Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,058
» Son Üye: Doo92
» Toplam Konular: 2,832
» Toplam Yorumlar: 3,062

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 1914 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 1914 Ziyaretçi

Son Aktiviteler
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 6,035
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 23,116
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 215
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 5,178
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 689
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 578
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 502
Samsunlu Spiritüalist ark...
Forum: SAMSUN SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:30
» Yorumlar: 0
» Okunma: 365
Ra'yı gördüm ne anlama ge...
Forum: Bilinçaltı
Son Yorum: spiruelistra
28-05-2023, Saat: 13:43
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,523
MUCİZE YARATAN KELİMELER
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Emka
29-01-2023, Saat: 16:53
» Yorumlar: 11
» Okunma: 95,469

 
  İnsan Beyninin İnanılmaz Kapasitesi
Yazar: Archilles - 23-05-2016, Saat: 16:36 - Forum: Zihin - Yorum Yok


Beyin fizyolojisi alanında araştırmalarıyla dikkat çeken akademisyen Sinan Cananinsan beyninin kocaman bir bellek olduğunu belirterek, “İnsan hafızası bizim teknolojimizi aşan bir durum. Ancak bilgisayara benzeterek bir tahminde bulunabiliyoruz. Yaklaşık 20 milyar civarındaki hücre ve bunlar arasındaki bağlantıları hesaplarsak yaklaşık 2,5 milyon gigabyte hafızamız var. Bu 300 yıl süren bir HD filmi kaydetmek demektir” dedi.Uludağ Üniversitesi Mete Cengiz Kültür Merkezi'nde öğrencilerle bir araya gelen akademisyen Sinan Canan, beynin nasıl çalıştığı ve özellikleri konusunda çarpıcı bilgiler verdi. Beyin fizyolojisi konusunda araştırmalarıyla dikkat çeken Canan, beynin bilgisayara hiç benzemediğini söyledi. Bir santimetreküplük beyin dokusu içinde bulunan hücreler arası bağlantıların sayısının Samanyolu'ndaki yıldızlardan daha fazla olduğunu belirten Canan, "Beyinde iki tane birbirine benzeyen sinir hücresi yok. Beyindeki bağlantı haritası sayesinde hepimiz tek ve ayrı bireyler olarak yaşamımızı sürdürüyoruz. Hücreler dallı budaklı gibi görünebilir. Uzantıların çoğu hücrelerin antenleri. Binlerce hücreye sinyal gönderiyorlar. Sadece karmaşıklık, hücredeki dal budaklığında değil. Hücrelerin içine de bakmak lazım. Hücrenin içinde halatlar, teleferik sistemleri ve aktarım rayları bir sürü sistem var. Çok yoğun bir protein yapısı mevcut" dedi.Sinan Canan, beynin ön orta kısımların yüksek kişilik özelliklerini içeren kodları bulundurduğunu kaydederek, “Bu bilgiler doğuştan veya daha sonra hasar görürse toplumdaki uyumsuz ve suçlu kişiliklerin ortaya çıkması son derece kolay hale gelir” diye konuştu.

“BEYNİMİZİ HİÇ KULLANMIYORUZ”

Hücre içerisinin ayrı bir alem olduğunu kaydeden Canan, beyin hücresini çorbaya benzetti. Hücre içindeki bazı bölümlerde klasik fiziğin ortadan kalktığına dikkat çeken Canan, “Bu kadar karışık bir şeyle uğraşıyoruz. Sinir sistemini böyle işlevsel yapan şey, hücreler arasındaki bağıntılar. Bizim için önemli olan beynin ağırlığı değil, hücreler arasındaki bağlantıların ve bunların kalitesidir. 1980'lere kadar sinir sistemi ile ilgili bütün ders kitaplarında ‘doğduktan sonra beynin sinir hücresi yapmayacağı' anlatılırdı. ‘Sinir hücresi öldü mü, beyniniz gider' mantığı vardı ama bugün artık biliyoruz ki, beynimizin birçok yeri harıl harıl hücre üretme yeteneğine sahip. ‘Beyin değişmez' düşüncesi rafa kalktı. Beynimiz inanılmaz bir yapıya sahip. Bu yüzden bilgisayara benzemez. İşlemcisi sökülen bir bilgisayarın monitörünün işlemci görevini üstlendiğini gördünüz mü? Beynimizde inanılmaz bir potansiyel var. Herkes soruyor ya, biz beynimizin kaçta kaçını kullanıyoruz? Aslında biz beynimizi hiç kullanmıyoruz” ifadelerini kullandı.

"İNSAN HAFIZASI 2,5 MİLYON GB"

Hafıza konusunda dikkat çekici açıklamalarda bulunan Canan, şöyle devam etti:

“İnsanlığın hafızası ne kadar? ‘Benim niçin hafızam doldu?' diye bir düşünce var. İnsan hafızası bizim teknolojimizi aşan bir durum. Ancak bilgisayara benzeterek bir tahminde bulunabiliyor. Yaklaşık 20 milyar civarındaki korteksimizde hücre var. Bunlar arasında trilyon kere bağlantı olursa yaklaşık 2,5 milyon GB hafızamız var. Gördüğünüz gibi kocaman bir bellek. Bu hafıza 300 yıl süren HD filmi kaydetmek anlamına geliyor ama mesela ilkokuldaki bir hatıranızı hatırlayın, detaya girin. Hiçbir dijital filmde böyle bir çözünürlük yok. Aslında beynimizin hafıza kaydı sınırsız.”


KAYNAK : İHA

Bu konuyu yazdır

  EVDE MEDİTASYON NASIL YAPILIR
Yazar: EvrimBilge - 23-05-2016, Saat: 15:05 - Forum: MEDİTASYON - Yorum Yok

Evde Meditasyon Teknikleri

Meditasyon konusunda uzun yıllardır sürdürdüğüm kendi sağlıklı yaşam deneyimlerime dayanarak, sizlere evde meditasyon tekniklerinden bahsetmek istiyorum. Kendinizi yorgun, sinirli, bitkin hissettiğiniz anlarda veya herhangi bir durumdan dolayı rahatsız hissettiğinizde sorularınız tümünün cevabını kendinizde bulacağınızı unutmayın. O zaman şimdi meditasyonla kendimize dönme, benliğimizi anlama zamanı...

Meditasyon kavramı için günümüzün stresle başa çıkabilmek ve beden ile ruh arasındaki soyut toksinleri derinlemesine dışarı vurabilmek adına başvurulan muhteşem bir yoldur. Keza, geçilen her aşama ile birlikte beden yapınızın güçlenmesine, kronik ağrıların geçmesine ve uzun senelerdir baş ettiğiniz depresyondan kurtulmanıza yardımcı olan meditasyon, eski günlerinize nazaran daha huzurlu ve çok daha mutlu bir yaşam sürdürebilmenize imkân tanır. O meşhur tabiriyle de tanımlayacak olursam, Meditasyon insanoğlunun bilinmeyene doğru açmış olduğu bir kapıdır. Bireyin kendi öz benliğini sorgulama ve aslında gerçekten kim olduğunu araştırmaya sevk eder. Pek çok kültürde vazgeçilmez bir yaşam biçimi olarak benimsenen ve insanların hayatlarını bu felsefe doğrultusunda şekillendirmelerini sağlayan meditasyon da, inanç ile umut kavramlarına bambaşka bir bakış açısı kazandırabilirsiniz. Tabi bu aşamalar esnasında da, uygulayacağınız yöntemler sayesinde, sağlık adına pek çok kalıcı ve olumlu çıkarımlar elde edebileceksiniz. Peki, siz bu felsefeye dahil olmak ve hayatımızı da bu bakış açıları eşliğinde şekillendirmek istediğimiz de nasıl bir yol izlemelisiniz?

Meditasyon yapmak için özel bir mekan veya zamana ihtiyacınız yoktur. Benliğinize inanıp, konu hakkında kendinizi hem fizik, hem de zihinsel anlamda geliştirmeye yöneldiğiniz her an her yerde meditasyon sizin için doğru bir seçenek olacaktır


.



Evde Yapılan Meditasyon Yöntemleri
Öncelikle meditasyonun birbirinden farklı duruş şekilleri ve yöntemleriyle yapılabildiğini meditasyonla ilgili azılarımda belirtmiştim. Eğer meditasyona yeni başlıyorsanız, başlangıç aşamasında aşağıdaki önerilerimi dikkate almanızı isterim;
  • Dik ve rahat bir şekilde oturun, böylelikle dikkat dağınıklığı ve uyku gibi sorunlarla karşılaşmamış olursunuz.

  • Sırtınızı baş ve boynunuzla aynı seviyede olacak şekilde dik tutun ve vücudunuzu gevşetmeye başlayın.

  • Düzenli ve koordineli aralıklarla nefes alıp verin. Nefes alışverişleriniz esnasında mümkün oldukça nefesinize yoğunlaşmaya özen gösterin. İnip çıkan karnınıza odaklanın.

  • Herhangi bir dikkat dağınıklığıyla karşılaştığınız anlarda ise, düşüncelerinizi nefes alışverişlerinize yoğunlaştırın.

  • Dikkatinizi dağıtabilecek tüm unsurları kendinizden uzaklaştırmak için gözleriniz kapalı olmalıdır.

  • Tüm aşamaları yaklaşık 20 dakika devam ettirildikten sonrayavaşça eski pozisyonunuzu alın. Gözlerinizi açın, etrafınızı dikkatlice inceleyin ve yerden kalkış aşamanızı mümkün oldukça acelesiz bir şekilde gerçekleştirin.
Belirttiğim kısa ve pratik yöntemlerle evinizde rahatlıkla meditasyon yapabilir ve böylece hissetmek istediğiniz arzu, ferahlık ve zindelik hissine çabucak kavuşabilirsiniz.

Bu konuyu yazdır

  NİKOLA TESLA - ÖLÜM IŞINI (TELEFORCE)
Yazar: Emka - 23-05-2016, Saat: 14:27 - Forum: NİKOLA TESLA - Yorumlar (1)

DÜNYA TARİHİNİN GELMİŞ GEÇMİŞ EN ÇILGIN MUCİTLERİNDEN SAYILAN NİKOLA TESLA, 1930 YILINDA YÜKLÜ PARÇACIK IŞINI TEKNOLOJİSİYLE ÇALIŞAN TELEFORCE İSİMLİ BİR SİLAH İCAT ETTİ.


Tesla’ya göre icat ettiği ölüm ışını, 320 km içindeki 10.000 uçaktan oluşan dev bir askeri birliği yok edebilecek güçteydi.
Tesla, bu ölüm makinesini bazı ufak testlere tabi tutmuş ve başarılı sonuçlar almıştı ancak ne mutlu ki bu icat hiçbir gerçek savaşta kullanılmadı.
Dünyadaki oteriteler Tesla’ya, bir toplantı yapıp bu silahı kendilerine tanıtmasını teklif ettiler fakat Tesla bu isteği reddetti.

Tesla-letterheah.jpg




Kullanıldığı tüm savaşları bir anda bitirebileceğini savunduğu bu silah projesinin yanlış kişilerin ellerine geçerse çok felaket sonuçlara yol açacağını bilen tesla, silahın prototipini asla bir kağıt üzerine çizmedi ve hep aklında taşıdı.



Tesla asla Edison gibi politik düşünen bir sistem adamı olmamıştı. O tam anlamıyla bir bilim adamıydı. Buluşlarını para ve şöhret kazanmak için değil tamamen kendi tutkuları doğrultusunda tasarlıyordu. Tesla, Teleforce silahının dizaynı kimsenin eline geçmeden 1943 yılında öldü.




Tesla-Weapon1.png

Bu konuyu yazdır

  HAARP Teknolojisi
Yazar: Emka - 23-05-2016, Saat: 13:27 - Forum: Haarp - Yorum Yok



HAARP Teknolojisi


HAARP'in gerçek amaçları söyle özetlenebilir: Atmosferi manipüle etmek ve modifikasyon sağlamak, geniş kitlelerin düşüncelerini ve ruhsal durumlarını kontrol edebilmek, istenilen ülkelerin iletişim sistemlerini çökertmek. Temel prensipleri, Tesla'nın 100 yıl önce geliştirdiği fikirlere dayanıyor.
ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra, bugünlere kadar gelen süre içerisinde, çeşitli çevrelerde en çok tartışılan konulardan biri "kara bilim" oldu. "Kara bilim" basta ABD olmak üzere büyük devletlerin, dünyayı kendi hegemonyaları altında tutabilmek için yaptıkları bilimsel teknik araştırmalara ve üzerinde çalıştıkları çeşitli projelerin toplamına verilen ad. Bu projeler büyük ölçekli ve büyük bütçelerle yürütülen, gizli veya yan gizli projelerdir. Saldırı/savunma silahları üretimi, gözetim sistemleri ve düşünce kontrolü üzerine yapılan çalışmalar, doğayı manipüle etme amaçlı araştırmalar, bu projelerin içeriğini oluşturur.
Söz konusu projeler gizli olduğu için, ortalıkta pek çok rivayet dolaşmaktadır ve elimizde bu projeler hakkında çok da fazla bilgi yoktur. Buna karşın, bu projeler içinde çalışan bazı insanlarını çalışmalarını deşifre etmesi, insanlık dışı bir bilimi kabul etmeyen araştırmacıların ve bilim insanlarının çabaları, devletler arasındaki çelişmeler ve nihayet bu projelerin bazılarının gizli kalamayıp ister istemez su yüzüne çıkması sonucu, söz konusu projeler hakkında az da olsa bilgi sahibiyiz.
Bu projelerin ilki, 2. Dünya Savaşı sırasında gerçekleştirilen Manhattan Projesiydi. 1941 yılında çalışmalarına başlanan Manhattan Projesi'nin konusu atom bombasının üretimiydi. Bu projenin gerçekliği Hiroşima ve Nagazaki'de acı bir biçimde kanıtlandı.
Gerçek olduğu en son kanıtlanan girişim ise ECHELON Projesi oldu. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra ABD önderliğinde, İngiltere, Yeni Zelanda, Avustralya ve Kanada arasında yapılan Ukusa Antlaşması'nın uygulamalarının 1980'lere yansıması olan ECHELON sistemiyle; tüm e-postalar, "chat" tipinde iletişim biçimleri, faks, teleks, telefon haberleşmeleri gözlenebiliyor. ABD ve diğerleri yıllardır bunun bir komplo teorisi olduğunu, ECHELON Projesi diye bir proje olmadığını iddia ediyorlardı. Geçtiğimiz Şubat ayında yaşanan gelişmeler ise ECHELON'un gerçekliğini ortaya koydu. Basında ve internette çıkan haberlere göre, ABD'nin yukarıda adi sayılı diğer devletler ile birlikte casusluk yapması ortalığı karıştırdı. Fransa, ABD ve İngiltere'ye karşı hukuki işlemlere başvurmaya hazırlanıyor. Alman ve İtalyan parlamentoları ise konu hakkında araştırma başlattı. Avrupa Parlamentosu, Bilimsel ve Teknolojik Seçenek Değerlendirme Dairesi (STAO), konu ile ilgili özel bir rapor hazırladı. Avrupa Parlamentosu'nun konuyla ilgili raporu 22 Şubat'ta Özgürlükler Komitesi'nde ele alınacaktı. Şimdiye kadar varlığı kabul edilmeyen ECHELON'un adi, Amerikan Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) Şubat ayında internete verdiği, gizlilik derecesi olmayan belgelerden bazılarında da geçiyor.
İşte HAARP (High Frequency Active Auroral Research Program) Projesi'nin de bu tip bir kara proje olduğuna dair ciddi iddialar ve çalışmalar var.
HAARP: Sadece bir akademik araştırma mi?
High frequency Active Auroral Research Program (HAARP) dünyanın en büyük ve en güçlü radyo transmiterlerinden (iletici) birini imal etme projesidir. Proje, Amerikan Hava ve Deniz Kuvvetleri tarafından ortaklasa finanse ediliyor. 30 milyon dolarlık programın yürütme görevi ise Alaska Üniversitesi'nin. Proje, Alaska/Gakona'nın 11 mil doğusunda hâlâ inşa halindedir. 1993 yılında uygulamaya konan programın 2002 veya 2003 yılında tamamlanması bekleniyor.
HAARP dev antenlerden sinyaller gönderecek yüksek frekans transmiterlerinden ve bunun dışında 19 enstrümandan ibaret. Geçen yıllarda 48 anteni inşa edilmiş olan ve 5 arc'lik bir alana yayılan HAARP, program tamamlandığında her biri 2 tane 10 kilowattlık radyo transmiterli 180 antene sahip olacak ve 33 acr'lik bir alana yayılacak. Enerji için dizel jeneratörler kullanılacak ve 3.6 megawattlık radyo sinyalini İyonosfer'e gönderme kapasitesine sahip olacak. Kısaca HAARP, inanılmaz güç düzeylerinde ELF (extremely low frequencyson derece düşük frekans) ve VHF (very high frequency çok yüksek frekans) transferine yetenekli, dünyanın en büyük radyo frekansı (RF) transmitteri olacak.
HAARP'ın sıradan bir radyo istasyonundan farkı daha güçlü olması ve antenlerinin yönlendirilebilir ve belirli bir noktaya odaklanabilir olması. Bunun anlamı 3.6 megawattlik radyo sinyali sadece gelişigüzel bir şekilde dışarı yayılmayacak, bunun ötesinde, bu radyo sinyalleri bir isinin içinde yükselebilecek. Bu isinin parlaklığı radyo mühendislerinin "effective radiated power" (ERPetkili isinsallaştırılmış enerji) olarak adlandırdıkları şey. HAARP'in tamamlanmış hali 4.7 gigawatt civarında ERP'ye sahip olacak.
Desinatörieri HAARP'in enerji üretmeyeceğini, sadece kendine yüklenen enerjiyi istenen belirli noktalara transfer edeceğini belirtiyorlar.
Konuyu daha iyi kavrayabilmek için Daily News gazetesinden Doug O'Harra'nın verdiği bir örneği aktaralım. iki elektrik ampulü düşünün. Bu ampullerin bir tanesi 100 watt diğeri 1000 watt. Onları bir alanın ortasına yerleştirin. 1000 wattlik ampul 100 wattlik ampulden 10 kez daha parlaktır. 10 kat fazla enerji yayar. Şimdi, 100 wattlik ampulü ışığın ısınını 10 kez parlaklaştıran bir reflektör (yansıtıcı) ile birlikte bir elektrik fenerinin içine yerleştirin. Elektrik feneri 1000 wattlik bir ERP'ye sahip olacaktır. Eğer bu size çevrilirse, 100 wattlik elektrik feneri 1000 wattlik ampul gibi parlak görünecektir. Hâlâ sadece 100 watt gönderiyor fakat sinirli bir yerden 1000 wattlik ampul kadar parlak görünüyor olacaktır.
Mühendisler HAARP'in antenlerinin radyo enerjisinin üzerinde elektrik feneri reflektörü gibi hareket edeceğini söylüyorlar. Tonosferin bir bölümü üzerinde, 4.7 gigawatt ERP'ye sahip bir isin içinde, 3.6 mega watt odaklayacaktır.
Eğer HAARP'in bütün antenleri en yüksek frekansına, 10 Mhz civarına, getirilirse ve İyonosfer'in en alçak bölümüne, 5055 mil civarına, hedeflenirse, radyo isini tarafından vumlan alan 30 mil kare civarında olacak. HAARP mühendislerine göre bu, HA" Arp'ın çalışabileceği en dar ve en çok odaklanmış alan. diğer yerleşimlerde ve irtifalarda isin, enerjisini daha geniş bir alan üzerinde yayabilecek.
Aslında HAARP gizli bir proje değil. Amerikan Savunma Bakanlığı da HAARP'ın varlığını diğer projelerde olduğu gibi inkar etmiyor. İnternette HAARP'in kendi web sitesi bile var. Giz ve ihtilaf, amaçlar ve sonuçlar söz konusu olduğunda başlıyor.
Bu ihtilaflı projenin yöneticisi olan John Heckscher'e göre HAARP'in amacı gayet masumane: HAARP, İyonosfer'i dev bir anten olarak kullanabilmek amacıyla, bir İyonosfer yamasını ısıtmak için araştırmacıların kullanabileceği bir alet. HAARP tamamlanıp harekete geçirildiği zaman, dev antenler, ayni zamanda yüksek frekanslı radyo dalgalarını dar bir isinin içinden iletecekler. Bu radyo dalgalan İyonosfer'e gönderilecek.
Bu yüksek frekans radyasyon isini ile, araştırmacılar elektrojetin (aurorasal perde boyunca bir milyon amperlik doğal akımlar) küçük bir parçasını değiştirebilecekler. Elektrojetin gücünün değiştirilmesiyle, İyonosfer'in çok düşük frekansı (extremely low ferquency - ELF) radyo dalgalan üretmek için kullanılması mümkün hale gelecek. Geophysical Institute (Jeofizik Enstitüsü) yöneticisi Syun Akasofu'ya göre HAARP gibi bir araç olmadan, bu frekans genişliğinde yayın yapabilmek için yüzlerce mil uzunluğunda bir antene ihtiyaç vardır. HAARP etkili bir şekilde aurorayı bir çeşit antene dönüştürüyor. Çünkü ELF radyo dalgaları okyanuslara nüfuz edebiliyor. Böylece denizaltılar suyun yüzeyine çıkmak zorunda kalmadan radyo sinyallerini alabilecek. ELF dalgaları ayrıca uzun mesafeli komünikasyonları kolaylaştırabilecek. ELF dalgaları, aynen okyanusa olduğu gibi, yeryüzüne de derinden nüfuz edebilecek. Monitöre bağlı bir alici kullanarak, objelerden dünyanın yüzeyine sıçrayan dalgalar sayesinde tüneller veya gizli yeraltı barınaklarının varlığı ortaya çıkacak. Bu jeologların yeraltı minerallerini ve petrol depolarını bulmak için yıllardır kullandıklarıyla ayni teknik.
Heckscher'e göre HAARP'ın yayacağı sinyaller hükümetin herhangi bir elektrik sinyali için uygun bulduğu güvenlik düzeyinden bir milyon kez daha az tehlikeli. HAARP'ın transmiteri halihazırda 1/3 mega watt güce sahip. Gelecek yıllarda bu rakam 3 megavvatt'a ulaşacak. Heckscher HAARP'ın İyonosfer üzerindeki etkisinin az olacağını basit bir örnekle açıklamaya çalışıyor: Küçük bir elektrik bobmim bir fincan kahveye veya büyük bir nehre daldırmak. Heckscher'e göre HAARP ile yapılacak olan ikincisi.
Akasofu da bu gibi durumlarda hep ifade edildiği gibi, HAARP Projesi'nin doğaya ve insanlara ciddi zararları olacağı iddiasının bir bilim kurgu olduğunu söylüyor. Ona göre projenin, transmiter faaliyet halindeyken o yörede uçan uçaklardaki elektronik ekipman için potansiyel bir tehlikesi var. Fakat buna karşı güvenlik tedbirleri mevcut. HAARP operatörleri Federal Aviation Administration'a HAARP'in iletim takvimini verecekler ve mühendisler yörede uçan uçakların güvenliğini temin etmek için HAARP'a uçak belirleme radarları yerleştirecekler. Ayni prosedür roketler için de takip edilecek.
HAARP'I deşifre etme girişimleri
HAARP'a karşı muhalefet önce internet kanalında başladı. Pek çok insan Alaska'daki şüpheli askeri faaliyetlere dikkat çekmek için interneti kullandı. Protestonun basılı kısmı, daha sonra Alaska'da yaşamaya başlayan bir anti nükleer aktivist Dennis Specht, Nexus adlı dergiye HAARP konulu bir haber gönderdiğinde başladı. Daha sonra, Alaskalı bir politik aktivist ve Anchorage'de bilimsel araştırmacı olan Nick Begich, kendilerini teknokesisler olarak tanımlayan, Arizona/Sedona'da yasayan Patrick ve Gael Crystal ile net üzerinden iletişim kurdu ve onlardan bir Avustralya dergisi olan Nexus'u kontrol etmelerini istedi. Begich kendi memleketiyle ilgili bir konuyu Nexus'a görmekten çok şaşırdı ve makalede zikredilen dokümanları bulup çıkarmak için acilen çalışmaya başladı.
Muhalif araştırmacılara ve bilim insanlarına göre HAARP bir çeşit gelişmiş "İyonosferik ısıtıcı" (ionosferic heater). Bu İyonosferik ısıtıcı üst atmosferi, odaklanmış ve yönlendirilmiş elektromanyetik isini ile zaplayacak. Ultra güçlü dalgaları, atmosferimizdeki elektrikle yüklü bölgenin titremesine (vibrate) ve dramatik bir şekilde yanmasına neden olabilir.
İyonosfer atmosferin tabakalarından biridir. İyonosfer, dünyanın üst atmosferini saran elektrik yüklü bir alandır. dünyanın yüzeyinin üstünden, aşağı yukarı 3550 milden başlayıp 500600 mil yüksekliğe kadar uzanır (48 km ila 50000 km). tonosfer ion ve elektron olarak adlandırılan pozitif ve negatif yüklü atomik parçacıklar içerir. Uzaydan gelen zararlı ışınlara karşı doğal bir kalkan işlevi görür. Amerikan ordusu HAARP için, "İyonosfer üzerine yapılan bilimsel bir araştırma" gibi zararsız bir gerekçe ileri sürmektedir. İyonosfer tabakası askeriye için önemlidir. Çünkü ordu tarafından kullanılan iletişim, gözetim ve denizcilik sistemlerinin hepsi İyonosfer'in içinden geçer veya İyonosfer tarafından yansıtılır. İyonosfer'in bir bütün olarak anlaşılması ve kontrol edilmesi Pentagon'a bu sistemler üzerinde daha iyi kontrol imkanı verecek.
HAARP üzerine en kapsamlı araştırmayı yapıp, çalışmalarını "Angels Don't Play Thîs HAARPAdvencis in Tesla Technology" adlı kitapta derleyen Dr. Nick Begich ve Jeane Manning'e göre, HAARP bir çeşit radyo teleskopunun değiştirilmiş hali. Antenler sinyalleri almak yerine, gönderiyorlar. Yazarlar HAARP'i İyonosfer alanlarını, bir isini odaklayarak, isinin odaklandığı bu bölgeleri işitip yükselten süper güçlü radyo dalgası, ışınlama teknolojisi için bir test olarak değerlendiriyorlar. Elektromanyetik dalgalar daha sonra dünyaya geri sıçrayacak ve her şeye nüfuz edecek.
Begich ve Manning "HAARP tella?arı"nın, projenin komünikasyon sistemini geliştirmek için İyonosfer'i değiştirme amaçlı, iyi niyetli akademik bir proje olduğu izlenimi verdiklerini; bu programın Arerico, Porto Riko, Tromsk, Norveç ve eski Sovyetler Biriliği'ndeki diğer tamamen güvenli İyonosferik ısıtıcı operasyonlarından bir farkı olmadığını iddia ettiklerini, bununla birlikte askeri dokümanların meseleyi açıkça ortaya koyduğunu ifade ediyorlar. HAARP'ın gerçek amaçlarından biri, Pentagon'un hedefleri için İyonosfer'in nasıl sömürüleceğini öğrenmek. RF gücü İyonosfer'i doğal olmayan aktivitelere götürecek. Bu proje ancak bir nükleer silahını yapabileceği boyutlarda tehlikeler içeriyor. ayrıca bizi, iyonize evrenin ve hiç durmadan bizi bombalayan yıldızlara ait radyasyonun zararlı etkilerinden koruyan gezegenin kalkanının doğasını değiştirmeye çabalıyor.
Uygulayıcıları tarafından İyonosferik bir araştırma olarak nitelenen HAARP ile gündeme gelen ilk soru: "Gökte delikler mi açıyorlar?" sorusu. Tesla'nın çalışmalarını baz alan bu ihtilaflı transmitteri veya ısıtıcının dünyanın üst atmosferinde 30 millik delikler açmayı da içeren pek çok potansiyel tehlike içerdiği bilim insanları tarafından ciddi bir şekilde ileri sürülüyor. Çoğu bilim insani, HAARP'in eğer havanın kontrolü için kullanılmazsa, hava modifikasyonu için kullanılabileceği konusunda görüş birliği içindeler.
Bunun yanında, "HAARP'in sahipleri" onu kullanarak üst atmosferde bir reflektör yaratma imkanına sahip olacaklar. Bunu HAARP'ten transfer edilen enerjiyi, gökyüzünün bir bölümüne odaklayarak ve elektrik akimini açarak yapacaklar. Hava tamamen dramatik olarak ısınacak ve ordunun, radyo dalgaları ve radar ışınları için kullanabileceği bir donuk nokta (opaque spot) yaratacak. Bu şekilde onlar, ışınlarına dünyanın etrafını "eğmek" için imkan verecek sanal yansıma istasyonu (virtual reflecting station) yaratmaya yetenekli olacaklar.
HAARP ayrıca, verili bölgenin üstündeki İyonosfer bölümünü kışkırtarak (uyandırarak), dünyanın herhangi bir yerindeki iletişimi engelleyebilecek. Etki, yerel bir fırtına gibi olacak: bölgenin içine veya dışına herhangi bir yayını total bir engelle karsılaşacak.
Begich ve Manning, Bernard Eastlund isimli Texaslı fizikçinin çalışmaları üzerine inşa edilen başka patentlere bakınca, ordunun HAARP transmiterini nasıl ne şekilde kullanmaya niyet ettiğinin, daha açık hale geleceğini söylüyorlar. Bu ayrıca, hükümetin proje konusundaki yalanlamalarını daha az inanılır hale getiriyor. Yazarlara göre Pentagon bu teknolojiyi hangi niyetlerle ve ne şekilde kullanacağını biliyor ve dokümanlarında bu konuda "temizlik" yapıyor. Ordu kasti olarak, sofistike kelime oyunları, hile ve açık dezenformasyon aracılığı ile halkı aldatıyor. Pentagon, HAARP sisteminin:

  1. Orduya atmosferik termonükleer cihazlarının elektromanyetik titreşim etkisini tekrar yerine koyacak (yerine başkasını geçirmek) bir alet verebileceğini;

  2. Çok büyük ELF denizaltı iletişim sistemini, ELF dalgaları üreterek yeni ve daha siki bir teknolojiyle yeniden yapılandıracağını;

  3. Askeriyenin kendi iletişim sistemlerinin çalışmasını korurken, son derece geniş alanlardaki iletişimleri silip süpürmesine yol hazırlayabileceğini;

  4. Eğer EMASS'ın kompüterize yetenekleriyle ve Cray bilgisayarlarla birleşirse dünyanın tomografisini çekme imkanı sayesinde, barisin korunmasına katkıları olacağını;

  5. Büyük bir alan üstünde petrol, gaz ve mineral tortular bulmak amacıyla jeofiziksel yoklama için bir araç sağladığını;

  6. Yaklaşan uçaklar ve kurvazör füzelerini meydana çıkarmak için kullanılabileceğini ve diğer teknolojileri kullanılmaz hale getireceğini söylüyor.

Bu konuyu yazdır

  HAARP PROGRAMININ AMACI
Yazar: Emka - 23-05-2016, Saat: 13:24 - Forum: Haarp - Yorumlar (3)

HAARP askeri ve sivil her iki amaca da yönelik olarak iletişim ve gözlem sistemlerini zenginleştirmekte kullanmak ve anlaşılabilir hale getirmek için özellikle üstünde durulan iyonosferin (yeryüzünden havanın 80 km yüksek kısmı )davranış ve özelliklerinin anlaşılması için çalışılan bilimsel bir çalışmadır.
HAARP programı, dünya çapında iyonosfer tabakası hakkında araştırma olanaklarının geliştirilmesi olmakla birlikte; (The Ionospherıc Research Instument-IRI), (HF) yüksek frekans düzeyinde yüksek güçlü bir aktarıcıyı işletme olanağıdır.IRI, İyonosferin belirli bir bölgesinin bilimsel bir çalışma amacıyla geçici olarak uyarılmasıdır. 
Bilimsel ve tanısal gözlem yapabilecek olan bilim takımı, uyarılan bölgede ortaya çıkacak olan fiziksel gelişmeleri cihazları ile gözlemleyeceklerdir.


İşte Alaska-Gakona Bölgesinde kurulmuş Haarp Gözlem ve Araştırma Tesisi.



Tesisin yüksek enerji üreten yer altı trübünleri ve bacaları.Kubbeye elektrik veren bağlantı düzenekleri
HAARP'ın resmi kaynaklardaki amaçları

  1. Atmosferdeki termonükleer araçları kontrol edecek elektromanyetik vuruşları gerçekleştirmek.

  2. Denizaltılar ile haberleşmeyi kolaylaştırmak. Bu haberleşme ELF(Extremely Low Frequency) ve VLF(Very Low Frequency) dediğimiz 30Hz-30KHz civarında çalışmaktadır. ELF nin yan etkileri bilindiğinden mevcut ELF vericileri ile HAARP vericileri değiştirilmek istenmektedir.

  3. Radar sistemlerini geliştirmek.

  4. Çok geniş bir alanda ABD ordusunun haberleşmesini sağlamak.

  5. Cray ve EMass süper bilgisayarlarının yardımı ile yer altının tomografik haritasını çıkarabilmek.

  6. Petrol, doğalgaz ve mineral yataklarını tespit etmek.

  7. Cruise füzesine benzer alçak irtifadan uçan füze ve hava araçlarını havada imha etmek.
Teknik Bilgiler
Haarp İyonosferik Araştırma Olanağı, özellikle kuzey kutup dairesi yüksek atmosfer tabakasını araştırma işlemidir.İşlem iki temel parçadan oluşur:
Yüksek güçte bir aktarıcı ve antenin (HF) yüksek frekans düzeyinde işletilmesidir.Aktarıcı (Tranmitter), dikdörtgen düzlem dizilişinde ayarlanmış çaprazlama ikiz kutuplu 180 antenlik bir sisteme 3.6.milyon Wat'a kadar yükleme yapabilmektedir.
Bilimsel cihazların yaygın kullanım amacı, aktarma sisteminin araştırma esnasında kullanımında üretilen etkisinin şafak iyonosferin arka planının gözlenmesidir.Bu cihazların verileri gerçek zamanda dünya çapında internet ortamında da izlenebilmektedir.
İyonosferik araştırmalar sırasında aktarıcılarca üretilen sinyaller, işletim sistemine bağlı olarak birkaç on km.lik çapta, birkaç yüz metrelik kalınlıktan 100 ile 350 km arasında bulunan alıcı anten düzlemlerine yukarı doğru yöneltilerek aktarılır.
İyonosferdeki HF yüksek frekans sinyalinin yoğunluğu iyonosferin her cm2 ne 3 mikrowattan küçük olup, güneşin gönderdiği ve dünyamıza ulaşan elektromanyetik radyasyondan on binlerce kez, iyonosferi yaratan güneşin doğal kızılötesi (UV) enerjisinden de yüzlerce kez daha azdır.
HAARP vasıtasına yerleştirilmiş çok hassas bilimsel cihazlarca üretilen küçücük etkiler dahi gözlenebilmektedir ve bu gözlemler, güneş-toprak arası etkileşiminde işlemin içinde oluşan yeni plazmaların dinamikleri hakkında yeni bilgiler sağlayabilmektedirler.
İYONOSFERİN ÖNEMİ
İyonosfer bilindiği gibi telsiz dalgalarını yansıtma özelliği keşfedildiğinden bu yana haberleşme alanında kullanılmaktadır.Yeryüzünden 35 km ile 500 km arasında bir yüksekliği içermektedir.Amerika'nın Sesi ve BBC gibi uluslar arası yayın yapan kuruluşlar yıllardır bu hava katmanını kullanmaktadırlar.
Güneş patlamalarının ve güneşten gelen ultraviyole (kızılötesi) ışınlar ile radyasyon bu katmanda bulunan gazları iyon adı verilen küçük parçacıklara ayırmakta, katmanı oluşturan gazları elementlerine ayırmakta, bazı elementleri de nötr veya yüksüz hale getirirken atomların elektronlarını da boşa çıkartmaktadır.Bu işlem gece ve gündüz olarak değişim göstermektedir.Gerek iyonosfer kullanılarak gerekse uydu sistemleri kullanılarak yapılan haberleşme, gözlem gibi faaliyetlerde güneşin, yukarıda sayılan tesirleri olumsuz, engelleyici etkiler yarattığı bilinmektedir.
Haarp projesi kapsamında geliştirilmiş sistemler de iyonosferin bu özelliklerinin araştırılarak bu katmandan daha elverişli şekilde yararlanma olanağını arttırmak ve kullanım düzeyini mükemmele çıkartmak olarak yorumlanmaktadır.

Bu Haarp sistemini anladığımız kadarı ile açıklamaya çalışırsak, yerdeki tesiste bulunan bir aktarıcı antenle havaya radyo dalgaları veya elektrik verilmekte, iyonosfer tabakasından geri yansıyan bu enerji yeryüzünde bulunan bir alıcı anten tarafından emilerek iletişimin kesintisiz sürdürülmesi sağlanmaktadır.Radyo, Tv, askeri haberleşme böylece kesintisiz olarak devam etmektedir.




İşte İyonosfer tabakasına enerji -dalga gönderen ve alan anten-radar sistemleri.Sağ alt köşe de de Sistemin çalışma prensibi resmedilmiş.

Bu konuyu yazdır

  HAARP İddiaları Gerçek mi?
Yazar: Emka - 23-05-2016, Saat: 13:23 - Forum: Haarp - Yorumlar (3)

İlk önce böyle bir kurum ve kuruluşların olduğu bir gerçektir. İşte Listesi, HAARP Sitesinden;

  1. Puerto Rico, the Arecibo yakını Observatory-HIPAS (Amerika'ya ait)

  2. Alaska Fairbank yakını Gakona

  3. European Incoherent Scatter Radar site (EISCAT) (Norveç-Tromso )

  4. Jicamarca, Peru;

  5. Moscova yakınları, Rusya

  6. Nizhny Novgorod ("SURA")

  7. Apatity,

  8. Kharkov yakınları, Ukrayna

  9. Duşanbe, Tacikistan.
Bu sitenin yazılarının yukarıdaki kısımlarını tercüme ederek bir fikir çıkarmaya çalıştım.Ancak iddia edildiği gibi bu HAARP araçlarının depremler, kasırgalar, tufanlar yaratmada kullanılabildiğine dair bir şey bulamadım.Yalnız İyonosfer tabakasının tahrik edilmesi, iyonlaşmanın hızlandırılması gibi etkileri de dil bilginiz kadarı ile okuyup anlayabilirsiniz.Bu tesis iddia edildiği gibi HF yüksek Frekans ve ELF çok düşük frekansları üretmektedir.
Bu konuda yazılıp çizilenlerin çoğu açıkça “iddia”dan başka bir şey değildir.
Ama, Olur mu olur.Bunu iddia edip savunacak kadar bir bilgiye sahip olmasam da bu iddialar da bu kuruluşun sitesinde hiç kaale de alınmamıştır.
Aksine tesislerinin resimlerini de internet ortamında insanlıkla paylaşmaktadırlar.
Şimdi HAARP karşıtı açıklamalara bakalım ve teorileri destekleyen olayları inceleyelim.
  1. İklimleri değiştirebilir.

  2. Kutupları eritebilir veya yerinden oynatabilir.

  3. Ozon tabakası ile oynayabilir.

  4. Deprem yaratabilir.

  5. Okyanus dalgalarını kontrol edebilir.

  6. Dünyanın enerji kuşakları ile oynayarak insan biyolojisini ve beynini etkileyebilir.

  7. Radyasyon yaymadan termonükleer patlama oluşturabilir.
Yalnız bir soru da sorulursa ne olur.?
Uydu teknolojisi bu kadar gelişmişken iyonosfer tabakasını sürekli inceleyip gözlemlemek için Alaska'nın Gakona bölgesinde İyonosfer Araştırma ve Gözlem evinde bilmem ne kadar insanı medeniyetten mahrum bırakacak şekilde çalışmalarına değecek artı değer nerededir?


İşte Haarp Rasathanesinin kontrol ve Gözlem odası.
Sadece Amerika'nın Sesi ve İngiliz BBC ile dünya etrafında durmadan gezen ABD askeri güçlerinin anında kesintisiz iletişimin sürdürülmesi için de bu kadar masrafa gerek yoktur elbette.Dediğim gibi uydu teknolojisi var ne de olsa.
Burada yalnız haberleşme amaçlı değil gökyüzünü, güneşin tacının ve diğer gök olaylarının da gözlemlenmesi de işin diğer yönüdür.Öyle yazmaktadırlar.
Ama bunlar içinde uzayda bir alay uydu, teleskop vs zaten vardır.
Ayrıca bu tesisin kurulması için Amerika'da bu kadar üniversite ve askeri kurumun personel, kaynak, teknoloji ve bilgi ortaya koyduklarını da eklersek iddialar abartı olmaktan çıkacaktır.Buyurunuz, Üniversiteler; the University of Alaska, Stanford University, Cornell University, University of Massachusetts, UCLA, MIT, Dartmouth University, Clemson University, Penn State University, University of Tulsa, University of Maryland, SRI International, Northwest Research Associates, Inc., and Geospace, Inc.
Şimdi de Askeri kurumlar; Air Force (Air Force Research Laboratory-Hava Kuvvetleri Laboratuvarı), the Navy (Office of Naval Research and Naval Research Laboratory-Deniz Kuvvetleri Lab.), ve the Defense Advanced Research Projects Agency (Savunma ve ileri teknoloji projeleri araştırma ajansı). 
Birkaç yıl önce Amerika'da ard arda 7-8 kez meydana gelen kasırgaların ardından Amerika Çin mallarının ülkeye girişine izin verdi.Arkasından Çinde depremler ve kasırgalar can almaya başladı.Üstelik bu kasırga ve depremler ne hikmetse Çin ile ilişkileri iyi olan güney pasifik ülkeleri Myanmar, Pakistan, Vietnam ve diğerlerinde meydana gelmiştir.
Tesis iddia edildiği gibi yüksek frekansta enve voltajda elektrik akımını İyonosfer tabakasına göndermektedir.Umarım barışçıl amaçlardan başka bir amaçla kullanılmaz.Atom silahlarından çok bunu tercih edenler de çok olabilir.
Şöyle bir itirafı da bir çok Amerikan ve Japon yaygın medya sitelerinde okuduktan sonra yazma gereği duydum.Amacım kimseyi tahrik etmek değil sadece bilgilendirmek ve insanlığa karşı insanlık borcumu ödeme isteğimdendir.Yoksa yüzlerce belge sayılabilecek iddialar var.Sayan da var zaten.İşte o itiraf;
Ve çok önemli bir yetkiliden açık itiraf; "Bazılarının; elektromanyetik dalgalar yolu ile iklimleri değiştirme, depremler yaratabilme, volkanları harekete geçirebilme yeteneğine sahip silahlar geliştirdiğini biliyoruz.” (ABD Savunma Bakanı William Cohen; 1997, Georgia Üniversitesi, "Terörizm, Kitle İmha Silahları, Kitlesel İmha ve ABD Stratejisi" üzerine konferansta.)
Takdir, artık okuyanındır.

Bu konuyu yazdır

  BİLİNÇALTI TEMİZLEME VE ENERJİNİZİ YÜKSELTME MEDİTASYONU
Yazar: Archilles - 23-05-2016, Saat: 01:30 - Forum: MEDİTASYON - Yorum Yok

BİLİNÇALTI TEMİZLEME VE ENERJİNİZİ YÜKSELTME MEDİTASYONU

Rahat, sakin ve huzurlusun…
Bir yolda ilerliyorsun… Yol… Toprak… Parke taşlı… Asfalt… Veya çimen kaplı olabilir… Dikkat et… Yolun kenarında ağaçlar çiçekler, evler varmı dikkat et… Hava,güneşli veya yağmurlu olabilir. Olsun… Güneş hayat. Yağmur berekettir…

Büyük bir kapının önündesin. Kapının yan tarafında yanan mor alevi görüyorsun… Üzerindeki eski elbiselerini çıkar ve mor alevin içine at. Artık bu eski elbiselere ihtiyacın yok… Bu eski elbiseleri sana başkası giydirdi… Bunları tek tek mor alevin içinde yakarak, bunların yerine daha renkli daha rahat kıyafetler giyeceksin… Mor alevin dönüştürücü gücünü biliyorsun…
Eski elbiseleri mor alevin içine attıkça, geçmişinden, ve artık sana faydası kalmamış olan tüm alışkanlıklardan, deneyimlerden, ve düşünce kalıplarından arınıyorsun…. 
Özgürleşiyorsun... Rahatlıyorsun… 
Evrenin, boşlukları pozitif enerjiyle doldurduğunu biliyorsun.

Elinde küçük küçük kâğıtlar var…
1. kâğıdı okuyorsun… Kâğıtta büyük harflerle GÜVENSİZLİKLER yazıyor… Güvensizlikleri mor alevin içine at… Güvensizlikler mor alevin içinde erirken içine özgüven duyguları yerleşiyor… Hisset… Rahatsın… Huzurlusun güvendesin…

Şimdi 2. kâğıdı alıyorsun…

2. kâğıtta. Büyük harflerle… PİŞMANLIKLAR yazıyor... Tüm pişmanlıkları mor alevin içine at… Pişmanlıkların tecrübeye dönüşmesini sevinçle seyret… Bu sevinci içinde hisset…

3 kâğıtta SUÇLULUKLAR yazıyor… Suçlulukları mor aleve at… Suçluluklar mor alevin içinde eriyerek… Özgürlüğe dönüşüyor… Hisset… Özgürce nefes al…

4. kâğıtta… KORKULAR yazıyor… Korkuları mor alevin içine at… Korkular mor alevin içinde erirken senin içinde güvenlik duygusu gelişiyor... Hisset…

5. kâğıtta… DEPRESYONLAR ve BAĞIMLILIKLAR yazıyor... Depresyonları ve bağımlılıkları mor alevin içine at… Depresyonlar ve bağımlılıklar mor alevin içinde erirken her şeyden ve herkesten özgürleşiyorsun… Hisset…

Elindeki kâğıtta ERTELEMELER yazıyor… Mor aleve at… Ertelemeler mor alevin içinde erirken… Rahatlayıp, seni tutan her şeyden kurtulduğunu biliyorsun…

Şimdi elinde tuttuğun kâğıtta… VE DİĞERLERİ yazıyor… Bu kâğıdı mor alevin içine attığın anda o, mor alevin içinde erirken… sen, yeni doğmuş bir bebek gibi yeni ve daha güzel bir hayata başlamak üzere istediğin planı yapabileceğini biliyorsun…

Eski elbiselerin… Seni kısıtlayan her şey mor alevin içinde eriyerek yok oldu… Dönüşüme uğradı
Derin rahatça nefes al…
Şimdi kapının tokmağını tut… Kapıyı aç… İçeri gir… İçerisi adeta cennetten bir köşe… Etrafına bak… Bahçedeki güzelliklerin. Renk cümbüşünün farkında ol… Bahçenin içinde renk renk çiçekler… Çeşit çeşit meyve ağaçları var. Farkında ol… Derin nefes al…

Hayatının bahçesinde özgürce sevinçle ilerle… Hayatının bahçesinde sevinçle ve özgürce ilerlerken… Bolluk içindeki ağaçlardan sarkan meyvelerden hangisini canın isterse al… meyvelerin tadını, dilinde damağında hissederek ye…

Çiçeklerin.. meyvelerin… Ve toprağın birbirine karışan kokularını içine çek… Cıvıl cıvıl neşeyle öten Kuşları dinle…Bu muhteşem konser, içindeki coşkuyu arttırıyor… Neşeleniyorsun…

Burası senin hayat bahçen… Buranın mimarı sensin… Buraya istediğin ağacı ve çiçeği dikebilirsin… Hayatının bahçesine istediğin kişiyi davet edip sohbet edebilirsin… 

Şimdi büyük köklü bir ağaç görüyorsun… Ağacın dibine otur… Sırtını ağacın güçlü ve güven veren gövdesine daya… Ağaçtan sana yansıyan gücü ve güveni hisset…
Yaprakların arasından sızan güneş ışınları tenini ısıtıyor… Hisset… Ağacın dallarında ötüşen Kuşları dinle… Ağacın dallarından sarkan meyvelerin tadına bak… Toprağın çiçeklerin ve ağaçların birbirine karışan kokularını içine çek…
Etrafındaki renk cümbüşünün, ahengin ve uyumun farkında ol… 

Şimdi ayağa kalk… Bir çukur kaz… Burada bulunmasını istemediğin çiçek veya bitki varsa. Hepsine, bu zamana kadar hayatına kattıkları renk ve ahenk için teşekkür edip toprağa gömerek evrene hediye edeceksin. 
Şu sözleri benimle birlikte 3 kere söyle…


_FRA6908.jpg[/url]

BU ZAMANA KADAR HAYATIMA KATTIĞINIZ RENK VE AHENK İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM…



Şimdi artık burada bulunmasını istemediğin çiçekleri nazikçe yerlerinden sök. Ve sevgiyle çukura koy… sen bunu yaparken ben susacağım…
Şimdi bu söktüğün çiçeklerin yerine istediğin çiçekleri dikeceksin… Onlar hızla büyüyüp bol bol çiçek açtıkça sen daha mutlu ve sana doyum veren bir yaşam süreceksin…

Şimdi yanında duran. İlk çiçeği eline al. Kalbine götür… Kalbini çiçeğin enerjisiyle doldur… Bu çiçek duygularının çiçeğidir…
Şimdi duygularının çiçeğini hızla büyüyüp renk renk çiçekler açması için toprakla buluştur… Duygularının çiçeği hızla büyeyecek… renk renk çiçekler açacak ve sen onu daima olumlu ve güzel duygularla besleyeceksin… Kendini… Ve çevrendeki herkesi… Duygularının çiçeğini.. kalbinden akan enerjiyle besle… Derin bir nefes al…

Şimdi ikinci çiçeği al ve kalbine götür… Kalbinin her zerresini çiçeğin enerjisiyle doldur…
Bu çiçek özgüvenin çiçeği… Kalbinin her zerresinin özgüvenle dolduğunu hisset… Özgüvenin çiçeğini toprağa dik… Özgüvenin çiçeği hızla büyüyüp renk renk çiçekler açtıkça sen… An be an daha büyük bir özgüvenle dolacaksın…
Şimdi özgüvenin çiçeğini kalbinden akan enerjiyle besle… Derin nefes al…

Şimdi diğer çiçeği eline al bu çiçek hayatın sana sunduğu maddi imkânların çiçeğidir… Senin önceliğin… Para… İş… Ev… Araba… Her şey ama… Her şey olabilir… Olsun… Maddi imkânlarının çiçeği toprağa dikildiği anda hızla büyüyüp renk renk çiçekler açtıkça…senin istediğin şeyler her ne ise hayatında derhal gerçekleşecek
Şimdi maddi imkânların çiçeğini kalbine götür… Kalbinin her zerresini maddi imkânların çiçeğinin enerjisiyle doldur… Şimdi çiçeği toprağa dik ve ona kalbinden enerji yansıt.
Can suyu olsun… Maddi imkânlarının çiçeği hızla büyüyüp renk renk çiçekler açsın. Ve önceliğin her ne ise derhal gerçekleşsin… Derin derin nefes al… 

Şimdi diğer çiçeği eline al…
Bu çiçek bağışlamanın çiçeğidir… Affetme duygusu… Sevginin sesi… Kokusu… Tadı… Rengi ve dokusu… Bu güzel çiçeğin enerjisiyle kalbinin her zerresini doldur… Bedeninin… Zihninin her zerresini bu güzel çiçeğin enerjisiyle doldur… Şimdi bağışlamanın çiçeğini toprağa dik… Bağışlamanın çiçeğini kalbinden... Zihninden… Tüm varlığından taşan enerjiyle besle... büyüt… 
Şu sözleri söyle…

BEN KENDİMİ VE BENİ ÜZEN HERKESİ AFFETTİM… VE ÖZGÜR BIRAKTIM… BİR PLAN GEREĞİ BULUŞTUĞUMUZU, BİZLERİ GELİŞTİREN BU DENEYİMLERİ YAŞADIĞIMIZI BİLİYORUM… ARTIK HEPİMİZ ÖZGÜRÜZ…

Sen, sadece barışçı düşünceler üretiyorsun… Derin derin nefesler al… Tekrar ağacın dibine otur… Ağaçtan sana yansıyan enerjiyi… Gücü… Güveni hisset.
Sen kişisel mutluluk duygusunu… Özgüven duygusunu… Ve güvende olma duygusunu elle tutulur… Gözle görülürcesine somut bir şekilde hissediyorsun… Yaşıyorsun…

Bu hisler çoktaaan gerçekleşti... Kesinlikle, tam söylediğim gibi oldu...
Çok büyük bir hızla... Çok daha güçlü bir biçimde bütünüyle gerçekleşti…
Sana sunulan çözümlerle kendini… Daha mutlu hissediyorsun…
Kendini an be an daha mutlu hissediyorsun…
Her gün her koşulda… Çok daha iyimsersin… Sen, kendine... Kendi çabalarına, kendi kararlarına… Kendi fikirlerine… Çok daha fazla güveniyorsun…
Artık bulunduğun her ortama özgüveninin enerjisini yansıtıyorsun...
Derin nefes al…
Kendini görüyorsun... Özgüvenin enerjisini çevrendeki insanlara... Dünyaya, evrene özgürce yansıtıyorsun…

İçindeki özgüvenin tamamıyla ve tümüyle farkındasın...
Sen kendine güveni olan, özgür ve kararlı bir insansın...
Düşünme biçimin, konuşman, her halin kendini ifade ediş tarzın, kendine güveni olan bir insan olduğunu belli ediyor...
Özgürsün, kendi içinde güven dolusun...
Daima olumlu duygular üretiyorsun… Olumlu duygular ürettikçe hayatın daha eğlenceli bir hal almaya başladı...
Olumlu düşünce tarzı hayatını daha olumlu bir hale getiriyor... Her olayın olumlu yanını görebiliyorsun…
Kendinle barışıksın... Kendini koşulsuz seviyorsun... Olumlu düşüncenin etkileri an be an belirgin bir şekilde artarak devam ediyor...
Sen kendini ve seni üzmüş olan herkesi affettin ve özgür bıraktın...
Kendi değerini biliyorsun... Ve kendine yaşamın boyunca sevgi dolu bir hayat yaşamak için izin veriyorsun...
Zihnin sakin ve parıl parıl parlayan bir su gibi… Daima doğru zamanda doğru yerde bulunuyor ve doğru şeyi söylüyorsun…
Her zaman fiziksel ve duygusal olarak rahatsın...
Zihinsel olarak uyanıksın... Zihnin berrak ve sana doğru cevapları kolaylıkla veriyor...
Zihnin senin rehberin... Sen, yapman gereken her ne ise en doğru şekilde yapıp, onun rehberliğine karşılık veriyorsun...
Doğru zamanda doğru yerde bulunuyor doğru şeyi söylüyorsun...


Kendinle gurur duyuyorsun...!
Hayattaki bütün olumlulukları aklından geçiriyorsun… Amaçlarını, kazandığın Başarıları...
O kadar çok başarı kazanmışsın ki, doğal olarak, Başarılı olmayı sürdüreceğini biliyorsun...
Bütün amaçlarına ulaştın ve kendine en sağlıklı en olumlu yaşamı kurdun...


Kendini görüyorsun…
Boyuna göre en ideal kilodasın... Kendini çok iyi hissediyorsun...
Artık bir yetişkinsin ve ihtiyaçsızlık hissin daha güçlü (kendi kendini idare edebiliyorsun)...
En güzel duyguları kendi kendine üretiyor ve içinde yaşatıyorsun... Bunu yapmak çok kolay… 
Güvende hissetmek, sevildiğini hissetmek, rahat hissetmek, sevildiğini ve korunduğunu hissetmek... Ne kadar kolay...
Kendin için daima en iyi olanı yapıyorsun, kim olduğunla / kendinle gurur duyuyorsun,
Kendinden hoşlanıyorsun ve dahası kendini seviyorsun...
Kendine güveniyorsun ve kendinin harikulade biri olduğunu kabul ediyorsun...
Sen güvendesin ve korunduğunu biliyorsun ve hissediyorsun, gözetiliyor ve seviliyorsun, aranılan bir kişi olduğunu biliyorsun hissediyorsun...
Kendini seviyorsun ve kendi kendinden memnunsun... Sen kendinin en iyi dostusun...
Birileriyle kaynaşmak durumunda kaldığın zaman, kendini daima iyi ve rahat hissediyorsun...
Şimdi burada bulunmak senin en doğal hakkın, sen çok iyisin, sen kâinatın evladısın, tıpkı ağaçlar ve yıldızlar gibi...
Burada var olmak senin en doğal hakkın...
Sen evrensel planın bir parçası olduğunu kabul ettin…
Kendinle barış içindesin, sakinsin, sükûnet içindesin huzurlusun…
Sen her anı şimdi ve burada yaşıyorsun...


Her gün taze bir başlangıçtır biliyorsun...
Her gün taze bir başlangıçtır ve her sabah dünya yeniden uyanır...
Her günü geldiği gibi kabul edip güneşin ışığından zevk alıyorsun, Kuşların sesini dinleyip çocukların gülüşüne katılıyorsun...
Şimdi ve burada hayattan tam manasıyla zevk alıyorsun...
Düzenli olarak gelişen ve olgunlaşan bir kişiliğin var...
Sahip olduğun gücün ve yeteneklerin farkındasın...
Seçmiş olduğun hedefleri başarabildiğin için kendine güveniyorsun...
Kendine inanmayı öğrendin, kendine minnettarsın ve kendine iyi davranıyorsun...
Karşına daima üstesinden gelebildiğin durumlar çıkıyor...
Başın dik, mutlu ve kararlı bir şekilde yürüyorsun...
İnsanlar sana saygı duyuyorlar, çünkü sen, kendine ve onlara saygı duyuyorsun...
Güvenilir ve dürüstsün özeleştirini de dürüstçe yapıyorsun...
Etrafındaki güzellikleri görüyorsun...
Pozitif bir Başarıdan diğerine geçiyorsun...


İnsanlar onlardan hoşlandığının farkında ve senin maksadının iyi olduğunu hissediyorlar... Biliyorlar...
Seni daha yüksek bir potansiyele taşıyan davranışların için motivasyonun sürekli gelişiyor...
Yani şimdi sen dopdolu zengin ve değerli bir hayatın tadını çıkarıyorsun...
Başladığın işi derhal bitiriyorsun...
Sana karmaşık gelen işlerin bir taslağını çıkarıyorsun...
Baş edebileceğin parçalara bölüyorsun...
Hedeflerini parçalara bölüyorsun, her parçayı Ne zaman başlayıp ne zaman bitireceğin ile ilgili bir zaman çizelgesi hazırlıyorsun... Ve başladığın işi mutlaka bitiriyorsun...
Şimdi sen başladığı işi bitiren bir insansın...
Şimdi sen eylem yapan birisin...
Kendi içinde rahatsın ve huzurlusun...
Yeteneklerini sergilerken rahatsın... Ve kendine olan inancın istikrarlı bir şekilde artıyor...
Anlamaya ve kabul etmeye başladın...
Diğer insanların düşündükleri ve hissettikleri onların meselesidir... Onların yaşamlarının bir parçasıdır... Onların davranış biçimlerinin bir parçasıdır...
Kişiliğin sana doğru yolu daima gösterir... Diğerlerinin gördüğü basitçe kendi yaşam deneyimlerinin sonucudur...
Sadece kendi düşünceleri ve daha fazlası değil... Ve sen onların hiçbirinden mesul değilsin...


Görmediğimiz duymadığımız ya da görmeyi duymayı hayal etmediğimiz hiç bir şey bizi etkilemez...
Sadece onlara karsı aldığımız tavır bizi değiştirir... Gördüğümüz duyduğumuz hiç bir şey bizi değiştiremez ya da incitemez... Burada söylenilenler bile seni değiştiremez...
Sadece bu söylenilenlere karsı aldığın tavır etkiler ve değiştirir... Gördüğün ve duyduğun şeylerin seni etkilemesi kendi özgür iraden ile seçtiğin tavra bağlıdır...
Hangi şeylere tepki vereceğin hangilerinin seni harekete geçireceği hangilerini umursamayacağın senin seçimindir...
Umursamadığın şeyler senin için hiç bir şey ifade etmez... Umursamadığın şeyler, senin için hiç bir şey ifade etmez...

Şimdi derin nefes al rahatsın, huzurlusun… Evrenden gelerek, başının üzerinden bedenine giren… Enerjinin farkındasın… Enerjinin başının içine yayıldığını hisset… Beyninin tüm kıvrımları, başını oluşturan tüm hücreler... Enerjiyle doluyor...
Enerji aşağıya doğru akarak bütün bedenine yayılıyor… Şifa veriyor… Tüm bedenin enerjiyle pırıl pırıl parlıyor… Enerjinin bedenini oluşturan hücre çekirdeğine dolduğunu hisset… Enerji DNA na doluyor hisset… 
DNA nda bedeninin orijinal hali kayıtlı… Bedeninin orijinal hali… Genç, dinç, dinamik, boyuna göre en ideal kilo… Dış görünüş…
Bedeninin en mükemmel hali DNA’ nda kodlanmış durumda… Bedeninin her bir hücresinin çekirdeğine. Her bir atomuna kadar dolan enerji, bedeninin kendisini taze hücrelerle yenilemesi için aktive etti… 
Kan dolaşımın mükemmel… Kan değerlerin dengeli… Kanın, damarlarında özgürce ve dengeli aktıkça… Bedenini oluşturan bütün hücreler yenileniyor…

Bedenin olduğundan daha genç, daha dinç ve mükemmel görünüyor… Ve zaten böylesin… Kendini görüyorsun… Enerjiyle pırıl pırıl parlıyorsun... Bedenin her an gençleşiyor… Bedenin DNA sarmallarına kodlanmış olan orijinal halini muhafaza ediyor...
Sağlıklı, genç, dinç ve dinamik bir bedene sahipsin enerji bedeninde var olan... Her bir hücreye... Her bir organa… Her bir dokuya ve sisteme doluyor…
Endokrin sistemin mükemmel bir denge içinde çalışıyor… hisset..
Sindirim sistemin mükemmel bir dengeyle çalışıyor. hisset
Kan dolaşım sistemin harika... Solunum sistemin... Her nefeste özgürlüğün tadına varmanı sağlıyor...
Bedenini oluşturan her bir hücre, her bir organın… Sağlıklı ve güçlü… Her bir sistemin dengeli ve güçlü…

Kendini görüyorsun… Sağlıklısın... Kendini genç dinç ve dinamik hissediyorsun… Evet, öylesin…
mükemmel görünüyorsun… Enerji, bedeninin tüm hücrelerinden dışarıya akıyor... 
Senin etrafında, seni koruyan bir kalkan oluşturuyor…
Bu kalkandan sana sadece ve sadece... Pozitif olan geçebiliyor… Enerji cildinin tüm hücrelerinden taşarak etrafına yayılıyor… Bedeninin etrafındaki bu enerji senin etrafında muhteşem bir çekim alanı oluşturuyor…
Sana gelmesine izin verdiğin her şeyi ve herkesi sana çekiyor… Hızla sana getiriyor… Bedeninin etrafındaki mükemmel çekim alanı ile önceliğin olan her şeyi, herkesi... Hızla kendine çekebilirsin...

Biraz sonra senden önceliğin olan şeyin veya kimsenin adını söylemeni isteyeceğim… 
Aklına ilk gelen şey doğrudur… Sen onu tanımlarken ben birkaç saniye susacağım… 
Çekim alanınla kendine hızla çekmek istediğin şeyi veya insanı düşün… 
İsmi her ne ise açık ve net bir şekilde 3 kere söyle… 

Şimdi…//
İsmini söylediğin şey veya insan her ne ise... Enerjini genişleterek ona yansıt… Enerjini onunkiyle buluştur... Ona enerjini sevgiyle ve saygıyla yansıt… Sen bunu yaparken ben birkaç saniye susacağım...

Şu anda bu meditasyonu yapan herkes… Enerjisini alabildiğine yukarı göndersin… Enerjinizi öyle bir yükseltin ki enerji düzeyinde… Birbirinizle buluşun ve birbirinizin isteğine güç kazandırın… 
Birleştirilmiş enerjiler mucizeler yaratacak kadar güçlüdür… Şimdi hep beraber… Yukarıya. Daha yukarıya…daha yukarıya… Ulaşabildiğiniz kadar yukarıya… Şu anda hepiniz birbirinize sevgiyle destek oluyorsunuz…
Muhteşem bir çekim alanı oluşturdunuz…… Gücü hissedin… İçinizden birbirinize destek olduğunuz için teşekkür edin… Sadece teşekkür ederim demeniz yeterli… İstediklerinizi size hızla getirecek…
Dünyaya.
Evrene şifa verecek kadar güçlü bir enerji topu oluşturdunuz…bu güçlü enerji topunun rengi, kokusu, dokusu, sesi, tadı var mı dikkat edin… Bu muhteşem şifa ve çekim gücünün tüm evrene iyilik götürmesine ve isteğinizi size getirmesine izin verin…tüm evrene şifa verecek.. size istediğiniz,nesneyi ve insanı getirecek olan büyük enerji topunun patlamasına izin verin..

Derin bir nefes al… Derin ve rahatça… Rahatsın huzurlusun. Sükûnet içindesin…
Kuyruk sokumundan evrenin merkezine akan enerjiyi hisset. TOPRAKLANIYORSUN… ARINIYORSUN. Derin derin özgürce nefes al… Rahatsın huzurlusun ve sakinsin… Ayağa kalk… Etrafına bak… Burası senin özel yerin… İstediğin anda buraya tekrar gelebilir… Buradaki çiçeklerin yerine başkalarını dikebilir… Ve buraya istediğin kişiyi davet edebilirsin…

Şimdi önündeki yoldan yürüyerek bahçe kapısına ilerle… Etrafındaki ağaçların… çiçeklerin farkında ol… Çiçeklerin ve toprağın birbirine karışan kokusunu içine çek… Ağaçlarda ötüşen Kuşların sesini dinle. Canın hangisini çekerse ağaçlardan sarkan meyvelerden al ve tadını dilinde, damağında hissederek ye…


Bahçe kapısındasın… Kenarda duran yeni elbiselerini giy… Yeni elbiselerinin dokusuna, kokusuna, rengine dikkat et… Şimdi yolunun etrafına bak değişikliklerin farkında ol… 
Derin nefes al…

Bu konuyu yazdır

  DUALARINIZI DEĞİŞTİRİN
Yazar: Mutlakguc - 23-05-2016, Saat: 00:27 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER - Yorum Yok

Ben enerji olayını öğrendikten sonra dualarımı değiştirdim. Eskiden ” Allah’ım beni görünür görünmez kazalardan, belalardan koru, ” diyordum. Hep başıma kazalar belalar geliyordu. ” O kadar dua ediyorum etmesem ne olacak acaba ? ” diye hayıflanıp dururdum. Şimdi sadace ailem ve kendim için iyi bir gün diliyorum. Olmayan kazaları belaları ağzıma almıyorum. ANMIYORUM.

hqdefault.jpg

Dualar yansıma yaratır. Bu nedenle dua ederken kullandığımız sözcüklere çok dikkat etmemiz gerekir.
Çoğu zaman da kendimizi başımıza gelen bir olayın daha beteri olacağına ama olmadığına inandırmaya çalışıyoruz. Kısacası kendimizi kandırıyoruz. Aslında bunları düşünmek bile daha beterini davet etmektir. Ya da diyoruz ki ” Başıma bunlar bunlar geldi daha ne olabilir ki? ” Bu cümleden daha kötü bir çekim olmaz. Yani bu cümleyle, başımıza gelen kötü olayın daha kötüsünü çekiyoruz.
Başımıza gelen her olay karşısında kesinlikle kabule geçerek, kötüyü zikretmeden, iyi dualar etmemiz gerekiyor. Ben dualarımı değiştirdim, siz de değiştirin.
Örneğin;
“Ben hasta değilim” yerine
“Ben SAĞLIKLIYIM” , demelisiniz.
“ALLAH’IM SAĞLIKLI OLDUĞUM İÇİN SANA ŞÜKÜRLER OLSUN.”


Alıntı : Cavit Çağ

Bu konuyu yazdır

  TOPRAKLANMA MEDİTASYONU
Yazar: Mutlakguc - 22-05-2016, Saat: 22:21 - Forum: MEDİTASYON - Yorum Yok

Topraklama yeryüzünün sakinleştirici ve yavaş enerjisi ile uyumlu bir bağlantı kurmak demektir. Toprak enerjisi özellikle şu aralar yaşadığımız değişim sürecinde, enerjilerin bizi yerden yere vurduğu günlerde sağlam durabilmemiz için son derece pratik ve kolay bir metot.

Topraklama stres, panik, telaş, depresyon, sinirlilik halinde çok işimize yarar. vücudunuz size  topraklamaya ya da ayaklarınızın sağlam basmaya ihtiyacınız olduğunu şu şekillerde belli edebilir.

*Hafif baş dönmesi ya da şaşkınlık benzeri hal
*Sakarlık,
*Dalgınlık, aklı havada olmak, unutkanlık
*Hafif mide bulantısı
*Düşük enerji, yorgunluk
*Alışılanın dışında kendini keyifsiz, morali bozuk hissetmek
*Sebepsiz yere sinirli, kızgın ve ya aşırı tepki verecek şekilde olmak

Farklı şekillerle yapılsa da topraklama niyet şu olmalıdır önce negatif elektriğinizi toprağa vermeyi niyet edin ve sonrasında teşekkür etmeyi unutmayın.

Doğada yürüyüş ya da yürüyüş meditasyonu, çıplak ayakla toprakta yürümek
Bahçede çalışmak ve ellerinizin toprakla haşır neşir olmasına izin vermek
Gülmeyin ama ağaçlara sarılmak, dokunmak. Bunu deli gibi görünmeden de yapabilirsiniz. Ağacın dibine oturmak gibi.




Topraklama

Topraklama Meditasyonunu  günümüzde şirketlerin çalışanlarına  rahatlama tekniği adı altında öğretmelerini sık sık  duymaya başladık. Eğer bir toplantıya, eğitime ya da sunuma hazırlanıyorsanız bu teknik yapacağınız işten hemen önce çok işinize yarayacaktır. Ve yukarıdaki tüm rahatsızlıklara da birebir gelir.  Bu meditasyonu her sabah 5 dakikanızı ayırarak yapmanızı tavsiye ederim. Hayatınızın yükünün biraz daha hafiflediğini, günü daha iyi geçirdiğinizi fark edeceksiniz.

Bu tekniğin amacı, hayat enerjisini sistemimize davet edip fizik ve enerji bedeni arındırmak, enerji alanımızı güçlendirmektir. Bu teknik zihni ve enerji alanını güçlendirir. Her yerde uygulanabilir ve uygulayanı meditatif bilinç haline sokar. Özellikle şifa uygulamalarından önce meditatif bilinç haline geçmek aktarılacak tesirin gücünü artırmak bakımından oldukça önemlidir. Aşağıdaki uygulama bütününü günde 3 veya 4 kez tekrarlayabilirsiniz.

1. Ayakta durup bacaklarınızı hafifçe aralayın, gözlerinizi kapatın

2. Burundan nefes alırken dörde kadar sayın, ağızdan nefes verirken sekize kadar sayın (yani nefesinizi aldığınızın iki katı sürede verin) ve bunu üç dört kez tekrarlayın

3. Ellerinizi avuç içleri birbirine yapışık olarak göğüs hizasında birleştirin
4. Kollarınızı yukarı doğru kaldırıp V harfi gibi açın, avuç içlerinizi gökyüzüne dönük tutun

5. Hayat enerjisinin tüm auranıza ve ellerinize aktığını imgeleyin. Avuç içlerinizde bu titreşimi hissetmeye çalışın, bu pozisyonda on – on beş saniye kalın

6. Parmak uçlarınızı birbirine değdirip bedeninize değmeden ellerinizi aşağı doğru indirin, yere doğru eğilip auranızdaki tüm gereksiz frekansları toprağa gönderdiğinizi imgeleyerek ellerinizi açın

7. Ellerinizi birleştirip avuçlarınıza aldığınız enerjiyi, avuçlarınız fizik bedeninize dönük olacak şekilde auranızdan geçirerek doğrulup kollarınızı gökyüzüne açın

Bu konuyu yazdır

  Astral Dünya Kademeleri
Yazar: Archilles - 22-05-2016, Saat: 21:18 - Forum: ASTRAL SEYAHAT - Yorum Yok

Dünyamız

içinde bulundugumuz saat ve tarih dilimidir. Düsünce hiziyla hareket edildiginden bir yerden bir yere gitmek saniyeler alir. Bu tip astral ayrilmalarda yasanan olaylar ve görülen sahislar gerçektende o anda yasanmakta olan seylerdir. Örnegin uzaktaki bir yakininizi düsündügünüzde bir anda kendinizi onun yaninda bulabilirsiniz. Eger yanina gittiginiz insanin psisik güçleri ilerlemisse, geldiginizi anlayabilir.
Astral ayrilma ile bulundugumuz zaman diliminde gezebildigimiz ve her sey düsünce hizina bagli oldugundan, daha fazla yükseklere çikip gezegenler arasi astral seyahat yapmak olasidir. Fakat bunu yapabilmek için bedenimizi astral bedene baglayan kordonu gesetebilmek gereklidir. Bunu yapabilmek için ise astral deneyimlerimizin oldukça fazla olmasi gereklidir.


[b]hqdefault.jpg[/b]





Düşler Bölgesi



ilkel dinlerden günümüze kadar gelmis tüm dinlerde de varligi kabul edilen, insanin yalnizca rüyalarinda gidip gezebilecegi bir düsler dünyasi vardir. Bazi inanisa göre cinler bu bölgede yasamaktadir. insanin korkulariyla yada düsünceleriyle yüzyüze kalabilecegi tek yerdir. Hersey düsünce hizina dayali oldugundan, korktugunuz herhangi bir sey akliniza geldigi anda onu karsinizda bulabilirsiniz. Ama korkacak bir sey yok çünkü aklimiza gelipte vücut bulan herseyi o anda yok oldugunu düsünerek ondan kurtulabiliriz. Bu dünyanin bir degisik özelligi ise kendinizi oldugunuzdan çok daha farkli olarak görebilmenizdir. Farkli bir insan, hatta farkli bir yaratik...
Günlük hayatta tasarladiginiz ve hayata geçirmeye çalistiginiz her düsünceyi orada kontrol edebilirsiniz. Bir nevi düsüncelerinizin bedenlendigi bir yerdir.

Paralel Evrenler Bölgesi

Zaman içinde yolculuk yapilabilen tek yerdir. Kim bilir belki de yaptigimizi zannettigimiz fakat düsler dünyasindan öteye geçemedigimiz bir yer de olabilir. Paralel evrenler bölgesinde gördügümüz yerler bulundugumuz dünya ile çok benzerlik gösterir hatta rüyalarimizda görüpte (evimizi gördüm ama daha farkliydi) dedigimiz bazi görüntüler, rüya sirasinda paralel evrenler bölgesinde gördügümüz yerlerdir. Bu bölgede kendimizinkine benzettigimiz farkli insanlarin hayatlarini inceleme firsatimiz vardir. Kendi hipnoz deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki hipnoz ile yapilan astral ayrilmalarda gidilen yer, içinde bulundugumuz dünya degil paralel evrenler bölgesi olma ihtimali yüksektir.

Bu konuyu yazdır