Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 1317 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 1317 Ziyaretçi
|
Son Aktiviteler |
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 546
|
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 491
|
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 905
|
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 822
|
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,791
|
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 9,227
|
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,565
|
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,458
|
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,740
|
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 2,009
|
|
|
NİYET ÖRNEKLERİ... |
Yazar: EvrimBilge - 08-01-2018, Saat: 21:49 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
NİYET ÖRNEKLERİ… bir şeye kesin karar verdiğinizi ve bunu yapmak istediğinizi deklare etmektir.
Niyet etmek, bir şeye kesin karar verdiğinizi ve bunu yapmak istediğinizi deklare etmektir.
Niyet ederken bazı kurallara dikkat etmelisiniz. Doğru şekilde edilmiş niyet çok güçlü sonuçlar verir.
NİYET ÖRNEKLERİ???
SEVGİ İÇİN❤
“Hayatımı şu andan itibaren sevgi ve güzellik enerjisi ile dolduruyorum.
Kendimi sevmeye, başkalarını sevmeye ve evreni sevmeye karar veriyorum.
Evrenden bana gelen sevgi enerjisini mutlulukla kabul ediyorum ve sevgi içinde bir hayat sürmeye niyet ediyorum.
Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı ve bunun için teşekkür ediyorum.”
( Ben sonuna bunun için teşekkür ediyorum ve Allah’a şükrediyorum diye ekliyorum. İsteyenler her niyetin sonuna bunu ekleyebilirler. Bu kişisel inançla ilgili olduğu için kalıba yazmadım.)
REFAH İÇİN?
“Refah, bolluk ve bereket içinde yaşamayı seçiyorum.
Paramı huzurla edinmeyi ve huzurla harcamayı kabul ediyorum.
Zengin bir yaşam sürerek, başkalarını da zenginleştirmeye niyet ediyorum.
Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı ve bunun için teşekkür ediyorum.”
*Not: Dikkat edin, burada zenginleşip, başkalarını da zenginleştirmeye niyet ediyorum cümlesinde kabul ettiğim şeyi açıkca yazdım. Zenginleştikçe kabul ettiğim bu kuralı da uygulamak zorundayım. Aksi halde niyetim geçerliliğini kaybeder. Bu benim kişisel niyetim olduğu için yazdım ama sizin için uygulamak zor olacaksa, aşağıda parayla ilgili verdiğim diğer niyeti yapın. Niyetinizde söz verdiğiniz kurallara uymak zorundasınız bunu unutmayın.
“Bolluk ve bereket içinde yaşamayı seçiyorum.
Evrenden bana gelen zenginliği sevgiyle kabul ediyorum.
kabul ettiğim bu zenginlik için evrene sevgilerimi gönderiyorum.
Refah içinde yaşamaya tüm kalbimle niyet ediyorum.
Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı ve bunun için teşekkür ediyorum.”
*Not: Bu niyette de evrene sevgi göndermeyi kabul ediyorum. Alma ve verme dengesi gereği, sizde ne vereceğinizi belirtmelisiniz. Bu niyeti yapanlar sevgi meditasyonu yapmak, başka canlıları sevmek, sevgi enerjisini daha fazla üretmek zorundadırlar. Bunu yapamazsanız yapabileceğiniz bir şeyi siz koyun ama bu fakirlere yardım edeceğim gibi bir şey olmasın Yapabileceğiniz bu benim yukarıda verdiğim niyeti yapın daha iyi. Aşağıdaki tüm niyetlerin hepsinde kabuller vardır, lütfen bunlara dikkat edin, tek tek yazmayacağım ama neyi kabul ettiğinizi bilin, eğer kabul etmiyorsanız, siz kendinize göre yeni bir niyet hazırlayın, bunları kullanmayın.
EVLİLİK İÇİN❤
“Mutlu bir evlilik yapmayı, eşimle uyum ve denge içinde yaşamayı seçiyorum.
Eşimi mutlu ettiğim gibi, kendimi ve sevdiklerimi de mutlu etmeyi kabul ediyorum. Bütün kalbimle ve beynimle evet diyeceğim, evleneceğim kişinin hayatıma girmesi için şimdi güçlü bir şekilde niyet ediyorum.
Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı ve bunun için teşekkür ediyorum.”
” Eşimle evliliğimizin mutlu ve uyumlu olmasını seçiyorum.
Eşimi sevmeyi ve onu desteklemeyi kabul ediyorum.
Eşimin bana sevgi, saygı ve anlayış göstermesini tüm kalbimle istiyorum ve bu isteğimi elde etmeye kesin olarak niyet ediyorum.
Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı ve bunun için teşekkür ediyorum.”
SAĞLIK İÇİN
“Her geçen gün daha da iyi olmayı ve sağlığımın mükemmel olmasını seçiyorum. Sağlığımı korumayı ve sağlıklı olmanın tadını çıkartmayı kabul ediyorum.
Tam olarak sağlığıma kavuşmaya bütün benliğimle ve yüreğimle niyet ediyorum. Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı ve bunun için teşekkür ediyorum”
ZİHİNSEL HUZURSUZLUK VE KARMAŞA İÇİN
” Zihinsel olarak sağlıklı, huzurlu ve dengede olmayı seçiyorum.
Güzel şeyler düşünmeyi ve hissetmeyi kabul ediyorum.
Zihnimin olumlu düşünceler üretmesine, huzur içinde dengede olmasına ve kendimle barışık olmaya tüm kalbimle niyet ediyorum.
Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı ve bunun için teşekkür ediyorum.”
BAŞARI?
” İşlerimi başarılı bir şekilde yapmayı ve başarımın başkaları tarafından da takdir edilmesini seçiyorum.
İnsanlara başarmaları için destek vermeyi ve katkı sağlamayı kabul ediyorum.
İşlerimi yaparken başarılı olmaya ve her zaman en iyisini yapabilmeye tüm kalbimle niyet ediyorum.
Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı ve bunun için teşekkür ediyorum.”
İŞE GİRME?
” Yeteneklerime en uygun, başarılı olacağım ve parasal kazancımdan memnun olacağım bir işe girmeyi seçiyorum.
İşimde en verimli şekilde çalışmayı ve iş yerime faydalı olmayı kabul ediyorum.
En kısa zamanda başarılı olacağım ve refahımı yükseltecek bir işe girmeye tüm kalbimle niyet ediyorum.
İşim şu an hazırlanıyor ve niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başlıyor.
Bunun için tüm kalbimle teşekkür ediyorum”
DEPRESYON?
” Mutlu olmayı, kendimi sevmeyi ve hayattan tat almayı seçiyorum.
Mutluluğumu çevremdeki insanlarla paylaşmayı ve sevgimle onları desteklemeyi kabul ediyorum.
Kendimi canlı, yaşam dolu, keyifli ve istekli hissetmeye hemen şimdi burada bütün kalbimle niyet ediyorum.
Niyetimin gerçekleşmeye başladığını biliyorum ve içimde hissediyorum.
Bunun için tüm kalbimle teşekkür ediyorum”
NEGATİF ENERJİLERDEN KURTULMA?
” Tamamen pozitif enerjilerle çevrelenmeyi ve bana zarar veren bütün negatif enerjileri hayatımdan uzaklaştırmayı seçiyorum.
Kendimi olumlu enerjilere açmayı ve güzel enerjiler üretmeyi kabul ediyorum.
Bana zarar veren tüm olumsuz enerjileri şimdi kendimden uzaklaştırmaya ve bu enerjilerden korunabileceğim çok güçlü bir enerji kalkanına sahip olmaya hemen şimdi bütün kalbimle niyet ediyorum.
Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı ve bunun için teşekkür ediyorum.”
OLUMLU DEĞİŞİM İÇİN❤
” Hayatımın tamamen olumlu bir şekilde değişmesini ve bu değişime kolaylıkla uyum sağlayabilmeyi seçiyorum.
Bu değişimin benim, ailemin ve bütünün hayrına olmasını kabul ediyorum.
Hayatımın iyi ve güzel bir şekilde hızlı olarak değişmesine bütün kalbimle niyet ediyorum.
Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı ve bunun için teşekkür ediyorum.”
KİLO VERME?
“Sağlıklı beslenmeyi ve en ideal kilomda olmayı seçiyorum.
Bedenim için en iyi kiloya ulaşınca, doğru beslenerek ve bedenime iyi bakarak kilomu korumayı kabul ediyorum.
Hemen şimdi hızlı ve sağlıklı bir şekilde kilo vermeye başlamaya ve en kısa zamanda ideal kiloma ulaşmaya tüm kalbimle niyet ediyorum.
Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı bunun için teşekkür ediyorum”
ŞANSLI OLMA?
” Şansımın çok artmasını ve evrenden bana şans enerjisinin bol bol gelmesini seçiyorum.
Şanslı bir insan olarak kendim için ve başkaları için olumlu düşünceler üretmeyi ve şansımı herkesin iyiliği için kullanmayı kabul ediyorum.
Her gün daha da şanslı olmaya ve şansımı daha fazla fark etmeye hemen şimdi niyet ediyorum.
Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı bunun için teşekkür ediyorum”
CHAKRA TEMİZLİĞİ?
” Chakralarımın tamamen dengeli ve pozitif enerjiyle çalışmalarını seçiyorum.
Sahip olduğum yüksek pozitif enerjiyi en güzel şekilde ve faydalı alanlara yönelterek kullanmayı kabul ediyorum.
Chakralarımın hemen şimdi nazikçe ve etkili olarak temizlenmesine, dengelenmesine ve pozitif enerjilerle dolmasına niyet ediyorum.
Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı bunun için teşekkür ediyorum”
KAVGALARI SONLANDIRMA
” Sakin, huzurlu ve dengeli ilişkiler içinde olmayı seçiyorum.
Çevremdeki insanlara ve sevdiklerime dengeli bir şekilde yaklaşmayı ve onlara huzur vermeyi kabul ediyorum.
Tüm ilişkilerimde ( buraya falanca ile ilişkimde diye de yazabilirsiniz) uyum, iyilik ve olumlu duygular olmasına ve dostça bağlantılar kurmaya niyet ediyorum.
Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı bunun için teşekkür ediyorum”
İLETİŞİM YETENEĞİNİ ARTTIRMA?
” Kendimi çok iyi ifade etmeyi, duygularımı ve düşüncelerimi en iyi şekilde anlatabilmeyi seçiyorum.
Kendi düşüncelerime ve insanların düşüncelerine değer vermeyi kabul ediyorum. İletişim yeteneğimin artmasına, en güzel cümleleri kurarak konuşabilmeme ve ses tonumu çok iyi kullanabilmeme bütün kalbimle niyet ediyorum.
Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı bunun için teşekkür ediyorum”
ÇOCUKLARLA OLUMLU İLİŞKİ?
” Çocuğumla ( çocuklarımla, kızımla, oğlumla gibi kelimelerde kullanabilirsiniz) tamamen sağlıklı, sevgi dolu ve açık bir ilişki geliştirmeyi seçiyorum.
Çocuğumu anlamayı ve ona hak ettiği değeri vermeyi kabul ediyorum.
Çocuğumla ilişkimde karşılıklı sevgi, saygı, güven ve içtenlik olmasına niyet ediyorum. Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı bunun için teşekkür ediyorum”
AŞK ACISINI UNUTMAK
” Falanca ile ilgili yaşadığım olumsuz duyguları hayatımdan tamamen uzaklaştırmaya niyet ediyorum.
Bundan sonra benim için en doğru insanı hayatıma çekmeyi ve bu insanla sevgi dolu bir ilişki kurmayı kabul ediyorum.
Şu anda falancayla ilgili hissettiğim tüm olumsuz duygulardan, acılardan yada beni rahatsız eden her şeyden tamamen kurtulmaya tüm kalbimle niyet ediyorum.
Ondan tamamen arındım, temizlendim ,uzaklaştım…. Ve bunu teyit ediyorum.
Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı bunun için teşekkür ediyorum”
İŞ YERİNDE HUZUR İÇİN
” İş yerimde tamamen dengeli ilişkiler kurmayı , iş arkadaşlarımla, ( ve patronumla kelimesini de ekleyebilirsiniz) en doğru şekilde iletişim geliştirmeyi seçiyorum.
İş arkadaşlarıma değer vermeyi ve onların iyiliğini düşünmeyi kabul ediyorum.
İş yerimde hepimizin iyiliğine olacak şekilde huzurlu, pozitif ve anlayışlı bir ortamın olmasına niyet ediyorum.
Niyetim hemen şimdi gerçekleşmeye başladı bunun için teşekkür ediyorum”
Tüm niyetlerinizin gerçekleşmesi dileğiyle sevgiler…
|
|
|
Türkiyede ışık saçan yabancı cisimlerin uçması üzerine F-16’lar alarma geçirilmiş |
Yazar: EvrimBilge - 08-01-2018, Saat: 00:48 - Forum: UZAYLILAR
- Yorum Yok
|
 |
Türkiye – Suriye sınır hattında 1999 yılında ışık saçan yabancı cisimlerin uçması üzerine, bölgeye F-16 savaş uçakları ve helikopterle Özel Kuvvetler Komutanlığı timinin gönderildiği ortaya çıktı.
Diyarbakır'da, 1999- 2001 yılları arasında 7. Kolordu Komutanı olarak görev yapan ve 2003'te Harp Akademileri Komutan Yardımcısı iken korgenerallikten emekliye sevk edilen Korgeneral Doğan Temel meslek anılarını ‘Torunum Sana Hangi Birilerini Anlatsam' adlı kitapta yazdı. Doğan Temel, ‘Balyoz Davası'ndan da tutuklu kalmıştı.
İKİ AYRI KARAKOL TESPİT ETMİŞ
Kitapta, ‘güneydoğu, terör, Kıbrıs ve irtica' konularında değerlendirmelerini yazan emekli Korgeneral Temel, 1999 yılında Türkiye — Suriye sınırında yapılan bir operasyonun detaylarını yazdı.
Kitapta o dönem TSK'da ‘UFO‘ şüphesi yaratan cisimleri şöyle anlattı:
"Mardin'in Nusaybin ilçesi yakınında, Suriye hududundan iki ışıklı cismin havadan hududumuzu geçtiği bilgisi geldi. Kolordu Harekat Merkezi'nden durumu takip ediyordum. Değerlendirmelerimiz biri önde, diğeri arkada onu takip eder görüntüsü veren bu iki ışıklı cismin, Suriye helikopterleri olduğu şeklindeydi. Suriye hududunda, birbirinden tamamen uzak ve farklı iki hudut karakolunda, gece görüşlü termal kameraların, yine birbirinden habersiz olarak kaydettikleri görüntüler son derece ilginçti. İki meçhul ışıklı cisim; zaman zaman biri diğerini kovalar gibi, zaman zaman aniden havada asılı durarak veya aniden hızlanıp ayrılarak hareket ediyor, bazen bir köye yaklaşıyor, bazen sarı-turuncu-mavi-yeşil ışıklar çıkararak iniş yapıyor görüntüleri veriyordu. Diyarbakır'daki 2'nci Taktik Hava Kuvvetleri'nden, hazır bekleyen iki F-16'nın bölgeyi ve ışıklı cisimleri kontrol etmek için havalanmalarını istedik. F-16'ların bölgeye yaklaşırken tüm elektronik sistemlerinin kilitlendiğini ve geri döndükleri bildirildi. Gece yarısı olmuş, hepimiz merak ve biraz da heyecanla olayı takip ediyoruz. Helikopter olsalar, havada bu kadar saat kalmaları veya bu kadar hızlı hareket etmeleri mümkün değildi."

KÖYLÜLER DE GÖRMÜŞ
Emekli Korgeneral Temel kitabın devamında operasyonu anlatırken, durumu yerinde incelemesi için Özel Kuvvetler Alay Komutanı Kurmay Albay H.K. komutasında bir özel timin Black Hawk helikopteri ile Nusaybin ilçesine gönderdiği bilgisini vererek şöyle devam etti: "Bu arada meçhul cisimlerden birinin, Nusaybin'in kuzeyinde bir köyün yakınlarına indiği köye yakın jandarma karakolu kule gözetleme nöbetçisi tarafından bildirildi. Özel Kuvvetleri bildirilen köye yönelttim. Özel tim, zorunlu olarak helikopterden inip yaya olarak köye ulaştığında, indiği söylenen cisim kaybolmuş fakat köylülerce de görülmüştü. Kovalamaca sabahın ilk saatlerine kadar devam etti ve sonunda iki cisim Diyarbakır istikametinde gözden kayboldu. Sabah ilk işim, olayı görüntüleyen termal kamera uzmanlarını ve ilgili birlik komutanlarını yanıma çağırarak bizzat dinlemek oldu."
TERMAL KAMERA UZMANLARI: İKİ YANI ISIRILMIŞ ELMA
Doğan Temel, termal kamera operatörlerini konuyla ilgili dinlediğini belirterek şöyle devam etti: Uzman erbaş gördüğü cismi; ‘İki yanı ısırılmış elma koçanı şeklinde, altından turuncu, yeşil, mavi ışıklar çıkarıyordu' diyerek tanımladı. Diğer operatör astsubay ve görgü tanıkları da benzer şeyler söyledi. Görgü tanıkları çoktu; hudut karakolları, Özel Kuvvetler Alay Komutanı ve timi, jandarma karakolu görevlileri ve köylüler. Elimde bir yıl önce Diyarbakır'ın güneydoğusu semalarında görülen dört meçhul cismin çok net çekilmiş bir fotoğrafı vardı. İfadelerle, bu fotoğrafta görülen meçhul cisimler aynen örtüşüyordu; ‘iki yanı ısırılmış elma koçanı' gibi, renkli ışıklar saçıyorlardı."
Emekli Korgeneral Temel kitabında UFO olduğu değerlendirilen cisimle ilgili başından beri üst komutanlıklarına bilgi verdiğini anlatırken şu değerlendirmeyi yaptı: "Çekilen görüntüler, video kasetler ve görgü tanıklarından bazılarını gönderdik. Bu arada, hudut birlik komutanlarına, uygun fotoğraf makineleriyle ertesi günün akşamı için tedbir almalarını ve tekrar görülmeleri durumunda meçhul cisimleri görüntülemelerini istedim. Şırnak'a yakın bir hudut karakolumuz, bu kez kendilerinin oldukça yükseğinde, çok az hareket eden benzer bir cismi tespit ettiler. Ancak, gece çektikleri resim arzu edilen şekilde ve netlikte olmadı."
|
|
|
Baş Melek Ariel Bolluk Bereket Mesajı |
Yazar: Magnetho - 07-01-2018, Saat: 20:06 - Forum: MELEK MESAJLARI
- Yorum Yok
|
 |
Baş Melek Ariel Bolluk Bereket Mesajı
Sevgili dostlarım,
Bolluğu – bereketi yaratmayı hepiniz istiyorsunuz ama gözden kaçırdığınız bir şey var; Kendi gücünüz!
Kendi gücünüzü kullanmaktan kaçıyorsunuz ve bu tüm yaratımlarınızı engellediği gibi bolluk – bereketi yaratmanızı da engelliyor.
Parayı sevin, zenginliği de sevin, hak ediyorsunuz çünkü hepsini.
Korkularınız, yaratmak üzere olduğunuz bereketinizi bile geri gönderiyor adeta. Allah’a güvenin, bizlere güvenin, kendinize ve evrenin şaşmaz dengesine güvenin. Siz güvendiğinizde bolluk – bereket size daha kolay akacak emin olun.
İsteyin bizlerden, ve önünüze çıkardığımız tüm fırsatları korkmadan değerlendirin. Sevdiğiniz işi yapın yada işinizi sevin, o zaman bolluğu deneyimlemeniz kolaylaşacak ve hızlanacak. Aklınızın bile alamayacağı kadar büyük bir zenginlik yaratma potansiyeline sahipsiniz.
Bunu, tam olarak inandığınızda ve güvendiğinizde başaracaksınız. Parayla ilgili sizi yönlendirdiğimiz girişimlerinize adım atmaktan korktuğunuzda ben size cesaret veririm, yeter ki benden bunu isteyin.
Hepiniz buna kâdirsiniz sevgili dostlarım!
Her an yanınızda olan Başmelek Ariel.
Kanallık eden: Selestia Hülya Karayel
Kaynak: selestiaplus.net
|
|
|
5 Farklı Yolla Hayatınızı Yenileyin |
Yazar: Magnetho - 07-01-2018, Saat: 19:59 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM
- Yorum Yok
|
 |
Yaşamın gerçek mücadelesi hayatta kalmak ile ilgilidir. Pek çok canlı hayatta kalabilmek için yollar bulmuşlardır. İnsan ise bunu zekasında bulmuştur. Hayatınızı yenilemek mecburidir. Çünkü yenilenmek size yeni yollar ve fikirler verir...
1- Sizi Memnun Etmeyen Durumlarda Kalmaktan Vazgeçin.
Bir iş olabilir veya ilişkiniz olabilir. Eğer mutlu değilseniz bu durumda kalmayın ve ilk fırsatta durumunuzu değiştirin.
2- Kendiniz için Mücadele Verin.
Çoğu insan kurban rolünde yaşamlarına devam eder. Hayat mücadeledir. Hayatınız için mücadele edin. En iyiye kavuşmanın yolu mücadeleden geçer.
3- Affetmeye ve Unutmaya Razı Gelin.
Neden affedemiyorsun? Bunu mutlaka kendine sor. Hayatta bazı şeyleri affetmez ve unutmazsan yoluna devam edemiyorsun. Bu kendine yaptığın bir zarar. Kendini bu durumda kilitliyorsun...
4- Başkalarına Fedakarlık Yaparken Kendinizi Unutmayın.
Bu hayatta önceliği olan kişi sizsiniz. Bu bencillik değildir. Bu yaşamın kuralıdır. Fedakarlık yapın ama asla kendinizi geri plana atmayın. Unutmayın öncelik sizsiniz.
5- Hiçbir Şey Kendi Kendine olmaz.
Unutma bahçende çiçek istiyorsan ekmelisin. Her şey bir gayret ve uğraşının sonucudur. Sadece dilek dileyerek hayallerini gerçekleştirmen zordur. Ama hayallerin için gayret edersen başarırsın. Durumunu değiştirmek için çalışmalı ve uğraşmalısın.
Kaynak:bilgierdemdir.com
|
|
|
Başımızın üzerinde sihirli noktalar var |
Yazar: Magnetho - 07-01-2018, Saat: 19:53 - Forum: Bilinçaltı
- Yorum Yok
|
 |
Günlük hayatta, ayna karşısında yaptığınız olumlamaların işe yaramadığını mı düşünüyorsunuz? Ya daha derine inmek gerekiyorsa? Özgüven ve değerlilik duygusu üzerine çalışmalar yapan Psikolog ve Enerji Uzmanı Evren Gönenç, başımızın üzerinde bulunan 32 noktaya parmak uçlarıyla bastırılarak “para, güç, şifa, neşe” gibi alanların aktif hale gelebileceğini savunuyor.
Özgüven ve değerlilik duygularının temeli, bilinçaltımızdaki kök inançlarımızda yatıyor. Daha anne karnındayken ya da küçücük bir çocukken bize kodlanan kimi inanışlar, yetişkin hayatımızda aynı sorunları tekrar ve tekrar “kader”miş gibi yaşamamıza neden olabiliyor. Oysa bu döngüyü kırmak mümkün… İşe temelden, bilinçaltından başlayarak elbette. Özgüven ve değerlilik duygusu üzerine yaptığı grup bilinçaltı dönüşüm çalışmalarında farklı teknikleri birleştiren Psikolog ve Enerji Uzmanı Evren Gönenç, Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra altı yıl kadar stratejik planlama danışmanlığı yapmış. “O dönemde de bu yaptıklarını kendime ve insanlara katkı olsun diye yapıyordum. Ancak sonrasında tamamen bu alana geçtim” diye anlatıyor. Kendini şifalandırmak için başladığı NLP, meditasyon ve reiki uygulamalarını diğer eğitimler izlemiş. Gönenç, söze bilinçaltının düşmanımız olmadığı gerçeğini vurgulayarak başlıyor: “Son zamanlarda, ‘Bilinçaltım benim kötülüğüme çalışıyor’ gibi bir fikir oluştu. Aslında tam tersi. Bilinçaltı, bizi korumak için çalışan bir sistem. Ancak, çok ilkel bir sistem olduğu için yaşamda kalıp kalmadığımızla ilgileniyor. Yaşamdaysanız onun için tamam. Mutlu ya da mutsuz, keyifli veya keyifsiz olmanız çok fazla ilgilendirmiyor bilinçaltını. Bununla birlikte bilinçaltı sürekli bir kayıt halinde.” Peki, bu kadar bizi düşünen bir sistem nasıl oluyor da hayatımızdaki olumsuzluklardan, negatif düşüncelerden sorumlu tutulabiliyor? Cevap, Gönenç’in yukarıdaki son cümlesinde gizli aslında. O, örnekler vererek ayrıntılandırıyor durumu: “Seansa gelenler ‘İlişki, para, rahatlık istiyorum’ diyor. Bunlar ne kadar güzel, kulağa ne hoş geliyor, değil mi? Kişiden biraz o durumu hayal etmesini istediğimizde ‘Şimdi çok rahatsın, paran da var. Ne yapıyorsun, etrafında kimler var?’ dediğimizde ‘Yapayalnızım’ diyebiliyor. Buradan neyi öğreniyoruz? Bilinçaltı, para ve yalnızlığı birleştirdiği için kimse yalnız olmak istemeyeceği için parayı dışlıyor.”
“Siz ayna karşısında istediğiniz kadar ‘Ben değerliyim’ deyin, daha alt sistemde daha kök inançta negatif bir şey varsa, bir yere kadar rahatlatıyor.”
Derinlere inilmeli
Bilinçaltındaki bu inanışların değiştirilmesi için yüzeyde değil, daha derinlerde çalışmalar yapılması gerektiğini belirten Gönenç, burada beyin dalgalarının devreye girdiğini söylüyor. Alfa beyin dalgası, meditasyonlarda aktive oluyor ve daha derin bir hale geçmemizi sağlıyor. Günlük yaşamdaki zihinsel faaliyetlerimiz ise beta beyin dalgası frekansında. Bilinçaltının yayın yaptığı frekans ise teta. Beta beyin dalgaları, bizi günlük hayatta dışarıdan gelen ‘reel’ tehditlere karşı koruyor. Gönenç burada “Dışarıdan gerçek reel bir tehdit algıladığım zaman, korku ve kaygı benim için sağlıklı. Zihinsel korkular ise sağlıksız” ayrımının altını çiziyor. “Çocuklar 0-6 yaş arası teta beyin dalgasında oluyorlar. O nedenle hep andalar. Altı yaşından sonra yetişkinlerin şartlanması ve kolektif bilinçte beta beyin dalgası ağırlıkta olduğu için betaya uyumlanıyorlar” diyor.
ACCESS THE BARS İLE YÜKLER TEMİZLENİYOR
Bilinçaltı temizleme terapilerinin faydalarını kısaca özetlemek gerekirse akla ilk gelenler şunlar oluyor: “Kişinin çekirdek/kök negatif inançlarının ve hislerinin temizlenmesi; stres, endişe, korku, doğum travması, fiziksel ve duygusal travmalar, acı beden ve blokajlarından özgürleşmesi; bilinçaltının olumlu his ve inançlar içerecek şekilde yeniden programlanması; aileden/atalardan aktarılmış yüklerin bırakılması; dişil/ eril enerjilerin dengelenmesi ve genel yaşam enerjisinin, kalitesinin yükseltilmesi hedefleniyor.” Bu işlem sırasında birçok yöntemi harmanlayan Gönenç’e henüz pek bilinmeyen “Access the Bars”ı soruyorum. O da, 1990’ların sonunda ABD’li Gary Douglas’ın geliştirdiği, Dr. Dain Heer’in de katkı koyduğu yöntem hakkında şunları söylüyor: “Gary Douglas hayatında daha farklı işler yapabileceğini fark ediyor. Merak duygusu ile bu evrensel sisteme sorular soruyor. ‘Ben yaşamımda ne yapabilirim, kendi yaşamıma nasıl katkıda bulunabilirim, bu yaşama nasıl katkı olabilirim?’ gibi… Yanıt olarak kanallık bilgisi ile bu noktaların ve ne yapması gerektiğinin bilgisi aktarılıyor. Yöntem, başımızda bulunan noktalara dokunmak üzerine kurulu.”
Fazla yargı, sistemi ağırlaştırıyor
Gönenç, başımızın üzerinde para, güç, kontrol, şifa, neşe, hüzün, farkındalık, yaşlanma, vücut, cinsellik gibi alanlarla ilgili ilgili düşünceleri, duyguları, inançları ve kararları depolayan 32 enerjetik elektrik şarj noktası bulunduğunu söylüyor. Seans sırasında bu noktaların her birine ya da gerekenlere parmak uçları ile dokunularak aktive edilmesi amaçlanıyor. Uygulama sırasında kişi alfa ve teta beyin dalgası frekansına geçiriliyor. Çok sayıda dosya yüklü olan bilgisayarlardaki sistemin ağırlaşması gibi, fazla yargı barındıran zihinlerin de bu durumdan etkilendiğini vurgulayan Gönenç, “O an bedeninizde akışı hissediyorsunuz. Şöyle bir durum var, bizim her düşüncemizin, genellememizin, yargımızın nöronlar arasında elektromanyetik bir yükü var. Bu elektrik yükünü temizliyoruz, sistemi nötrlüyoruz” diye anlatıyor. Access The Bars’ın 120 ülkede uygulayıcısı olan bir yöntem olduğunu anlatan Gönenç, Douglas ve Heere’ın, ABD, Avustralya, Hindistan ve birçok yerde eğitimci yetiştirdiğini söylüyor.
“Seansa gelenler ‘İlişki, para, rahatlık istiyorum’ diyor. Bunlar ne kadar güzel, kulağa ne hoş geliyor, değil mi? Kişiden biraz o durumu hayal etmesini istediğimizde, ‘Şimdi çok rahatsın, paran da var. Ne yapıyorsun, etrafında kimler var?’ dediğimizde, ‘Yapayalnızım’ diyebiliyor. Buradan neyi öğreniyoruz? Bilinçaltı, para ve yalnızlığı birleştirdiği için ve kimse de yalnız olmak istemeyeceğinden parayı dışlıyor.”
Evren Gönenç çalışmalarını şu sözlerle anlatıyor: “Çalışmalarda bilinçaltında çalışacağımız konuyla ilgili kök inançları değiştirmek için teta beyin dalgası alanına geçmek gerekiyor. Katılımcıları da teta beyin dalgasına geçirerek o alanda kök his ve inançları yeniden yerleştirmeye çalışıyoruz. Teta beyin dalgasında olduğumuz yer, ‘yaratıcı ile bir’ dediğimiz, evrensel kozmik güç ile bir hissettiğimiz çok daha huzurlu, hafif, güvende hissettiğimiz bir alan. Olumlamaları tetada yerleştirmeliyiz. Günlük hayatta, kendi kendimize yaptığımız anlar alfa beyin dalgasında oluyor. Dolayısıyla daha altta, kökte daha sabit bir şey varsa, çok fazla aşağıya inemiyor. Siz ayna karşısında istediğiniz kadar ‘Ben değerliyim’ deyin daha alt sistemde daha kök inançta negatif bir şey varsa, bir yere kadar rahatlatıyor.” Özgüven ve değerlilik hissinin kökeninde “istenmek, yaşam tarafından kabul edilmek ve desteklenmek” arzusunun yattığını anlatan Gönenç, “Özgüven aslında ‘Ben her halimle kabul edilen biriyim’ diyebilmek. Gerçek kendimizle baş başa kaldığımızda kendimize güveniyor muyuz?” diye soruyor.

OLUMLAMA YAPARKEN DUYGUYA DA GİRİN
Kişinin kendi kendine yaptığı bazı olumlamalar, “direnç” geliştirebilir mi? Gönenç burada önemli bir noktayı vurguluyor: “Kişi olumlama yaparken o hisse girmeli ve bunu en az 21 gün boyunca tekrarlamalı. Ancak o zaman alfa frekansında olumlama yapılmış oluyor. Bilinçaltına böyle yerleşebiliyor. Sonra belli bir süre ara verilerek bu olumlamalar yeniden yapılıyor” diyor. Bunun yanı sıra olanı kabul etmenin önemini vurguluyor. Sonra da yapılması gerekeni, anlatırken “Belli bir süre boyunca değersiz hissetmiş olabilirim. Bunu artık yeterince yaptım. Şimdiye kadar böyleydi. Şimdi ve sonra ben değerli hissetmeye izin veriyorum” demek gerektiğini söylüyor. Kişinin öylece nötrlenip olumlu alana geçeceğini ifade eden Gönenç, “Cebimde dolmuş param yokken ‘Ben bereket içindeyim’ demek işe yarayacak bir şey değil. Tam tersi dualite yaratıyoruz orada. Önce kabul etmem gerekiyor. ‘Evet, şu anda böyle. Şu an borcu deneyimliyorum. Artık bunun yerine başka bir şey yaratabilirim. Para yaratmam için ne mümkün? Parayı kabul etmem için ne mümkün?’ diyebilirsiniz” örneğiyle konuyu açıklıyor.
NOKTA KOYMAYIN, SORU SORUN!
Psikolog ve enerji uzmanı Evren Gönenç, söylenen hiçbir sözün kaybolmadığını, bütün bilgilerin kayıt altında olduğunu ve “morfik alan” olarak adlandırılan bu alanın herkese açık olduğunu söylüyor. Ancak buradaki bilgilerden yararlanabilmek için olumlu sorular sormak gerekiyor. Gönenç, “Ben kendi yaşamıma katkısı olacak ne yapabilirim, neyi bilebilirim, öğrenebilirim diye sorduğumuz zaman bunun yanıtı sistemden gelmeye başlıyor” diye örnek verirken sıkça yapılan bir yanlışa da değiniyor: “Biz zihinsel yaşamda cümle kurup ‘nokta’ diyoruz. ‘Şu şöyledir, bu böyledir’ diyoruz. Oysa kuantumda sonsuz olasılıklar alanı var. Söyledikleriniz nokta ile sınırlandırınca olasılıklar sınırlanıyor. Şuna dikkat etmek gerekiyor; birincisi soru sormak, ikincisi gelen yanıtlara açık olmak. İnsanlar ‘Ben neden böyleyim, niye bunu yaşıyorum?’ diye soruyor. Oysa bu sorular beni geçmişteki bir noktaya götürür. Belki anne karnında bir travma yaşadınız, belki iki yaşında hiç hatırlamadığınız bir karar verdiniz, ‘Ben sevilmek için annem gibi olmalıyım’ dediniz belki ve bunu bilmek bir işe yaramıyor. Çünkü insanların farkındalıkları yüksek ama aksiyon alamıyorlar hayatlarında. Access The Bars yönteminde dokunduğumuz noktalarla, algıladığımız ve algıladığımızın ötesinde gerçekleşmiş şeyleri bırakıp iptal ediyoruz aslında. Geçmişe gitmeye çalışmıyoruz, kaynağı bulmaya çalışmadan, an ve andan sonrasında olasılık yaratıyoruz.”
[b]Yazı: Halime SÜREK KAHVECİ[/b]
Kaynak: Pozitif Dergisi
|
|
|
İnsanların “yeniden başlat” tuşu. |
Yazar: Magnetho - 07-01-2018, Saat: 15:25 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Babasından miras olarak çok değerli bir bilgi alan Zu San Li hakkında bir Japon efsanesi vardır: “uzun ömür noktası” veya “yüz hastalığın noktası”. Babasının tavsiyesine uyarak Zu San Li her gün bu noktaya masaj yapmış ve onlarca imparatorun doğumuna ve ölümüne şahit olacak kadar yaşamış. Bu noktaya masaj yapmak, Uzak Doğu’nun binlerce yıldır uygulanan en eski tedavi metodlarından biridir. İnsan vücudunda bir yılın aylarını ve günlerini anımsatan 365 nokta ve 12 majör meridyen vardır. Spesifik noktalara parmak baskısıyla uygulanan akupresur yöntemi belirli organlarla bağlantılı meridyenlerin ve kanalların öğretilerine dayanır. Çin tıbbında vücut bir enerji sistemi olarak görülür ve masaj organların fonksiyonel aktivitelerini ve enerji akışlarını etkileyebilir.

Zu San Li noktasını aktive etmek yenilenme ve iyileşme etkisi yaratabilir, yaşlanmayı önleyebilir. Çin’de bu nokta “uzun ömür noktası” olarak bilinirken, Japonya’da “yüz hastalığın noktası” olarak adlandırılır. Zu San Li Noktasını Nasıl Bulacaksınız? Vücudumuzda Zu San Li noktası diz kapağının biraz altındadır. Bu noktayı doğru tespit edebilmek için elinizi parmaklarınız aşağıya gelecek şekilde aynı dizinizin üstüne yerleştirin. Avuç içiniz dizinizi kaplasın. Örneğin sağ eliniz sağ dizinizin üstünde olsun. Zu San Li küçük tırnağınız ile yüzük parmağınızın tırnağı arasındaki noktadır. Eğer bu şekilde doğru noktayı bulamıyorsanız yere oturup dizlerinizi kendinize çekin. Ayaklarınız hala yerde olsun. Dizinizin altında daha yüksek bir alan fark edeceksiniz, parmağınızı onun üzerine koyup hafifçe bastırın. İşte bu nokta Zu San Li noktasıdır.

Japonlar Neden Bu Bölgeye “Yüz Hastalığın Noktası” derler? Zu San Li noktası bedenimizin alt yarısındaki organların çalışmasını kontrol eder. Adrenal bezleri, böbrekler, cinsel organlar, sindirim kanalının uygun bir şekilde çalışmasından sorumlu bölümlerin içinden geçen omuriliğin fonksiyonlarını yönetir. Zu San Li noktasına masaj yaparak insan sağlığının koruyucusu rolünü üstlenen en güçlü salgı bezleri olan adrenal bezlerinizin (böbrek üstü bezleri) aktivitesini artırmış olacaksınız. Bu bezler kandaki hidrokortizon, adrenalin ve diğer önemli hormonları salgılarlar. “Uzun ömür noktası”na her gün düzenli masaj yaparsanız bedeninizdeki adrenal bezlerinin fonksiyonlarını şu şekilde normalize etmiş olursunuz: Kan basıncının dengelenmesi 2. İnsülin, glikoz seviyelerinin dengelenmesi 3. Vücuttaki inflamasyonun azaltılması 4. Bağışıklık sisteminin düzenlenmesi Zu San Li noktasına masaj yapmanın diğer faydaları: Sağlıklı sindirim sistemi Bağırsak ve sindirim sorunlarının giderilmesi Felç sonuçlarının tedavisi Özgüven kazanılması Stres ve tansiyonun üstesinden gelinmesi İçsel denge Bu noktaya masaj yapmanın cinsel güçsüzlüğe, hıçkırığa, kabızlığa, gastrite ve idrar kaçırmaya da iyi geldiği düşünülüyor. Hatta bağışıklık sistemini güçlendiren bu masajın daha fit ve sağlıklı bir bedene sahip olmayı da sağladığına inanılıyor. Zu San Li noktasına ne zaman masaj yapmalısınız? Bu masaj sabah saatlerinde, öğle yemeğinden önce yapıldığında daha etkilidir. Her diz için saat yönünde dairesel hareketlerle (parmağınızı yavaşça bastırarak ve bastırdığınız noktada bir süre kalarak) yaklaşık 10 dakika kadar yapılmalıdır. Başlamadan önce sakin nefesler alıp vererek ve hislerinize konsantre olarak kendinizi sakinleştirin. Masajı oturur pozisyonda yapın.

Mümkün olduğunca masaja konsantre olun ve şifa sürecinin başlamasına izin verin. Bu masajın uyarıcı bir etkisi vardır. Akşamları Zu San Li noktasına saat yönünün tersine masaj yapanların haftada 400-500 gr kilo verdikleri de söyleniyor. Siz yine de uyarıcı etkisizliğinden dolayı uykunuzu kaçırmaması için yatağa gitmeden önce bu masajı yapmamaya dikkat edin. Yeni Ay zamanı masajın etkisinin arttığı da akupresur uzmanlarının iddialarından biri. Zu San Li noktasına masajı Yeni Ay’dan 8 gün önce her sabah yapmaya başlarsanız yaşlanma sürecini yavaşlatması, bağışıklık sistemini güçlendirmesi ve yukarıda saydığımız faydaları sağlaması söz konusu. Öğle yemeğinden önce bu noktaya yapacağınız masaj hafızanızı, kardiyovasküler ve sindirim sisteminizi de güçlendirebilir. Öğleden sonra ise stres, baş ağrısı, huzursuzluk, uykusuzluk için bu masajı yapabilirsiniz. Not: Saat yönünü ayarlarken masaj yapan siz olduğunuz için kendi açınızdan olmasına dikkat ediniz.
Kaynak: cokacaip.com
|
|
|
Burçların Yaradılışı |
Yazar: Magnetho - 07-01-2018, Saat: 15:12 - Forum: Astroloji
- Yorum Yok
|
 |
Yeryüzünü kocaman bir salon olarak hayal edin, hem maddi hem manevi pek çok hazine ile dolu bir oda. Şimdi de yeryüzünün yanında Tanrı’nın yıldızlı bir lobi yarattığını hayal edin; yeryüzünün tam yanında, mavi gezegenimize bakan, melekler için yapılmış bir bekleme odası… Tanrı oniki çocuğunu, altısı dişi, altısı erkek oniki meleksi varlığını işte bu bekleme odasına davet etmiş.
Yeryüzü denilen hazine yüklü oda ile bekleme odasını birbirinden ayıran büyük kapı çılgınca dönen alevlerden oluşan bir anaformuş. Tanrı çocuklarına şöyle demiş: “İşte sizlerden korumanızı ve hizmet etmenizi istediğim yeryüzü. Adanmışlığınızı ve gelecekteki çalışmalarınızı takdir edişimin bir simgesi olarak her biriniz sırayla hediyeler odasından taşıyabildiğiniz kadar hediye alabilirsiniz.
Aldıklarınıza daha sonra hükmedeceksiniz. Sonra göklere yükselmeli, karanlıkta dolaşan yaşayan varlıklara yol göstermek için kendinizi bir burç olarak kuvvetlendirmelisiniz.” Bu oniki burç çocuk, kendilerini yeryüzünden ayıran ana kapının önünde bulduklarında, bilinmezliğin verdiği korkuyla kıpırdamadan öylece kalakalmışlar. kocTam ilk kim gidecek diye tartışması başlamak üzereyken, Koç adındaki meleksel varlık vahşi bir savaşçı kükremesiyle anaforun içine atlayıvermiş.
Geride kalanlar ona ne olduğunu görmek için pencereye koşuşmuşlar. Bilinmeyen yeryüzüne inen çılgın kardeşlerinin çevik, sıska ve erkeksi bedenine tedirginlikle bakmışlar. Allaha şükür, iki ayağının üzerine düştüğü ve ana kapının ateşi onu yok etmediği için sağ salim kurtulmuş. Ne de olsa, Koç bir ateş burcuymuş; ateş ateşi nasıl yok edebilirmiş ki? Bir alev kendini yakabilir mi? O birinciydi o her şeyi başlatandı ve diğerlerini anafor korkusunun yarattığı tutsaklıktan kurtardı. Hepsi için yolu açtı ve odayı emniyete aldı. Öncü oldu. Bazen Ram diye de çağrılan ve kurbanlık koyun olmaya eğilimli Koç daima kelimelerle anlatılamayacak kadar cesur işler yapar.
O günden sonra da Koç burcu ilk buyuran oldu. Ona astroloji yılı başlatan varlık olma ayrıcalığı bahşedildi. Koç ilkbaharın başlangıcını ve baharla birlikte hayatın ortaya çıkışını ifade eder. Koç yeryüzünden gücü ve her şeyde ilk olma yeteneğini almaya karar verdi. Ama bunu yapmak için beraberinde çok fazla şey götüremedi. Eğer bir numara olmak istiyorsanız, hızlı koşmalısınız ve mal mülk sizi yavaşlatmamalı.
Koç çok akıllıymış; yerden bir tohum almış ve tohum kavramını kendi ebediyeti olarak ilan etmiş. Tohumun içinde DNA vardır ve DNA neye isterseniz klonlanabilir. Bizim Koç kardeş anafordan geçerken nereye gittiğini sizce biliyor muydu? Hayır. Sizce o cesur biri mi? Belki ama çoğu zaman cesurdan çok aptal gibi görünür. Zaten bu yüzden Koç’un yüzünde o kadar çok yara izi vardır. bogaKoç çıktığı gibi, Boğa kendini geçide doğru atıvermiş, önündeki her şeyi itip dağıtmış. Çok becerikli bir kadınmış o, bir imparatoriçeymiş. Odaya iner inmez, etrafına bakmış ve gülümsemiş. Alabileceği bir sürü şey varmış. Kendi kendine “Aptal Koç, değerli hiçbir şeye dokunmamış…” diye düşünmüş. Boğa ağır yük hayvanı olduğu için, sırtında bir sürü şey taşıyabilirmiş.
O yüzden de her şeyi yüklemeye başlamış. Para ve mücevherler dolu büyük bir kutu almış ve o günden sonra, güzel şeylere özellikle de pahalı olanlarına tapan Boğa, finans ve değerli taşların hükümdarı olmuş. Odadaki tüm sanat eserlerini almış, çünkü onların da para demek olduğunu biliyormuş. Para eden her şeyi almış. İşte bu yüzden Boğa sanatı, kıymetli şeyleri, doğal yetenekleri ve parayı yönetir. Boğa’nın felsefesi sadece maddi eşyalarla sınırlı değildir; bize kendi değerlerimizin ya da kendimize biçtiğimiz değerin ne kadar para kazanacağımızı belirleyeceğini de öğretir. Denklemi şöyledir: Kendine verdiğin değer bankadaki hesabına eşittir.
ikizlerBoğa hediyeler odasını terk ettikten sonra, bilinmeyen bir yerden İkizler ortaya çıkıvermiş. İkizler bir hileci ve sihirbazmış. Lobide kuyruğun sonundan en başa geçmeyi iyi bilmiş bu meziyetiyle. İkizler, hediyeler odasından iletişim, zeka ve işle ilgili her şeyi almış. Mantığı basitmiş. Boğa’nın tüm değerli hediyeleri, sanatsal ve ticari eşyaları alıp gittiğini görmüş. Bütün bunlarla ne yapacağını sanıyormuş? Hepsini onun için satacak birine yakında mutlaka ihtiyacı olacakmış ve bunu yapacak da oymuş. Komisyonunu da alacakmış tabii üstelik tüm o ıvır zıvırı depolamak ya da taşımak zorunda kalmadan! Sonunda Boğa’dan çok daha fazla para kazanacakmış!
İkizler dil, ticaret, alışveriş, hisse senedi piyasası ve reklamlar kavramını da almış. İkizler odadan yalancılık ve hırsızlık kavramını da almış. Ne de olsa İkizler’ i yöneten Merkür yalancıların ve hırsızların Tanrı’sıdır. Her kim yazı yazıyorsa, yalancı ve hırsızdır. Yazarlar düşüncelerini kelimelere çevirirler, ama düşündükleri her şeyi yazdıkları çok enderdir. İkizler kazanç terimini uydurarak, hırsızlığı biraz da olsa gizlemenin zekice bir yolunu buldu. Bunu yapmak zorunda kaldı aslında, zira dil ancak bu şekilde işe yarar hale geldi.
Dil yalanın bir şeklidir, ama gerekli bir şeklidir. Dilimiz Merkür’dür! yengecİkizler geldiği gibi hızla salonu terk etmiş. Birdenbire hazineler odasını sel basmış. Ekselansları Okyanus Kraliçesi Yengeç odaya girmiş. Bazıları onu Anne Yengeç olarak da çağırırmış. O sudur, dolayısıyla yürürken her yana sular dökülmüş ve yeryüzünün yıldızlı dünyasındaki lobisinin çatlaklarından sızmaya başlamış. Bunu o kadar güzel yapmış ki yeryüzünün yüzde 71’i onun sularıyla kaplanmış. Odadan doğum, annelik, şefkat ve beslenme kavramlarını almış. Anne Yengeç ayrıca odanın kendisini de almış (emlağı almış). Yengeç evlerin ve ailenin burcudur. Ev ailenin kabuğu, aile kişiliğinizin kabuğu ve kişiliğiniz özünüzün kabuğudur. Yengeç nereye giderse gitsin evini hep sırtında taşır.
Yengeç, doğum yapma kavramını doğurmuş ve kozmik ebe olmuş. Yengeç ayrıca bilinçaltı kavramını, kaybedilmiş anıların, zamanla yitip gidenlerin hükümdarlığını da almış. Alışkanlığa dair de her şeyi almış. Doğumu aldığı için yaşlılığı da almış. İşte bu yüzden, insanlar hem doğduklarında hem de yaşlandıklarında bakıma ihtiyaç duyarlar. aslanYengeç sularını alıp gittiği gibi odada güneş ışımış. Aslan ortaya çıkmış. Aslan mutluluğun ve neşenin burcuymuş. Odada hiçbir şey kalmadığını tahmin ediyorsunuzdur o yüzden Aslan yaratıcılık kavramını almış. Demiş ki: “Êğer odada hiç hediye kalmadıysa, biz de yaratırız! Varmış gibi yaparız! Ben bir Kralmışım ve bir asam ve bir tacım ve bir pelerinim varmış ve sizler benim halkımmışsınız.”. Aslan’ın çocukların, oyunculuğun ve eğlencenin hükümdarı olduğu söylenir.
Çocuklar tüm dikkatin merkezinde olmaya bayılırlar ve hepimiz onlarla oynarız ve ne isterlerse almalarına izin veririz. İşte bu yüzden film yıldızları ve Kraliyet aileleri sansasyonel gazetelerin sayfalarını doldururlar. Herkes prens ve sevgilisine ne olduğunu bilmek ister ve herhangi bir ünlünün boşanıp boşanmayacağını merak eder. Aslan odadan drama ile birlikte sahnelere ve sinemalara, tüm yaratıcı çalışmalara hükmetmeyi almış. Sevgiyi de almış… Sevgi sadece birinin sevgilisini değil, aynı zamanda Sufilerin “Sevgili” diye çağırdıklarını da kapsar.
Aslan odadan ruhaniyatı da almış. basakAslan’ dan sonra Kutsal Başak gelmiş. Parti düşkünü Aslan’dan sonra Başak’ın ortaya çıkışı Zodyak’ta ani bir değişikliğe neden olmuş. Başak bu görüş ile savaşmak ya da parti Aslanını kapı dışarı etmek yerine onu kabul etmeyi seçmiş. Hatta çok ciddi bir şekilde bir süpürge kapmış ve büyük bir alçakgönüllülükle salonu temizlemeye başlamış. Kral’ın bir gece önce verdiği veda partisinden kalan bira şişelerini, plastik tabakları, sigara izmaritlerini ve diğer her şeyi temizlemiş. Hiçbir kızgınlık ya da kırgınlık hissetmeden en iyi yaptığı şeyi yapmış: Dağınıklığı toplamak! Başak hazineler odasından hizmet, çalışma, diyet ve düzen kavramlarını almış. Başak meleklerin Kraliçesi, zodyağın dadısı, düzen, çalışma ve hizmetin Mary Poppins’i olmuş. teraziHazineler odası tertemiz olduktan sonra en yakışıklı Şövalye Terazi ortaya çıkmış. Oda tahmin edeceğiniz üzere bomboşmuş. Terazi tasarım ve simetri burcu olduğu için buna hiç aldırmamış. Terazi ilişkileri ve ortaklıkları yöneten burç olmuş. İlişkiler, Terazi’nin odadan aldığı bir başka kavramı doğurmuş: Adalet! Adalet etki ve tepki arasında ki ilişkiyi temsil eder.
akrep Oda bomboş kaldığı gibi her yer sessizliğe bürünmüş fırtınadan önceki sessizlik… Aslında kasırgadan önceki demek daha doğru olur. Birkaç dakikalık sessizlikten sonra, odanın içinde Akrep’in görünmesiyle birlikte her yeri bir sis perdesi kaplamış. O salona indiği anda oda değişivermiş, bu yüzden de Akrep hazineler odasından değişim kavramını almış. Değişimle birlikte odadan hepimizin bir gün mutlaka karşılaşacağıhepimizin korktuğu bir şeyi daha almış: Ölümü! Bir başka su burcu olan Yengeç bize yaşam ve doğumu getirmişken, diğer su burcu Akrep ölümü tanıtmış. Su ile susuzluğumuzu giderirken, diğer yandan da suda boğulabiliriz. Ölüme ek olarak Akrep cinselliği almış. Cinsellik ruhların yeniden beden kazanmasını sağlayan bir kavramdır. Ölümü ve cinselliği alan Akrep odadan bir de diriliş sürecini almış. Ölümün ölümü, yaşamdır.
Cinsellikle birlikte Akrep, mahremiyet ve buna bağlı bir dizi reaksiyon zincirinin ürettiklerini de almış: iyileştirme, suç, sırlar, araştırma, paranoya, kişisel soruşturmalar, diğer insanların parasını yönetme, ortak hesaplar, miras vs. Akrep bir “x-files” burcudur. yayYay okçudur. Yay bir ok alıp fırlatır ve sonbaharın sabit burcu Akrep’i vurur. Böylece Tarot Kartı Ölüm olan Akrep düşer. Tanımsal olarak, Akrep’i öldürmek imkansızdır. Bunun nedeni, Akrep’in ölüme hükmetmesidir. Ölüm nasıl öldürülebilir? Bir hayaleti ona bir silah doğrultarak korkutamazsınız. Yay orada durur ve okuyla ölümü, Akrep’i hedef alır. Ama son anda, okçu hedefini değiştirir ve okunu gökyüzüne doğru fırlatır. Onun anlamı ölümü felsefi olarak öldürecek olmasıdır. Ölüm, Yay tarafından bir kavramdan, bir fikirden yapılmış bir okla öldürülür. Yay’ın fırlattığı ok Ölüm için zehirli Gerçekle sıvanmıştır. Yay felsefe ve dine hükmederken Ölüm’ün son olmadığını bize anlatır. Akrep’in sisleri dağıldıktan sonra odaya şimdiye kadar yaratılmış en güzel şey gelmiş. Hatta bazıları Akrep’in ölümcül sislerinin dağılmasına neden olanın efsanevi at-adam olduğunu söylemeye bile cesaret eder. Yarı at yarı insan, yarı tanrı yarı insan Işık ve Güç yayarak odanın tam ortasında durmuş. Bu Yay’mış. Nasıl olmuş da odaya girmek için bu kadar beklemiş?
O kadar atletik ve güçlüymüş ki; çok daha önceden savaşabilir ve odadan hakkı olanları alabilirmiş. Sanırım bunun nedeni Yay’ın aslından doğuştan bir gezgin olmasıymış yabancı gelenekler ve yabancı gezegenler onun her zaman ilgisini çekermiş. Yay odada etrafına bakındığında, diğer burçların daha önceden almaya zahmet etmedikleri görünmez bir kavramı fark etmiş. Son derece önemli olan bu şey orada, Tanrı’nın bıraktığı aynı yerde hiç el değmemiş olarak duruyormuş. Bu hazinler odasındaki en değerli şeymiş. Akrep hazineler odasından bütün sırları almakla, tüm bunların asıl özünün de ortaya çıkarmasına yardımcı olmuş aslında Yay’a. Neymiş bu? Sevgi değilmiş… onu Aslan almış… Para değilmiş, onu Boğa kapmış. Hayat değilmiş, ona Yengeç el koymuş. Bu GERÇEK’ miş, tüm Gerçek, diğer her şey bir yana, sadece GERÇEK! Yay Gerçek’i almış.
Yalanları zıt burç İkizler almış. Şimdi zodyaktaki dokuz burçtan biriGerçek’in hükümdarı olmak zahmetine katlanmış! Bu sizce önemli bir şey değil mi? Gerçek büyük bir kelimedir ve bilgelik felsefe öğretme din ve yüksek öğretim gibi onu yakından ilgilendiren pek çok başka kavrama da Yay hükmeder olmuş. Yay gerçeği hakikaten bilmenin tek yolunun seyahat etmek ve değişik kültürleri tanımak olduğunu fark etmiş. İşte bu yüzden Yay bir gezginmiş. Hazineler odasından şansı ve iyimserliği de almış. Ne de olsa en yakın komşularınız bir yanda Akrep diğer yanda Oğlak ise iyimser olmak zorunda kalırsınız. Eğer Yay yılın en karanlık zamanına ve aynı zamanda Gerçek’e hükmediyorsa bunun anlamı şudur: her birimiz kendi gerçeğini hayatının en zor anlarında bulur! Karanlığın içinden Aydınlık gelir. Gerçek tünelin ucundaki ışıktır… Yay her zaman aceleciymiş ve dört nala kaybolup gitmiş. oglakŞimdi sırada Oğlak varmış. Son derece ihtiyatlı bir burç olduğu için çok yavaş adımlarla yürümüş ve de hazineler odasına varması epey bir zamanını almış. Duvarları, temeli ve odanın yapısını almış. Bunları başka bir şey inşa etmek için kullanabileceğini biliyormuş. Oğlak içlerinde yere bakan tek burç olmuş ve hiçbirinin odanın altındakileri almadığını görmüş. Alt dünya öylece duruyormuş. Kazmış kazmış, kazma işlemi yüzyıllar sürdüğü için farkında olmadan son derece sabırlı, disiplinli ve tahammüllü olmayı öğrenmiş ve böylece oda ona bu üç niteliği bahşetmiş. Kaza kaza toprağın bütün zenginliklerini; altın, mineraller, uranyum, petrol, elmaslar… Oğlak’ın yavaş olması bundanmış, o geç çiçek açanmış. Oğlak zamanın korkulan kavramını da almış odadan. Başarılarımız-başarısızlıklarımızı, bizi yaşlandıran zamanı; bize bir karakter veren zamanı. kovaArdından Kova ortaya çıkmış. Odada kesinlikle hiçbir şey yokmuş… Ne yer ne duvarlar hiçbir şey. Kova son derece zeki bir burçmuş; dahiliğin burcuymuş. Onun odadan aldığı şey gelecek olmuş.
Oğlak geçmişi almışKova da geleceği. Kova ayrıca esrarengizlik, gariplik ve eşsizlik üzerinde ki egemenliği de almış. Gelecek nasıl alınabilir? Kova bunu telif hakkı ve patentler kavramlarını icat ederek yapmış. Aynı zamandahayırseverlik, kardeşlik, yardımlaşma, başkalarını düşünme ve arkadaşlar kavramlarını da almış. balikBalık sonuncuymuş ama çok önemliymiş, eskiden Denizkızı diye tanınırmış. Onun en son gelmesinin nedeni, hayal kurmayı sevmesi ve hayali işleriyle onu sürekli meşgul eden milyarlarca hayali arkadaşı olmasıymış. Nihayet, boş hazineler odasının sessizliği onu nefis hayallerinden uyandırınca, bir zamanlar hazine odasının bulunduğu yerdeki boşluğun içine süzülmüş.
Gülümseyip içini çekmiş. Hiçliğin tam ortasına oturmuş. Kendisini hiç de dolandırılmış gibi hissetmemiş, çünkü onun kendisi bir hazineymiş… Odanın aslında bir yanılsama olduğunu ve kardeşlerinin aldığı tüm hazinelerinde yanılsama olduğunu biliyormuş. “Şekil boşluktur” diye şarkı söylemeye başlamış “Boşluk şekildir”. Balık boş alandan hayal kurma, uyuma ve meditasyon yapma yeteneğini almış. Odaya girenleri ilkinden taa Koç’tan itibaren hayalini kurmuş, sonra çember kapanmış ve böylece kimse hazineler odasının Balık’ın hayalinin bir parçası olduğunu fark etmemiş. Hayal kurmaktan sıkılınca, Balık uyumaya gitmiş ve rüyalarında hediyeler odasının inşasına devam etmiş. İşte bu yüzden Balık uyumayı sever, çünkü rüyalarında çok verici olur. Tıpkı harikalar dünyasındaki Alice gibi, Balık da Zodyak’ı, gezegenleri ve geri kalan hepimizi hayal eder…Bir daha uyuyan bir Balık gördüğünüzde onu tembel olmakla suçlamakta acele etmeyin, varoluşun içinde sizi hayal ediyor olabilir… Neşe ve sevgimiz coşkulu rüyası mücadele ve acılarımız kabusudur Balık’ın.
Kaynak: Işığın 12 Krallığı- Gahl Sasson
|
|
|
OUIJA - ( CADI TAHTASI ) |
Yazar: Magnetho - 06-01-2018, Saat: 15:14 - Forum: CADILIK
- Yorum Yok
|
 |
Ouija, parapsikolojide üzerinde harflerin ve numaraların bulunduğu tahta levhaya verilen addır. Bir planchette (ortası delik elips ya da kalp eklinde küçük tahta) ya da cam bardağının bağımsız hareketleriyle, üzerinde bulunan harf ve numaralardan gösterilenler bir araya getirilerek verilen mesajların okunmasını sağlar. Halk dilindeki adı, “Cadı Tahtası”dır.
Ouija, üzerinde bir dilin tüm harflerinin yazılı olduğu bir düzlemden, harflerin ve işaretlerin belirtilmesini sağlayan saat benzeri sarkaçlı döner bir cisimden oluşur (ek olarak rakamlar, evet, hayır, hoşçakal vb. sözcükler de bulunur). Sadece harfler, rakamlar ve sarkaçtan oluşan materyallerden ibaret Ouija’lar da vardır.
Ouija’nın geçmişi hakkında birçok söylenti vardır. Ancak bu iddiaların pek çoğunu destekleyen kanıtlar bulunmamıştır. Bilinen en eski Ouija tablaları i.s. 1200 ve 540 yıllarına dayanırlar.
Günümüzde kullanılan Ouija, M. Planchette adlı bir Fransız ruhbilimcisi tarafından 1853’te tasarlandı. Satışına ise 1886 yılında başladı.
Bununla beraber kısa bir zaman sonra, herkes tarafından benimsenerek kullanılacak başka bir yenilik yapıldı. Kullanmak için bir deneyim veya ruhsal yetenekler gerekmiyordu. Bu aletin ruhsal alandaki faaliyetlerde yarattığı devrimin güçlü etkisi günümüzde bile duyulmaktadır.
Planchette’nin Amerika’ya gelmesinden kısa bir süre sonra, Maryland’den E.C. Reiche isminde bir kabin ve tabut imalatçısı ölülerle iletişim kurmak için yeni bir yöntem geliştirdi. Tahtanın ortasında iki sıra halinde alfabenin harflerinin yer aldığı ahşap bir tabla hazırladı. Bu harflerin altına, 1-10 arasında sayılar, köşelerine ise EVET ve HAYIR kelimelerini yerleştirdi.
Onu kullananlar, ruhsal güçler ve hayaletler yardımıyla diğer dünyadan aldıkları mesajları yazdığını öne sürüyorlardı. Bu yeni buluş, medyumlar tarafından sıkça kullanılmaya başlandı, ancak halk tarafından çekici bulunmayıp yaygın bir kullanıma sahip olmadı.
Reichei tahtasında yine planchette’yi kullandı, ancak kalemlerin yerlerine alt kısma ahşap çubuklar ekledi. Bu şekilde planchette tahta üzerinde serbestçe hareket edebiliyordu.
Ancak Reiche ruhlarla, para kazanmaktan daha fazla ilgileniyordu ve buluşunu Charles Kennard isimli arkadaşına sattı. Arkadaşı kısa süre sonra Kennard Novelty Co. şirketini kurdu ve böylece 1886 yılında ilk ticari Ouija tahtaları ortaya çıktı.
E.C.Reiche’nin geliştirdiği tahtanın "Ouija" olarak adlandırma nedeninin, Fransızca ve Almanca "evet" anlamına gelen "oui" ve "ja" kelimelerinin birleşiminden geldiğine her zaman inanıldı. Ancak durum bu şekilde değildi. O, bu şekilde adlandırdı, çünkü "Ouija" kelimesi aslında Mısır’da şans demekti. Bu ismi tahtada iletişim kurduğu bir ruhtan aldığını açıkladıktan sonra isim bu şekilde kaldı.
Başta bu tahtalar, masum birer oyun aracı olarak algılanmıştır. Ancak 1891 yılında Helene Smith, sonrasında ise Pearl Curran gibi "spiritüelist" sahtekarların özellikle 1. Dünya Savaşı sırasında bundan para elde etmeye başlamasıyla birlikte bu tahtalar meşhur hale gelmiştir. Bu tahtaların, kültürden kültüre değişmekle birlikte ruhları, ölüleri, cinleri çağırmaya yaradığı iddia edilmiştir. Bu, elbette bir yalandır.
Ruh çağırma işine kalkışan insanların ezici bir çoğunluğu, doğa bilimlerinden haberdar olmayan ve psikolojik/kültürel olarak bir cinin ya da ruhun çağrılabileceğine başından inanan, böyle bir iddiayı kabullenmeye psikolojik olarak hazır olan insanlardır. Kandırılmaya hazır ve razı olan insanları kandırmak son derece basittir. Hatta bu tür sözde paranormal aktivitelere inanmayanlar bile, "bando vagonu etkisi" olarak tanımlanan bir etki sebebiyle, içinde bulundukları grubun çoğunluğuna ayak uydurarak kendi bilgilerini görmezden gelebilmekte ve psikolojik durumlarını değiştirebilmektedirler. Bu da, Ouija tahtası gibi sahtekarlıkların "çocuklar arası eğlence unsuru" olmaktan, şarlatanlık endüstrisinin önemli bir parçası haline gelmesini sağlamıştır.
|
|
|
MELEKLERLE BEREKETİ HAYATIMIZA ÇEKMEK |
Yazar: EvrimBilge - 06-01-2018, Saat: 11:08 - Forum: Melek Enerjileri
- Yorum Yok
|
 |
Ne kadar varlıklı olursak olalım, konu bereket olunca, az veya çok geliştirmemiz gereken yönlerimiz var. Tabii ki bereket deyince konu sadece para değil; sağlık, mükemmel dostluklar, harika iş ortamı, mükemmel bir aşk, anın tadını çıkarmak, kısacası manevi bereket de var işin içinde. Gelin görün ki çoğumuzun para ile ilgili ilişkimiz ve para akışımız ile ilgili iyileştirebileceğimiz yönlerimiz var. Günlük yaşamda çoğu kez hiç düşünmeden yaşayıp geçtiğimiz bazı alışkanlıklarımız, davranışlarımız bereketimizi etkiliyor. Aslında bereketi artırmak için muhteşem fırsatlar sunuyor bize. İşte bunlardan birkaçını yeni çıkan “Meleklerle Bereketi Hayatımıza Çekmek” adlı kitabımdan paylaşıyorum:
Almak…
Bir iltifat karşılığında siz de bir iltifat etmeden sadece almak, biri sizi evinize bırakmayı teklif ettiğinde bunu kabul edebilmek; “Yok, ben buradan taksiye binerim, sen yolunu uzatma” demeden kabul edebilmek mesela…
“Almanın bereketle ne ilgisi var?” diye sorabilirsiniz Almanın bereketle çok ilgisi var… Hatırlayın, evrende her şeyin mükemmel bir dengesi vardır. Aldığımız nefesi bile verebilmek için önce almamız gerekir. Almakla vermenin arasındaki hassas denge, konu bereketin akışına gelince çok önemli. Bazen vermeye fazla odaklanıp, bir iltifatı bile almakta zorlanabiliyoruz. İhtiyacınız olduğunda bir arkadaşınızın önerdiği yardım elini tutmakta zorlanıyorsanız eğer veya genel olarak “almakta” zorlanıyorsanız, kendinizi bunu yapmak için eğitmeniz, belki de zorlamanız gerek. Neden mi? Eğer almayı beceremezseniz, bereketi, evrenin akışını tıkarsınız da ondan. İşe en basitinden başlayabilirsiniz; örneğin yerde önünüze çıkan metal paraları almaktan…
Yerde bulduğumuz paraları almak
Meleklerle Yaşamak’ta tüylerin, gökkuşaklarının, ard arda karşımıza çıkan sayıların, melek şeklinde bulutların ve metal paraların meleklerin işaretleri olduğunu yazmıştım. Önümüze çıkan bir para olduğunda, örneğin bir 10 Kuruş, eskiden “Aman, 10 Kuruş için durmaya değmez” der geçerdim. Şimdi ise, “Evren bana bereketini yağdırıyor, teşekkür ederim meleklerim!” diyorum ve neşeyle eğilip alıyorum o parayı. Bunu yaptığımda tabii ki son derece güçlü bir olumlama ile bereketimi de desteklemiş oluyorum:
“Evren bana bereketini yağdırıyor!”
Bir şeyi yeterince söylersek olurmuş derler; her bir kuruşu bulduğumda böyle dedikçe de tabii ki bereket artıyor…
“Meleklerle Yaşamak”ı okuyan pek çok kişi bana “Beki Hanım, kitabınızı okuduktan sonra artık yerde bulduğum metal paraları almaya başladım” diyor, ne mutlu.
Yine de bazen iş yerde bulduğumuz paraları almaya gelince biraz karmaşıklaşabiliyor. Sıklıkla düzenlediğimiz Bereket Seminerleri’mizden birinde bir kadın, tam bir uzmanlık sorusu atıverdi ortaya: “10 Kuruş; 1 Lira bulunca tamam da Beki Hanım,” dedi, “yerde 100 Euro bulsak, onu almalı mıyız? O bir yerlerden çıkar derler…” Böyle konularda tabii ki önce içinizi, yüreğinizin sesini dinleyin; ben kendi görüşümü paylaşıyorum sizinle: Eğer o para bir cüzdanın içindeyse ya da önünüzde yürüyen biri parayı düşürdüyse ve para ona aitse, tabii ki bunu sahibine vereceğiz. Ama bir sokakta yürürken önünüze çıkan para, inanıyorum ki evrenden, Allah’tan; meleklerinizden size gelmiştir. Onu alın. Bazılarımız bunu yaptığında kendilerini suçlu hissedecekler, biliyorum. Eğer durum buysa, paranın bir kısmını içinize sinen bir yere bağışlayın ama bir kısmını da alın lütfen! Allah size bereketini sunuyor, size düşen onu almaktır.
Parayı severek onu çoğaltın
“Anneannem çok bereketlidir” diyenlerimiz vardır. Ya da; “Kuaförüm bana, ‘Aman Ayşe, lütfen daha sık uğra buraya. Sen gelince o gün salonum dolup taşıyor!’ der” diyenlerle karşılaşmışsınızdır. Doğuştan bereketli olanlarımızı geçelim, biz normal insanların parayı bereketli kılmakla ilgili yapabileceğimiz çok şey var. Bunlardan belki de en önemlisi paranın ne olduğunu hatırlamak!
Paranın özünü hatırlayın…
Para sevgidir özünde. Neden mi? Her şeyi ama her şeyi Allah yarattığına göre, Allah da saf sevgi olduğuna göre paranın özü de sevgidir. Ve para ile ilgili hissettikleriniz, paranın size akışını belirler. Onu sevmeyi öğrenirseniz size akışını artırırsınız. Parayı sevmez, soğuk, kirli bulursanız da onu itersiniz. Parayı sevin. Para iyi veya kötü değildir, o sadece paradır. Tıpkı ateş gibi. Ateşi kullanarak bir evi ateşe verebilirsiniz. Ya da muhteşem bir yemek yapabilirsiniz onunla. Para da böyledir. Para iyi ya da kötü değildir. O sadece paradır ve onunla çok büyük güzelliklere, iyiliğe, sevgiye, ışığa vesile olabilirsiniz.
Paranın özünün sevgi olduğunu hatırlayın. Hem de paraya her dokunuşunuzda bunu hatırlayın. Sonra da paraya sevginizi akıtın! Şaka yapmıyorum, gerçekten… Parayı elinize alın. Sonra da tıpkı en sevdiğiniz insana sarıldığınızda ona yüreğinizden sevgi akıtır gibi elinizdeki paraya sevgi akıtın. Sevgimizi akıttığımız şey çoğalır çünkü.
Bu gerçeği kanıtlamayı kuantum fizikçilerine bırakıyorum. (Mart 2013’te Cern’deki kuantum fizik deneylerinde kanıtlanan Tanrı Parçacığı’nın varlığı bu yönde güçlü bir adım oldu.) Kuantum fizikçileri işlerini yapana kadar, Hz. İsa’nın balıkları çoğaltma mucizesini hatırlayın: Hz. İsa, havarilerinin hiç balık olmadığından şikayet ettikleri bir günde bir ağ dolusu balığı kolayca kendine çeker. Sonra da şaşkınlık içindeki havarilerine durumu şöyle açıklar: “Balıkların çoğalmasını sağlamak için tek yapmam gereken bir balığı yeterince sevmekti…” Bu hikaye, parayla ilgili insanlarla yaptığım yüzlerce çalışmaya baktığımda çok doğru geliyor bana. Parayı çoğaltmanın belki de en kolay yolu onu sevmek, sevmek, sevmek; onu yürekten sevmektir.
Sözün gücünü kullanın
“Benim param çok bereketlidir” deyin. “Ben nereye dokunsam altın olur”. Sonra da insanları; bindiğiniz taksinin şoförünü, simitçiyi, sokaktaki çiçekçiyi “kodlayın”, yani bunu onlara söyleyin.
“Benim param çok bereketlidir, bakın bugün çok kazanacaksınız” deyiverin. Karşınızdaki insanın yüzünün o anda ışıldadığını göreceksiniz. Bir insanla iyiyi yaratabileceği şekilde konuşmak (yani onu pozitif kodlamak) sadece sizin değil, onun da bereketini artıracaktır. Evet o, bugün çok kazanacak çünkü o hem sizin bereketli paranızı aldı hem de siz onu bugün çok kazanacağına inandırdınız! Bu arada evrene de doğru mesajı vermiş oldunuz; “Benim param çok bereketlidir” mesajını. Emin olun bunu yaparsanız paranızın bereketli olduğunu göreceksiniz. Örneğin benim param çok bereketlidir. Ve bunu söyleyen sadece ben değilim artık…
Para aldığınız kişiye bereket getirmek
Bunu kanıtlamam daha zor, sadece duanın gücüne, hele de yürekten edilen duanın gücüne inandığım için aşağıdaki ipucunu paylaşıyorum: Birinden verdiğiniz hizmet için para aldığınızda, hatta maaşınızı bankadan çektiğinizde bile, o parayı elinize alın, onu sevgiyle yüreğinize veya kalp çakranıza götürün, gözlerinizi kapayın ve içtenlikle parayı size veren insanlar için dua edin. Ben parayı eğitimlerime katılanlardan direkt olarak almasam da, asistanımdan da alsam, o anda gözlerimi kapatır; “Bu para onu veren insanlara katlanarak dönsün. Hem para, hem bolluk, hem de mucizeler olarak dönsün…” diye başlayarak parayı veren kişi için içimden gelen tüm duaları sıralarım. Çalışanlarıma para verirken de aynı şeyi yaparım. Bu kez de paranın bereketli olması için ve asistanım için dua ederim. Asistanımın şehir dışında olduğu bir dönem ona maaşını elden değil de havale yoluyla yollamam gerekti. Bu olay birkaç kez tekrarlanınca asistanım sonunda şöyle dedi bana: “Beki Hanım parayı sizden alınca çok daha bereketli oluyor, bir türlü bitmek bilmiyor. Ama bankadan aldığımda öyle değil.” Bunun nedeni onun inancı mı, benim dualarım mı bilemiyorum ama itiraf ediyorum, havale yaparken dua etmek aklıma gelmemişti. Belki de bu yaşadıklarımızın açıklaması meleklerimin aşağıdaki sözündedir:
“Tüm dualar cevaplanır” demişti sevgili meleklerim. “En doğru zamanda ve en doğru şekilde.”
Bereket ile ilgili kendi farkındalığınızı artırmak ve bereketin önündeki blokajlarınızı çözmek için ise biraz daha derin çalışmalar yapmanız gerekecek. Bazı konuların kökeni bilinçaltımızda çünkü… “Meleklerle Hayatınıza Bereketi Çekin!” kitabında bunu nasıl yapacağınızın anahtarını bulabilirsiniz. Bolluk, bereket ve ışık dolu günlere…
Beki İkala Erikli
|
|
|
Pozitif Enerji İle Dolmak İçin 5 Adım |
Yazar: EvrimBilge - 05-01-2018, Saat: 20:26 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM
- Yorum Yok
|
 |
Dünyadaki insanların 3/4 negatif enerji ile yaşıyor. Çoğu bunun farkında bile değil. Negatif enerji tüm benliklerini sarmış durumda. Düşüncelerimiz enerjidir. Dahası tüm bedenimiz bir enerji yayar ve alır. Pozitif enerji pozitif olayları meydana getirir.
Pozitif enerji ne demek? Pozitif düşünceler olumlu ve kaygı taşımayan düşüncelerdir. Sizi mutlu ve coşkulu hissettirir. Bitkin ve durgun olmazsınız. Pozitif enerji negatifin zıttıdır. Biri varken diğeri var olamaz zihinde. Pozitif enerji tüm bedeninizi sağlıklı ve mutlu kılmanıza yardımcı olabilir.
5 adımda pozitif enerji ile yüklenin.
Birinci Adım
Hayatınızın Yönetimini Devralın. Çoğu insan hayatlarını ve kararlarını yönetmiyor. Bu pozitif enerjinin önündeki büyük bir engel. Hayatınızın yöneticisi olun.
İkinci Adım
Negatif düşünceleri konuşmayın. Farkında değilsiniz belki ama gün boyu negatif olaylardan bahsediyorsunuz. Çevrenizdeki veya kendinizdeki negatif olaylara konsantre olmayın. Negatif problemler negatif olaylara gebedir. Kısaca hangi enerjiyi çekerseniz o sizde kalır.
Üçüncü Adım
Mutluluğa Odaklanın. Negatif düşüncenin düşmanı gülümsemek ve mutlu olmaktır. Bilim gülmenin vücutta inanılmaz pozitif bir etkisi olduğunu söylüyor. O halde sizi güldüren ve mutlu eden insanlar ve yerlerde olun.
Dördüncü Adım
Pozitif Enerjinin Sırrı Sürekliliktir. Kısaca bir gün pozitif olunca hep pozitif olmuyorsunuz. Bu genellikle gelgit gibi. Negatif düşünce her zaman köşede bir yerlerde bekliyor. Onun için sürekli pozitif düşüncelere odaklanın ve olumlama yapın.
Beşinci Adım
Yolculuğunuz Bir Gün Sona Erecek. Bunun bilinci ile yaşamak pek çok şeyin farkına varmanızı sağlayabilir. Hayatın ve yolculuğun tadını çıkarın. Pek çok insan dertlerini ve diğer her şeylerini bırakıp gittiler. Şöyle düşünün "yolculuk bir gün bitecek ve ben neden mutsuz bir hayat süreyim." Neden negatif düşüncelerin esiri olasınız. Neden kaygılarınızın ve korkularınızın esiri olmak zorunda kalasınız. Yapmanız gereken farkındalık ve hemen şimdi başlayın..
Kaynak:bilgierdemdir
|
|
|
|