılıyor… Bedeninin etrafındaki bu enerji senin etrafında muhteşem bir çekim alanı oluşturuyor…
Sana gelmesine izin verdiğin her şeyi ve herkesi sana çekiyor… Hızla sana getiriyor… Bedeninin etrafındaki mükemmel çekim alanı ile önceliğin olan her şeyi, herkesi... Hızla kendine çekebilirsin...

Biraz sonra senden önceliğin olan şeyin veya kimsenin adını söylemeni isteyeceğim… 
Aklına ilk gelen şey doğrudur… Sen onu tanımlarken ben birkaç saniye susacağım… 
Çekim alanınla kendine hızla çekmek istediğin şeyi veya insanı düşün… 
İsmi her ne ise açık ve net bir şekilde 3 kere söyle… 

Şimdi…//
İsmini söylediğin şey veya insan her ne ise... Enerjini genişleterek ona yansıt… Enerjini onunkiyle buluştur... Ona enerjini sevgiyle ve saygıyla yansıt… Sen bunu yaparken ben birkaç saniye susacağım...

Şu anda bu meditasyonu yapan herkes… Enerjisini alabildiğine yukarı göndersin… Enerjinizi öyle bir yükseltin ki enerji düzeyinde… Birbirinizle buluşun ve birbirinizin isteğine güç kazandırın… 
Birleştirilmiş enerjiler mucizeler yaratacak kadar güçlüdür… Şimdi hep beraber… Yukarıya. Daha yukarıya…daha yukarıya… Ulaşabildiğiniz kadar yukarıya… Şu anda hepiniz birbirinize sevgiyle destek oluyorsunuz…
Muhteşem bir çekim alanı oluşturdunuz…… Gücü hissedin… İçinizden birbirinize destek olduğunuz için teşekkür edin… Sadece teşekkür ederim demeniz yeterli… İstediklerinizi size hızla getirecek…
Dünyaya.
Evrene şifa verecek kadar güçlü bir enerji topu oluşturdunuz…bu güçlü enerji topunun rengi, kokusu, dokusu, sesi, tadı var mı dikkat edin… Bu muhteşem şifa ve çekim gücünün tüm evrene iyilik götürmesine ve isteğinizi size getirmesine izin verin…tüm evrene şifa verecek.. size istediğiniz,nesneyi ve insanı getirecek olan büyük enerji topunun patlamasına izin verin..

Derin bir nefes al… Derin ve rahatça… Rahatsın huzurlusun. Sükûnet içindesin…
Kuyruk sokumundan evrenin merkezine akan enerjiyi hisset. TOPRAKLANIYORSUN… ARINIYORSUN. Derin derin özgürce nefes al… Rahatsın huzurlusun ve sakinsin… Ayağa kalk… Etrafına bak… Burası senin özel yerin… İstediğin anda buraya tekrar gelebilir… Buradaki çiçeklerin yerine başkalarını dikebilir… Ve buraya istediğin kişiyi davet edebilirsin…

Şimdi önündeki yoldan yürüyerek bahçe kapısına ilerle… Etrafındaki ağaçların… çiçeklerin farkında ol… Çiçeklerin ve toprağın birbirine karışan kokusunu içine çek… Ağaçlarda ötüşen Kuşların sesini dinle. Canın hangisini çekerse ağaçlardan sarkan meyvelerden al ve tadını dilinde, damağında hissederek ye…


Bahçe kapısındasın… Kenarda duran yeni elbiselerini giy… Yeni elbiselerinin dokusuna, kokusuna, rengine dikkat et… Şimdi yolunun etrafına bak değişikliklerin farkında ol… 
Derin nefes al…

Bu konuyu yazdır

  DUALARINIZI DEĞİŞTİRİN
Yazar: Mutlakguc - 23-05-2016, Saat: 00:27 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER - Yorum Yok

Ben enerji olayını öğrendikten sonra dualarımı değiştirdim. Eskiden ” Allah’ım beni görünür görünmez kazalardan, belalardan koru, ” diyordum. Hep başıma kazalar belalar geliyordu. ” O kadar dua ediyorum etmesem ne olacak acaba ? ” diye hayıflanıp dururdum. Şimdi sadace ailem ve kendim için iyi bir gün diliyorum. Olmayan kazaları belaları ağzıma almıyorum. ANMIYORUM.

hqdefault.jpg

Dualar yansıma yaratır. Bu nedenle dua ederken kullandığımız sözcüklere çok dikkat etmemiz gerekir.
Çoğu zaman da kendimizi başımıza gelen bir olayın daha beteri olacağına ama olmadığına inandırmaya çalışıyoruz. Kısacası kendimizi kandırıyoruz. Aslında bunları düşünmek bile daha beterini davet etmektir. Ya da diyoruz ki ” Başıma bunlar bunlar geldi daha ne olabilir ki? ” Bu cümleden daha kötü bir çekim olmaz. Yani bu cümleyle, başımıza gelen kötü olayın daha kötüsünü çekiyoruz.
Başımıza gelen her olay karşısında kesinlikle kabule geçerek, kötüyü zikretmeden, iyi dualar etmemiz gerekiyor. Ben dualarımı değiştirdim, siz de değiştirin.
Örneğin;
“Ben hasta değilim” yerine
“Ben SAĞLIKLIYIM” , demelisiniz.
“ALLAH’IM SAĞLIKLI OLDUĞUM İÇİN SANA ŞÜKÜRLER OLSUN.”


Alıntı : Cavit Çağ

Bu konuyu yazdır

  TOPRAKLANMA MEDİTASYONU
Yazar: Mutlakguc - 22-05-2016, Saat: 22:21 - Forum: MEDİTASYON - Yorum Yok

Topraklama yeryüzünün sakinleştirici ve yavaş enerjisi ile uyumlu bir bağlantı kurmak demektir. Toprak enerjisi özellikle şu aralar yaşadığımız değişim sürecinde, enerjilerin bizi yerden yere vurduğu günlerde sağlam durabilmemiz için son derece pratik ve kolay bir metot.

Topraklama stres, panik, telaş, depresyon, sinirlilik halinde çok işimize yarar. vücudunuz size  topraklamaya ya da ayaklarınızın sağlam basmaya ihtiyacınız olduğunu şu şekillerde belli edebilir.

*Hafif baş dönmesi ya da şaşkınlık benzeri hal
*Sakarlık,
*Dalgınlık, aklı havada olmak, unutkanlık
*Hafif mide bulantısı
*Düşük enerji, yorgunluk
*Alışılanın dışında kendini keyifsiz, morali bozuk hissetmek
*Sebepsiz yere sinirli, kızgın ve ya aşırı tepki verecek şekilde olmak

Farklı şekillerle yapılsa da topraklama niyet şu olmalıdır önce negatif elektriğinizi toprağa vermeyi niyet edin ve sonrasında teşekkür etmeyi unutmayın.

Doğada yürüyüş ya da yürüyüş meditasyonu, çıplak ayakla toprakta yürümek
Bahçede çalışmak ve ellerinizin toprakla haşır neşir olmasına izin vermek
Gülmeyin ama ağaçlara sarılmak, dokunmak. Bunu deli gibi görünmeden de yapabilirsiniz. Ağacın dibine oturmak gibi.




Topraklama

Topraklama Meditasyonunu  günümüzde şirketlerin çalışanlarına  rahatlama tekniği adı altında öğretmelerini sık sık  duymaya başladık. Eğer bir toplantıya, eğitime ya da sunuma hazırlanıyorsanız bu teknik yapacağınız işten hemen önce çok işinize yarayacaktır. Ve yukarıdaki tüm rahatsızlıklara da birebir gelir.  Bu meditasyonu her sabah 5 dakikanızı ayırarak yapmanızı tavsiye ederim. Hayatınızın yükünün biraz daha hafiflediğini, günü daha iyi geçirdiğinizi fark edeceksiniz.

Bu tekniğin amacı, hayat enerjisini sistemimize davet edip fizik ve enerji bedeni arındırmak, enerji alanımızı güçlendirmektir. Bu teknik zihni ve enerji alanını güçlendirir. Her yerde uygulanabilir ve uygulayanı meditatif bilinç haline sokar. Özellikle şifa uygulamalarından önce meditatif bilinç haline geçmek aktarılacak tesirin gücünü artırmak bakımından oldukça önemlidir. Aşağıdaki uygulama bütününü günde 3 veya 4 kez tekrarlayabilirsiniz.

1. Ayakta durup bacaklarınızı hafifçe aralayın, gözlerinizi kapatın

2. Burundan nefes alırken dörde kadar sayın, ağızdan nefes verirken sekize kadar sayın (yani nefesinizi aldığınızın iki katı sürede verin) ve bunu üç dört kez tekrarlayın

3. Ellerinizi avuç içleri birbirine yapışık olarak göğüs hizasında birleştirin
4. Kollarınızı yukarı doğru kaldırıp V harfi gibi açın, avuç içlerinizi gökyüzüne dönük tutun

5. Hayat enerjisinin tüm auranıza ve ellerinize aktığını imgeleyin. Avuç içlerinizde bu titreşimi hissetmeye çalışın, bu pozisyonda on – on beş saniye kalın

6. Parmak uçlarınızı birbirine değdirip bedeninize değmeden ellerinizi aşağı doğru indirin, yere doğru eğilip auranızdaki tüm gereksiz frekansları toprağa gönderdiğinizi imgeleyerek ellerinizi açın

7. Ellerinizi birleştirip avuçlarınıza aldığınız enerjiyi, avuçlarınız fizik bedeninize dönük olacak şekilde auranızdan geçirerek doğrulup kollarınızı gökyüzüne açın

Bu konuyu yazdır

  Astral Dünya Kademeleri
Yazar: Archilles - 22-05-2016, Saat: 21:18 - Forum: ASTRAL SEYAHAT - Yorum Yok

Dünyamız

içinde bulundugumuz saat ve tarih dilimidir. Düsünce hiziyla hareket edildiginden bir yerden bir yere gitmek saniyeler alir. Bu tip astral ayrilmalarda yasanan olaylar ve görülen sahislar gerçektende o anda yasanmakta olan seylerdir. Örnegin uzaktaki bir yakininizi düsündügünüzde bir anda kendinizi onun yaninda bulabilirsiniz. Eger yanina gittiginiz insanin psisik güçleri ilerlemisse, geldiginizi anlayabilir.
Astral ayrilma ile bulundugumuz zaman diliminde gezebildigimiz ve her sey düsünce hizina bagli oldugundan, daha fazla yükseklere çikip gezegenler arasi astral seyahat yapmak olasidir. Fakat bunu yapabilmek için bedenimizi astral bedene baglayan kordonu gesetebilmek gereklidir. Bunu yapabilmek için ise astral deneyimlerimizin oldukça fazla olmasi gereklidir.


[b]hqdefault.jpg[/b]





Düşler Bölgesi



ilkel dinlerden günümüze kadar gelmis tüm dinlerde de varligi kabul edilen, insanin yalnizca rüyalarinda gidip gezebilecegi bir düsler dünyasi vardir. Bazi inanisa göre cinler bu bölgede yasamaktadir. insanin korkulariyla yada düsünceleriyle yüzyüze kalabilecegi tek yerdir. Hersey düsünce hizina dayali oldugundan, korktugunuz herhangi bir sey akliniza geldigi anda onu karsinizda bulabilirsiniz. Ama korkacak bir sey yok çünkü aklimiza gelipte vücut bulan herseyi o anda yok oldugunu düsünerek ondan kurtulabiliriz. Bu dünyanin bir degisik özelligi ise kendinizi oldugunuzdan çok daha farkli olarak görebilmenizdir. Farkli bir insan, hatta farkli bir yaratik...
Günlük hayatta tasarladiginiz ve hayata geçirmeye çalistiginiz her düsünceyi orada kontrol edebilirsiniz. Bir nevi düsüncelerinizin bedenlendigi bir yerdir.

Paralel Evrenler Bölgesi

Zaman içinde yolculuk yapilabilen tek yerdir. Kim bilir belki de yaptigimizi zannettigimiz fakat düsler dünyasindan öteye geçemedigimiz bir yer de olabilir. Paralel evrenler bölgesinde gördügümüz yerler bulundugumuz dünya ile çok benzerlik gösterir hatta rüyalarimizda görüpte (evimizi gördüm ama daha farkliydi) dedigimiz bazi görüntüler, rüya sirasinda paralel evrenler bölgesinde gördügümüz yerlerdir. Bu bölgede kendimizinkine benzettigimiz farkli insanlarin hayatlarini inceleme firsatimiz vardir. Kendi hipnoz deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki hipnoz ile yapilan astral ayrilmalarda gidilen yer, içinde bulundugumuz dünya degil paralel evrenler bölgesi olma ihtimali yüksektir.

Bu konuyu yazdır

  2 Saniyelik Rüyada 6 Aylık Zaman Yaşanabilir mi?
Yazar: Mutlakguc - 22-05-2016, Saat: 19:33 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER - Yorum Yok

Psikologlar ve ruh bilimciler, rüyaların süreleri üzerinde kesin bir sonuca varamadılar. Bir bölümü birkaç saniye sürdüğünü iddia ederken bir diğer bölümü de saatlerce devam eden rüyaların var olduğu fikrinde ısrarlıdırlar. Bu tartışmalar devam ederken, Dr. B. Klein adında Amerikalı bir ruh bilimci yardımcıları ile birlikte yoğun çalışmalara koyuldu. Gönüllülerin arasından seçtiği bazı kişileri hipnotize ederek uyuttu. Belli bir süre sonra da uyandırıp rüyalarını dinledi

Neticede, bir rüyanın yirmi saniyeyi geçmeyecek kadar kısa sürdüğünü tespit etti. İşin en enteresan tarafı ise; uyandırdığı gönüllülerin üç-beş saniye süren rüyalarını saatlerce anlatmalarıydı. Hatta bir kısmının rüyası yazılmaya kalkılsa ortaya kalınca bir macera romanı çıkabilirdi. Dr. Klein, yılmadan bu işin üzerinde çalışmalarına devam etti. Vardığı sonuç; en uzun rüyanın bile doksan saniyeyi geçmediği oldu. Dr. Klein'e karşı çıkan ruh bilimciler, hipnotizmayla uyutmanın normal bir uykuyla kıyaslanamayacağı ve bu denemelerin geçersiz sayılacağı yolunda görüş bildiriyorlardı. Chicago Üniversitesi uzmanlarından Dr. Kleitman ve öğrencisi Aserinsky, l953 yılında geniş çapta çalışmalara başladılar. Objektif deneylerini daha sonra nörofizyolojik sahada devam ettirdiler. Dr. Kleitman, otuz yıldan beri kendisini rüyadan mahrum etme denemeleri yapmaktaydı. Fakat hiçbir zaman bir haftadan fazla tahammül gösterememişti.





Otuz yıllık çalışması aradığı sonucu vermeyince başkaları üzerinde değişik deneyler yapmaya başladı. Deneyin sonunda, rüya esnasında kısa veya uzun süren süratli göz hareketlerine tanık oldu. Denemeye tuttuğu kimseleri, göz hareketlerinin başladığı ve bittiği devrenin çeşitli bölümlerinde uyandırdı. Böylece her defasında kişilerin rüya görmüş olduklarını öğrendi. Ömrü boyunca hiç rüya görmediklerini iddia eden kişileri topladı, onların üzerinde testler yaptı. Göz hareketlerinin başladığı anda uyandırdığı bu kişiler, hayret ve şaşkınlık içinde ilk defa rüya gördüklerini söylediler. Dr. Kleitman, bundan şu sonucu çıkardı; herkes rüya görür, fakat bazı kimseler rüyalarını hatırlayamamaktadır. Rüyanın objektif olarak en büyük delili ise uyumakta olan kimsenin hızlı göz hareketleridir.

Bu konuyu yazdır

  Big Bang (Büyük Patlama)
Yazar: Mutlakguc - 22-05-2016, Saat: 19:17 - Forum: EVREN VE BİLİM - Yorum Yok

Big Bang ya da Büyük Patlama, evrenin yaklaşık 13,7 milyar yıl önce aşırı yoğun ve sıcak bir noktadan meydana geldiğini savunan evrenin evrimi kuramı ve geniş şekilde kabul gören evren modeli. Big Bang modeli, ilk kez 1920'lerde Alexander Friedmann and Abbé Georges Lemaître tarafından ortaya atılmıştır. Modern sürümü ise 1940'larda George Gamow ve mesai arkadaşları tarafından oluşturulmuştur.

Big Bang modeline göre evren aşırı yoğun bir temel durumda iken hızla genişlemiştir. Bunun sonucunda yoğunluğu ve ısısı aşırı oranda azalmıştır. Hemen ardından -günümüzde de gözlenebildiği şekilde- maddenin antimaddeye baskın gelmesi, proton çürümesi gerçekleştiği sanısısını uyandıran çok çeşitli süreçler sonucu gerçekleşmiş olabilir. Bu süreçler esnasında ortamda muhtemelen çok çeşitli ilkel atomaltı parçacıklar vardı. Birkaç saniye sonra evren bazı çekirdeklerin oluşmasına imkan sağlayacak kadar soğudu. Belirli miktarlarda hidrojen, helyum ve lityum oluştu. Oluşan miktarların bolluğu günümüzde gözlenen miktarlar ile uyum içerisindedir. Yaklaşık 1 milyon yıl sonra evrenin sıcaklığı atomların oluşumuna imkan sağlayacak kadar düşmüştü. Evreni dolduran radyasyon ise boşlukta seyahat etmeye başlamıştı. Bu henüz çok genç olan evrenin kalıntıları, 1965'te Arno A. Penzias ve Robert W. Wilson tarafından keşfedilen mikrodalga artalan radyasyonudur (3. derece artalan radyasyonu).

Big Bang modeli temelde iki kabule dayanır: Albert Einstein'in genel görelilik kuramı ve kozmolojik prensip. Genel görelilik kuramı tüm cisimlerin çekimsel etkileşimini hatasız olarak açıklar. Kozmolojik prensibe göre, gözlemcinin evreni gözlemlemesi, ne kendi konumuna, ne de baktığı istikamete bağlıdır. Bu prensip evrenin makro özelliklerini açıklamakla birlikte, evrenin sınırı olmadığını, bu nedenle Big Bang'in boşlukta belirli bir noktada değil, aynı anda tüm boşluk boyunca gerçekleştiğini ima eder. Makro ölçekte evren homojen ve izotropiktir.

Bu iki kabul, evrenin Planck zamanından sonraki tarihini hesaplamayı mümkün kılmıştır. Bilim adamları, halen Planck zamanından önce gerçekleşen çok önemli olayları tespit etmeye çalışmaktadır.

Büyük Patlama teorisi, Galaksiler nebulözler ve yıldızlararası plazmanın ne şekilde meydana geldiğini açıklar. Bu ilk infilaktan bu yana çok daha küçük patlamalar (süpernovalar) halen devam etmekte ve evren, genişleyip büyümeye devam etmektedir. Gerçekten de dünyadaki gözlem evlerinden izlenen uzak galaksilerin ışığındaki kırmızıya kayış, bunun ispatı olarak kabul edilmektedir.

Bu konuyu yazdır

  İlk radyasyonun tespiti
Yazar: Mutlakguc - 22-05-2016, Saat: 19:15 - Forum: EVREN VE BİLİM - Yorum Yok

Büyük patlamadan gelen radyasyon, ilk defa 1965'te tespit edilmiştir. New Jersey'deki Bell Laboratuarlarından Arno Penzias ve Robert Woodrow Wilson, Samanyolu'nun dış kısımlarından gelen belirsiz radyo dalgalarını ölçmeye çalışıyorlardı. Fakat bunun yerine gökyüzünün her tarafından gelen bir radyasyon buldular. Bu ışınımın bütün yönlerdeki parlaklığı aynı idi ve yaklaşık 3° Kelvin (yaklaşık -270,15 santigrat) sıcaklığında bir ortamdan geldiği anlaşılıyordu. Daha sonra Penzias ve Wilson, bu buluşları için bir Nobel ödülü kazandılar.

Bu kozmik artalan radyasyonunun, büyük patlamadan hemen sonra evreni dolduran sıcak gazdan geldiği tahmin edilmektedir. Astronomlar, 1920'lerden beri evrenin genişlediğini biliyorlardı. Bu genişlemenin hızı da, yaklaşık 13,7 milyar yıl kadar önce bütün maddenin tek bir anda aynı noktada bulunması gerektiğini gösteriyor. İşte tam bu ilk zamana büyük patlama denilmektedir. O zamandan beri de evren sürekli olarak büyümektedir.

Bu konuyu yazdır

  İlk atomların oluşması
Yazar: Mutlakguc - 22-05-2016, Saat: 19:13 - Forum: EVREN VE BİLİM - Yorum Yok

Büyük patlamadan sonra evren radyasyondan yayılan çok sıcak gazla dolmuştur. İlk önce gaz, temel parçacıklardan meydana gelmişti: Önce kuarklar oluştu ve bunlar bir araya gelerek protonları ve nötronları meydana getirdi; daha sonra da elektronlar ortaya çıktı. Büyük patlamadan 300.000 yıl sonra, sıcaklık 3000 °K'ye(2726,85 santigark) düşünce bu parçacıklar birleştiler ve ilk atomlar oluştu.

Bu durum, evrende büyük bir değişiklik getirdi. O zamana kadar elektrik yüklü parçacıklar radyasyonu çok kolay emerlerdi. Radyasyon çok uzağa gidemediğinden, gaz da şeffaf değildi. Fakat nötr atomlar radyasyonu iyi ememediler. Bu durumda hareketine bir engel kalmadığından, radyasyon uzayda yayıldı.

Uzay genişledikçe radyasyonun dalga boyu uzadığı için, daha soğuk bir cisimden geliyormuş kanaatini vermeye başladı. Bizim radyasyonu ölçebildiğimiz şimdiki zamana kadar radyasyon, mutlak sıfırın ancak birkaç derece üstündeki sıcaklıklara kadar soğudu.

Penzias ve Wilson tarafından bulunan kozmik artalan radyasyonu, bu düşünceye uymaktadır. Hem sıcaklık doğru derecedeydi hem de radyasyon bütün gökyüzünde aynı sıcaklıktaydı; çünkü bütün yönler büyük patlamaya doğru gidiyordu.

Fakat bu keşif ortaya çözülmesi gereken bir de bilmece çıkardı. Artalan radyasyonu, büyük patlamadan 300.000 yıl sonra gazın son derece homojen olduğunu göstermektedir. Gazın içinde büyük topaklar ve delikler olsaydı, bunlar radyasyonun gökyüzündeki dağılımında sıcak ve soğuk bölgeler olarak gözükecekti. Öte yandan bugün çok topaklıdır. Kümeler, ince uzun gruplar halinde toplanan galaksiler ve bunların aralarında boşluklar vardı. Bu büyük yapıların orijinal gazın içindeki topaklardan çıkmış olması gerekmektedir. Tıpkı sütün topaklanarak peynire dönüşmesi gibi.

Kozmoloji ile uğraşan bilim adamları, artalan radyasyonu iyi incelenirse, bunun sıcaklığında bazı sapmalar bulacaklarına inanmaktadırlar. Astronomlar, kozmik artalan radyasyonunun sıcaklığını 1960'lardan beri giderek artan bir dikkatle ölçmektedirler. Birkaç yanılmanın dışında, yalnızca ortalama sıcaklıktan sapmalara sınırlamalar koyabilmişlerdir. Yerden yapılan son deneyler, bunların da bir Kelvin'in 30 milyonda birinden fazla olamayacağını gösteriyor. Yerden gözlem yapan astronomlar, kozmik artalan radyasyonunu incelediklerinde iki hususla karşılaşmaktadır: Birkaç santimetre daha uzun dalga boylarında gözlem yaptıkları zaman bizim galaksimiz Samanyolu'ndan gelen radyasyon, zayıf artalan radyasyonundan baskın çıkıyor. Bizimi galaksimizdeki parlak ve karanlık kısımlar, artalan radyasyonundaki herhangi bir sapmayı kolaylıkla maskeliyorlar.

Daha kısa dalgaboylarında ise Samanyolu daha zayıftır; fakat bu dalgaboylarındaki radyasyon, Dünyanın atmosferindeki su buharı tarafından emilmektedir. Dünyanın her yerinde, çeşitli gruplar, yüksek dağlar, Antarktika ve yüksekte uçan balonlar gibi havanın kuru olduğu yerlerden gözlem yaparak bu problemi çözmeye çalışmışlardır.

Buna en iyi çözüm, bir uydudaki kısa dalgaboylu bir radyo alıcısıdır. 1970'lerin ortalarında, bu gözlemcilerin çoğu, NASA'nın Goddard Uzay Uçuş Merkezindeki bilim adamlarıyla işbirliği yaparak Kozmik Artalan Keşif Uydusu COBE'nin tasarımına katkıda bulundular.

18 Kasım 1989da COBE, yörüngesine mükemmel bir şekilde oturtuldu. COBE'nin taşıdığı üç araçtan iki tanesi gökyüzünü uzun kızılötesi dalgaboylarında gözlemledi. Araçlar, uzaydan gelen zayıf sinyallerin uzay aracının kendi sıcaklığından etkilenmemesi için sıvı helyumla soğutulmaktaydı. Bu araçlar görevlerini seferin dokuzuncu ayında sıvı helyumun bittiği sırada tamamladılar. Araçlardan biri fonun ortalama sıcaklığını görülmemiş bir hassasiyetle ölçerek 2.735 °K değerini buldu. Diğeri de ilk defa olarak, uzun kızılötesi dalgaboylarında uzayın haritasını çıkardı.

Üçüncü ölçüm aleti artalan radyasyonunun parlaklığındaki sapmaları aramak için tasarlanmıştı. Altı diferansiyel mikrodalga radyometreden oluşan bu düzenek gözlemlerine devam ediyor; çünkü bunların soğutulması gerekmiyor. Bunlarla gökyüzü şimdiye kadar iki kere tarandı ve üçüncü taramaya devam edilmektedir. Radyometreler gökyüzünü 3.5, 5.7 ve 9.5 milimetre olmak üzere üç kısa radyo dalgaboyunda gözlemlemektedir.

Halen, dünyanın çeşitli yerlerinde aynı derecede hassas aletlere sahip ekipler COBE'nin görebileceğinden daha küçük, bir açı dakikası sapmalar bulmak için gözlem yapmaktadı

Bu konuyu yazdır

  Evinize Bolluk ve Refah Gelmesini Sağlayacak Feng Shui Önerileri
Yazar: Archilles - 22-05-2016, Saat: 19:01 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Feng Shui, çok eski bir Çin öğretisidir. Çinliler Feng Shui’nin insanları, çevrelerinde, eşyalarının arasında gezinen enerji yoluyla zenginliğe, refaha ve bolluğa ulaştırdığına inanırlar. Peki, neden bir de bunu denemeyesiniz ki? Belki de ihtiyacınız olan tam olarak budur.

Dağınıklıktan kurtulun

Feng Shui öğretisinin en temel kuralı, evinizin temiz ve düzgün olması ve etrafta dağınıklık olmaması gerektiğidir. Dağınıklık, negatif enerji anlamına gelir ve bu negatif enerji evde refahın dolaşmasını engeller. İhtiyacınız olmayan eşyaları atın, eşyalarınızın tozunu her gün alın ve evinizdeki kirli şeylerden de kurtulun. Ayrıca size negatif duygular veren eşyalardan (eski fotoğraflar gibi) ve ölü bitkilerden de evinizi arındırın.




Su elementini içeri taşıyın

Feng Shui’de su, zenginliği temsil eder. Bu nedenle evinize mümkün olduğu kadar çok su elementi dahil etmelisiniz. Evinizin içine küçük bir çeşme yerleştirebilirsiniz. Çeşme, sürekli olarak çalışır durumda olmalı, asla durağan olmamalıdır. Ayrıca tuvaletlerinizin kapaklarını ve banyonuzun kapısını daima kapalı tutmalısınız ki, banyonuzdaki durağan sudan gelen negatif enerji evinizin dengesini bozmasın. Eğer evinizde bir şömine varsa, ateşin enerjisini dengelemeniz gereklidir ki ateş evinizdeki suyun getirdiği zenginlik enerjisini yakmasın. Bu enerjiyi, şöminenin yanına küçük bir çeşme ya da şöminenin üzerine bir vazo taze çiçek koyarak dengeleyebilirsiniz.

Yeşillikle yaşayın

Feng Shui’ye göre sağlıklı ve çiçek açan bitkiler eve refah ve mutluluk katarlar. Eğer evinizin içinde ya da dışında bitki koyacak yeriniz yoksa, taze çiçeklerle ve vazolarla evinizdeki bu eksikliği giderebilirsiniz. Fakat, çiçeklerin suyunu düzenli olarak değiştirmeyi ve vazoları düzenli bir şekilde temizlemeyi unutmamalısınız. Eğer mümkünse, bahçenize bambu ekebilirsiniz. Bambu, bolluk ve refahı temsil eder.

Ağaçlar

Oturma odanızın en sol köşesine birbirine benzer objeleri, ağacı temsil eden diğer objelerin arasında duracak şekilde yerleştirin. Ağaçtan yapılma kaseler, mumluklar hatta fotoğraflar koyabilirsiniz. Kullanılabilecek en uygun renkler mor, kırmızı, dore ve yeşildir. Bu renkler asalet, para ve bolluğun renkleridir.

Kristaller

Kristaller enerji arttırıcılar olarak bilinirler. Berrak bir kristali (tercihen yuvarlak bir kristal olsun) yaklaşık 44-45 cm. uzunlukta kırmızı bir ipe bağlayın ve bunu oturma odanızın sol arka köşesine yerleştirin. Burası refah köşesi olarak adlandırılır. Eğer kristali pencerenize yakın bir yere asarsanız, güneş ışınlarının kristalin içinden geçip gökkuşağı renkleri oluşturmalarını izleyebilirsiniz. Bu da zenginlik ve refah işaretidir.

Refah için ateş

Çinliler gaz sobasının daima evin içindeki zenginlik akımı ile direkt alakalı olduğuna inanırlar. Bu nedenle de doğalgaz şofbeninizi mümkün olduğu kadar temiz ve parlak, aynı zamanda da sağlıklı vaziyette çalışır tutmanız önemlidir. Ayrıca doğalgaz şofbeninizin tepesine bir ayna asmanız evde iki tane soba/şofben olduğu ilüzyonunu yaratacaktır, bu da evin refahının artmasına sebep olacaktır.

Japon Balığı


Hiç kendi halinde yüzen küçücük bir japon balığının bir evin refahına büyük ölçüde katkı sağlayabileceğini düşünmüş müydünüz? Gerçekten de öyleler. Kendinize birkaç adet turuncu renkli japon balığı alın ve aralarına bir tane de siyah japon balığı ekleyin. Neden mi siyah japon balığı? Çünkü siyah renkli balık, negatif enerjiyi emer ve etrafa daha çok pozitif enerji yayılmasını sağlar.

Bu konuyu yazdır

  Evimizdeki Negatif Enerjiyi Nasıl Temizleriz ?
Yazar: Archilles - 22-05-2016, Saat: 18:33 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Yaratılan canlı veya cansız herşey yoğunlaşmış bir enerjidir.

Her varlığın fizik formu dışında bulunan bir de enerji (eterik) alanı ve kendine özgün titreşimi vardır. 

Bundan dolayı herşeyde olduğu gibi Evlerimizde, yaşadığımız mekanlarda da var olan herşeyin yaydığı bir enerji ve titreşimi vardır.

Bu enerji bizim  Bilincimizin, Bilinçaltımızın, ruhsal , zihinsel, duygusal ve bedensel bütünlüğümüzün de bir yansımasıdır. 

Yaşadığımız Alanların veya Evlerimizin Negatif Enerji Yüklü olduğunu nasıl anlarız ?

Yaşanılan mekanda sürekli tartışma varsa, Sürekli kavga edilen bir ortam ise bu yerlere girdiğimizde kasvet , mutsuzluk, huzursuzluk, keyifsizlik, enerjimizin düşmesi (uyku hali) gibi hissiyatların yaşanması, 

Yaşanılan Mekanda sürekli geçmişe yönelik olumsuz hatıraları canlandırmak, konuşmak , zihinsel karışıklık , Depresyon hissi , üşengeçlik (içinden birşey yapmak gelmemesi ya da parmağımı bile kıpırdatmak istemiyorum hissi) , karamsarlık, öfke, sürekli 
vesvese ve endişe hissi, Uyku problemlerinin yaşanması,

evdeki_negatif_enerjiyi_temizleme.jpg

Kişinin Maddi sorunlarının sürekli devam etmesi evde bereketin olmama hissi.

Yeni bir eve taşınıldığında ya da yeni bir çalışma alanına taşınıldığında daha önce orada yaşayanların bıraktığı negatif enerjilerin etkileri,

Mekan içinde çok fazla elektronik aletin çalışması , radyasyon yüklenmesi, 

Mekan içinde sigara ve benzeri maddelerin tüketilmesi,

Mekan'da yaşanılan hırsızlık ve benzeri şiddet olayının etkisinin hissedilmesi veya sürekli hatırlanması,

Mekan'a alınan 2. el mobilyaların önceki sahiplerinden taşıdığı negatif enerjiler.

Mekan'da enerjinin dağılmasını engelleyen çok tıkış tıkış eşyanın bulunması ve atılması gereken eşyaların saklanarak enerjiyi sıkıştırması ve kalabalık yaratması.

Mekan'da yaşanılan ağır hastalıklar, ölüm ve acı dolu Terk edişlerin bıraktığı negatif enerjiler,

Ev Temizliğinin uzun süre ihmal edilmesi,gibi durumlarda Evlerimizde Negatif Enerji Temizliği yapmamız kesinlikle gereklidir.

Evlerimizde Negatif Enerji Temizliğini Nasıl Yaparız ?

* Adaçayı , Tütsü yakmak çok etkili olmakla birlikte benim bizzat denediğim ve yaydığı pozitif enerjinin muazzamlığına hayran olduğum tek bitki KATIR TIRNAĞI'dır. 

Bir kabın içersine itinayla sevgiyle kurutulmuş Katır Tırnağı otunu tutuşturup yakarak sonra tütecek şekilde bırakarak evinizin içinde BEDENLİ VEYA BEDENSİZ TÜM NEGATİF ENERJİLERİN EVİMLE OLAN BAĞIMI KESEREK İPTAL EDİYORUM diyerek tüm evinizi dolaşın. Bu arada Bildiğiniz duaları (ayetel kürsi gibi) okuyabilirsiniz. 

*Ateş "en iyi" temizleyicilerden biridir. Yukarıda Katır Tırnağı otu ile uygulamayı yaptıktan sonra sağ elinize bir MUM (beyaz) alarak aynı uygulamayı aynı olumlama ve dualar ile bir kez de mum ile yapın. 

*Evi temizlemekte ve negatif enerjiyi kırmakta en etkili yöntemlerden biri de Herşeyi gerçekten çok iyi bilen Atalarımızın yöntemidir. Yani Sirkeli Su ile tüm evin zeminini ayrıca dış kapı girişini , duvar kirişlerini sirkeli su ile mutlaka silin temizleyin.

*Minik kapların içine koyarak oturma alanınız ve yatak odalarınıza koyacağınız Tuz'un negatif enerjiyi sünger gibi çekme özelliği vardır. (Tuz turşu tuzu ya da kaya tuzu denilen kalın tuz olmalı) Evinizdeki duruma göre 2-3 günde bir veya hafta da ya da 10 günde bir lavobaya dökerek sürekli yenileyin.

*Lavanta Yağının yaydığı pozitif enerji çok yüksektir. Bu yağı bileklerinizin iç tarafına sürerek eterik bedeninizi kuvvetlendirmekte kullanabileceğiniz gibi, evinizin duvar kirişlerine kapılarına bir damla sürerek eviniz içindeki enerjiyi de çok rahat pozitif yönde koruyabilirsiniz.

*Yaşam alanınızın pozitif enerjiye dönüştüğünü hissettiğinizde bu enerjiyi korumak için yaşam alanınıza Kristal Kuars Taş koyabilirsiniz. Yalnız bu taş mevcut enerjiyi korur. Eğer evinizde negatif bir durum olduğunu sezerseniz bu taşı 24 saat su da ya da toprağa koyarak bekletip topraklayın evinizi temizleyin ve sonra tekrar taşı statik bir alan yaratması için tekrar kullanabilirsiniz. Ayrıca yatak odasında Ametist taşı bulundurmak da sizin rahat uyumanızı sağlayabilir..

*Evinizde varsa zararlı haşereler (özellikle mutfakta)  hemen temizletmelisiniz (organik öldürmeyen böcek kaçıran ilaçlar var mesela bunları kullanabilirsiniz) bunlarda geldikleri geçtikleri yerden taşıdıkları enerji ile negatifi tetikler.  

*Evinizde kullanmadığınız "Lazım olur belki" diyerek yıllardır biriktirdiğiniz tüm eski enerjileri yani eşyaları ihtiyacı olan birine verin ya da çöpe atın. Evinizde hareket alanı bırakın ve evinizin düzenli olmasına dikkat edin. Dağınıklık enerjiyi keserek takıldığı yerde birikmesine yol açar. 

*Selvi ağacı dalından çalı çırpıyı süpürge kullanır gibi evinizi yerden 10 - 15 cm yüksekten açık pencereden veya kapıdan dışarıya doğru süpürmek çok etkilidir. Ayrıca mekanın güneş enerjisi görmesi çok önemlidir. Eğer mümkün değilse doğala yakın çok iyi bir aydınlatma yapılması gerekir ve sık sık havalandırılmalıdır. 

*Evinizde dinleyeciğiniz klasik müzikler (Mozart, Vivaldi gibi) titreşiminizi yükseltecektir. (Her ne dinlerseniz dinleyin acıklı. içli, ağlatan müziklerden uzak durmanızı nacizane tavsiye ederim)

*Evinize geldiğinizde üzerinizdeki kıyafetleri hemen dolabınıza asmak yerine önce "silkeleyerek" en az 2 saat balkona asarak havalandırmak dışarıdaki negatif enerjinin evinize statik konuma geçmesini önleyecektir. 


*Bulunduğunuz mekanda Mum yakmak ayrıca radyosyana karşı kaktüs bulundurmak da sizi rahatlatacaktır..

Bu konuyu yazdır