Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,077
» Son Üye: kuyucadisi
» Toplam Konular: 2,836
» Toplam Yorumlar: 3,067

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 848 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 848 Ziyaretçi

Son Aktiviteler
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 573
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 496
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 907
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 825
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,800
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 9,238
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,580
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,461
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,747
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 2,010

 
  4 Yıldır Bütün Köy Bir Anda Uyuyor Ve Günlerce Uyanmıyor!
Yazar: Emka - 28-10-2017, Saat: 12:57 - Forum: PARANORMAL OLAYLAR - Yorum Yok

Kazakistan’ın Kalachi köyünde, yaklaşık 680 civarında yaşayan kişi  4 yıldır neredeyse günlerce uyuyor. Sebebi ise bilinmiyor.

d8bf71e38c935ef41b3050aa7c28d05f.jpg

Sürekli uyku halinde olan köy halkı ansızın uykuya dalabiliyor ve günlerce uyanamıyor. Uyanan insanların hafızalarında hasar gözlemlenebiliyor. Hatta bazı aileler artık hastanede uyanma ihtimallerini göz önüne alarak birer uyku çantası hazırlamış. Büyüklerde uyku yapan durum çocuklarda aşırı uyku yerine bazen halüsinasyona sebep oluyor. Köyde tüketilen bütün yiyecekler, içecekler test edilmesine rağmen hiçbir şey bulunamıyor.

ce82883dcad3901b3431626c35927c14.jpg

Siberian Times‘a konuşan bir köylü hastalığın henüz bilinmediği zamanlarda bir köyünün öldüğü düşünülerek gömüldüğünü, aslında ölmemiş olabileceğine dikkat çekiyor.
Kalachi’yi ziyaret eden doktorlar ve bilim insanları köylülerden aldıkları örneklere ve bölgede yaptıkları radyasyon testlerine göre salgın bir enfeksiyon ya da radyasyona bağlı bir durum olmadığını belirtiyor. Ancak; somut kanıtlar bulunamasa da bölgeye yakın, terk edilmiş bir Uranyum madeninin köydeki duruma sebep olabileceği düşünülüyor.

62d0f0995a64fb263f55ac26712bb1bb.jpg

Russia Today ekibi bölgeyi ziyaret ettiğinde terk edilmiş eski Uranyum madenlerindeki radyasyon seviyesinin tahmin edilenden 16 kat fazla olduğunu ifade ediyor.

Bu konuyu yazdır

  Ruhsal Enerji Merkezleri Ve Çakralar
Yazar: Emka - 28-10-2017, Saat: 05:12 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Varlığımızın bilincini keşif için çıktığımız ruhsal yolculuk, bütün yolculuklar gibi; kimi zaman keyifli, kimi zaman ilginç kimi zaman da zorlu geçecek. Kısaca olması gerektiği gibi…


Ruhsal coğrafyanıza yolculuğa çıkmaya ne dersiniz?

Yeni yerler görmenin büyüsü, farklı deneyimler yaşamanın heyecanı ve kendinizi bu ödüllendirmeyle şımartmanızdan duyduğunuz mutluluk… Zaten tüm bunlar seyahatlerin çıkılma amacı ve kaçınılmaz sonu değil midir? Kabul edin; yaptığınız hiçbir yolculuğun dönüşünde yine aynı kişi olarak kalmazsınız.
Sabıra Sabır Elde Var Mutluluk
İnsan neden var olduğunu, nasıl var olduğundan daha fazla sorgular. Oysaki nasıl kısmı , insana yaşamı boyunca kılavuzluk eder. Varlık mahiyetini kavramak istedikçe, öğrenip geliştirdikçe ancak o zaman neden kısmına verecek oldukça fazla cevap bulabilir. Aslında tam da bu nokta için tüm çabamız: İnsanlığa bu bilinci kazandırabilmek… Böylelikle hayat, insanların kendi içlerinde ve dışlarında daha yaşanır hale gelecek.

Bu yazımda da sizin bilinmeyenlerinizi ya da bildiğiniz halde gündelik yaşam karmaşalarının arasında dikkatinizden kaçan bilgileri hayatınıza aktarmaya devam edeceğim.

afdd.jpg


Ruhsal enerjiler ve çakralar

Etrafınızı saran enerji kıyafetimizden geçen yazımda bahsetmiştim. Peki, bu kozmik giysimizin düğmelerini merek ediyor musunuz? Vücudumuzda 7 önemli çakra bulunur. Her bedende titreşim frekansları farklılık gösterir. Erkekte sağa doğru olan enerji merkezinin dönüşü, kadında sol tarafa doğrudur. Bu merkezler tıpkı birer anten gibi davranarak bizim çevremizle, doğayla ve evrenle bağlantımızı sağlar.
Yaratılmış en ayrıcalıklı canlı insandır. Çünkü içinde muazzam şifreler barındırır.

1. Çakra (Kök Enerji Merkezi)

Yeri: Makat ile cinsel organlar arasında bulunur.

Rengi: Parlak kırmızı tonlarıdır.

Taşı: Kırmızı lal ya da mercan.

Etki Alanı: Koku alma duyusu, omurga yapımız, prostat, diş tırnak gibi sert dokularımız ve kan yapımız.

Görevi: Vücudun ısı potansiyelini düzenler. Yaşam gücü ve bağlılık dengelerini kurmaya yardımcı olur.

Düzensiz Çalışması Durumundaki Rahatsızlıklar: Kısırlık, şişmanlık, kabızlık, mutsuz ve umutsuz bir manevi hayat. Ayrıca halsizlik ve yorgunluk görülür.

Koruma ve Faydalanma Yolları: Güneşin batışını ya da doğuşunu seyredin. Giysi, takı ve aksesuarlarınızda kırmızı tonlara daha çok yer verin.

Kokusu: Karanfil ya da sedir.

2. Çakra (Hara Enerji Merkezi)

Yeri: Kuyruk sokumu ve göbeğin altındaki bölgede bulunur.

Rengi: Turuncu tonlarıdır.

Taşı: Akik ve aytaşı.

Etki Alanı: Tat alma duyusu, anne sütü, böbrek üstü bezleri, adet akıntısı ve organik sıvılar.

Görevi: Kadın ve erkeğin üreme merkezleri bu bölgededir. İletişim kurma, tatmin genel ifade ile fiziksel, ruhsal, zihinsel olarak haz alıp vermeyi sağlar.

Düzensiz Çalışması Durumundaki Rahatsızlıklar: Böbrek ve mesane yolu rahatsızlıkları, psikolojik ve bedensel tatminsizlik bunun yanı sıra bağışıklık sisteminde zayıflık görülür.

Koruma ve Faydalanma Yolları: Turuncu lamba ışığında her gün 10 dakika dinlenin, dolunayı izleyin, su kenarlarında yürüyüşler yapın, turuncu renkte sebze ve meyve tüketin.

Kokusu: Sandal ağacı veya ylang ylang.

3. Çakra (Karın Enerji Merkezi)

Yeri: Göbeğin yaklaşık iki parmak altında bulunur.

Rengi: Sarı tonlarıdır.

Taşı: Topaz ve amper.

Etki Alanı: Görme duyusu, sindirim sistemi ve sinir sistemini kapsar.

Görevi: Yağ, protein, karbonhidrat sindiriminde yardımcı olur, vücuttaki şeker ve insülin dengesini ayarlar ayrıca insanlarla olan ilişkilerin kontrolünü sağlar, heyecan, kızgınlık, korku, sevgi gibi titreşimleri düzenler.

Düzensiz Çalışması Durumundaki Rahatsızlıklar: Stres ve beraberinde duygusal problemler yaşanmasına sebep olur. Azim, hırs, özgürlük, ego gibi manevi unsurlarda denge sorunları görülür.

Koruma ve Faydalanma Yolları: Güneş ışığını seyredin. Altın, çinko gibi metalleri üzerinizde bulundurun. Kıyafetlerinizde sarı renge ağırlık verin. Sarı renk çiçekler yetiştirip belirli sürelerde seyredin. Sarı renk besinleri özellikle tüketin.

Kokusu: Biberiye ya da lavanta.


cakra11.jpg

4. Çakra (Kalp Enerji Merkezi)

Fiziki enerjileri ruhsal enerjilere nasıl dönüştürür?

Yeri: Göğüs boşluğunda, kalbin tam hizasında bulunur.

Rengi: Yeşil tonlarıdır.

Taşı: Kuvars, yeşil akik veya zümrüt.

Etki Alanı: Dokunma duyusu, kalp, solunum ve dolaşım sistemleri ile mide sinirlerini kapsar.

Görevi: Bağışıklık hücrelerinin üretildiği timüs bezi bu bölgede olduğundan dolayı, vücudun kan ve lenf sistemini içine alarak bağışıklık sistemini güçlendirir. Fiziki enerjileri ruhsal enerjilere dönüştürür. Hayata bağlılık enerjisini arttırır. Bu bölgedeki enerji saflığı, kişinin hem kendisine hem de çevresine şifa verebilme yeteneğini geliştirebilir.

Düzensiz Çalışması Durumundaki Rahatsızlıklar: Deri ve dokunma duyusu ile bağlantılı olduğundan dolayı cilt hastalıklarına yol açabilir. Buradaki herhangi bir enerji dengesizliği genel beden sağlığı için olumsuz etki eder.

Koruma ve Faydalanma Yolları: Kaldığınız ortamda yeşil bitki bulundurun. Yeşil renkle aydınlatılmış alanda 5–10 dakika boyunca dinlenin. Kır gezintilerine çıkın. Yeşil renk ile meditasyon yapın.

Kokusu: Gül yağı.

5. Çakra (Boğaz Enerji Merkezi)

Yeri: Boyunla boğaz arasındaki çukurda, boyun omurunun hizasındadır.

Rengi: Mavi tonlarıdır.

Taşı: Akuamarin ve turkuaz.

Etki Alanı: İşitme duyusu, boğaz, boyun, sesler, broşlar, troit ve paratroit bezleri, yemek ve soluk boruları ile ayrıca kollarımızı kapsar.

Görevi: Hücrelerin kalsiyum dengelerini ayarlar. Kişisel ihtiyaçlar ile ilgili sorumluluk alabilmeyi sağlar. Ruhi ve genetik dengemizi kurar.

Düzensiz Çalışması Durumundaki Rahatsızlıklar: Konuşma yeteneğimizin merkezi konumunda olduğu için kulak, ağız ve seslerdeki herhangi bir sorun iletişim eksikliğine neden olur. Duygu ve düşünceler 
topluluk içerisinde rahat ifade edilemez. Konuşurken kekelemekte yine bu merkezdeki bir problemden kaynaklanır.

Koruma ve Faydalanma Yolları: Gündüz gökyüzünü seyredin. Mavi renk giysiler giyin. Mavi taşlardan takı ya da aksesuarlar kullanın. Mavi ışık ile aydınlatılmış ortamda 10 dakika dinlenin.

Kokusu: Ada çayı ya da okaliptüs.

3. Göz çakrasının düzensiz çalışması ruhsal hastalıklara sebep olur.

6. Çakra (Üçüncü Göz Enerji Merkezi)

Yeri: Alnın ortasında, burun köprüsü üzerindedir.

Rengi: Lacivert tonlarıdır.

Taşı: Mavi safir ya da sodalit.

Etki Alanı: Algılama duyusu başta olmak üzere, sinüsler, beyin, beyincik ve sinir merkezini kapsar.

Görevi: Hipofiz bezinin etkisi ile diğer organlarla bağlantıyı sağlayan sistemi düzenler. Hafızayı güçlendirir, yaratıcı fikirlerin oluşmasında etkilidir. Sezgi gücünü arttırır. Anlama yeteneğine derin boyutlar kazandırır.

Düzensiz Çalışması Durumundaki Rahatsızlıklar: Başta depresyon gibi ruhsal hastalıklara neden olur. Zihin fonksiyonlarının düzensiz çalışmasından dolayı unutkanlık artabilir. Stres, bıkkınlık, gerçeği idrak etme zorlukları yaşanabilir. Bu çakranın tıkanması ya da ters yönde dönmeye başlaması, bireyin olumsuz fikirler üretmesine neden olur.

Koruma ve Faydalanma Yolları: Gece gökyüzünü seyredin. Bulunduğunuz ortamda özellikle iş yerinizde lacivert tonlarında objeler bulundurun. Yine bu renkte giysi giyin veya giyim aksesuarlarınızda kullanın.

Kokusu: Nane ya da yasemin.

7. Çakra (Taç Enerji Merkezi)

Yeri: Başın tam tepesinde yer alır.

Rengi: Beyaz veya mor tonlarıdır.

Taşı: Ametist ve kaya kristali.

Etki Alanı: Özellikle epifiz bezi yardımı ile başta tüm zihin faaliyetleri ile fizik ve duygu bütünlüğünü kapsar. Henüz daha nelere etki ettiği tam olarak bilinmemektedir. Titreşimi en yüksek çakradır.
Görevi: Evrensel alandan gelen kozmik enerjiyi çekip diğer enerji merkezlerinden geçerek, kök enerji merkezine ulaşır ve bedendeki tüm olumsuzlukları ortadan kaldırabilir. Bu merkez sayesinde kozmik çevre ile iletişim kurarız. Manevi hislerimizi geliştirip, varlığımıza bir mana yükleyebiliriz.

Düzensiz Çalışması Durumundaki Rahatsızlar: Bu merkez sağlıksız ise, tüm çakralar düzensiz çalışır. Kişi duygusuz, amaçsız hissiyatlar besler. Çeşitli hastalıklara yakalanabilir. Hatta insan kendi varlığını sonlandıracak olumsuz duygu ve davranışlara sürüklenebilir.

Koruma ve Faydalanma Yolları: Yaşam alanlarınızda beyaz renge daha çok yer açın. Sessizliği dinleyin. Beyaz çiçekler yetiştirin. Takı ve kıyafetlerinizde beyaz rengi bolca kullanın. Ayrıca mor renkli gıdalar tüketin ve mor ışıkta dinlenin. Tabiatı seyretmekte bu enerji merkezini güçlendirmek için oldukça faydalıdır.
Kokusu: Lotus ya da reyhan.

Çakraları teşhis metotları neler?

Enerji merkezlerimizdeki tıkanıklıkları gidermek ya da ters işleyişleri ortadan kaldırıp, enerjiyi düzenli ve verimli kullanabilmek aslında oldukça kolaydır. Bedendeki enerji dağılımı ve bunların evrenle alışverişini dengeleyecek kişi yine sizsiniz. Hiçbir yan etkisi bulunmamakla birlikten güzel yanı ise buna inansanız da inanmasanız da öneri ve metotları uyguladıkça fayda görüp, içinizde ve dışınızda bir şeylerin eskisinden farklı olduğunu hissedeceksiniz.

Her gün sayısız iş ve işlem yapan elleriniz mucizevi bir dedektördür, desem şaşırır mıydınız? Avuç içlerinizi enerji merkezlerinizin üzerine tuttuğunuzda hem elinizin iç kısmında hem de tutulan çakranın etrafında yayılan titreşimleri hissedeceksiniz. Nasıl mı? Elinizi 15cm. civarı bedeninize yakın tutarak ve çalışacağınız çakra üzerine geldiğinizde onu temsil eden rengi düşünüp, halkalar oluşturarak döndüğünü imgeleyerek… Enerji merkezlerinizin faaliyet raporunu düzenli olarak isteyin ki, yaşamdan daha fazla verim alın.

Olumsuz enerjilerden korunma metodu olarak da ellerinizi kenetleyebilirsiniz. Böylece enerji akışını kesip bloke eder ve bundan etkilenmemiş olursunuz.
Bir diğer metot da sarkaçlı saat kullanılarak uygulanan metottur. Beyaz kuvars kristalinden yapılmış sarkaç, elektromanyetik alanlara karşı daha hassas olduğundan özellikle yeni başlayanlar için faydalı bir tekniktir. Sarkacı, öndeki ya da sırttaki enerji merkezlerinin yaklaşık 15cm. kadar üzerinde sabit tutun ve zihninizi tamamen boşaltın. Odaklanın, enerjiniz bırakın sarkaca doğru aksın. Buna inanarak ve isteyerek yapmayı en azından deneyin. Bir süre sonra sarkaç sallanmaya başlayacaktır. Dönüş yönüne göre de merkezin açık ya da kapalı olduğunu öğreneceksiniz.
Kristaller konusuna gelince…

Asıl maddesi toprak olan cam kristallerle, tıpkı sarkaçlarda kullanılan teknik kullanılarak enerji merkezleri uyarılabilir. Özellikle sivri uçlarından yayılan enerji, kapalı olan merkezleri açmakta en güvenilir metottur. Bu konuya ilerleyen zamanlarda daha kapsamlı olarak yer vereceğim şimdilik bu kadar değinmemiz yeterli.

Görüldüğü gibi sadece deriyle ambalajlanmış bir bedenden ibaret değiliz. O ışıl ışıl bakan gözleriniz, aşık olduğunda bir şelale gibi coşup kabaran yüreğiniz, bir yerden bir yere her defasında anlamsız bir telaşla sürüklediğiniz ayaklarınız, ısrarla kendinizin ve çevrenizin sesini duymamak için tıkadığınız kulaklarınız yalnızca olması gerektiği için mi var? Peki, ne için var? Nelere cevap için, neyi sorgulamak için, ne kadar anlamak için var?

Her sabah uyandığınızda; “kahretsin, yine her şey aynı” diyerek değil, hala sahip olduklarınıza ve olmadıklarınıza ulaşabilmek için de gereken ruh, zihin ve beden bütünlüğünüzün tümünün yerinde olduğuna şükran duyarak güne başlayın.

Korkmayın bu polyannacılık değil. Bildiğim kadarıyla ben de bir sevgi kelebeği değilim. Ancak hep gerçekçi düşünerek bir süre sonra mantığın hep hayal gücünü daralttığını ve bir yerden sonra zihnimi sınırladığını gördüm. İşte bu yüzden diyorum ki; sahip olamadığınız şeyleri elde etmek için daha önce yapmadığınız şeyleri deneyimleyin.

Nasıl ki Evren, görünenin ötesinde yüzyıllardır bir gizemse hala, bizler de O’nun bir parçasıysak eğer, formülümüz bu kadar kolay, anlaşılır ve tanımlanmış olmamalı. Çevrenizden değil, kendinizden başlayın denklem oluşturmaya… Denklemlerinizi çözümledikçe, her biri mucizevi yöntemleriniz olacak her tıkanmışlığınızda… Ancak adım adım, derin nefesler alarak, her acaba nızda durup dinlenerek ve her keşfettiğinizin heyecanını özümseyerek ilerleyin.
Gerçekçi olmak gerekirse aslında sabırsız varlıklarız.

Çoğu kez şimdi değilse ne zaman? diye direttiğimiz olur. Bu hoşnutsuzluk enerjisinden tamamen sıyrılmamız oldukça güç. Ancak en aza indirgeyebiliriz. Evren maddi ve manevi hazineleri bize sunmak için hep doğru zamanı bekler. Kendi iç disiplinini oluşturamamış bir insanın her istediğini gözü kapalı elde ettiğini bir düşünsenize… Bu hem birey için sağlıksız hem de toplum için büyük bir adaletsizlik olurdu. İşte bu yüzden biraz daha denge, biraz daha düzen ve sabır diyoruz. Beyin hazır değilse gözler görmez, ruh hissetmez. Varlık bilincinizin oluşumu zamanla boyut kazanır. Bu oluşuma da sabır ekleyerek destek vermelisiniz.
Fiziksel ve ruhsal bütünlüğünüzü bir sonraki yolculukta da aramızda görmek, beni ve Evren’i inanın mutlu edecektir.

Kaynaklar:
*Prof. Dr. Ahmet Maranki-Elmas Maranki (2008) Kozmik Bilim ve Bilinçle: Yaşam Enerjisi, Mozaik Yayınları, 78.Basım, İstanbul
*Aykut Oğut (2009) Evrenden Torpilim Var, Dharma Yayınları, İstanbul
*Sanaya Roman (1995) Ruhsal Büyüme, Akaşa Yayınları (Çevirmen: Jale Gizer Gürsoy)

Bu konuyu yazdır

  Vücudumuzun Kendine Özgü Belli Yankı Yapan Frekansları Bulunmaktadır
Yazar: Emka - 28-10-2017, Saat: 04:54 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Tüm hücreler metabolik süreçlerinin bir sonucu olarak ses yayarlar.


Her insanın kendisine ait kişisel bir rezonans frekansı olduğu belirtilmektedir.

Yani bu şu demektir ki ;

Vücudumuzun değişik kısımlarının (organlarımız, kemiklerimiz, dokularımız vb.) hepsinin kendine özgü belli yankı yapan frekansları bulunmaktadır.

Nikolas Tesla insan vücudunun yaydığı frekanslarla karışan dış frekansları yalıtabildiğimiz vakit hastalıklara karşı büyük bir direnç geliştireceğimizi savundu.

Her maddenin belli bir dalga boyunda ve o maddeye özgü elektromanyetik dalga gibi davranan titreşimleri vardır.

Vücudun değişik bölgelerinde değişik titreşimler ve enerji değerleri mevcuttur.

Vücudumuzdaki farklı hücreler ve farklı yapılar, birbiriyle belirli dalga boyundaki frekanslarla iletişim halindedirler.

İnsanların Frekansları :

Araştırmalar her canlının bir frekansa sahip olduğunu (megahertz olarak ölçülüyor) ve dahası hepimizin çevremizdeki frekanslardan etkilendiğini gösteriyor.

İnsan organizmasındaki trilyonlarca hücre hepsi kendi frekanslarında titreşir. Bütün bu titreşimlerin toplamı kişinin genel frekans spektrumunu belirlemektedir. İnsan organizmasının yaydığı farklı elektromanyetik frekanslar kişinin bireysel frekans alanını oluşturur.

Hasta ve sağlıklı hücre, doku, organ ve bireylerin frekans yapıları birbirinden farklıdır. Hastanın kendi frekansları içerisinde saklanan yabancı frekanslar (virus, bakteri, parazit, mantar, ağır metal birikimleri, alerjenler vs..) normal frekans düzenimizi bozarlar.

Biorezonans cihazı ile, bu frekans düzenini bozan elektromanyetik yabancı frekanslar belirlenir. Normal doku frekanslarından ayırılır ve cihaz bu frekansları tersine çevirip hastanın vücuduna bir manyetik minder ile geri gönderir

CANLILARIN FREKANSLARI

İnsan Beyni 72-90 MHz

İnsan Bedeni (Gündüz) 62-68 MHz

Soğuk algınlığı belirtileri 58 MHz

Grip belirtileri 57 MHz

Kandida 55 MHz

Epstein-Barr 52 MHz

Kanser 42 MHz

Ölüm başlangıcı 25 MHz

İşlenmiş/Konserve yiyecekler 0 MHz

Kuru otlar 12-22 MHz

Taze otlar 20-27 MHz

Esans yağlar 52-320 MHz

 1241.jpg

Esans Yağların Frekansları :

Geçen yüzyılın başında Amerikalı doktor Bruce Tainio insanların ve gıdaların biyofrekanslarını ölçen bir alet geliştirdi.

Esans yağlar uzmanı D. Gary Young’un da yardımıyla araştırma frekanslar ve hastalıklar arasındaki ilişkiyi incelemeye yöneldi. Bu ekip aynı zamanda esans yağların insan vücudunun frekansları üzerine etkisini de inceledi. Keşifleri çok ilginçtir.

Gül 320 MHz

Herdemtaze 181 MHz

Günlük 147 MHz

Lavanta 118 MHz

Alman papatyası 105 MHz

Mür 105 MHz

Melissa 102 MHz

Ardıç 98 MHz

Sandalağacı 96 MHz

Melekotu 85 MHz

Nane 78 MHz

Galbanum 56 MHz

Fesleğen 52 MHz

————————————————————————–

Sağlıklı bir insan vücudunun 62-68 MHz’lik bir frekans aralığı var.

Hastalık ve rahatsızlıklar 58 MHz’de baş göstermeye başlıyor.

Esans yağlar insan tarafından kullanılan doğal maddeler arasında en yüksek frekansa sahip olan şey.

Yukarıdaki frekans tablosunda bir uçta işlenmiş/konserve yiyecekler dururken (0 MHz) öteki uçta en yüksek frekans ile gül yağı (320 MHz) bulunmaktadır.

Gül’ün aşkla ilişkilendirilmiş olması belki de bir rastlantı değildir.

————————————————————————–

Tainio ile Young’ın yaptığı testlerden biri de her ikisi de 66 MHz vücut frekansına sahip olan iki erkek üzerine yapılmıştır. İlk erkek eline bir bardak kahve almış ve o daha kahveyi içmeden 3 saniye içinde frekansı 58 MHz’e düşmüştür.

Daha sonra bir esans yağını koklamış ve frekansı tekrar 66 MHz’e çıkmıştır. İkinci kişi kahveden bir yudum almış ve frekansı 3 saniye içinde 52 MHz’e düşmüştür.

Fakat esans yağını kokladığı anda frekansı tekrar yükselmemiştir. Frekansının tekrar 66 MHz’e çıkması üç gün sürmüştür.

Demek ki frekanslarımız başka maddelerin ciddi bir biçimde etkisi altında.

————————————————————————–

Araştırmada ayrıca Olumsuz ve Olumlu düşüncelerin frekanslarımız üzerideki etkisi de incelenmiştir.

————————————————————————–

Olumsuz düşüncelerin insan frekansını 12 MHz kadar düşürdüğü, oysa olumlu düşüncelerin frekansı 10 MHz kadar yükselttiği bulgulanmıştır.

Meditasyon ve dua gibi çalışmalar frekansı 15 MHz kadar yükseltmektedir.

Bu durumda klinik çalışma göstermektedir ki ciddi bir hastalık engeli olmayan kişiler sağlıklı kalmak için şu ya da bu şekilde bir ruhani uygulamaya ihtiyaç duymaktadır.

Kanıtlar gösteriyor ki esans yağlar da kişinin frekansını yükseltmede önemli bir rol oynayabilmektedir.

78 MHz’in altında olan esans yağlar vücudun fiziksel yapısını dengelerken, yüksek frekanslı yağlar Gül ve Günlük duygusal ve ruhsal seviyelerde denge getirmektedir. Bir esansı kokladığınız zaman beynimizin amigdala denilen bölümü etkilenir ki burası hafızanın ve duyguların saklanıp serbest bırakıldığı yerdir.

————————————————————————–

Vücuda dışarıdan alınan maddeler de vücut ile değişik düzeylerde iletişime girer. Karşılaşılan bir toksinin titreşimi, vücudu rahatsız edici ve zararlı bir frekans özelliğine sahip olması nedeniyle hücreler arası iletişimde bozulmaya yol açar.

Bu bozulma reikiyle  tespit edilebilir ve düzeltilebilir.

Vücuda yararlı bir maddenin yani vücudun rezonansı ile uyumlu bir maddenin frekansı ise tedavi amaçlı kullanılabilir.

Bu mantık kullanılarak ‘alerji testleri’ yapılabilir, alerjen tespit edilip tedavi edilebilir.

Tüm bu bilgilere rağmen, unutulmaması gereken diğer etmenler ise bağışıklık
sisteminin stres ve duygusal dalgalanmalardan etkilenmesidir.

Bizi etkiliyor olabilecek olumsuz frekansların farkında olmalıyız. Birçoğumuz bitkiler üzerindeki klasik müzik ve hard rock müzikleriyle yapılan deneyi biliyordur. Klasik müzikle birlikte bitkiler serpilirken, hard rock onları öldürmüştür. İnsanlar da farklı değil.

Beslenmemizden, fiziksel çevremizden gelen karmaşık ve olumsuz frekanslar eninde sonunda hücresel yıkıma ve parçalanmaya neden olacaktır.

Bununla birlikte aramızda çok az insan dağlara, köylere kaçabilir. Kentsel yaşam birçoğumuz için kaçınılmaz bir ortamdır.

Ama neyse ki esans yağlar var. Ve her şeyden önce Meditasyon var. Reiki var. Bunlar sayesinde frekansımızı tekrar yükseltebiliriz.

Rezonans en önemli ses şifa ilkesi olabilir.


Alıntı:tasavvufvebilim

Bu konuyu yazdır

  EMPAT MISINIZ ?
Yazar: Emka - 28-10-2017, Saat: 04:46 - Forum: PARAPSİKOLOJİ GENEL - Yorum Yok

Empatlar, insanların vücut dilini, ses tonunu, beden hareketlerini, konuşurken seçtikleri ve kaçındıkları kelimeleri, yürüttükleri mantığı okuyabilen kişilerdir. Hayatlarını başka şeylerden çok, neyin nasıl “hissettirdiğine” bakarak yaşarlar. Başkalarının duygularını kendilerininmiş gibi almaya eğilimlidirler.


 1. Biliş

 Empatlar bir şeyi söylenmeden öylece bilirler. Bu biliş, birçoklarının sezgi veya iç ses olarak tarif etmesine rağmen bundan öte bir şeydir. Empat'ın bu armağanının güçlü olması, onun yeteneğine ne kadar uyumlandığıyla bağlantılıdır.

 2. Herkese açık alanlarda bulunmak bunaltıcı gelebilir

 Alışveriş merkezleri, süpermarketler, stadyumlar, yani bir sürü insanın olduğu yerler empatları çalkantılı bir şekilde başkalarından gelen sıkıntılı hislerle doldurabilir

 3. Başkalarının duygularını hissetmek ve onları kendine almak

 Bu empatlar için en okkalı durumlardan biridir. Bazıları, yakınlardaki insanların duygularını hisseder ve bazıları da çok çok uzaklardaki insanları hisseder, ya da ikisi birden olabilir. Yeteneklerinin farkında olan usta bir empat, insanların onun hakkında kötü bir düşünceye sahip olduğunu çok uzak mesafelerden bile hissedebilir.

 4. Şiddet, zalimlik veya trajedi içeren şeyleri izlemek dayanılmazdır

 Empat ne kadar uyumlanmışsa (ne kadar ilerlemişse) bu durum daha da şiddetlenir. Bu yüzden çoğu empat eninde sonunda televizyon izlemeyi ve gazete okumayı bırakmak durumunda kalır.

 5. Birisi dürüst olmadığı zaman bilmek

 Bir arkadaş veya sevdiği bir insan yalan söylediği zaman bilme durumudur (ki birçok empat sevdiklerinin ona yalan söylediğini bilmek acı verici olduğu için buna odaklanmamaya çalışır. Ya da birisi bir şey dediğinde, öbür şeyi hissediyor/düşünüyorsa, bilme durumu.

 6. Başkasının fiziksel semptomlarını almak

 Bir empat neredeyse daima başka birinin belirtilerini kendinde ortaya çıkarır (üşütme, göz enfeksiyonu, vücuttaki ağrı ve acılar). Özellikle de çok yakın olduğu kişilerle olur ve bir nevi duygudaşlıktır bu .

 7. Sindirim bozuklukları ve bel problemleri

 Güneş sinirağı çakrası karındadır ve duyguların tahtı olarak da bilinir. Burası, empatların başkalarından gelen duyguları hissettiği bölgedir ve bu nedenle bu bölge zayıf düşebilir, sonunda da mide ülserinden İBS’ye kadar varan sonuçlarla karşılaşabilir. Bel sorunları ise, başka sebeplerden ziyade topraklanmama yüzünden gelişebilir ve empat olduğundan bihaber olanların çoğu zaten çoğunlukla topraklanmaz

 8. Daima mazlumu gözetmek

 Acı çeken, duygusal yara almış veya korkutulmuş olan insanlar bir empatın dikkatini ve şefkatini daima çeker.

 9. İnsanlar hep ona içini döker, hiç tanımadığı insanlar bile

 Bir empat, insanların sorunlarına, problemlerine çöplük olabilir, ki dikkatli olmazsa hepsi onun üzerinde kalabilir/o sorunlar kendininmiş gibi olur

 10. Kronik yorgunluk

 Empatların enerjileri çoğunlukla sömürülür. Bu enerji vampirleri tarafından da, başkalarının üzerine fazla düşmekle de olabilir. Böylesi bir durumda, uyku bile fayda etmez. Çoğuna Myalgic Encephalopathy tanısı konulur

 11. Bağımlı kişilik

Alkol, uyuşturucu, seks gibi empatın bulaşmadığı çok az şey vardır. Bunun sebebi dışardan gelen duyguları kapatmaya çalışmalarıdır (Ki bunu bilinçli olarak farketmezler). Kendini korumanın başka bir şeklidir ve bu bir kişi veya şeye karşı olabilir.

 12. Şifacılığa, holistik terapilere ve metafizik olan her bir şeye çekim duyarlar

 Çoğu empat başkalarını iyileştirmeyi sevse de, kendilerini eğittikten, uzmanlaştıktan sonra şifacılığa (bu konuda doğuştan bir yetenekleri olmasına rağmen) sırtlarını da dönebilirler. Çünkü şifa verdikleri kişilerden çok fazla üzerlerine yük alırlar. Bu özellikle empat olduklarının farkında değillerse geçerlidir. Doğaüstü güçler empatlara çekici gelebilir ve kolay kolay şaşırmaz veya şok olmazlar. Hatta birçoklarının akla hayale sığmaz olarak varsaydığı keşiflerde bile. Örneğin, başkaları dünyanın düz olduğuna inanmışken, empatlar yuvarlak olduğunu bilmektedir

 13. Yaratıcı

 Şarkı söylemek olsun, dans etmek olsun, rol yapmak olsun, yazmak ve çizmek olsun, bir empat oldukça güçlü bir yaratıcılık damarına, geniş bir hayal gücüne sahiptir

 14. Doğayı ve hayvanlara aşık

 Doğanın içinde olmak empatlar için bir gerekliliktir ve evcil hayvanlar yaşamlarında olmazsa olmazdır

a18003f4-a5f1-4f19-9ac3-67621aa6e1a0.db4...9b2c7c.jpg

  15. Yalnızlık ihtiyacı

 Bir empatın eğer kendiyle baş başa kaldığı bir zamanı olmazsa, kafayı yemesi işten değildir. Bu özellikle çocukluklarında bariz olarak gözlemlenir

 16. Keyif almadıkları bir şeyi yapmak onlar için imkansızdır

 Bu şekilde sahte bir hayat sürdüklerini hissederler. Bir empata hoşlanmadığı bir şeyi suçluluk duygusu aşılayarak veya başıboş olarak etiketleyerek yaptırmaya zorlamak onu sadece mutsuz eder.

 17. Teşvik edilmezse kolayca sıkılır ve/veya dikkati dağılır

 İş, okul ve ev hayatının empatlar için ilgi çekici tutulması gerekir, yoksa oldukları yerden koparlar, hayallere dalarlar ve/veya bir şeyler karalamaya başlarlar

 18. Hakikat için mücadele eder

 Bu özellikle, bir empat yeteneklerini ve doğuştan hakkı olan şeyi keşfettiği zaman daha yaygınlık gösterir. Yalan/uydurma olan herhangi bir şey fazlasıyla rahatsız hissettirir.

 19. Daima cevapların ve bilginin arayışındadır

 Cevapsız sorular bir empat için moral bozucu olabilir ve bir açıklama bulmak için yanıp tutuşurlar.

 20. Maceradan, özgür olmaktan ve seyahatten hoşlanır

 Empatlar özgür ruhlardır

 21. Kargaşadan tiksinir

 Bu empatın ağırlık hissetmesine ve enerji akışının bloke olmasına yol açar

 22.Rutin işleri, kuralları veya kontrolü hapis gibi görür

 Özgürlüklerini kısıtlayan herhangi bir şey empatı güçten düşürür, hatta zehirler

 23.Çok yemeseler de kilo almaya yatkındırlar

 Fazla kilo, dışarıdan gelen negatif enerjilere karşı korunmanın bir başka şeklidir 

 24. Çok iyi dinleyici

 Karşılarındaki çok güvendikleri biri olmadığı müddetçe, kendileri hakkında pek konuşmazlar. Başkaları hakkında şeyler öğrenmeyi ve bilmeyi severler ve gerçekten umursarlar

 25. Narsisizme tahammülü yoktur

 Ne kadar kibar ve hoşgörülü olsa da, empatlar egoist (kendini önemseyip başkalarının duygularını veya bakış açılarını önemsemeyen) insanların etrafında olmaktan hoşlanmazlar.

 26. Haftanın günlerini hissetme yeteneği

 Cuma gününün verdiği hissi, çalışıyor veya çalışmıyor olsalar da alırlar. Genel (kolektif) nasıl hissediyorsa onlar da bu hissi kaparlar. Birkaç gün öncesinden, bankalar gibi yerlerin tatile gireceği zamanları hissedebilirler, onlar için dünya sanki gülümsüyor gibi gelir, sakin ve rahatlamış hissettirir. Pazar akşamları, pazartesiler ve salılar, çalışma günleri olduğu için oldukça ağır bir his verir

 27.Antikaları, yaş almış şeyleri veya ikinci el eşyaları almamayı tercih eder

 Önceden kullanılmış herhangi bir şey, önceki sahibinin enerjisini taşır. Bir empat, içinde artık enerji olmayan sıfır bir araba ve hatta ev almayı (finansal durumları müsaitse) büyük olasılıkla tercih edebilir

 28. Yemeğin enerjisini sezmek

 Birçok empat tadını sevse bile et yemekten hoşlanmaz çünkü hayvanın titreşimlerini (özellikle hayvan acı çekmişse) hisseder.


 EMPAT KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ

 Empati, insanları anlama ve okuma yetisidir. Diğerleriyle -“empat”ın kapasitesine göre- gönüllü veya gönülsüz olarak rezonans ve uyum içerisinde olmaktır.
Empatlarda, kişilerin ruhunu inceleme yetisi vardır. Bunu, düşünceler, duygular için; geçmiş, şimdi ve gelecek hayat hadiseleri için yapabilirler. Çoğu empat, bu yetilerinin işleyiş şeklinden bihaberlerdir ve kendilerini daha çok diğerlerine karşı “hassas” olarak nitelerler.

 Empatlar Derin Duyguları Sezerler

Empati, birinin bir noktaya kadar gerçek duygularını hissetmekken, bir empat, birinin dışa vurduğu yüzünden çok, gerçek hislerini algılar. Kişiler yüzlerine alelade bir ifade takınırlar; bu, talepkar toplumlarda gerçek ifadeleri gizlemek için öğrenilmiş bir davranıştır.

Bir empat, gizlenen gerçeği sezebilir ve acıma duygusuyla o kişinin rahatlaması, yalnızlığını gidermesi için kendini ifade etmesine yardım etmeye çalışır.
Empatlar; aileye, çocuklara, arkadaşlara, yakın tanışlara, tamamen yabancılara, hayvanlara, bitkilere ve cansız nesnelere karşı empati duyarlar. Empati, zaman ve mekanla kısıtlı bir olgu değildir. Bundandır ki, bir empat uzaktaki kişilerin veya şeylerin hislerini sezebilir. Bazı empatiklerin, sadece hayvanlara (Ata/Aslana Fısıldayanlar gibi), doğaya, gezegen sistemine, mekanik cihazlara ya da yapılara yatkınlığı olur.  Diğerleri ise bunlardan birkaçına birden duyarlıdır.

 Bilişin Derin Sezgisi

Empatlar aşırı hassaslardır. Bu terim genelde, birinin bir başkasının hislerine ve duygularına yönelik (duyarlılık) yeteneklerini temsil eder. Empatlar, empatiye eşlik eden derin bir bilme sezgisine sahiptirler ve genellikle başkalarına merhametli, düşünceli ve anlayışlıdırlar.

Yanısıra, empatlarda değişken güç düzeyleri vardır. Bunlar, bireyin kendinin farkında olması, empati gücünün bilincinde olması, ve/veya empatisi olup bunu kabullenmesi/kabullenmemesi şeklinde görülür. Genellikle, empatik olan bu kişiler, bu eğilimleriyle büyürler ve hayatlarında sonraki seviyeye geçene kadar kendileri hakkında bilgi sahibi olmazlar.

 Irsî Özellik?

Empati genetiktir, DNA’mızın özündedir ve nesilden nesile geçer. Hem geleneksel bilim, hem alternatif şifa uygulayıcıları bunun üzerinde çalışmışlardır.
Empati, hem biyolojik/genetik hem de ruhsal yönlere sahiptir.

Empatlar, diğerlerini sezme yetisine sıklıkla farklı düzeylerde sahip olurlar. Onların konumunda bu, söz, his ve düşünceyi inceleyerek başkasını anlayabilmektir. Kişilerin vücut dilini okuma ve/veya dikkatle göz hareketlerini inceleme konusunda oldukça usta olabilirler. Bu başlı başına bir empati değildir, bu diğerlerine karşı dikkatli olmaktan gelen bir ek özelliktir. Bir bakıma, empatlar eksiksiz bir iletişim paketine sahiptirler.

 Empati Nasıl İşler

Empatinin nasıl işlediği hakkında anlamadığımız çok nokta olmasının yanında, bazı bilgilere de sahibiz. Her şey, enerjitik titreşim ya da frekansa sahiptir ve bir empat bu titreşimleri sezebilerek çıplak gözle veya beş duyuyla farkına varılamayacak en ufak değişikliklerin farkına varır.

Dışa vurumun sözcükleri, konuşmacıdan doğan bir enerjitik yapıyı bünyesinde bulundurur. Konuşmacıya has belli bir anlam içerirler. Bu dışavurumun ardında, – bir güç veya kuvvet alanı, ya da en iyi bilinen deyişle- enerji vardır. Örneğin, nefret, kelimenin beraberinde keskin bir his de taşır. Nefret sözcüğü, konuşmacının hissiyatıyla beraber güç kazanır. Empatlarca yakalanan, bu kişinin söylediği şeyden çok, hisleri yani kelimeye kattığı enerjidir.

Empatlar genellikle şair ruhludurlar. Yüksek seviyede yaratıcılık ve hayal gücüne sahip yazarlar, şarkıcılar ve sanatçılar olarak doğarlar. Birçok yetenekleriyle bilinirler, ilgi alanları değişken, geniş ve devamlıdır; sevgi dolu, vefalı ve komiktirler. Genellikle birçok kültüre ilgi duyarlar ve hepsine hoşgörülü bir bakış açısıyla yaklaşırlar. Onlar annedir, babadır, çocuktur, arkadaştır, hemşiredir, bakıcıdır, öğretmendir, doktordur, esnaftır…

....psişiktir, kâhindir, şifacıdır… (Bu, bunların hepsi kesin empattır demek değildir.) Liste çok geniştir ve bunun pek de önemi yoktur. Önemli olan, empatların her yerde olduğunun farkına varmaktır.
 – Onlar, bütün kültürlerde ve dünyanın her yerindeler-

 Empatlar İyi Dinleyicilerdir

Empatlar kişilik ve dışavurum olarak çok şefkatlidirler, iyi dinleyici ve rehberdirler (sadece profesyonel alanda demek değil). Kendilerini insanlara yardım ederken ve sıklıkla da başkalarının ihtiyaçlarını kendilerinden önce görürken bulurlar. Aynı zamanda, bunun tam tersi de olabilirler. Sessiz, dış dünyadan kendini çekmiş, yalnızlığı seven, depresif, sinir hastası, hayalperest hatta narsist olabilirler.
Oldukça doğaya tutkundurlar ve bu cömert güzelliğe saygı beslerler. Empatları açık alandan, kumsaldan, yürümekten vs. zevk alırken görebilirsiniz. Empatlar bir gevşeme şekli olarak kendilerini sürekli doğaya çekilirken bulabilirler. Bu sezgilerini anımsamaları ve yoğun bir yaşam sürüyorlarsa sükunet hissi kazanabilmeleri için müsait bir alandır.

Her şeyden sıyrılmak ve artık doğa ile gevşemek empat için gerekli olur. Hayvanlar da ayrıca empatların canıdır. Onlar için hayvanlar, güç değil, sevgi ifade eder. Empatların evlerinde birden fazla hayvan olması sıradışı bir durum değildir.

 Bir Empat’ın Hasletleri

Empatlar genellikle sessizdirler ve başkalarının pozitif niteliklerini belirtmeye eğilimli olduklarından kendilerine bir iltifat geldiğinde toparlanmaları biraz sürebilir. Duygusal irtibatın olduğu bütün dallarda bir hayli etkileyicidirler ve açık açık konuşurlar, ara sıra da kendilerine içtenlikle saygı duyarlar. Hislerini dile getirme konusunda bazı problemleri olabilir.

Ancak, bunun tam zıttı da olabilirler: en iyi durumda bile münzevi ve görünüşte tepkisiz olabilirler. Cahil bir görünümleri de olabilir. Bazıları, diğerlerine kendilerini kapatma konusunda oldukça iyilerdir ve bu her zaman da kötü bir şey değildir; en azından öğrenme sürecinde olup, kendi duygularından ziyade, diğerlerinin duygularının yarattığı engelle mücadele etmekte olan empatlar için.
Empatların, içlerinden çok dışlarında olan biteni açıkça hissetmeye yatkınlıkları vardır. Bu da empatların kendi ihtiyaçlarını gözardı etmelerine sebep olabilmektedir. Genel olarak bir empat, zararsız, sessizdir ve daha çok barışçıl olmaya ağırlığını koyar. Uyumsuzlukla dolu herhangi bir alan empatta huzursuzluk duygusu yaratır. Kendilerini bir çatışmanın ortasında bulurlarsa, eğer topluca çözüme vardırılamıyorsa, durumu bir an önce yatıştırmak için ellerinden geleni yaparlar.  Kendilerini korumak adına herhangi kırıcı bir söz söylenirse, muhtemelen öz-denetimlerini içerleyecek ve sorunu bir an önce barışçıl şekilde çözmeyi tercih edeceklerdir.

Empatlar, TV’ye, videolara, filmlere, haberlere ve yayınlara karşı hassastırlar. Şiddet veya duygusal trajediler; yetişkinlerin, çocukların veya hayvanların  fiziksel veya duygusal acılarını içeren şok edici sahneler, empatların kolaylıkla gözlerini yaşartabilir. Bazı empatlar, böylesine zalimlikleri idrak etmekte zorluk çekebilir ve başkasının hiçe sayıcı oluşu, bağnazlığı ve bariz şefkat eksikliğine karşı kendilerini ifade etmekte büyük güçlük çekebilirler.  Yani, duydukları ve gördükleri acıyı haklı çıkaramazlar.
Her kesimden insan ve hayvan, empatların içten ve hakiki şefkatine ilgi duyar. Empatik olduğunun farkına varsın veya varmasın, her insan metal objenin mıknatısa çekilmesi gibi onlara çekilir! Denizfeneri gibidirler.

Tamamen yabancı kişiler bile, empatlarla en özel şeyler hakkında konuşmayı kolay bulur ve farkına varana dek, tereddüt bile etmeksizin, kasten yapmaksızın, tüm yüreklerini ortaya dökerler. Bilinçaltı seviyesinde, sezgisel olarak, empatların şefkatli bir anlayışla dinleyeceklerini bilirler.
İşte hayatın dinleyicileri… Empatlar problem çözücüler, düşünürler ve birçok şeye gönül koyanlardır. Empatlar ilgili olduğu müddetçe, problemin olduğu yerde, çözüm de olur. Eğer ki bu huzurlu olmak içinse, bir cevap bulana kadar ararlar.


KAYNAK : Traits of an Empath ( Cristel Broederlow )

Bu konuyu yazdır

  Uykuda Geleceği Görme
Yazar: Emka - 28-10-2017, Saat: 04:33 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

John W. Dunne (1875–1949) adlı bir İngiliz, gelecek ile ilgili olayların rüyalarda görülebilmesiyle ilgili araştırmalarıyla tanınmıştır. 


W. Dunne: ''insanlar geleceği görebilme gücüne acaba farkında olmadan sahip midir?'' diye sormaktadır. 

Acaba henüz olmamış fakat ileride olacak bazı olaylar bir an için gözümüzün önünden geçiyor ve biz bunu farketmiyor muyuz?

Geleceği önceden görebilmek meselesi yeni bir konu değildir… Asırlardan beri bazı sıradışı insanların kehanet gücüne sahip olduklarına inanılmıştır. Hatta inanışın da ötesinde, tarih içinde örnekleri de görülmüştür.

W. Dunne´nun hazırlayarak bilim adamlarına sunduğu raporda, rüyalarda gelecekten haber alınabileceğiyle ilgili kanıtları ortaya koymaya çalışmıştır. 

John W. Dunne, İngiltere´nin ilk askeri uçağının planını çizen dünyaca tanınmış bir uçak mühendisidir.

1928´lerde yayınladığı “Zamanla Bir Tecrübe” adlı eserde, W. Dunne, geleceği görme sahasında yaptığı araştırmalarını açıklamıştır. O yıllarda bilimsel çevrelerden çok miktarda eleştiri almasına rağmen aynı zamanda birçok psikolog ve fizikçi için yeni araştırma sahaları açmıştır.

W. Dunne bir şeyi daha evvel görmüş olmak duygusunun, aynı deneyimin daha önce bir rüyada insanın başından geçmiş olabileceğini iddia etti. 

Kendisini bu araştırmalara sevkeden, görmüş olduğu bir rüyası olmuştur.

W. Dunne o rüyasında kendisini bir adadaki dağın yamacında görmüştü. Dağın üzerindeki çatlaklardan duman ve buhar sütunları yükseliyordu. Bu manzara karşısında: “Tanrım bütün dağ infilak edecek” diye bağırmaya başlamıştı. Rüyanın daha sonraki bölümünde W. Dunne kendisini başka bir adada bulmuştu. Ölüm  tehlikesindeki adalıları taşıyarak gemiler aramakla meşguldü. Kendisine yardım etmeyen Fransızlarla kavga ediyordu.

Bu rüyayı gördüğünde Afrika´nın tenha bir köşesinde bulunuyordu. Oraya gelen gazetelerde şu satırları okudu: “Martinigue´deki yanardağı patlamasında 40.000´den fazla insanın öldüğü tahmin ediliyor…” W. Dunne yazının geri kalan bölümünde patlamanın rüyasında gördüğü şekilde olduğunu okudu. Rüya gerçeğe uygundu… 

uykuda_gelecegi_gormek_mumkun_mu_h1536_556ff.jpg

Bu olay üzerine uzun zaman düşünen W. Dunne, seneler sonra ikinci bir rüya gördü…

Bu rüyasında: “Yüksek demir parmaklıklarla çevrili iki tarlanın arasındaki yolda yürümekteydi. Aniden tarlanın birindeki bir at kişnemeye ve hiddetle tepinmeye başladı. Parmaklığa göz atan W. Dunne´nin içi rahatladı. Hayvan  bunun üzerinden atlayamazdı. Fakat birkaç dakika sonra arkasında nal sesleri duyarak başını çevirdiğinde, azgın atın arkasından geldiğini gördü.”

Ertesi gün mühendis kardeşi ile balığa çıkmıştı. Yolda giderken bir aralık kardeşine: “Şu ata bak” diye haykırdı. Etrafına bakındığında, rüyasında gördüğü yerde atın durduğunu hayretler içinde farketti. Yüksek parmaklığın arkasında da rüyasında olduğu gibi bir at çılgınca tepinmekle meşguldü.

W. Dunne: “Her şey rüyamdaki gibi olacak değil ya… Bu atın parmaklığı aşabileceğini zannetmiyorum” dedi. Fakat daha sözlerini bitirmemişti ki, at, parmaklığın üzerinden atladığı gibi üzerlerine saldırdı. İki kardeş zar zor kaçarak kendilerini kurtarabildiler. Bu olay W. Dunne´i çok etkilemişti. Atın saldırması değil, rüyasının gerçekleşmesi onu oldukça rahatsız etmişti…

W. Dunne bu türden rüyalar görmeye devam etti. Rüyalarda şaşılacak bir şey yoktu… Şaşılacak olan bu rüyaların gerçekleşmekte olduğuydu!… 

W. Dunne ilk önceleri geleceğe ait olayları görme duyusunun yalnız kendisine ait olduğunu zannediyordu… Ama bu tip olaylarla karşılaşan arkadaşlarım dinledikten sonra, bu olaylarla karşılaşan çok sayıda kişinin bulunduğunu farketti. Bu da onu araştırmaya ve olayın ardındaki gizemi çözebilmek için büyük bir çabaya yöneltti.

İlk araştırmaları, insanın geleceği görmesine engel olan şeyin uykuda bazı şartlar altında ortadan kalkabildiği gerçeğiyle karşılaşmasını sağladı. 

Fakat herkes bu şekilde geleceği göremiyordu. Kaldı ki birçok kişi uykudan uyandıktan sonra rüyalarım unutuyordu. Bu da ayrı bir sorundu. Belki de birçok kişi gelecekle ilgili bilgiler almakta fakat daha sonra uyanınca bunu unutmaktaydılar…

W. Dunne çalışmalarını sürdürürken rüyalarını unutmamak için kağıdını kalemini yatağın kenarında bulunduruyor ve gördüğü rüyaların tümünü uyandıktan sonra derhal not ediyordu. Tanıdıklarına da, rüyalarını bu şekilde kaydetmelerini söylüyordu.

Oxford Üniversitesi´nin öğrenceleri arasında yapılan bu tip deneyler; şaşırtıcı sonuçlar verdi. Geleceğe ait rüyaların geçmişe ait olanlardan çok daha fazla olduğu ortaya çıktı!…

“Zamanla Bir Tecrübe” adlı eserini bu araştırmalara dayanarak yazdı. W. Dunne daha sonraları, rüyaların geleceği öğrenmek için tek yol olmadığına karar verdi. 

Çok geçmeden uyanıkken de geleceğe ait bazı kehanetlerde bulunabildiğini keşfetti. Örneğin bazen hiç okumadığı bir kitabı eline alarak bunun içindeki olaylardan bahsedebiliyordu.

W. Dunne gördüğü rüyaların gerçekleşmesinden çok etkileniyordu. Bu olaylar, kendisine görünmeyen bir alemin görünmeyen bazı prensiplerini görünür kılıyordu. Ve sonunda insanın içinde büyük bir sırrın saklı olduğu gerçeğini kabul etti.
Yaşamı boyunca çok sayıda insanın haberci rüyaları ile ilgili geniş bir araştırma yapan W. Dunne, özellikle kendisine anlatılan rüyaların içlerinden birkaç tanesini hiç ama hiç unutamadığını ifade etmiştir…

Bu konuyu yazdır

  Mısırlıların ölümsüzlük bitkisi dediği Aloe Vera'nın mucizesi ne?
Yazar: Archilles - 27-10-2017, Saat: 13:43 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Mısırlılar yüzyıllardır ona "ölümsüzlük bitkisi", Kızılderililer ise "cennetin sihirli değneği" diyor. Peki nedir bu Aloe Vera ve neden bu kadar mucizevidir? 

Aloe Vera, şaşırtıcı iyileştirme özelliklerine sahip mucizevi bir bitkidir. Yüzyıllardır kullanılan bu bitkiye özelliklerinden dolayı Mısırlılar ölümsüzlük otu adını vermişler.Aloe Vera'nın 200'den fazla biyolojik olarak aktif ve doğal bileşeni vardır. Bunlar dışında da pek çok yerde kullanılır ve yiyecek olarak da tüketilir.Aloe Vera'nın içinde birbirinden fazla yararlı madde bulunur. Bunlar:Vitamin ve MinerallerAloe Vera, A, C, E, B1, B2, B3, B6, folik asit ve kolin vitaminlerini içerir.Ayrıca, Aloe Vera özünde B12 vitamini vardır ki bu, diyetleri dolayısıyla B12 kaynakları sınırlı olan özellikle vejeteryan ve veganlar için önemlidir.

0555bbe9368a05bff51437bdc1ff702e_XL.jpg

Minerallere gelince, Aloe Vera kalsiyum, magnezyum, demir, çinko, manganez, potasyum, sodyum ve bakır içerir. Bu vitamin ve mineraller birleştiğinde metabolizmanın sağlıklı çalışmasını sağlar.EnzimlerAloe Vera, amilaz ve lipaz gibi önemli enzimleri içerir. Bu enzimler, yağ ve şeker moleküllerini parçalayarak sindirime yardımcı olurlar.AminoasitlerAloe Vera'daki salisilik asit, iltihaplanma ile mücadeleye yardımcı olur. Üstelik, Aloe Vera, insan vücudu için gerekli olan 20'den fazla önemli aminoasitler yönünden oldukça zengindir.Aloe Vera'nın sayılamayacak kadar çok faydası vardır. İşte o faydalarından ise bazıları:Şişkinlik, ülser, IBS ve kolit gibi sindirim bozukluklarını önler ve mideyi rahatlatırBeyaz kan hücrelerinin üretimini teşvik ederSivilceleri ve egzamayı tedavi ederDeriyi nemlendirirDöküntüleri ve diğer cilt rahatsızlıklarını azaltırYanıkların iyileşmesine yardımcı olurKırışıklıkları doldururYaraları iyileştirirBağışıklığı artırırKan şekeri düzenlenmesine yardım ederİdrar yolu performansını güçlendirirMide yanması ve hazımsızlığı azaltmaya yardımcı olurKanın oksijen seviyesini artırırArtrit iltihabı riskini azaltır, İltihaplanmayı sakinleştirir ve artrit acısını azaltırKanın akışkanlığını artırır ve bu sayede kalp damar hastalıkları riskini düşürürKalp damar performansını ve fiziksel dayanıklılığı artırırDiş etlerini sağlıklı tutar.Tüm bunlardan yararlanmak için Aloe Vera'yı topikal olarak olarak kullanabilir içmek isterseniz, meyve suyu karışımlarına ve smoothie'lere ekleyebilirsiniz. Kısacası evde kendiniz hazırlayarak da Aloe Vera'nın mucizelerine tanık olabilirsiniz. 

İşte evde de yapabileceğiniz Aloe Vera jeli:Malzemeler:Temiz bir kesme tahtasıKeskin bir fileto bıçağıBir Aloe bitkisiTemiz bir tabakTemiz pamuklu bir havluSteril (temiz) bir cam kavanozTaze limon suyuBir mutfak robotu (isteğe bağlı)Hazırlanışı:İstenmeyen bakterileri ortadan kaldırmak için, ellerinizi yıkayarak ve çalışma yüzeyini temizleyerek işe başlayın.Olgun, kalın, etli ve koyu yeşil renkte yaprakları seçin. Yapraklar en az 10-15cm uzunluğunda olmalıdır. 

Bitkinin tabanında bulunan en eski, en dıştaki ve kalın yapraklar idealdir çünkü besin açısından zengin bir jel tabakası içerir.Yaprakları keskin bir bıçak ile, tabana yakın kısmından ancak bitkiye zarar vermeden kesin. Yaprakları ve bıçağı yıkayıp, kurulayın. Sonra kesilmiş yaprakları en az 15 dakika (45 derecelik bir açıyla) bir kap içine yerleştirip koyu sarı, acı Aloe suyunun akmasını bekleyin. Bu işlem, lateksin yapraktan akmasını sağlar. Lateks bağırsakları tahriş edebilen çok güçlü bir müshil maddedir, laksatif etkisiyle potasyum seviyesinin düşmesine neden olabilir.Daha sonra her iki yanda dikenli kenarları incecik kesin ve üst yaprağı çok ince ve dikkatli bir şekilde keserek çıkarın. Bir kaşık yardımıyla, yaprağın ortasındaki jeli çıkarın ve temiz bir kavanoza ekleyin. Üzerine biraz limon sıkıp kavanozu sallayın ya da bir mutfak robotuna koyup karıştırın.Aloe Vera jelinizi buzdolabında kapalı bir kavanozda tutun.Bu jeli bir haftaya kadar saklayabilirsiniz.Kullanım: Topikal olarak kullanmak istiyorsanız, kaşıkla jeli alın, günde birkaç kez yaranın üzerine sürün ve tamamen iyileşene kadar uygulayın. Tıbbi kullanımı için günde 3 kez jel 30 ml kullanın.Not: Kullanmadan önce doktora danışmak iyi olacaktır. Hamile kadınlar ve küçük çocukların içten aloe vera almamalıdır.

Kaynak: Mısırlıların ölümsüzlük bitkisi dediği Aloe Vera'nın mucizesi ne? 

Bu konuyu yazdır

  Bilimsel Kanıt: Hayal Kuruyorsanız Gerçekten Akıllı Bir İnsansınız!
Yazar: Archilles - 27-10-2017, Saat: 13:22 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Hayatın monoton düzeni içinde sürekli tekrarlayan şeylere rağmen, zihni dinç tutmanın ve başarılı bir yaşam sürmenin kilit noktası hayal kurmaktır. Bunu biz değil bilim söylüyor.

Kendimizi bedensel olarak işlerimize ve sabahları erken kalkıp onlarca şeye koşturmaya mahkum hissedebiliriz. Gerçekler acı olabilirler, ancak ciddi konsantrasyon eksiklikleri hayat kalitenizi baltalayan büyük bir engeldir. Nitekim ABD’de bulunan Georgia Teknoloji Enstitüsü’nden gelen bir araştırmanın sonuçları, hayal kurmanın tüm engelleri ortadan kaldırdığını ve hayal kuran kişilerin daha akıllı olabildiklerini gösteriyor.

Araştırma aynı zamanda belirli bir düzen içerisine hapsolma hissinin insan beynini köşeye sıkıştırdığını ortaya koyuyor. Araştırmanın baş yazarı ve psikoloji profesörü Eric Schumacher, “Etkili beyne sahip insanlar, akıllarını farklı diyarlarda gezdirdikleri için daha fazla bilişsel düşünce kapasitesine sahip olabiliyor” açıklamasında bulundu.

bilimsel-kanit-hayal-kuruyorsaniz-diger-...005664.jpg

Çalışma kapsamında 100 gönüllü insanın beyin aktiviteleri MR cihazları yardımıyla takip edildi. Taramalar yapılırken araştırma ekibi, her bir kişinin tek ve oldukça sıkıcı bir konuyu düşünerek bir noktaya odaklanmalarını istedi. Kaçınılmaz olarak kişilerin akılları karışmaya başladı ve gözleri bir noktaya kilitlenmiş olsalar da, düşünsel anlamda yeni şeyleri keşfetme kabiliyetine sahiptiler. 

Bu kişilerden alınan beyin aktivitesi raporları tek tek incelendi ve verilerle bir model oluşturuldu. Deney esnasında hayal kuran kişilerin beyin raporları, diğer beyin faaliyetleri ile doğrudan ilişkiliydi. Bilim insanları daha sonra katılımcılara bir anket hazırlayıp sundu. Bunun amacı, gündelik yaşam içerisinde kişilerin ne kadar sıklıkla hayal kurduklarını anlamaktı.

Sonuçlar, hayal kırıklığına uğrayan kişilerin hayal kurma eğilimin azaldığını kanıtlar nitelikteydi. Güçlü fikre sahip insanların ise hayal kurma alışkanlıklarıyla bağlantılı oldukları ispatlandı. Araştırmacılar, yıllardır devam eden tartışmalara yeni bir bakış açısıyla yaklaştılar: Daha etkili ve akıllı beyinlere sahip insanlar, hayal kurmaya daha yatkınlar. Buna neden olan şey ise beynin hayal kurmak için rastgele düşüncelere ayırdığı güce sahip olması. Başka bir deyişle hayal kuran kişilerin, daha güçlü beyinlere sahip olduğu anlaşılıyor.

Schumacher açıklamalarına şöyle devam etti: “İnsanlar yapı olarak kötü şeyler düşünme eğilimindelerdir. Ancak akıllı olanlar bu düşüncelerde dolaşmamaya dikkat ederler. Verilerimiz, bu savımızı destekleyen sonuçlar ortaya koyuyor. Bazı insanlar kesinlikle daha verimli beyne sahipler ya da bunu kullanmayı biliyorlar.”

Hayal kurmak, endişeleri ve gündelik sıkıntıları terk etmemizi sağlıyor. Hayatınızın kaliteli olarak devam etmesini istiyorsanız, hayal kurmaktan vazgeçmeyin.

Kaynak:webtekno.com

Bu konuyu yazdır

  Parmak Uçlarındaki İçsel Enerji ve Şifa Kaynakları: "Mudra"lar
Yazar: Emka - 27-10-2017, Saat: 02:44 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Mudralar kol, el ve vücut pozisyonlarını kullanır


Hinduizm ve Budizm. “Buda” büyük mudra kullanımı biliyordu ve çoğu bu ritüel jestler kullanılarak betimlenmiştir.

Çeşitli Kung Fu formlar pozisyonları mudra içerir.

Tantric ritüeller de düzenli 108 mudra kullanılır.

Hint Klasik Dansının içinde Mudralar kullanılır.

200’ün üzerinde mudra bulunmaktadır.

Mudra hareket veya el hareketi anlamına gelir. Ellerin sembolik dilidir ve varlığınızın bütün katmanlarında spesifik etkileri vardır.

Her elinizin 5 Parmağı bedeninizdeki 5 aşağıya doğru inen ve 5 yukarıya doğru çıkan enerji akımlarını temsil eder. Her bir parmağın bir çakra ve meridyenle bağlantısı vardır ve o enerjiyi yayar. Elleri ve parmakları belirli pozisyonlarda tutarak belirli organları, çakraları ve duygusal reaksiyonları etkilemek mümkündür. Mesela başparmak ile işaret parmağını bir araya getirerek bir kapalı devre oluşturmak enerjiyi bedene getirerek tazeleyici bir etki yaratır. Elektronikte buna yenileyici sistem adı verilerek sisteme gönderilen küçük miktarda enerji ile sistem güçlendirilir. Mudraları uygulamak omurgadaki enerji akımını güçlendirir ve bu gücün daha uyumlu ve daha büyük bir hayatiyetle tezahür etmesine yardım eder.

Ayrıca mudralar şuuraltımızın şuur üstü ile olan iletişimini etkiler. Gerek spiritüel yaşantımızda, gerekse şifa çalışmalarında şuuraltı ve şuur üstünün uyum içinde olması bizi başarıya ulaştırır. Mudraları kullanarak şuur altımıza mesajlar gönderir ve arzu ettiğimiz sonuçlara ulaşırız.

Mudra zihnin bazı yönlerini aktive eder ve enerji kanallarını birleştirerek bedeni dengeler. Mudralar sahip olduğumuz bedene ve onun yaratıcısına sevgi ve saygı ile uygulanırlar. Eğer bir mudrayı sık sık yaparsanız zihninizi aktive edecek ve içinizdeki bilgiyi otaya çıkaracaktır.

İnisiyasyonlarda ve ritüellerde mudralar ezoterik mühür olarak yapılan uygulamanın gücünü arttırırlar. Ayrıca bedenin değişik bölgelerine değişik mudralarla dokunarak kutsamak mümkündür.

Kozmik güçlerin manipülasyonu için birer anahtar olan Mudraları da Reiki sembolleri gibi bilgisi ve fonksiyonunun farkında olarak doğru ve sorumlulukla kullanmak gereklidir.

Tek el ile yapılan mudralara Hinduizmde Asamyuka – bağlantısız ve iki elle yapılan mudralara Samyukta-bağlantılı adı verilir.

Mudraları uygularken bağlantınız ve alacağınız şifa verici, dengeleyici tesir için meditatif bir durumda olmanız en iyi sonuçları sağlar. Ayrıca ellerinizin "Tanrının Elleri" olduğunu zihninizde ve kalbinizde kabul ederek onlardaki enerjiye teslim olun.

Mudra' ları iki ayrı gurup altında toplayabiliriz. Bunlardan bir tanesi Hasta Mudra olarak adlandırılan el hareketleridir. Digeri ise enerji çalışmalarında, konsantrasyon çalışmalarında ve meditasyon çalışmalarında uygulanan, el hareketleridir.

Tam meditasyon çalışmalarında ellerin duruş şekli ( Dhyana-Hasta-Mudra ) adı ile anılmaktadır ve ellerde kapalı bir devre meydana getirerek vücutda toplanan enerjinin dışa kaçmasını önlemek amacına hizmet etmektedirler.

Aynı zamanda ellerin bu tutuluş şekli yapacagımız çalışmanın bedenen tasdik edilmesini, niyetin ortaya konulmasını oluşturur ( Fiziksel İnkantasyon )

Burada ilk olarak her parmagın Tattva olarak adlandırılan evrensel beş elementin bir tanesi ile baglantısı oldugunu ve bu elementin ifade ettigi şuur hallerini sembolize etmek için kullanıldıgını belirtelim.

Tattva' lar aşagıdaki sıralanış şekillerine göre yukarıdan aşagıya inildikce incelen şuur hallerini ifade etmektedirler.

-Prithivi Tattva Toprak elementi Yüzük Parmagı
-Apas Tattva Su elementi Küçük Parmak
-Agni Tattva Ateş elementi Baş Parmak
-Vaayu Tattva Hava elementi İşaret parmagı
-Akaşa Tattva Eterik elementi Orta parmak


Mudra1.jpg

ELLER VE PARMAKLAR

Ellere taşıdıkları muazzam güçten ötürü ikinci beyin veya zihnin görünen yönü denilir. Elleri kullanarak mudraları uygulamak bilinçsiz veya yarı bilinçli sübtil enerjilerin uyanmasına yardım eder. Reiki enerjisi bütün bilinç düzeylerinde çalışır. Reiki yaparken mudraları kullanmak enerjiyi çok spesifik boyutlara yönlendirerek şuurumuzun yükselmesine ve Satori veya aydınlanmaya ulaşabilmemize yardımcı olur.

-Sağ El:Tanrısal boyutu temsil eder. Gözlemin, bilginin ve bilgeliğin, nedenlerin, nihai gerçeğin, sununun ve şefkat bilincinin sembolüdür. Maskülin-erkek ve polaritede pozitiftir. Güneşin sembolüdür. Ayrıca 4 transandantal bilgiyi temsil eder: 1. Ayna Bilgisi. 2. Eşitlik bilgisi. 3. Derin anlayış bilgisi. 4. Mükemmellik bilgisi. Ayrıca doğaüstü güçlerin zirvesini temsil eder.

-Sol Eluygulu varlıkların (insanlık) dünyasını temsil eder. Aktif zihnin kontrol edilmesi, niyetin düşünülmesi, kutsanma, prensip, geçici realite, izlemek, içsel hatırlama ve sevgi sembolüdür. Feminin-dişi ve polaritede negatiftir. Ayı temsil eder.

-Başparmak: Bedenimizden şuuraltı kalıplarından ve karmik eğilimlerden bağımsız olarak akan İlahi enerjinin sembolüdür. İrade gücünü, boşluğu ve sonsuzluğu temsil eder.

-İşaret Parmağı: Jupiter Parmağı olarak da bilinir.Kişiliğimizin Ego yönünü temsil eder. Şuuraltı kalıpları tarafından kontrol edilen enerjilerin sembolüdür. Enerjisi geliştiricidir, hava ve rüzgarı temsi eder.

-Orta Parmak: Satürn Parmağı. Enerjilerin en karmik ve en şartlı olanı. Bu parmak ağır, güçlü, dengeleyici enerjiler getirir. Arzu ve disiplin sembolüdür. Ateşi temsil eder.

-Yüzük Parmağı: Güneş parmağı olarak bilinir. Kişiyi güçlendiren enerjilerle ilişkilidir. Kozmik, sonsuz, solar ışık ile karıştırılmamalıdır. İlişkilerin, şifanın ve enerjinin sembolüdür. Suyu temsil eder. Sol elin yüzük parmağında vurulduğu takdirde bir yarayı iyileştirecek güç olduğu ve bu parmağın direk olarak kalple bağlantılı olduğu söylenir.

-Küçük Parmak: Merkür parmağı olarak bilinir. Entellektüel zihin ve enerjinin açılmasına yardımcı enerjileri yayar. İletişimin sembolüdür. Dünyayı temsil eder.

Sanskritçe mudra kelimesi Türkçe’de mühür anlamına gelir. Mudralar, kişinin benliğinde fiziksel, zihinsel ve işlevsel değişikliklere sebep olan belirli bedensel hareketlerdir. Çoğunlukla nefes teknikleriyle beraber uygulanan mudralar kimi zaman bandhalar ile beraber de uygulanır.

Bedenin belli bölgelerinde, beyindeki belli bölgelerle ilişkili kanallar bulunmaktadır. Aynı zamanda, bedendeki her organ, salgı bezi ve diğer bölümlerinin, ayak, el ve kulaklardaki belli alanlarda ‘yansıması’ bulunmaktadır. Akupunktur ve refleksoloji bu prensiple çalışan disiplinlere örnek gösterilebilir.

Mudralar arasında en bilinenleri meditasyon sırasında uygulanan el mudralarıdır. El ve parmaklarla çeşitli hareketler yapılarak mudralar oluşturulur. Meditasyon çalışmalarına yeni başlayanlar için çok fark etmese de çalışmalarını derinletmiş kişilerde ellerin konumu önemlidir.

Artık günümüzde fazlası ile ispatlanmaya başlayan bir inanışa göre, bütün hastalıkların alt bilinç nedenleri vardır; yani, hafif bir nezleden çok ciddi bir kanser türüne kadar bütün hastalıklar içsel veya dışsal huzur eksikliğinden, aşırı stresten, derin bir üzüntüden ya da travmatik bir tecrübeden dolayı oluşabiliyor.

Yoga ve/ya meditasyon yaparak, reiki tekniklerini uygulayarak bu hastalıkların tedavi edilebileceğine veya daha ortaya çıkmadan engellenebileceğine inandığımız gibi, çeşitli mudraları uygulayarak da dertlerimizi azaltabileceğimize veya yok edebileceğimize inanabiliriz.

Mudraları her mekanda ve her anda kolaylıkla yapabiliriz. Herbir parmak ucunda bulunan sinirlere temas ederek mudraların aktivitesi başlatılır ve herbir mudra bedenin, ruhun veya beynin değişik bölümlerine hitap eder.

Hatha Yoga çalışmalarında uygulanan 25 mudra vardır. Astanga yogada özellikle nefes çalışmaları esnasında uygulanan mudralar vardır.

Kundalini yogada ise neredeyse çalışmanın tamamı mudralardan oluşmaktadır. Mudralar hemen hemen tüm kadim öğretilerde, dinlerde, toplum ve inançlarda kullanılmıştır.

İslamiyette Allah’a yakarırken avuçları gökyüzüne doğru çevirerek dua ettiğimiz hareket de, Hristiyanların hemen hemen tüm filmlerinde görmeye alıştığımız yatak kenarına çökerek ellerin birleştirildiği ve alna dayandığı dua hareketi de birer mudradır diyebiliriz.

Sinir yolları ellerde, ayaklarda ve beyinde kollar ve bacaklardan daha büyük alanlar kaplamaktadırlar. Dokunma ve hissetme vasıtasıyla, özellikle parmak uçlarıyla, beyin işlevleri harekete geçirilmekte ve çalıştırılmaktadırlar.

Mudraların doğuşu ile ilgili kesin bir tarih ya da yer verilemiyor, ancak mudraların denendikleri ve işe yaradıkları çok iyi biliniyor.

Aşağıda sizlere örnek olarak birkaç mudrayı ve ne işe yaradıklarını sıraladık. Bunları rahatlıkla tek başınıza uygulayabilirsiniz.

Önemli olan birşey vardır ki, o da bir mudrayı uygulama amacınızı uygulama esnasında zihninizden geçirmenizdir. Mesela, Ksepana mudrayı uygularken, ‘Bedenimdeki ve ruhumdaki bütün negatifleri pozitif yapıyor, her tür gerginliği üzerimden sıyırıp atıyor, ve onların yerini taze enerji ve huzurla dolduruyorum’ diye hayırlı ve olumlu bir düşünce kalıbı geliştirebilirsiniz. Veya Mahasirs mudrayı uygularken ‘Başım rahat, hafif, zinde ve sakin’ diye düşünmeniz, yaptığınız çalışmanın etkilerini arttırır.

Mudra.jpg

Bazı Temel Mudralar:

-CHIN MUDRA

Yogada en sıklıkla uygulanan mudradır. Baş parmak tırnağının ucu ile işaret parmağı birleştirilir, diğer parmaklar rahat bırakılır. Baş parmak kozmik şuuru(Tanrı) temsil ederken işaret parmağı bireyin simgesidir. Yoga, birlik ve bir olmak demek ise bu mudrayı yaparak bireyle evren bir bütünü oluşturur.

-KSEPANA MUDRA

İşaret parmaklarınızı düz olarak birleştiriniz, diğer parmaklarınızı birbirine geçiriniz ve parmak uçlarınızı ellerinizin dış tarafına yerleştiriniz. Baş parmaklarınızı çapraz olarak birbirinin üstüne yerleştiriniz ve başparmak çukurları içinde tutunuz. Ellerinizin arasında küçük bir boşluk bırakınız. İşaret parmaklarınız, oturuyorsanız yeri, yatıyorsanız ayak uçlarını göstermelidir ve her iki el de gevşek ve rahat olmalıdır.

Uygulama

Sadece 7 ila 15 nefes alış süresi boyunca uygulayınız ve odaklanma nefes vermeye olmalıdır. 15 nefes bittiğinde avuç içleri yukarıya dönük olrak baldırlarınızın üstüne yerleştiriniz. Bu mudra her çeşit gerginlikten kurtulmamızı, bedenimizdeki negatif enerjiyi atmamızı sağlar.

-MAHASİRS MUDRA

Bu mudra her iki el ile uygulanır. Baş, işaret ve orta parmaklarınızın uçlarını birleştirin, yüzük parmağınızı baş parmağınızın kökünde bükük olarak tutunuz ve serçe parmağınızı uzatınız.

Uygulama

Günde iki veya üç kez 6 dakika boyunca uygulanmalıdır. Mahasirs mudra enerjinizi dengeler, kasılmaları ve baş ağrılarını gidermede kullanılır.


Aktif Zihin, Denge ve Sağlık için Mudralar

-Gyan Mudra (Bilgi Mudrası)

Yöntem:
Başparmak ucu ile işaret parmak ucuna dokunulur. Diğer üç parmak uzatılır.

Özellik:
Bilgi mudrası olarak bilinir, bilgiyi geliştirir.
Başparmak ucunda hipofiz ve endokrin bezlerinin merkezleri vardır.
Parmaklarınızı bastırdığınız zaman, bu iki bezin bulunduğu merkezleri aktifleştirirsiniz.

Süre:
Bu mudra için belirli bir zaman süresi yok.
Her yerde ve her zaman; otururken, ayakta veya yatakta yatarken uygulayabilirsiniz.

Faydaları:
Hafıza gücünü arttırır, beyni keskinleştirir, konsantrasyonu artırır ve uykusuzluğu önler. Eğer düzenli olarak uygulanırsa, tüm ruhsal zihinsel bozukluklar tedavi olur. (Histeri, öfke ve depresyon gibi.)

-Prithvi Mudra (Toprak, Dünya mudrası)

Yöntem:
Başparmağın ucu ile yüzük parmağının ucuna dokunulur, diğer üç parmak uzatılır.

Özellik:
Tüm fiziksel zayıflıkları azaltır.

Süre:
Belirli bir zaman süresi yoktur. İstediğiniz zaman uygulama yapılabilir.

Faydaları:
Zayıf insanlar için kilo artışına yardımcı olur. Cilt sağlığını güçlendirir ve cilde parlaklık kazandırır. Vücudu aktive ederek sağlığı koruyup güçlendirir.

-Varuna Mudra (Su Mudrası)

Yöntem:
Başparmak ucu ile küçük parmak ucuna dokunulur, diğer üç parmak uzatılır.

Özellik:
Su içeriğini dengeler ve tüm hastalıkları önler. Hastalıklar su eksikliğinden dolayı oluşur.

Süre:
Belirli bir zaman süresi yoktur. Uygulamaya göre belirlenebilir.

Faydaları:
Vücutta su içeriğini dengeleyerek kanı temizler ve sağlığı korur. Mide, bağırsak iltihabını iyileştirir ve kas erimesini önler.

-Vayu Mudra (Hava Mudrası)

Yöntem:
İşaret parmağınızı aşağıya kıvırıp üzerine başparmağınız ile basın. Diğer parmaklarınızı düz tutun.

Özellik:
Hava dengesizliği nedeniyle gerçekleşen tüm hastalıkları önler.

Süre:
12-24 saat içinde bu mudra 45 dakika uygulandığında hastalığın şiddetini azaltır. Daha iyi sonuç için düzenli 2 ay uygulanmalıdır.

Faydaları:
Romatizma, Artrit, Gut, Parkinson hastalığı ve felç Servikal omur ve omurga iltihabı, yüz felci için yararlıdır.
Ayrıca midedeki şişkinliği düzeltir.

-Shunya Mudra (Hava Mudrası)

Yöntem:
Orta parmağı aşağıya doğru kıvırın ve başparmak ile kıvrım yerinin ortasına bastırın.

Özellik:
Vücudumuzdaki donukluğu azaltır.

Süre:
Günlük tedavi için 40-60 dakika süre yeterlidir.

Faydaları:
Kulak ağrısını 4-5 dakikalık uygulama bile giderebilir.
Doğuştan olmayan sağır ve zihinsel özürlüler içinde kullanılır.

Surya Mudra (Güneş Mudrası)

Yöntem:
Yüzük parmağını kıvırıp başparmak ile bastırın.

Özellik:
Tiroid bezinde merkezi güçlendirir.

Süre:
Günde iki kez 5-15 dakika uygulanır.

Faydaları:
Kolesterolü azaltır ve kilo azaltmada yardımcı olur.
Anksiyeteyi azaltır, hazımsızlığı düzeltir.

-Prana Mudra (Yaşam Mudrası)

Yöntem:
Yüzük parmağı ve küçük parmak ile başparmak ucu birleştirilir. Diğer iki parmak uzatılır.

Özellik:
Yaşam mudrası olarak tanımlanır, yaşam gücünü artırır. Uygulama ile zayıf insanlar güçlü hale gelir. Kan damarlarında daralmaları azaltır. Eğer düzenli olarak uygulanırsa, kişi aktif hale gelecektir.

Süre:
Belirli bir zaman süresi yok. Her zaman uygulanabilir.

Faydaları:
Bağışıklığı güçlendirir. Gözlerin gücünü artırır ve göz hastalıklarını azaltır.
Vitamin eksikliğini ve yorgunluğu ve halsizliği giderir.

-Apana Mudra (Sindirim Mudrası)

Yöntem:
Orta parmak ve yüzük parmağınızı kıvırın başparmak ucu ile dokunun, diğer iki parmağınızı uzatın.

Özellik:
Boşaltım sistemini düzenleyerek sağlığımızda önemli rol oynar.

Süre:
Günlük 45 dakika uygulama önerilir. Ancak daha uzun süreli uygulamalar daha yararlı sonuçlar sağlar.

Faydaları:
Şeker hastalığını kontrol eder.
Kabızlık ve basuru iyileştirir.
Toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olur.

-Apana Vayu Mudra (Cesaret Mudrası)

Yöntem:
Orta parmak ve yüzük parmak kıvrılır başparmak uçları ile dokunulur, işaret parmağı ise başparmak tabanına dokunur ve küçük parmak uzatılır.

Özellik:
Kalp için yararlıdır. Kalp krizi riskinde enjeksiyon gibi çalışır.
Vücutta gaz içeriğini azaltır.

Süre:
Uygulamayı çok kez yapabilirsiniz… Kalp hastaları ve Tansiyon hastaları her gün 15 dakika süre ile iki kez uygulamada daha iyi sonuç alabilir.

Faydaları:
Kalbi güçlendirir ve çarpıntıyı düzenler.
Boşaltım sistemini düzenler.
Mide sorununu çözer.

-Linga Mudra (Isı Mudrası)

Yöntem:
İki elin parmakları iç içe geçirilir, sol elin başparmağı yukarıya doğru uzatılarak sağ elin işaret parmağı ile sarılır.

Özellik:
Vücut ısı üretir. Bu mudradan daha çok faydalanmak için beslenmede süt, tereyağına önem vermeliyiz daha fazla su ve fresh meyve suları tüketmeliyiz.

Süre:
İstenildiği zaman uygulanabilir. Isı ürettiği için çok uygulamada terlemeye neden olabilir. Kış dönemi daha rahat uygulanır.

Faydaları:
Bu balgam üretimini durdurur ve akciğerlere güç verir
Şiddetli soğuk algınlığı ve bronş enfeksiyonunu tedavi eder. Vücudu canlandırır.

Mudraları istediğiniz zaman, her yerde yapabilirsiniz. (Otobüs, tren, araba, ofis veya evde)

İşe yarayıp yaramadığını anlamak için denemek gerekir.

Uygulama ile kazanacağınız çok şey olmasına rağmen kaybedecek bir şeyiniz yoktur.

Bu konuyu yazdır

  Enerjinizi Çok Tüketen 10 Neden
Yazar: Archilles - 27-10-2017, Saat: 01:36 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM - Yorum Yok

Bu 10 neden yüzünden hep düşük enerjiyle dolaşıyorsun. Enerjinizi yükseltmek istiyorsanız bu 10 nedeni mutlaka öğrenin. Nedenler ve çözümleri yazımızda keşfedin.

354598.jpg

Kararsızlık
Enerjinizi en çok tüketen nedir derseniz bu maddeyi söylerim. Kararsız olduğunuz her olayda yoğun bir enerji harcasınız ta ki karar verene kadar. O halde önemli olan seçim yapmak ve kendinize güvenmektir.

Kaygılar
Bunun içinde sürekli takılı olaylar var. Bir olayda veya duyguda takılı kaldığınızda sürekli olarak ona enerji yollarsınız ve sonunda enerjinizi tüketirsiniz. Hayatta önce kendinize güvenin ve başarılı olacağınıza inanın. Korkularınızı değil umutlarınızı besleyin.

Yoğun Düşünceler
Bir konu veya olaylar hakkında düşüncelere takılı kalmak kadar kötü bir durum yoktur. Sürekli olarak düşünen zihin haliyle enerjinizi de bitirecektir. Bunun için meditasyon ve olumlama yaparak yoğun düşünmeyi azaltmalısınız.

Sonraya Attığınız İşler
Ertelediğiniz her iş ve olay enerjinizi düşürecektir. Bundan bir an önce kurtulmalı ve bitirmeniz gereken işleri bitirmelisiniz.

Zorunlu Kaldığınız İşler
Birilerinin ricalarıyla zorunlu olarak yaptığınız işler enerjinizi yerle bir eder. İstemeyerek yapılan işler sizin enerjinizi iki katı fazla düşürür.

Başarısızlık Düşüncesi
Hayatta enerjinizi düşüren bir diğer eylemde başarısız olacağınız düşüncesidir. Buna umutsuzlukta eklenir. Yapmanız gereken en önemli adım farkındalıktır. Şunu anlamalısınız ki başarısızlık yoktur denemeler vardır. Her deneme bir tecrübenin kapısını aralar.

Keşke Psikolojisi
En büyük hatamız keşkelerdir. Hayatta keşke diye bir şey yoktur. Bir şey yaşandıysa bu olması gerektiği için yaşanmıştır. Keşke ile başlayan her cümleyi hayatınızdan çıkarmalısınız.

Olumsuz Düşünceler
Bizi bitiren en büyük durum olumsuz düşüncelerdir. İnsan beyni olumsuz düşünmeye göre ayarlanmıştır. Bunu değiştirecek olan sizsiniz. Olumlama yaparak ve olumlu düşünceye farkındalık yaparak ulaşabilirsiniz.

Negatif Ortamlar
Enerjiniz düşükse bunun bir sebebi de bulunduğunuz ortamlardır. Gün içerisinde yaşadığınız iş ortamının gerginliğini parkta yarım saat yürüyüşle veya evinizde bir köşe yapıp oturarak ve sevdiğiniz bir aktiviteyi yaparak geçirebilirsiniz.

Kendinize Zaman Ayırmamak
En büyük eksiğimiz bu. Telefona vakit ayırıyoruz. Arkadaşlara da öyle. Çoğu zaman işe mesai saatleri dışında vakit ayırıyoruz. Ama kendimize vakit ayırmıyoruz. Kendinizi şımartın. Sevdiğiniz bir tatlıyı veya meyveyi alın bir süre telefonu kapatın. Sessiz bir ortamda kendinizle baş başa kalın. Göreceksiniz düşük enerjiniz değişecektir.

Kaynak:bigierdemdir.com

Bu konuyu yazdır

  Hayattan İstediğiniz Her Şeyi Alabilmek İçin Bilmeniz Gereken 3 Şey
Yazar: Archilles - 27-10-2017, Saat: 01:20 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Tüm insanlığın varlığını destekleyen ve hayatlarımızı yöneten bazı ilkeler, evrensel yasalar ve inkar edilemez temel gerçekler var. Gerçek şu ki; hayatın size getirdikleri tamamen sizin kontrolünüz altında değil. Ancak, sonuçları etkileyebilir ve bu yasalara uyumlu hareket ederek gelişimimize katkıda bulunabiliriz.

3-madde-evren-758x407.jpg

1. Evrenin Yönetim İlkelerini Tanıyın Ve Keşfedin
Doğal kanunları tanımak ve ardından bu kanunlarla akışı sağlamak için eylemlerinizi ayarlamak, size istenen sonuca ulaşmak için daha iyi bir şans verir. Bedenlerimiz, bir dizi ilke altında çalışan sistemlerdir. Egzersiz yapmazsanız, sağlıklı bir şekilde yemezseniz ve düzenli olarak doktora gitmezseniz; kaçınılmaz olarak kendinizi kötü bir sona doğru ilerletirsiniz. Yaşamın prensiplerini anlamak, belirli bir sonuca doğru eğimli eylemler seçmenize olanak tanır ve size kendinizi evrende doğru konumlandırarak başarıya ulaşma şansınızı arttırır.

2. Evrenin para birimini öğrenin
Yaşam dengeli bir değişim değildir ve girdi ve çıktılar nadiren orantılıdır. Herhangi bir yeni girişimin başında, girdi; çıktıyı aşar. Bu ilke hakkında anlaşılması gereken en önemli şey, girdi ve çıktı ilişkisinin hayatın her alanında kendini belirgin bir şekilde gösterdiğidir.

Aslında bunu evrenin gerçekleştirdiği bir açık arttırmaya benzetebiliriz. Tıpkı bir açık arttırmada, en yüksek ücreti ödeyenin ürünü alması gibi, hayatta da, hedefi uğrunda en çok çaba sarfeden kişiler hayaline kavuşur. Ancak evrenin para birimi “zaman”dır. Yani hedefiniz için zamanınınız büyük çoğunluğunu feda etmeyi göze alırsanız, kaçınılmaz bir biçimde onu elde edersiniz.

3. Neyi Elde Etmek İstediğinizle Alakalı İyi Düşünün
Bugünlerde insanların birçoğunun bir sürü hedefi var ancak hayattan gerçekten ne istediklerini tam olarak bilmemekteler. Hayattan ne beklediğinizi değil hayattan ne “istediğinizi” düşünmelisiniz.Bu işe bir sütun yapmakla başlayın

Sütuna şimdiki durumunuzu yazın ve sizi başarıya ulaştıracak yollarla ilgili beyin fırtınası yapın.  Birincisinden sonra ikinci bir sütun yapın. Bu sütuna sizi engelleyen her şeyi yazın. Tamamen dürüst olun. Yeteri kadar paranız ve zamanınız yoksa yazın. Hayatınızda duygusal olarak size engel olan birileri varsa yazın. Kendinize dürüst olun ve her şeyi yazın. Bu sayede hedeflerinize ulaşmada yolunuza çıkan taşları teker teker temizlemeniz mümkün olabilir.

Hatırlatma: istediğiniz her şeyi tek başınıza yapamazsınız. İlk adımı atmak için diğerlerinden destek almak her zaman akıllıca bir yoldur. Hayallerinize ulaşmak için gayret göstermeniz gereklidir evet ancak çoğu zaman yardım da gereklidir. Gerçekleşecek bir sürü hayalinizin olabileceği gibi gerçekleşmeyecek hayalleriniz de olacaktır. Bunları başarısızlık olarak değil, size doğru yolu gösterecek olan işaretler ve dersler olarak görün.

Kaynak: filoji.com/hayattan-istediginiz-her-seyi-alabilmek-icin-bilmeniz-gereken-3-sey/

Bu konuyu yazdır