Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 905 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 905 Ziyaretçi
|
Son Aktiviteler |
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 240
|
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 352
|
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 785
|
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 704
|
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,550
|
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,928
|
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,136
|
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,321
|
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,571
|
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,856
|
|
|
PİRAMİTLER UZAYA ENERJİ YÜKLÜ IŞINMI GÖNDERİYOR |
Yazar: Emka - 24-05-2016, Saat: 17:30 - Forum: EVREN VE BİLİM
- Yorum Yok
|
 |
NASA güneş sistemini sarmalayan garip foton bulutunu saklamasına rağmen, bu dünyaya bazı bilim adamları tarafından sızdırıldı.
Ve şimdi, kaygı verici bulut yaklaşırken, güneşi ve gezegenleri ölçülebilir şekillerde etkiliyor.
Şaşırtıcı bir şekilde tuhaf enerji uzayımızı istila ederken, dünyanın bazı en ünlü piramitleri yoğun enerji üretiyor.
Gökyüzüne doğru, yabancı foton bulutuna doğru yükselen birçok inanılmaz görülebilir güç ışınları olayları iyi dökümante edildi. Aynı zamanda tüm dünyadaki insanlar korkutucu sesler – gürültüler duymaya ve kaydetmeye başladılar, sanki Dünyanın kendisi inliyor ve ağlıyor.
Tüm bu fenomenler – buna çalkantılı güneşin daha önce hiç görülmemiş devasa elektriklenmesinin ölçümleri de dahil – foton bulutuna merkezlenmiş görünüyor. Kadim piramitler yüzyıllar, binyıllar süren uykudan uyanıyor
Maya piramidi gürlerken turistler çığlık atıyor, diğerleri kameralarıyla videolar çekiyor. Ama arkasından deprem olmuyor, bunun yerine parlak ışık demetleri gökyüzüne, uzaya doğru atış yapıyor. Ama uzaya inanılmaz bir enerji sütunu gönderen Maya Kukulkan piramidi, bunu yapan en son piramit idi.
Bosna Piramidi
2009 ve 2010’da Bosna güneş piramidi uzaya doğru kurşunkalem kalınlığında saf enerji ışını ışınladı. Son zamanlarda Çin hükümeti Xianyang piramidini aktivite işaretleri için yakından incelemeye başladı. Geçen yıl bir bilimadamı ekibi piramidi araştırdı ve onun dünya dışı orijinleri olabileceğine inanıyorlar.
Bu inanılmaz olayı vorteks patlaması izledi – buna tanık olundu ve filme çekildi – Meksika, Teotihuacan’daki ünlü Aztek Ay Piramidinin zirvesinden atış yaptı. Yoğun gücü olan enerji ışınları, vorteksler, kasırgalar… bu ne anlama geliyor? Enerji nereye yönleniyor ve neden? Yüzyılların geçişini sessizce işaret eden bu sessiz taş gözcülerin gizemli gücünü aktive eden neydi?
Aztek Ay Piramidi
Onları hayata getiren şey belki piramitlerin eylemlerinden çok daha inanılmaz olan bir şeydir: şu anda güneş sistemini sarmalayan galaktik boşluktan gelen bilinmeyen kuvvetin gelişi.
Foton Kuşağı
NASA ve Avrupa Uzay Ajansı iki yıldır dünyayı 2016 – 2017 sırasında ortaya çıkabilecek yaklaşan felaketler hakkında uyarmakta. Şimdi seçkin astrofizikçi Alexey Demetriev, gerçekleşmekte olan şeyin daha kötü – NASA ve Avrupa Uzay Ajansının uyarılarından çok daha kötü – olduğunu iddia ediyor. Tüm güneş sistemimiz yoğun, potansiyel olarak ölümcül, yıldızlararası enerji bulutuna girdi.
Piramitler bilinmeyen, yabancı buluta tepki veriyor
Dr. Demetriev hem Voyager 1 hem de Voyager 2 roketlerinin tüm güneş sisteminin risk altında olduğunu bildirdiğini ortaya çıkardı. George Mason Üniversitesinden NASA Heliofizik misafir araştırmacı Merav Opher bu yıldızlararası enerji bulutunun istikrarsız ve çalkantılı olduğunu iddia ediyor.
Rus bilimadamı bu fotonik enerji bulutunun gezegenlerin ve özellikle güneşimizin atmosferlerini uyardığını ileri sürüyor. Bu yıldızlararası enerji bulutu güneşimizi uyarmaya ve onunla etkileşmeye devam ederken, güneşin daha aktif olmasına neden oluyor, bu da daha büyük faaliyet ve istikrarsızlık ile sonuçlanıyor.
Manyetik akış, güneş manyetosferi ve Yerküre’nin jeomanyetik alanları ile etkileşim çekirdek mutasyonlara, anormal alan vortekslerine ve süper fırtınalar, çılgın iklim salınımları ve – hepsinin en şaşırtıcısı – tüm gezegende duyulan atmosferik ve yeraltı armoniklere neden olabilir.
Piramitler – gezegenin manyetik kuvvet alanından yararlanmak için tasarlanmış yerküre enerjisi ve ileri kapasitörlerin doğal rezervuarları – savunmasız gezegen sistemimizi yutan sürüklenen uzay bulutuna saf enerji salıveriyor ve püskürtüyor.
Tahmin edilmiş armonikler 2011’in baharından beri duyuluyor, kaydediliyor ve tartışılıyor.
Son zamanlarda, Youtube’ta tüm dünyadaki ülkelerden gönderilen bazı kayıtlar ortaya çıktı, bunlar insanları şaşırtıyor, bazen da korkutuyor, seslerin ne olduğunu bilmek istiyorlar. Bunların bazıları sahte olsa da, diğerleri yeraltı ve atmosferik armoniklerin hakiki kayıtlarıdır.
Garip yerküre armonikleri ile ilgili Geochange Dergisine verdiği son röportajında seçkin bilim adamı Profesör Dr. Elchin Khalilov şu analizi verdi:
“Bu seslerin olası nedeni Yerkürenin çekirdeğinde yatıyor olabilir. Gerçek şu ki, Yerkürenin kuzey manyetik kutbunun sürüklenmesinin hızlanması 1998 ve 2003 arasında beş kattan fazla arttı ve bu günkü aynı seviyede Dünyanın çekirdeğindeki enerji süreçlerinin yoğunlaşmasını gösteriyor, çünkü bu Yerkürenin jeomanyetik alanını oluşturan iç ve dış çekirdekteki süreçlerdir. ”
“Bu arada daha önce bildirdiğimiz gibi, 15 Kasım 2011’de Yerkürenin yerçekimi alanının üç boyutlu varyasyonlarını kaydeden tüm ATROPATENA jeofizik istasyonlarında neredeyse aynı anda güçlü bir yerçekimsel impals kaydedildi. İstasyonlar İstanbul, Kiev, Bakü, İslamabad ve Yogyakarta’da yayıldı, ki İstanbul ve Yogyakarta arasındaki mesafe 10,000 km . Bu tür bir fenomen sadece eğer bu yayılımın kaynağı Yerkürenin çekirdek seviyesinde ise mümkündür. Bu yılın sonunda Yerkürenin çekirdeğinden bu muazzam enerji salıverilmesi, Yerkürenin içsel enerjisinin yeni aktif bir aşamaya geçişini gösteren bir tür başlama sinyaliydi” [Geochange Dergisi]
Ve profesörün teorileştirdiği gibi armonikler Yerkürenin çekirdeğinden yayılıyor. Benzer sesler bazen büyük depremlerden önce işitiliyor.
Ancak bu kez, sesler çok büyük depremleri haber vermiyor, bükülen manyetik alan ve dönen Yerküre çekirdeğinin titreşim değişimleri tarafından üretiliyor. Her şey Samanyolu Galaksisinin bizim bulunduğumuz bölgesini istila eden muazzam fotonik bulutun gelişine tepki veriyor.
|
|
|
Yapay Zeka |
Yazar: Spiritüeller - 24-05-2016, Saat: 17:23 - Forum: Zihin
- Yorum Yok
|
 |
Yapay zekâ, insanın düşünme yöntemlerini analiz ederek bunların benzeri yapay yönergeleri geliştirmeye çalışmaktır.
Bir bakış açısına göre, programlanmış bir bilgisayarın düşünme girişimi gibi görünse de bu tanımlar günümüzde hızla değişmekte, öğrenebilen ve gelecekte insan zekâsından bağımsız gelişebilecek bir yapay zekâ kavramına doğru yeni yönelimler oluşmaktadır.Bu yönelim, insanın evreni ve doğayı anlama çabasında kendisine yardımcı olabilecek belki de kendisinden daha zeki, insan ötesi varlıklar meydana getirme düşünün bir ürünüdür.Bu düş, 1920 li yıllarda yazılan ve sonraları Isaac Asimov'u etkileyen modern bilim kurgu edebiyatının öncü yazarlarından Karel Čapek'in eserlerinde dışa vurmuştur. Karel Čapek, R.U.R adlı tiyatro oyununda yapay zekâya sahip robotlar ile insanlığın ortak toplumsal sorunlarını ele alarak 1920 yılında yapay zekânın insan aklından bağımsız gelişebileceğini öngörmüştü.
İdealize edilmiş bir yaklaşıma göre yapay zekâ, insan zekâsına özgü olan, algılama, öğrenme, çoğul kavramları bağlama, düşünme, fikir yürütme, sorun çözme, iletişim kurma, çıkarımsama yapma ve karar verme gibi yüksek bilişsel fonksiyonları veya otonom davranışları sergilemesi beklenen yapay bir işletim sistemidir.Bu sistem aynı zamanda düşüncelerinden tepkiler üretebilmeli (eyleyici Yapay Zekâ) ve bu tepkileri fiziksel olarak dışa vurabilmelidir.
Tarihçe
"Yapay zekâ" kavramının geçmişi modern bilgisayar bilimi kadar eskidir.Fikir babası, "Makineler düşünebilir mi ?"sorunsalını ortaya atarak Makine Zekâsını tartışmaya açan Alan Mathison Turing'dir.1943 te II. Dünya Savaşı sırasında Kripto Analizi gereksinimleri ile üretilen elektromekanik cihazlar sayesinde bilgisayar bilimi ve yapay zekâ kavramları doğmuştur.
Alan Turing, Nazi'lerin Enigma makinesinin şifre algoritmasını çözmeye çalışan matematikçilerin en ünlenmiş olanlarından biriydi. İngiltere, Bletchley Park'ta şifre çözme amacı ile başlatılan çalışmalar, Turing'in prensiplerini oluşturduğu bilgisayar prototipleri olan Heath Robinson, Bombe Bilgisayarı ve Colossus Bilgisayarları, Boole cebirine dayanan veri işleme mantığı ile Makine Zekâsı kavramının oluşmasına sebep olmuştu.
Modern bilgisayarın atası olan bu makineler ve programlama mantıkları aslında insan zekâsından ilham almışlardı. Ancak sonraları, modern bilgisayarlarımız daha çok uzman sistemler diyebileceğimiz programlar ile gündelik hayatımızın sorunlarını çözmeye yönelik kullanım alanlarında daha çok yaygınlaştılar. 1970'li yıllarda büyük bilgisayar üreticileri olan Microsoft, Apple, Xerox, IBM gibi şirketler kişisel bilgisayar (PC Personal Computer) modeli ile bilgisayarı popüler hale getirdiler ve yaygınlaştırdılar. Yapay zekâ çalışmaları ise daha dar bir araştırma çevresi tarafından geliştirilmeye devam etti.
Bu gün, bu çalışmaları teşvik etmek amacı ile Alan Turing'in adıyla anılan Turing Testi ABD'de Loebner ödülleri adı altında Makine Zekâsına sahip yazılımların üzerinde uygulanarak başarılı olan yazılımlara ödüller dağıtılmaktadır.
Testin içeriği kısaca şöyledir: birbirini tanımayan birkaç insandan oluşan bir denek grubu birbirleri ile ve bir yapay zekâ diyalog sistemi ile geçerli bir süre sohbet etmektedirler. Birbirlerini yüz yüze görmeden yazışma yolu ile yapılan bu sohbet sonunda deneklere sorulan sorular ile hangi deneğin insan hangisinin makine zekâsı olduğunu saptamaları istenir. İlginçtir ki,şimdiye kadar yapılan testlerin bir kısmında makine zekâsı insan zannedilirken gerçek insanlar makine zannedilmiştir.
Loebner Ödülünü kazanan Yapay Zekâ Diyalog sistemlerinin yeryüzündeki en bilinen örneklerinden biri [A.L.I.C.E|'dir.Carnegie üniversitesinden Dr.Richard Wallace tarafından yazılmıştır.Bu ve benzeri yazılımlarının eleştiri toplamalarının nedeni, testin ölçümlediği kriterlerin konuşmaya dayalı olmasından dolayı programların ağırlıklı olarak diyalog sistemi (chatbot) olmalarıdır.
Türkiye'de de makine zekâsı çalışmaları yapılmaktadır. Bu çalışmalar doğal dil işleme, uzman sistemler ve yapay sinir ağları alanlarında Üniversiteler bünyesinde ve bağımsız olarak sürdürülmektedir.Bunlardan biri, D.U.Y.G.U. - Dil Uzam Yapay Gerçek Uslamlayıcı'dır.
|
|
|
ŞİDDETE YÖNELİK DAVRANIŞLAR KÖKENİ |
Yazar: Spiritüeller - 24-05-2016, Saat: 17:01 - Forum: NOTLAR
- Yorum Yok
|
 |
Öncelikle bilinçaltı etkisi var. Bazen küçük çocuklar yapıyor bunu, açık ruhsal rahatsızlık belirtisidir.
Suç işleyene karşı çok farklı bakış açıları var. O da onun deneyimi diyen görüş bile var. İnsanları yine de tek davranışı belirlemez. Belki hayatında ilk kez içki içen 15 yaşında biri mesela diyorum sapıttı, gaza geldi, yani konumlar farklı olabilir.
Hepimizin yaptığı hataların biraz daha büyük olanıdır. Bu aslında bir şanssızlık o anki durum, bu bir kader gibi, hani cinnet anı gibi, çünkü yıldız etkileri var insanlarda doğuştan. Diyor ki bu adam cinayet işleyebilir, dolandırıcılık yapar. Diyelim ki genlerinde de bu vardı. İki sebep oldu mu, adam iki sebepten doğuştan mağlup zaten. Kalan cüzzi iradesi %5 ve onu yükselttiyse kurtulur, adamın işi zordur. Bu adam tekamülü çok zor dünyaya gelmiştir. Yani prangalı gibi DNA çalışmasını bu yüzden yapıyorum. Bu yıldız etkilerini kırmak için ve genleri kimse davranışları değildir. Yani bakınca elbette masum olana yapılan affedilir gibi olamaz. Bu çok zordur. Ama sebepler zaten hazırlanmış. Ona ufak bir katılım gerekiyor. İşte bu bir hapishane hayatıdır, bunda seçim hakkı sınırlıdır. DNA çalışması bunları çözer.
Dolunay etkiliyor, millet karısını çocuğunu kesiyor, diğeri tecavüz ediyor, birini öldürüyor. Şartları çok ağır olabilir bazı genlerin ve gezegen konumlarının. Bunu kendinde görebilirsin. Bir huyun vardır sevmiyorsundur ama sanki üstüne yapışmıştır, sanki içindedir onu yaparsın ama istemezsin, otomatikman oluverir. Hatta ağzından sevmediğin babanın söylemlerini duyarsın, onun gibi konuştum dersin. Hepimizin içinde bir zehir var ve bu otomatik işler. Anahtar da yüksek erdemlerimiz farklı farklıdır. Onlara tutunup,yükselmek ama gerçekten zordur. Önce içgüdüsel tavrını kontrolün lazım: yeme,içme, seks, uyku. Sonra zihin, bilinçaltı, sonra hislerin. Bu üç kabuk kırılmadan, hep otomatikte kalırsın. Şimdi bu durumda suçlu kimdir? Şartların adil olmadığı başında belli, sistemde koca bir açık var demektir. Bu işlemez ve adaletsiz nokta öyle ama, bu acımasızca. Aldığın her nefeste bilincinde olmak lazım ve sormak lazım o an ne olursa olsun: Ben bunu neden yapıyorum, otomatik öylesine mi yapıyorum, ailem mi öğretti, kopyalıyor muyum, yoksa egom kibrim mi. Sebebi ben olan ben burada neyim ve nerde bulunuyorum. Muhakememi yapacak olan ben kimim? Önce bu beni bilmem lazım, onu doğurmam lazım onu çıkarmam, özgürleştirmem,dıştakileri susturmam lazım.
İçimden bir ses diyor diyelim, vs vs yap gitsin, ne olacak zaten şöyle şöyle, hoop dur sen de kimsin? sen ben misin, yoksa bir kopya mısın, bu sorgular yapılmalı, yapılabilir, bastırmadan yapılabilir. Tabi ego da olur, elde etme isteği, onay isteği vazgeçeceksin, başardım hissi için. Ama sen kimi memnun ediyorsun, seni mi? içindekio zehiri mi ? İşte orda ölüsün, istersen her gece ye, iç, gez, eğlen ama çok boş olursun, sonunda mutsuz olursun. Ailen olur, yine yapamazsın. İç huzurun kaçmış, başka bir şeye dönmüşsündür. Kendin de sana küser, bu adam o zaman her kötülük yapar. Çünkü mutlu değil gider hırsını köpekten bile alır. Al bak bir sebep daha oldu. Maneviyat olsa da, kendi bazı şeyleri bastırıp, bazı şeyleri anlamsızca yüceltir kişi, mesela çapkın olmak, çünkü arkadaşlarım böyle kendimi ispat etmeliyim. İnsan işte böyle gitgide başkalaşır ve yozlaşır.”
|
|
|
Bilinçaltının Etrafımızdaki İllüzyon oluşumuna Etkisi |
Yazar: Spiritüeller - 24-05-2016, Saat: 16:48 - Forum: NOTLAR
- Yorum Yok
|
 |
İçimizde gizli bir güç (bilinçaltı) etrafımızda oluşan dünyanın bize yansımasını direkt etkiler. Bunu nasıl yapar:
Bize bir takım baskılar, duygusal blokajlar ve yaptırımlar uygular, negatif etki aldığımız miktarda, negatif yansıyarak bize yansıyan illüzyonun negatif şekle dönmesine sebep oluruz.
Bilinçaltı ile tetiklenen davranışlarımız dışarıda bir yaratıma sebep olur. İnsanların davranışlarını, yaşayacağımız olayları ve duyacağımız sözleri biz farkında olmadan bilinçaltımızla yaratırız. Yaratım düşünce ile yapılmaz. En olağan, sığ, basit yaratım; kontrol edemediğimiz ve bilinçaltı tarafından yönetilen iradesizlik ile gelen negatif davranışlar ile yapılır.
Yaratımın olumlu şekilde yapılabilmesi için, iradesizliğe sebep olan bilinçaltını tamamen temizlemek gereklidir. Bilinçaltının temizlenmesi; bize ait olmayan düşüncelerin sezgi ve benlik süzgecinden geçerek ayrışması ve farkına varılması ile mümkün olur.
Farkına varmadığımız her bilinçaltı etkisi, dışarıda negatif davranışımız olarak yansıyarak, bize negatif yaratımın geri dönüşümünü verir. İnsan varlığının en yüksek erdemlerine tutunarak, otomatik bilinçaltı etkisinden kurtulabilir.
Her varlığın doğumundan ve genlerinden gelen özellikler ile yaratılışının yüksek erdemlerinin birleşimi birbirinden farklıdır. Kişi; kendine özel erdemlerine çapalanarak kontrolsüz yaratımların önüne geçebilir.
İllüzyon sistemi, bilinçaltı ile direkt bağlıdır. Negatif etkileşimi yaratmak için bu iki parçanın birbirine bağlanması ve etki alması yeterlidir. Bu kozmik bir bulmaca gibidir. Bu yaradılışınızdaki en büyük sırdır.
Yükselmek ve negatif etkiler dışında kalarak, özgür irade ve tam kontrol ile yaşamak için erdemlere tek tek ulaşılmalıdır. Diğer türlü bir illüzyon çıkışı yoktur.
|
|
|
DAVID ICKE - Gerçek'in Titreşimleri - XXV |
Yazar: Spiritüeller - 24-05-2016, Saat: 15:59 - Forum: DAVID ICKE
- Yorum Yok
|
 |
Psikolojik hapishanenin en büyük göstergesi ‘inkar’ etmektir. Kişiler, görerek ve bilerek, yüzleşmeleri gereken gerçeği şiddetle inkar ederek kurtulacaklarını sanırlar, oysa bu onları, onun da varlığını inkar ettikleri kontrol sisteminin güçsüz birer piyonu haline sokar. İnkar, bütün inanç sistemini ve her çeşit insanı enfekte eden bir ‘donma’ titreşimi olup, ‘kendini kandırma’ şeklinde tezahür eden en büyük sahtekardır.
Gerçeklerden kaçınmak için herşeye sarılmak mümkün. “İnsanları, onları korumak için öldürüyoruz”. Tabii ya, ne mantık ama... Sonuç olarak gerçeğin bu şekilde inkar edilmesi ile, dünya kitlesel bir köleliğe dönüştürülüyor. Havai’de doğmamış olup da buraya sonradan gelenler, Amerika ve başka yerlerdeki sistemden ve yarıştan kaçan kişiler. Bu anlaşılabilir birşey. Bu iklim ve ülkede çok farklı bir hayat yaşanabilir. Özellikle Maui ve diğer adalarda kalabalık bir alternatif topluluk var, burada insanlar ‘Yeni Çağ’ anlayışına göre yaşıyorlar. Hiçbir yerde, buradaki kadar çok sayıda Yoga, organik gıda, masaj vs yeri olduğunu bilmiyordum. Bu konuda bu kadar çok reklam da görmemiştim. Benim kaldığım bölgede de zihinlerini arındırmak, meditasyon, Yoga yapmak ve bedenlerini arındırmak için gelmiş bir sürü insan var. Buranın adı ‘Lumeria’, muhteşem bir yer, hararetle tavsiye ederim, ayrıca beni davet etmiş olanlara da sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Doğrusu Yoga’ya katılamadım, çünkü doğduğumdan beri ‘lotus’ pozisyonuna da, eğilme pozisyonuna da katiyen geçemem. Bugünlerde yapabildiklerimin en iyisi; sadece ‘sandalye üzerinde’ oturma pozisyonu, ama ne yazık ki bu da Yoga kılavuzunda yok! Neyse, ama manzara harika ve bu adaların neden insanlara bu kadar iyi geldiğini anlamak zor değil. ‘Bilgi’, hiçbir zaman negatif değildir, çünkü hangi konuda olursa olsun, bir anlayış sağlar, buna bağlı olarak da kişisel ve kollektif bir güç oluşur. Birşey, ancak siz onun ‘negatif’ olacağını düşünürseniz negatif olur. ‘İnkar’ın da çeşitli şekilleri vardır, ama bu tür ‘inkar’anahtar konumundadır. Mesela, olanların olmamasını isteyenler, hep inkar yoluna başvururlar. Bazıları dünyanın içinde bulunduğu durumdan hoşlanmaz ve kötü durumda olmadığına dair kendilerini kandırmayı tercih ederler.
‘Yeni Çağ’cıların ‘negatif’ anlayışı; “Lütfen sus, söyleyeceğini duymak istemiyorum, çünkü gerçek olabilir” anlamına gelmektedir. Bir yandan ‘korku’dan kurtulmak gerektiğini söylerler, diğer yandan, benim gibilerin ‘gerçek’lerden söz ederek, insanları korkuttuğunu söyleyip kınarlar. Peki ama, o zaman ‘korkudan kurtulmak’ dedikleri ne oluyor?
‘Aşk güzel şeydir’ diye eski bir şarkı vardır. ‘Sevgi’ aynı zamanda sonsuz ifadeleri olan birşeydir, dolayısıyla buna, teorideki ‘sevgi’nin veya ‘akıl sevgisi’nin tersine, ‘harekete geçmiş sevgi’ de diyebilirsiniz. Bu konuyla ilgili olarak, ‘kendimizi, dünyayı, evreni vs sevmeliyiz’ diye çok sayıda kişiden hep duyuyorum; Tabii ki buna ben de katılıyorum, ama aslında bu, uygulama açısından ne anlama geliyor, önce onu bir tartışalım. Sadece bunları sevdiğimizi düşünmek mi, yoksa meditasyon yapıp, kalbimizden ‘sonsuz sevgi’ mi göndermek anlamına mı geliyor? Veya gerek olmayacağını umduğumuz birşey için ‘sevgi’ ifade etmenin gereksiz olacağını da düşünüyor olabiliriz. Bunların hepsi olabilir, ama şimdi, ‘işte tam bu zamanda, en önemli olan: en sonuncusu’ diyebilirim.
Çevremizi saran enerji denizine ve kendimize ne kadar çok ‘sevgi’ verirsek o kadar iyi olur, ama bunu yapmanın tek ve etkili yolu, mutlaka ‘lotus’ pozisyonunda sessizce oturmak değildir. Bir benzetme yapacak olursak; nehrin kenarında oturuyor olalım. Bir çocuk suya düşerse, oturup onu ne kadar sevdiğimizi söyleyip sevgi enerjisi göndererek onu kurtarabilir miyiz? Tabii ki hayır. Derhal suya atlayıp onu boğulmaktan kurtarma hareketine geçeriz.
Aynı şekilde; sıkıntı, baskı ve adaletsizlik altında inleyen dünyaya ve insanlara sadece sevgi mi göndeririz, yoksa teorik sevgiyi, aktif sevgiye mi dönüştürürüz? Hareket ve gerçeklikten uzak bir sevgi ‘sevgi’ olamaz. O zaman bu, ‘harekete geçmekten ve gerçeklerden kaçış’ olur. Olumsuzlukları bilmemek, geçici bir süre için huzur sağlayabilir, ama sonra birgün gece yarısı ‘gerçek’ler kapıyı vurmaya başlar. Tabii ki böyle olması gerekmiyor, ama inkar ettikçe bu kaçınılmaz olacaktır...
Organik gıda yemek, meditasyon yapmak, arınmak, kolon temizliği yapmak ve sadece ‘sevgi’den söz etmek kişiyi, beden aklının çok ötesindeki ‘bilinç’e açmaz. Bütün bunları yaptığı halde, hala derin uykuda olan çok kişi ile tanıştım. Buna karşılık çok içki ve sigara içip, ‘sonsuz bilinç’ine ulaşmış nice insan da var. ‘Sonsuz bilinç’, yediğimiz, içtiğimiz veya yaptığımız meditasyondan çok ötede. ‘Sonsuz bilinç’, bağlanacağımız ve kendimizi, programlanmış olan aklımızın ötesindeki bir anlayışa açacağımız en büyük farkındalık. Bunu zincirleme sigara içen birisi de yapabilir, hiç durmadan kendini arındıran bir Yeni Çağ’cı da...
Tabii ki sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olmak çok iyi birşey, bunu mümkün olduğunca ben de yapmaya çalışıyorum, ama bu beni ‘bilinç’li değil, sadece ‘sağlıklı’ yapıyor. Bu durumdaki bir ‘bilinçleniş’ için, ‘yüzleşmek istemediğimiz bir inkar seviyemizdir’ de denilebilir, çünkü ‘inkar’, asla ‘sonsuz bilinç’in bir ifadesi değildir, o sadece ‘beş duyu akılı’nın bir ifadesidir...
|
|
|
Duygularınızı Kontrol Altına Alma Meditasyonu |
Yazar: EvrimBilge - 24-05-2016, Saat: 15:02 - Forum: MEDİTASYON
- Yorum Yok
|
 |
Ünlü meditasyon uzmanı Shunyo, her duygu için bir meditasyon tekniği olduğunu söylüyor. Birisine duyduğunuz kızgınlıktan ölüm acısına, gülmekten ağlamaya kadar pek çok duygunun karşılığında meditasyon yaparak rahatlayabilmek mümkün.
Sho felsefesine göre meditasyon yapmanın oldukça kolay olduğunu belirten Shunyo, evde, ofiste ya da otobüs beklerken kolayca uygulayabileceğiniz meditasyon yöntemlerini şöyle anlatıyor..
Meditasyonun ilk adımı nedir?
Meditasyon müziği eşliğinde bir saat sürecek bu aktivite için hafta içi her sabah 07.30'da, hafta sonları ise 08.30'da kalkıyoruz. Kimsenin rahatsız etmeyeceği bir oda ya da bir yer buluyoruz. Ayakta tüm vücudumuzu serbest bırakarak tam 10 dakika çok derin ve sık nefes alıp veriyoruz. Nefesi nasıl aldığının bir önemi yok. Bütün duyguların nefes almayla doğru orantılı olmalı. Mesela öfkeliysen daha hızlı nefes alıp vermelisin. Bu 10 dakika sonunda kimileri ağlıyor, kimisi ise çok sevgi dolu oluyor, kimisi ise deliriyor. İlk 10 dakikaya herkes farklı bir tepki veriyor. İyi bir sonuç için kaos yaratıp, ona göre nefes alıp vermelisiniz.
İkinci 10 dakikada ne oluyor?
İkinci 10 dakikada yukarıda anlattığımız duygular yaşanıyor. Üçüncü 10 dakikada ise, yine ayakta durun ve kollarınızı yukarı doğru kaldırın. Bu pozisyonda bir yandan zıplayarak 'hu hu hu' diye nefesi dışarı vererek, bağırabiliyorsanız bağırın. Burada vücudu serbest bırakmak çok önemli. Yine arka fonda bir meditasyon müziği olabilir. Bu şekilde yarım saat geçmiş oluyor. Yarım saat sonra, ayakta gözler kapalı olarak 15 dakika duruluyor. Sessiz bir şekilde vücudundaki her şeyi atıyorsun. Bu aslında meditasyon değil, sadece bir teknik. Meditasyon olan bir şeydir, yapılan şey değil.
Kalan 15 dakikada ne yapılıyor?
15 dakikalık sessizlikten sonra kutlama dansına başlıyoruz. İşte bu, güne başlamak için çok güzel bir meditasyon yöntemidir. Çünkü tazelenip yepyeni bir enerji ile güne başlıyoruz.
|
|
|
KIZGINLIĞINIZI NASIL YENERSİNİZ |
Yazar: Mutlakguc - 24-05-2016, Saat: 14:07 - Forum: MEDİTASYON
- Yorum Yok
|
 |
*Her duygumuz için bir meditasyon yöntemi var mı?
Her şeyden önce hayatımızın farkında olmamız gerekiyor. Her zaman sahip olduğumuz güçlerin farkında olmuyoruz. Bazen birine kızıyoruz ama kızdığımızın farkında olmuyoruz. Mesela kızgınlık için çok güzel bir meditasyon yöntemi var.
*Nedir bu yöntem?
Kendinle baş başa kalabileceğin bir yerde olmalısın. Buradaki amaç kendine gerçekten bu kızgınlığını bir şekilde itiraf edip, ortaya çıkarmak. Bunu yastıkla yapabilirsin. Çünkü bize kızgınlığımızı gizlememiz öğretildi. Oysa, bu kızgınlığı yastıkla atmamız gerekiyor. Onu başarabilirsek, o kızgınlık bize enerji olarak geri dönecektir. Aksi takdirde bu kızgınlık senin beynini bloke ederek, sonrasında beyninde bir takıntı haline gelecektir. Bu meditasyonu yaptığınız zaman kızgınlığınızı atacaksınız. Yastıkları savurduktan sonra gözlerinizi kapatıp içinize döndüğünüz zaman kendinizi çok huzurlu hissedeceksiniz.
|
|
|
Çekim yasası |
Yazar: Emka - 24-05-2016, Saat: 12:12 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Hayatımız geçmişimiz,dilek ve isteklerimiz,tecrübelerimiz ,eksiklerimiz ,korkularımız ve almamız gereken yaşam dersleriyle çevrilidir.Geleceğinize yön veren yarınınızı yaşatan sizlersiniz.Şurda bir yanlış anlaşılmadan kurtarayım kendimi : Tabiki mutlak bir kader planı vardır ama şüphesiz ki geleceğimize yön veren bizleriz..
''Kendini seven insanlar başkalarına zarar vermezler '' . Hayatta her şey dönüşümlüdür..Yaptığın her iyilik yüzüne bir gülümseme,her kötülük ise bir hayat dersi olarak dönecektir sana..Sen hiç hata yapmıyor musun ? Diyenleri duyar gibiyim.Cevabı açık. Tabiki yaptım ve belki hala yapıyorumdur.Önemli olan bilincinde olmaktır..Yaşattığımız her şeyi yaşayacağız..Bilerek kimseyi üzmeyin karma borcu yaratmayın kendinize..
Karma borcunu bir kaç örnekle açıklamam gerekirse : Aldatmak,terketmek,kalp kırmak,borç alıp ödememek,kınamak gibi devamı aslında çok olan ama konum tam olarak bu olmadığı için şu an buraya sıkıştıramadığım eylemlerdir.
Geçmişiniz geleceğinize her zaman yön verecektir..Ne yaşatırsanız onu yaşarsınız..
1- İsyan etmeyin. Her insan hata yapar. Affedin. Geçmişe takılmayın.
Dünyada insan ruhuna bahşedilmiş -bence-en kutsal duygusu affetmektir..İnsanları affedin. Size zarar veren herkesi affedin..İnsanlar hata yapar..Kendinizi de affedin. Kendini affetmeyip geçmişe takılan her insan şüphesizdir ki geleceğine her zaman geçmişin tekrarlarını sunacaktır.
''Allah sana kendi ruhundan üfledi '' (Secde Suresi,9.Ayet)
Şimdi unut yaptığın tüm hataları..Şunu bilmeliyiz bu senin eksikliğindi ve daha güçlü bir insan olman için hayat dersleri alman gerekiyordu..
Her aldığın hayat dersi seni daha güçlü bir insan yapar..
2- Yaşattığınızı yaşarsınız.
İnsanlar bencildir ama hayat değil.Birine verdiğiniz her bir acı kalbinizdeki o boşluğu açıklar.Kul Hakkı dinen de affedilmeyen büyük günahlardandır.Daha çok hayat dersi almayı öğrenir ve daha merhametli insanlar olursunuz..
Şunu unutmayın sizi sürekli üzen bir insanla beraber olmakta kendi kul hakkınıza girmektir.''Allah sana kendi ruhundan üfledi'' senden bir tane daha yok.Sen çok özelsin..
İnanın aldattıysanız birini bunu ilerde ya aynı şekilde ya da başka türlü çekeceksiniz..
3- Yaşadığımız her acı birer hayat dersidir.
Daha güçlü bir insan olmak içindir.Her insan bu dünyaya ham, pişmemiş gelir..Yaşadığımız acılar aslında olması gereken acılardı..Bu gün sana atılan bir iftira seni yarın daha donanımlı yapacaktır..Mesela herkese güvenmemen gerektiğini öğreneceksindir .Aldatıldığın zaman affetmeyi öğreneceksin belkide..Yaşadığımız acılar öldürmez..Güçlendirir.
Şimdi yaşadığın her acı için şükret..Sen daha güçlü bir insan olsun çünkü.
4- Pozitif düşünün.
Her şeyin iyi olacağına dair...Eğer geçmişin olumsuzlarını takıntı eder ve tekrar yaşanacapına inanırsanız inanın yaşarsınız.''Ben erkeklere güvenmiyorum '' diyen bir kadının sürekli aldatılması gibi..Negatif enerjide kalırsanız hayatınıza hep olumsuzlukları çekeceksiniz.
5- Güç sizin elinizde. Siz özelsiniz. Kendinizi sevin.
Kendi sevmeyen insanlar acı çekmeye ve depresyona daha yatkındır.
6- Korkularınızı yaşarsınız.
Korku en çok yayılan enerjilerdendir. Korkmayın. İnanın başınıza gelicektir..Aldatılmaktan korkan bir kadın aldatılacak..
Terkedilmekten korkan bir erkek terkedilecektir.
Çünkü burada eksiksiniz..Korkular eksikliktir..Bu konuda hayat dersi almanız gerekecektir.
7- Büyük konuşmayın ve insanları kınamayın.
Kınadığınız her şey aslında sizin ''kendinizdeki korkularınızdır'' Bilinç altında bu böyledir.Kınadığınız davranışların hepsini yaşamadan ölmeyeceksiniz..İnsanların hatalarını düşünmeyin artık.Kendinize odaklanın.. Belkide o hata onun hayat dersidir..Kınamayın.Yaşam yasalarında da dindede kibire egoya yer yoktur.Kendinize yoğunlaşın..Her insanın bir yaşam dersi vardır..
İçinize dönün..Bol bol dua edin..Rahatlayın
Affetmeyi öğrenin..Karma borcu yapmayın.
Pozitif düşünün.
Sevgiyle kalın..
|
|
|
Philadelphia Deneyi |
Yazar: Gilmourish - 24-05-2016, Saat: 06:57 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorumlar (2)
|
 |
Philadelphia Deneyi, 28 Ekim 1943 tarihinde Amerikan donanmasının Pensilvanya eyaletine bağlı Philadelphia şehri limanında yaptığı iddia edilen deneydir. İddiaya göre donanmaya ait bir koruma destroyeri olan DE 173 sınıfı 1240 tonluk USS Eldridge birkaç dakika içerisinde 600 km.'den fazla bir uzaklığa gidip tekrar gelmiştir. Deneyin varlığı konusunda hiçbir delil bulunmamaktadır. Amerikan donanması da böyle bir deneyin kayıtlarda varolmadığını belirtmiştir. Al Bielek hariç deneye katıldığı iddia edilen tüm askerler bunu yalanlamış, hikâyenin bir aldatmaca olduğunu söylemişlerdir. Bielek'in hikâyesi de daha sonra yalanlanmıştır.
Gökkuşağı Projesi (Rainbow Project) adıyla da bilinen bu deney, 1984 yılında beyaz perdeye aktarılana kadar ciddiye alınmamıştı. Ancak o tarihden bu güne kadar resmi makamlarca defalarca yalanlanmasına rağmen en çok merak edilen konulardan biri olmuştur.
Deneyin iddia edilen hikâyesi
İddia sahibi ataldır, Deneyin yapılmış olma ihtimalinden ilk söz eden kişi Morris K. Jessup'dur. Jessup amatör bir gökbilimciydi ve UFOlar üzerine yaptığı çalışmalarla tanınıyordu. Deney ile olan ilgisi ise 1955 yılında eline geçen bir mektupla başlar. Mektup, Carlos Miguel Allende adında birinden geliyordu ve deneyden detaylı olarak bahsediyordu. İddiasına göre Allende, deneye gözlem gemisi olarak katılan SS Andrew Furuseth adlı şilepte görevli bir denizciydi. Deneye baştan sona şahit olmuştu.
Deneyin hazırlık aşaması
Deneyin temelinde Einstein'in Birleşik Alan Teorisi vardı. Teori, basitce, nesneler arası çekim esası ve elektromanyetizma üzerine kurulmuştur. Einstein, 1920'lerden itibaren bu teorisi üzerine yoğunlaşmış, 1925-1927 yılları arasında Almanya'da, bir fizik dergisinde yaptığı çalışmaları yayımlamış, ancak bu çalışmalarını hiçbir zaman tamamlayamamıştır.
İddiaya göre deneyin çalışmaları 1930 yılında Chicago Üniversitesinde başlamış, bir yıl sonra da Princeton Üniversitesinde devam ettirilmişti. Hatta Albert Einstein Dr.John von Neumann ve Dr.Nikola Tesla'nın da zaman zaman proje dahilinde çalıştıkları iddia edilmiştir.
Birleşik Alan Teorisi'nin deneye uygulanışı ise "çok güçlü bir elektromanyetik alan oluşturup gemi üzerine gelen ışığı (ve radar sinyallerini) kırarak ya da bükerek optik görünmezlik sağlamak" şeklinde düşünülmüştü. Bu doğrultuda 75 KVA gücündeki iki dev jeneratör geminin ön top taretlerinin altına monte edildi, buradan geminin güvertesine 4 manyetik ışın yayılacaktı. 3 RF vericisi (her biri iki megavat CW gücündeydi ve onlar da güverteye monte edilmişti). 3000 adet 6L6 güç artırıcı tüp, iki jeneratörün oluşturduğu gücü yayacaklardı, özel eşleme ve modülasyon devreleriyle diğer ekipman, oluşan kütlesel elektromanyetik alanları kullanılırlığa indirgerken, kırılmış ışınlar ve radyo dalgaları gemiyi saracak ve sonuçta gemi düşman gözlemcileri için görünmez olacaktı.
Amaç görünmezlikti fakat iddiaya göre donanma bu deneyde tesadüfen de olsa maddenin ışınlanmasını gerçekleşti
Deneyin gerçekleştirilişi
Allende, deneyin 22 temmuz 1943'te sabah 09:00'da jeneratörlere güç verilerek başlatıldığını söylüyordu. Bu aşamadan sonra yeşilimsi bir sis gemiyi örtmeye başlamış ve USS Eldridge ortadan kaybolmuştu. Devamını şöyle anlatıyordu Allende :
"Bir an sadece geminin çapasını görebildim, sonra o da kayboldu, ortada artık ne sis ne USS Eldridge vardı; bomboş denize bakıyorduk, bizim gemide bulunan üst rütbeli subaylar ve bilim adamları korku, dehşet ve heyacan içinde nefeslerini tutarak bu inanılması güç başarılarını seyrediyorlardı. Gemi ve mürettebatı hem radarda hem de gözlerimizin önünde yok olmuştu. Her şey planlandığı gibi yürüyordu, 15 dk. sonra emir verildi ve jeneratörlerin şalteri kapatıldı. Önce hiçbir şey olmadı, arkasından yeşil sis tekrar ortaya çıktı ve USS Eldridge yeniden görünmeye ve ortaya çıkmaya başladı ama gemi nereye gitmiş ve nereden geliyordu? Sis azalırken, bir şeylerin tuhaf gittiğini hissediyorduk. Hemen gemiye yanaştık, ilk önce mürettebatın çoğunun geminin yanından sarkıp kustuklarını gördük, diğerleri ise geminin güvertesinde şaşkın şaşkın dolaşıyorlardı,sanki hiçbirinin bilinci yerinde değildi. Yetkili ekipler gemiye girerek bütün mürettebatı kısa süre içerisinde uzaklaştırdılar ve yerlerini hazır bekletilen yeni bir mürettebat aldı. Bir iki gün sonra, yeni bir deneye daha karar verildi. Gemi istenen radar görünmezliğine ulaşmıştı, donanım değiştirildi ve 28 Ekim 1943'te deney yine aynı gemide tekrarlandı. Jeneratörler çalışmaya başladıktan hemen sonra Destroyer hemen hemen görünmezlik çizgisine ulaşmıştı, sadece burnu ve arkası görülüyor, arada ise bazı çizgiler belli belirsiz seçiliyordu. Sonra sadece su üzerinde tekne boyunda bir çizgi kaldı. Bir iki dakika sonra mavi bir ışık parladı ve o çizgi de yok oldu. Şimdi gemi tamamen yok olmuştu. Birkaç dakika sonra millerce uzakta Norfolk'ta ortaya çıktı. Göründükten biraz sonra bilinmeyen bir nedenle yine kayboldu ve Philadelphia'da tekrar ortaya çıktı. Bu kez durum çok ciddiydi, tüm mürettebatın başı beladaydı. Bazıları yok oldu ve bir daha geri dönmedi. Bu olayın en korkunç bölümü ise beş denizcinin geminin eriyen ve sonra yine katılaşan metal levhalarının içinde kalmalarıydı. Bu çok feci bir durumdu. Denizcilerin birisi kurtuldu fakat bir daha eski haline dönemedi. Aklını tamamen yitirmişti ama yapacak hiçbir şey yoktu. Bazılarının psişik yetenekleri gelişmişti, sokakta yürürken kaybolan ve yine ortaya çıkan insanlar vardı. Manyetik alanın içinde kalan mürettebattan kaybolanlar ancak birisinin yüzüne ve eline dokunulmasıyla görünür hale geliyorlardı, yani dokunmanın giysinin olmadığı bir yere yapılması gerekiyordu. "Donma" adı verilen bu olay saatlerce, günlerce sürebiliyordu, hatta bir tayfa tam altı ay donduktan sonra kurtarılabilindi. Elektronik kamuflaj başladıktan sonra geminin ve mürettebatının bütünüyle kaybolup,çok uzak bir yerde ortaya çıkıp ve sonra yeniden geri dönmesine neden olan neydi?"
Bu hikâyeye göre USS Eldridge, 28 Ekim sabahı Philedalphia limanından 640 km. ötedeki (375 mil) Norfolk askeri deniz üssüne gidip tekrar gelmiş ve bu olay birkaç dakika içerisinde olmuştu. Jessup bu inanması güç hikâyeye temkinli yaklaştı. Allende'ye gönderdiği cevapta daha fazla ayrıntı ve varsa olayın gerçekliğiyle ilgili kanıtlar istedi. Allende'nin cevabı ise aylar sonra geldi, fakat bu sefer gelen mektupta Carl M. Allen imzası vardı. Allen kanıtı olmadığını yazıyordu ancak hipnoz seansına katılabileceğini ya da pentotal (bilinci uyuşturarak iradeyi kıran doğruyu söyleten bir ilaç) alarak gördüklerini anlatabileceğini savunuyordu. Jessup bu mektupdan sonra yazışmamaya karar verdi.
Morris Jessup'un intiharı
1957 ilkbaharında Jessup, Deniz Kuvvetleri Araştırma Bürosu'ndan bir davet aldı. Büroya ulaştığında kendisine yine kendinin yazdığı (ve çoğunlukla ününü borçlu olduğu) The Case for the UFO isimli kitap gösterildi. Bu kitap bir yıl kadar önce büroya postalanmıştı. Kitabın dikkat çekici yanı ise sayfalarda alınmış olan notlardı. Notlar üç farklı yazıyla yazılmıştı ve binlerce yıl önceki uygarlıklardan söz ediliyor, dünyaya gelen uzay araçları tarif ediliyordu. Sonunda ise Güç alanlarından, bir maddenin nasıl kaybolup, nasıl ortaya çıkarılabileceği ve 1943'te yapılan deneyden söz ediliyordu. Jessup yazılardan birinin Allen'e ait olduğunu fark edip durumu bildirdi. Sonrasında diğer yazıların da aynı kişiye ait olduğu, farklı renk ve özelliklerdeki kalemlerle yazıldığı anlaşıldı.
Bu olaydan sonra Deniz Kuvvetleri Jessup ile yeniden bağlantı kurup Allende'nin mektuplarında belittiği adresin terkedilmiş bir çiftlik evine ait olduğunu, ayrıca, Jessup'un kitabının üzerindeki notlarla ve Allende'nin mektuplarıyla birlikte yeniden düzenlenerek Deniz Kuvvetleri bünyesinde dağıtılacağını bildirdi. Rakam tam olarak bilinmemekle beraber bu şekilde 100 kadar kopyanın Deniz Kuvvetlerinde dağıtıldığı sanılmaktadır. Bu baskıdan üç kopya da Jessup'a gönderilmiştir.
Bu olaydan iki yıl kadar sonra, 20 Nisan 1959'da Morris Jessup, Miami'de Hammock Parkı'nda, kendi aracı içerisinde ölü bulundu. Polis raporlarına göre egzoz gazıyla intihar etmişti. Carlos Allende ise bir daha ortaya çıkmadı ve olay bu şekilde kapandı.
Alfred Bielek'in ifadesi
Bugün bilinen, hikâyenin çoğunun 1984 yapımı Stewart Rafill'in yönettiği "Philadelphia Experiment" (Philadelphia Deneyi) isimli filmden uyarlandığıdır. 1990'larda Eldridge gemisinin mürettebatından Alfred Bielek deneyin içinde yer aldığını ifade etmiş, bu ifade internet aracılığıyla yayılmıştır. Ancak 2003 yılında Bielek'in hikâyesi küçük bir araştırmacı grup tarafından yalanlanmış, deney sırasında geminin yakınında bir yerde olmadığı gösterilmiştir.
Hikayedeki tutarsızlıklar
USS Eldridge gemisi 27 Ağustos 1943'e kadar hizmete girmedi, eylül ayına kadar da New York limanından ayrılmadı. Ekimde gemi Bahamalar'a doğru ilk deneme seferine çıkmıştı. Eldridge gemisinde görev yapanların da üyesi olduğu bir savaş gazileri birliği, Nisan 1999'da yayımladığı bildiride geminin asla Philadelphia limanına uğramadığını belirtmişlerdir
Alternatif açıklamalar
Araştırmacı Jacques Vallee, USS Eldridge yanında demirli bulunan USS Engstrom gemisinde amacı gemileri manyetik algılayıcılı mayınlara karşı görünmez yapmak olan ve benzer şekilde elektromıknatıslarla yapılan bir deneyi tanımlamıştır. Gemi elektromıknatıslarla degauss edilerek manyetik görünmezliğe ulaştırılmaya çalışılmıştır. Ancak bu deneyin internette gezen hikâyeyle hiçbir alakası olmadığını söylemektedir
(Alıntıdır)
İlgimi çeken bu bilgiyi sizlerle paylaşmak istedim teşekkürler.
|
|
|
DÜNYANIN MANYETİK AĞI ve DNA |
Yazar: Spiritüeller - 23-05-2016, Saat: 17:40 - Forum: KRYON
- Yorumlar (1)
|
 |
Manyetik Ağ ve Siz
Dünyanın ağ (ızgara) sisteminin amacı özeldir. O, ince ayarlanmıştır, ve sadece tek bir nedenle mevcuttur : İnsan düzeni için !. Siz bunu, gezegenin fiziğinin jeolojik niteliği olarak düşünseniz bile, o bundan daha fazlasıdır. O bir DNA dağıtım makinesidir ! Ağ sisteminin yaptığı budur. Ağ, İnsanlığa İnsandan – İnsana konuşur ve o sizin kişisel olarak kim olduğunuzun bir parçasıdır. O, hem sizi ayırmaya (diğerlerinden ayrı tutmaya), hem de sizi birleştirmeye yardım eder. O size düzenler, meydan okumalar, çözümler ve sevgi verir. Siz Tanrıyı düşündüğünüzde bile, bu onunla ilgilidir. Bazılarınız şöyle diyecektir, “Kryon, spiritüalitenin alanına giren fiziğin kavramını sevmiyorum. Dünyanın ağının spiritüalitenin bir parçası olmasını sevmiyorum. “. Sizler yaratıcılar olduğunuz için sizden önceki her şeyi her şeyi yarattınız, buna test, dualite, kontratlar ve onları sizin hücresel yapınıza sağlayan/ileten makine de dahildir. Ruhu realitenizden ayıramazsınız. Ruhun bir şekilde fiziksel olanın üzerinde olduğuna inanmak istersiniz, ama gerçek şu ki, Ruh tüm fiziksel olanın merkezidir. Tanrı’yı hiçbir şeyden ayrı tutamazsınız !
Sizin DNA olarak adlandırdığınız şeyin bazı niteliklerini açıklayacağız. Gezegenin manyetik ağı komplikedir, ancak yıllardır İnsanlığa esas olarak bir dağıtım sistemi olarak kalmıştır. Onun yaptığı şeyler ile ilgili çok az değişiklik olmuştur, çünkü İnsanlık ağın değişebilir bir şey olduğunu düşünmek için asla “yukarıya” bakmadı. İnsanlık hücresel seviyedeki gücüne sahip çıkmak için veya yaşamlarında neyin değişebilir olduğunu düşünmek için asla niyet etmedi. Eskinin kahinleri bile sizin her şeyi değiştirebileceğiniz bilgisini verdiler, ama siz bunu yapmadınız. Sadece görünür şekilde, yarattığınız planın 11 ci saatinde, realitenizi değiştirmeye karar verdiniz ve bunu yaptınız. Bunu gerçekleştirmek için, ağ – değiştiren bir grup 1989 da geldi, bu benim için şimdidir. Sizin zaman çerçevenizde, manyetik ağın kayması başladı ve şimdi siz bunun nedenini biliyorsunuz. Dünyanın yeni realitesini yaratma niyetiniz manyetiklerin “makinesinin” sizin üstün olmanıza izin vermek için değişmesini talep etti.
Dünyada barışı başarmak için – çözümlerin başlaması için – sizin kim olduğunuzun özünü değiştirmek için – daha uzun ömür için – açığa çıkmış bilim için – Ruhun İnsan Varlıklara normal bir hayat olayı olarak konuşmasını sağlamak için, Sizin DNAnızla konuşan manyetiklerin duruşu ile yapılan tüm iletişimin “değişmesi” gerekiyordu. Ve böylece ağ sistemi hareket etmeye başladı ! Onu siz harekete geçirdiniz ! Kendilerini ışık işçileri olarak adlandıranlar bunu hissettiler, ve spiritüel olanlar bunu hissettiler. Ağ kademeli olarak değişmeye başladı ve sonra hızlandı. Ağın etkin değişimi, sizin bir kumpas ile ölçebileceğinizden çok daha büyüktür. Ley hatlarının en spiritüel yönleri, onların şekilleri, uniformlulukları, diğer ley hatları ile eşzamanlılıkları yeni bir düzen ve yeni bir dünya potansiyeli yaratmak için değişti. Bitirmek yerine, siz bu değişim dalgasına bindiniz ve onun tamamlanmasının bir yıl uzağında (şimdi birkaç ay uzağında) burada oturuyorsunuz, ışıkişçileri ! Bazılarınızın ağın hareketini hissettiğini biliyoruz. Sizin endişenizi biliyoruz, ama hareket yatışırken yerlerine oturmaya başlayacak şeyler vardır ve manyetik enerjinin yeni duruşu bir sona yaklaşıyor, bu son duruş gezegeni farklı etkileyecek ve sonunda kararlı hale gelecek.
Size ağdan sözedeyim. 4 ncü boyutta (insan boyutluluğunda, iki DNA ipliğine sahip olduğunuzu söylediniz (döngü veya toroid (yumru, silindir)). Sizin 12 ipliğe sahip olduğunuzu söyleyenler size çok boyutlu bilmecenin 4 boyutlu tanımını veriyorlar. Gerçekte sadece iki adet biyolojik iplik vardır. Diğerlerinin hepsi, 4 ncü boyutta görülemeyen, tanımlanamayan ve sözedilemeyen on tanesi görebildiğiniz iki ipliğin içindeki tabakalardadır/katmanlardadır. Onlar ilave iplikler ya da döngüler ya da silindirler değildir. Onlar biyolojik olan ipliklerin üzerinde yatarlar, onların bir çoğu sizin görebildiğiniz ipliklerle biyolojik olarak arayüzey oluştururlar. Böylece, diğerlerinin üzerinde boyutlararası veçheleri ile diğer on tanesiyle birlikte gerçekte 12 iplik vardır. 12 sayısına böyle ulaşıyorsunuz
.
Size DNA nızdan bahsedeyim. O manyetiktir ve bundan dolayı ağa yanıt verir ! Manyetiklerle, yerçekimiyle, zamanla ve maddenin yerdeğişimi ile ilgili : Burada asla çözülemeyen bir bulmaca vardır. O asla sizin eski 4 boyutlu paradigmanızda bulunamazdı. Şimdi, aniden bu yeni enerjide, biliminiz maddenin her bir atomunun kalbinde en az 11 boyut olduğunu anlamaya başlıyor. (Biz size 12 boyut olduğunu söylemiştik). Ve aniden siz ayrıca zamanın bile değişken olduğunu anlamaya başlıyorsunuz. Daha sonra, maddenin bir yerden başka bir yere yerdeğişiminin bu eşitliğin bir parçası olduğu bilgisi olacak. Nitelikleri yerçekimi, manyetikler, zaman ve maddenin konumu olan tek bir özel formül vardır. Bunların hepsi, keşfedildiği ve anlaşıldığı zaman, fiziğin “ana cevheri” olacak olan büyük bir dansta biraraya gelirler. Hazır olduğunda, bu bilgi size verilecek, ama şimdilik, size bunun DNA nız için nasıl çalıştığının “modelini” anlatayım.
DNA – Astrolojik Enerji
Güneş sistemi hareket ederken, kendi bölümleri arasında farklı çekimsel nitelikler ve etkin modeller yaratır. Güneşin etrafındaki her bir gezegen kendi rotasında bağımsız olarak döner ve zamanın her bir bağımsız dakikası süresince, bu çekimsel senaryo güneşinizin etkisi altında manyetizmin ve çekimin farklı bir düzenini yaratır. Sizin seçtiğiniz zaman çerçevesinde – bu zaman çerçevesi son iki yılda büyük miktarda kaydı – yörüngelerin merkezinde olan ve bundan dolayı yerçekimsel kaynağın kaldıraç/dayanak noktasında olan güneşe gönderilen bir model vardır. Gezegenlerin (Dünya, ve sizin ayınız da dahil gezegenlerin aylarını kapsar ) hareketleri vasıtasıyla gelişen manyetik/yerçekimsel model, her zaman güneşten dünyaya geçen solar rüzgar – enerjisi olarak adlandırdığınız enerji yoluyla dünyaya gönderilir. Solar rüzgar onu dünyanın manyetik ağına gönderir, solar rüzgar ve ağın ikisi de manyetik olduğu için, bilgi rüzgarın ve ağın alanının etkisiyle transfer edilir. Bundan dolayı, ağın modeli her gün değişir ! Dünyanın manyetik ağının Dünyanın fiziğinin bir ürünü olduğunu kaydetmek ilginçtir, ancak onun sizin için amacı İnsan DNA sı için bir iletişim makinesi olmasıdır. Bu, fiziksel dünyanın nasıl İnsanlık için işbirliği ile canlı olduğunun bir başka örneğidir.
Doğum anınızda DNA nıza damgalanan şeyin niteliklerinden biri Dünyadaki en eski bilimdir ve siz ona astroloji dersiniz. Size astrolojiyi açıklayan bilimi henüz şimdi verdik. Onun bilimi tam olarak anlaşılmamıştır ve bilinmiyor, ancak o bir bilimdir. Manyetikler, yerçekimi, zaman ve maddenin konumu ile ilgili “ana cevher” fizik formülü bilindiği zaman, bu astrolojiyi açıklayacak. Bu arada siz gezegene geldiğinizde, DNA nıza damgalanan – boyutlararası katmanlardan biri üzerine – bu astrolojik bilgidir, doğduğunuz andaki güneş sisteminin manyetikleri ve çekiminin modelidir. Astrolojik terimlerle bu modele verdiğiniz isim (burç isimleri), bir düzen, kişilik tipi, İnsan neden ve etkisine reaksiyon tipi tesis eder. O manyetik/biyolojik bir düzendir, bildiğiniz gibi, ömür boyunca devam eder, güneş sisteminin yarattığı şeylere reaksiyon vermenize neden olur ve bu reaksiyonlar astroloji ve diğer bazı yöntemlerle tahmin edilebiliyor.
DNA – Hayat Dersi
Aynı zamanda boyutlararası DNA nızın bir diğer katmanında, “hayat dersi” gelir, kontratlar değil, karma değil, ama hayat dersleri. Sizin en zayıf noktanız nedir ? En çok neye tepki gösterirsiniz ? Sizin amacınız nedir? Bazılarınız buraya otoriteye çok derin tepkilerle geldiniz. Bazılarınız spiritüel örtülerle geldiniz. Hayat dersi karma değildir. Daha önce enerjiniz ile yapmış olduğunuz şeyden gelişen büyük bir önemli noktadır. Bazılarınız bolluk konuları ile başa çıkmak zorunda kaldığınız bir hayat dersi ile geldiniz. Bazılarınız sadece sevgi ile ilgili bir hayat dersi için geldiniz. Sevgi etrafında kendiniz için ne yarattınız : başka bir için sevgi, çocuklarınızın sevgisi, anne – babanız için sevgi ? Kendiniz için ne yarattınız ? Hayat dersi nedir ? Siz kimsiniz (gerçekte) ?. Bunların hepsi DNA nıza damgalanmıştır – seçiminiz, modeliniz, izniniz. Kontrat sadece bir başlama düzenidir. İçinde yaşamanız için realitenin bir çatısı olmalı – sizin değiştirebileceğiniz bir çatı – bir başlama duruşu. İşte daha önce size söylemediğimiz konuşulmamış bir şey : Siz realitenizi değiştirirken, hepiniz kontratınızı değiştirirsiniz. Birlikte – yaratmanın en derin parçası, asla gerçekten anlamadığınız kayıp bölüm bunu sizin kendiniz ile birlikte yaptığınızdır ! O prosedüre ait değildir. O, sahip olduğunuz realitenin “niyetine” sahip çıkmanızdan daha fazla bir şey gerektirmez . O sadece açılan bir yapıdır. Bundan dolayı, o değişebilirdir. “Bir kontrat imzaladım ve bunu ve şunu yapmam lazım” diyenleriniz bu ve şunun ne olduğunu yanlış anlıyorlar. Bir kontrat üzerinde kaç imza bulunur? İki ! Bunu kiminle imzaladınız ? Kendinizle ! Bundan dolayı, kontratı değiştirmeye niyet ettiğinizde, her iki imza da eşzamanlı olarak değişir. Dizayn ettiğinizi düşündüğünüz yolda ilerlemek için ve o yoldan ayrılıp yeni bir yolu dizayn etmek için sahip olduğunuz gücü anlayabilmeniz için size bu metaforu verdik. Ancak başlama kontratı size bu gezegenin manyetik ağı ile verilmiştir. Karma başka bir şeydir.
DNA – Karma
Karmayı belki sizin tanımladığınızdan farklı bir şekilde tanımlıyoruz. Biz onu “bitirilmemiş enerji” olarak adlandırıyoruz. O istediğiniz herhangibir anda birkaç yöntem ile bitirilebilirdir. Buraya ilk geldiğimizde, karmanın bu niteliğini geçersiz kılma – bitirilmemiş enerjiyi bitirmek – yeteneğinizden bahsetmiştik. Sizin geçmiş olarak adlandırdığınızdan gelen bu bitirilmemiş enerji, (biz bu geçmişi şimdi olarak adlandırıyoruz.) tam bir şey okuduğunuz veya duyduğunuz yerde bugün bile çoğunuzun önünde uzanmaktadır. Siz onu asla anlamadınız. Bazılarınız onu kötü bir durum olarak gördü. Bazılarınız onun daima sizinle olacağını kabul ettiniz, sadece basitçe duruma sahip çıkarak onu geçersiz kılabileceğinizi bir an için bile anlamadınız. Ancak karma eski enerjideydi, işaretleyici size bu tarzda göndermeden önce. Size bir sır vereyim, bunun bir kısmının şimdi hissedilebilmeye başlamasına izin vermek için. Eski enerjideki eski İnsan ile yeni enerjideki yeni İnsan arasındaki farkın ne olduğunu biliyor musunuz? Bu fark DNA dadır! Size bu yeni bilgi parçasını vereyim : Saf – doğan Indigo çocuklar karmasız doğdular! Şimdi, Indigolara ve onların ne yapmaya çalıştıklarına bakın. Onların nasıl davrandıklarına ve nasıl tepki verdiklerine bakın. Bu bilgi çocuklarda gördüğünüz şeylerle ilgili çok şey açıklayabilir…ve bu bitirilmemiş enerji ile ilgili değildir. O yeni iş ile ilgilidir.
İndigoların niteliklerinden biri sizin sahip olmadığınız bir görüş ile doğmalarıdır ve siz hala buna bir isim koyamadınız. Bu, sizin asla sahip olmadığınız, onların DNA katmanlarındaki bir şeydir.Eğer isterseniz ona hayat dersi deyin. Ben ona dünya dersi diyeceğim. İndigolar bir amaç için buradalar – kollektif olarak , ve onlar bunun ne olduğunu biliyorlar. Bu Yeni Kudüs’ü yaratmaya başlamaktır. (Kryon’un Dünyada barış için kullandığı metafor).
Eski enerjide, DNA içinde dünyaya özel olan yerleşik bir nitelik asla yoktu, ve şimdi var. Yerli insanlarınız onu öğrenmek zorundaydı, ve sizin modern toplumunuz onu fırlatıp attı, ama yeni çocuklar onunla, bütün olarak geliyorlar. Sizin karmik dersleriniz, kontratlarınız ve karma, bunların hepsi sizinle ve sizin kişisel gelişiminizle ilgiliydi. Şimdi, aniden, İndigolar dünya için ne yapabilecekleri tam bilgisini taşıyorlar ve bu onların çoğu için tutku olacak.
DNA – Yeminler
Yeminlerin ne olduğunu anlayanlarınız geçmişinizde Tanrıya verdiğiniz sözlerin, kişisel olarak siz ile Tanrı arasındaki enerjiyle ilgili, başlamış olduğunuz şeyin bir devamı olarak doğumunuzda size yerleştirildiğini bilir. Bir yeminin enerjisi kadar güçlü hiçbir şey yoktur – Tanrıya verilen bir söz ; “Sevgili Tanrım, sana odaklanabilmek için fakir olmaya söz veriyorum” İşte, sözünüzü gerçekleştiriyorsunuz! “Tanrım, sana konsantre olmak için, asla insan ilişkilerine girmemeye söz veriyorum. Bekar kalmaya and içiyorum.”
Sonra,şüphesiz, siz bu söze sadık kalmadığınızda suçlu hissedersiniz. Bununla ilgili sizle bir çok kez konuştuk ve bunun bazılarınızda aktif olduğunu söyledik – o geçici bir şey değildir. Bu yemin enerjisi etkin bir yolla sizin DNAnıza yerleştirilir. O, bir kitapta yazan keşfedilmeye hazır bir şey değildir. O gerçektir ve aktiftir ve sizi her gün dürter. Size vermiş olduğunuz sözü hatırlatır. Bunu size daha önce söyledik : Siz onu nötralize edebilirsiniz ve değiştirebilirsiniz. Eski enerjiden yeni enerjiye hareket edebilirsiniz. Bu zor değildir ve sadece “niyet” gerektirir. Hatırlayın, niyet bir istek değildir ; o İlahiliğinize sahip çıkmaktır. Niyet her zaman sahip olduğunuz ve sahip olacağınız bir şeydir. Niyet her zaman mevcut olan kişisel rafınıza uzanmak ve siz buraya gelmeden önce dizayn ettiğiniz ve gereksiniminiz olan şeyleri almaktır.
Aşı – Kendi Kendine DNA Değişimi
Ağ değiştirme grubu 1989 da geldiğinde size bir kavram vermiştik. Aşı sözcüğünü söylemiştik ve bu büyük bir karışıklık yaratmıştı, öyle değil mi? O çok güçlü bir spiritüel alettir…hafife alınmamalıdır. Ondan çok fazla söz ettiğimizi işitmeseniz bile, aşı elde edilebilir bir şeydi ve hala da öyledir. Spiritüel olarak değişmek için – ifşa ve kavramaya sahip olmak için – İnsan tarafından izin verilen bir amaca yönelik bir aşılanma idi. O asla Tanrı tarafından veya başka bir varlık tarafından verilen bir şey değildi. O sizi yüksek benliğinize daha iyi bağlayan içinizdeki yeni bir şeye izin veren sizin enerjinizdendir…Sizin alet kutunuzda her zaman varolan bir alettir.
Ancak, şimdi, bu aşı yeni enerjide bir süreç olarak değil, doğal bir “sezgi” olarak görülmekte. Siz hepiniz geçmişte olmadığınız bir şey olabileceğiniz sezgiye sahipsiniz. Söylediğimiz şey şudur : O 1989 da yeni bilgi iken…devrimci ve anlamı içinde anlaşmazlık ile dolu, şimdi siz sadece kendinizi değiştirme kavramının farkında değilsiniz, bunu nasıl yapacağınızın bilgisinin aktif olarak peşine düşüyorsunuz.
Biz sadece, “değişmek için izinin aşılanması” dedik. Neyi değiştirmek ? DNA nızı ! Belki de bulmaca şimdi daha berrak olmaya başlıyor ? Tartışmakta olduğumuz bu niteliklerin hepsinin manyetik damgalarını, istediğiniz herhangibir yolla değiştirme yeteneğiniz var. O kendinizi spiritüel DNA seviyesinde değiştirmek izninin aşılanmasıdır…
Geleceğin Zaman Çerçevesi – Nümerolojideki Potansiyeller
Bir zaman çerçevesi açıklayacağım. Bunlar kehanet değildir. Doğrusu, onlar hakkında bilgi sahibi olduğunuz enerji potansiyelleridir. Neyin olmakta olduğunu ve potansiyel olarak neyin olabileceğini açıklayacağım. Bunların hepsi şimdidedir. Ağ hemen hemen tamamlanmıştır. Kryon ağ grubunun burada bulunması için bütün neden hemen hemen bitmiştir.
2000 yılı bir kutlama yılıdır. Bazılarınızın bunu hissetmesine ve 2000 de bazı şeyler olmasına rağmen, o çoğunlukla kutlama ile ilgiliydi. 2000 yılında “yerine – yerleştirme ve zamanı işaretleme” olarak adlandırdığımız büyük bir iş vardı. Ancak, 2001 yılı farklıdır. 2000 “iki” nin yılıdır. 2001 “üç” ün yılıdır ve bundan dolayı katalizör bir yıldır..potansiyel enerjinin yaratılması ile ilgili.
Katalizörün bir unsur veya enerji olarak tek başına tanımlanması hiçbir şey yapmaz. Ancak başka uygun bir unsur ile birleştiği zaman, bu iki unsurun ikisinden farklı şeyler yaratır. Eğer uygunsa, biri diğerini kataliz eder, ikisi bir üçüncü enerjiyi yaratır..ikiden üçe geçer. Üç yılı İnsan Varlığının bu yeni yaratıcı enerjiyi anlamaya başladığı katalizör yıldır. Katalizör işaretleyicinin geçişinin enerjisidir. ( İşaretleyici yeni binyıldır).
2001 yılı gerçekten, işaretleyici idi, çünkü sıfır yılına sahip değildiniz. Bundan dolayı 2000 de işaretleyicinin geçişinden sözederken, bir yılı kutladığınızı gördük ve sonra çalışma başladı. Böylece, bu yıl yeni enerjinin yaratılması ile ilgilidir. Bu yıl tutkularınızı değiştirme, çözülemeyen konulara çözümler bulma, yıllardır düşündüğünüz şeyleri tamamlama ile ilgidir.
Dinleyin : 2001 de yaratılan enerji 2002 ve 2003 geldiğinde otomatik olarak gitmez. Onları şimdideki katmanlar olarak düşünün. Bundan dolayı, katalizör enerji sizin daha sonra tutacağınız ekilmiş bir tohum olabilir. Onu, algıların değişmesine izin veren DNA nın başka bir güçlenmesi/zenginleşmesi olarak düşünün. 2001 de kaçınız bir katalizöre sahiptiniz? Kaçınız bir çözüm enerjisinde oturdunuz? Kaçınız belirsizliğin enerjisinde oturdunuz? Siz buraya gelmeden önce raflara yerleştirmiş olduğunuz potansiyellerinizi görebiliyoruz. Sizin gerçekten istediğiniz şey nedir? Realitenizde mümkün olan imgeleyebileceğiniz hemen hemen her şey gerçekte önceden oradaydı, ona sahip çıkmanızı bekleyerek. Sizin vizyonlarınız uzayda bir yerlerde değil, tam şimdidedir…siz boyutlararası hale gelirken sizin keşfetmenizi bekleyerek.
Işıkişçisi, spiritüel kişi, Kaynağı arayan, havai şeyleri isteme, çünkü bunun nasıl çalıştığını anlayan İnsanda büyük bilgelik vardır. Yükselişe geçme niyetinin doğru rafı aramak olduğunu gerçekten anlayan İnsan Varlık kutsanmıştır.! Bazılarınız uygun raftan tezahür ettirdiniz ve burada yeni realitede yaşıyorsunuz. Bazılarınız hala onu arıyorsunuz, ve sizin asla yalnız olmadığınızı söylüyoruz. Her zaman burada sizinle birlikteyiz, başka tür bir realiteye nasıl hareket edileceğini keşfetme sürecinde size yardım ederek. ..
Bundan sonraki yıl 2002. Nümerolojiye bakın : o bir” dört” yılıdır, “dört” ün yılı. O fiziksel ve temeldir. Bu yıl ne getirir ? 2002 ağın tamamlanacağı yıldır, bu zamanda ince – ayarlanmış olacak. 2002 yılında ağ grubunun gidişini kutlayacağız. Bu kardeşler, dünya üzerinde yeni İnsan potansiyeli için manyetik bir nitelik ile 12 yıldır ağı pozisyonuna getirmek için çalışıyorlar. Bu grup 2002 Aralığında buradan ayrılacak ! Ağ ayarlanırken bazılarınız bu kaymayı çok derinden hissettiniz ve size 2002 nin sonunda, bazılarınızın onun yerleşmeye başlamasını hissedeceğini söylüyoruz. Bir on yıldır yapmaya çalıştığınız şeyi sonunda elinizde tutacaksınız.
Şimdi zaman çerçevesini ve onun neden bu kadar güç olduğunu biliyorsunuz. Şimdi, tezahür ettirmek için sizin olduğunu sezgisel olarak hissettiğiniz şeylerin neden tezahür etmediğini veya birlikte yaratılmadığını belki biliyorsunuz. Aradığınız şeyler – yeni spiritüel tutkularınız – yerleşmek üzere ve onları yaratmanıza izin verin. Bazılarınız son yıllarda şaşkın, takılıp kalmış hissettiniz ve Ruhtan yardım ve açıklama istediniz. Sizin talebiniz ve sesiniz işitildi :” Yeni enerjide niye biz bunları gerçekleştiremiyoruz?” Size neden olduğunu söyleyeyim : Şimdinin enerjisinde, sabırsızlık yoktur. Sevgili İnsan, tatilin tadını çıkar. Çünkü daha sonra çalışıyor olacaksınız. 2005 te yeni enerji başlayacak- Kryon’un gerçek çalışması başlayacak ! 2005 te, , kararlı bir ağ ile enerji kararlı olduğunda, bir çok şeyi hissetmeye başlayabilirsiniz. Bu, değişim yılının numerolojisine sahip olmasına rağmen, şeylerin takılıp kalmış olmasının hayal kırıklığından, şeylerin çok hızlı hareket ettiği realiteye değişim vardır. Bu potansiyeller her biriniz için farklı tezahür eder, ancak bu enerjinin görünüşü bilinmelidir.
Ve şimdi, 2008 e doğru gidelim, 2008 de büyük bir potansiyel vardır ! Bir çok seviyede, bir çok yerde, özellikle evrenin merkezinde çözümler bu zamanda elde edilebilirdir. Bunun gerçekleşmesi için – bizim gördüğümüz potansiyeli yaratmak için – zamanınızın geçmesi gerekiyor. Şimdiki liderler, barışı tezahür ettirme potansiyeli için uygun liderler değildir. Onlar belki bir çok kez değişebilir. Siz bu onyıl boyunca ilerlerken, en sonunda birileri yerlerini alacak, ellerinde “Dünya tutkusu” olan birileri İndigoların enerjisine sahip olanlardır ! Onlar farklı düşünecekler, ve onların Dünya dersi Yeni Kudüs’ü (barışı) yaratacak! Bu sadece bir potansiyeldir ve bunu daha önce söylemiş olduğumuz gibi, onu ilerletmek veya geciktirmek sizin gücünüz dahilindedir. Ancak şimdide, onu 2008 de görüyoruz.
Eski ve yeni enerji arasındaki fark nedir ? İnsan Varlıkların kendilerine bakma yetenekleri ve İnsanlığın soğan katmanlarını soymaktır – dualitenin etkisini azaltmak – “Ben spiritüel/manyetik/biyolojik bir varlığım ; bundan dolayı, kendi DNA mı yeniden programlayabilirim ve etrafımdaki olanakları/kaynakları kullanabilirim – bilimi – yeni biyolojiyi – yeni kimyayı – yeni spiritüel bilgiyi – kendimi kendi güçlü niyetim ile değiştirmek için enerji üzerine yazılmış olan kitapları.” demek için örtüye/perdeye ulaşmak. Size bugün verilen bütün aletler uygundur. Sizin geleceğinizi değiştirecek olan bu aletlerle ne yaptığınızdır.
Size, sizin en astrolojik düzeninizin DNA manyetik örtüsü olduğunu söyledik. Bazıları şöyle dedi, “Kryon, Ben burcumu değiştirmek istemiyorum. Kim olduğumu seviyorum,”. Size şunu sorayım : geriye doğru giden/kötüye giden bir şey tarafından etkilenmemeyi nasıl istersiniz ? Bu sizin almanız için bir armağandır. Burada konuşmakta olduğumuz şey budur. Bu başka bir şey olmakla ilgili değildir ; bu sizi bloke eden nitelikleri temizlemek ile ilgilidir.
Bazılarınız hayat dersini önceden değiştirdiniz, ve bazılarınız kontratlarınızı bile değiştirdiniz. Bunu nasıl bilebilirsiniz? Size şunu sorayım : On yıl önceki tutkunuz neydi ? ve şimdiki tutkunuz nedir? Yetişkin olmanın olgunluğundan sözetmiyorum, sizin spiritüel bilgeliğinizden sözediyorum. Geçmişte tutku hissettiğiniz şeyleri metaforik bir rafa koymanıza neden olan bu yıllarda size ne oldu ? Şimdi, siz burada farklı bir şeyler yapıyorsunuz. Neden ? Bu, İnsan Varlığının kim olduğunun bir kavrayışıdır – kontratını değiştirmek için manyetik niyetin aşısını anlayan bir İnsan – olmak istediği şeyi olmak için – realitenin rafını araştırmaya başlamak için – tüm potansiyellerin aynı anda mevcut olduğu şimdideki boyutlararası yer.
Bu manyetiktir. Bu DNA nın yeniden programlanması ile ilgilidir ve evet, o şaşırtıcıdır da. Bazılarınız “Kryon, kontratımı değiştirmek ve şeyleri birlikte – yaratmak istiyorum, ama şimdiyi tam olarak anlamıyorum.” dediniz. Anlayabilirsiniz! Anlamadan bile, niyetiniz kraldır. DNA nızı yeniden programlayarak başlayabilirsiniz. “Bunu nasıl yaparım ?” diye sorabilirsiniz. Tüm zamanlar şimdidedir. Geçmiş – gelecek yoktur. Şunu dinleyin : Sizin seçtiğiniz realitenin bir imgelemesini yaratacak eski zamana ait (evvelki, ilk, asıl) tarzda 4 boyutunuzda şeyleri imgeleyin. Bunu şimdide yaparak, geçmişinizi değiştirebilirsiniz. Bu, çoğunuzun hemen anlayamayacağı boyutlararası bir egzersizdir. Size bunu söylüyoruz. Saf niyet ile, çok derin imgelemenin (görselleştirme) enerjisi gerçektir , çünkü siz aynı anda her şeyin gerçekleştiği bir zaman çizgisinin saf bir imgelemesi ile kendinizi besliyorsunuz. Bu enerjinin eski yeminleri geçersiz kılma, hastalıkları temizleme, yaşlanmayı tersine çevirme, ve eski kontratları iptal etme yeteneği vardır.
“Ama Kryon, bir kontrat bir taahhüttür ! Bu metaforda bir şeyleri yeniden görüşmem gerekmiyor mu? “ Evet ! Ama size tekrar söyleyeceğiz, siz onu zaten yaptınız! Daha önce söylediğimiz gibi, bu siz ve siz arasındaki bir anlaşma idi ! Saf niyet, perdenin her iki tarafındaki sizin birçok parçanız arasında işbirliği yapılmış bir enerjidir. Bunu anlamak sizin İnsan deneyiminizin en zor kısmıdır. Siz Tanrı’nın bir parçası olabilir miydiniz ? Bir İnsan Varlığı gerçekten evrenin yaradılışının bütününün bir parçası olabilir miydi? Yanıt evettir, evet, evet. Kryon’un tüm mesajı budur. Bu, size 12 yıldır anlatmakta olduğumuz şeyin çekirdeğidir.
Sevgili aile, bunlar böyle olmamış olsaydı, bu şeyleri size anlatmazdık. Bu size bir vaadimizdir! Kaçınız ilişkilerinizde sevgi yaratmayı ister ? Sadece yeni ilişkilerden bahsetmiyorum, sahip olduğunuz sevgiyi yeniden ateşlemekten bahsediyorum. Bu mümkündür. Sadece olasılık değildir…bunu umut edin!
Siz orada otururken, Kryon size bakıyor, sevgili İnsan Varlıklar. Onur ve saygı vardır. Huşu vardır. Sizi bir dev – Tanrı’nın bir parçası – bir melek, ve bir aile üyesi olarak görüyoruz. Dünyada yapabileceğiniz şeyin potansiyelini görüyoruz ve ayrıca sonunda enerjinizin sonsuz evrene geri dönüşünü görüyoruz…tekrar bizimle birlikte.
Bu enerjilerle, bu akşam bu yerden ayrılmak zor, ama sevgiyle bunu yapmamız uygundur.
Ve öyledir.
|
|
|
|