Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 828 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 828 Ziyaretçi
|
Son Aktiviteler |
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 573
|
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 496
|
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 907
|
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 825
|
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,800
|
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 9,238
|
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,580
|
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,461
|
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,747
|
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 2,010
|
|
|
Hayatınızda Mucizeler Olsun İster misiniz? |
Yazar: Emka - 25-10-2017, Saat: 22:27 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Bu yazıda Harvard Üniversitesi’nde yapılan araştırmaları ve mucizelerinizi gerçekleştirmenin yöntemlerini bulacaksınız. Zihniniz siz farkına varmadan sizi dilediğiniz yöne doğru yöneltir. Kimi zaman bir davranışı niye yaptığınızı, ya da bir kararı neden aldığınızı bilemezsiniz. İşte o zaman bilin ki bilinçaltınız devrededir.
Biliyor musunuz hepimizin içinde bir başka ben vardır. Kimi zaman bizimle konuşur ama biz içimizden gelen bu sesin söylediklerini, kimi zaman duymaz kimi zaman da diğer sıradan düşüncelerimizden ayırt edemeyiz. Oysa bu ses sihirlidir adeta, eğer onu duyabilirsek hayatımızda pek çok imkânsız görülen hayalimizi gerçekleştirebiliriz.
Bu yazıda bu hayallerimizden “gerçekleşmesi imkânsız amaçlar” olarak bahsedeceğiz. Yani GİA diyeceğiz kısaca.
Martha Beck 13 yaşındaydı. Evlerinin salonunda ev ödevini yapıyor, ebeveynleri ise eski püskü televizyonu izliyorlardı. Ekranda kapalı bir spor salonunda koşan bir gencin görüntüsü belirdi. Martha başını kaldırdı, televizyondaki görüntüye baktı ve kendisini yüksek sesle “Ben bu okula gideceğim” derken buldu.
Televizyondaki spiker devam etti. Gösterilen okul ABD'nin en ünlü ve prestijli üniversitesi olan Harvard'dı. O anda Martha'nın kalbi duracak gibi oldu. Utah'ın küçük bir kasabasında yaşayan bir genç kız için Harvard'a gitmek gerçekleşmesi imkânsız bir amaçtı. Ne Martha'nın ailesinin onu bu okulda okutacak kadar parası vardı ne de genç kız bu okulu kazanacak kadar akıllı olduğuna inanıyordu.
Ancak Martha kendi içinden gelen bu sesin farklı olduğunu hissetti. Bu ses sanki onun dışından bir yerlerden gelmiş ve ona gelecekte neler olacağını söylemişti.
Aradan 20 yıl geçtikten sonra Martha Beck iki Harvard diplomasına sahip ünlü bir yazar, psikolog ve araştırmacıydı.
Martha yaşadığı bu deneyimden sonra, GİA'ların herkes için geçerli olabileceğini anlamıştı. Bu konuda bilimsel çalışmalarda yer aldı. İnsanların başlarına geleceği hissedebilmek gibi bir özelliği vardı. Bu durum deneylerle ispatlanmıştı.
Bu deneylerin birinde, deneklere üzeri kapalı resimler veriliyordu. Resimlerin bazılarında güzel görüntüler yer alırken bazılarında ise insanı rahatsız edecek kadar vahşi görüntüler vardı. Denekler kötü olan resimleri açmadan birkaç saniye önce bunu hissediyor ve buna bağlı olarak kan basınçları ve nabızları artıyordu.
Martha Beck her insanda bulunan bu özelliğin keşfedilip kullanılması için bilimsel yöntemler geliştirdi.
Evet şimdi bu yöntemleri öğrenmenin sırası sizde... Ne dersiniz içinizdeki büyülü sesi duymaya hazır mısınız ?
Öyleyse denemeye başlayalım.
Öncelikle bilmelisiniz ki GİA'lar normal düşüncelere benzeseler de aralarındaki benzerlik bir kediyle bir Sibirya kurdu arasındaki kadardır. Ne yazık ki üst beynimizin bu düşünceleri avlama yeteneği yoktur. Ama GİA'lar gelir ve sizi bulurlar.
İşte mucizelerinizi çağırmanın yöntemleri; sonuçları görünce kendiniz de şaşıracaksınız.
Önce boş bir kağıt ve kalem alın. Kalemi dominant elinize alarak cevabını bilmek istediğiniz soruları yazın. Ancak bunu yaparken dominant olan elinizi kullanmanız önemlidir. Yani sağ elinizi kullanıyorsanız, sağ elinizle, solak iseniz sol elinizle yazmalısınız.

Kendinize soracağınız sorular şöyle olsun:
- Neler hissediyorsun?
- Neye ihtiyacın var?
- Hayattan ne istiyorsun?
Bu ve benzer soruları yazdıktan sonra kalemi diğer elinize alın ve cevapları diğer elinizle yazmaya çalışın. Kargacık burgacık olması hiç önemli değil.
Beyniniz alışık olmadığı elinizi kullanmaya çalışmakla o kadar meşgul olacak ki, o güne kadar kendi kendinize hiç söylemediğiniz şeyleri bulacaksınız o kağıtta.
Yazmaya devam edin. Sonra yazdıklarınızı okuyun, gerçekleşmesinin imkânsız olduğuna inandığınız hayallerinizi, kargacık burgacık yazılarınızın arasında bulacaksınız. Bugüne kadar kendinize itiraf bile edemediğiniz arzular ve geleceğe dair önsezilerinizi kargacık burgacık yazılarınızın arasında görünce şaşıracaksınız.
Kalbinizden gelecek sesi duymaya çalışın.
İkinci olarak kendinize sakin ve sessiz bir ortam yaratın. Rahat bir koltuğa yerleşin ve gözlerinizi kapayın. Tarihin değişmiş olduğunu hayal edin. Aynı ayın aynı günündesiniz ama tarih 2005, 2012 veya 2020. Seçtiğiniz yılda kaç yaşında olacağınızı hayal edin. En yakın arkadaşınız kaç yaşında ? çocuklarınız, eşiniz kaç yaşındalar, neredeler ? Hayal ettiğiniz tarihi iyice benimsemeye çalışın. Gözlerinizi kapalı tutarak, yüksek sesle içinde bulunduğunuz şartları tasvir edin. Neredesiniz ? Dış görünüşünüz nasıl ?
Bulunduğunuz ortam sıcak mı soğuk mu ?
Şimdi içinde bulunduğunuz durumu bozmadan hayatınızı tasvir edin. Hayatınızdaki en önemli şey ne? Neyle meşgul oluyorsunuz? Yanınızda kimler var?
Bu deneyimi yaşarken lütfen hayal kurup bazı şeyleri uydurmaya çalışmayın! Burada önemli olan hayal gücünüzü zorlamak değil, bilinç altınızı serbest bırakıp geleceğinizi dışarıdan bir film gibi izlemeye çalışmak. Siz geleceğinizi kurgulamaya çalışmayın bırakın görüntüler kendiliğinden belirsin.
Eğer ilk denemede hayatınız gözünüzün önünde belirmezse ümitsizliğe kapılmayın, GİA'larınız sizden saklanabilirler. Ama merak etmeyin siz bir kere çağırdıktan sonra bilinçaltınız, gelecekle ilgili 'olanaksız görülen ama gerçekleşecek' hayallerinizi size gösterecektir. Belki dişinizi fırçalarken, belki araba kullanırken, ama mutlaka gösterecektir.
Olanaksız görülen ama gerçekleşecek olan hayallerinizle ilgili önseziler, diğer düşüncelerden farklıdır. Öncelikle onu 'siz uydurmazsınız' onlar adeta dışarıdan bir yerden gelir gibi beyninizin içinde beliriverirler. Duyduğunuz ses kendinize ait değildir sanki. Ve o ana, fiziksel tepkiler eşlik eder, kan basıncınız yükselir, ani bir heyecan duyarsınız. Kalbiniz çarpmaya başlar. Yüreğiniz sizden önce kaderini tanımıştır.
Üçüncü olarak gerçekleşmesini istediğiniz arzularınızı bir kağıda yazın. Ama tüm detaylarıyla yazmanız önemlidir. Çünkü yazma eylemini beynimiz emir olarak algılar ve çevrenizde sizi amacınıza ulaştırabilecek detayları algılamaya başlar. Hayallerinizi ve gerçekleşmesi imkansız görünen amaçlarınızı yazmaya başladığınız zaman beyniniz sizi ona ulaştıracak fırsatları bir olta gibi yakalamaya başlar. Aksi halde bu fırsatların kapınızı çaldığını fark edemeyebilirsiniz. Bazen de zihniniz siz farkına varmadan sizi dilediğiniz yöne doğru yöneltir. Kimi zaman bir davranışı niye yaptığınızı, ya da bir kararı neden aldığınızı bilemezsiniz. İşte o zaman bilin ki bilinçaltınız devrededir.
Martha Beck bu yöntemleri yalnızca kendi üzerinde değil, kendisine gelen hastalarında da denedi. Sonuç şaşırtıcıydı. Bu kişiler hayatlarında 'mucize' olarak adlandırdıkları, gerçekleşmesi imkansız görünen amaçlarına ulaşıyorlardı.
Martha Beck bu konudaki bilimsel çalışmalarını ve deneyimlerini 'Kendi Kutup Yıldızınızı Bulmak' (FINDING YOUR OWN NORTH STAR) adlı kitapta anlatınca, çalışması kısa zamanda ABD'de en çok satanlar listesine girdi.
Dileğim sizin de kendi kutup yıldızınızı bulmanız...
Unutmayın; Schiller'in dediği gibi 'Kalbin atışı, kaderin sesidir'.
|
|
|
Kendini Topraklama |
Yazar: Emka - 25-10-2017, Saat: 22:18 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Doğum sırasında ve doğumdan sonra bilinç olarak bedene odaklanan ruh varlığı kök şakrasını açarak dünyanın enerjileriyle bağlantı kurar. Bu süreçte kök şakrasını açmak ve dünyayla bağlantı kurmak için muazzam bir gayret gösterilir. Bu bağlantı onun bedende kalması ve yaşamayı seçmesi için gereklidir. Beden enerjileriyle dünya enerjilerinin bağlantı kurmasına topraklanma denir.
Yetişkin bireylerin de kök şakraları aracılığıyla, dünya enerjileriyle olan bağlantılarının güçlü olması hem fizik hem de enerji alanının sağlığı için gereklidir. Özellikle enerji çalışması yapacak olan bireylerin topraklanma dediğimiz egzersizle bu bağlantıyı güçlendirmeleri ve kendilerini dünya enerjilerine çapalamaları işlerini çok kolaylaştırır. Çapalanan beden, toprağın derinliklerine kök salmış sağlıklı bir ağaç gibi dimdik ayakta olduğunu hisseder. Yerküre enerjileriyle beslenir ve güçlenir. Aurasının titreşimleri de artar.

Biyo-Elektro-Manyetik Enstitüsünün (Reno, Nevada'da) kurucusu olan Dr. John Zimmerman'a göre, şifacıların topraklanma dedikleri şey yeryüzünün manyetik alanı ile hem frekans hem de faz bakımından bağlantı kurma eylemidir. Zimmerman şifacıların, şifa eylemi sırasında Schmann dalgaları ile bağlantı kurduklarını, beyinlerinin sağ ve sol yarı kürelerinin birbiriyle dengeli hale geldiğini ve beyin dalgalarının 7,8 -8 Hz'lik alfa ritmi gösterdiklerini keşfetmiştir. Şifacı hastaya enerji aktarmaya başladığında hastanın beyin dalgaları da alfa ritmine geçmektedir. Aslında şifacı, hastayı yeryüzünün manyetik alanının atımlarına bağlamakta ve böylece şifa için muazzam bir enerji kaynağını da kullanmaktadır.
Topraklanma egzersizi her yerde yapılabilir. İşyerinde, uçakta hatta otobüste bile rahatlıkla yapılabilir. En fazla bir kaç dakika hatta saniyeler içinde yapmak mümkündür. Böylece beden enerjisi dünyanın enerjisine güçlü ve derin bir şekilde tekrar bağlanıp çapalanır.
Pek çok egzersiz gibi topraklanma egzersizi de imajinasyon çalışmasıyla yapılır. İmajinasyon bir düşünceyi bir hayali zihinde canlandırmaktır. Olmasını istediğimiz şeyi tutkulu bir istekle, sanki gerçekten de o şey oluyormuş gibi hissederek hayal etmektir. Bütün enerjiler düşünceyi izler demiştik. Farkındalıkla imajine ettiğimiz her düşünce ve imajinasyon da enerjiyi yönlendirir. Doğrudan toprakla temas etmek, toprakla uğraşmak da topraklanmayı sağlar.
Kaynak:Fadime Emir
|
|
|
Evrenden Gelen Sinyaller… |
Yazar: EvrimBilge - 25-10-2017, Saat: 16:27 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
‘Arabanızda frenler tutmuyorsa evren size nerde durmasını bilmiyorsun’ diyor..
Silecekleriniz çalışmıyorsa neyi görmek istemiyorsun? diyor..
‘Telefonunuz arızalıysa iletişim kanallarında sorun var, kime söylemek istiyorsun da söyleyemiyorsun?’ diyor..
‘Arabanızda vuruklar, çarpmalar varsa öfkelisin, kendini ve kızgın olduğun herkesi affet’ diyor..
Evinizde su boruları devamlı patlıyorsa, musluklardan su sızıyorsa yaşamındaki kaçakları gösteriyor.. (Para, sağlık, huzur vs.)
Elektrikle ilgili sorun varsa karanlıktasın, aydınlat kendini diyor..
Veee bedenimiz işte harika makinemiz..
Biz hayatımızdaki kullandığımız araçlar arızalanınca insanlarla ilişkilerimiz bozulunca, yaşamın bize verdiği mesajları hala anlamadıkça…
Yaşam, son çare olarak mükemmel bir makinemiz olan bedenimizle hayatımızdaki sorunları göstermeye çalışıyor..
Ancak hastalanınca duruyoruz.. Bana ne oluyor böyle diyoruz..
Neden hasta olunca farkına varıyoruz? Çünkü yaşamla ilişkimiz bir şekilde kesiliyor..
İşimize gidemiyoruz veya ağrılar içinde dolaşıyoruz hayattan keyif alamıyoruz..
‘Evet yaa, bu işim beni çok strese sokuyordu, sonunda hasta etti beni’ diyorsunuz..
Yaşamın size söylediklerini dinlemek için illa hasta olmayı mı bekliyorsunuz..
Kanser olduğunuz zaman mı en nefret ettiğiniz kişiyi affedeceksiniz..
Öleceğinizi bilirseniz mi yapmak istediğiniz şeyler için kendinize zaman ayıracaksınız, kızmayı, söylenmeyi bırakacaksınız..
Hastalıklar sizin düşüncelerinizle yaşamınızda yaratmış olduğunuz sıkıntıların sonuçları ve bu düşünceler sahip olduğunuz yaşam alanlarınızı güçlü bir şekilde etkiliyor..
Öncelikle şunu da belirtmek isterim, yaşamımızdaki bu nedenleri görmemek için kendimize bahanelerde uydururuz..
Soğuk bir şeyler içtim bu yüzden boğazım ağrıyor..
Acılı yedim bu yüzden midem ağrıyor vs..
Daha önce neden soğuk içtiğinizde veya acı yediğinizde bu ağrılar yoktu..
Kendinize dürüst olun ve yaşamın size verdiği bu ipuçlarını kullanın..
Sonuçta sadece kazançlı çıkarsınız
alıntı
|
|
|
KORUYUCU MELEKLERLE İRTİBAT KURMAK |
Yazar: Archilles - 25-10-2017, Saat: 15:48 - Forum: Melek Enerjileri
- Yorum Yok
|
 |
Eski Dini Metinlerden Meleklerin Çıkarılması ve Değersizleştirilmesi:
Meleklerle irtibat, Allah'a şirk koşulacağı düşüncesiyle tüm dini metinlerden çoğunlukla temizlenmiştir ya da yorumlanırken üstü örtülmüştür. M.S. 745 İznik Konseyi'nde İncil'den çıkarılmıştır. (bu Konseyde papazlar oturup Hırıstiyanlıkta neyin nasıl olacağına kendi çıkar ve politikalarına göre karar vermişlerdir). Oysa ilk Hırıstiyan metinlerde melekler detaylı olarak tanımlanmış, özellikleri anlatılmış hatta bir çok yerde Cebrail'in kadın suretinde göründüğü belirtilmiştir.
Neden Allah yerine Meleklerle İrtibat?
Allah'ın enerjisi insanın bedeninin ve ruhunun direk olarak dayanamayacağı bir güce sahiptir. Direk alınan en küçük bir mesaj bile, kişinin tüm dengesini bozar. Bu nedenle Peygamberlerin çoğuyla bile Allah direk değil, Cebrail aracılığıyla konuşur (Bu noktada "konuşmak" denilen şey, yüksek enerjetik frekansların, insanoğlu için "sese" dönüşmüş halidir).
Musa :"Ya Rabbi, bana yüzünü göster" dediğinde, gelen cevap önemlidir: "Sen, beni görmeye dayanamazsın". Hepimizin bildiği gibi ilk vahyini aldıktan sonra Hz. Muhammed'in günlerce titreyip ateşler içinde yattığı, eşi Hz. Hatice tarafından aktarılmıştır.
Yani Allah'ın enerjisi, Peygamberlerin dahi direk kaldırmayacağı yoğunluktadır (bu nedenle "Allah'la konuştum" diyenler ya akıl hastasıdır, ya da konuşan onların Koruyucu Meleği yahut onları yanıltan bir başka varlıktır, Allah değil).
Aracı Olarak Melekler:
İşte Meleküt Alemi (melekler) bu enerjiye dayanamayacağımız için, İlahi olanla, bize aracı olurlar. Yine aynı nedenle meleklerle irtibat şirk koşmak değildir, tersine hepimizin frekansına göre rehber varlıklar ve koruyucu melekler vardır. Yeterli kuvvetteyse, Allah inancınızın sarsılması zaten mümkün olmayacaktır. Onlar İlahi'den gelen Işık Elçileridir, ve onlarla irtibat, eğer istersek kesinlikle mümkündür.
Koruyucu Meleğinizle İrtibat Yolları:
Zihninizi boşaltın. Ortam az aydınlatılmış, temiz, rahat ve sessiz olsun. İsterseniz meditasyon yapın ya da derin nefesle isteğinize konsantre olun.
Niyetinizi belirtirken, mutlaka "İlahi olanla" ya da "Işığa frekanslı" varlıklarla irtibat isteyin. Size görünen varlığa: "İlahi misin?" diye sorun. Bu varlıklar yalan söyleyemezler.
Rüyalar: Uyumadan önce rüyanızda onunla karşılaşmayı dileyin. Size yardımcı herhangi bir varlık olarak görünecektir. Ona ismini sorun. İsmini öğrenirseniz kimseye söylemeyin. Yardım istediğinizde onu bu isimle çağıracaksınız. Zihninizde ilk beliren ad, ona aittir.
Düşünceler ve Duyular: Çekim Yasası'nı bilen herkes de bilir ki düşünceyle bir çok şeyi gerçekleştirmek mümkündür. Meleğiniz sizinle direk kulağınıza konuşabilir ya da fikirler yoluyla konuşur. Size yol gösteren bazı fikirlerin size ait olmadığını bir şekilde anlarsınız. Ani bir şekilde, bilirsiniz.
Dua Etmek: Dua, niyetlerin seslendirilmiş halidir ve kendi başına bir enerjisi ve maddeye form verme yeteneği vardır. Karşılaşmak için dua edin.
Mektup yazmak: Koruyucu Meleğinize bir mektup yazın. Hayatınızda değiştirmek istediğiniz ne varsa, istek ve niyetlerinizi belirtin ve kendisiyle karşılaşmaya hazır olduğunuzu söyleyin.
Resimlemek: Tüm ruhani varlıklar gibi meleklerin de bir biçimi yoktur. Ona biçim veren insanoğlunun bir biçime sokma çabasıdır ya da kişinin deneyimlerine göre bir form alırlar. Siz nasıl görmek isterseniz, öyle görüneceklerdir. Işık, kanatlı bir varlık, rahibe, rahip, ak sakallı dede, derviş vb.
Yardım istemek: İhtiyaç duyduğunuzda yardım isteyin. Niyetiniz kısa ve öz olsun. Bencil bir niyet değilse, yardım hemen gelir.
Korkmamak: Korku onları uzaklaştırır. Korkunun da bir enerji frekansı vardır ve onları iter. Bazen ayak seslerini duyabilir, yatağınıza oturduğunu hissedebilirsiniz. Sevgi ve temiz bir kalp ile sizi korkutmamasını, ama hep yanınızda olmasını isteyin.
Meleğinizle Çalışma ve Soru Sorma İmajinasyonu:
Bu imajinasyonu Başmeleklerle de yapabilirsiniz. Kesinlikle insanoğlu onlardan da yardım alır. Dinleri çarpıtan kişiler yıllarca böyle dediler bize:
Onlar peygamberlere ve aydınlanmış kişilere gelirler. "Ben küçük ve günahkar bir varlığım, bana mı gelecekler?" diye düşünmeyin.
Gözlerinizi kapatın. Uzun, loş ışıklı, kırmızı halıların olduğu bir koridorda ilerleyin. Her yer bembeyaz ışıkla dolu. Beyaz mermer basamaklardan inin.
Orada bir çok kapı var. Bir kapının üzerinde yardım istediğiniz Başmeleğin ya da kendi koruyucu meleğinizin ismi belirecek.
Hazır olduğunuzda kapıyı çalın. Kapı açılıyor ve sizin imajine ettiğiniz formda meleğiniz karşınızda.
Ona bir soru sorun. Bu soru, "bu dünyadaki görevim nedir? " olabilir. "Hayatımı olumlu yönde nasıl değiştirebilirim?" olabilir. "Bu işi yapmam hayırlı mı?" olabilir. Terketmeniz ya da bırakmanız gereken şeyler olabilir.
Şimdi, size bir cevap verdi. Bu cevap için teşekkür ettiniz. Kapı kapandı.
Cevap o anda, bir hediye biçiminde, bir yazı şeklinde, bir görüntü şeklinde, bir ses şeklinde gelebilir. O akşam ya da ilerleyen günlerde arkadaşınızın "bunu neden dediğimi bilmiyorum" olarak ifade ettiği şekilde olabilir.
Şunu unutmayın. Bazen biz konuşmayız. Bu durum, enerjiyle ya da ruhsal konularla çalışanlarda sıklıkla olur, bazen saf ama sıradan insanlarda da olur( Zeka engelliler, küçük çocuklar gibi) Size öyle bir şey söylerler ki "mesaj" gibi kafanızda yankılanır.
Bir kaç gün bu işaretlere dikkat edin. Kültürümüzde bir laf vardır: "Söyleyene değil, söyletene bakın" diye.
Emin olan söyleten bazen başkasıdır.
Sevgilerimle,
Işık İşçisi.
Alıntı
|
|
|
Yaşadığınız Mekandaki Negatif Enerjileri Temizleme Yöntemleri |
Yazar: Archilles - 25-10-2017, Saat: 15:42 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Hazırlık
Kendinizi sakin bir şekilde yoğunlaştırın. Odaya gidin ve sessizce oturun. Kendinizi gevşetin, topraklayın ve nefesinizi rahat bir ritme getirin. Sonra sakinleşince o yeri hissedin. Sanki canlı ve şuurluymuş gibi o yeri selamlayın. Gözlerinizi açın ve yavaşça etrafınıza bakın.Tabanın, duvarların ve tavanın durumuna dikkat edin. Her şeyi algılayın .Eğer bir evi temizliyorsanız ve zamanınız da varsa, her odada sessizce oturun ve aynı işlemi uygulayın. Şayet vaktiniz yoksa, bir tek odada oturun sonra yavaş yavaş bütün evi dolaşın. Her köşeye ve deliğe bakın. Her dolabı ve kapıyı açın. Tavan arasına ve merdivenlerin altına bakın. Bunları yaparak, sizin ya da bir başkasının çalıştığı veya oturduğu yere tamamen farkındalığınızı taşıyorsunuz. Bu yarım saatlik bir yatırımdır, fakat çok rahatlatıcı ve destekleyici yararlar getirir.
Titreşimler
Titreşimi dikkatli şekilde oluşturmak, fiziksel temizliğe yardımcı olabilir. Ayakları yere vurmak iyidir; yere ve duvarlara vurmak da öyle. Perdelerin, yatakların, yastıkların ve minderlerin tozlarını sopayla iyice alın. Özellikle koltuk grupları titreşimleri tutarlar. Eğer mümkünse, bütün pencereleri açın, sandalyeleri sallayın ve koltukları silkeleyin.
Tuz
Tuzun, odadaki sıkıntılı ve ağır titreşimleri içine çekmede şaşırtıcı özelliği bulunmaktadır. Odadaki negatif atmosferi içine çekmesi için düzenli olarak odaya birkaç günde bir, bir kase tuz koyun. Evinizde veya bulunduğunuz ortamda tartışma gerçekleşmişse ve zorlu konuklarla uğraşmışsanız, tuzu mekânın içinde gezdirmeniz de işe yarar. Tuzun bu tür durumlardaki yararlarını şaşırtıcı biçimde hissedebilirsiniz.
Kokular
Bazı kokuların negatif enerjiyi temizlemekte mükemmel bir etkileri vardır. Nane, lavanta, çam bu kokuların başında gelir. Doğuda en fazla kullanılan sandal otudur. Tütsü yakmak da çok yararlı sonuçlar yaratır.
Atmosferi dengeleme
Sizin için dört elementten birini simgeleyen bir eşya alın ve mekânın dört köşesine koyun. Eğer "L" şeklinde bir yerse cisimleri dört köşeye bırakın ve dikdörtgen simetrisine aldırmayın.
Toprak için küçük bir kap tuz, taş, kristal veya toprak da kullanabilirsiniz. Su için, bir bardak su , hava için de, havayı temsilen yükselen dumanıyla yanmakta olan tütsü veya bir tüy ya da yelpaze kullanabilirsiniz. Ateş için mum veya gaz lambası en uygun olanlardır. Çıplak alev kullanmanın mümkün olmadığı yerlerde bir parça kırmızı saten kumaş da kullanılabilir. En iyisi bu cisimlerin en az birkaç saat hatta birkaç gün o mekânda bırakılmasıdır. O dört eşyayı topladıktan sonra, tuzu ve suyu lavaboya dökebilir ya da bahçeye serpebilirsiniz.
Yaratıcı İmgeleme Tekniklerini Uygulayın
Yaşamınızı düşüncelerinizin yönettiğini kabul edin. İyi düşünürseniz iyilikle, kötü düşünürseniz kötülükle yüzleşirsiniz. Yaratıcı imgelemede esas olan, herkesin ortak iyiliği için bir şeyleri istemektir. Yaşamınızda olmasını istediğiniz, sizi rahatlatacağını düşündüğünüz bir şeyi gerçekleştirmek için:
Hedefinizi belirleyin. Ne istediğinize kesin olarak karar verin. Net bir fikir ve görüntü yaratın. Gerçekleşmesini istediğiniz şeyi ya da durumu olmasını istediğiniz biçimiyle hayalinizde canlandırın. Hatta hayalinizde bu durumun sevinç, heyecan ve güzelliklerini yaşayın.
Sık sık olmasını istediğiniz şeyin üzerine odaklanın. Bu durumu sıklıkla zihninizde canlandırın. Arzuladığınız şeyin üzerine, gün içinde tam ve net ama hafif ve yumuşak biçimde hırslardan arınmış olarak odaklanın.
Odaklanmalar sırasında tamamıyla olumlu enerjilerle dolu olduğunuzdan emin olun. İsteğinize, pozitif enerji yükleyin.
Hedefinize odaklandığınızda, onunla ilgili yüreklendirici olumlu şeyler düşünün.
Bu tür bir çalışma yaptığınızda şu cümleleri söylemeyi ihmal etmeyin:
"Bu ya da daha iyi bir şey, şimdi benim için ve ilgili herkesin en yüksek iyiliği adına, tümüyle doyum verici ve uyumlu yollarla gerçekleşiyor."
Olmasını istediğiniz şey gerçekleşene veya siz onun gerçekleşmesi konusundaki isteğinizi yitirene kadar bu yöntemleri uygulamayı sürdürün. Hiçbir zaman başarısız olduğunuzu aklınıza getirmeyin. Unutmayın, denemekten vazgeçmek dışında başarısızlık yoktur.
Kaynak: Kubilay Aktaş
|
|
|
CERN'Den Yeni Açıklama Dünya Aslında Olmamalı |
Yazar: Emka - 25-10-2017, Saat: 15:19 - Forum: GÜNCEL HABERLER
- Yorum Yok
|
 |
Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) araştırmacıları tarafından yayınlanan raporda, "dünyada var olan her maddenin anti maddesinin de olduğu, bu nedenle dünyanın aslında var olmaması gerektiği" belirtildi
İndependent'ın haberine göre Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) araştırmacıları tarafından "dünyanın var olması" üzerine bir rapor yayınlandı.
Dünyanın en seçkin bilim insanları tarafından yayınlanan raporda, "var olan bütün maddelerin anti maddesinin de olduğu" ifade edilerek, bu sebepten dolayı dünyanın kendisini yok etmesi gerektiğinin altı çizildi.
"Evrenin kendisini neden yok etmediğini bilmiyoruz." notu düşülen raporda, bilimin tümevarım sonucuna göre bu sonucun çıktığı belirtildi.
"BİR YERDE ASİMETRİ OLMALI"
"Evrende, standart modele göre, eşit miktarlarda madde ve anti madde bulunuyor. Maddenin ve anti maddenin evrenin hala neden etrafında olduğunu açıklayan bazı farklılıklar arıyoruz. Ancak, farklı kütleleri, elektrik yükleri veya başka şeyleri olan çeşitli olasılıklar denedik ancak hiçbir fark bulamadık" ifadelerini kullanan araştırmanın başındaki isim olan Christian Smorra, "Bütün gözlemlerimiz, madde ve anti madde arasında tam bir simetri buluyor, bu nedenle evren aslında mevcut olmamalı" açıklamasında bulundu.
Asimetrinin bulunduğu yerin var olması gerektiğini belirten Smorra, "Biz sadece farkın nerede olduğunu anlamıyoruz. Simetri kırılmasının kaynağı nedir? Bunu arıyoruz." ifadelerini kullandı.
“En son olasılık madde ve anti-maddenin farklı manyetizmasıydı. Ancak yeni araştırmalar, madde ve anti-maddenin bir şekilde birbiriyle aynı olduklarını gösteriyor. Bu da evrenin neden hala var olduğu sorusuna daha da gizem katıyor.”
Kaynak : Habertürk
|
|
|
Yumruğunuz Kişiliğiniz İle İlgili Bu İpuçlarını Veriyor |
Yazar: EvrimBilge - 24-10-2017, Saat: 17:51 - Forum: SPİRİTÜEL TESTLER
- Yorum Yok
|
 |
Vücut dilinizin karakteriniz hakkında ipuçları verdiği biliniyor.
Daha önce sizlerle yatış şeklinizin ne anlama geldiğini paylaşmıştık. Peki yumruğunuzun da kişiliğiniz hakkında ipuçları verdiğini biliyor muydunuz?
Tek yapmanız gereken yumruğunuza bakmak ve aşağıdaki şekilleri incelemek.
Hangisi sizinki?
1- Baş parmağınız diğer parmaklarınızın altında kalıyorsa
İnsanların hakkınızda düşündüğü:
İnsanlar zekânıza, yaratıcılığınıza ve enerjinize bayılıyor. İnsanlar her konuda tedbirli olduğunuzu ve sakin bir yaşam tarzınız olduğunu düşünüyor.
Kişiliğiniz:
İnsanlara zarar vermek yapacağınız son şey ve oldukça sakin bir kişiliğiniz var. Arkadaşlarınızla vakit geçirmeye bayılıyorsunuz. Sadık ve dürüst insanlarla arkadaşlık ediyorsunuz.
Aşk hayatınız:
Sakin bir ilişki istiyorsunuz. Uzun soluklu ilişkileri tercih ediyor ve hayatınızda dram istemiyorsunuz.
2- Baş parmağınız diğer parmaklarınızın yatay şekilde üstündeyse:
İnsanların hakkınızda düşündüğü:
Karizmatiksiniz ve yeteneklisiniz. İnsanlar kibar oluşunuzu takdir ediyor. Öz güveniniz yerinde ve ilgi çekiyorsunuz.
Kişiliğiniz:
İnsanları inciteceğini düşündüğünüz şeyleri yapmaktan kaçınıyorsunuz. Risk almayı sevmiyorsunuz ve hayattan yüksek beklentileriniz var. İnsanlar etrafınızda olmaya bayılıyor ve sizinle vakit geçirmeyi çok seviyorlar.
Aşk hayatınız:
Kolay kolay affetmiyorsunuz ve geçmişinizdeki ilişkileri kolayca unutamıyorsunuz. Açılmaktan ve incitilmekten korkuyorsunuz.
3- Baş parmağınız işaret parmağınızı paralel şekildeyse:
İnsanların hakkınızda düşündüğü:
Hayal kurmayı seviyor ve elinize geçen her fırsatı değerlendiriyorsunuz. Cömert ve arkadaş canlısısınız. İnsanlar espri anlayışınızı seviyor ve etrafınız sürekli arkadaşlarınızla çevrili. Bazen sabırsız ve inatçı olabiliyorsunuz.
Kişiliğiniz:
Dürüstlüğe ve kibarlığa önem veriyorsunuz. İnsanların özgürlüklerine saygı duyuyorsunuz. Bazen insanların iyi niyetinizi suiistimal ettiği oluyor. Böyle zamanlarda gerçek arkadaşlarınız farkına daha iyi varıyorsunuz.
Aşk hayatınız:
Aşk hayatınızdan arkadaşlarınıza bile bahsetmekten hoşlanmıyorsunuz. Sizin için en önemli olan şey hayallerinizin peşinden koşmak ve sizi gerçekten seven biriyle birlikte olmak.
Kaynak:anetteinselberg.com
|
|
|
ENERJİ VAMPİRLİĞİNDE SİZ HANGİ GRUPTASINIZ? |
Yazar: EvrimBilge - 24-10-2017, Saat: 17:46 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
"İnsanoğlu var olduğundan bu yana hep "güç sahibi olmak" ve "bu gücü elinde tutmanın" yollarını aramış, durmuş. Savaşlar, işgaller, emperyalizm ve daha sonra "para ve malın" en büyük güç olduğu bilgisi ile kapitalizm, hep "gücü" elinde tutmanın yolları olarak kullanılmış. Bütün bu izlenen yollar temelde başka insanların enerjisini çalmak ve göreceli olarak daha güçlü, daha kuvvetli olma isteğinin sonucu. Aslında özünde sadece kendi enerjisini yükseltmenin başka yolunu bilmemekten kaynaklanmış. Bu bağlamda bireysel olarak baktığımızda temelde 4 insan tipinin var olduğunu görüyoruz. Hepimiz bu 4 tiplemeden biri ya da birkaçıyız, çünkü şimdiye kadar öyle gördük, öyle öğrendik.
1. Grup: Korkutucular
Bu grup özellikle aile içinde çocuğa karşı ceza ve korku mekanizmasını kullananlardır."Eğer dersini çalışmazsan şöyle yaparım, böyle yaparım" diyerek çocuğun enerjisini çalmak ve sözde beslenmek isteyenler bu gruba girer.İşin ilginç yanı bu tiplerin bunu hep "sevgi" adı altında yapmaları ve buna gerçekten kendilerini inandırmalarıdır."Ben onun iyiliği için öyle dedim ya da öyle davrandım" çok duyulan sözler değil mi?
Bu gruba anne, baba, öğretmen, müdür, amir, patron vb. örnekler dahildir.Ya da arkadaşları arasında prim yapacağını zanneden çocuk veya gençler de bu gruptadırlar.
2. Grup: Acındırıcılar:
Bu grup "korkutuculara" karşı reaksiyon olarak kendilerini geliştirmiştir. Korkutucuların enerji çalma yöntemlerine cevap olarak "ben aslında onu kastetmedim, zaten ben hastayım, yaşlıyım ya da cahilim" gibi cevaplarla çaldırdığı enerjiyi tekrar geri kazanma isteğinde olanlardır. Bu yöntem "duygu sömürüsü" olarak bilinen bir yöntem olup, bu gruba özellikle dahil olanlar eziyet gören çocuk, memur, ihtiyar vb.dir.
Aslında gençliğinde "korkutucu" kimliktekiler, yaşlılıklarında "acındırıcı" kimliğe çok rahat dönerler.
3. Grup: Sorgulayıcılar:
Bu gruba özellikle aile içi ilişkilerde çok rastlanır."Dün neden iyi geceler denmedi, neden ders çalışılmadı, neden yapılmadı "vs.vs.vs Yine özellikle çocuğun çok maruz kaldığı ve aşina olduğu kalıplardır.Bu gruba yine ebeveynler, öğretmenler, görev gereği yaklaşımı ile savcılar, hakimler, polisler vb. girer.Özünde niyet yine kendini iyi ve güçlü hissetmek adına karşıdakinin enerjisiyle beslenmektir.
4. Grup: Mesafeliler:
Bu grup "sorgulayıcılara" reaksiyon olarak gelişen bir gruptur. Olaylara ve insanlara uzak kalmaya özel gayret göstererek hiç olmazsa "sorgulayıcıların" enerji hırsızlığından korunmak adına hep tutukturlar. Her zaman bir koruma mesafesi bırakırlar. Hiç olmazsa enerjilerini kaybetmemeye çalışırlar. Tehlike(!) geçinceye kadar da bu sessiz ve mesafeli hallerini sürdürürler.
Aslında hepimiz hayatımızın değişik evrelerinde bu 4 tip insanı oynarız. Durum ve şartlar hangi rolü gerektiriyorsa o kimliğe bürünürüz. Bazımızda özellikle bir grup özelliği baskındır. Bazımızda hepsi beraber çalışır.
Hepsinin ortak yanlışı "hayatımızı idame ettirecek enerjiyi başkalarından almamız gerektiği" bilgisidir.
Yeni Çağ öğretilerinde hedef bu yanlışı düzeltebilmek. Yaşam için gerekli enerjiyi bir ana kaynaktan alarak, kişilerle enerjetik menfaat alışverişini değil sadece sevgi enerjisini paylaşabilmek. Çünkü enerji vampirliği ile alınan enerji aynı mekanizma ile başkası tarafından da çalınacaktır. Bu hep böyle sürer gider. Gerçek bir sevgi gücü değil, kısa süreli enerji şişkinliklerinden ibaret kalacaktır. Ve insanlar bunu "güç" zannetmeye devam edeceklerdir.
Tekâmül, korkmadan kalbimizi sevgiye açabilmek ve başkalarını da sevgi enerjimizle güçlendirebilmektir.
Alıntı
|
|
|
ENERJİ SEVİYENİZİ ÖLÇMEK VE YÜKSELTMEK İÇİN BASİT UYGULAMALAR |
Yazar: Emka - 24-10-2017, Saat: 17:38 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM
- Yorum Yok
|
 |
Bütün bunların yanında benim kendi deneyimlerimden herkeste varolan içinden geçen enerji akımının birşekilde insanın kendi kendisine hatırlatarak , kullanabileceğini düşünüyorum.Bununla ilgili basit herkesin yapabileceği bir çalışmayı sizle paylaşmak isterim.
Basit Enerji Uygulama Tekniği :Nasıl uygulanır? Uygulama tekniği
Öncelikle rahat bir yere sırt üstü uzanın ayaklarınız ve bedeniniz rahat olmalı kendinizi sıkmamalısınız.
Dilerseniz su ve doğa seslerini içeren rahatlatıcı müzikler açabilirsiniz:
İlk uygulama
Daha sonra elinizi karnınızın herhangi bir yerine ellerinizi birleştirerek koyun.
Karnınız doluyken değil yemek yedikten 2-3 saat sonra yapmanızı öneririm.
Burnunuzdan çok yavasca nefes alıp çok az tuttuktan sonra daha uzun süreli ve yavaşca bırakın.
Kesinlikle kendinizi zorlamayın.Burada önemli olan vücudu rahatlatmak ve evrenden enerjiyi nefes yoluyla içe almaktır.
Ellerinizi rahat bir şekilde tutmaya devam edin.
Bu şekilde eli tutmak sıkıcı olabilr ama devam edin , o sırada isterseniz meditasyon yada imgeleme ,olumlama cümleleri tekrar edebilirsiniz.
Uygulamayı hergun en az 20-30 dakika kendinizi sıkmadan devam edin.
Bende enerji yok diyip bırakmayın , eninde sonunda vücudunuzda karıncalanma , ellerde ısınma olacaktır.
Zamanla düzenli çalışırsanız , vücudunuzda akışıda hissedebilrsiniz.
Daha etkili ve bütün vücudun enerji hatlarının açılması için aşağıdaki
sıralamayla her pozisyonda 5-10 dakika tutabilirsiniz.
Uygulaması sırasında ellerinizi yerleştirdiğiniz bölgelerde avuç içlerinizde çeşitli derecelerde ısınma hissedeceksiniz. Bu normaldir. Genellikle bu ısınmanın derecesi ilgili çakranın ihtiyaç duyduğu ve çektiği enerjiyle doğru orantılıdır. Nadir durumlarda hiç ısınma hissedilmemesi, başkasına uyguladığınızda sizin ısınma hissetmeniz ama uyguladığınız kişinin ısınma hissetmemesi veya tam tersi görülebilir. Bütün bu durumlar normaldir ve ısınma olsun ya da olmasın enerji çalışmaktadır.
Bunların yanında kulaklarınıza belirli yerlerine bastırıp bekleterek (kulak akapunkturu ) ve ayağınızın altına masaj yapabilirsiniz.
Kulak masajı (akupress tekniği )
Kulak ceninin ana rahmindeki duruşunun şematik olarak aynısıdır. Ve tüm akupunktur noktaları kulak üzerinde bu esasa göre yer almıştır.
Şimdi… başınız,boynunuz, beliniz, sırtınız, bacaklarınız, kalçanız, ayaklarınız, omzunuz ağrıdığında yapacağınız tek şey kulaklarınıza masaj yapmak.
Kulağınızı baş ve işaret parmaklarınızın arasına alarak kulak kepçesinden başlayarak, dayanabildiğiniz kadar güçlü ve sıkarak masaj yapın.
İlk anda bazı noktalar acıyacaktır.
( bunlar bedendeki ağrıyan bölgelerin kulaktaki refleks noktalarıdır ). kısa bir süre sonra bu ağrılar kaybolacaktır.
2 -3 dakika bu masajı yapmanız yeterli olur. İsterseniz uzatabilirsiniz de. Zaten masajın sonuna doğru bedeninize bir sıcaklıklığın yayıldığını hissedeceksiniz. Bunun ardından ağrılarınızın azaldığını ve kaybolduğunu da…
ilk uygulamalar sırasinda :
– Aşırı terleme
– Dışkı düzeninin bozulması, renginin değişmesi
– Sık aralıklarla ve bol idrar yapma, renk değişikliği
– Geğirme, gaz çıkarma
– Öksürme, balgam çıkarma, tükürük birikmesi
– Gerinme, esneme ihtiyacı, esnemeyle gelen gözyaşı…
Bunların hepsini ya da sadece birkaçını yaşayabileceğimiz gibi, önce de söylediğimiz gibi belki de hiç biriyle karşılaşmayacağız. Ancak görülmesi normal olan bu etkiler birkaç gün içinde başlar ve azalarak genelde bir hafta içinde normale döner. Bu noktada en önemli şey enerjii vermeyi aksatmamaktır.
Vücudunuzda geçmişten gelen sorunlara bağlı olarak tansiyonda değişimler olabilir , böyle durumlardaenerji çalışmayaı bırakıp rahatlamaya çalışın nefesinizi çok hızlı almayın.Eğer kronik ilerlemiş sorunlarınız varsabir uzman bioenerjist eşliğinde çalışın , hastane doktoru olmasını tercih edin istediğiniz gibi destek alabilirsiniz.
Uygulamaya başladığınızda belki hiçbir şey hissetmeyebilirsiniz.Bunun sebebi yıllarca bedenimize l iyi bakmadığımız , sinir ,öfke ,stres ,üzüntü gibi duyguların yanında yanlış beslenme (fazla ve yanlış yemek) dengesiz uyku ,
hareketsiz yaşam , negatif düşünce v.s ile enerji hatlarımız kapanabildiği için herhangi birşey hissetmemeniz normaldir.Ancak yılmadan sabırla çalışırsanız mutlaka vücudunuzda güzel şeyler olur , en azından daha pozitif düşüneceğinizi , baş ağrılarınızı geçirebileceğinizi , çok daha sağlıklı olabileceğinizi söyleyebilirim.Ancak sabırlı olmalı hayatınızı yeniden düzenlemeli özellikle sinir , stres, üzüntü gibi sürekli hayatınızda negatif bir durumlar varsa bunları çözmeli yada çözüm yollarını araştırmalısınız.
Unutmayın en güçlü tedavi sizin negatif düşünceleriniz yanında hiçbir yarar sağlayamaz , o yüzdeden mutlaka hayatınızı ve düşüncelerinizi düzenlemelisiniz.
Bunu dedikten sonrada enerjinin bir plesebo yani insanın kendi kendini kandırması olmadiğini ve tamamiyle fiziksel bir durum olduğunu söylemekte yarar var.
Çakralarınız açık olmasi ve enerji seviyenizin yükselmesi için :
Olumlu , pozitif düşünün , öfke , kin , nefret v.s negatif duyguları hayatınızdan çıkarın.
Bol bol doğayla içiçe olun
Doğa yasalarına uygun yaşayın , fazla yemek , yanlış beslenme , düzenli uyku (örneğin hava karardıktan sonra yemek yemek , fazla et türü hayvansal gıdalarla beslenmek.
Doğru nefes almayı öğrenin.
Sigara , alkol v.s kullanmamaya çalışın.
Hafif egsersiz ve spor enerjinizi yükseltir.
Enerjinin meridyenlerden düzgün şekilde akması için dik duruşda çok önemlidir.
Negatif enerji alanları , telefon , bilgisayar gibi aletlere fazla maruz kalmamaya çalışın.
Gevşeme tekniklerini öğrenin.
Ayrıca sahile yada yada doğaya çıktığınızda ellerinizi sürtün ve yukarı yada denize doğru açın burnunuzdan nefes alın yavaşca verin.Büyük ağaçlar özellikle çınar , meşe , çam gibi ağaçların etrafında durup yada sırtınızı dayayabilir enerjisini hissedebirsiniz.Zamanla üsteki çalışmalardan sonra enerji yollarınız açıldıkça enerji hissetme farkındalığınız artacaktır.
Enerji seviyenizi ölçmek için :
Ellerinizi birbirine sürtün yavasca birbirinden uzaklaştırın ve iki el arasındaki rüzgar gibi titreşimi hissetin.
Bu algı mesafesi ne kadar uzun yani iki el arasındaki mesafe genişse enerji seviyenizde o ölçüde yüksektir.
İlk zamanlar birşeyde hissetmeyebilirsiniz.Bu tamamen sizin yaşamızdaki stres,içinize attığınız öfke, sinir,yanlış yaşam koşullarıyla ilgilidir.Ancak zihinsel ve fiziksel çalışmalarla bu enerji seviyeniz hissedilebilir ölçüye gelecektir.
Not : Kuantum Dokunuş Şifa Verme Gücü Richard Gordon kitabınıda okuyabilirsiniz.
Chislane D. Martel’in Ben enerjiyim kitabından alıntı
KAYNAK: ŞİFACI
|
|
|
Doğum ayının kişiliğin hakkında her şeyi ortaya çıkardığı söyleniyor. |
Yazar: Emka - 24-10-2017, Saat: 17:33 - Forum: Astroloji
- Yorum Yok
|
 |
Doğum ayının kişiliğin hakkında her şeyi ortaya çıkardığı söyleniyor.
Söz konusu astroloji olduğunda daha tedbirli olurum. Ama bu kişilik açıklamaların bu kadar doğru olmasına çok şaşırdım.
Doğum ayının özelikleri sana uygun olduğunu düşünüyor musun?
Söz konusu astroloji olduğunda daha tedbirli olurum. Ama bu kişilik açıklamaların bu kadar doğru olmasına çok şaşırdım.
Doğum ayının özelikleri sana uygun olduğunu düşünüyor musun?
Ocak ayında doğanlar çok kararlıdır ve güçlü iradelere sahiplerdir. Onlar etrafındaki insanları sürekli gözetlerler ve onlara kendilerini geliştirmeye yardımcı olurlar. Bu ayda doğan insanlar aynı zamanda başkalarına bir şey öğretmek konusunda çok sabırlıdır.
Şubat ayında doğanlar yaratıcıdır ve zekidir. Kendi içlerine çok bağımlılar ve çok akıllılar. Onlar özgür bir yapıya sahiptir ama bazen asi doğasından dolayı saldırgan olmalarına rastlanabilir, halbuki içten içte çok duyarlı ve hassaslardır.
Mart ayında doğanlar içine kapanıktır ve dışa doğru gerçek kişiliğini göstermeye eğimli değillerdir. Çok hoş kişiliklere sahiplerdir ve huzur ararlar. Güvenmekte zorluk çekmezler, ama güvenlerini bir kere sarstığın zaman sana bir daha güvenmekte zorluk çekerler.
Nisan ayında doğanlar çok enerjiktir ve hep acelesi vardır. Sporda çok başarılılardır ve onlara heyecan katan maceracı spor dallarına bayılırlar. İlgi odağı olmayı severler.
Mayıs ayında doğanlar vizyon sahibidir. Olağanüstü hayallere sahiplerdir ve bundan dolayı hangi yolda gideceklerini çok iyi bilirler. Analitik zihne sahiplerdir ve beynin sol tarafını daha yoğun kullanırlar.
Haziran ayında doğanlar çok hassas ve kısık sesle konuşurlar. Çok kibarlar, ama aynı zamanda söyleyeceklerini duyurmak için insanların dikkatini kendilerine çekmeyi başarırlar.
Temmuz ayında doğanlar esprili ve enerjiktir. İnsanlar onlarla vakit geçirmeyi sever çünkü çok eğlenceliler. Onlar ateşli ve ve tutkuludur. Onlara yetişmek için hızlı olmak lazım.
Ağustos ayında doğanlar çok iyi liderlerdir ve ilham olmak ve etrafındaki insanları motive etmek konusunda çok başarılılar. Mizahları yerindedir ve gerçekten eşsizlerdir.
Eylül ayında doğanlar mükemmelcidir. Ayrıntılara dikkat ederler ve başkalarını eleştirmekten çekinmezler. Bu özelliklerinden dolayı onlarla geçinmek pekte kolay değildir, çünkü onlar her şeyin en iyisini seçerler.
Ekim ayında doğanlar girişkendir ve kısa zaman içerisinde yeni arkadaşlar edinebilir. Onlar bağımsızdır ve hayatta mutlu eden küçük şeylerin kıymetini bilirler. Onlar olumlu insanlardır ve etrafa iyimserlik yayarlar.
Kasım ayında doğanlar gizemli ve acımasızdır. Onlar zekidir ve kafalarına bir şey koyduklarında onu hiç bir şey veya hiç kimse durduramaz. İçindeki güçleri hedeflerine ulaşmak için onları motive eder.
Aralık ayında doğanlar çok eğlencelilerdir ve ilgi odağı olmayı çok severler. Çok enerjikler ve nefreti kısıtlarlar. Güçlü ve etkili pozisyonlarda olmaları severler.
Kaynak: apost.com
|
|
|
|