Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,077
» Son Üye: kuyucadisi
» Toplam Konular: 2,836
» Toplam Yorumlar: 3,067

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 938 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 938 Ziyaretçi

Son Aktiviteler
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 546
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 491
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 905
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 823
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,791
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 9,228
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,566
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,458
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,740
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 2,009

 
  ÜÇÜNCÜ GÖZÜNÜZÜ AÇMA ÇALIŞMASI
Yazar: EvrimBilge - 19-12-2017, Saat: 16:08 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Durugörü çalışmalarında fiziki gözlerin hiç bir etkisi yoktur. Görülen tüm imajlar duyular dışı bir algılama ile farkedilmektedir. Bu nedenle durugörü yeteneğiniz çalışmaya başladıktan sonra gözlerinizin açık ya da kapalı olmasının hiç bir önemi yoktur.Gözlerinizin açık ya da kapalı olması sadece uyguladığınız teknikle ilgili bir ayrıntıdır. Genellikle pratik durugörü tekniklerinde uygulanan yöntem, gözlerin açık olduğu ve sizlere aktarmaya çalıştığımız bir objeye konsantre olma metodudur. Eğer bu metot size uygun gelmiyorsa gözlerinizin kapalı tutulduğu teknikler de vardır. Bu metotda fiziki gözlerinizi kapatıp, görünmeyen gözlerinizi açacaksınız... Şimdi bu metodu görelim... Siz kendinize bu metotlardan hangisini uygun görüyorsanız onu seçebilirsiniz...

Aşağıdaki teknik tamamen kendi kendinize yapacağınız telkinlere dayanır... Aşağıdaki sözleri kendi kendinize içinizden telkin edebileceğiniz gibi, daha önce hazırladığınız bir teyp kasedinden de yararlanarak kendinize dinletebilirsiniz... Gözlerinizin kapalı olduğu bu tekniği uygulayabilmek için yatağınıza uzanın ve nefes alma tekniklerini de kullanarak derin bir şekilde gevşeyin..."Zihninizi tamamen boşaltın... Zihninizi biraz sonra çıkacak görüntülere kaydırın... 

Zihninizin derinliklerinden, karanlıklar içinden çıkacak olan ışığı düşünün... Sadece ışığa konsantre olun... Kendinizi asla zorlamayın... İlk denemelerde göremeseniz bile zaman içinde kendi kendinize telkin ettiğiniz tüm imajları rahatlıkla görebileceksiniz... Acele etmeyin... Kendinizi serbest bırakın... Birazdan karşınızda ışığı göreceksiniz... Önce hafif bir dumana bakıyormuş gibi bir his duyacaksınız...

sixth-sense-third-eye.jpg

Yoğun ve kuvvetle aydınlatılmış bu dumana bakın...Dumanı izlerken gittikçe zayıfladığını hissedeceksiniz... Yavaş yavaş kaybolacak... Kaybolurken siz o dumanın içinden çok sevdiğiniz bir yeri göreceksiniz... Belki de evinizin çok sevdiğiniz ya da kendinizi rahat hissettiğiniz bir bölümü... Dumanın içine bakın... Birazdan dağılıp gidecek ve sizin sevdiğiniz yer ortaya çıkacak... Onu gittikçe daha net olarak göreceksiniz... Duman kalkıyor... Ve siz birazdan orayı açık olarak göreceksiniz... Oraya bakın... Bakın oraya... Bütün dikkatiniz o hayale yönelmiş olsun... Bütün dikkatiniz o hayale yöneldi...Görüntünün kesinleşmesini ve berraklaşmasını bekleyiniz... Kendinizi serbest bırakın... Gevşeyin... Daha çok gevşeyin...Görüntü gittikçe daha berraklaşıyor... Görüntüyü izliyorsunuz... Görüntü kaybolabilir... Telaşlanmayın... Yeniden ortaya çıkacaktır. Dikkatinizi o görüntüye yönlendirin... Onu tekrar görüyorsunuz...Onu izleyin... Şimdi de görüntünün içinden bir çiçek çıkmasını isteyin... Bunu düşünün... Çiçek karşınızda beliriyor... Bütün dikkatinizi bu görüntüye yönlendirin... Bütün dikkatiniz bu çiçek üzerinde... Dikkatinizi her ayrıntısı üzerinde tutunuz... Rengine dikkatle bakın... Şimdi başka bir renk seçin...Çiçek sizin seçtiğiniz bu renge bürünecek... Renk değişimi düzenli olacak... Çok yavaş bir şekilde gelişecek... Aradaki bütün renklerden geçip sizin tercih ettiğinize yaklaşacak... Sonunda çiçeği sizin tercih ettiğiniz renkte görene kadar dikkatle çiçeğe bakın...

Zihniniz bomboş... Siz bütün dikkatinizi incelemekte olduğunuz görüntüye yönlendiriyorsunuz... Görüntü iyice netleşti... Çiçeğin kokusunu bile hissedebiliyorsunuz... Koklayın... Bu koku sizi daha da gevşetiyor... Zihniniz bomboş... Çiçeği son bir kez koklayın ve bırakın gitsin... Zihniniz bomboş... Görüntü kayboldu... Zihninizi yeni bir görüntüye hazırlayın..."Önemli bir hatırlatmada bulunmak için küçük bir parantez açma ihtiyacı hissediyorum. İlk başlarda bu telkinlerinize karşılık alamasanız da çalışmanızı sanki imajları görüyormuş gibi sürdürün.Ya da siz başka bir şey telkin ederken, zihninize başka bir görüntü de gelebilir. İlk başlarda o gelen görüntüyü belli bir süre izleyin. Ancak daha sonraları onu geri gönderin ve siz istediğiniz görüntüyü zihninizde canlandırın. Bu kontrolü elinizde tutmanız bakımından yararlıdır. Bu küçük hatırlatmadan sonra, biz tekrar çalışmamıza geri dönelim."... Şimdi de kendinizi televizyonunuzun karşısında düşünün... Daha önce seyrettiğiniz bir programı orada yeniden izleyebilirsiniz... Ekran tam karşınızda duruyor... Kendinizi onu seyrederken düşünün... Programın bir parçası az sonra ekranda belirmeye başlayacak... Tüm dikkatinizi ekrana yönlendirdiniz... Onu seyrediyorsunuz... Sanki gerçekten ona bakıyormuşsunuz gibi son derece net görüntüler gelmeye başladı... Programı seyredin... Bekleyin... Program gittikçe netleşiyor... Bomboş bir zihinle görüntülere bakın... Aynı zamanda sesini de duyuyorsunuz... Hepsi çok canlı ve gerçek bir izlenim veriyor...Az sonra gözlerinizi açacaksınız... 

Şimdilik bu sakin ve hoş durumda kalın...Kaslarınızın gevşek durumunu koruyun... Hafızanızın boşluğunu koruyun... Biraz sonra gevşeme halinden çıkmadan gözlerinizi açacaksınız... Sakin ve rahat durumunuzu koruyun... Evet... Şimdi yavaşça gözlerinizi açın... Ve ilgisiz bir seyirci gibi çevrenize bakın... İlgisizce bakın... Çevrenizdeki cisimlere bakın... Hepsinin çevresine bakın... Cisimlerin çevresinde renkli haleler göreceksiniz... Şayet renklen açık olarak görüyorsanız bir sonraki cisme geçin... Bu deneyden çok memnunsunuz... Özellikle bazı cisimler çok renkli haleler çıkartıyor...Bu cisimlere geçin... Tekrar gözlerinizi kapatın... Zihniniz bomboş... Vücudunuz gevşek... Bu harikulade bir gevşeme durumu... Uyanınca kendinizi tamamen yenilenmiş hissedeceksiniz... Biliyorsunuz ki alıştırmanın her tekrarı gevşemenize ve kolaylıkla düşüncelerinizi sakinleştirmenize yardım edecek... Bu alıştırmanın her tekrarı gittikçe daha kolay bir şekilde istenilen şuur durumuna girmenize yardım edecek... Ve duyu dışı algılamalarınız kolaylıkla gelişecektir... Her zaman düşüncelerinizi kontrol edebileceksiniz...Görüntülere hakim olacak ve durugörü algılamanızı geliştireceksiniz... Görüntüler denetiminiz altında olacak...Sadece görmek istediğiniz görüntüler belirecek... Düşünceleriniz yapıcı yararlı ve pozitif olacak... Yaşamınız mutlu verimli ve başarılı olacak... Az sonra yavaş yavaş bu gevşemiş şuur durumunu terketmeye başlayacak ve normal şuurunuza.geri döneceksiniz... Bunun için kendinizi hazırlayın... Gittikçe gevşeme şuurundandan çıkıyorsunuz... Normal uyanık halinize dönünce yenilenmiş olduğunuz, iyimser olduğunuzu ve yeni bir enerjiyle dolu olduğunuzu hissedeceksiniz... Normal şuurunuza geri dönüyorsunuz... Ellerinizi, ayaklarınızı ve başınızı oynatın ve kendinizi gerin... Tamamen uyandınız... Son bir kez gerinerek gözlerinizi açın..."

Bu konuyu yazdır

  Hubble '' Yaratılış Sütunları ''
Yazar: EvrimBilge - 19-12-2017, Saat: 16:00 - Forum: UZAY - Yorum Yok

Yaklaşık çeyrek asırdır uzayda buluan Hubble Uzay Teleskobu, yıllar önce görüntülediği "Yaradılış Sütunları" adlı gaz ve toz bulutlarının yeniden fotoğrafını çekti.

Böylece Yaradılış Sütunları'nın bugüne kadarki en detaylı görüntüleri elde edildi.Andromeda Galaksisi'nde çekilen 13 bin yeni fotoğrafın bir araya getirilmesiyle, teleskop şimdiye kadar ki en büyük fotoğrafı oluşturdu.Görüntüler Amerika Birleşik Devletleri'nin şehrinde Amerikan Astronomi Topluluğu'nun düzenlediği toplantıda paylaşıldı.Toplantıda, Arizona Devlet Üniversitesi'nden Dr. Paul Scowen, bu görüntüleri "Eski bir dostun yeni resimleri" olarak adlandırdı.

fz7afbpzbjyvwpuyliiw.jpg

100 milyon yıldız incelenecekYaradılış Sütunları, Kartal Bulutsusu (Eagle Nebula) adlı yıldız kümesinde yer alıyor.Hubble Kartal Bulutsusu'nun ilk görüntülerini 1995 yılında çekmişti. Bugüne kadar sayısız kitapta, filmde ve kıyafette kullanılan görüntülerde, yıldızlardan oluşan sütunlar dalgalanıyormuş hissi veriyordu.Yeni fotoğraflar sayesinde çok daha fazla açı ve iki katı çözünürlükte görüntü elde edildi.Yeni görüntüler son birkaç haftadır inceleniyor olsa da, Dr. Scowen bazı yıldızların yerlerini değiştirdiklerini söyledi.

Fotoğrafların 39 ay boyunca üç farklı ışık dalgası kullanılarak çekildiği belirtildi.Böylece iki milyon ışık yılı uzaklıktaki galakside yer alan 100 milyon yıldız, çözünürlüğü yüksek görüntüleri sayesinde incelenebilecek.

Kaynak: BBC Türkçe

Bu konuyu yazdır

  Hayatımızda Bolluk ve Bereketi Nasıl Arttırabiliriz!
Yazar: EvrimBilge - 18-12-2017, Saat: 19:30 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM - Yorum Yok

Bolluk ve bereket enerjisi “yaratım” enerjisidir.

Bu yüzden kendinizi her şekilde bolluğa açmalısınız. O zaman bu enerji sizin içinizden akacaktır.

Paraya verdiğiniz anlamları bilinçaltınızdan tamamen silin.

Para kirlidir !

Zengin insanlar parayı helal olmayan yollardan kazanırlar !

Çok param olursa başıma kötü bir şey gelir !

Bu ve buna benzer negatif inançları size gelecek olan bolluk ve bereket enerjisini engelleyen güçlü duygulardır. Bu inançlarınızdan kurtulun.

Paranın bir amaç değil, bir araç olduğunu her zaman hatırlayın.

Düşüncelerinize sınırlar koymayın. Çoğunlukla evrenden  - yaradandan – büyük bir şey istersek, vermez zannederiz. Bu yüzden maddi ve bazen de manevi anlamda büyük istekler bizi korkutur.

Hiç düşündünüz mü, günlük yaşantınızda suyu veya ekmeği elde ederken zorlandığınız oldu mu hiç?

Hiç bir günün sabahında uyandığınızda, ben bugün ekmek ve su bulamayacağım, açlıktan ve susuzluktan öleceğim diye düşündünüz mü?

bolluk-bereket-dosyasi-herkese-yetecek-k...10x540.jpg

Düşünmediniz değil mi?

Evet, çünkü bilinçaltınız ekmek ve suyun kolayca elde edilebilecek yiyecekler olduğunu bilir, bu yüzden bu konuda bir sınır yoktur ve siz de, ömrünüz boyunca ekmek ve suya ulaşma konusunda bir sıkıntı çekmezsiniz.

Ancak iyi bir iş, güzel bir ev ve son model bir araba istemeye gelince işler değişir !

Neden değişir?

Çünkü bilinçaltınız bunun imkânsız olduğuna ikna olmuştur baştan beri! (Onu siz ikna etmişsinizdir!)

Bilinçaltınızda o evi ve arabayı alacağınıza dair ufacık bir inanç geliştirmemişsinizdir. Bu yüzden bunları edinemeyeceğine dair inancınız sonsuzdur!

İstedikleri gibi maddi imkânlara, eve ve son model arabalara sahip olanlar ise, bu isteklerini alacaklarına gerçekten inanmış kişilerdir.

Bir söz vardır, bilinçaltınız bir şeyin olacağına inanırsa onu gerçekleştirmek için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Ama olmayacağına inanırsa, bu sefer gerçekleştirmemek için elinden gelen her şeyi yapacaktır!

O zaman şu sonucu çıkartabiliriz, doğru istemeyi, istemekten korkmamayı öğrenelim.

Evrende herkes için sınırsız bir bolluk bereket vardır. Bilinçaltı ikna edildiğinde ve doğru istendiğinde elde edilemeyecek hiç bir şey yoktur.

Yeter ki isteyin, büyük düşünün ve hiçbir zaman isteklerinize sınır koymayın!

Diğer önemli bir konu da, isteklerimize koşul koymamız.

Gece gündüz çalışırsam, zengin olabilirim !

Bir tane evim, arabam olsun bana yeter, mutlu olurum!

Emekli olayım, o zaman rahat olurum!

İstediğim işe ancak askerden sonra girebilirim... v.s.

Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Açıkça görebildiniz mi, ne kadar sınırlı ve koşullara dayalı düşünceler olduğunu?

Bu sınırlı ve koşullu düşüncelerin harfiyen evren size verecektir.  Varlıklı olabilmeniz için gece gündüz hiç durmadan çalışmanız gerektiğine inanan bilinçaltınız, bunu size yaşatacaktır.

Huzura, refaha kavuşmak için emekliliğinizi beklemek zorunda kalacaksınız!

Bu şartlar ve koşullu isteklere sahip olmadığınızda evrenin sınırsız bolluk ve bereketine kapılarımızı sonuna kadar açarız.

Bolluk ve bereket için yer açmak da önemli başka bir kuraldır.

Evinizdeki, ofisinizdeki, yaşadığınız mekânlardaki, dolapta, mutfakta tüm eskimiş ve kullanmadığınız ne varsa kolilere koyup ihtiyacı olanlara verin. Neyi verdiyseniz, elinizden çıkarttıysanız, bir süre sonra yenilenmiş şekilde size geri dönecektir.

Çünkü siz boş alan yarattınız yeninin gelmesi için. Yeninin sizle buluşması için eskiyi göndermeniz gerek.

Düzenli ve tertipli olmak, bolluk ve bereket enerjisinin hayatımıza hızlı bir şekilde akmasına neden olur. Varlıklı insanlarla ilgili yapılan bir araştırmada, bu kişilerin çok düzenli, tertipli oldukları ortaya çıkmış. Tesadüf olabilir mi bu? 

Bolluk ve bereket enerjisi, düzeni, intizamı, temizliği ve tertibi sever çünkü. Bolluk ve bereket enerjisini çekmek için,  hayatımızda temiz ve düzenli alanlar yaratmak gerekir.

Düzensiz pis, tozlu ortamlar negatif enerjiler barındırır, bu da negatif, kirli enerjileri taşır hayatımıza 

En kısa zamanda çekmecelerinizi düzenleyin, tozluysa tozlarını alın, dolaplarınızı, yaşadığınız mekânları daha düzenli ve tertipli hale getirin. Böylelikle yaşadığınız mekânlarda daha tertipli, temiz enerjiler barındırın ki, pozitif enerjilerle buluşun.

Bolluk ve bereket bilincini geliştirirken, faturalarınıza, kiranıza, ödemelerinize yöneltmeyin dikkatinizi. Zira elinizden çıkan parayı ne kadar çok düşünürseniz, o kadar fazla para çıkar elinizden.

Dikkatinizi daima kazançlarınız üzerinde yoğunlaştırın ki, size geri dönenler kazançlarınız olsun.

Hayatınızdan “param yok” sözünü ebediyen çıkartın. Evrene gönderdiğiniz mesajlar daima kazanca ve varlığa dair olsun.

Son olarak niyet enerjisinin gücünden bahsetmek istiyorum sizlere.

Özellikle sabah uyandığınızda güne güzel niyetlerle başlayın. Sıkıntınız bolluk, bereket konusunda ise, güzel ve pozitif niyetlerinizi evrene gönderiz. Niyet enerjisi kişiye çok hızlı geri döner. İslamiyet’te de niyetin çok büyük bir önemi vardır. Niyet ettim abdest almaya, niyet ettim oruç tutmaya, niyet ettim namaz kılmaya dememizin sebebi budur.

Şimdi hemen bolluk ve bereket enerjilerinizle buluşmaya gönülden ve sesli olarak niyet edin.

Karşınızda set oluşturan ego bazlı, tüm korkularınızı hemen şimdi, şu anda dönüştürmeye niyet edin.

Sevgi ve saygılarımla,

A.Nilgün Aktaş

NLP Uzmanı & Profesyonel Yaşam ve İlişki Koçu

Bu konuyu yazdır

  En Çok Psikopat Ve Katil Hangi Burçtan Çıkıyor Biliyor musunuz?
Yazar: Magnetho - 18-12-2017, Saat: 14:52 - Forum: Astroloji - Yorum Yok

FBI ‘ın veritabanı üzerinde suçlulara dayalı yapılan analizler sonucu en çok psikopat ve seri katil barındıran burçlar açıklandı. Liste yer yer şaşırtmakla beraber, yer yer de insana “ben zaten biliyordum” dedirten cinsten;

american-psycho-filoji.jpg

12. En tehlikesiz burç; İkizler!

ikizler-yukselen.jpg

Evet inanması zor ama ikizler burcu istatistiklere göre en zararsız burç olarak kayıtlara geçmiş. Değişken tavırlarından dolayı listede kendine daha üstlerde yer bulması beklenirken en az zararlı burç olarak kayıtlara geçmesi, inişli çıkışlı ruh halleri ile nam salmış bu burcun aslında kendinden başka kimseyi incitemediğini ortaya koyuyor gibi.

11. En masum ikinci burç; Kova

yukselen-kova.jpg

Kurallı ve prensipli olmaya verdikleri önemdenmidir bilinmez, kova burçları en tehlikesiz ikinci burç olarak kayıtlara geçmiş. Belki de, insanları ve olayları manipüle etme yetenekleri yüksek olan bu burcun mensupları, yaptıkları psikopatlıkların üstünü örtebildikleri ve asla yakalanmadıkları için bu kadar masum gözüküyorlar, kim bilir!

10. Şaşırtıcı ama gerçek, en zararsız 3. burç; Aslan!

yukselen-aslan.jpg

Çoğu zaman ortamdaki ilgiyi üzerinde toplamak isteyen hırslı bir burç olarak bilinen aslanın en zararsız üçüncü burç çıkması yine şaşırtan sonuçlardan. Aslan burcunda olup cinayet işleyen kişiler verdikleri ifadelerde ise, burcun karakterine uygun bir şekilde işledikleri cinayetleri “ilgi çekme” amaçlı işlediklerini dile getirmişler. İşte şimdi taşlar yerine oturmuş gibi.

9. Terazi burcu dokuzuncu sırada

yukselen-terazi.jpg

Adaletli, sabırlı ve kibar yapısıyla bilinen bir burç olan terazinin kova, aslan, ikizler gibi burçları geçerek dokuzuncu sıraya yerleşmesi yine şaşırtıcı sonuçlardan. Terazi burçlarının işledikleri cinayetleri keyiften değil, zor durumda adaleti sağlama amaçlı işlediklerini dile getirmeleri konuyu özetliyor adeta.

8. Başak burçları sekizinci sırada

yukselen-basak.jpg

Titiz ve muntazam bir burç olan başaklar en psikopat sekizinci burç konumundalar. Kim bilir belkide yaptıkları işi en ince ayrıntısa kadar düşünen ve titiz hareket eden bu burç kanıtları yok etme ve yakalanmama konusundaki başarısı sayesinde bu kadar alt sıralarda. Ayrıca başak burçlarının cinayetten çok “dolandırıcılık” konusunda sabıkalarının olması, burcun karakteri göz önüne alındığında insanı gerçekten de gülümseten bir detay…

7. Duygusal ama kesinlikle yumuşak değil, Balık burcu sekizinci sırada.

yukselen-balik.jpg

Burçlar aleminin herkes tarafından bilinen bir kaç klişesinden biridir balık burcunun duygusallığı. Ancak istatistiklere göre iyi kalpleriyle nam salmış balık burcu sanıldığı kadar masum değil ve hatta en garip ve korkutucu cinsten seri katiller bu gruptan çıkıyor. Örneğin palyaço kılığıyla Amerikanın en meşhur seri katillerinden John Wayne Gacy bir balık burcuydu.

6. Listenin tam ortasındaki burç; Oğlak

yukselen-oglak.jpg

Oğlak burcunun listenin tam ortasında olması sizi sakın şaşırtmasın. Bu burç adet olarak ortalama civarda katil ve psikopat barındırsa da, içininde bulunan katiller gelmiş geçmiş diğer katiller arasında en çok sayıda cinayeti işleyenlerden oluşuyor! Yani bir başka deyişle bir oğlak burcunun tepesini attırmamaya bakın. Çok üstlerine gidildiğinde psikopatlıkta sınırları zorluyorlar.

5. Koç Burcu ilk beşte yer alarak şaşırtmıyor…

koc-burcu-yukselen.jpg

Ani ve birden parlayan öfkeleri yüzünden hem kendilerine hem etraflarına çok çektiren asi ve inatçı burç koçlar doğal olarak ilk beşte. Zaten kendilerinden beklendiği üzere işledikleri cinayetlerin çoğu cinnet anında gerçekleşiyor ve sonrasında pişmanlık duyuyorlar. Eğer koç burcu bir tanıdığınız, yanınızda parlarsa ondan belli bir süre uzak durmanızı ve tartışmayı uzatmamanızı, kendi sağlığınız için tavsiye ediyoruz…

4. Güçlü yapısıyla Boğa dördüncü sırada.

boga-burcu-yukselen.jpg

Öfkelendikleri zaman adeta yıkıp geçen boğalar, doğal olarak listede üst sıralarda kendine yer buluyor. Ayrıca hırslı yapıları, gözüpek ve güçlü karakterleri ile birleşince önlerine çıkan herkesi ezebilecek potansiyele kavuşuyorlar. Saf kötülük ya da psikopatlıktan değil ancak kendilerine çıkar sağlama amaçlı cinayetler işlemekten çekinmiyorlar. Bunu destekleyen bir diğer istatistik ise boğaların dolandırıcılık gibi parasal konularda daha çok suçlu çıkarması.

3. Suç aleminin kralı; Yay Burcu

yukselen-yay.jpg

Dünya üzerinde en az bulunan burç olmasına rağmen içinden bu denli fazla miktarda suçlu çıkarması yay burucunu gerçekten çok tehlikeli kılıyor. Açık ara suç aleminin kralı olan yay burcunun listede ilk sırada olmamasının tek sebebi cinayetlerin çoğunu kendisinin değil emrindeki diğer kişilere işletmiş olması… Karizmatik tavırları ve zekası ile etraflarındaki herkesin saygısını kazanıp liderliğini ilan eden yay burçları mafya babalığı, uyuşturucu baronluğu, hatta devlet başkanlığı(!) gibi akılalmaz konumlar elde edebiliyorlar. Peşinden filmler, diziler çekilmiş ve mutlaka adını duyduğunuz suçluların çoğu tabi ki, yay burcuydu…(Pablo Escobar, Ted Budy, Lucky Luciano, Charles Bronson, ve hatta Stalin)

2. Psikopatlıkta rakipsiz burç; Akrep!

yukselen-akrep.jpg

Gizemli yapıları ve korkusuzlukları herkesçe malum olan akrep burcu istatistiksel olarakta en tehlikeli ikinci burç. Kendilerine yapılan kötülüğü asla unutmayan ve merhametsizliğe misli ile karşılık vermesi ile ünlü akrep burcuna mensup suçluların korkutucu yanı ise işledikleri cinayetlerin çoğunu kurban için acı verici ve sadistçe yöntemlerle gerçekleştirmeleri.  Dünyanın en ünlü psikopatlarından Charles Manson’ın da bir akrep burcu olması tabi ki tesadüf değil. Yani uzun lafın kısası öfkesi yıkıcı olan akrep burcu bir düşman edinmemeye bakın…

1. Psikopatlıkta bir numara olan burç; Yengeç!

yukselen-yengec.jpg

Evet yengeç burçları kimi zaman verdikleri ani tepkilerle insanları şaşırtmakta ancak en fazla psikopatı barındıran burç olması gerçekten de şaşırtıcı bir sonuç. Ancak istatistikler asla yalan söylemez. Aslında yengeç burcunun ani parlayan tepkisel yapısı göz önünde bulundurulduğunda en çok cinayeti bu burcun mesuplarının işlemesi o kadar da garip gelmiyor. Yani bir yengeç burcunun kafasını attırırsanız, tehlikeli sularda yüzüyorsunuz demektir. Ayrıca bu burcun işlediği cinayetlerin çoğu diğer burçların aksine kıskançlık gibi duygusal temellere dayanan şeylerden kaynaklı. Yani hayatının akışını duygularıyla yöneten yengeçlere gerçektende uyan bir tanım…

Kaynak: filoji.com/psikopatlarin-ve-seri-katillerin-en-cok-hangi-burctan-ciktigi-aciklandi/

Bu konuyu yazdır

  Mısır Piramitleri’nin bilmediğimiz 5 muhteşem gizemi ne?
Yazar: Magnetho - 18-12-2017, Saat: 13:57 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Mısır Piramitleri, kimimiz için sadece turistleri çeken yapılar iken kimimiz için ise gizem dolu kalıntılardır. Gelin biz gizem dolu tarafını inceleyelim. Neler varmış birlikte öğrenelim:

misir-piramitleri-940x470.jpg

1. Giza Büyük Piramiti’ndeki gizli odalar
1993’te, pist robotu Upuaut 2, piramidin güneyindeki küçük bir kapıyı keşfetti; arkasında boş bir alan ve başka bir kapı daha olduğu fark edildi. Modernleştirilmiş robot Djedi ise 2010 yılında, bakır kolları ve kırmızı kehribar resimlerini gösteren kapının ilerisindeki fotoğrafları çekti. Daha da ilginci kimsenin 9 yıl boyunca girmediği odanın, duvarlarında ve tavanında yeni çizikler göze çarptı.

giza-383x300.jpg

2. Büyük Piramit’in gerçek yaşı nedir?
19. yüzyılda Giza’da bulunan Envanter Stela, Khufu’nun Sfenks’i inşa edilmeksizin restore edilmesini emrettiğini söylüyor. Yaklaşık 8000 yıl süren erozyon sonucunda vücudundaki oluklarla birlikte, Büyük Piramit’in yaşı hakkında şüpheler var: Sfenks daha genç bir anıt olarak kabul ediliyor.

great-448x300.jpg

3. Büyük Piramit’in termal gizemi
2016 Kızılötesi termografik araştırmaları, Büyük Piramid’in altındaki açıklanamayan boşlukların yanı sıra alt oyukların, henüz bulunmayan bir oda ya da yeraltı geçidi olabileceğini söylüyorlar. Mısır Antikalar Bakanlığı tarafından henüz yorum yapılmamış.

termal-400x300.jpg

4. Piramit inşaat teknolojisi
Kimyager Joseph Davidovits, tüm blokların birbirinin üstüne doğru yapıldığını ve bunların ağırlığını ve aralarındaki boşlukları açıklayabileceğini söylüyor. Bununla birlikte, jeologlar ve paleontologlar, blokların sedimanter kayaçlar halinde işlendiğini ve böylece Davidovits’in teorisini reddetmektedirler.

in%25C5%259Fa-537x300.jpg

5. Tutankamun’un mezarının laneti
1922’de mezarı inceleyen Howard Carter, mühürlü mezarı açan korkunç bir cezayla ilgili metin içeren bir plaket buldu. Carter kendine inanamıyordu, ama 1930’a kadar, mezar açıldığında mevcut olanlardan 22 ölümün yanı sıra aile üyeleri hakkında da raporlar vardı.

lanet-248x300.jpg

“Lanet” in hala teyit edilmiş bir açıklaması yok, sadece teori olarak mezar ve lahit duvarlarındaki zehir öne sürülüyor

Kaynak: sosyalmedya

Bu konuyu yazdır

  Sabah uyandığınızda sizi yataktan çıkaran düşünce: İkigai Felsefesi
Yazar: Magnetho - 15-12-2017, Saat: 19:00 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Hayatta yaşama sevincimiz ve tutkumuz ne olursa olsun daima günlük şartlar ve yaşam mücadelesi zorlukları içerisinde bu sevincimiz ve tutkumuz istemeden de olsa olumsuz olarak etkilenir. Her sabah işe gitmeme isteği, pazartesi sendromları, okuldan nefret etme, ilişkinin çıkmazları ve kargaşa ortamları, evde huzursuzluk, trafik keşmekeşi bunlardan ilk akla gelenlerdir. Ardından geçim sıkıntısı, ileriye dönük planların sadece planlarda kalması, maddi beklentilerin daima elde edilen gelirden olması gibi etkenler de büyük sebeplerden sayılabilir. Buna benzer nice sebepler arasında sonuç olarak pek de mutlu bir hayat süremeden, türlü düşünceler arasında sürüklenip geçer insanın ömrü dediğimiz şey.

ikigai-felsefesi.jpg

Japonya’nın Okinawa takımadalarında yaşayan halk, Dünya üzerinde yaş ortalaması en yüksek olarak biliniyor. İnsan ömrünün 100 sene ortalamasından da yüksek olduğu Okinawa halkının sırrı ise günümüzde şöhretini Okinawa’dan binlerce kilometre ötelere kadar taşımaya başlayan; İkigai. Peki, nedir bu İkigai?

Son zamanlarda ismini sıklıkla işittiğimiz ve yerli, yabancı medyanın da üzerinde oldukça durduğu İkigai kelime manası olarak; “İki” hayat, “Gai” de amaç, gaye anlamlarına geliyor. İkigai kısaca kelime olarak; “Hayatın Amacı” olarak tanımlayabiliriz. İkigai felsefesinin en güzel tanımı ise kuşkusuz “Sabah uyandığınızda sizi yataktan çıkaran şey” olarak adlandırılır.

ikigai_quote1a.jpg

Japonca’da emeklilik kelimesi yerine İkigai’yi kullanmayı tercih ederler. Emeklilik yerine hayatı dolu dolu ve stressiz yaşama gayesi içerisinde oldukları için İkigai felsefesini hayatlarının merkezine oturtmuş durumdalar. Bu kelime ve felsefesi hayata anlam veren, enerjilerini daima yüksek tutan bir felsefedir. Tamamen kişinin kendi içerisine yaptığı yolculuk ve aslında kişinin kendisini neyin mutlu edeceğini, ne için sabah yataktan kalkacağı düşüncesinin üzerine gidip bunu hayat mottosu olarak görmesiyle oluşan bir yaşam biçimidir. Japonlara göre her bireyin kendi İkigai’si yani bir nevi hayat gayesi vardır. Herkesin kendi içerisine yaptığı yolculuk ve İkigai’sini arayış çabası ise aslında varoluş sebebimizi, nasıl bir insan olduğumuzu, nasıl bir insan olmamız gerektiğini sorguladığımız yolculuktur. Bir ikigainiz varsa; stres, depresyon, dert – tasa, psikolojik rahatsızlıklar ve geçim derdi korkusu gibi başlıca büyük saydığımız sorunları yaşamazsınız. Emeklilik derdini kafanızdan çıkarın! Önünüzde yaşanacak uzun yıllar var. Bu yılları emekliliği düşünerek yitiremezsiniz. Emekliliği kenara atın! Çünkü sizin asıl işiniz kendi derinliklerinizdeki İkigainizi ortaya çıkarmaktır.

ikigai-chart-diagram-with-coffee.jpg.600...-smart.jpg

İkigainizi bulmak için öncelikle kendimize şu soruları sormamız lazım;

• Bu hayatta gerçekten ne yapmak istiyorum? Beni en çok mutlu edecek şey nedir?
• Beni heyecanlandıran ve tutkumu arttıran şey nedir?
• Asıl yeteneğim nedir? Bunu ortaya nasıl çıkarabilirim?
• En son Dünyayı ne zaman hatırladım? Kendi sıkıntılarımdan arınıp

ikigai1.jpg

Dünya’yı ne zaman düşündüm?

Hayatta iyi ve kötü parazitler daima olacaktır. Bunlardan sıyrılıp İkigaimize odaklandığımızda “daha nasıl mutlu yaşarım” bunu ortaya çıkarırız. Bulması ne kadar zor olursa olsun İkigaimizi hayatımızın temeline oturttuğumuz takdirde anlam karmaşası ortadan kalkacaktır.

İkigai’nin 9 kuralı ise;

• Öncelikle emekliliği unutun.
• Kötü anda bile gülümsemeyi ihmal etmeyin.
• Egzersiz yapmaya sürekli devam edin.
• Çevrenizde iyi insanlar, iyi arkadaşlarınız olmasına özen gösterin.
• Doğal yaşamı asla arka plana atmayın. Siz de onun bir parçası olduğunuzu unutmayın.
• Acele anında yavaşlayın. Yetişmezse diye dert edip hata yapmaktansa yavaşlayın.
• Daima keyif aldığınız uğraşlar ile meşgul olunuz.
• Her sabah uyandığınızda ne için uyandığınız gayesi sizinle olsun.
• Teşekkür etmeyi bilin.

ikigai-2-.jpg

Kısacası İkigai; hayata yüklediğiniz anlamların tek kelimelik halidir. Tek kelimede toplanmış bütünüdür. Hayata güzel anlamlar yüklemeye devam edin. Göreceksiniz ki; anlamlardan daha anlamlar çıkararak hayatınızı daha da güzelleştirebilirsiniz.

Okuma önerisi: Ikigai-Japonların Uzun ve Mutlu Yaşam Sırrı

Kaynak: gaiadergi.com

Bu konuyu yazdır

  Doğum Yılınızın Son Rakamı Ne?ORakam Sizinle Alakalı Birçok Özelliği Ortaya Çıkarıyor
Yazar: Magnetho - 15-12-2017, Saat: 16:55 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Doğduğumuz yılın hayatımızdaki etkisi oldukça büyüktür; özellikle de son rakamı. 0’dan 9’a kadar tüm rakamlara karşılık gelen; hava, ateş, toprak, tahta ve su olmak üzere elementler mevcuttur. Bu elementler, insanların karakter özellikleri ve kişilik yapılarıyla ilgili birçok bilgiyi açığa çıkarabilme özelliğine sahiptir.

Şimdi doğum yılınızın son rakamını ele alarak elementinizi bulmalısınız. Örneğin 1987 yılında dünyaya geldiyseniz, bu tarihin son rakamı olan “7”yi seçin; 7 rakamı ateş elementine girer. Elementinizi bulduktan sonra özelliklerinizi okumaya başlayabilirsiniz.

dogum-gununden-karakter-testi1.jpg

Element #1 : HAVA (rakam:0-1)
Örnek: 1980, 1981, 1990, 1991

Hava elementine ait bir enerjide dünyaya geldiyseniz, güçlü ve sağlam bir karaktere sahipsinizdir. Aynı zamanda, özgürlükçü bir kişiliğiniz vardır ve ağzınız da oldukça sıkıdır. Kendi kararlarınız doğrultusunda hareket etmeye oldukça heveslisinizdir. Tutarlı ve aşkla yaşamak istersiniz.

Bunun dışında, sizler hayatta tam olarak ne istediğini bilen insanlarsınız. Amaç ve hedeflerinizi gerçekleştirmek uğruna her şeyi yapabilirsiniz. Ayrıca, güce, lüks eşyalara ve paraya olan arzunuz ön plandadır ve bu da sizler için bir dezavantaj olabilir. Son olarak, sizler hatalara tahammül edemeyen azimli bir yapıya sahipsinizdir.

Element #2: SU (2-3)
Örnek: 1992,1982,1993,1983,1972,1973

Su elementi enerjisiyle doğan insanlar merhametli, cazibeli ve sempatik olurlar. Gelişmiş bir hayal kurma yeteneğine sahip, oldukça becerikli insanlardır. Siz bu enerjide dünyaya geldiyseniz, sanatla alakalı mesleklerde oldukça başarılı olursunuz. İç güdüleriniz son derece gelişmiştir ve olağanüstü düzeyde detay odaklı hareket edersiniz.

Element #3: TAHTA (4-5)
Örnek: 1984, 1974,1994, 1985,1975,1995

Tahta elementi enerjisinde doğanlar kendinden emin ve gayretli insanlardır. Siz de bu rakamların enerjisini taşıyorsanız, özgünlüğe ve yeni tecrübeler edinmek için tam anlamıyla can atıyorsunuz demektir. Dünyayı tuhaf yerleriyle ve bilmeceleriyle keşfetme hayalini kurarsınız daima. Bununla birlikte, asla bencil ve egoist davranışlar sergilemezsiniz.

Element #4: ATEŞ (6-7)
Örnek: 1976, 1986, 1996, 1977, 1987, 1997

Ateş elementi enerjisi altında dünyaya gelen insanlar gerçek birer maceraperesttirler ve hayatta daima dünya turuna çıkmayı hayal ederler. Bir şeylere, düşünmeden ve çok hızlı bir şekilde karar verme ve atılma huyları vardır.
Bununla birlikte, eğer siz de bu rakamların enerjisiyle dünyaya geldiyseniz, insanları nasıl ikna edeceğini iyi bilen sevimli ve doğal birisinizdir

Element #5: TOPRAK (8-9)
Örnek: 1978,1988,1998,1979, 1989,1999

Toprak elementi enerjisinde dünyaya gelen insanlar güvenilir ve girişkenlerdir. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünürler ve mantıksız olan hiçbir şey yapmamaya çalışırlar. Siz de bu rakamların enerjisiyle dünyaya geldiyseniz, planlı yaşayan, disiplini ve düzeni seven bir yapınız vardır. En büyük korkunuz alışılmadık ve bilinmedik durumlardır.

http://filoji.com/dogum-yilinizin-son-rakami-ne-o-rakam-sizinle-alakali-bircok-ozelligi-ortaya-cikariyor/

Bu konuyu yazdır

  Piramitlerin İnşasında Kullanılan Ölümsüz Kayalar
Yazar: EvrimBilge - 15-12-2017, Saat: 15:59 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

RA grubu ile soru cevap

Soru:  Piramitlerin inşa edilmesinden siz mi sorumlu idiniz ve piramitlerin amacı ne idi?

RA: Büyük piramitler, bizim Bir'in güçlerini kullanabilmemiz

sayesinde inşa edildiler. Taşlar canlıdır. Ama sizin uygarlığınızın

insanları bu gerçeği anlayamamışlardır. Piramitlerin

iki amacı vardı:

Birincisi;

Arınmak ve Bir'in Yasası'na kanal oluşturmak

isteyenler için uygun inisiyasyon merkezleri meydana getirmek.

İkincisi;

Biz bundan sonraki adımda inisiyeleri yardım etmek istedikleri insanları ve gezegenin kendisini tedavi etmeye yöneltmek istiyorduk. Kristalle yüklenmiş piramitler ve inisiyeler, gelen Tek Yaratılış'ın enerjisiyle gezegensel akıl/beden/ruh'un çok yönlü çarpıklığını dengelemek üzere tasarlanmışlardı.

Bu arada, Konfederasyon üyesi diğer kardeşlerimiz de Dünya'nın dört bir yanında (Dünya'nın çevresinde bir halka oluşturacak şekilde) kristal taşıyan başka yapılar inşa etmişlerdi. Böylece, onların da katkılarıyla çalışmamıza devam edebildik.

2.jpg

SORU: Geçen celsede, bu celsede sormak için sakladığımız

iki soru vardı; biri Giza'daki Büyük Piramit'in tepesinde bulunan

taş kapakla ilgili, diğeri de sizin piramitleri meydana getiren ağır blokları nasıl oynattığınızla ilgili. Bu soruların Bir'in Yasası açısından önemli olmadıklarını biliyorum ama -eğer hatalıysam lütfen beni düzeltin ve gerekli öneriyi yapın- ben bu soruların, sonunda bir kitapta toplanacak bu

bilgileri okuyacaklar için kolay bir başlangıç ve giriş oluşturacakları sonucuna vardım

RA: Büyük Piramit adı verilen piramidin iki tane taş kapağı

vardı. Bir tanesini biz tasarlamıştık ve "granit" adını verdiğiniz

malzemeden yapılmıştı. Bunun yapılmasının nedeni

kristal özellikleri taşıması ve atmosferinizin doğru bir biçimde

akması için, sizin deyiminizle bir "baca" görevi yapmasıydı.

Biz sizin yoğunluk katınızı terk ettiğimiz sırada orijinali

kaldırılmış ve yerine, kısmen altından yapılmış bir kapak

konmuştu. Bu, piramidin özelliklerini hiçbir şekilde değiştirmedi;

bu, yapıyı hükümdarlara ait bir yer olarak kullanmak

isteyenlerin isteklerinden doğan bir saptırmaydı yalnızca.

Bu sorunuzun üzerinde daha fazla durulmasını istiyor

musunuz?

SORU: Baca sözcüğü ile neyi kastettiniz? Bunun özel amacı neydi?

RA: Atmosferinizin doğru bir akımı vardır ki bu az da olsa

söz konusu yapının havasını tazeler. Bunu sağlamak için,

hava akımı kanalları yapılmıştı. O şekilde yerleştirilmişlerdi

ki hava tazelenirken cereyan olmuyor, tozu dumana katmıyordu.


SORU: Peki taş bloklar nasıl yerlerinden oynatılmışlardı?

RA: Yaratılmış her şeyin yapısında bulunan faaliyeti gözünüzde

canlandırmalısınız. Bu içsel enerji, sonlu olmakla birlikte,

insanların idrak/sapmalarının anlayabileceğine kıyasla çok büyüktür. Bu, insanlarınızın da çok iyi bildikleri ama üzerinde çok az düşündükleri bir gerçektir.

Bu enerji akıllıdır. Hiyerarşiktir (Nasıl sıra takip edileceğini

bilir). Nasıl sizin akıl/beden/ruh bileşiminiz hiyerarşi

sırasına göre araçlara (bedenlere) yerleşiyor ve böylece içinde

bulunduğu ve zekâ ya da denge düzeyleri giderek yükselen

bu bedenlerin şeklini ya da enerji alanını ve zekâsını aynen

alıyorsa, kaya gibi malzemelerin her bir atomu da aynı

yolu izler.

Eğer bu zekâ ile konuşabiliyorsanız, kaya/bedene ait bu sınırlı fiziksel ya da kimyasal enerji, daha uyumlu bedenlerdeyerleşmiş bulunan sonsuz enerjiyle temasa geçer.Bu bağlantı kurulduğunda artık isteğinizi bildirebilirsiniz.Kaya-olma-durumu'nun (bu sınırsızlığın) zekâsı, kendi

maddesel aracı ile (içinde bulunduğu fiziksel biçim ile) iletişim

kurar ve istenilen parçalanma ve hareket, kaya-olmadurumunun

enerji alanının, sonluluktan, bizim sonsuzluk dediğimiz bir boyuta doğru yer değiştirmesiyle elde edilir.

Bu yolla, istenen şey, canlı kayada bulunan Yaratan'ın sonsuz idrakinin işbirliği ile elde edilmiş olur. Bu birçok şeyin yapılabilmesini sağlayan bir mekanizmadır ve sizin şu anda, "uzaktan harekete geçirme olgusu" üzerinde yapabileceğiniz mevcut inceleme olanaklarınızla anlaşılabilecek bir konu değildir.

building-blocks-great-pyramid-500.jpg


SORU: Bu bana, benzer bir deyimi hatırlattı; eğer dağları

devirebileceğinize inanırsanız, dağlar devrilir. (İman dağları

devirir.) Bu aşağı yukarı sizin söylediğinizle aynı şeyi söylüyor.

Yani eğer Bir'in Yasası'nı hakkıyla biliyorsanız, bunları

yapabilirsiniz. Doğru mu?

RA: İman ile sonsuz zekâ arasındaki uyumla ilgili düşünceniz

kesinlikle doğrudur. Ancak, bir tanesi ruhsal bir terimdir; öteki ise her şeyi ölçü ve tartıya vurmak isteyenlerin kavramsal sistemleri için belki daha kabul edilebilir bir terimdir.


SORU: O halde eğer bir insan, Bir'in Yasası konusunda bütünüyle

bilgi sahibiyse ve bu yasaya uyarak yaşıyorsa, piramitler inşa etmek gibi şeyleri sırf zihinsel güçle gerçekleştirmesi olağan sayılır. Böyle mi anlamam gerekiyor?

RA: Bir noktada yanılıyorsunuz. Bir'in Yasası'na uygun olarak elde edilebilecek bireysel güç ile, Bir'in Yasası'mn, birleşmiş akıl/beden/ruhlar (ya da bir toplumsal bellek bileşimi) tarafından idraki arasında fark vardır.

İlkini ele alırsak, bütün kusurlardan arınmış olan bir birey dağları devirebilir. Kütlenin birlik idrakinde ise her bireyin kabul edilebilir oranda sapmaları olması halinde bile, kütle zihni yine de dağlan devirebilir. Tekâmül, sizin şimdi peşinde olduğunuz idrak düzeyinden sevgi yasalarının yönettiği ve ışık yasalarını arayan bir idrak düzeyine doğrudur.

Işık Yasası'yla titreşenler, Bir'in Yasası'nı ararlar. Bir'in Yasasıyla

titreşenler ise Sonsuzluk Yasası'na erişmeye çalışırlar.

Bireysel benliğin var olan her şeyle birleşip bu birlik içinde erimesinden sonra ne olduğunu söyleyemeyiz; çünkü biz hâlâ Ra'yız ve var olan her şey olmayı arıyoruz. Böylece yolumuz ileriye doğru gitmektedir.

SORU: Piramitler, birçok kişinin ortak faaliyeti, ortak etki

gücüyle mi inşa edildiler?

RA: Bizim düşündüğümüz/inşa ettiğimiz piramitler toplumsal

bellek bileşimimiz tarafından oluşturulan düşünce-

formlarıyla inşa edilmişlerdir.

piramit4ff6.jpg


SORU: O halde kayalar bulundukları yerde meydana getirildiler,

başka yerden oraya taşınmadılar, doğru mu?

RA: Sizin deyiminizle Büyük Piramit'i biz ölümsüz kayadan

yaptık. Diğer piramitler ise bir yerden diğerine götürülen kayalardan yapıldılar.


SORU: Ölümsüz kaya nedir?

RA: Eğer düşünce-formları kavramını anlayabiliyorsanız

şunu da anlarsınız: Düşünce-formunun sapması (biçimi) kayadaki

malzemelerin meydana getirdiği enerji alanlannınkine

göre çok daha düzgündür. Zira kayalar da, yine düşünceformları

vasıtasıyla, düşüncenin sonlu enerjiye dönüştürülmesi

ve bunun, düşünce-formunun bu sapma (illüzyon) düzeyinde

yansıtılması yoluyla meydana getirilmişlerdir.

Size daha yararlı olacak şekilde yanıt verebilir miyim?


SORU: Aslında hiç önemli değil ama, piramidin bir kerede

oluşturulmuş tek bir form olarak değil de birçok bloğu bir

araya getirerek inşa edilmesinin nedenini merak ediyordum.


RA: Bizim Bir'in Yasası'nın en önemli sapmalarından biri olduğuna

inandığımız bir yasa var. Bu da Karışıklık Yasası-

'dır. Siz buna Özgür İrade Yasası dersiniz. Biz bir şifa makinesi

ya da en yüksek derecede etkili olacak bir zaman/uzay

orantısı kompleksi yapmak istemiştik. Ama bunun gizemini

öğrenmeye çalışanlar tarafından, mucizevi bir piramitin yaratıcısı

sıfatıyla bize tapınılmasını istemedik. Bunun için de

düşünceyle yapılmış gibi değil de maddesel olarak inşa edilmiş

gibi görünürler.

SORU: O halde Büyük Piramit'ten söz ettiğinizde, esas olarak

bir şifa makinesinden söz ediyorsunuz; ayrıca onun bir

inisiyasyon yeri olduğunu da söylediniz. Bunların ikisi bir ve

aynı kavram mıdır?

RA: Şifayı doğru olarak kullanabilmek, Sonsuz Yaratan'ın

sevgi/ışığının içinden akabileceği arınmış ve ona adanmış bir

kanal ya da enerji kaynağının varlığını gerektirir. Bunun

için de aklı, bedeni ve ruhu Yaratan'ın hizmetine hazırlamak

için inisiyasyon yöntemi gerekmiştir. İkisi bir bütündür.


SORU: Piramitin biçimi inisiyasyon sürecinde bir rol oynar mı?

RA:  Başlangıç olarak şunları söyleyebiliriz: İnisiyasyon süreci

içinde piramidin iki ana işlevi vardır.

Bir tanesi bedenle ilgilidir. Bedenin inisiye edilebilmesi için önce zihnin inisiye edilmesi gerekir. Aklın gerçek kimliğini oluşturan karakter

ve kişilik keşfedildikten sonra sıra, bedeni her yönüyle tanımaya gelir. Böylece bedenin çeşitli fonksiyonlarının anlaşılması ve onlardan sıyrılarak kontrol altında tutulabilmeleri mümkün olur.

Şu halde piramidin ilk kullanımı, duyusal girdileri gidermek amacıyla yapılır; yani, beden bu suretle bir anlamda ölür ve başka bir yaşam başlar.


Don Elkins ile RA hakkında

Araştırma grubumuz, "Ra" denen dünyadışı bir ırkla iletişim kurmak için benim "ayarlanmış trans telepatisi" adını vermeyi tercih ettiğim bir yöntemi kullanmaktadır. Ra tarafından da tercih edildiği için İngilizce'yi kullanmaktayız. Aslına
bakarsanız, Ra benden daha iyi İngilizce biliyor!

Ra, bundan yaklaşık 11.000 yıl önce, dünyalıların zihinsel gelişimine yardım etmek amacıyla, bir çeşit dünyadışı misyonerler olarak dünyaya indi. Bu amacına erişemeyen Ra yeryüzünden çekildi, fakat bu gezegendeki faaliyetleri yakından izlemeye devam etti.

Bu nedenle Ra, dünyamızın tarihi, konuşulan diller v.s. konusunda çok bilgilidir.
Ra'nın nasıl bir şey olduğunu, yani onun doğasını anlamak çok güçtür. Ra, altıncı yoğunluk derecesinde bulunan bir toplumsal bellek bileşimidir.

Şu anda dünya, tekâmül aşamasında, üçüncü yoğunluk derecesinin sonlarına yakın bir yerde bulunduğuna göre, Ra bizden üç tekâmül devresi daha önde demektir. Başka bir deyişle, Ra'nın şu andaki durumu, dünyalılara göre milyonlarca yıl ilerideki bir aşamadır. Bundan 11.000 yıl önce Ra'nın insanoğlu ile iletişim kurmakta zorlanmasına şaşmamak gerek. Şu andaki "aydınlanmış" durumumuzda bile aynı sorun varlığını sürdürmekte

RA BİLGİLERİ AKAŞA YAYINLLARI  1. KİTAP Don Elkins

Bu konuyu yazdır

  Adı Soyadı da Varmış! Papa Şeytanın Gerçek Bir Kişi Olduğunu Açıkladı, Herkes Şaşırdı
Yazar: EvrimBilge - 15-12-2017, Saat: 02:05 - Forum: GÜNCEL HABERLER - Yorum Yok

Katolik Kilisesi lideri Papa Francesco'nun, şeytanın sis gibi bir şey değil gerçek bir kişi olduğunu ve onunla diyaloğa girilmemesi gerektiğini söylemesi herkesi şaşırttı.

Katolik Kilisesi lideri Papa Francesco, şeytanın sis gibi bir şey değil, gerçek bir kişi olduğunu söyledi ve "Şeytanla diyaloğa girerseniz kaybolursunuz. O bizden daha akıllıdır" dedi.

"ŞEYTAN BİR KİŞİDİR"

İtalyan Katolik Kilisesi'nin televizyon kanalı TV2000'de dün akşam yayınlanan bir programda Papa, bir din adamı ile sohbeti sırasında şeytan kavramından söz etti. "Şeytan kötülüktür. Milano'daki sis gibi değildir. Yayılan bir şey değildir, bir kişidir" diyen Papa, şeytanla iletişimden kaçınılması gerektiğini de söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Kesinlikle emin olduğum bir şey söylemek istiyorum: Şeytanla diyaloğa girilemez. Şeytan'la diyaloğa girerseniz kaybolursunuz. O bizden daha akıllıdır. Sizi altüst eder, başınızı döndürür ve kaybolursunuz"

"ADI VE SOYADI VAR"

Programı sunan Don Marco Pozza'nın "Yani şeytanın bir adı ve soyadı olduğunu mu söylüyorsun?" diye sorması üzerine de Papa "Evet, eminim" diye cevap verdi.


papa-buyuk-bir-dunya-savasi-cikabilir-h1...d87965.jpg



İNSANLARA NAZİK DAVRANIYORMUŞ

Papa ayrıca şeytanın "nazik davranarak" insanların aklına girdiğini de söyleyerek, "Eğer ne olup bittiğini vaktinde fark etmezseniz sonu kötü olur" dedi.

Papa Francesco daha önce de birçok defa şeytandan söz etmiş ve "Yeni nesiller, şeytanın bir mit, bir figür olduğuna, bir fikir olduğuna, kötülük fikri olduğuna inandırıldı. Ama şeytan vardır ve onunla mücadele etmeliyiz" diye konuşmuştu.

KATOLİKLER İÇİN ŞAŞIRTICI

Papa Francesco, 2013 yılında Vatikan'da hasta bir kişinin başına dokunarak dua etmiş ve bu dua "şeytan çıkarma ayini" olarak yorumlanmıştı.

Papa geçen hafta da, "Padre nostro" (Latince: Pater Noster - Babamız) duasında, insanı günah işlemeye yönlendirenin Tanrı olduğu yönündeki ifadelerin yanlış tercüme ürünü olduğunu söyledi ve "Bizi günaha yönlendiren şeytandır" dedi. Vatikan uzmanları, Papa Francesco'nun şeytanın gerçek bir kişi olduğu şeklindeki görüşünün birçok Katolik için bile şaşırtıcı olabileceğini söylüyor.


Cizvit tarikatından olan Papa Francesco'nun şeytanla ilgili fikirlerinde, bu tarikatın eğitimini almasının etkili olduğu belirtiliyor.

KAYNAK : sondakika.com
                  hurriyet.com.tr

Bu konuyu yazdır

  Umudunuzu Kaybetmiş Durumdaysanız Hayatınızı Değiştirecek Bu Metodu Mutlaka Uygulayın
Yazar: EvrimBilge - 14-12-2017, Saat: 20:39 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Herkesin sıkıntılı günleri olur, aklımıza karamsar ve kasvetli düşünceler gelir. Bu zamanlarda hayat anlamsızmış gibi gelir. İki yazar, Esther ve Jerry Hicks böyle zamanlar yaşadığınızda elinize bir kâğıt kalem almanızı ve ‘’Focus-Wheel’’ metodu oluşturmanızı öneriyorlar. Güvenin, bunu yapmak gerçekten işe yarayacak.

focus-wheel-filoji-ornegi.jpg

‘’Focus-Wheel’’ metodu nasıl yapılır?

Öncelikle kâğıda büyük bir daire çizin. Daha sonra çizdiğiniz bu dairenin tam ortasına çapı 5 cm civarında olacak daha küçük bir daire çizin. Arkanıza yaslanın, rahatlayın ve dikkatle kâğıdın tam ortasındaki küçük daireye bakın. Gözlerinizin tamamen daireye odaklandığını hissedin.

Şimdi, bir an gözlerinizi kapatın. Dikkatinizi sizde negatif duygular oluşturan olaylara çevirin. Yapmak istemediğiniz veya tekrar yaşamak istemediğiniz şeyleri belirleyin.

Şimdi de kendinize ‘’Neyi yapmak istemediğimi biliyorum artık. O halde ne yapmak istiyorum?’’ demenin tam zamanı. Yapmak istediğiniz şeyleri net bir şekilde belirlemeye çalışın. İsteğinizi veya hedefinizi kısa bir ifade şeklinde formülleştirin ve kâğıdın tam ortasındaki küçük daireye yazın.

focus-wheel-teknigi-filoji.jpg

Küçük dairenin çevresine hedefinizle ilgili düşüncelerinizi, gerçekleştikten sonra olacak sonuçlarını ve modunuzu yüksek tutacak şeyleri yazın.  Saat 12’den başlayın (bir saate baktığınızı varsayın), saat yönünde 1,2,… diye size pozitif duygular verecek 12 tane ifade yazın.

Örneğin; kilo vermek istediğinizi söyleyin. Küçük dairenin tam ortasına bu amacınızı yazın. Daha sonra tüm motivasyonlarınızı öyle bir şekilde yazın ki en son bölüme geldiğinizde, bu hedefe ulaşacak yeteneğinizin olduğunu hissedin. Başaracağınızdan şüphemiz yok!

focus-wheel-teknigi-filoji-com-1.jpg

‘’Focus-Wheel’’ çok verimli bir metottur çünkü bilinçli bir şekilde yazdığınız ifadeleri zaten seçmiş olursunuz. Bu ifadeler kendiniz için doğru olduğunu düşündüğünüz inançları temsil ederler ve isteklerinizle aynı yöndedirler. Kâğıdın tam ortasındaki hedefe odaklanın. Tüm hedeflerinizin gerçekleşebileceğini göreceksiniz. İstediğiniz her şeyi başarabilirsiniz. Sadece ilk adımı atın!

Kaynak:filoji.com/umudunuzu-kaybetmis-durumdaysaniz-hayatinizi-degistirecek-bu-metodu-mutlaka-uygulayin-focus-wheel/

Bu konuyu yazdır